Learn the English Phrases TO STAMP OUT and TO PUT YOUR STAMP ON - An English Lesson with Subtitles

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase, to stamp out.

İngilizce ifadeyi, damgalamak için öğrenmenize yardımcı olmak istedim. Söndürmenin

The most literal meaning of to stamp out

en gerçek anlamı,

is when you have a fire outside

dışarıda bir ateşin olduğu

and you use your feet to stamp out the fire.

ve yangını söndürmek için ayaklarını kullandığın zamandır.

You actually stomp on the fire, that's a different verb,

Aslında ateşin üzerinde tepiniyorsun , bu farklı bir fiil

but it means the same thing.

ama aynı anlama geliyor .

So literally, it means to stamp out the fire.

Yani kelimenin tam anlamıyla, yangını söndürmek anlamına gelir.

But we also use this when we're talking about other things.

Ama bunu başka şeylerden bahsederken de kullanırız.

I really hope that we can stamp out the Corona virus.

Umarım Corona virüsünü yok edebiliriz.

I hope we can stamp it out.

Umarım damgalayabiliriz.

It means that you extinguish it or end it.

Bu, onu söndürdüğünüz veya bitirdiğiniz anlamına gelir.

A lot of people would love

if we could stamp out violence in our cities

Şehirlerimizdeki şiddeti

or stamp out violence in our societies.

veya toplumlarımızdaki şiddeti ortadan kaldırabilirsek birçok insan çok sevinir.

So when you stamp something out, it means you end it.

Yani bir şeyi damgaladığınızda , bu onu bitirdiğiniz anlamına gelir.

I really hope that we can stamp out

Umarım dünyadaki

all of the bad things in the world,

tüm kötü şeyleri,

but especially the Corona virus.

özellikle de Corona virüsünü ortadan kaldırabiliriz.

I really hope we can stamp it out.

Umarım bunu ortadan kaldırabiliriz.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer bir tabir de

is to put your stamp on something.

bir şeye damganızı vurmak. Bir

When you put your stamp on something,

şeye damganızı vurduğunuzda,

you add your own unique style to it.

ona kendi benzersiz tarzınızı katmış olursunuz.

A good example of this would be,

Buna güzel bir örnek, evde ofis olarak

I have a room that I use in the house as my office.

kullandığım bir odam var .

Jen painted the room and we put some furniture in the room

Jen odayı boyadı ve odaya biraz mobilya koyduk

but I kind of put my stamp on it.

ama üzerine damgamı bastım.

When you put your stamp on it,

Üzerine damganızı bastığınızda,

it means you hang up your own pictures.

kendi resimlerinizi asmışsınız demektir.

You decorate things in a way that you like.

Eşyaları zevkinize göre dekore ediyorsunuz .

You put your stamp on it.

Üzerine damganızı basarsınız.

You kind of use your personality to help decorate it.

Onu dekore etmek için kişiliğinizi kullanıyorsunuz.

You can use this to talk about a room.

Bunu bir oda hakkında konuşmak için kullanabilirsiniz.

You can use this to talk about something

Bunu, yarattığınız bir şey hakkında konuşmak için kullanabilirsiniz

that you're creating.

.

When you're making food,

Yemek yaparken,

maybe you use a certain kind of spice

belki de

because you want to put your stamp on it.

üzerine damganızı basmak istediğiniz için belirli bir tür baharat kullanıyorsunuzdur.

So to review, when you stamp out,

Yani gözden geçirmek için, damgaladığınızda,

the phrasal verb to stamp out means to stop something,

damgalamak fiili bir şeyi durdurmak, bir

to end something, to extinguish it.

şeyi bitirmek, söndürmek anlamına gelir.

And when you put your stamp on something,

Ve bir şeye damganızı bastığınızda,

it means you add something to it

bu,

that makes people able to see

insanların

that you were involved in decorating it.

onu dekore etmekle ilgilendiğinizi görmelerini sağlayan bir şey eklediğiniz anlamına gelir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Padma, I have it in my pocket here.

Bu yorum Padma'dan, cebimde var.

And Padma says this, "At the start of the pandemic,

Ve Padma şöyle diyor: " Pandeminin başlangıcında,

I was in denial that it was really happening.

bunun gerçekten olduğunu inkar ediyordum .

But as it progressed,

Ama ilerledikçe, seyahat etme özgürlüğümü

I had to deny myself my freedom of traveling.

kendimden mahrum etmek zorunda kaldım .

Luckily, things have started improving slowly."

Neyse ki, işler yavaş yavaş düzelmeye başladı."

And my response was this.

Ve cevabım şu oldu.

"I think we were all in the same boat

"Başlangıçta hepimiz aynı gemideydik sanırım

back at the beginning.

. Tanıdığım insanların hastalandığını duyuncaya kadar ben

I was in denial as well for a bit

de bir süre inkar ettim

until I started to hear about people I knew getting sick,

,

then I took it seriously."

sonra ciddiye aldım."

So first of all, Padma, thank you for that comment.

Her şeyden önce Padma, bu yorum için teşekkür ederim.

This was from the lesson I taught the other day

Bu, geçen gün

on the phrases, in denial, and to deny oneself something.

inkar etme ve kendini bir şeyi inkar etme ifadeleriyle ilgili verdiğim derstendi.

So Padma, you did an excellent job

Yani Padma,

of using both those sentences.

bu iki cümleyi kullanarak mükemmel bir iş çıkardın.

Those are just great example sentences in your comment.

Bunlar, yorumunuzdaki harika örnek cümlelerdir.

And then I do want to talk about the phrase,

Ve sonra

to be in the same boat.

aynı gemide olmak deyiminden bahsetmek istiyorum.

When you're in the same boat,

Aynı gemideyseniz,

it means that everyone is experiencing the same thing.

herkes aynı şeyi yaşıyor demektir.

So I do think back at the beginning of the pandemic,

Bu yüzden, pandeminin başlangıcında

we were all in the same boat.

hepimizin aynı gemide olduğumuzu düşünüyorum.

A lot of us were in denial that it was actually happening.

Birçoğumuz bunun gerçekten olduğunu inkar ediyorduk.

I remember thinking one day I was in school,

Bir gün okulda olduğumu düşündüğümü hatırlıyorum

and that morning, as a staff, we all went out for breakfast.

ve o sabah personel olarak hepimiz kahvaltı için dışarı çıktık.

So it was Thursday, March 12th.

Yani 12 Mart Perşembe idi.

I can't remember the exact date,

Tam tarihini hatırlayamıyorum

but it was a normal school day.

ama normal bir okul günüydü. Sabah erkenden

We all went to a restaurant early in the morning

hep birlikte bir restorana gittik

and as a staff, all my coworkers and myself,

ve personel olarak tüm iş arkadaşlarım ve ben

we all had breakfast together.

hep birlikte kahvaltı yaptık.

And then later that day we went home

Ve o günün ilerleyen saatlerinde okul bittiğinde eve gittik

when the school day ended

and then the principal called later that night

ve sonra o gece müdür aradı

or sent me an email, I can't remember

ya da bana bir e-posta gönderdi, hatırlayamıyorum

and said school was closed for three weeks.

ve okulun üç hafta kapalı olduğunu söyledi.

And then it ended up being a month

Ve sonra bir ay

and then two months and then three months

, sonra iki ay ve sonra üç ay oldu

and then right till the end of the school year.

ve ardından okul yılının sonuna kadar.

So yes, at the beginning, Padma, I would agree,

Yani evet, başlangıçta Padma, kabul ederdim, ben

I was also in denial.

de inkar içindeydim.

It's hard to believe that

the National Basketball Association, NBA,

Ulusal Basketbol Birliği'nin, NBA'in,

I think that's what it stands for.

bence anlamının bu olduğuna inanmak zor.

They cancel all their games

Tüm maçlarını iptal ediyorlar

and all these sports were stopping.

ve tüm bu sporlar durmaktaydı.

So I was certainly in denial as well

Bu yüzden ben de kesinlikle inkar ediyordum

but once I knew people who were sick,

ama hasta olan insanları tanıdığımda,

that certainly changed my mind.

bu kesinlikle fikrimi değiştirdi.