Learn the English Phrases TO BUMP INTO SOMEONE and TO BUMP HEADS WITH SOMEONE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce

"To bump into someone."

"Birine çarpmak" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now, this can mean to literally bump into someone.

Şimdi, bu kelimenin tam anlamıyla birine çarpmak anlamına gelebilir.

When you're standing in line

Sırada beklerken

and you're standing really close,

ve çok yakın dururken

if you step forward without looking,

bakmadan öne doğru adım atarsanız

you might bump into the person in front of you.

önünüzdeki kişiye çarpabilirsiniz.

But we also use this to mean to run into someone,

Ama aynı zamanda birisiyle karşılaşmak

or to meet someone randomly when you go somewhere.

veya bir yere gittiğinizde rastgele birisiyle karşılaşmak anlamında da kullanırız.

I could say something like this,

Şöyle bir şey söyleyebilirim,

"Jen, I went to the grocery store

"Jen, markete gittim

and I bumped into my brother while I was there."

ve oradayken kardeşime çarptım."

This simply means that I wasn't expecting my brother

Bu basitçe, kardeşimin

to be there, but while I was at the grocery store,

orada olmasını beklemiyordum ama marketteyken

I saw him and I had a conversation.

onu gördüm ve sohbet ettim anlamına geliyor.

It doesn't mean that we actually walked into each other.

Bu aslında birbirimize girdiğimiz anlamına gelmez.

It simply means that we bumped into each other.

Bu sadece birbirimize çarptığımız anlamına geliyor.

We met each other randomly without expecting

to see each other there.

Birbirimizi orada görmeyi beklemeden rastgele tanıştık.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle,

is to bump heads with someone.

biriyle kafa kafaya çarpışmak.

Now, this has quite a bit of a different meaning.

Şimdi, bunun biraz farklı bir anlamı var.

This means to get into an argument,

Bu, bir tartışmaya girmek

or into a fight with someone.

veya biriyle kavga etmek anlamına gelir.

When you bump heads with someone,

Biriyle kafa kafaya geldiğinizde,

it means you don't agree with them.

bu onlarla aynı fikirde olmadığınız anlamına gelir.

You might have someone that you work with

Birlikte çalıştığınız biri olabilir

and you just never agree with them,

ve onlarla asla aynı fikirde olmazsınız

and you're always bumping heads with them.

ve onlarla her zaman kafa karıştırırsınız.

You would say,

"Oh, the other day I was talking to Joe at work

"Ah, geçen gün işte Joe ile konuşurken

and we were bumping heads again.

yine kafa kafaya gelmiştik.

I bumped heads with him,

Onunla kafa kafaya gelmiştim

because we just could not agree on the same thing."

çünkü aynı konuda hemfikir olamamıştık."

So when you bump heads with someone,

Yani biriyle kafa kafaya geldiğinizde,

it means that you disagree with them.

bu onlarla aynı fikirde olmadığınız anlamına gelir.

So to review, when you bump into someone,

Yani gözden geçirmek gerekirse, birisiyle karşılaştığınızda,

it means that you meet them randomly, or unexpectedly,

bu onunla rastgele veya beklenmedik bir şekilde karşılaştığınız anlamına gelir

and when you bump heads with someone,

ve birisiyle kafa kafaya geldiğinizde, onunla

it means that you get into an argument with them,

tartışmaya girdiğiniz,

that you get into a disagreement with them.

onlarla bir anlaşmazlığa düştüğünüz anlamına gelir.

So let's look at a comment from a previous video.

Bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Andrew, and Andrew says,

Bu yorum Andrew'dandır ve Andrew

"Hi, Teacher Bob, happy Thanksgiving."

"Merhaba Bob Öğretmen, Şükran gününüz kutlu olsun" der. Bu

It was a nice day, by the way, a couple of days ago.

arada, birkaç gün önce güzel bir gündü.

"I got a question.

"Bir sorum var.

A year ago, you told us your family was about

Bir yıl önce, bize ailenizin

to buy another puppy, but the prices were through the roof.

başka bir köpek yavrusu almak üzere olduğunu söylediniz ama fiyatlar tavan yaptı.

Two to $3,000 for a pup.

Bir yavru için iki ila 3.000 dolar arasında.

Has the dog market changed

after all this crazy quarantine stuff?"

Tüm bu çılgın karantina şeylerinden sonra köpek pazarı değişti mi?"

And my response is this.

Ve cevabım şudur.

"We're thinking that we might get one this coming spring.

" Gelecek baharda bir tane alabileceğimizi düşünüyoruz.

Prices have come down a bit, but not enough yet."

Fiyatlar biraz düştü ama henüz yeterli değil."

So, yeah, it was kind of weird,

Yani, evet, biraz tuhaftı,

during the middle of the pandemic,

pandeminin ortasında

dogs or puppies were very, very expensive,

köpekler veya köpek yavruları çok, çok pahalıydı, bu

so we didn't get one.

yüzden bir tane alamadık. Bu

We might still get one later this fall, but I doubt it,

sonbaharda yine bir tane alabiliriz , ama bundan şüpheliyim

because it's easier to train a dog once the winter is over.

çünkü kış bittiğinde bir köpeği eğitmek daha kolay.

So we're thinking now we might get

Yani şimdi

a puppy later this spring,

bu baharda bir köpek yavrusu alabileceğimizi düşünüyoruz,

I'm looking up because I'm walking this way,

yukarı bakıyorum çünkü bu yoldan yürüyorum,

so you can see that the leaves have started to change color.

böylece yaprakların renk değiştirmeye başladığını görebilirsiniz. Sizi döndürdüğüm

Let me do that thing once again,

o şeyi bir kez daha yapayım

where I spin you guys around and let you have a look here.

ve buraya bir göz atmanızı sağlayayım.

You can see that we have some reds,

Bazı kırmızılarımız olduğunu görebilirsiniz

and we have some yellows,

ve bazı sarılarımız var,

maybe even a few tinges of orange starting to come.

hatta belki birkaç turuncu tonu gelmeye başlıyor. Yaprakların renginin değişmeye başladığı

It's really nice at this time of year,

yılın bu zamanı gerçekten çok güzel

when the leaves start to turn color.

.

A lot of them are still green, but certainly,

Birçoğu hala yeşil, ama kesinlikle

as I walk around and as I give you a view,

etrafta dolaşırken ve size bir manzara sunarken,

you'll be able to see that fall is starting to come.

sonbaharın gelmeye başladığını görebileceksiniz.

There's some trees this way, too,

Bu tarafta bazı ağaçlar da var,

that we can go have a look at.

gidip bakabiliriz.

So you can see these trees.

Böylece bu ağaçları görebilirsiniz.

There's an evergreen tree in front of me,

Önümde yaprak dökmeyen bir ağaç var,

which isn't gonna change color,

rengi değişmeyecek

but we have some yellow leaves there.

ama orada sarı yapraklar var.

And if we look this way,

Ve bu taraftan bakarsak,

you'll see that this tree line

bu ağaç sırasının

has certainly started to change color.

kesinlikle renk değiştirmeye başladığını göreceksiniz.

And when you look at the shrubs behind me as well,

Arkamdaki çalılara da baktığınızda

you'll see that everything is starting to get

her şeyin

a little bit of a brown look to it.

biraz kahverengileşmeye başladığını göreceksiniz.

The grass is still green,

Çimler hâlâ yeşil,

but a lot of the native grasses and other weeds

ama buralarda yetişen yerli otların ve diğer yabani otların çoğu

that grow around here are certainly starting to have

kesinlikle

that fall look to them, and it's beautiful.

onlara o sonbahar havasını vermeye başlıyor ve bu çok güzel.

The only thing that's not fall-like

Sonbahar gibi olmayan tek şey,

is it's actually quite warm today,

bugün havanın oldukça sıcak olması,

unseasonably warm for this time of year,

yılın bu zamanı için mevsim dışı bir şekilde sıcak olması,

but I'm sure it'll get cool soon.

ama eminim ki yakında soğuyacak.

Anyways, I'll see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.