Learn the English Phrases I'M AFRAID THAT... and I'M AFRAID NOT

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

"I'm afraid that."

"Korkarım ki" İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a phrase that we use

Bu,

when we're telling someone bad news,

birine kötü bir haber verdiğimizde

or when we're telling them something

ya da onu hayal kırıklığına uğratabilecek bir şey söylediğimizde kullandığımız bir ifadedir

that might disappoint them,

and it kind of shows

ve bu,

that we're being nice as we say it to them.

onlara söylerken nazik davrandığımızı gösterir.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

Let's say you had a trip planned

Diyelim ki bir gezi planladınız

and then someone might call you and say,

ve sonra birisi sizi arayıp

"Hey, I'm afraid that I have to tell you

"Hey, korkarım size "

"that your trip has been canceled."

seyahatinizin iptal edildiğini

When you say "I'm afraid that,"

söylemem gerekiyor" diyebilir.

it kind of softens the blow a little bit.

darbeyi biraz yumuşatır.

It makes the bad news,

Kötü haberi verir, sanki

it's like you're saying it in a way

where you're trying to be as kind as possible

while you give them bad news.

onlara kötü haberi verirken olabildiğince kibar olmaya çalışıyormuşsun gibi.

So you might hear something like,

Yani şöyle bir şey duyabilirsin:

"I'm afraid that your team

"Korkarım ki takımınız

"has traded the best player to another team."

"en iyi oyuncuyu başka bir takıma takas etti."

That would be not very nice news, would it?

Bu pek hoş bir haber olmaz, değil mi?

If you had a favorite player

Favori bir oyuncunuz olsaydı

and someone said, "Oh, did you hear,

ve birisi, "Korkarım

"I'm afraid that they're trading him to another team."

onu ​​başka bir takıma takaslıyorlar, duydunuz mu?

The other phrase I wanna teach you today is very similar,

and it's the phrase "I'm afraid not."

" Korkarım hayır."

This is similar to the first one,

Bu ilkine benziyor,

but it simply means no,

ama basitçe hayır anlamına geliyor

and it's the same thing.

ve aynı şey.

You're trying to say it in a nice way.

Bunu hoş bir şekilde söylemeye çalışıyorsun.

If you said to me, "Hey, did the Toronto Raptors

Bana "Hey, yaptın mı?" Toronto Raptors

"win their basketball game last night?"

"dün geceki basketbol maçını kazandı mı?"

I would say, "I'm afraid not."

"Korkarım hayır" derdim.

Basically no, they didn't win their game.

Temelde hayır, oyunlarını kazanmadılar.

Philadelphia beat them hands down.

Philadelphia onları yendi.

It was not a good game to watch.

İzlemesi güzel bir maç değildi.

It was kind of sad actually.

Aslında biraz üzücüydü.

I feel really bad about it.

Bu konuda gerçekten kötü hissediyorum.

But if you were to ask me if they won,

Ama bana kazanıp kazanmadıklarını soracak olsaydınız,

I would probably say, you know, "I'm afraid not."

muhtemelen "Korkarım hayır" derdim.

And you can see, I'm saying it in a way

Ve görüyorsunuz, bunu

where I know that you don't want to hear that bad news,

o kötü haberi duymak istemediğinizi bildiğim bir şekilde söylüyorum,

so I'm trying to soften it a little bit.

bu yüzden biraz yumuşatmaya çalışıyorum.

Hey, let's review though.

Hey, yine de gözden geçirelim.

The first phrase, "I'm afraid that"

İlk ifade olan "korkarım ki"

is used to give someone bad news.

birine kötü haber vermek için kullanılır.

"I'm afraid that your COVID test came back positive,"

"Korkarım COVID testiniz pozitif çıktı"

or, "I'm afraid that your team

veya "Korkarım ekibiniz

"has decided to trade all the players away

"tüm oyuncuları takas etmeye

"and just have rookies next year."

" ve gelecek yıl sadece çaylaklara sahip olmaya karar verdi."

That would be an interesting season.

İlginç bir sezon olurdu.

And the phrase "I'm afraid not"

Ve "Korkarım hayır" ifadesi

simply means no, but you're saying it in a way

basitçe hayır anlamına gelir, ancak bunu

where you're trying to be a little bit aware

that it is not nice news for the other person to hear.

diğer kişinin duymasının hoş bir haber olmadığının biraz farkında olmaya çalıştığınız bir şekilde söylüyorsunuz.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Ruslan.

Bu yorum Ruslan'dan.

"Thanks for another great lesson, dear Teacher Bob.

"Bir başka harika ders için teşekkürler , sevgili Öğretmen Bob.

"I noticed that you cover the plants with black film.

" Bitkileri siyah filmle kapladığınızı fark ettim.

"What is this for? Very interesting."

"Bu ne için? Çok ilginç."

And my response was, "It stops the weeds from growing."

Benim cevabım, "Yaban otlarının büyümesini durduruyor" oldu.

So we should walk over there maybe.

O yüzden belki oraya yürümeliyiz.

It's a little windy today, but we'll take a walk anyways.

Bugün hava biraz rüzgarlı ama yine de yürüyeceğiz.

I have this microphone right now

Şu anda

which is supposed to work a little bit better in the wind.

rüzgarda biraz daha iyi çalışması beklenen bir mikrofona sahibim. Bu

You can see there's snow on the ground, by the way.

arada yerde kar olduğunu görebilirsin.

It was kind of a strange turn of events yesterday.

Dün biraz garip olaylar oldu.

It went to minus five, it snowed in the night.

Eksi beşe kadar gitti, gece kar yağdı.

It definitely doesn't feel like spring,

Kesinlikle bahar gibi gelmiyor ki bu

which makes me laugh,

beni güldürüyor

because the video I just put out a couple days ago

çünkü az önce

on my other channel is all about spring.

diğer kanalımda yayınladığım video tamamen baharla ilgili.

But let's take a look here, spin you around.

Ama buraya bir göz atalım , etrafınızda döndürelim.

You'll see that these plants,

Bu bitkileri göreceksiniz,

we cut circles into the black fabric,

siyah kumaşa daireler çiziyoruz

and then we have peonies in here.

ve sonra burada şakayıklarımız var.

There's a few that are coming up

I think if we go this way.

Bu yoldan gidersek, sanırım birkaç tane geliyor.

Yeah, just a couple

Evet, yerden fırlayan sadece bir çift

popping out of the ground there.

.

So yes, we use this black fabric

Yani evet, yabani otların büyümesini önlemek için bu siyah kumaşı kullanıyoruz

to prevent weeds from growing.

.

If we don't have this fabric here,

Burada bu kumaşa sahip değilsek,

the weeds just kind of grow really quickly.

yabani otlar çok hızlı büyür.

It doesn't stop the weeds from growing

right in the middle of the plant,

Bitkinin tam ortasındaki yabani otların büyümesini engellemez,

but when the plant gets big enough,

ancak bitki yeterince büyüdüğünde

it provides so much shade

o kadar fazla gölge sağlar

that it stops the weeds from growing itself.

ki yabani otların kendi kendine büyümesini durdurur.

But we like to keep this as tidy as possible,

Ama bunu olabildiğince düzenli tutmayı seviyoruz, bu

so we use the black fabric.

yüzden siyah kumaşı kullanıyoruz.

It's actually called landscape fabric.

Aslında manzara kumaş denir.

That's the official name for it.

Resmi adı bu.

I hear one goose honking,

Bir kaz kornası duyuyorum

but I don't see it.

ama görmüyorum. Orası

It's way over there.

çok uzakta.

Yesterday, I was kind of surprised

Dün biraz şaşırdım

because I made a video

çünkü bir video yaptım

and I wanted the geese to be in it,

ve kazların içinde olmasını istedim

and there were like a couple hundred geese

ve sabahları birkaç yüz kadar kaz vardı

out in the morning,

and then an hour later when I went to make the video,

ve bir saat sonra videoyu çekmeye gittiğimde,

they had all flown away.

hepsi uçup gitti.

Anyways, see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşmek üzere, hoşçakalın.