Learn the English Phrases GET PAST and GET OVER

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde, get past'ın İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim

the English phrase get past.

.

In its simplest form,

En basit şekliyle,

it simply means to get by somebody or to get by something,

basitçe birisini veya bir şeyi atlatmak,

to get to the other side.

diğer tarafa geçmek anlamına gelir.

Maybe you're at a party

Belki bir partidesiniz

and there is a snack table on the far side of the room.

ve odanın uzak tarafında bir yemek masası var .

You might say to your friend,

Arkadaşınıza,

"I'm going to try and get past these people

"

so that I can get some snacks."

Abur cubur alabilmek için bu insanları geçmeye çalışacağım" diyebilirsiniz. Bununla birlikte, sizinle konuşmak

The other meaning I wanted to talk to you about, though,

istediğim diğer anlam,

is best described by giving you some example sentences.

en iyi şekilde size bazı örnek cümleler vererek açıklanır.

You could say things like this.

Bunun gibi şeyler söyleyebilirsin.

You could ask a friend,

Bir arkadaşınıza

"Did you buy that red car you were looking at?"

"Baktığınız o kırmızı arabayı satın aldınız mı ?" diye sorabilirsiniz.

And your friend could say, "No, I couldn't get past the fact

Ve arkadaşınız, "Hayır,

that it gets really bad gas mileage."

yakıt tüketiminin gerçekten kötü olduğu gerçeğini aşamadım" diyebilir.

Your friend could say,

Arkadaşınız ,

"Did you ask that person out on a second date?"

"O kişiye ikinci kez çıkma teklif ettiniz mi?" diyebilir.

And you could say, "No, I couldn't get past the fact

Ve "Hayır, ağızları açık çiğnedikleri gerçeğini aklımdan çıkaramadım

that they chew with their mouth open."

" diyebilirsiniz.

So I think that helps you understand that phrase.

Bu yüzden bu ifadeyi anlamanıza yardımcı olacağını düşünüyorum . Bugün öğrenmenize yardımcı olmak

The second phrase I wanted to help you learn today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase to get over.

aşılması gereken cümle.

So again, two different definitions.

Yani yine iki farklı tanım.

If you are sick,

Hastaysanız,

you could say that it took you a while to get over the flu,

gripten kurtulmanızın uzun sürdüğünü

or it took you a while to get over your cold.

veya soğuk algınlığınızın geçmesinin uzun sürdüğünü söyleyebilirsiniz.

You could also use this, though,

Yine de bunu,

to talk about a time in your life

hayatınızdaki çok ama çok zor bir dönemden bahsetmek için de kullanabilirsiniz

that was very, very difficult.

.

You could say, "After I broke up with my girlfriend,

" Kız arkadaşımdan ayrıldıktan sonra, ayrılığı atlatmam

it took me a while to get over the breakup.

biraz zaman aldı . Tekrar

It took me a while to feel normal and happy again."

normal ve mutlu hissetmem biraz zaman aldı" diyebilirsiniz.

So again, two different definitions.

Yani yine iki farklı tanım.

So once again, to get past something

Yani bir kez daha, bir şeyi geçmek, kelimenin

can mean to literally try to get by something

tam anlamıyla diğer tarafa geçmek için bir şeyi atlatmaya çalışmak anlamına gelebilir

to get to the other side,

or it can mean that it's something

veya bu,

you couldn't stop thinking about

when you were making a decision.

bir karar verirken düşünmeden duramayacağınız bir şey anlamına gelebilir.

Again, I didn't buy the red car,

Yine, kırmızı arabayı satın almadım

because I couldn't get past the fact

çünkü

that it gets bad gas mileage.

benzinin kötü gittiği gerçeğini aşamadım.

And to get over something can refer to a sickness,

Ve bir şeyin üstesinden gelmek bir hastalığa işaret edebilir,

like it took me a while to get over the last cold I had.

sanki son soğuk algınlığımı atlatmam biraz zaman aldı.

My nose was stuffed up for a long time.

Burnum uzun süre tıkalıydı.

Or you could say, "It took me a long time to get over

Veya "

the breakup I had with my boyfriend or girlfriend."

Erkek arkadaşımla veya kız arkadaşımla yaşadığım ayrılığın üstesinden gelmem uzun zaman aldı" diyebilirsiniz.

Let's look at a comment, though, from a previous video.

Yine de önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Javier, and it was a great comment.

Bu yorum Javier'den ve harika bir yorumdu.

Javier says, "Hey, Bob, don't teach us bad English.

Javier, "Hey, Bob, bize kötü İngilizce öğretme. Az önce

You just said in the video, there's too many people there.

videoda dedin, orada çok fazla insan var.

I'm joking.

Şaka yapıyorum. Çoğul olmasına rağmen

I know you natives do this every single day,

siz yerlilerin bunu her gün yaptığınızı biliyorum

despite people being plural.

.

It's only natural,

Bu doğal,

so it's normal we get used to hearing it.

bu yüzden duymaya alışmamız normal.

Have a nice day and jolly holidays as well."

Size de iyi günler ve iyi bayramlar."

So interestingly enough,

Yeterince ilginç bir şekilde,

when we say there are,

var dediğimizde,

the contraction of there are in informal English speech,

resmi olmayan İngilizce konuşmada orada kısaltmalar var,

it's very informal, is there's.

bu çok gayri resmi, var mı?

We go back to the singular.

Tekil olana geri dönüyoruz.

I'll give you some examples in a minute.

Birazdan size bazı örnekler vereceğim.

My response was this. "Yes, you are right.

Cevabım şuydu. "Evet, haklısın.

In informal English,

Resmi olmayan İngilizcede, are'den there'ye

it is very common to shorten there are to there's.

kısaltmak çok yaygındır .

It is technically incorrect,

Teknik olarak yanlıştır,

but has definitely moved into everyday speech.

ancak kesinlikle gündelik konuşmanın içine girmiştir.

I will continue to be natural."

Doğal olmaya devam edeceğim."

So I do try to use as natural English as possible

Bu yüzden, bu derslerde mümkün olduğunca doğal İngilizce kullanmaya çalışıyorum

in these lessons,

and from time to time, I use very informal English,

ve zaman zaman,

which is technically incorrect, but is used all the time.

teknik olarak yanlış olan ama her zaman kullanılan çok resmi olmayan İngilizce kullanıyorum.

Here are some examples with there are.

Burada bazı örnekler var.

If Jen and I drove into a parking lot,

Jen ve ben bir otoparka girersek,

I could say, "There are a lot of cars in this parking lot,"

" Bu otoparkta çok araba var" diyebilirdim

but in informal spoken English, I could also say,

ama günlük konuşma İngilizcesinde

"There's a lot of cars in this parking lot."

"Bu otoparkta çok araba var " da diyebilirdim.

When you go to watch a football game

Bir futbol maçı izlemeye gittiğinizde

and you go into the stadium,

ve stadyuma girdiğinizde, eğer

you could say to your friend, if you're going in,

gidecekseniz arkadaşınıza

"Wow, there are a lot of people in the stadium,"

"Vay canına, stadyumda bir sürü insan var" diyebilirsiniz,

but in informal English, you could definitely say,

ancak resmi olmayan İngilizcede şunları yapabilirsiniz: kesinlikle

"Wow, there's a lot of people in the stadium."

"Vay canına, stadyumda bir sürü insan var" deyin.

So it's kind of one of those examples

Bu,

where informal spoken English has some of its own rules,

resmi olmayan konuşma İngilizcesinin, yazılı İngilizcenin resmi teknik kurallarından farklı, kendi kurallarına sahip olduğu örneklerden biri

which are different than the formal technical rules

of written English.

.

So you can definitely say it.

Yani kesinlikle söyleyebilirsin.

People won't even realize you're saying it,

İnsanlar bunu söylediğinizin

or that you're making a mistake.

veya bir hata yaptığınızın farkında bile olmayacaklar.

In fact, most often it is English learners

Aslında, çoğu zaman

that notice that mistake

bu hatayı anadili İngilizce olan kişiler

and not native English speakers.

değil, İngilizce öğrenenler fark eder.

It's kind of weird.

Bu biraz tuhaftı.

We've just gotten used to it.

Daha yeni alıştık. Her

So anyways, there's some good examples for you.

neyse, sizin için bazı iyi örnekler var.