Learn the English Terms PICTURE-PERFECT and PERFECT STRANGER

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English term picture-perfect.

İngilizce mükemmel resim terimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

If you describe something in English

İngilizce'de bir şeyi

as being picture-perfect, it means that it has no flaws.

mükemmel resim olarak tanımlarsanız, bu onun kusurları olmadığı anlamına gelir.

You could say, "The other day I went fishing

" Geçen gün balığa gittim

and it was a picture-perfect day."

ve mükemmel bir gündü" diyebilirsiniz.

That would mean the water was calm. The sun was shining.

Bu, suyun sakin olduğu anlamına gelirdi . Güneş parıldıyordu.

The temperature that day was probably amazingly perfect.

O günkü sıcaklık muhtemelen inanılmaz derecede mükemmeldi.

You would say, "It was a picture-perfect day to go fishing."

" Balığa gitmek için mükemmel bir gündü" diyebilirsiniz.

Sometimes we even describe families as picture-perfect.

Hatta bazen aileleri mükemmel olarak tanımlarız.

Sometimes there are families where the mom and dad

Bazen anne ve babanın

are very attractive and the kids are all really cute.

çok çekici olduğu ve çocukların gerçekten çok tatlı olduğu aileler vardır.

And we just say, "It's a picture-perfect family."

Biz de " Mükemmel bir aile" deriz.

So when something is picture-perfect,

Yani bir şey mükemmel olduğunda, kusursuz

it means it is without flaw.

olduğu anlamına gelir .

I guess it just means it's perfect,

Sanırım sadece mükemmel olduğu anlamına geliyor,

but we like to say picture-perfect

ama biz onu biraz vurgulamak için mükemmel resim demeyi seviyoruz

to emphasize it a little bit.

. Bugün öğrenmenize yardımcı olmak

The second phrase I wanted to help you learn today

istediğim ikinci ifade,

is the phrase perfect stranger.

mükemmel yabancı ifadesidir.

When you meet someone who you don't know

Tanımadığınız

and you you've never, ever seen before,

ve daha önce hiç görmediğiniz biriyle tanıştığınızda,

we say that they are a perfect stranger.

onun tamamen yabancı olduğunu söyleriz.

It's kind of a weird little phrase.

Bu biraz garip, küçük bir cümle.

Here's a good example though.

İşte yine de iyi bir örnek.

Here's something that happened to Jen and I one time.

İşte bir keresinde Jen ve benim başımıza gelen bir şey. Alışveriş

We were at the mall and we were in the food court

merkezindeydik ve alışveriş

at the mall eating food with all five of our kids.

merkezindeki yemek alanında beş çocuğumuzla birlikte yemek yiyorduk.

So the food court is the place at a shopping mall

Yani yemek alanı, bir alışveriş merkezinde

where you can buy food.

yiyecek satın alabileceğiniz yerdir.

There's lots of restaurants.

Çok sayıda restoran var.

And we were sitting there, all seven of us, eating food

Orada yedi kişi oturuyorduk, yemek yiyorduk

and a man walked up and he was a perfect stranger,

ve bir adam geldi ve tam bir yabancıydı,

neither Jen or I had ever seen him before

ne Jen ne de ben onu daha önce hiç görmemiştik

in our entire life, and he gave Jen $50 and he said,

ve Jen'e 50 dolar verdi ve dedi ki,

"It's really cool to see a big family like this.

"Bu Böyle büyük bir aileyi görmek gerçekten harika.

Normally people only have one or two children now.

Normalde insanların artık sadece bir veya iki çocuğu oluyor.

And I remember when I was a kid,

Çocukluğumu hatırlıyorum,

I grew up in a really large family."

gerçekten büyük bir ailede büyüdüm."

So he was a perfect stranger.

Yani mükemmel bir yabancıydı.

We had never, ever seen him before in our life.

Onu hayatımızda daha önce hiç görmemiştik.

He was a perfect stranger and he gave us $50

O tamamen yabancıydı ve bize 50 dolar verdi

because he thought that because we had so many kids

çünkü çok fazla çocuğumuz olduğu için

it was really cool.

bunun gerçekten harika olduğunu düşündü. Her

So anyways, two little stories there for you.

neyse, senin için iki küçük hikaye var.

So once again, if something is picture-perfect,

Yani bir kez daha, bir şey mükemmelse,

it means that it has no flaws

bu onun hiçbir kusuru olmadığı

and it just looks amazing or is amazing.

ve sadece harika göründüğü veya harika olduğu anlamına gelir.

And a perfect stranger is a stranger

Ve mükemmel bir yabancı,

but kind of a stranger who you've never, ever seen before.

daha önce hiç ama hiç görmediğiniz bir yabancıdır.

Sometimes you'll see someone on the street

Bazen sokakta

or you'll see someone at work who is a stranger to you,

veya iş yerinde size yabancı gelen birini görürsünüz,

but a perfect stranger is someone

ama mükemmel bir yabancı,

that you've never, ever seen before in your entire life.

hayatınız boyunca daha önce hiç görmediğiniz biridir.

Hey look, let's look at a comment from a previous video.

Hey bak, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

And this comment is, I think, from Cat's English,

Ve bu yorum, sanırım, Cat'in İngilizcesinden,

at least that's what Google translate told me

en azından Google çeviri bana

that your name was.

senin adının böyle olduğunu söyledi.

So thank you Cat for this comment.

Bu yorum için teşekkürler Cat.

"Knowing the meaning of really something and something else

"Gerçekten bir şeyin ve başka bir şeyin anlamını bilmek

is really something."

gerçekten bir şeydir."

So this was a little play on words by Cat

Bu, Cat'in az önce

from the lesson that I just did on the phrases,

ifadeler üzerinde yaptığım dersteki kelime oyunuydu,

really something and something else.

gerçekten bir şey ve başka bir şey.

And it's a great English sentence.

Ve harika bir İngilizce cümle.

So basically what she's saying is,

Yani temelde söylediği şey,

if you know those two phrases, it's really something.

eğer bu iki cümleyi biliyorsanız, bu gerçekten bir şeydir.

So again, knowing the meaning of really something

Yani yine, gerçekten bir şeyin

and something else is really something.

ve başka bir şeyin anlamını bilmek gerçekten bir şeydir.

And my reply was, "Haha, awesome use of both phrases."

Ve cevabım, "Haha, her iki cümlenin de harika kullanımı."

So just so you know, sometimes in my comments,

Bilesin diye söylüyorum, bazen yorumlarıma

I reply with, "Haha."

"Haha" diye yanıt veriyorum.

It doesn't mean I'm laughing at you.

Bu sana güldüğüm anlamına gelmez.

Simply saying, "Haha," simply means you made me smile, okay?

Basitçe "Haha" demek, beni gülümsettiğin anlamına gelir, tamam mı?

So thank you Cat for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Cat.

That was a great comment from that video.

O videodan harika bir yorum geldi.

I'll put a link up there

to that video if you haven't seen it yet.

Henüz izlemediyseniz, o videonun bağlantısını oraya koyacağım.

Hey, I just thought I should give you an update on COVID-19.

Hey, sana COVID-19 hakkında bir güncelleme vermem gerektiğini düşündüm.

I haven't talked about COVID in Ontario

Ontario'da

or in Canada for a little bit.

veya Kanada'da COVID hakkında biraz konuşmadım.

Cases have gone up but they have now leveled out.

Vakalar arttı ama şimdi dengelendi.

So we have about 600 cases a day in Ontario.

Yani Ontario'da günde yaklaşık 600 vakamız var.

That's a little high, but we have very few deaths from that.

Bu biraz yüksek ama bundan çok az ölüm var.

So they have gotten a lot better

Böylece,

at treating COVID once people do have it.

insanlar bir kez sahip olduklarında COVID'i tedavi etmede çok daha iyi hale geldiler.

And many people in Ontario, Canada

Ve Kanada, Ontario'daki birçok insan yapmaları gereken

are doing everything they are supposed to do.

her şeyi yapıyor .

We're wearing masks, we're staying two meters apart,

Maske takıyoruz, iki metre uzakta duruyoruz,

we are doing everything we can

to stop the spread of this virus.

bu virüsün yayılmasını durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.

So I hope the same is happening in your country.

Umarım aynı şey sizin ülkenizde de olur.