Learn the English Phrases "to hang out" and "to hang back"

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde

the English phrase, to hang out.

İngilizce to hang out kelimesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you hang out with someone,

Biriyle takıldığınızda,

it just means that you are with them.

bu sadece onunla birlikte olduğunuz anlamına gelir.

You can go to someone's house and you can hang out.

Birinin evine gidebilir ve takılabilirsin.

Jen and I are really good friends with our siblings.

Jen ve ben kardeşlerimizle gerçekten iyi arkadaşız.

Sometimes we go to my sister's house

Bazen kız kardeşimin evine gideriz

and we just hang out for a bit.

ve biraz takılırız.

Sometimes we go to visit her sister

Bazen kız kardeşini ziyarete gidiyoruz

and we just hang out for the afternoon.

ve öğleden sonra takılıyoruz.

So when you hang out with someone,

Yani biriyle takıldığınızda,

when you use that verb in English,

bu fiili İngilizce kullandığınızda,

you simply mean that you're going to

basitçe

be with the person.

o kişiyle birlikte olacağınızı kastedersiniz.

Maybe you'll sit and have a cup of tea.

Belki oturup bir çay içersin.

Maybe you'll sit and chat about things.

Belki oturup bir şeyler hakkında sohbet edersiniz.

You'll just spend the afternoon or the evening hanging out.

Öğleden sonrayı veya akşamı sadece takılarak geçireceksin.

You'll just spend the time together.

Sadece birlikte vakit geçireceksin. Bugün size öğretmek istediğim

The second phrasal verb I wanted to teach you

ikinci öbek fiil

today is to hang back.

geri çekilmek.

And this is a little different.

Ve bu biraz farklı.

When you hang back, it means other people leave

Geride kaldığınızda, diğer insanlar gidiyor

and you don't.

ve siz gitmiyorsunuz demektir.

So let's say a bunch of people are going on a trip

Diyelim ki bir grup insan seyahate çıkıyor

and everyone's leaving at 9:00 AM you might say,

ve herkes sabah 9:00'da ayrılıyor, diyebilirsiniz ki,

hey, I'm just gonna hang back for a bit and make sure

hey, biraz geride duracağım ve evdeki

that everything is turned off in the house.

her şeyin kapalı olduğundan emin olacağım.

So when you hang back, it means other people are

Yani geride kaldığınızda, diğer insanlar bir

leaving for something, but you are going to go,

şey için gidiyorlar ama siz gideceksiniz

but you're not going right away.

ama hemen gitmiyorsunuz demektir.

You're just going to stay behind for a little bit.

Sadece biraz geride kalacaksın.

You're going to hang back.

Geri çekileceksin.

So to review, to hang out simply means to be with someone.

Yani gözden geçirmek, takılmak basitçe birisiyle birlikte olmak anlamına gelir.

By the way, you don't have to just hang out in person.

Bu arada, şahsen takılmak zorunda değilsin.

When you talk to a bunch of people on Zoom or on FaceTime,

Zoom'da veya FaceTime'da bir grup insanla konuşurken

you could also say that you are hanging out.

aynı zamanda takılıyorsunuz da diyebilirsiniz.

That's a legitimate use of it as well.

Bu da meşru bir kullanımdır.

And to hang back simply means to

Ve geride kalmak, sadece

stay behind for a little while.

bir süre geride kalmak demektir.

Maybe everyone's going to go hiking

Belki herkes yürüyüşe çıkacak

and you are having trouble getting your shoes tied.

ve sen ayakkabılarını bağlamakta zorlanıyorsun.

You might say, hey, I'm just gonna hang back for a bit.

Hey, sadece biraz geri çekileceğim diyebilirsin.

You guys go on without me, I'm just going to tie my shoe

Siz bensiz devam edin, ben ayakkabımı bağlayacağım

and then I'll catch up.

sonra yetişirim.

There's another verb for you.

Senin için başka bir fiil var.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Misael.

Bu yorum Misael'den.

Hi Bob, do you have a video about the verb to hang out?

Merhaba Bob, takılmak fiiliyle ilgili bir videon var mı ?

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

My response, I think so.

Cevabım, sanırım.

If not, I'll make one.

Değilse, bir tane yapacağım.

Let me look for a sec.

Bir saniye bakayım.

I can't seem to find one.

Bir tane bulamıyorum.

I'll make one next week.

Önümüzdeki hafta bir tane yapacağım.

And then Misael says, thank you so much.

Ve sonra Misael, çok teşekkür ederim diyor.

And then Bob promptly forgot to make the video.

Ve sonra Bob hemen videoyu çekmeyi unuttu.

But I did reply and say, oops, sorry I forgot

Ama cevap verdim ve " ayy, üzgünüm

about this one but it's done now.

bunu unuttum ama şimdi bitti" dedim.

If you look at the time difference on my replies,

Cevaplarımdaki saat farkına bakarsanız,

one is from six days ago and one is from one second ago.

biri altı gün öncesine, biri bir saniye öncesine ait. Al işte ozaman,

So there you go.

buyur. Videoyla

I did just do a lesson on to hangout.

sohbet konusunda az önce bir ders yaptım.

Hey, you might be wondering where I am.

Hey, nerede olduğumu merak ediyor olabilirsiniz.

I'm in my classroom.

sınıfımdayım

I'm getting ready for the next semester.

Önümüzdeki dönem için hazırlanıyorum.

You can see behind me that all the chairs

Arkamda tüm sandalyelerin

are up on the tables.

masaların üzerinde olduğunu görebilirsiniz.

Some of you don't like that you've said in the past that

Bazılarınız geçmişte

that's unsanitary, but it makes it easier for the janitor

bunun sağlıksız olduğunu söylemenizden hoşlanmıyor, ancak bu, kapıcının bir sonraki sömestr başlamadan önce halıları

to vacuum and to deep clean the carpets before

süpürmesini ve derinlemesine temizlemesini kolaylaştırıyor

the next semester starts.

.

A little tour of my room.

Odamda küçük bir tur.

You can see my TV.

Televizyonumu görebilirsin.

This is the main screen that I use to put things up

Bu, öğrenciler için bir şeyler asmak için kullandığım ana ekran

for students, but I also have a projector up there

, ama aynı zamanda yukarıda, duvara yansıyan bir projektörüm var

that projects onto that wall.

.

That's very handy as well.

Bu da çok kullanışlı.

And I usually have things on both screens when I'm teaching.

Ve öğretirken genellikle her iki ekranda da bir şeyler görüyorum .

And if you wonder what subject I teach,

Ve hangi konuyu öğrettiğimi merak ediyorsanız,

well normally I teach French.

normalde Fransızca öğretiyorum.

(speaker laughing)

(hoparlör gülüyor)

You can see the flag there.

Bayrağı orada görebilirsiniz.

But this coming semester I'm going to be teaching

Ama önümüzdeki sömestr, bu

a business class, just a little bit different

than what I just did this semester,

sömestr yaptığımdan, yani

which was to teach French.

Fransızca öğretmekten biraz farklı olarak, bir işletme sınıfı öğreteceğim.

And I taught some computer studies.

Ve bazı bilgisayar çalışmaları öğrettim. Her

So anyways, yes this is a typical Canadian classroom,

neyse, evet bu tipik bir Kanada sınıfı,

a door, a TV screen.

bir kapı, bir TV ekranı.

Not every teacher has a projector as well.

Her öğretmenin projektörü de yoktur.

I think maybe I'm special.

Sanırım ben özelim.

I'm a special teacher I get two.

Ben özel öğretmenim iki tane alıyorum.

And then if you look behind me you can even see

Ve sonra arkama bakarsan

it's bright because it's very, very snowy outside

havanın parlak olduğunu bile görebilirsin çünkü dışarısı çok ama çok karlı.

Anyways, I'm having trouble reading the time.

Her neyse, zamanı okumakta güçlük çekiyorum.

Oh, it says 3:42.

3:42 diyor.

I have 10 more seconds to talk.

Konuşmak için 10 saniyem daha var.

Yeah, this is where I teach from.

Evet, buradan ders veriyorum. Ayakta

It's a standing desk.

duran bir masa.

I do like to use a standing desk.

Ayakta çalışma masası kullanmayı seviyorum.

I don't like to sit down when I teach.

Ders anlatırken oturmayı sevmiyorum.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

See you in a couple days with another short English lesson.

Birkaç gün sonra başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.