Learn the English Phrases "can't be bothered" and "not a bother"

In this English lesson I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase can't be bothered.

İngilizce deyimi can't be beraded öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you can't be bothered to do something

Bir şeyi yapmak için canınızı sıkamıyorsanız,

it means you don't want to do it.

bu onu yapmak istemediğiniz anlamına gelir.

It means you don't see the point in doing it.

Bu, bunu yapmanın amacını görmediğiniz anlamına gelir.

So you don't do it.

Yani yapmıyorsun.

It means you have no desire to do it.

Bu, bunu yapmak için hiçbir arzunuz olmadığı anlamına gelir.

When it snows here a lot and if the weather forecast says

Burada çok kar yağdığında ve hava tahmini ertesi

that it's going to be above zero the next day

gün sıfırın üzerinde olacağını söylese,

I can't be bothered with cleaning the driveway.

garaj yolunu temizlemekle uğraşamam.

I don't want to do it.

yapmak istemiyorum

I don't see the point.

Ben noktayı göremiyorum.

Sometimes students when they are preparing for exams

Bazen öğrenciler sınavlara hazırlanırken ders

they can't be bothered to study.

çalışmaktan rahatsız olmazlar.

That means they don't want to study

Bu, çalışmak istemedikleri

and they have no desire to study, but they should study.

ve çalışma istekleri olmadığı anlamına gelir , ancak çalışmalıdırlar.

They should definitely study

when they have an exam coming up.

Yaklaşan bir sınavları olduğunda kesinlikle çalışmalıdırlar. Gelecekte

If you have an English test coming up in the future

bir İngilizce sınavın varsa

and you can't be bothered to practice your reading, writing,

ve okuma, yazma,

listing and speaking, you should make sure you do that.

listeleme ve konuşma pratiği yapmaktan rahatsız olamıyorsan, bunu yaptığından emin olmalısın.

It's always good to study.

Çalışmak her zaman iyidir. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase not a bother.

zahmet etme ifadesidir.

When you tell someone

Birine bir

that something's not a bother, oh, that's not a bother.

şeyin sorun olmadığını söylediğinizde, oh, bu sorun değil.

Nope, it's not a bother.

Hayır, rahatsız edici değil.

It means that you are willing to do it

Bu, bunu yapmaya istekli olduğunuz

and it's not annoying to you.

ve sizi rahatsız etmediği anlamına gelir.

If one of my kids said I need to stay

Çocuklarımdan biri

after school late tomorrow

yarın okuldan sonra

because I have a practice, is that okay?

antrenmanım olduğu için geç kalmam gerektiğini söylese, sorun olur mu?

I would say, yeah, it's not a bother.

Evet, rahatsız edici değil derdim. İşin bittiğinde

I'll pick you up at five or 5:30 whenever you're done.

seni beşte ya da 5:30'da alırım.

So when you say to someone, not a bother, nope

Yani birine, zahmet etme dediğin zaman, hayır,

it's not a bother.

bu dert değil.

It simply means that you're okay with it,

Bu sadece senin onunla iyi olduğun, bundan

you're happy about it, you're not annoyed about it.

mutlu olduğun, bundan rahatsız olmadığın anlamına gelir.

So to review, when you say you can't be bothered

Yani gözden geçirecek olursak, rahatsız edilemeyeceğimi söylediğinizde

it means you don't want to do something.

bu, bir şey yapmak istemediğiniz anlamına gelir.

You can't be bothered to do it.

Bunu yapmaktan rahatsız olamazsın.

And if you say something is not a bother, it means

Ve bir şey rahatsız edici değil diyorsanız,

that it doesn't annoy you and you're quite happy to do it.

bu sizi rahatsız etmiyor ve yapmaktan oldukça mutlusunuz demektir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Mohd.

Bu yorum Mohd'dan.

Mohd Ags says when you said this is

Mohd Ags, bunun

from the last video, when you said

son videodan olduğunu söylediğinizde,

I don't have a lot to talk about, I was like, no way.

konuşacak çok şeyim olmadığını söylediğinizde , mümkün değil gibiydim diyor.

That doesn't sound like Bob the Canadian Babbler.

Bu kulağa Kanadalı Babbler Bob gibi gelmiyor.

By the way, a babbler is someone who talks a lot.

Bu arada, geveze çok konuşan kişidir.

Haha, but it makes me happy to see you relaxed like this

Haha, ama seni böyle rahatlamış

and in a good mood, all the best to you and your students.

ve iyi bir ruh halinde görmek beni mutlu ediyor, sana ve öğrencilerine en iyi dileklerimle.

And I like the emojis, happy face pizza bird

Ve emojileri seviyorum, mutlu yüzlü pizza kuşu

'cause we were kind of joking about birds, banana and donut.

çünkü kuşlar, muz ve çörek hakkında bir tür şaka yapıyorduk.

I do like donuts too.

Ben de çörek severim.

My response, the day I run out of stuff to talk

Cevabım, konuşacak şeyimin bittiği gün

about will be the day I stop doing YouTube.

YouTube yapmayı bıraktığım gün olacak.

So like probably never.

Yani muhtemelen asla gibi.

I, interestingly enough, am a very quiet person.

İlginçtir ki ben çok sessiz bir insanım.

Thanks for the comment Mohd.

Yorum için teşekkürler Mohd.

I'm actually a very quiet person, but for some reason when

Aslında çok sessiz bir insanım, ama nedense

I'm teaching and I do consider making these videos teaching

ders verirken ve bu videoları öğretmeyi düşünürken

I do talk a lot.

çok konuşuyorum.

I do like talking to my students at school

Okulda öğrencilerimle konuşmayı seviyorum

and I do like talking to the camera.

ve kameraya konuşmayı seviyorum.

I do like talking to all of you.

Hepinizle konuşmayı seviyorum.

In my mind, I can kind of picture some of your names.

Aklımda, bazı isimlerinizi hayal edebiliyorum.

The live streams help a bit on my bigger channel because

Canlı yayınlar, büyük kanalımda biraz yardımcı oluyor çünkü

in some ways in the chat get to know some

bazı yönlerden sohbette

of you a little bit.

bazılarınızı biraz tanıyorum.

But yeah, I said I like talking to the camera

Ama evet, kamerayla konuşmayı sevdiğimi söyledim

but I very much like talking to you.

ama seninle konuşmayı da çok seviyorum.

I feel like I'm looking in a lens, but I'm actually talking

Bir merceğe bakıyormuş gibi hissediyorum ama aslında

to all of you.

So anyways, yes, I'll keep talking.

hepinizle konuşuyorum.

Neyse, evet, konuşmaya devam edeceğim.

So I'll keep making YouTube English lessons for you.

Bu yüzden sizin için YouTube İngilizce dersleri yapmaya devam edeceğim.

Hey, with the continuing saga of the internet

Hey, devam eden internet destanıyla

I'll just show you now.

şimdi size göstereceğim.

They came again yesterday

Dün yine geldiler

and yesterday they put another antenna

ve dün siloma bir anten daha taktılar

on my silo and now my internet is way better, way better.

ve şimdi internetim çok daha iyi çok daha iyi. Çok daha iyi derken kelimeye

I can't tell you how many letter A's I put

kaç tane A harfi koyduğumu size söyleyemem

in the word way when I say way better.

.

In fact, it was so good

Aslında o kadar iyiydi

that yesterday I tried a new piece of software.

ki dün yeni bir yazılım denedim. Facebook'ta

I did a little live stream on Facebook, sorry,

biraz canlı yayın yaptım, üzgünüm,

I do have a Facebook page too.

benim de bir Facebook sayfam var.

And I used some software where I could invent, and invent,

Ve

invite Brent from Speak English With this Guy.

Speak English With this Guy'dan Brent'i icat edebileceğim ve icat edebileceğim bir yazılım kullandım.

He joined me for a little test live stream.

Küçük bir deneme canlı yayını için bana katıldı.

It was kind of cool.

Biraz havalıydı.

Not sure how I'll use that software, but it was fun.

O yazılımı nasıl kullanacağımdan emin değilim ama eğlenceliydi.

Brent and I chatted for a bit live

Brent ve ben biraz canlı sohbet ettik

and then we stopped the live stream

ve sonra canlı yayını durdurduk

and we chatted for a lot longer.

ve çok daha uzun süre sohbet ettik.

Just the two of us talking

Sadece ikimiz

about teaching and all that kind of stuff.

öğretmekten falan bahsediyoruz.

But anyways, really good fast internet now.

Ama her neyse, şimdi gerçekten iyi hızlı internet. Bir

So see you in the next video.

sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.