Learn the English Phrases "to park it" and "to hit it out of the park"

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde İngilizce cümleyi

I wanted to help you learn the English phrase, to park it.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim , park etmek için.

When you park it somewhere,

Bir yere park ettiğinizde

it can mean that you're parking your vehicle,

bu, aracınızı park ettiğiniz anlamına gelebileceği gibi , bir

but it can also mean that you're going to sit somewhere.

yere oturacağınız anlamına da gelebilir.

I could say to Jen, "I'm gonna drop the kids off at the mall

Jen'e, " Çocukları alışveriş merkezine bırakacağım

and then I'm just gonna park it

ve sonra

on a bench for a little bit."

biraz bankta park edeceğim" diyebilirim.

That means I'm going to sit on a bench.

Bu, bir bankta oturacağım anlamına geliyor.

It doesn't mean I'm gonna drive my vehicle

Bu, aracımı kullanacağım

and try to put it on a bench.

ve bir banka koymaya çalışacağım anlamına gelmez.

That doesn't even make sense, does it?

Bu hiç mantıklı değil, değil mi?

But when you say that you're going to park it somewhere,

Ama bir yere park edeceğim derken bir

it means you're going to sit somewhere.

yere oturacaksınız demektir.

We also use this as a command.

Bunu da komut olarak kullanıyoruz.

Sometimes parents will say

Bazen ebeveynler

to kids who are misbehaving, "Okay, just park it for a sec,

yaramazlık yapan çocuklara, "Tamam, bir saniyeliğine park et,

and I'm going to talk to you

sonra

about why your behavior is bad."

neden davranışlarının kötü olduğu hakkında seninle konuşacağım" derler.

That means you want the child to sit down

Bu,

if you tell them to park it,

park etmelerini söylerseniz çocuğun oturmasını isteyeceğiniz anlamına gelir,

'cause kids don't have cars, do they?

çünkü çocukların arabası yoktur, değil mi?

Hey, the second phrase I wanted to teach you today

Hey, bugün sana öğretmek istediğim ikinci cümle

is to hit it out of the park.

parkın dışına çıkmak.

Now, I may have taught this phrase in the past.

Şimdi, bu cümleyi geçmişte öğretmiş olabilirim.

I can't remember.

hatırlayamıyorum.

It is a very popular one.

Bu çok popüler bir tanesidir.

When you say someone has hit it out of the park,

Birinin parkın dışına çıktığını söylediğinizde,

it means they did something

bu onların bir şey yaptıkları

and they did a really, really good job.

ve gerçekten çok iyi bir iş çıkardıkları anlamına gelir.

Maybe a friend of yours had to play a musical instrument

Belki bir arkadaşınız diğer insanların önünde bir müzik aleti çalmak zorunda kaldı

in front of other people and they did an amazing job.

ve harika bir iş çıkardı.

You could say,

"Oh, you should have seen Patrick play the violin.

"Ah, Patrick'i keman çalarken görmeliydin.

He hit it out of the park."

Parkın dışında çaldı" diyebilirsin.

This means that during the performance

Bu, performans sırasında

he played every note perfectly

her notayı mükemmel bir şekilde çaldığı

and he just did an amazing job.

ve harika bir iş çıkardığı anlamına geliyor.

He hit it out of the park.

Parkın dışına vurdu.

So to review, when you say you're going to park it,

Yani gözden geçirmek gerekirse, park edeceğim dediğinizde,

it can mean that you're just going to sit somewhere.

bu sadece bir yere oturacağınız anlamına gelebilir. Alışveriş

When I go to the mall,

sometimes my kids shop and I just park it.

merkezine gittiğimde

bazen çocuklarım alışveriş yapıyor ve ben oraya park ediyorum.

I sit on a bench

Bir bankta oturuyorum

and I wait for them to finish their shopping.

ve alışverişlerini bitirmelerini bekliyorum.

And when you hit it out of the park,

Ve parkın dışına çıktığınızda,

it means that you do a really, really good job.

bu gerçekten çok iyi bir iş çıkardığınız anlamına gelir.

I hope that whatever you're doing next,

Umarım bundan sonra ne yapıyorsan,

whether it's a performance or a test or something like that,

performans, test ya da buna benzer bir şey,

I hope that you hit it out of the park.

umarım parkın dışına çıkarsın.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Denis,

Bu yorum Denis'den,

which in English we would say, Dennis, by the way.

bu arada İngilizce'de Dennis deriz.

"Bob, when it's cold outside

"Bob, dışarısı soğuk,

and it's snowing and you're sitting

kar yağıyor ve sen

in your comfortable chair and look out the window,

rahat koltuğunda oturup pencereden dışarı bakıyorsun,

what kind of drink are you prefer to sip?

ne tür bir içecek yudumlamayı tercih edersin?

Or what kind of drink do you prefer to sip?

Ya da ne tür bir içecek yudumlamayı tercih edersin?

Hot cocoa, mulled wine, or maybe grog."

Sıcak kakao, mulled şarap ya da belki içki."

And my response, I prefer hot chocolate.

Ve cevabım, sıcak çikolatayı tercih ederim.

It's especially good when you come in

from the cold and need to warm up.

Soğuktan geldiğinizde ve ısınmanız gerektiğinde özellikle iyidir.

So yes, hot cocoa, hot chocolate,

Yani evet, sıcak kakao, sıcak çikolata,

that would be my favorite drink.

bu benim en sevdiğim içecek olurdu.

We more commonly call it hot chocolate here,

although hot cocoa is also a correct term.

Sıcak kakao da doğru bir terim olmasına rağmen, burada daha çok sıcak çikolata diyoruz.

So thank you, Denis,

for that comment and for that question.

Bu yorum ve soru için teşekkürler Denis. Soğuktan

I definitely like when I come in from the cold,

geldiğimde kesinlikle severim ,

I like to have a nice cup of hot chocolate.

güzel bir fincan sıcak çikolata içmeyi severim.

That's my favorite.

Bu benim en sevdiğim.

So, guess what is going to happen here.

Öyleyse, burada ne olacağını tahmin edin.

It is Thursday today and they're calling for a blizzard.

Bugün perşembe ve kar fırtınası diyorlar.

They've actually updated the term that they're using.

Aslında kullandıkları terimi güncellediler.

When I say they're calling for,

Aradıklarını söylediğimde,

it means the weather people are forecasting

insanların yarın günün

that we are going to get a lot

of snow starting halfway through the day tomorrow.

yarısından itibaren çok kar yağacağını tahmin ettikleri anlamına geliyor .

They originally said it was going to snow.

Başlangıçta kar yağacağını söylediler.

Then they said lots of snow.

Sonra çok kar dediler.

And just this morning they have now said

Ve daha bu sabah

it's going to be a blizzard.

kar fırtınası olacağını söylediler.

If you don't know what a blizzard is,

Kar fırtınasının ne olduğunu bilmiyorsanız, kar

a blizzard is a gigantic snowstorm.

fırtınası devasa bir kar fırtınasıdır.

This snowstorm is so big

Bu kar fırtınası o kadar büyük

that I think Brent from Speak English With This Guy

ki Speak English With This Guy'dan Brent

and myself will be getting the same storm,

ve benden

even though he lives hundreds of kilometers away from me.

yüzlerce kilometre uzakta yaşamasına rağmen aynı fırtınayı yaşayacağımızı düşünüyorum.

So it's supposed to last for a good 24 to 48 hours.

Yani iyi bir 24 ila 48 saat sürmesi gerekiyordu.

As you can see around me,

Çevremde gördüğünüz gibi

there is no snow currently on the ground.

şu anda yerde kar yok.

But I think what I'll do is

Ama sanırım yapacağım şey,

if we do get hit hard, sometimes we say we get whumped.

eğer sert bir darbe alırsak, bazen dayak yediğimizi söyleriz.

Sometimes we get whumped by a big storm.

Bazen büyük bir fırtınayla sarsılırız.

That's not a real word.

Bu gerçek bir kelime değil.

I think that might just be a word that Jen and I use.

Sanırım bu Jen ile benim kullandığımız bir kelime olabilir.

But if we get whumped, if we get snowed in,

Ama canımız sıkılırsa, kar yağarsa ,

I'll try to pop outside and make a little video

dışarı çıkıp küçük bir video çekmeye çalışacağım

and I'll put it on this channel

ve siz de deneyimleyesiniz diye bu kanala

or my other channel just so you can experience it as well.

veya diğer kanalıma koyarım .

We're ready though.

Yine de hazırız.

We have like the basketball net.

Basketbol filemiz gibi.

We have it laying down because the wind is going to get

Rüzgar

up to 100 kilometers an hour.

saatte 100 kilometre hıza ulaşacağı için bırakıyoruz.

It's gonna be fun, I guess.

Eğlenceli olacak sanırım.

Anyways, see it a few days with a new English lesson.

Her neyse, birkaç gün sonra yeni bir İngilizce dersi ile görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.