Learn the English Phrases ME TIME and PEACE AND QUIET - A Short English Lesson with Subtitles

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde, İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim

the English phrase me time.

.

Me time is how we refer to time spent by yourself.

Me time, kendi başınıza geçirdiğiniz zamanı nasıl ifade ettiğimizdir.

I love my kids, I love Jen,

Çocuklarımı seviyorum, Jen'i seviyorum

but sometimes I need some me time.

ama bazen kendime biraz zaman ayırmam gerekiyor.

I'm actually feeling that quite a bit today.

Aslında bugün biraz bunu hissediyorum.

When you say me time,

Bana zaman derken, bir

you mean time spent just sitting by yourself somewhere,

yerlerde tek başına oturup,

maybe just sitting, watching television by yourself,

belki sadece oturup, tek başına televizyon izleyerek,

maybe sitting outside, reading a book,

belki dışarıda oturup kitap okuyarak geçen zamanı kastediyorsun, her ne kadar şu

although it's a little cool for that right now.

an için biraz havalı olsa da.

But sometimes in your life, in spite of the fact

Ama bazen hayatında,

that you love your family and you love your friends,

aileni ve arkadaşlarını sevmene rağmen

you just really want some me time.

gerçekten bana biraz zaman ayırmak istiyorsun. Bu bende

I don't often have this.

pek sık olmaz .

Probably every few months or so,

Muhtemelen birkaç ayda bir,

I, I just really crave some me time.

ben, gerçekten kendime biraz zaman ayırmayı arzuluyorum.

I just need a little bit of time away,

Sadece biraz uzaklaşmaya ihtiyacım var,

maybe a little bit of time outside by myself,

belki biraz dışarıda tek başıma zaman geçirmeye, etrafımdaki

enjoying the beautiful nature around me

güzel doğanın tadını çıkarmaya

or reading a good book or doing something else like that.

ya da iyi bir kitap okumaya ya da bunun gibi başka bir şey yapmaya ihtiyacım var. Sana öğretmek

The other phrase I wanted to teach you, it's kinda related.

istediğim diğer cümle , biraz bağlantılı.

It's peace and quiet.

Huzur ve sessizlik.

So peace is when there is no war

Yani barış, savaşın olmadığı

or when it's really calm out,

veya gerçekten sakin olduğu zamandır

and obviously quiet is when it's not noisy.

ve açıkçası sessizlik, gürültülü olmadığı zamandır.

And sometimes I crave me time

Ve bazen kendime zaman ayırmayı arzuluyorum

but I also crave peace and quiet.

ama aynı zamanda huzuru ve sessizliği de arzuluyorum.

In fact, jokingly, my kids one year said

Aslında, şaka [ __ ], bir yıl çocuklarım

maybe that's what I wanted for my birthday.

belki de doğum günüm için istediğim şeyin bu olduğunu söylediler.

They said, "Dad, what do you want for your birthday?"

"Baba, doğum günün için ne istiyorsun?" dediler.

And I said, "I don't know."

Ben de "Bilmiyorum" dedim.

And one of my kids said, "He wants peace and quiet."

Ve çocuklarımdan biri, "Huzur ve sessizlik istiyor" dedi.

(laughs)

I think a lot of dads feel that sometimes.

(gülüyor)

Bence çoğu baba bazen bunu hissediyor.

When you have a bunch of kids,

Bir grup çocuğunuz olduğunda,

your house can get loud every once in a while.

eviniz arada bir gürültülü olabilir .

It was especially hard for me last spring

Geçen baharda evden çalışırken benim için özellikle zordu

when I was working from home,

, işimi yapabilmek için

I often really wanted peace and quiet

çoğu zaman gerçekten huzur ve sessizlik istiyordum

so that I could do my work.

.

But at the same time, kids will be kids.

Ama aynı zamanda çocuklar çocuk olacak.

My kids had every right to be loud

Çocuklarımın

and play around me at certain times.

belirli zamanlarda yüksek sesle konuşmaya ve etrafımda oynamaya hakları vardı. Bu

So maybe I just need to build a little shed outside

yüzden belki de dışarıda küçük bir baraka inşa etmem

and use that as my office.

ve orayı ofisim olarak kullanmam gerekiyor.

So to review, sometimes I need a little bit of me time.

Bu yüzden gözden geçirmek için bazen biraz zamana ihtiyacım var.

I might just go for a drive today

Bugün sadece bir gezintiye çıkabilir

and think about life and reflect on that.

ve hayat hakkında düşünebilir ve bunun üzerine düşünebilirim.

So me time is when you crave time by yourself.

Yani benim zamanım, kendi başına zaman geçirmek istediğin zamandır.

And I also really like peace and quiet

Ayrıca arada bir huzuru ve sessizliği gerçekten seviyorum

every once in a while.

.

Sometimes it just gets too loud and too crazy

Bazen etrafımda çok gürültülü, çok çılgınca

and noisy around me.

ve gürültülü oluyor.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Francisco.

Bu yorum Francisco'dan.

Francisco says, "I hate lesson plans.

Francisco, "Ders planlarından nefret ediyorum" diyor.

"I prefer to follow the syllabus and improvise an activity

Müfredatı takip etmeyi ve konuyla ilgili doğaçlama bir aktivite

"or a game in relation with the topic.

veya oyun yapmayı tercih ediyorum.

"My students love it.

"Öğrencilerim buna bayılıyor.

"It's never boring, even for me."

"Asla sıkıcı değil, benim için bile."

And my response is this.

Ve cevabım şudur.

"For me, lesson plans aren't the worst.

"Benim için ders planları en kötüsü değil. "

"The worst part of teaching for me

Benim için öğretmenliğin en kötü yanı,

"is when I have to grade a pile of student work.

" bir yığın öğrenci çalışmasına not vermem gerektiği zamandır.

"Sometimes I get behind.

"Bazen geride kalıyorum.

"I don't mind grading when I'm on top of things,

" Bir şeylerin zirvesindeyken not vermeyi umursamıyorum,

"but I do not enjoy it when I get behind."

"ama geride kaldığımda bundan zevk almıyorum."

So thank you, Francisco, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Francisco.

I would somewhat agree with you.

Sana biraz katılıyorum.

I do like having a bit of a plan when I go into class.

Derse girdiğimde biraz plan yaparım.

It's not extensive.

Kapsamlı değil. Derse girmeden önce

I don't write paragraphs in my planner before I go in,

planlayıcıma paragraflar yazmam

but I usually make a list of the things I wanna get done today.

ama genellikle bugün yapmak istediklerimin bir listesini yaparım.

For those of you that aren't teachers,

Yapmayanlarınız için Öğretmenler,

before you teach a lesson, you usually create a lesson plan.

bir dersi vermeden önce genellikle bir ders planı oluşturursunuz.

But I do agree, improvising,

Ama katılıyorum, doğaçlama yapmak,

coming up with little games and things on the spot

küçük oyunlar ve anında ortaya çıkan şeyler

can be a lot of fun as well.

de çok eğlenceli olabilir.

And it keeps things exciting for you and for your students.

Ve bu sizin için her şeyi heyecanlı tutar. ve öğrencileriniz için

I use the phrase, "I don't mind grading

"

"when I'm on top of things."

İşlerin zirvesindeyken not vermeyi umursamıyorum" ifadesini kullanıyorum.

In English, when you're on top of things,

İngilizce'de, bir şeylerin zirvesinde olduğunuzda

it means that you're not behind.

bu, geride olmadığınız anlamına gelir.

I give my students assignments and quizzes and tests.

Öğrencilerime ödevler , sınavlar ve testler veririm.

And when they hand them in, I try to grade them right away.

Ve onları teslim ettiklerinde, hemen not vermeye çalışıyorum.

We sometimes say, I try to mark them right away,

Bazen deriz ki, hemen işaretlemeye çalışırım,

because I don't like to get behind,

çünkü ben geride kalmayı sevmem,

I like to stay on top of things.

her şeyin üstünde kalmayı severim.

So another English phrase for you today,

Bugün sizin için başka bir İngilizce ifade,

when you try to stay on top of things,

her şeyin üstünde kalmaya çalıştığınızda, geride kalmamak için her

it means that you do things regularly

şeyi düzenli yaptığınız anlamına gelir

so you don't get behind.

. Bulaşıkların

We try to stay on top of the dishes. (laughs)

üstünde kalmaya çalışıyoruz . (gülüyor)

We do dishes after every meal in the house

Evde her yemekten sonra bulaşıkları yıkıyoruz

because you don't want to get behind doing the dishes.

çünkü bulaşıkları yıkamaktan geri kalmak istemiyorsunuz.

That's just a big mess and a huge pile of dishes

Bu sadece kimsenin yapmak istemediği büyük bir karmaşa ve büyük bir bulaşık yığını

that no one feels like doing.

.