Learn the English Phrases WITH A FINE-TOOTH COMB and IN DROVES

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadeyi

with a fine-tooth comb.

ince dişli bir tarakla öğrenmenize yardımcı olmak istedim. Bir

When we say that we do something with a fine-tooth comb,

şeyi ince dişli tarakla yapıyoruz dediğimizde

or when we go over something with a fine-tooth comb,

ya da ince dişli tarakla bir şeyin üzerinden geçtiğimizde,

it means we look at it very carefully.

ona çok dikkatli baktığımız anlamına gelir.

I'm not sure what this hand motion means.

Bu el hareketinin ne anlama geldiğinden emin değilim.

A good example would be this though.

İyi bir örnek olsa da bu olurdu.

When the police arrive at a crime scene,

Polis bir suç mahalline vardığında

they go over it with a fine-tooth comb.

ince dişli bir tarakla üzerinden geçer.

This means that they go over it very carefully.

Bu, çok dikkatli bir şekilde gözden geçirdikleri anlamına gelir.

They look at every single piece of evidence

Bulabildikleri her delile bakarlar

that they can find.

.

They don't just walk around, and step on everything,

Etrafta öylece dolaşıp her şeyin üzerine basmıyorlar

and do something in a really bizarre unorganized way.

ve gerçekten tuhaf, düzensiz bir şekilde bir şeyler yapmıyorlar.

They come and they go over the crime scene

Gelirler ve

with a fine-tooth comb.

ince dişli bir tarakla olay mahalline giderler.

They might even make little squares with rope,

Hatta iple küçük kareler yapıp suçun işlendiği

and look at each section of the area

alanın her bir bölümüne bakıp

where the crime was committed

in order to gather as much evidence as they can.

mümkün olduğunca çok delil toplayabilirler. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle

is the phrase in droves.

sürüler halindeki ifadedir.

And I know my phrases are usually related.

Ve ifadelerimin genellikle birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum.

Today, they're not.

Bugün değiller.

When you say that something happens in droves,

Bir şeyin sürüler halinde olduğunu söylediğinizde,

it means it happens with great quantity.

bu, çok sayıda gerçekleştiği anlamına gelir.

We use this a lot to talk about people.

Bunu insanlar hakkında konuşurken çok kullanırız.

When there's a sale at a store, people arrive in droves.

Bir mağazada indirim olduğu zaman insanlar akın akın gelir.

That means lots of people arrive at the same time.

Bu, birçok kişinin aynı anda geldiği anlamına gelir.

A lot of times when there are concert tickets,

Çoğu zaman konser biletleri varken,

when they are selling tickets for a concert,

bir konser için bilet satılırken,

people will line up in droves to get the tickets.

insanlar biletleri almak için kalabalıklar halinde sıraya girer.

They'll be so excited to get the tickets,

Biletleri aldıklarında o kadar heyecanlanacaklar ki,

they'll even line up before the ticket office is open.

bilet gişesi açılmadan sıraya bile girecekler.

They had come in droves.

Sürü halinde gelmişlerdi.

They arrive in droves to buy their tickets.

Biletlerini almak için gruplar halinde gelirler.

So to review,

Yani gözden geçirmek gerekirse,

when you go over something with a fine-tooth comb,

ince dişli bir tarakla bir şeyin üzerinden geçtiğinizde,

it means you very carefully look at it in an organized way.

bu ona çok dikkatli bir şekilde organize bir şekilde baktığınız anlamına gelir.

And when people arrive in droves,

Ve insanlar sürüler halinde geldiklerinde,

it means a lot of people all arrive at the same time.

bu, birçok insanın aynı anda geldiği anlamına gelir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

Let me figure out what pocket that comment is in.

Bu yorumun hangi cebinde olduğunu bulayım.

This comment is from Albert.

Bu yorum Albert'ten.

I guess below the belt is a boxing term,

Sanırım kemerin altında bir boks terimi var

and my response, I think you're right.

ve cevabım, sanırım haklısın.

So in my last video,

Bu yüzden son videomda

I talked about the phrase below the belt.

bel altı tabirinden bahsetmiştim.

And interestingly enough,

Ve ilginç bir şekilde,

I didn't really mention where the phrase came from.

ifadenin nereden geldiğinden gerçekten bahsetmedim.

And after a bit of research,

I realized that a couple of people

Ve biraz araştırma yaptıktan sonra, yorumlardaki

birkaç kişinin

in the comments were correct.

doğru olduğunu fark ettim.

Below the belt is originally a boxing term.

Kemerin altı aslen bir boks terimidir.

You shouldn't punch people

below the belt during a boxing match.

Bir boks maçı sırasında insanları kemerin altından yumruklamamalısın. Öğrettiğim ifadelerin

I don't often look at the history of the phrases I teach,

tarihine pek bakmam

because that doesn't always give a lot of meaning.

çünkü bu her zaman pek bir anlam ifade etmez.

Sometimes in the case of below the belt, it does.

Bazen kemerin altında olması durumunda, yapar.

But sometimes the meaning

Ancak bazen anlam

has lost its original meaning, or its original use.

orijinal anlamını veya orijinal kullanımını kaybetmiştir.

And we use it in a completely different way.

Ve biz onu tamamen farklı bir şekilde kullanıyoruz. Bu

So I like to always explain the most common way we use it.

yüzden her zaman onu kullandığımız en yaygın yolu açıklamayı seviyorum.

Anyways, I'm out for a bit of a walk here

Her neyse,

in a typical Canadian subdivision.

tipik bir Kanada alt bölümünde biraz yürüyüş yapmak için dışarı çıktım.

There's a large dog barking over there.

Orada havlayan büyük bir köpek var.

I hope he doesn't come to visit me.

Umarım beni ziyarete gelmez.

This would be a typical Canadian subdivision.

Bu, tipik bir Kanada alt bölümü olacaktır.

A subdivision is an area in a town or city

Bir alt bölüm, insanların evlerde yaşadığı bir kasaba veya şehirde bir alandır

where people live in houses.

.

Notice there are no apartment buildings here.

Dikkat ederseniz burada apartman yok.

They live in houses,

Evlerde yaşarlar

and each person has a small lot with their house on it.

ve herkesin üzerinde evi olan küçük bir arsası vardır.

Let me spin you back around.

İzin ver seni döndüreyim.

Jen and I obviously don't live in a subdivision.

Jen ve ben belli ki bir alt bölümde yaşamıyoruz.

We live on a farm out in the country,

Taşrada bir çiftlikte yaşıyoruz

and I am in my local town right now,

ve şu anda yerel kasabamdayım,

just taking a bit of a walk.

sadece biraz yürüyüş yapıyorum.

In a subdivision, it's usually quite quiet.

Bir alt bölümde, genellikle oldukça sessizdir.

There's usually not a lot of traffic,

Genelde çok fazla trafik olmaz

because people live here,

çünkü burada insanlar yaşıyor

but there are no businesses in a subdivision.

ama bir alt bölümde hiç işletme yok.

A subdivision is only houses.

Bir alt bölüm sadece evler.

That's all that you have.

Sahip olduğun tek şey bu.

Maybe there will be a few parks.

Belki birkaç park olacak.

There will be things like this mailbox over here.

Buradaki posta kutusu gibi şeyler olacak.

Let me show you how people get their mail in Canada

if you live in a subdivision.

Bir alt bölümde yaşıyorsanız Kanada'da insanların postalarını nasıl aldıklarını size göstereyim.

This, I think we call it a super box.

Buna sanırım süper kutu diyoruz.

You can see over here, it says Canada Post.

Burada görebilirsiniz, Canada Post yazıyor.

This is what a mailbox looks like in a subdivision.

Bu, bir posta kutusunun bir alt bölümde nasıl göründüğüdür.

And this is a subdivision.

Ve bu bir alt bölüm.

Ah, see ya in a couple days with another short lesson, bye.

Ah, birkaç gün sonra başka bir kısa dersle görüşürüz, hoşçakalın.