Learn the English Phrases TO BE ONE STEP AHEAD and TO STEP OUT

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase to be one step ahead.

bir adım önde olmak için İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you run a business like Jen and I do,

Jen ve benim yaptığımız gibi bir iş yürüttüğünüzde,

when you run a flower business

bir çiçek işi

or any other kind of business,

veya başka bir iş yaptığınızda, rekabetinizde

you want to be one step ahead of your competition.

bir adım önde olmak istersiniz . Yenilikçi veya yeni

You want to do things that are innovative or new,

şeyler yapmak istiyorsunuz

and you want to do them before the other people,

ve bunları

who do the same thing as you, do them.

sizinle aynı şeyi yapan diğer insanlardan önce yapmak istiyorsunuz.

We've done a few things over the year

to stay one step ahead,

Bir adım önde olmak,

to be one step ahead of our competition.

rekabette bir adım önde olmak için yıl boyunca birkaç şey yaptık.

A while ago, we stopped using plastic.

Bir süre önce plastik kullanmayı bıraktık.

We use paper to wrap our flowers,

Çiçeklerimizi

and all those kinds of little things.

ve tüm bu tür küçük şeyleri sarmak için kağıt kullanırız. Kış

We just are always, through the winter, looking for ways

boyunca her zaman

to be one step ahead of our competition.

rekabette bir adım önde olmanın yollarını arıyoruz.

They usually catch up.

Genellikle yakalarlar.

Sometimes the competition is one step ahead of us,

Bazen rekabet bizden bir adım önde oluyor,

then we look at what they're doing, so we can do it too.

sonra onların ne yaptığına bakıyoruz ki biz de yapabiliyoruz.

The second phrase I wanna teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle

is the phrase to step out.

dışarı adım atmak ifadesidir.

When you step out, it means to leave a room

Dışarı çıkmak, bir odadan

for a little while.

bir süreliğine çıkmak demektir.

Sorry, it's gonna get loud in here,

Üzgünüm, burası çok gürültülü olacak

'cause I'm in the cooler.

çünkü ben soğutucudayım.

I'll show you the flowers in a second.

Sana birazdan çiçekleri göstereceğim.

Sometimes when I'm in my classroom,

Bazen sınıfımdayken

the principal will come to talk to me,

müdür benimle konuşmaya gelir,

and I will step out and talk to him for a little bit.

ben de dışarı çıkıp onunla biraz konuşurum.

It means I'll just go in the hallway and talk to him.

Bu, koridora çıkıp onunla konuşacağım anlamına geliyor.

Maybe you're at a friend's place or a relative's place,

Belki bir arkadaşınızın ya da akrabanızın evindesiniz

and your phone rings, and you say,

ve telefonunuz çalıyor ve

"Hey, I'm just gonna step out and take this call."

"Hey, dışarı çıkıp bu aramayı cevaplayacağım" diyorsunuz.

That means you're gonna go outside of their apartment

Bu, aramayı cevaplamak için dairelerinin

or outside of their house in order to take the call.

veya evlerinin dışına çıkacağınız anlamına gelir . Dışarı

To step out means to simply go out of the room

çıkmak,

that you're in, usually outside.

içinde bulunduğunuz odadan, genellikle dışarı çıkmak anlamına gelir.

So, to review, to be one step ahead

Dolayısıyla gözden geçirmek, bir adım önde olmak, diğer insanların yaptıklarından

means to be doing things that are better

daha iyi şeyler yapmak demektir

than what other people are doing.

. Meslektaşlarınızdan

You can be one step ahead of your colleagues.

bir adım önde olabilirsiniz. Başka bir işten

You can be one step ahead of another business.

bir adım önde olabilirsiniz .

You can always do little things to be innovative

Yenilikçi

and one step ahead.

ve bir adım önde olmak için her zaman küçük şeyler yapabilirsiniz.

And to step out means to simply leave a room,

Ve dışarı çıkmak, bir odadan

just for a little bit, usually to chat

biraz çıkmak, genellikle sohbet etmek

or to talk with someone.

veya biriyle konuşmak anlamına gelir.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from ünsal.

Bu yorum Ünsal'dan.

"Hi, dear teacher Bob.

"Merhaba sevgili Bob hocam.

How are you doing?

Nasılsınız? Çocukluk anılarınızın olduğu bir yerde

What a blessing it is to raise kids

çocuk yetiştirmek ne büyük nimet

in a place where you have childhood memories.

.

I wish you and your family a healthy, peaceful,

Size ve ailenize orada sağlıklı, huzurlu

and long life there.

ve uzun bir ömür dilerim. Bu

By the way, I wonder if you bought the farm

arada ben acaba çiftliği

from your parents.

anne babandan mı aldın.

If it's not too private of a question,

Çok özel olmayacaksa

can you tell the story of it?

hikayesini anlatır mısın?

Have a great day.

İyi günler.

Love from Istanbul. Bye."

İstanbul'dan sevgiler. Hoşçakal."

And my response,

Ve cevabım,

"Sure, I'll tell the story in the next video."

"Tabii, hikayeyi bir sonraki videoda anlatacağım."

Yes, Jen and I actually bought the farm from my mom.

Evet, Jen ve ben aslında çiftliği annemden satın aldık.

My dad actually passed away, so it's kind of a sad story.

Babam aslında vefat etti, yani bu biraz üzücü bir hikaye.

My dad passed away, and my mom didn't wanna live

Babam vefat etti ve annem

on such a big farm, so Jen and I moved here,

böyle büyük bir çiftlikte yaşamak istemedi, bu yüzden Jen'le buraya taşındık

and we lived here for a few years,

ve birkaç yıl burada yaşadık

and we rented it from my mom.

ve orayı annemden kiraladık.

But then eventually we decided that we wanted to buy it,

Ama sonunda onu almaya karar verdik ve

so we went to the bank and we got a mortgage.

bankaya gittik ve ipotek aldık. Bu kadar güzel

You can't live on a property this beautiful

bir mülkte yaşayıp

and not eventually buy it.

da sonunda onu satın alamazsınız.

Anyways, where am I standing?

Her neyse, ben nerede duruyorum?

Well, I'm standing in the flower cooler.

Çiçek dolabının içinde duruyorum.

It is market day, and Jen has a lot of flowers ready to go.

Pazar günüdür ve Jen'in gitmeye hazır bir sürü çiçeği vardır.

We have peonies and snapdragons and yarrow

Şakayıklarımız, aslanağzımız, civanperçemimiz,

and feverfew and things that I don't know.

humusumuz ve bilmediğim şeyler var.

And down here, you'll see there are all kinds of bouquets

Ve aşağıda,

ready to go to market today.

bugün pazara gitmeye hazır her çeşit buket olduğunu göreceksiniz.

Over here, some flowers.

Burada, biraz çiçek.

It's actually a slow flower week for us.

Aslında bizim için yavaş bir çiçek haftası.

There aren't as many flowers as we would normally have.

Normalde sahip olacağımız kadar çok çiçek yok.

It's just a little bit of a,

Bu sadece biraz,

we call it a dip in our production.

biz buna üretimimizde bir düşüş diyoruz.

When the peonies are done,

Şakayıklar bittiğinde

these are the last of them,

bunlar sonuncular

and then the sunflowers down here

ve sonra buradaki ayçiçekleri yeni açmaya

are just starting to bloom,

başlıyor,

we have a little bit of a dip in the production.

üretimde biraz düşüş yaşıyoruz.

Maybe I'll try to talk like this so you can still see.

Belki de hala görebilmen için böyle konuşmaya çalışırım.

So we're in a bit of a slow week or so,

Yani biraz yavaş bir hafta içindeyiz

and then lisianthus and dahlias and everything else

ve sonra lisianthus ve dahlias ve diğer her şey

will start blooming.

And we'll have lots of flowers again.

çiçek açmaya başlayacak.

Ve yine bir sürü çiçeğimiz olacak.

Anyways, market day.

Her neyse, pazar günü.

I'm gonna go with Jen.

Jen ile gideceğim.

I hope you're having a good day today.

Umarım bugün iyi bir gün geçiriyorsundur.

I know you're watching this on a Friday.

Bunu bir Cuma günü izlediğini biliyorum.

It's actually a Thursday.

Aslında bir perşembe.

Bye.

Hoşçakal. Bir

See you in the next video.

sonraki videoda görüşmek üzere.