Learn the English Phrases A SLIM CHANCE and BY ANY CHANCE

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde

learn the English phrase, "a slim chance".

İngilizce "a slim Chance" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you say there is a slim chance

that something will happen,

Bir şeyin olma ihtimalinin düşük olduğunu söylediğinizde,

it means that it might happen.

bunun olabileceği anlamına gelir. Olmama

It means that there's a chance it won't happen,

ihtimali var ama olma

but there's also a chance that it will happen.

ihtimali de var demektir .

A slim chance.

Küçük bir şans.

Today, it said that there is a 10% chance of rain today.

Bugün, bugün% 10 yağmur ihtimali olduğunu söyledi.

That's a pretty slim chance that it will rain.

Yağmur yağma ihtimali oldukça zayıf.

There's actually more of a chance that it won't rain,

Aslında yağmur yağmama ihtimali daha yüksek

but there is a slim chance that it will rain.

ama yağmur yağma ihtimali çok düşük.

There's also a slim chance that as you watch

this English lesson, you might not understand me.

Bu İngilizce dersini izlerken beni anlamama ihtimalin de çok düşük. Belirli bir zamanda

I might speak too quickly at a certain point in time.

çok hızlı konuşabilirim .

There's always a slim chance when I make these lessons

Bu dersleri yaptığımda

that I'm going to speak too quickly.

çok hızlı konuşacağım için her zaman küçük bir şans var.

I try to speak clearly.

Açıkça konuşmaya çalışıyorum.

I don't speak super slow,

Çok yavaş konuşmuyorum

but I don't speak super fast (laughs)

ama çok hızlı da konuşmuyorum (gülüyor)

but there is a slim chance

ama bu ders sırasında

that I might actually talk a little too fast

biraz fazla hızlı konuşma ihtimalim çok düşük

during this lesson.

.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase, "by any chance".

"şans eseri" deyimi.

Now I use this when I ask a question

Şimdi bunu bir soru sorduğumda

to make the question somewhat polite.

soruyu biraz kibar yapmak için kullanıyorum.

I'll sometimes say things like this,

Bazen şöyle şeyler söylerim,

"You don't, by any chance,

"

know how to get to the airport."

Havaalanına nasıl gidileceğini bilmiyorsun galiba."

"You don't, by any chance,

"Muhtemelen

know how to get to the museum."

müzeye nasıl gidileceğini bilmiyorsun."

It's a little phrase I add that basically means,

Eklediğim küçük bir cümle, temelde şu anlama geliyor,

is it possible that you know this?

bunu biliyor olmanız mümkün mü?

And it makes the question a little bit more polite.

Ve soruyu biraz daha kibar hale getiriyor.

I used to ask this question a long time ago,

Bu soruyu uzun zaman önce sorardım

because I used to smoke.

çünkü sigara içiyordum.

And I used to say every once in a while to someone,

Arada sırada birine şöyle derdim:

"You don't, by any chance, have a light, do you?"

"Senin hiç ışığın yok, değil mi?"

And that would mean I was asking

Ve bu, birinin çakmağı olup olmadığını sorduğum anlamına gelir

if someone had a lighter.

.

By the way, I smoked cigarettes

Bu arada,

when I was a lot younger for a couple of years,

çok daha gençken birkaç yıl sigara içtim,

it was really bad.

gerçekten kötüydü.

I shouldn't have done that.

Bunu yapmamalıydım.

Smoking is bad for you.

Sigara içmek senin için kötü.

So, but during that time,

Yani, ama bu süre zarfında,

I would sometimes say to people,

bazen insanlara şöyle derdim,

"Hey, you don't, by any chance, have a lighter, do you?"

"Hey, şans eseri çakmağınız yok, değil mi?"

You see how the question is formed?

Sorunun nasıl oluştuğunu görüyor musunuz?

It's kind of weird, eh?

Bu biraz tuhaf, ha?

You wouldn't, by any chance, have a lighter.

Şans eseri , çakmağınız olmazdı.

Or you don't, by any chance, have a lighter, do you?

Ya da şans eseri çakmağınız yok, değil mi ?

We kind of put the negative at the beginning

Olumsuz olanı başta

and then by any chance,

ve sonra şans eseri koyarız,

but it's a polite way to ask something.

ama bu bir şey sormanın kibar bir yolu.

So to review, when there's a slim chance

Yani gözden geçirecek olursak,

of something happening,

it means that it might happen, but probably not.

bir şeyin olma ihtimali çok düşük olduğunda,

bu onun olabileceği ama muhtemelen olmayacağı anlamına gelir.

And when you use the phrase, "by any chance",

Ve bir soru sorarken "neyse ki" ifadesini kullanmanız

when asking a question,

,

it makes the question a little bit more polite.

soruyu biraz daha kibar hale getiriyor.

You might actually ask this question to someone.

Aslında bu soruyu birine sorabilirsiniz.

You might say, "You don't, by any chance,

"Şans eseri

speak English, do you?"

İngilizce bilmiyorsun, değil mi?" diyebilirsin.

And if they say yes,

Ve evet derlerse,

you could have a cool English conversation.

harika bir İngilizce sohbeti yapabilirsin.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Shahd Ammar.

Bu yorum Shahd Ammar'dan.

"OMG, Bob, is that a lake behind you?"

"Aman Allah'ım Bob, arkandaki göl mü?"

(laughs)

(gülüşmeler)

I wanna see it, it's amazing."

Görmek istiyorum, harika."

"Nope, not a lake, just a river."

"Hayır, göl değil, sadece nehir."

This is my response.

Benim yanıtım bu.

"It's really nice and peaceful

"

to walk along the banks, especially in the early spring,

Özellikle ilkbaharın başlarında,

sometimes in the winter it freezes thick enough

bazen bahar aylarında kıyılarda yürümek gerçekten güzel ve huzurlu. kış,

that snowmobiles drive on it.

üzerinde kar motosikletlerinin geçebileceği kadar kalın donar.

That isn't as peaceful."

Bu o kadar huzurlu değil."

I think I've talked about this before.

Sanırım bundan daha önce bahsetmiştim. Nehir kıyısında

One of the interesting things about living

yaşamanın ilginç yanlarından biri de

along the river is that people use it for recreation.

insanların burayı eğlence için kullanması.

Recreation is when you do something for fun.

Dinlenme, bir şeyi eğlenmek için yaptığın zamandır.

So I don't mind when people come in a small boat and fish.

İnsanlar küçük bir tekneyle gelip balık tuttuğunda aklıma geliyor.

I don't mind when people go by in a canoe.

İnsanlar kanoyla geçtiğinde umursamıyorum.

But sometimes people go by on their jet skis

Ama bazen insanlar jet skileri

or Sea-Doos and they're really loud

veya Sea-Doo'larıyla geçiyorlar ve gerçekten gürültülü oluyorlar

and they disturb the water.

ve suyu rahatsız ediyorlar.

And in the winter, a lot of people come by

Ve Kışın bir sürü insan

on their motorcycles, which are really loud,

motosikletleriyle geliyor, çok gürültülü

and they like to go by in the middle of the night

ve gecenin bir yarısı ben

when I'm trying to sleep.

uyumaya çalışırken yanımdan geçmeyi seviyorlar.

My bedroom in the house is on the riverside of the house.

Evdeki yatak odam nehrin kıyısında.

I have a window facing the river.

nehre bakan bir pencerem var.

So in the winter, when the snowmobiles are going all night,

bu yüzden kışın, kar motosikletleri bütün gece yoldayken,

when they're having their fun,

onlar eğlenirken,

I'm laying in bed grouchy and angry and cranky thinking,

huysuz, kızgın ve huysuz bir şekilde yatakta uzanıyorum,

"Oh, why are those snowmobiles going by

"Ah, bunlar neden bunlar? sabahın ikisinde kar motosikletleri mi geçiyor

at two o'clock in the morning?

?

Couldn't they do this at a normal hour?"

Bunu normal bir saatte yapamazlar mı?"

So anyways, what I should do is go down

Neyse, ne yapayım

in the middle of the night and say,

gecenin bir yarısı aşağı inip,

"Hey, by any chance, could you not snowmobile

"Hey, bir ihtimal, gece kar arabası kullanamaz mısın

during the night?"

?"

(laughs) But there's a slim chance

(gülüyor) Ama

of that happening because there's no way I'm getting up

bunun olma ihtimali çok düşük çünkü

in the middle of the night to go talk to snowmobilers.

gecenin bir yarısı kalkıp kar motosikletleriyle konuşmaya gitmem mümkün değil.

Anyways, Bob the Canadian here.

Her neyse, Kanadalı Bob burada.

I hope you enjoyed this little lesson.

Umarım bu küçük dersten keyif almışsındır.

Hopefully, you don't mind the wind

Umarım beğenmezsin. rüzgara dikkat et

and I'll see you in a couple of days

ve birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşürüz, hoşçakal.