Learn the English Phrases TO KEEP BUSY and BUSY WORK

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase to keep busy.

meşgul olmak için İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a phrase that we mostly use

Bu, emekli olan insanlardan bahsederken çoğunlukla kullandığımız bir ifadedir

when talking about people who are retired.

.

My mom is retired.

Annem emekli.

She worked for a long time,

Uzun süre çalıştı

and around age 65, she decided to retire,

ve 65 yaşlarında emekli olmaya karar verdi,

but she likes to keep busy.

ancak meşgul olmayı seviyor.

In English, when you say that someone wants to keep busy,

İngilizce'de, birinin meşgul olmak istediğini söylediğinizde,

it usually means they don't have a job,

bu genellikle onun bir işi olmadığı anlamına gelir,

but they still like to do things.

ancak yine de bir şeyler yapmaktan hoşlanırlar.

My mom, in order to keep busy,

Annem meşgul olmak için

volunteers at what's called a thrift store.

ikinci el dükkanı denen yerde gönüllü çalışıyor.

A thrift store is where people donate clothes,

Bir ikinci el mağazası, insanların kıyafetleri bağışladığı

and then the people who work there put prices on them

ve orada çalışan insanların onlara fiyat koyup

and sell them and the money's used for a good cause.

sattığı ve paranın iyi bir amaç için kullanıldığı yerdir.

So in order to keep busy,

Bu yüzden annem meşgul olmak için

my mom likes to work at the thrift store.

ikinci el mağazasında çalışmayı seviyor.

We could also say she likes to keep herself busy.

Kendini meşgul etmeyi sevdiğini de söyleyebiliriz.

That's another way of saying it.

Bu, bunu söylemenin başka bir yolu.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase busy work.

yoğun iş deyimi.

Busy work is any kind of work that you do

Meşgul iş, gerçekten verimli olmayan yaptığınız her türlü iştir

that isn't really productive.

.

It's work that you do for the sake of doing the work.

İşi yapmak uğruna yaptığınız iştir.

Here's the best example I can think of.

İşte aklıma gelen en iyi örnek.

Sometimes, when I give my students lessons,

Bazen öğrencilerime ders verdiğimde

I try to make it very, very effective.

çok ama çok etkili olmaya çalışırım.

I want them to learn a lot.

Çok şey öğrenmelerini istiyorum.

I don't want to just give them a bunch of busy work.

Onlara bir sürü yoğun iş vermek istemiyorum.

If I was to give them busy work,

Onlara yoğun bir iş verirsem,

that would mean I would make them

bu onların zaten

practice things they already know.

bildikleri şeyleri uygulamalarını sağlarım demektir.

I would make them do things

that weren't teaching them anything new.

Onlara yeni bir şey öğretmeyen şeyler yaptırırdım.

I would be giving them busy work.

Onlara yoğun bir iş verirdim.

It would just look good.

Sadece iyi görünürdü.

If the principal came in the classroom,

Müdür sınıfa gelseydi,

it would look like my students were working,

öğrencilerim çalışıyor gibi görünürdü

but they would just be doing busy work.

ama onlar sadece yoğun bir iş yapıyor olurdu.

If I was making them review things

Onlara

that they learned last year,

geçen yıl öğrendiklerini tekrar ettirseydim

or if I was making them do something over and over again,

veya bir şeyi tekrar tekrar yaptırsaydım,

it would just be busy work.

bu sadece yoğun bir iş olurdu.

So to review, to keep busy, or to keep oneself busy,

Dolayısıyla gözden geçirmek, meşgul olmak veya kendini meşgul etmek,

means to do things similar to work,

işe benzer şeyler yapmak,

to stay active, to do activities,

aktif kalmak, faaliyetler yapmak anlamına gelir,

especially when you are retired

özellikle emekli olduğunuzda

or when you don't have a job,

veya bir işiniz olmadığında,

maybe you just don't need to work.

belki de sadece yapmadığınız zaman. Çalışmaya gerek yok.

Maybe you have so much money, you don't need to work,

Belki çok paran var, çalışmana gerek yok

but in order to keep busy, you find little things to do.

ama meşgul olmak için yapacak küçük şeyler buluyorsun.

And busy work is any kind of work

Ve yoğun iş, üretken olmayan her türlü iştir

that just isn't productive.

.

It's work that you do for the sake of work.

İş uğruna yaptığınız iştir.

I hope that makes sense.

Umarım bu mantıklıdır.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Roman and the comment is this.

Bu yorum Roman'dan ve yorum da bu.

"Hi, Bob, many people shy away from public speaking.

"Merhaba Bob, birçok insan topluluk önünde konuşmaktan çekiniyor.

"So do I, thanks for the lesson."

"Ben de çekiniyorum, ders için teşekkürler."

And my response was,

Ve benim yanıtım,

"The funny thing is that once you've done it for a while,

"Komik olan şu ki, bunu bir süre yaptıktan sonra,

"it becomes a lot less stressful.

" çok oluyor. Daha az stresli

"I think a lot of things in life are that way."

"Hayatta pek çok şeyin böyle olduğunu düşünüyorum."

So the funny thing is when I replied to Roman,

Komik olan şu ki, ilk yanıtım olan Roman'a yanıt verdiğimde

my first reply, I actually said,

,

"Once you've done it for a while,

"Bunu bir süre yaptıktan sonra,

"it becomes a lot more stressful."

" dedim. çok daha stresli."

I typed the wrong word, so I corrected it,

Yanlış kelime yazdım, bu yüzden düzelttim,

but I thought Roman would probably have a bit of a laugh

ama Roman'ın bu ilk cevaba muhtemelen biraz güleceğini

or maybe be a little confused by that initial response.

ya da belki biraz kafasının karışacağını düşündüm .

But yes, there are many things in life that are just easier

Ama evet, hayatta

once you do it for a while.

bir süre yaptığınızda daha kolay olan birçok şey var.

It doesn't mean it's easy to do that thing.

Bu, o şeyi yapmanın kolay olduğu anlamına gelmez.

It doesn't mean that there's no stress involved.

Bu, işin içinde stres olmadığı anlamına gelmez.

Usually, there's lots of stress,

Genellikle çok fazla stres vardır,

but I have found that if I can push myself,

ancak kendimi zorlayabilirsem,

if I can get to a point where I convince myself

kendimi

to do something stressful, instead of shying away from it,

stresli bir şey yapmaya ikna edecek bir noktaya gelebilirsem, bundan çekinmek yerine,

great use of the phrase, by the way, Roman,

deyimin harika bir şekilde kullanıldığını buldum. , Roman,

sometimes, you just do it for a while

bazen bunu bir süreliğine yaparsın

and you become good at it.

ve onda iyi olursun.

A great example would be driving, right?

Harika bir örnek araba kullanmak olurdu, değil mi? Araba

When I first started driving, I was a little bit nervous.

kullanmaya ilk başladığımda biraz gergindim.

I didn't like going on highways.

Otoyollarda gitmeyi sevmezdim.

I didn't like driving on busy roads or streets.

Kalabalık yollarda veya sokaklarda araba kullanmayı sevmezdim.

It made me very nervous,

Bu beni çok geriyordu

but now, I don't mind driving at all.

ama artık araba sürmeyi hiç umursamıyorum.

I'm still a little bit nervous to drive

on a really busy highway,

Gerçekten yoğun bir otoyolda araba kullanmak konusunda hala biraz gerginim,

especially if I'm feeling a little bit tired or fatigued,

özellikle de kendimi biraz yorgun veya bitkin hissediyorsam,

but certainly, the more you do something,

ama kesinlikle, bir şeyi ne kadar çok yaparsanız, o kadar

the easier it gets, doesn't it?

kolay oluyor, değil mi?

So, anyways, I just realized

Her neyse, etrafta

I totally forgot to walk around.

dolaşmayı tamamen unuttuğumu fark ettim.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

I was so engrossed in my teaching, I forgot to walk around,

Derslerime o kadar dalmıştım ki etrafta dolaşmayı unuttum

but I'll do that next time.

ama bir dahaki sefere öyle yapacağım.

See it a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.