Learn the English Phrases "to work away" and "Ask away!"

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, İngilizce ifadeyi

I wanted to help you learn the English phrase, to work away.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim , to work away.

When you work away at something,

Bir şey üzerinde çalıştığınızda,

it means you're working on something

bu,

that will take a long time to finish

bitmesi uzun zaman alacak bir şey üzerinde çalıştığınız

and you're doing it little by little.

ve bunu azar azar yaptığınız anlamına gelir.

A great example of this would be

Bunun harika bir örneği,

if you are doing a jigsaw puzzle.

bir yapboz yapıyor olmanızdır.

If you have 1,000 or 2,000 or 5,000-piece jigsaw puzzle,

1.000 veya 2.000 veya 5.000 parçalı yapbozunuz varsa,

you need to work away at it.

üzerinde çok çalışmanız gerekir.

You're not going to finish it

in 10 minutes or in 15 minutes.

10 dakikada veya 15 dakikada bitirmeyeceksin.

When you open the box and you dump the pieces out,

Kutuyu açtığınızda ve parçaları dışarı attığınızda,

you need to work away at it.

üzerinde çalışmanız gerekir.

You need to take some time to put every piece in slowly.

Her parçayı yavaşça yerleştirmek için biraz zaman ayırmanız gerekiyor.

At school, it's the week before Christmas

Okulda, Noel'den bir hafta önce

and parents keep sending big boxes

ve ebeveynler yemek yemeleri için personele, öğretmenlere büyük kutu çikolatalar göndermeye devam ediyor

of chocolates to the staff, to the teachers to eat

and we work away at each box of chocolates.

ve biz her kutu çikolata için çalışıyoruz.

We don't eat them all at once, but there's so many

Hepsini birden yemiyoruz ama o kadar çok var

that we have to work away at it until the box is empty.

ki kutu boşalana kadar üzerinde çalışmamız gerekiyor.

I've eaten way too much chocolate lately, by the way.

Bu arada, son zamanlarda çok fazla çikolata yedim.

I need to slow down.

Yavaşlamam gerekiyor.

But the second phrase

Ama

I wanted to teach you today is the phrase, ask away.

bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle, sor, sor.

This is a phrase that we say sometimes as teachers

Bu, bazen öğretmen olarak

when someone asks if they can ask us some questions.

birileri bize bazı sorular sorup soramayacaklarını sorduğunda söylediğimiz bir cümledir.

If a student says to me,

Bir öğrenci bana

"Can I ask you a few questions about my project?"

"Sana projem hakkında birkaç soru sorabilir miyim?"

I'll respond by saying, "Sure, ask away."

"Tabii, sor" diyerek cevap vereceğim.

This is simply giving the person permission

Bu, kişinin

to ask you lots of questions.

size birçok soru sormasına izin vermekten başka bir şey değildir.

Maybe a friend is visiting you and they say,

Belki bir arkadaşınız sizi ziyarete gelir ve

"Hey, can I ask you a few questions

size "İşin

"about what it's like at work for you,

sizin için nasıl bir şey olduğu",

"what your job is like?"

"İşinizin nasıl olduğu" hakkında birkaç soru sorabilir miyim?

You could say, "Sure, ask away.

"Tabii, sor.

"I'm happy to talk about work."

"İş hakkında konuşmaktan mutluluk duyarım" diyebilirsin.

So to review, when you work away at something,

Yani gözden geçirmek, bir şey üzerinde kafa yormak,

it means you get it done slowly but surely.

onu yavaş ama emin adımlarla bitirdiğin anlamına gelir.

There's another English phrase for you.

Senin için başka bir İngilizce deyim var.

A jigsaw puzzle is a great example.

yapboz harika bir örnektir.

You just need to work away at it, and eventually it's done.

üzerinde biraz çalışmanız gerekir ve sonunda biter.

And the second phrase, ask away, is something you say

ikinci ifade olan sor gitsin,

when you're giving someone permission

birine

to ask you a lot of questions.

size birçok soru sorma izni verirken söylediğiniz bir şeydir.

A politician might be walking along

bir politikacı Yolda yürürken

and a journalist or reporter might say,

bir gazeteci veya muhabir

"Can you stop and answer a few questions for me?"

"Durup birkaç sorumu yanıtlar mısın?" diyebilir

And they might say, "Sure, ask away."

ve "Tabii, sor." diyebilir

Or they might run

veya

because they don't wanna answer any questions.

herhangi bir soruyu yanıtlamak istemedikleri için koşabilirler. .

That could happen too.

Bu da olabilir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This is from U Bean.

Bu U Bean'den.

Hi, Bob.

Merhaba Bob.

I heard that Canadians

Kanadalıların

don't like to use umbrellas when it rains.

yağmur yağdığında şemsiye kullanmayı sevmediklerini duydum.

Is that true?

Bu doğru mu?

And my response, it's an interesting thing

Ve benim cevap, bu ilginç bir şey

and there might be some truth to it.

ve bunda doğruluk payı olabilir. Ancak

I can only speak from my own experience, though.

sadece kendi deneyimlerime dayanarak konuşabilirim. Bir

I don't use one.

tane kullanmıyorum. Bende de var

I own one, but I rarely use it.

ama nadiren kullanıyorum.

So I know that umbrellas are these amazing things.

Bu yüzden şemsiyelerin harika şeyler olduğunu biliyorum.

They're really cool.

Onlar gerçekten havalı. Yağmur

When it rains, you open your umbrella and it keeps you dry.

yağdığında şemsiyenizi açarsınız ve sizi kuru tutar.

I own two umbrellas, actually, not just one.

Aslında bir değil iki şemsiyem var.

And we sometimes use them when we're at market.

Ve bazen onları pazardayken kullanırız.

We sometimes use them when we go somewhere

Bazen yağmurda bir süre

where we will be forced to be outside

dışarıda kalmak zorunda kalacağımız bir yere gittiğimizde kullanırız

in the rain for a while.

.

But we don't use umbrellas quite,

Ama şemsiyeyi pek kullanmıyoruz,

we don't use umbrellas regularly

to walk from our vehicle into a building.

aracımızdan bir binaya yürümek için düzenli olarak şemsiye kullanmıyoruz.

When I say we, I mean Jen and I.

Biz derken Jen ve beni kastediyorum.

I think there are Canadians that do use umbrellas.

Sanırım şemsiye kullanan Kanadalılar var.

But yeah, I don't take one with me every day.

Ama evet, her gün yanıma bir tane almıyorum.

If I drive to school in the rain, when I get to work,

Yağmurda okula arabayla gidersem , işe vardığımda

I just run from my van to the front door.

minibüsümden ön kapıya koşarım.

I don't use my umbrella.

Şemsiyemi kullanmıyorum.

So, interesting.

Çok ilginç.

I might have to go to the city sometime

Bir ara şehre gidip

and see how many Canadians actually use their umbrellas.

kaç Kanadalının gerçekten şemsiye kullandığını görmem gerekebilir.

We'll see.

Göreceğiz.

Hey, it's not snowy here.

Hey, burada hava karlı değil.

It's a little disappointing.

Biraz hayal kırıklığı yarattı.

Christmas is only a few days away,

Noel'e sadece birkaç gün kaldı

and most people who live in Canada

ve Kanada'da yaşayan çoğu insan

really like it when we get lots of snow.

çok kar yağdığında bunu gerçekten seviyor.

But it sounds like we might get some snow this weekend.

Ama bu hafta sonu biraz kar yağacak gibi görünüyor.

It sounds like Friday and Saturday might be quite snowy.

Cuma ve Cumartesi oldukça karlı olacak gibi.

So there's still hope.

Yani hala umut var.

There's still hope that we might have snow on the ground

Hala Noel günü yerde kar olması umudu var

on Christmas day, which always just makes the day nicer.

, bu da her zaman günü daha güzel kılıyor.

I just like it.

Sadece hoşuma gitti.

It's so fun sitting in the house,

Evde oturmak,

just enjoying other people's company

with a whole bunch of snow outside.

dışarıda bir sürü kar varken diğer insanların arkadaşlığının tadını çıkarmak çok eğlenceli. Dışarısı soğukken

It's nice to be warm inside when it's cold outside.

içeride sıcak olmak güzel .

Anyways, see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.