Learn the English Phrase FEEL FREE and the English term FREE-FOR-ALL

In this English lesson I wanted

Bu İngilizce dersinde,

to help you learn the English phrase feel free.

feel free İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

If we say to someone feel free,

Birine kendini özgür hisset dersek, temelde

we're basically saying go ahead or sure or yes.

devam et ya da emin ya da evet diyoruz.

If my brother said to me, hey, can I use your van tonight?

Kardeşim bana, hey, bu gece minibüsünü kullanabilir miyim?

I could respond and say feel free.

Cevap verebilir ve özgür hissedebilirim diyebilirim.

I'm basically saying, go ahead, it's no problem.

Temelde söylüyorum, devam et, sorun değil.

If you want to borrow my van, feel free to borrow my van.

Minibüsümü ödünç almak istersen, çekinmeden minibüsümü ödünç alabilirsin.

We also sometimes start sentences like this.

Biz de bazen böyle cümlelere başlarız.

I could bring pizza into the staff room at school,

Okuldaki öğretmenler odasına pizza getirebilirdim,

if I brought in a huge pizza

eğer büyük bir pizza getirseydim

and I didn't need to eat all of it myself,

ve hepsini kendim yemem gerekmiyorsa,

I could say, hey, feel free to take a slice of pizza

hey, istersen bir dilim pizza almaktan çekinme diyebilirim

if you want one.

.

So feel free simply means go ahead

Yani özgür hissetmek basitçe devam etmek anlamına gelir

or if you want to do something you can do it.

veya bir şey yapmak istiyorsanız onu yapabilirsiniz.

Feel free.

Özgür hissedin.

You can feel free to watch these videos whenever you want.

Bu videoları dilediğiniz zaman gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. İzin

You don't have to ask permission, you can just do it.

istemene gerek yok , sadece yapabilirsin.

Hey, the second phrase I wanted to look at today is more

Hey, bugün bakmak istediğim ikinci cümle,

of a term than a phrase but it's free-for-all.

bir cümleden çok bir terim ama herkes için ücretsiz.

When something is a free-for-all it means that a bunch

Bir şey herkes için ücretsiz olduğunda, bu, bir grup

of people are doing something and there's no rules involved.

insanın bir şey yaptığı ve hiçbir kuralın olmadığı anlamına gelir.

I'm trying to think of a really good example.

Gerçekten iyi bir örnek düşünmeye çalışıyorum. Sınıfıma

If I brought a bag of candy to my classroom

bir torba şeker getirirsem

and if I started throwing the candy onto the floor,

ve şekeri yere fırlatmaya başlarsam,

it would become a free-for-all.

herkes için bedava olur.

That would mean that students would be jumping

Bu, öğrencilerin

out of their desks trying

to get the candy off of the ground.

şekerleri yerden almaya çalışırken sıralarından atlayacakları anlamına gelir.

They would probably push each other out of the way.

Muhtemelen birbirlerini yoldan çekeceklerdi.

It would definitely be a free-for-all.

Kesinlikle herkes için ücretsiz olurdu.

So a free-for-all is any situation where there are a number

Yani herkes için serbest, çok sayıda

of people and they're just behaving based

insanın olduğu ve benim vereceğim

on what they want to do right away in that moment

instead of according to rules

kurallara

or any kind of guidelines that I would give.

veya herhangi bir yönergeye göre değil, o anda yapmak istediklerine göre davrandıkları herhangi bir durumdur .

Does happen sometimes.

Bazen olur. Bir

I once had a grandparent visit one of my classrooms

keresinde bir büyükbabam veya büyükbabam sınıflarımdan birini ziyaret edip

and start throwing candy around

etrafa şeker atmaya başladı

and it turned into a free-for-all.

ve herkes için bedavaya dönüştü.

Yes, students were jumping under their desks

Evet, öğrenciler

to get the candy.

şekeri almak için sıralarının altına atlıyorlardı.

Anyways, let's review.

Her neyse, gözden geçirelim.

If you say to someone in English feel free

İngilizce'de birine hissediyorum özgür dersen,

you're basically saying go ahead

temelde devam et

or it's fine with me or yes.

ya da benim için sorun yok ya da evet diyorsun.

The example I gave was if my brother wanted

Verdiğim örnek, kardeşim

to borrow a vehicle, I would say, hey, feel free.

bir araç ödünç almak isteseydi, hey, rahat ol derdim.

Anytime you need to borrow a vehicle feel free

Ne zaman bir araç ödünç almanız gerekiyorsa, çekinmeyin

and just come and get one.

ve gelin ve bir tane alın.

And a free-for-all is any situation where a group

Ve herkes için serbestlik, bir grup

of people behaves in a way basically doing

insanın

what they want right in the moment

instead of maybe obeying laws or rules.

yasalara veya kurallara uymak yerine temelde istediklerini tam o anda yapacak şekilde davrandığı herhangi bir durumdur.

So free-for-alls can get a little bit dangerous.

Yani herkes için ücretsiz biraz tehlikeli olabilir. Kalabalık genç gruplarına

I don't recommend throwing candy

şeker atmayı önermiyorum

to large groups of teenagers.

.

They go a little bit crazy.

Biraz çılgına dönüyorlar.

But, hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama, hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This is from Natalia if I did the translation right.

Çeviriyi doğru yaptıysam bu Natalia'dan.

Hi Natalia, thanks for the comment.

Merhaba Natalia, yorum için teşekkürler.

"See you on Monday", question mark.

"Pazartesi görüşürüz", soru işareti.

So this is actually a question from Natalia

Yani bu aslında Natalia'dan bir soru

because in the last video,

çünkü Çarşamba sabahı izlediğiniz son videoda

the one that you watched Wednesday morning,

I said see you on Monday.

Pazartesi görüşürüz dedim.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

For some reason I got my days mixed up.

Nedense günlerim karıştı.

And Julia actually responded

Ve Julia aslında cevap verdi

and says "it seems Friday got the boot this week"

ve o derste öğrettiğim ifadelerden biri olan "Görünüşe göre bu hafta cuma günü başladı" dedi

which was one of the phrases I taught in that lesson.

.

Aleksey says "maybe Bob is right.

Aleksey, "Bob haklı olabilir.

It's time to stop working and have a nice rest until Monday.

Çalışmayı bırakıp pazartesiye kadar güzelce dinlenmenin zamanı geldi.

Hope my boss will not give me the boot."

Umarım patronum bana çizmeyi vermez."

And then my response was this, "oops, my bad,

Sonra cevabım şu oldu, "ayy, benim hatam,

I'm still adjusting to the time change I guess.

sanırım saat değişikliğine hala alışıyorum.

There will be a lesson on Friday as well as Monday."

Pazartesi olduğu gibi Cuma günü de ders olacak."

So you're actually watching that Friday lesson right now

Yani aslında şu anda o Cuma dersini izliyorsunuz

but yes, we had a time change a week and a half ago

ama evet, bir buçuk hafta önce saat değişikliği yaşadık ve saatlerimizi değiştirdiğimiz için

so we lost an hour of sleep because we moved our clocks

bir saat uyku kaybettik

and it's still affecting me a little bit.

ve bu beni hala biraz etkiliyor.

It always feels like it's not the right time of the day.

Her zaman günün doğru zamanı değilmiş gibi hissettirir.

I know it's been a week and a half,

Biliyorum bir buçuk hafta oldu,

you're watching this video on a Friday

videoyu cuma günü izliyorsunuz

so it's been like almost two weeks for me,

yani benim için neredeyse iki hafta oldu

but I'm still getting my days mixed up

ama ben hala günlerim

and my times mixed up and I'm waking up at weird times

ve saatlerim karıştırıyorum ve uyanıyorum. garip zamanlarda

and it felt really, really early

ve

when I did the Friday AM live stream a week ago.

bir hafta önce Cuma [ __ ] canlı akışını yaptığımda gerçekten çok erken hissettim.

I think eventually I will adjust to the new time.

Sanırım eninde sonunda yeni zamana uyum sağlayacağım.

I wish we didn't have daylight savings time.

Keşke gün ışığından yararlanma saatimiz olmasaydı.

I wish we just didn't have it

Keşke bizde olmasaydı

because it's really mixes people up.

çünkü gerçekten insanları karıştırıyor.

Maybe someday we'll change it.

Belki bir gün değiştiririz.

We'll see, who knows?

Bakalım, kim bilir?