Learn the English Phrases "to have a ways to go" and "Way to go!"

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim

to have a ways to go.

.

When you say someone has a ways to go,

Birinin daha gidecek çok yolu var derken, bir

it means it's going to be a long time

before they get somewhere or before they finish something.

yere varması ya da bir şeyi bitirmesi uzun zaman alacak demektir.

Maybe you're on a long trip,

Belki uzun bir yolculuktasınızdır

and someone says, "How much further before we get there?"

ve biri " Oraya varmamıza ne kadar var?"

You can say, "Oh, we have a ways to go.

"Ah, daha çok yolumuz var.

It's going to be another three or four hours."

Daha üç dört saat olacak" diyebilirsiniz.

Maybe you're working on a big project at work,

Belki iş yerinde büyük bir proje üzerinde çalışıyorsunuz

and your boss says,

ve patronunuz

"Will you have that project done soon,"

"O projeyi yakında bitirecek misiniz?"

you could say, "No, sorry, boss.

We have a ways to go.

It will still be another two or three days

before we done it."

biz bunu yapmadan iki veya üç gün önce."

Before we done it?

Biz yapmadan önce mi?

Before we're done it.

Bitirmeden önce.

Please ignore that mistake there.

Lütfen oradaki hatayı görmezden gelin.

That was not proper English.

Bu uygun bir İngilizce değildi.

So anyways, to have a ways to go

Yani her neyse, gidilecek bir yolun olması,

means you have a long ways to travel.

gidilecek çok yolun olduğu anlamına gelir. Bir yere varmadan önce

You have to go a long way before you get somewhere,

uzun bir yol kat etmeniz gerekiyor

or you need more time to get something done.

veya bir şeyi halletmek için daha fazla zamana ihtiyacınız var .

But this phrase, way to go, looks very similar,

Ancak bu ifade, çok benzer görünüyor,

but it means something completely different.

ancak tamamen farklı bir anlama geliyor.

This is something I would yell

Bu,

when someone does something really well.

birisi bir şeyi gerçekten iyi yaptığında bağıracağım bir şey.

If I was watching a sports game and my team scored,

Bir spor maçı izliyor olsaydım ve takımım gol atsaydı,

I would be like, "Yeah, way to go!

"Evet, aferin!

Way to go!"

Aferin!" derdim.

because I would be happy that they did something good.

çünkü iyi bir şey yaptıkları için mutlu olurum.

Maybe you're watching someone from your family run a race

Belki de ailenizden birinin yarış koştuğunu

or do something athletic,

veya atletik bir şey yaptığını

and they win or they do really well.

ve kazandığını veya gerçekten iyi bir iş çıkardığını izliyorsunuzdur.

You would yell, "Way to go!"

"Aferin sana!" diye bağırırdın.

So to review, to have a ways to go

Yani gözden geçirmek, gidilecek bir yolun olması,

means you need to travel for a while or you need more time

bir süre seyahat etmeniz gerektiği veya bir

to either get somewhere or finish something,

yere varmak veya bir şeyi bitirmek için daha fazla zamana ihtiyacınız olduğu anlamına gelir

and if you yell, "Way to go!" to someone,

ve "Aferin!" biri için

it means that they've done something

bu, onların bir şeyler yaptıkları

and you think it's really cool

ve

that they've done something well.

bir şeyi iyi yapmış olmalarının gerçekten harika olduğunu düşündüğünüz anlamına gelir. Gitme

Way to go.

zamanı. İngilizce öğreniminizle

I could say this about all of you

hepiniz için bunu söyleyebilirim

with your English learning.

.

Every time you have a little bit of success,

Ne zaman birazcık başarı yakalasan,

I could say, "Way to go.

"Ellerine sağlık.

Good job."

İyi iş çıkardın" diyebilirim.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Maria.

Bu yorum Maria'dan.

"I hope you and Jen have good luck harvesting

"Umarım sen ve Jen çiçekleri toplayıp satarken bol şanslar

and selling the flowers,

and that everything goes well.

ve her şey yolunda gider.

We'll miss you, but that's okay.

Sizi özleyeceğiz ama sorun değil.

We'll wait until October 12th.

12 Ekim'e kadar bekleyeceğiz.

Greetings from Venezuela."

Venezuela'dan selamlar."

And my response is a simple, "See you soon."

Ve cevabım basit, "Yakında görüşürüz."

Yeah, it is good to see all of you again.

Evet, hepinizi yeniden görmek güzel.

It's good to be out here making videos.

Burada video çekmek güzel.

We did have a very nice end to our flower season.

Çiçek sezonumuzu çok güzel bitirdik.

It's still going a little bit,

Hâlâ biraz gidiyor,

but the main thing is that the farmer's market is done

ama asıl mesele şu ki, çiftçi pazarı bitti

and we did get quite a bit of frost.

ve epeyce don aldık.

So we are doing things like this.

Dolayısıyla bu tür şeyler yapıyoruz.

This used to all be flowers.

Bunların hepsi eskiden çiçekti.

The frost killed the flowers,

Ayaz çiçekleri öldürdü,

so we tilled this up

biz de

so that those flowers are in the ground now.

bu çiçekler şimdi toprakta kalsın diye bu işi sürdük.

They can decompose and this bed can rest for the winter,

Çürüyebilirler ve bu yatak kış için dinlenebilir

and we can grow something else there next year.

ve gelecek yıl orada başka bir şey yetiştirebiliriz.

The farmer's market is done,

Çiftçi pazarı bitti,

but we still have a few sales here and there.

ama burada burada hala birkaç satışımız var.

There were a couple of things

that actually survived the frost.

Dondan gerçekten kurtulan birkaç şey vardı.

Some of the dahlias,

Yıldızçiçeklerinin bir kısmı, dışarıdaki ortam sıcaklığından biraz daha sıcak kalsınlar diye

we put irrigation on them in the night,

geceleri üzerlerine sulama yaparız

so that they would stay a little warmer

than the ambient temperature outside.

.

We also covered some things, but market's done.

Bazı şeyleri de ele aldık ama pazar bitti.

But we do save a few things,

Ama birkaç şey biriktiriyoruz

and we sell 'em to people here and there.

ve onları orada burada insanlara satıyoruz.

But as you can tell,

Ama anlayabileceğiniz gibi,

I think I'm just quite excited that the season,

sanırım sezonun,

the growing season is mostly over.

büyüme mevsiminin büyük ölçüde sona erdiği için oldukça heyecanlıyım.

We don't have to work crazy hours.

Çılgın saatler çalışmak zorunda değiliz.

I once again have lots of time to make YouTube videos,

YouTube videoları çekmek için bir kez daha çok zamanım var,

which is obviously something I like doing,

ki bu kesinlikle yapmaktan hoşlandığım bir şey,

because I keep coming back to this.

çünkü buna geri dönüp duruyorum.

So once again, thank you for watching.

Bu yüzden, izlediğiniz için bir kez daha teşekkür ederim.

Thank you above all for being patient,

Her şeyden önce sabırlı olduğun,

for allowing me to take a couple weeks off.

birkaç hafta izin almama izin verdiğin için teşekkür ederim.

I know all of you posted really nice, positive comments

Hepinizin mola vermemle ilgili gerçekten güzel, olumlu yorumlar yayınladığınızı biliyorum,

about me taking a break,

but once again, just thank you.

ama bir kez daha teşekkür ederim.

Thank you for being understanding.

Anlayış gösterdiğin için teşekkür ederim.

I think part of what makes me enjoy life

Sanırım hayattan zevk almamı sağlayan şeylerden biri de

is being able to do a variety of things for work.

iş için çeşitli şeyler yapabilmek.

Some YouTubers just do YouTube,

Bazı YouTuber'lar sadece YouTube yapıyor,

some flower farmers just grow flowers,

bazı çiçek yetiştiricileri sadece çiçek yetiştiriyor,

some teachers just teach,

bazı öğretmenler sadece öğretiyor

but I do all three,

, ama ben üçünü de yapıyorum

because I think the variety makes my life more enjoyable,

çünkü çeşitliliğin hayatımı daha keyifli hale getirdiğini düşünüyorum

but it also gives me more ideas to make cool lessons

ama aynı zamanda hepiniz için harika dersler yapmak için bana daha fazla fikir veriyor.

for all of you.

.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

I'm back on track.

Yoluma geri döndüm.

You'll see a new video in a couple days as well.

Birkaç gün içinde yeni bir video da göreceksiniz.

Have a good day. Bye.

İyi günler. Hoşçakal.