Learn the English Phrases I CAN'T BE BOTHERED and IT'S NOT A BOTHER

In this English lesson I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase I can't be bothered.

I can't be beraded İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a phrase that we use

Bu, canımızdan

when we don't feel like doing something,

bir şey yapmak gelmediğinde,

we don't want to do something,

bir şey yapmak istemediğimizde

or we don't think something is important.

veya bir şeyin önemli olmadığını düşündüğümüzde kullandığımız bir sözdür.

Here are a couple of examples.

Burada bir çift örnek var.

I exercise because I think it's important.

Egzersiz yapıyorum çünkü önemli olduğunu düşünüyorum.

If I didn't, I might say, you know what?

Yapmasaydım, derdim ki, biliyor musun?

I can't be bothered.

rahatsız olamam.

I can't be bothered to exercise.

Egzersiz yapmaktan rahatsız olamam.

It just seems like a waste of time to me.

Bana zaman kaybı gibi geliyor.

Another good example applies to me right now.

Başka bir güzel örnek şu anda benim için geçerli.

I don't wash my car.

Arabamı yıkamam.

I don't wash my van right now.

Şu anda minibüsümü yıkamıyorum.

I can't be bothered because it rains every day

Rahatsız olamam çünkü her gün yağmur yağıyor,

so there's no reason to do it.

bu yüzden bunu yapmak için bir sebep yok.

So in English, when you can't be bothered to do something,

Yani İngilizce'de, bir şeyi yapmak için canınızı sıkamıyorsanız,

it means you don't feel like doing something

bu, canınızın bir şey yapmak istemediği

or you don't see why it would be important to do that.

veya bunu yapmanın neden önemli olduğunu anlamadığınız anlamına gelir. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle,

is it's not a bother.

zahmet etme.

We use this phrase the same way we use the phrase

Bu ifadeyi, sorun değil ifadesini kullandığımız gibi kullanıyoruz

it's not a problem.

.

So if someone said to me,

Yani biri bana,

Bob, thank you so much for making these videos.

Bob, bu videoları yaptığın için çok teşekkür ederim deseydi.

I can say, ah, hey, it's not a bother at all.

Ah, hey, hiç dert değil diyebilirim.

It's not a problem at all,

Hiç sorun değil,

I have lots of time to do this kind of stuff.

bu tür şeyler yapmak için çok zamanım var.

It's not a bother.

Bu bir zahmet değil.

So in English, when you reply to someone

Yani İngilizce'de, birine

by saying it's not a bother,

zahmet değil diyerek cevap verdiğinizde,

it can sometimes be after they thank you

bazen bir şey yaptığınız için size teşekkür ettikten sonra olabilir

for doing something.

.

Like if someone said, hey, thanks

Sanki birisi, hey,

for making that beautiful meal for us the other night.

geçen gece bizim için o güzel yemeği yaptığın için teşekkürler.

You can say, oh, it was no bother.

Oh, zahmet olmadı diyebilirsiniz.

Or it's not a bother,

Ya da dert değil,

I had lots of time and I like cooking for people.

çok zamanım oldu ve insanlar için yemek yapmayı seviyorum. Bir daha

So to review, when you say I can't be bothered,

gözden geçirecek olursak, rahatsız olamam dediğinizde,

it simply means you don't feel like doing something

bu sadece canınızın bir şey yapmak istemediği

or you don't want to do something

veya

because you don't think it's important.

önemli olmadığını düşündüğünüz için bir şey yapmak istemediğiniz anlamına gelir.

And when you say it's not a bother,

Ve bunun zahmet olmadığını söylediğinizde,

it's very similar to saying, ah, it was no problem

ah, sorun değildi

or it's no problem.

ya da sorun değil demeye çok benzer.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Michael.

Bu yorum Michael'dan.

And Michael says, "Bob's pronunciation is very nice.

Michael, "Bob'un telaffuzu çok güzel.

Can anyone tell me if he has a Canadian accent

Biri bana onun Kanada aksanı mı

or an American accent?"

yoksa Amerikan aksanı mı olduğunu söyleyebilir mi?" diyor.

And I thought I'll answer this one.

Ve buna cevap vereceğimi düşündüm.

And my response was I have a Canadian accent.

Cevabım, Kanada aksanım olduğu oldu.

It is very similar to an American accent.

Amerikan aksanına çok benzer.

Well, at least it sounds a lot more American

En azından kulağa

than British or Australian English.

İngiliz veya Avustralya İngilizcesinden çok daha fazla Amerikan geliyor.

So yes, I very much have a Canadian accent.

Yani evet, Kanada aksanım var.

As I've mentioned before,

Daha önce de belirttiğim gibi,

Canadian accents are very similar to American accents.

Kanada aksanı Amerikan aksanına çok benzer.

I do say words like sorry and about a little differently

Üzgünüm ve hakkında gibi kelimeleri Amerikalı kuzenlerimden biraz farklı söylüyorum

than my American cousins,

but certainly my accent is a lot more American than British.

ama aksanım kesinlikle İngiliz aksanımdan çok daha Amerikalı.

It definitely sounds a lot more American.

Kulağa kesinlikle çok daha Amerikalı geliyor.

I think it's because we live so close to the United States

Sanırım Amerika Birleşik Devletleri'ne çok yakın yaşadığımız için

and I think I watch a lot of American television,

ve sanırım çoğu Kanadalı gibi ben de çok fazla Amerikan televizyonu izliyorum, bu

as most Canadians do, so our accents are very similar.

yüzden aksanlarımız çok benzer.

Hey, I wanted to talk a little bit today

Hey, bugün biraz

about going back to school.

okula dönüş hakkında konuşmak istedim. Bu

It's crazy, by the way,

arada

if you are going to watch my live stream

on my other channel later,

diğer kanalımdaki canlı yayınımı daha sonra izleyeceksen

or if you're gonna watch it later today, it's about school.

ya da bugün daha sonra izleyeceksen bu okulla ilgili.

It's the middle of summer, but something funny happens to me

Yaz ortası ama yazın ortasında başıma komik bir şey geliyor

in the middle of the summer.

.

When the month of June ends, I start to think about school.

Haziran ayı bitince okul düşünmeye başlıyorum.

When the month of June ends,

Haziran ayı bittiğinde, bir

I know I still have another whole month of summer vacation,

ay daha yaz tatilim olduğunu biliyorum

but I start to think about school.

ama okulu düşünmeye başladım.

I start to check my school email a little bit more,

Okul e-postamı biraz daha kontrol etmeye başladım, vereceğim

I start to think about the classes

dersler hakkında düşünmeye başladım

that I'm going to be teaching.

. Bu

By the way, this fall, I'm teaching a computer class

arada, bu sonbaharda bir bilgisayar dersi vereceğim

and I'm teaching a business class

ve bir işletme dersi vereceğim, bu

so that will be lots of fun.

yüzden çok eğlenceli olacak.

I won't be teaching French again until next spring.

Gelecek bahara kadar tekrar Fransızca öğretmeyeceğim.

But yeah, towards the beginning of August,

Ama evet, Ağustos'un başına doğru,

as I see the calendar flip in our kitchen,

mutfağımızda takvimi çevirdiğimizde,

as we flip it later this weekend

bu hafta sonu

from July 31st to August 1st,

31 Temmuz'dan 1 Ağustos'a kadar çevirdiğimizde,

I will start to think a lot more about school.

okul hakkında çok daha fazla düşünmeye başlayacağım.

How am I going to teach my lessons?

Derslerimi nasıl vereceğim?

What new things can I teach in my classes?

Derslerimde hangi yeni şeyleri öğretebilirim? Gerçekten iyi çalıştıkları için

What old things am I gonna keep using

hangi eski şeyleri kullanmaya devam edeceğim

because they work really well?

?

Definitely, I'm less relaxed in August.

Kesinlikle, Ağustos ayında daha az rahatım.

The month of July is more relaxing,

Temmuz ayı daha rahatlatıcı,

the month of August is more preparation.

Ağustos ayı ise daha hazırlıklı.

Anyways, see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.