Learn the English Phrases I WASN'T BORN YESTERDAY and WERE YOU BORN IN A BARN?

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

"I wasn't born yesterday."

"Dün doğmadım" İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a funny phrase we use when someone says something

Bu, birisi bir şey söylediğinde

and it's like they think we don't know how to do something.

ve sanki bir şeyi nasıl yapacağımızı bilmediğimizi düşündüğünde kullandığımız komik bir ifade.

If someone said to me, "Bob, can you send me an email?

Biri bana "Bob, bana bir e-posta gönderebilir misin?

Um, you do know how to do that, right?"

Um, bunu nasıl yapacağını biliyorsun, değil mi?"

I could say, "Hey, I wasn't born yesterday.

"Hey, dün doğmadım.

Of course I know how to send an email."

Tabii ki nasıl e-posta gönderileceğini biliyorum" diyebilirim.

If someone said to me,

"Hey Bob, here's a new mouse for your computer."

Birisi bana

"Hey Bob, işte bilgisayarın için yeni bir fare" deseydi.

Maybe at work the tech guy gives me a new mouse.

Belki işteki teknik adam bana yeni bir fare verir.

And if he says, "Do you know how to hook it up?"

Ve eğer " Nasıl bağlayacağını biliyor musun?"

I could say, "Hey, I know how to plug in a mouse.

"Hey, fare takmayı biliyorum.

I wasn't born yesterday."

Dün doğmadım" diyebilirim.

So it's just kind of a funny phrase we use

Yani bu, birisi bir şey söylediğinde kullandığımız komik bir tabir

when someone says something

and it makes us think they don't think

ve bizim

we know how to do something.

bir şeyi nasıl yapacağımızı bilmediğimizi düşünmelerine neden oluyor.

You say, "Hey, I wasn't born yesterday."

"Hey, dün doğmadım" diyorsun.

It's funny, but at the same time it's quite direct,

Komik ama aynı zamanda oldukça doğrudan,

so be careful when you use it.

bu yüzden kullanırken dikkatli olun. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today is the phrase,

istediğim ikinci cümle ,

"Were you born in a barn?"

"Bir ahırda mı doğdunuz?"

Now, this phrase is old.

Şimdi, bu söz eskidi.

No one uses this phrase anymore except maybe my mom.

Belki annem dışında kimse artık bu cümleyi kullanmıyor.

I hope my mom's not watching this video.

Umarım annem bu videoyu izlemiyor. Çocukluğumda sık sık

It's a phrase that I heard often when I was a kid,

duyduğum bir sözdü

and it would be something my mom would say

ve

if I left the door open to the house.

evin kapısını açık bıraksam annemin söyleyeceği bir söz olurdu.

If I came in the house really fast and left the door open,

Eve çok hızlı girip kapıyı açık bıraksam

my mom would say,

"Hey, were you born in a barn? Close the door."

annem

"Hey, ahırda mı doğdun ? Kapıyı kapat" derdi.

So basically it's kind of a slightly insulting phrase

Yani temelde biraz aşağılayıcı bir ifade

that means, "Hey, are you like kind of a messy person

, "Hey,

who doesn't know how to close doors

kapıları nasıl kapatacağını

or clean up after yourself?

veya arkasını nasıl temizleyeceğini bilmeyen dağınık bir insan mısın?

Were you born in a barn?"

Bir ahırda mı doğdun?"

And again, a barn is that huge building back there.

Ve yine, oradaki devasa bina bir ahır.

A barn is a place where you keep animals.

Ahır, hayvanları tuttuğunuz yerdir.

So it's kind of like,

Yani,

"Hey, are you acting a little bit like an animal?

"Hey, biraz hayvan gibi mi davranıyorsun?

Were you born in a barn?"

Bir ahırda mı doğdun?"

Again, no one uses that phrase anymore.

Yine, artık kimse bu cümleyi kullanmıyor.

I'm just teaching it to you for fun.

Sadece eğlenmek için sana öğretiyorum.

To review, if you say "I wasn't born yesterday,"

Gözden geçirmek için, "Dün doğmadım" derseniz, bu,

it's kind of a fun way to let someone know

birine evet

that yes, you do know how to do something

,

that maybe they thought you didn't know how to do.

belki de sizin nasıl yapacağınızı bilmediğinizi düşündükleri bir şeyi nasıl yapacağınızı bildiğinizi bildirmenin eğlenceli bir yoludur.

And if you say, "Were you born in a barn?" to someone,

Bir de " Ambarda mı doğdun?" birine,

if you ask this question,

eğer bu soruyu sorarsanız,

you're basically saying, "Close the door."

temelde "Kapıyı kapat" diyorsunuz.

That's what my mom meant whenever she said that to me.

Annem bana bunu her söylediğinde demek istediği buydu.

And again, don't use that phrase.

Ve yine, o cümleyi kullanma.

That was just for fun

Bu sadece eğlence içindi

because I like to have the same words

çünkü bazen her cümlede aynı kelimelerin olmasını seviyorum

sometimes in each phrase.

.

When I saw the word born,

Doğmak kelimesini gördüğümde

or I saw the phrase born in a barn, I thought,

veya bir ahırda doğmak ifadesini gördüğümde ,

"Ah, I should talk about that just for a sec."

"Ah, bunun hakkında bir saniye konuşmalıyım" diye düşündüm.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This is from Alaa.

Bu Alaa'dan.

"Hello, Teacher Bob.

"Merhaba Bob Öğretmen. Sence

Do you think it is possible to see Bob the Canadian

Kanadalı Bob'u

giving a traditional English lesson

using a whiteboard and a marker?

beyaz tahta ve keçeli kalem kullanarak geleneksel bir İngilizce dersi verirken görmek mümkün mü?

Haha, I just want to see your handwriting.

Haha, sadece senin el yazını görmek istiyorum.

Is it good or as terrible as mine?"

İyi mi yoksa benimki kadar kötü mü?"

And then my response, my handwriting is horrible.

Ve sonra cevabım, el yazım korkunç.

My handwriting is horrible.

El yazım korkunç.

In my classroom, I don't write on the board very often.

Sınıfımda tahtaya çok sık yazmam.

If I do, I usually print.

Yaparsam, genellikle yazdırırım.

So we have cursive,

El yazımız var,

where all your letters are connected together,

burada tüm harfleriniz birbirine bağlı

and then we have printing,

ve sonra

where you use straight lines and circles to do your writing.

yazınızı yapmak için düz çizgiler ve daireler kullandığınız matbaamız var.

If I do write on the board I print because yeah,

Tahtaya yazarsam yazdırırım çünkü evet,

it's hard to read.

okunması zor.

It's barely legible, we would say.

Zar zor okunabilir, derdik.

When I was younger and I was in penmanship class,

Küçükken hattatlık dersindeydim,

in elementary school, we had penmanship classes,

ilkokulda hattatlık derslerimiz vardı,

I would usually get a really low grade.

genelde çok düşük not alırdım.

I did okay in other subjects,

Diğer derslerde iyiydim

but penmanship was not a good class for me.

ama hattatlık benim için iyi bir ders değildi. El yazısı söz konusu olduğunda

I am not a very neat or tidy person

çok düzenli veya düzenli bir insan değilim

when it comes to handwriting.

.

It's awful, it's atrocious.

Korkunç, iğrenç.

Do you know that word?

Bu kelimeyi biliyor musun?

It's terrible, it's horrible.

Bu korkunç, korkunç.

My handwriting is atrocious.

El yazım berbat.

So yeah, luckily in my room I have a projector

Yani evet, neyse ki odamda bir projektörüm

and I have a television

ve bir televizyonum var

and I can connect my computer to both of them,

ve bilgisayarımı her ikisine de bağlayabiliyorum,

so usually my students are able to just read

bu yüzden genellikle öğrencilerim

what I type on the screen or on the TV.

ekrana veya televizyona yazdıklarımı okuyabiliyor.

That's a lot better.

Bu çok daha iyi.

Hey, it's been raining a lot here lately.

Hey, son zamanlarda burada çok yağmur yağıyor.

Here's a nice view of the river.

İşte güzel bir nehir manzarası.

You can see that the river has flooded.

Nehrin taştığını görebilirsiniz.

This is pretty common in the spring.

Bu ilkbaharda oldukça yaygındır.

I've mentioned that in other videos.

Diğer videolarımda da bahsetmiştim.

But we were a little caught off guard this year.

Ama bu yıl biraz hazırlıksız yakalandık.

We weren't expecting it this late in the spring.

Baharın bu kadar geç olmasını beklemiyorduk.

Anyways, I hope your handwriting is good,

Her neyse, umarım el yazınız iyidir,

I hope you're having a good day,

umarım gününüz iyi geçiyordur

and I'll see you in a few days

ve birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.