Learn the English Phrases "to keep count" and "to lose count"

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, "saymak için"

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim

"to keep count".

.

This simply means to count something while you're doing it.

Bu basitçe, bir şeyi yaparken onu saymak anlamına gelir.

When I put flowers in a bucket for Jen,

Jen için bir kovaya çiçek koyduğumda,

sometimes Jen says, "Put 100 flowers in each bucket."

Jen bazen " Her kovaya 100 çiçek koy" diyor.

So as I do it, I need to keep count.

Yani bunu yaparken, saymaya devam etmem gerekiyor.

I put in one flower and then two flowers and three.

Bir çiçek koydum, sonra iki çiçek ve üç çiçek.

And as I do it in my mind, I try to keep track.

Ve bunu zihnimde yaparken , takip etmeye çalışıyorum.

I try to keep count of the number of flowers that I put in

so that I don't put in too many.

Çok fazla koymamak için koyduğum çiçeklerin sayısını tutmaya çalışıyorum.

Because if I put 105 flowers in a bucket and Jen sells it,

Çünkü bir kovaya 105 çiçek koyarsam ve Jen onu satarsa,

then we gave three, or sorry, five flowers away for free,

sonra üç, pardon beş çiçeği bedavaya verirsek,

I'm having trouble doing math today.

bugün matematik yapmakta zorlanıyorum.

So when you keep count,

Yani saymaya devam ettiğinizde,

it simply means to count something while you're doing it.

basitçe bir şeyi yaparken onu saymanız anlamına gelir .

Now to lose count, this is something that happens to me

Şimdi saymamak gerekirse,

when I am putting flowers in a bucket.

çiçekleri bir kovaya koyarken başıma gelen bir şey bu.

Sometimes I put in 50, 51, 52,

Bazen 50, 51, 52 koyuyorum

and I get distracted and then I lose count

ve dikkatim dağılıyor ve sonra sayımı kaybediyorum

and I forget how many flowers I've put in the bucket.

ve kovaya kaç tane çiçek koyduğumu unutuyorum.

I think that was 52, maybe 53.

Sanırım bu 52, belki 53'tü.

And then I have to count again

Ve sonra tekrar saymam gerekiyor,

so I know how many are in there.

böylece orada kaç tane olduğunu biliyorum.

So when you lose count,

Yani saymayı kaybettiğinizde,

it simply means that you got distracted,

bu sadece dikkatinizin dağıldığı anlamına gelir ki

which often happens to me.

bu genellikle benim başıma gelir.

And even though you were trying to keep count,

Ve saymaya çalışsan da

you lost count because you were thinking of something else.

saymayı kaybettin çünkü başka bir şey düşünüyordun.

So to review, to keep count means to simply count something.

Dolayısıyla gözden geçirmek, saymak, basitçe bir şeyi saymak anlamına gelir.

There's an airplane going by today.

Bugün bir uçak geçiyor.

If I was to keep count during the day,

Gün içinde sayacak olursam,

I would say about seven or eight airplanes fly by.

yedi -sekiz kadar uçak geçtiğini söyleyebilirim.

And when you lose count,

Ve saymayı kaybettiğinizde,

it means you were counting something

bu, bir şeyi saydığınız

and then you forgot how many you did.

ve sonra kaç tane saydığınızı unuttuğunuz anlamına gelir.

Sometimes I walk up and down the driveway

Bazen

when the weather's bad and I try to keep count

hava kötü olduğunda garaj yolunda bir aşağı bir yukarı yürüyorum ve bunu

how many times I've done it, but often I lose count.

kaç kez yaptığımı saymaya çalışıyorum ama çoğu zaman sayamıyorum.

So I will make little marks on the van

Bu yüzden, saymama yardımcı olması için minibüste küçük işaretler yapacağım

to help me keep count.

.

Well, I think I just use both phrases

Sanırım orada her iki cümleyi de

a bunch of times there.

birkaç kez kullanıyorum.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from UIF.

Bu yorum UIF'den. Bir şeyi

To miss out, yes, FOMO, fear of missing out.

kaçırmak, evet, FOMO, bir şeyi kaçırma korkusu.

You are correct is my response.

haklısın benim cevabım

That is exactly what FOMO means.

FOMO'nun anlamı tam olarak budur.

This is a newer phrase or a newer term in English.

Bu, İngilizce'de daha yeni bir ifade veya daha yeni bir terimdir.

FOMO, fear of missing out.

FOMO, bir şeyleri kaçırma korkusu.

I think it started a few years ago,

Sanırım birkaç yıl önce başladı

but I've been hearing it a lot more lately.

ama son zamanlarda çok daha fazla duyuyorum.

By the way,

Bu arada, sana

I was gonna show you how I keep count on the van.

minibüse nasıl güvendiğimi gösterecektim.

Do you keep count this way?

Bu şekilde mi sayıyorsunuz?

I think it's dirty enough for me to do this.

Bence bunu yapmak benim için yeterince kirli. Bunu

I'm not sure if you'll be able to see that.

görebileceğinden emin değilim .

It's probably out of focus,

Muhtemelen odak dışındadır,

but this is a method of counting that we quite often use.

ancak bu oldukça sık kullandığımız bir sayma yöntemidir.

Maybe I'll do it down here and spin you around.

Belki burada yaparım ve seni döndürürüm.

That way I can see it as well.

Böylelikle ben de görebilirim.

I should really wash my van.

Kamyonetimi gerçekten yıkamalıyım.

I'm not sure, do you keep count that way?

Emin değilim, bu şekilde saymaya devam ediyor musunuz?

Like 1, 2, 3, 4, 5.

1, 2, 3, 4, 5 gibi.

It's a very simple way of keeping count.

Sayı tutmanın çok basit bir yolu.

The other day I was bringing compost

Geçen gün

to the flower beds for Jen

Jen için çiçek tarhlarına kompost getiriyordum

and she wanted 10 in each flower bed

ve o her çiçek tarhından 10 kompost istedi, bu

so I had to keep count.

yüzden saymak zorunda kaldım.

I didn't wanna lose count,

Sayımı kaybetmek istemedim,

so I used that method on the tractor.

bu yüzden traktörde bu yöntemi kullandım.

I would make little markings to keep count.

Saymak için küçük işaretler yapardım.

Anyways, I think I've just lost my train.

Her neyse, sanırım az önce trenimi kaybettim.

Good thing I'm not trying to count something today,

İyi ki bugün bir şey saymaya çalışmıyorum,

because I just lost my train of thought

çünkü düşünce trenimi kaybettim

and I'm not sure what I was counting.

ve ne saydığımdan emin değilim.

What I was counting, what I was doing.

Ne sayıyordum, ne yapıyordum.

Boy, this is turning into Bob making mistakes

Evlat, bu, Bob'un

while he speaks English.

İngilizce konuşurken hatalar yapmasına dönüşüyor.

Anyways, here are many of our small flowers.

Her neyse, işte küçük çiçeklerimizin çoğu.

I think these are actually weeds, but these are Lisianthus.

Bence bunlar aslında yabani otlar ama bunlar Lisianthus.

I will definitely show you all of these

Bunların hepsini kesinlikle

out in the field in a couple of months.

birkaç ay içinde sahada göstereceğim. Buraya da

If we go over here as well.

gidersek.

And some of you sometimes ask why we have this wagon.

Ve bazılarınız bazen neden bu vagona sahip olduğumuzu soruyor.

So if you see the little door,

Yani küçük kapıyı görürseniz,

that door folds up and this door folds up

o kapı katlanır ve bu kapı katlanır,

so light can get in through the ceiling.

böylece tavandan ışık girebilir.

It's a little bit dirty up there.

Orası biraz kirli.

And we can close the doors at night just in case.

Ve her ihtimale karşı geceleri kapıları kapatabiliriz.

If it's gonna get cold like the other night,

Geçen geceki gibi soğuk olacaksa,

I think it went down to minus three,

sanırım eksi üçe indi,

so we close the doors at night.

o yüzden geceleri kapıları kapatıyoruz.

Sometimes we even run a little heater in there

Bazen

just to keep the temperature above zero.

sıcaklığı sıfırın üzerinde tutmak için küçük bir ısıtıcı bile çalıştırıyoruz.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a few days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.