Learn the English Phrases TO HOLD DOWN THE FORT and TO HOLD OFF

In this English lesson, I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase "to hold down the fort."

İngilizce "kaleyi tutmak" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now a fort is like an old building,

Şimdi bir kale eski bir bina gibidir, Kanada'ya ilk yerleştiklerinde

like in history when you study

okurken tarihteki gibi,

when they first settled in Canada, they built forts,

kaleler inşa ettiler, güvenle kalabilecekleri

these big places where they could stay safely.

bu büyük yerler .

But nowadays, when we say "to hold down the fort,"

Ama günümüzde “kaleyi elinde tutmak” derken,

we mean the person who stays behind

when someone else goes somewhere

bir başkası bir yere gittiğinde

or when other people go somewhere.

veya başkaları bir yere gittiğinde geride kalan kişiyi kastediyoruz.

Here's a good example, later this semester,

İşte güzel bir örnek, bu dönemin ilerleyen dönemlerinde okulumuzda

there may be some class trips at our school.

bazı sınıf gezileri olabilir.

Some students might go on class trips,

Bazı öğrenciler sınıf gezilerine gidebilir

but I probably won't go.

ama ben muhtemelen gitmeyeceğim.

I'll probably stay behind and hold down the fort.

Muhtemelen geride kalıp kaleyi koruyacağım.

Sometimes when Jen goes to market,

Jen bazen pazara gittiğinde,

she doesn't need help at market.

pazarda yardıma ihtiyacı olmaz.

So I'll stay home and hold the fort.

Bu yüzden evde kalıp kaleyi tutacağım.

So when you say that you are holding down the fort,

Yani kaleyi tuttuğunuzu söylediğinizde,

it simply means you are one of the people

bu sadece diğer insanlar bir yere gittiğinde evde veya işte kalan insanlardan veya kişilerden biri olduğunuz anlamına gelir

or the person who stays home or stays at work

when other people go somewhere.

.

I usually like to be the person who holds down the fort,

Genellikle, özellikle işte, kaleyi elinde tutan kişi olmayı severim

especially at work.

.

When a lot of people leave

Pek çok insan ayrıldığında

and I'm one of the only people in the building,

ve ben binadaki tek insanlardan biriyim,

it's very quiet and very peaceful.

çok sessiz ve çok huzurlu.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer bir deyim de "

is the phrase to hold off.

beklemek" deyimi.

And in particular, the meaning of hold off

Ve özellikle hold off'un anlamı

that means to delay or wait.

geciktirmek veya beklemektir.

Sometimes I have a really good idea

Bazen çok iyi bir fikrim oluyor

and I want to do extra things for my YouTube channel

ve YouTube kanalım için fazladan şeyler yapmak istiyorum

but I hold off because I think I don't want to get too busy.

ama fazla meşgul olmak istemediğimi düşündüğüm için erteliyorum.

So I just hold off for a bit.

O yüzden biraz ara veriyorum.

That means I wait, that means I delay.

Bu beklediğim anlamına gelir, bu da ertelediğim anlamına gelir.

Sometimes there's things I want to do outside on the farm.

Bazen dışarıda, çiftlikte yapmak istediğim şeyler oluyor.

But sometimes when it's the middle of winter

Ama bazen kışın ortasındayken

I tend to hold off for a little bit.

biraz bekleme eğilimindeyim.

I wait a little while

until the weather gets a little bit nicer.

Hava biraz daha güzelleşene kadar biraz bekliyorum.

So to review, to hold down the fort means

Yani gözden geçirmek, kaleyi elinde tutmak, başkaları bir yere giderken

to be one of the people who stays at home

evde

or stays at work or stays wherever

ya da işte kalan ya da

while other people go somewhere.

her yerde kalan insanlardan biri olmak demektir.

You just stay back and hold down the fort.

Siz sadece geride kalın ve kaleyi basılı tutun.

And to hold off, one of the meanings

Ve ertelemek, tutmanın anlamlarından biri,

of to hold off is to simply wait

or to delay before you do something.

bir şey yapmadan önce basitçe beklemek veya geciktirmektir.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from, wow,

Bu yorum, vay canına, bugün

I really folded this one up today, just a minute here.

bunu gerçekten katladım , bir dakika burada.

This is from Olrait.

Bu Olrait'ten.

"So we could say that during first wave of COVID,

"Yani , COVID'in ilk dalgasında

we all stayed put, each in his or her home."

hepimizin evinde kaldığımızı söyleyebiliriz."

And I said, that is correct.

Ben de dedim, bu doğru.

At the beginning of the pandemic,

Salgının başlangıcında,

the governments of the world wanted everyone to stay put.

dünya hükümetleri herkesin yerinde kalmasını istedi.

Great example.

Harika bir örnek.

So yes, that was from the phrase the other day, to stay put.

Yani evet, bu geçen günkü yerinde kalmak ifadesiydi. Kıpırdamadan

Kind of similar to hold down the fort,

kaleyi tutmaya benziyor,

isn't it, when you stay put.

değil mi?

It also could be that you're hold,

Tuttuğunuz da olabilir,

it's not exactly the same meaning,

bu tam olarak aynı anlam değildir,

but it also could mean

ancak aynı zamanda

similar to holding down the fort.

kaleyi tutmaya benzer bir anlama da gelebilir.

Anyways, it is starting to get a little nicer here.

Her neyse, burası biraz daha güzelleşmeye başladı.

The sun is shining.

Güneş parlıyor.

It's a balmy seven degrees today.

Bugün hava yedi derece.

I know for you, that might be quite cold.

Senin için biliyorum, bu oldukça soğuk olabilir.

We've been getting a lot of rain and snow and rain and snow.

Çok fazla yağmur ve kar ve yağmur ve kar alıyoruz.

at this point in time in Canada,

Kanada'da zamanın bu noktasında,

it's usually quite cold at night

genellikle geceleri oldukça soğuk

and quite warm during the day.

ve gündüzleri oldukça sıcaktır.

And so it causes strange things to happen.

Ve böylece garip şeylerin olmasına neden olur.

Like if you look out at the river,

Sanki nehre bakarsanız,

you'll notice that the river,

nehrin sular altında

it's flooded and kind of frozen

kaldığını ve bir nevi donmuş olduğunu

and then it melted and then it froze again.

, sonra eridiğini ve sonra tekrar donduğunu fark edeceksiniz.

And right now it's kind of half melted.

Ve şu anda yarı erimiş durumda.

So we're kind of stuck in this little

Bu arada,

in between time where, yeah,

evet,

during the day, quite nice.

gün boyunca oldukça güzel olan bu küçük zamanda sıkışıp kaldık.

I think I'm pushing the wrong button here.

Sanırım burada yanlış düğmeye basıyorum.

During the day, quite nice.

Gündüz oldukça güzel.

Even wearing a winter jacket, I feel quite warm,

Kışlık bir ceket giysem bile oldukça sıcak hissediyorum

but at night, extremely cold.

ama geceleri aşırı derecede soğuk. Bu

So we'll have to go through this for a few more weeks

yüzden birkaç hafta daha bunun üzerinden geçmemiz gerekecek

and then spring should arrive, that should be really nice.

ve sonra bahar gelmeli, bu gerçekten güzel olmalı.

Anyways, I hope you understood the two phrases today.

Her neyse, umarım bugün iki cümleyi anlamışsınızdır.

Let me check my time here.

Burada zamanımı kontrol edeyim.

Oh, I can talk for 10 more seconds.

Oh, 10 saniye daha konuşabilirim.

What should I talk about?

Ne hakkında konuşmalıyım?

I'm having a good day today.

Bugün iyi bir gün geçiriyorum.

I'm behind in all the work I need to do,

Yapmam gereken tüm işlerde gerideyim

but I'm still having a good day.

ama yine de iyi bir gün geçiriyorum.

Anyways, see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşmek üzere, hoşçakalın.