How To Talk About MONEY 💰 English Conversation & Vocabulary

Well hey there! I'm Emma from mmmEnglish

Peki merhaba! Ben mmmEnglish'den Emma

and in this lesson, we're talking about cash!

ve bu derste nakit paradan bahsediyoruz!

Moollah. Big ones. Bucks.

Molla. Büyük olanlar. Dolar.

Quid. Dosh. Dough.

Sterlin. Dosh. Hamur.

Coin. Money.

Madeni para. Para.

Now, most countries have their own currency

Artık çoğu ülkenin kendi para birimi var

- the name for their money.

- paralarının adı.

So dollars, pounds, euros, yen, rupee,

Yani dolar, pound, euro, yen, rupi,

dirham, renminhbi, dong.

dirhem, renminhbi, dong.

In fact,

Hatta

can you do me a favour and write the name of

bana bir iyilik yapıp

your country's currency

in the comments below this video?

bu videonun altına yorumlara ülkenizin para biriminin adını yazar mısınız? Aşağıdan

I'm curious to see just how many currencies

kaç tane para toplayabileceğimizi merak ediyorum

we can collect down there.

.

But currency is not what this lesson is about.

Ancak bu dersin konusu para birimi değildir.

This lesson is about the nouns, the verbs,

Bu ders, İngilizce'de

the adjectives that we use to talk about money

para hakkında konuşmak için kullandığımız isimler, fiiller ve sıfatlar hakkında

in English and there are plenty!

ve çok fazla var!

The thing about money is,

Parayla ilgili olan şey,

it's a pretty dang important part of life really, isn't it?

hayatın gerçekten çok önemli bir parçası, değil mi?

So it's no wonder at all why we have

Bu yüzden

so many different words to talk about money

para hakkında konuşacak

including plenty of slang words.

çok sayıda argo kelime de dahil olmak üzere bu kadar çok farklı kelimeye sahip olmamız hiç de şaşırtıcı değil.

Plenty more than I've listed here.

Burada listelediğimden çok daha fazlası.

And these words are often unique to a place

Ve bu kelimeler genellikle bir yere

or to a community.

veya topluluğa özgüdür.

They may not be understood

by all native English speakers

Tüm anadili İngilizce olanlar tarafından anlaşılmayabilir

or even used by all native English speakers.

ve hatta tüm ana dili İngilizce olanlar tarafından kullanılmayabilir.

So if you're visiting an English-speaking country,

Bu nedenle, İngilizce konuşulan bir ülkeyi ziyaret ediyorsanız,

do a little research before you arrive

gelmeden önce biraz araştırma yapın

because you'll hear 'quid' and 'skint' in England

çünkü İngiltere'de 'quid' ve 'skint' sözlerini duyacaksınız,

but they're not commonly used here in Australia.

ancak burada Avustralya'da yaygın olarak kullanılmıyorlar.

We would probably say 'bucks' and 'broke' instead,

Bunun yerine muhtemelen 'dolar' ve 'meteliksiz' derdik,

which is a little more like Americans.

ki bu biraz daha Amerikalılara benziyor.

So when you're in an English-speaking country,

Bu yüzden İngilizce konuşulan bir ülkedeyken

make sure you're listening out for these words.

bu kelimeleri dinlediğinizden emin olun.

Listen for the way that local people talk about money.

Yerel halkın para hakkında konuşma şeklini dinleyin.

Now the noun 'money' is a universal word, you can use it

Artık 'para' ismi evrensel bir kelime, onu

anywhere in an English-speaking country.

İngilizce konuşulan bir ülkede her yerde kullanabilirsiniz.

In Australia, you'll hear people use any of these words

Avustralya'da insanların bu kelimelerden herhangi birini

to refer to money and more of them.

paradan bahsetmek için kullandığını ve daha fazlasını duyacaksınız.

But the most common ones are bucks, cash,

Ancak en yaygın olanları dolar, nakit, madeni

coin and of course, money.

para ve tabii ki paradır.

One of the trickiest

things about money words in English

İngilizcede para sözcükleriyle ilgili en aldatıcı şeylerden biri,

is how they are used

bunların nasıl kullanıldığıdır

because dollars and bucks are countable nouns.

çünkü dolar ve dolar sayılabilir isimlerdir.

So if you have more than one,

Yani birden fazla varsa

it must be plural.

çoğul olmalıdır.

Make sure you check your pronunciation on that,

Bununla ilgili telaffuzunuzu kontrol ettiğinizden emin olun,

it's very common for English learners

İngilizce öğrenenlerin

to drop the plural 'S' and say "five dollar"

çoğul 'S'yi bırakıp "beş dolar" demesi çok yaygındır,

which is incorrect, "five dollars".

bu yanlıştır, "beş dolar".

Now, 'bucks' is just an informal casual word for dollars.

Şimdi, 'dolar' sadece dolar için gayri resmi ve gündelik bir kelimedir.

It's a synonym.

Bu bir eş anlamlıdır. On

Can I borrow ten bucks?

dolar ödünç alabilir miyim?

It has exactly the same meaning as

"Can I borrow ten dollars?"

"On dolar ödünç alabilir miyim?" ile tamamen aynı anlama sahiptir.

It's just more informal.

Sadece daha gayri resmi.

And often 'bucks' is used as a bit of a

Ve genellikle 'dolar' bir parça

sales or marketing tool

satış veya pazarlama aracı olarak kullanılır

because somehow 'bucks' makes things sound cheaper

çünkü 'dolar' bir şekilde kulağa daha ucuz

or less expensive.

veya daha az pahalı geliyor.

It's only twenty bucks! Let's get it..

Sadece yirmi dolar! Anlayalım..

What? Twenty dollars? I'm not paying that.

Ne? Yirmi dolar? Bunu ödemiyorum.

No.. it's only twenty bucks. It's nothing!

Hayır.. sadece yirmi dolar. Mühim değil!

So this is exactly the same amount

Yani bu tamamen aynı miktar

but using 'bucks' makes it sound cheaper somehow.

ama 'dolar' kullanmak kulağa daha ucuz geliyor.

So it's a good sales tool.

Bu yüzden iyi bir satış aracıdır.

'Cents' and 'coins' are also countable nouns

'Cent' ve 'madeni para' da

relating to money.

parayla ilgili sayılabilir isimlerdir.

Do you have any coins? I need them to pay for parking.

Madeni paran var mı? Otopark parasını ödemelerine ihtiyacım var.

Sorry, I've only got fifty cents.

Üzgünüm, sadece elli sentim var.

Now, 'quid' is countable

Şimdi, 'quid' sayılabilir

but it doesn't have a plural form.

ama çoğul hali yok.

It'll cost you a quid.

Sana bir sterline mal olacak.

Can you lend me twenty quid?

Bana yirmi sterlin borç verebilir misin?

There is no plural sound.

Çoğul ses yoktur.

Now when you think about money like this,

Şimdi parayı böyle düşündüğünüzde,

it's easy to see how it's countable, right?

nasıl sayılabilir olduğunu görmek kolay değil mi? Bankada

We know exactly how many dollars and cents

tam olarak kaç dolar ve

we have in the bank.

sentimiz olduğunu biliyoruz.

So of course money is countable, right?

Yani tabii ki para sayılabilir, değil mi?

But actually, some English nouns that refer to money

Ama aslında, parayı ifade eden bazı İngilizce isimler

are uncountable

sayılamaz

and this has a huge impact

ve

when you're using these words in English sentences.

bu kelimeleri İngilizce cümlelerde kullandığınızda bunun çok büyük bir etkisi vardır.

So to find out more about that,

Bununla ilgili daha fazlasını öğrenmek için

check out this lesson I made about uncountable nouns

sayılamayan isimlerle ilgili yaptığım bu derse bakın

but right now, we'll continue talking about

ama şu anda

uncountable nouns relating to money, okay?

parayla ilgili sayılamayan isimler hakkında konuşmaya devam edeceğiz, tamam mı?

'Money' is an uncountable noun and 'cash' is a synonym.

'Money' sayılamayan bir isimdir ve 'nakit' eşanlamlıdır.

It's also an uncountable noun which means

Aynı zamanda sayılamayan bir isimdir, yani

that they have only one form.

sadece bir biçimleri vardır.

There is no plural form.

Çoğul şekli yoktur.

We would never say 'monies' or 'cashes'.

Asla 'para' veya 'nakit' demeyiz.

Did you bring any money for the tickets?

Biletler için para getirdin mi?

I haven't got enough money to pay for lunch. Sorry.

Öğle yemeğini ödeyecek kadar param yok. Üzgünüm.

Now, this is interesting!

Şimdi, bu ilginç!

Once an amount gets over a thousand,

Bir miktar binin üzerine çıktığında,

you'll notice people saying 'grand' or 'K'

insanların 'grand' veya 'K' dediğini fark edeceksiniz

and this just means thousand.

ve bu sadece bin anlamına geliyor.

So this is quite common across

Yani bu,

all English-speaking countries.

İngilizce konuşulan tüm ülkelerde oldukça yaygın.

He earned 80K in three months.

Üç ayda 80 bin kazandı.

We borrowed fifty grand from my parents

to put a deposit on a house.

Bir eve depozito yatırmak için ailemden elli bin borç aldık.

So that's fifty thousand dollars.

Yani elli bin dolar.

Now some nouns in English can be

Artık İngilizce'deki bazı isimler

countable and uncountable.

sayılabilir ve sayılamayan olabilir.

'Coin' is like this.

'Para' böyledir. Madeni

Coins are countable, you can see

paralar sayılabilir,

I've got several of them right here.

burada birkaç tane olduğunu görebilirsiniz.

Now this is the common use of 'coin', right?

Şimdi 'madeni para'nın yaygın kullanımı bu, değil mi?

There are several coins here

Burada birkaç madeni para var,

but 'coin' can also be used informally

ancak 'madeni para' gayri resmi olarak

as a synonym for money.

paranın eşanlamlısı olarak da kullanılabilir.

She must be on some good coin.

İyi bir parası olmalı.

They've just bought a new house!

Yeni bir ev aldılar!

So this means she must be making lots of money.

Yani bu onun çok para kazanması gerektiği anlamına geliyor.

"She's on good coin" not "She's on good coins"

"O iyi para kazanıyor" değil, "O iyi para kazanıyor"

Okay so let's talk about some verbs to use

Tamam o zaman İngilizce paradan bahsederken kullanabileceğiniz bazı fiiller hakkında konuşalım

when you're talking about money in English.

.

So when you go to work,

Yani işe gidince

you earn money, don't you?

para kazanıyorsun değil mi? Bir başkasının

Have you ever wondered how much

ne kadar kazandığını hiç merak ettiniz mi

money someone else earns?

?

Some people are much better at

Bazı insanlar

saving money than others, right?

para biriktirmede diğerlerinden çok daha iyidir, değil mi?

Some people spend their money straightaway

Bazı insanlar paralarını alır almaz hemen harcarlar

as soon as they get it

and then they have to

ve sonra

borrow money from their friends and family.

arkadaşlarından ve ailelerinden borç para almak zorunda kalırlar.

Do you know anyone like that?

Böyle birini tanıyor musun?

When you borrow money from a bank,

Bir bankadan borç para aldığınızda,

you take out a loan.

kredi çekersiniz.

So the bank loans you money,

Yani yeterli paranız olmadığında banka size borç para verir

when you don't have enough.

.

So notice here that 'loan' can be a verb and also a noun.

Burada 'borç'un bir fiil ve aynı zamanda bir isim olabileceğine dikkat edin.

But the problem is that then you owe the bank money.

Ama sorun şu ki bankaya borcun var.

I hate the feeling of owing someone money.

Birine borçlu olma hissinden nefret ediyorum.

I always try to repay that money as quickly as possible.

Her zaman bu parayı olabildiğince çabuk geri ödemeye çalışırım.

When you loan money from the bank,

Bankadan borç para aldığın zaman

you have to repay the money, right?

parayı geri ödemek zorundasın değil mi?

With interest.

İlgi ile.

So if you don't blow all your money

Yani tüm paranızı

as soon as you get it.

alır almaz havaya uçurmazsanız.

That's just an informal way of saying

Bu,

"Spend all your money."

"Tüm paranı harca" demenin resmi olmayan bir yolu.

So if you don't blow all your money as soon as you get it,

Yani paranızı alır almaz tüm paranızı harcamazsanız,

you may be able to invest the money.

parayı yatırıma çevirebilirsiniz.

And when someone, perhaps a relative, passes away

Ve birisi, belki de bir akrabası vefat ettiğinde

or they die, they might leave you some of their money.

veya kendisi öldüğünde, size paralarının bir kısmını bırakabilirler.

And when this happens, you inherit money.

Ve bu olduğunda, parayı miras alırsınız.

So the reality is that most things cost money, don't they?

Yani gerçek şu ki çoğu şey paraya mal oluyor, değil mi?

Not everything, but most things cost money.

Her şey değil, ama çoğu şey paraya mal olur.

Goodness, there are lots and lots of different

Tanrım,

verbs to use with 'money', aren't there?

'para' ile kullanılacak pek çok farklı fiil var, değil mi?

And also they can be used with the

Ayrıca

synonyms of 'money', as well.

'para' eşanlamlılarıyla da kullanılabilirler.

Lots of collocations to try and remember.

Denenecek ve hatırlanacak çok sayıda eşdizimlilik. Paradan bahsederken

Let's talk about adjectives that you can use

kullanabileceğiniz sıfatlardan bahsedelim

when you're talking about money.

.

So it's important to know that there are

Bu nedenle,

different adjectives to use with things.

şeylerle kullanılacak farklı sıfatlar olduğunu bilmek önemlidir.

So the things that you can buy with money and people.

Yani para ve insanlarla satın alabileceğiniz şeyler.

So that describes people's behaviour with money.

Yani insanların davranışlarını parayla açıklıyor.

So let's start with adjectives that describe things

O halde insanların satın alabileceği şeyleri tanımlayan sıfatlarla başlayalım

that people can buy.

.

So of course, you're probably used to the adjective,

Yani, elbette,

'expensive', when something costs a lot of money, right?

bir şey çok paraya mal olduğunda muhtemelen 'pahalı' sıfatına alışkınsınız, değil mi?

And 'cheap',

Ve

when something doesn't cost a lot of money.

bir şey çok paraya mal olmadığında 'ucuz'.

But I want to introduce you to a few other words,

Ama sizi birkaç başka kelimeyle,

other adjectives.

başka sıfatlarla tanıştırmak istiyorum.

I want to push your vocabulary a bit further today.

Bugün kelime dağarcığınızı biraz daha ileri götürmek istiyorum.

So I want you to think about a situation

where you bought something in the past

Geçmişte bir şey satın aldığınız

and you were happy with the price.

ve fiyattan memnun kaldığınız bir durumu düşünmenizi istiyorum.

It wasn't a cheap item but you were happy

Ucuz bir ürün değildi ama

to pay the price.

bedelini ödemekten mutluydun.

In your opinion, the value that you get

Size göre elde ettiğiniz değer,

is equal to the cost.

maliyete eşittir.

The benefit of the item

Öğenin faydası, onun

is equal to the amount that you will pay for it.

için ödeyeceğiniz miktara eşittir. O

So then, you can say "it's worth it."

zaman "buna değer" diyebilirsiniz.

We paid more for the house than we wanted to,

Ev için istediğimizden daha fazla para ödedik

but it's worth it. It's in a beautiful location.

ama buna değer. Güzel bir konumda.

You might also say that the price was fair or reasonable

Ayrıca fiyatın adil veya makul olduğunu söyleyebilirsiniz,

but if something costs more than you think it's worth,

ancak bir şey düşündüğünüzden daha pahalıysa,

you could say that "it's pricey."

"pahalı" diyebilirsiniz.

I almost bought a new sofa today but I decided

Bugün neredeyse yeni bir kanepe alacaktım ama

it was too pricey.

çok pahalı olduğuna karar verdim.

I'll keep looking for one that's a little cheaper.

Biraz daha ucuzunu aramaya devam edeceğim.

Now the adjective 'cheap' is not always a positive one.

Şimdi 'ucuz' sıfatı her zaman olumlu bir sıfat değildir.

It can suggest that something is poorly-made,

Bir şeyin kötü yapıldığını,

that the quality is bad.

kalitesinin kötü olduğunu düşündürebilir.

So if you want to say that something is cheap

Yani bir şeyin ucuz olduğunu söylemek

but express it in a more positive way,

ama bunu daha olumlu bir şekilde ifade etmek istiyorsanız,

you could use 'affordable' or 'economical'.

'uygun fiyatlı' veya 'ekonomik' kullanabilirsiniz.

We need more affordable housing options in the city.

Şehirde daha uygun fiyatlı konut seçeneklerine ihtiyacımız var.

Catching a bus to Thailand

Tayland'a giden bir otobüse binmek

is more economical than flying.

uçmaktan daha ekonomiktir.

That's a positive way to express 'cheaper'.

Bu 'daha ucuz' ifade etmenin olumlu bir yolu.

So how can we describe people and their money?

Peki insanları ve paralarını nasıl tanımlayabiliriz?

You probably know someone who is

Muhtemelen

generous with the money that they have.

sahip olduğu para konusunda cömert olan birini tanıyorsunuzdur.

They share it with everyone around them.

Çevrelerindeki herkesle paylaşırlar.

They're generous.

Cömerttirler.

Now if someone has a lot of money, you could say

Şimdi, birinin çok parası varsa,

"They're rolling in it."

"Yuvarlanıyorlar" diyebilirsiniz.

As in they're rolling in money. They've got lots of it!

Sanki para içinde yuvarlanıyorlar. Onlarda çok var!

Another common one, "They're loaded"

Başka bir yaygın olan, "Yüklüler"

or even "They've got heaps of coin."

veya hatta "Yığınla bozuk paraları var."

Now if someone doesn't have much money,

Şimdi, birinin fazla parası yoksa,

you might hear

"They're broke" or "They're skint"

"Onlar beş parasız" veya "Onlar zayıf" sözlerini duyabilirsiniz.

So 'broke' is common in Australia and in America,

Bu nedenle, 'meteliksiz' Avustralya'da ve Amerika'da yaygındır,

'skimp' is commonly used in the UK

'skimp' Birleşik Krallık'ta yaygın olarak kullanılır,

but both being that someone doesn't have

ancak her ikisi de parasızdır. birinin

much money or any money.

çok parası ya da hiç parası olmaması.

I'm completely broke.

Tamamen kırıldım.

Now if you know someone who doesn't

Şimdi,

like to spend their money,

parasını harcamaktan hoşlanmayan birini tanıyorsanız,

you could say "they're tight" or "a cheapskate".

"sıkı" veya "açıkgöz" diyebilirsiniz.

Now these are both insults, they're not kind words.

Şimdi bunların ikisi de hakaret, nazik sözler değil.

So don't use them to talk about your friends

Bu yüzden şaka yapmadığınız sürece arkadaşlarınız hakkında konuşmak için bunları kullanmayın

unless you're joking around.

.

My boss is so tight, he cancelled our Christmas party

Patronum o kadar katı ki,

because there were too many people to invite.

davet edilecek çok insan olduğu için Noel partimizi iptal etti.

So if you don't mean to insult someone

Dolayısıyla, birini aşağılamak istemiyorsanız

and you're suggesting that it's a good thing

ve paralarını harcamamasının iyi bir şey olduğunu söylüyorsanız

that they don't spend their money, then instead

, bunun yerine

use a different adjective like

'thrifty' or 'money-conscious'.

'tutumlu' veya 'para düşkünü' gibi farklı bir sıfat kullanın.

My auntie is thrifty with her money,

Teyzem parasında tutumlu,

she doesn't earn much but she lives comfortably.

fazla kazanmıyor ama rahat yaşıyor.

Now if someone doesn't like to spend money,

Şimdi, eğer biri para harcamaktan hoşlanmıyorsa,

that's not necessarily a bad thing, is it?

bu mutlaka kötü bir şey değildir, değil mi?

Sometimes that's a really positive quality.

Bazen bu gerçekten olumlu bir niteliktir.

So I've introduced a lot of new words

Bu yüzden bu ders boyunca pek çok yeni kelime tanıttım

throughout this lesson. Lots of words to do with money.

. Para ile ilgili birçok kelime.

What I suggest you do, is take a few moments

Yapmanı önerdiğim şey,

to write a paragraph right now.

hemen şimdi bir paragraf yazmak için birkaç dakikanı ayırman.

Write about the people in your life who suit

Hayatınızda

these adjectives or things you've done with the verbs

bu sıfatlara uyan kişiler veya

that we talked about earlier.

daha önce bahsettiğimiz fiillerle yaptığınız şeyler hakkında yazın.

Do you know someone who's loaded

Zengin

or someone who's thrifty?

veya tutumlu birini tanıyor musun?

Tell me about it in the comments.

Yorumlarda bana bundan bahsedin.

Practise using these words in sentences.

Bu kelimeleri cümle içinde kullanma alıştırması yapın.

I really hope that you enjoyed this lesson.

Umarım bu dersten keyif almışsındır.

Money is something that we

Para

all talk about a lot, don't we?

hepimizin hakkında çokça konuştuğu bir şey değil mi?

So I hope that you learned some new ways

Umarım

to express yourself today.

bugün kendinizi ifade etmenin yeni yollarını öğrenmişsinizdir.

Please show your love and support

Lütfen

for the mmmEnglish channel

by clicking that red subscribe button just down there.

hemen alttaki kırmızı abone ol düğmesine tıklayarak mmmEnglish kanalına olan sevginizi ve desteğinizi gösterin.

If you're not a subscriber already, you should be!

Henüz abone değilseniz, olmalısınız!

Come and join us!

Gel ve bize katıl!

If you want to keep watching

İzlemeye

and keep practising with me,

ve benimle pratik yapmaya devam etmek istiyorsanız,

check out these lessons here.

buradaki derslere göz atın.

Otherwise, thanks for watching. I'll see you next week.

Aksi takdirde, izlediğiniz için teşekkürler. Gelecek hafta görüşürüz.

Bye for now!

Şimdilik hoşça kal!