The Secret to Understand Fast-Talking Native English Speakers

Well hey there I'm Emma from mmmEnglish

Merhaba, ben mmmEnglish'den Emma

and this is a lesson I'm excited about because we're going to be

ve bu beni heyecanlandıran bir ders çünkü

working on your listening skills, especially to help you understand

özellikle ana dili İngilizce olan hızlı konuşanları anlamanıza yardımcı olmak için dinleme becerileriniz üzerinde çalışacağız

fast-talking native English speakers.

.

The secret is reductions. I know that for so many of my students,

İşin sırrı indirimlerde. Çoğu öğrencim için

it is hard to understand native English speakers in real life,

gerçek hayatta film izlerken veya TV izlerken anadili İngilizce olan kişileri anlamanın zor olduğunu biliyorum

when you're watching movies or you're watching TV

because some of us speak so quickly.

çünkü bazılarımız çok hızlı konuşuyor.

We connect words, we delete, we change sounds.

Kelimeleri bağlarız, sileriz, sesleri değiştiririz. Duymayı

There is a huge difference between the word that you expect

beklediğiniz kelime

to hear, the word that you learned and then the word that actually

, öğrendiğiniz kelime ile

comes out of our mouths, right? So to help you understand

ağzımızdan çıkan kelime arasında çok büyük bir fark var, değil mi?

native English speakers, I'm going to help you to practise

Anadili İngilizce olan kişileri anlamanıza yardımcı olmak için, pratik yapmanıza

and to recognise the most common reductions,

ve

the ones that you hear native speakers use every day,

anadili İngilizce olanların her gün kullandığını duyduğunuz en yaygın kısaltmaları tanımanıza yardımcı olacağım.

I'm going to help you to practise hearing them but also practise

using them if you want to.

İsterseniz bunları kullanarak pratik yapın.

You'll also find a PDF download with all of the

Ayrıca, telaffuz notları ve evde pratik yapabileceğiniz bazı örnek cümleler de dahil olmak üzere bugünün dersinde pratik yapacağımız tüm ifadeleri içeren bir PDF indirmesi de bulacaksınız

expressions that we'll practise in today's lesson including the

pronunciation notes and some example sentences

that you can practise with at home.

. Bu videonun

There's also the answers to the quiz which is going to be at the

sonunda yer alacak olan sınavın cevapları da var,

end of this video so make sure you stick with me until the end,

bu yüzden sonuna kadar benimle kaldığınızdan emin olun,

grab the workbook, the link is down in the description below.

çalışma kitabını alın, bağlantı aşağıdaki açıklamada.

What makes listening to native English speakers so hard?

Anadili İngilizce olan kişileri dinlemeyi bu kadar zorlaştıran nedir?

I think there are a few different answers to this question but

Bu sorunun birkaç farklı yanıtı olduğunu düşünüyorum, ancak

one in particular that I want to highlight for you

sizin için özellikle vurgulamak istediğim bir tanesi,

is that you learn English at school like this:

okulda İngilizce'yi şu şekilde öğreniyorsunuz:

What are you doing this afternoon?

Bu öğleden sonra ne yapıyorsunuz?

And then you go out into the real world and you hear this:

Ve sonra gerçek dünyaya gidersiniz ve şunu duyarsınız:

What are you doin' this arvo?

Bu arvoda ne yapıyorsun?

The sounds that you associate with these words here

Burada bu kelimelerle ilişkilendirdiğiniz seslerin

need to adjust, don't they?

ayarlanması gerekiyor, değil mi?

You need to teach your brain to recognise the sounds

Beyninize sesleri tanımayı

and to associate them with the words that you already know

ve bunları zaten bildiğiniz kelimelerle ilişkilendirmeyi öğretmelisiniz,

so that your brain's not

böylece beyniniz

hearing something strange but then sifting

garip bir şey duyup ardından

through your head going:

kafanızda şöyle süzgeçten geçmesin:

What's sarvo?

Sarvo nedir?

We just need to train your brain to hear 'sarvo' and associate it with

Beyninizi 'sarvo'yu duyması ve

this afternoon.

bu öğleden sonrayla ilişkilendirmesi için eğitmemiz gerekiyor.

To be fair, 'sarvo' is a very Australian expression.

Adil olmak gerekirse, 'sarvo' çok Avustralyalı bir ifadedir.

The expressions that you hear and you learn in this lesson today

Bugün bu derste duyduğunuz ve öğrendiğiniz ifadeler,

are really common across different types of English.

farklı İngilizce türlerinde gerçekten yaygındır.

They're used in lots of different places where English is spoken

İngilizce'nin konuşulduğu pek çok farklı yerde kullanılırlar

and the lesson is going to help you to understand TV shows

ve ders, TV programlarını

a little better, it's going to help you to understand fast-talking

biraz daha iyi anlamanıza, hızlı konuşan anadili İngilizce olan kişileri anlamanıza yardımcı olur

native English speakers and if you are ready to take on some of

ve üstesinden gelmeye hazırsanız

these expressions yourself, it's going to help you to sound a little

Bu ifadelerden bazılarını kendiniz

more natural as you speak in English as well.

de İngilizce konuşurken biraz daha doğal konuşmanıza yardımcı olacaktır. Bu

So let's get started with some really common greetings

nedenle, genellikle azaltılan gerçekten yaygın selamlamalardan bazılarıyla başlayalım

that often get reduced.

.

How's it going?

Nasıl gidiyor?

Try it.

Dene.

How's it going?

Nasıl gidiyor?

This is like how is life going? How are things going?

Hayat nasıl gidiyor? Nasıl gidiyor?

I hope, you know, you're well - it's a really common greeting

Umarım iyisindir - bu her zaman kullandığımız gerçekten yaygın bir selamlamadır

that we use all the time.

.

How are you going?

Nasıl gidiyor?

That R is completely dropped, right?

Bu R tamamen düştü, değil mi?

Well you might hear a little schwa,

Biraz schwa duyabilirsin,

How are you going?

Nasıl gidiyor?

And notice as well that that -ng sound at the end

Ayrıca sondaki -ng sesinin "Nasıl gidiyorsun?" şeklinde düştüğüne de dikkat edin.

drops just to a

How are you going?

How are you?

Nasılsın?

Super short, right?

Süper kısa, değil mi?

How are you?

Nasılsın? Bu gerçekten yaygın selamlaşmaların

Let's listen one more time just to get used to those sounds

seslerine alışmak için bir kez daha dinleyelim

of these really common greetings.

.

How's it going?

Nasıl gidiyor?

How are you going?

Nasıl gidiyor?

How are you?

Nasılsın?

You is one of the most common English words. We use it

You en yaygın İngilizce kelimelerden biridir. Bunu

all of the time in lots of different expressions

her zaman birçok farklı ifadede kullanırız

and it's often unstressed

ve genellikle vurgusuzdur, bu

so it often sounds quite different.

nedenle kulağa oldukça farklı gelir.

What do you...

Sen ne...

What do you can sound like

Neye benziyorsun Akşam

What do you want for dinner?

yemeği için ne istiyorsun?

But we also say whatcha?

Ama aynı zamanda ne diyoruz?

Whatcha want for dinner?

Akşam yemeği için ne istersin?

You'll hear both of these forms being used by native speakers.

Bu formların her ikisinin de anadili İngilizce olan kişiler tarafından kullanıldığını duyacaksınız.

If you want to try it out for yourself then just choose the one

Kendiniz denemek istiyorsanız, o zaman

that feels most comfortable for you, the sounds

sizin için en rahat hissettiren sesi,

that are most comfortable for you, try it.

sizin için en rahat olan sesi seçin, deneyin.

What do you want for dinner?

Akşam yemeği için ne istersin?

Whatcha want for dinner?

Akşam yemeği için ne istersin?

But here's the thing,

Ama mesele şu ki,

'what do you' and 'whatcha'

'ne yapıyorsun' ve 'whatcha'

can also mean what are you?

aynı zamanda sen nesin anlamına da gelebilir? Sen

What are you?

nesin?

What are you doing tomorrow?

Yarın ne yapıyorsun?

What are you doing tomorrow?

Yarın ne yapıyorsun?

The secret to knowing exactly what expression

Tam olarak hangi ifadenin kullanıldığını bilmenin sırrı,

is being used is to listen to the verb that follows.

ardından gelen fiili dinlemektir.

If it's the base form, then it's in the present tense

Temel biçimse, şimdiki zamandadır

and the auxiliary verb is do. If it's in the -ing form,

ve yardımcı fiil do'dur. -ing biçimindeyse,

it's the continuous tense and our auxiliary verb is be.

sürekli gergindir ve yardımcı fiilimiz be'dir.

What are you doing tomorrow?

Yarın ne yapıyorsun?

Let's talk about where do you.

Neredesin konuşalım.

So we've got do and you, both of the vowel sounds reduce

Yani biz ve sizin işimiz var, sesli harflerin ikisi de

to the schwa and they connect, don't they?

schwa'ya indirgeniyor ve birleşiyorlar, değil mi?

Where do you want to go?

Nereye gitmek istersin?

We can also use that sound like we were practising earlier.

Bu sesi daha önce pratik yapıyormuşuz gibi de kullanabiliriz.

Instead of 'where do you'

'Neredesin' yerine

Where do you want to go?

Nereye gitmek istiyorsun?

And if we just look at do you, it can sound like do ya.

Ve eğer sadece sana bakarsak, sana öyle gelebilir.

Do you like it?

Hoşuna gitti mi?

But it can also sound like

Ama aynı zamanda

Do you like it?

hoşunuza gitti mi?

Try it.

Dene.

Do you want to?

Sen istiyor musun?

Do you wanna?

İstiyor musun?

This one is even more connected than the previous one, isn't it?

Bu, öncekinden daha bağlantılı, değil mi? Gerçekten hızlı bir şekilde söylendiğinde

Can you hear how 'do you want to'

nasıl 'istiyorsun' ifadesini duyabiliyor musun

when it's said really quickly, it sounds like

,

Do you wanna?

ister misin?

Do you wanna go get lunch?

Öğle yemeği yemeye gitmek ister misin?

Do you want to go get lunch?

Öğle yemeği yemeye gitmek ister misin?

Could you becomes could you.

Yapabilir misin yapabilir misin?

Could you pass the salt?

Tuzu uzatabilir misin?

Would you?

Yapar mısın?

Would you like to watch a movie tonight?

Bu gece bir film izlemek ister misin? Peki

What about when that becomes a negative modal,

ya bu olumsuz bir modal olduğunda,

wouldn't you?

değil mi?

Wouldn't you?

Değil mi?

Wouldn't you agree?

Kabul etmez misin?

When we're talking about reductions it's really common for

İndirgemelerden bahsederken

vowel sounds to reduce to the schwa sound so they become

sesli harflerin schwa sesine indirgenmesi gerçekten yaygındır, böylece

unstressed, softer, lower in pitch and so with the verb have,

vurgusuz, daha yumuşak, perdeleri alçak hale gelirler ve bu nedenle have fiiliyle

we have the

vowel sound that we learned, right?

öğrendiğimiz sesli harfe sahibiz, değil mi?

But it's reduced down to the schwa.

Ama schwa'ya indirgendi.

So when you look at should have,

Yani, have'e baktığınızda,

we reduce that down it becomes should have

bunu aşağıya indiririz, bunun have olması gerekir

or it's also common that that V gets dropped as well in spoken

veya aynı zamanda konuşma İngilizcesinde de V'nin düşürülmesi yaygındır, bu

English so instead of hearing

nedenle, have, have, have sesini duymak yerine,

should have, you just hear the schwa sound

sadece schwa sesini duyarsınız

as have, should have.

.

I should have thought about that.

Bunu düşünmeliydim.

It's the same role for would have,

Bu, have için aynı roldür,

you might hear would have or woulda.

have veya have için duymuş olabilirsiniz.

I would have been here sooner but the traffic was crazy.

Daha önce burada olurdum ama trafik çılgıncaydı.

Try it.

Dene.

Could have becomes could've or could've.

Olabilirdi olabilirdi ya da olabilirdi.

I could have been here sooner but I got held up

Daha önce buraya gelebilirdim, ancak geciktim

and again with might have.

ve yine sahip olabilirdim.

Now I want to draw your attention to what's actually happening

Şimdi dikkatinizi burada gerçekte neler olduğuna çekmek istiyorum

here. The reduced word is the same, have,

. İndirgenmiş kelime aynıdır,

but the reduction and the way that it sounds often changes

ancak indirgeme ve seslendirme şekli genellikle

depending on the letter that comes after it.

ardından gelen harfe göre değişir.

So using might have, as an example, you might hear might have.

Bu nedenle, örnek olarak, have have olabilir'i duyabilirsiniz.

He might have done it already.

Bunu çoktan yapmış olabilir.

So in this sentence, the word after might have

Yani bu cümlede after kelimesi

starts with a consonant sound, right?

ünsüz bir sesle başlamış olabilir değil mi?

So it becomes might have, the ending is just a schwa.

Böylece sahip olabilir, son sadece bir schwa olur.

But you will also hear might have,

Ancak,

just like we were practising with the other modals with have.

have ile diğer kiplerle pratik yaptığımız gibi, have'yi de duyacaksınız.

Might have.

Olabilir.

If the word starts with a vowel following then we hear that sound.

Kelime bir sesli harfle başlıyorsa o sesi duyarız.

Might have already been there.

Zaten orada olabilirdi.

Now what is so interesting about these modal verbs with have,

Şimdi have, have, should have, have, have, have ile bu modal fiiller hakkında bu kadar ilginç olan şey,

could have, should have, would have, might have,

so with all of these reductions the word after have

tüm bu indirgemelerle birlikte have'den sonraki kelime

impacts the pronunciation.

telaffuzu etkiler.

Could have run.

Koşabilirdi.

Should have seen.

görmeliydim

Would have done.

Yapılmalıydı.

Might have been.

Belki olmuştur.

Now I've got one last little hint or tip that I want to give you about

Şimdi size bunun sahip olabileceği veya olabileceği hakkında vermek istediğim son bir küçük ipucu veya ipucum var

this might have or might have, it sounds like might of

which is grammatically incorrect.

.

This is a mistake that lots of native English speakers make too.

Bu, anadili İngilizce olan birçok kişinin de yaptığı bir hatadır.

Might of is not actually a correct phrase or statement in English.

Might of aslında İngilizce'de doğru bir ifade veya ifade değildir.

It's always might have, it just sounds like might of.

Her zaman sahip olabilir, sadece olabilirmiş gibi geliyor.

I might have done it.

yapmış olabilirim.

I might have been there.

Orada bulunmuş olabilirim.

It's not might of but might have.

Bu kudret değil ama sahip olabilir.

Speaking of of, let's talk about some reductions with of because

Bahsetmişken, of ile bazı indirimlerden bahsedelim çünkü

there are several really common ones that I want to share.

paylaşmak istediğim gerçekten yaygın birkaç tane var.

When of gets reduced, it reduces down to the schwa.

of azaldığında schwa'ya kadar azalır.

We hear...

Biz duyuyoruz...

So listen out for them. We have kind of becomes kinda.

Bu yüzden onları dinleyin. Bir çeşit hale geldik.

He's kind of bossy, isn't he?

O biraz otoriter, değil mi? Bir

Sort of becomes sorta.

nevi sorta olur.

You hear that flap T, sounds more like a D in my accent.

Vuruş T'yi duyuyorsunuz, aksanımda daha çok D gibi geliyor.

There has to be some sort of problem.

Bir çeşit problem olmalı.

Some of.

Bazı.

Pass me some of that!

Bana biraz uzat!

Most of.

Çoğu.

We finished most of the food yesterday.

Dün yemeğin çoğunu bitirdik.

Out of becomes outta.

Out of outta olur.

You can hear that flapped T again in my accent, outta.

O çırpılmış T'yi aksanımda tekrar duyabilirsin, outta. Çok

It's late. Let's get out of here.

geç. Hadi buradan gidelim. Bir

Lots of.

çok.

No need to rush. We've got lots of time.

Aceleye gerek yok. Çok zamanımız var.

A lot of becomes alotta.

Birçoğu alotta olur.

I won't be able to make it. I've got a lot of work to do.

Bunu yapamayacağım. Yapacak çok işim var.

Now we're gonna go through some reductions for two

Şimdi gerçekten çok yaygın olan iki indirimden bahsedeceğiz

really, really common ones. Again we're using the schwa sound

. Yine schwa sesini kullanıyoruz,

so going to becomes gonna.

bu yüzden "going", "going" olacak.

I'm not gonna make it tonight, sorry.

Bu gece gelemeyeceğim, üzgünüm.

Got to.

zorunda.

Gotta.

lazım.

Again, that flap T.

Yine o flep T.

It's late. We've got to get ready.

Geç oldu. Hazırlanmalıyız.

Want to.

İstemek.

Wanna.

istiyorum.

Hear that T? It's completely gone.

T'yi duydun mu? Tamamen gitti.

Wanna.

istiyorum.

I want to leave by eight.

Sekizde gitmek istiyorum.

Ought to.

Yapmalıyım.

A little less common but you'll still hear it. Ought to.

Biraz daha az yaygın ama yine de duyacaksınız. Yapmalıyım.

You ought to go to bed.

Yatmalısın.

That kind of sounds a lot like order, right?

Bu kulağa daha çok düzen gibi geliyor, değil mi?

This is why it's tricky.

Bu yüzden zor.

You hear the verb give and let used with me all the time in English.

Give ve let fiilinin benimle her zaman İngilizce olarak kullanıldığını duyarsınız.

Give me or let me do something.

Ver ya da izin ver bir şey yapayım.

Now because these are such common expressions

Şimdi bunlar çok yaygın ifadeler

and combinations, we get really lazy with the sounds.

ve kombinasyonlar olduğundan, seslerle gerçekten tembelleşiyoruz.

Give me. Let me.

Ver bana. Bana izin ver.

So we just drop the end part of both of those verbs,

Bu yüzden bu fiillerin her ikisinin de son kısmını atıyoruz,

you don't hear give me, gimme.

ver bana, ver'i duymuyorsunuz.

I won't be long, just give me a minute.

Uzun geçmeyeceğim, bana bir dakika verin.

Let me.

Bana izin ver.

Let me check that for you.

Senin için kontrol etmeme izin ver. Buna ne dersin

How about this one? Don't know.

? bilmiyorum

I don't know.

Bilmiyorum.

I don't know what you mean.

Ne demek istediğini bilmiyorum.

Again because it's so common you might even see this written

Yine çok yaygın olduğu için bu yazılı bilmeceyi bile görebilirsiniz

dunno.

.

Them can sometimes be reduced right down to 'em.

Bunlar bazen onlara indirgenebilir.

We don't hear at all.

Hiç duymuyoruz.

There isn't enough space for all of them.

Hepsi için yeterli alan yok.

In the same way that them gets reduced, him and her

Aynı şekilde küçültülürlerse, o ve kendisi de

can often be reduced down as well so you don't hear the

sık sık küçültülebilir, böylece siz

sound.

sesi duymazsınız.

You might just hear: I'll get him.

Şunu duyabilirsiniz: Onu yakalayacağım.

Or I'll get her.

Yoksa onu alırım.

Because.

Çünkü.

Do you know this one?

Bunu biliyor musun?

How does it sound when it gets reduced down?

Düştüğünde kulağa nasıl geliyor?

Because.

Çünkü.

I won't make it tonight because I've got a birthday to go to.

Bu gece gelemeyeceğim çünkü gitmem gereken bir doğum günüm var.

Try it.

Dene.

Because. I've got a birthday.

Çünkü. Doğum günüm var.

This little challenge is gonna be a really great way to practise

Bu küçük meydan okuma, bugün deneyimlediğimiz

listening and hearing the new sounds and new ways of

yeni sesleri ve ifadeleri telaffuz etmenin yeni yollarını dinleme ve duyma pratiği yapmak için gerçekten harika bir yol olacak

pronouncing the expressions that we went through today.

.

So get a pen and paper ready,

O yüzden bir kalem ve kağıt hazırlayın,

write them down as we go. Let's do it.

ilerledikçe bunları yazın. Hadi yapalım.

Are you going to come tonight?

Bu gece gelecek misin?

Do you want to buy tickets?

Bilet almak ister misin?

I need to check. My friend might have bought tickets already.

Kontrol etmem gerek. Arkadaşım biletleri çoktan satın almış olabilir. Senden ne haber

What about you?

? Bu

I'm going to stay in tonight because I'm really tired.

gece evde kalacağım çünkü gerçekten yorgunum.

Spend some time with us, it's going to be fun.

Bizimle biraz zaman geçir, eğlenceli olacak.

Yeah you don't want to be thinking: I should have been there.

Evet, şunu düşünmek istemezsiniz: Orada olmalıydım.

You're right. I don't know what I want to do anymore.

Haklısın. Artık ne yapmak istediğimi bilmiyorum.

What do you want to do on Saturday?

Cumartesi günü ne yapmak istersin?

We've got to go check out that new market.

Gidip şu yeni pazarı kontrol etmeliyiz.

I'm not going to come on Saturday.

Cumartesi gelmeyeceğim.

I have a lot of work to do. You guys have fun though!

Yapacak çok işim var. Siz yine de iyi eğlenceler!

So how did you go? Do you feel pretty confident about all of those

Peki nasıl gittin? Duyduğunuz tüm bu ifadeler hakkında kendinize oldukça güveniyor musunuz

expressions that you heard? If you want to check the answers,

? Cevapları kontrol etmek istiyorsanız bu dersle

make sure you download the PDF that I made that goes along

birlikte hazırladığım PDF'yi indirdiğinizden emin olun

with this lesson.

.

You can download it using the link right below in the description.

Açıklamanın hemen altındaki bağlantıyı kullanarak indirebilirsiniz.

The cool thing is that once you do that I'm going to send you

Harika olan şey, bunu yaptığınızda size

all of the PDF's that I make for all of my lessons here on Youtube

YouTube'daki tüm derslerim için hazırladığım tüm PDF'leri göndereceğim,

so you'll never miss out!

böylece hiçbir şeyi kaçırmayacaksınız!

I really do hope that you found this lesson useful

Bu dersi yararlı bulduğunuzu gerçekten umuyorum

and if you did, make sure you give it a like, that you bookmark this

ve bulduysanız, bu

page or maybe even save the video,

sayfayı beğendiğinizden, bu sayfaya yer işareti koyduğunuzdan veya hatta belki videoyu kaydettiğinizden emin olun.

whatever you need to do to keep practising and keep reviewing

these sounds and if you want to find out more about

connected speech and linking words,

bağlantılı konuşma ve kelimeleri birbirine bağlama hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız,

I've got a whole series about that and you can watch it right here.

bununla ilgili bir dizim var ve hemen buradan izleyebilirsiniz. Bir

I'll see you in the next lesson.

sonraki derste görüşürüz.