How to Live a Meaningful Life | Brian S. Lowery | TED

205,593 views ・ 2024-09-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Elza Elif Mehdiyev Gözden geçirme: Eren Gokce
00:04
Life is amazing. Life is incredible.
0
4292
3587
Hayat harika. Hayat inanılmaz.
00:07
The experiences we have, the possibilities of personal achievement.
1
7879
5130
Sahip olduğumuz deneyimler, kişisel başarı imkânları.
Everest’in zirvesine çıkabilirsiniz.
00:13
You could summit Everest.
2
13009
1752
00:14
You could create a huge, successful business.
3
14761
2878
Büyük, başarılı bir iş kurabilirsiniz.
00:17
You could give a TED Talk.
4
17639
1418
Bir TED konuşması yapabilirsiniz.
00:20
And when you're successful, it feels incredible.
5
20433
3587
Başarılı olduğunuzda, hissettiğiniz o duygu inanılmaz.
00:24
Success, the flush of excitement, the celebration.
6
24062
4046
Başarı, heyecan çarpıntıları, kutlamalar.
00:28
And you should celebrate.
7
28108
1710
Tabii ki kutlamalısınız.
00:30
The congratulations, the posting on Instagram
8
30318
2211
Tebrikler, Instagram’da gönderiler
00:32
or wherever you put your stuff up.
9
32571
1751
ya da her nerede paylaşım yapıyorsanız.
00:34
It all feels great.
10
34322
1543
Her şey harika hissettiriyor.
00:36
But when that fades, when that starts to fade,
11
36366
3462
Ama bu duygu bazen yavaşça, bazen hepsi bir anda,
00:39
sometimes slowly, sometimes all at once,
12
39869
2837
kaybolduğunda ya da kaybolmaya başladığında,
00:42
a question comes up: "Is this it? Is this all there is?"
13
42706
4921
bir soru ortaya çıkar: “Bu mu? Her şey bundan mı ibaret?”
Bunun hakkında bir fikir vermek için size kendimle ilgili
00:49
And so I'm going to tell you a little story about myself,
14
49087
2961
kısa bir hikâye anlatacağım.
00:52
to give you a sense of this.
15
52048
1669
00:53
For those of you who don't know, I'm a professor at Stanford.
16
53758
3546
Bilmeyenler için, Stanford’da profesörüm.
00:57
When I got my job, I was elated, elated,
17
57345
4964
İşe alındığımda sevinmiştim, çok sevinmiştim
01:02
and a little bit terrified.
18
62309
2794
ve biraz da dehşete düşmüştüm.
01:05
And I was terrified because when you get a job like that,
19
65145
5213
Dehşete düşmüştüm, çünkü böyle bir iş bulduğunuzda,
01:10
you know you’re going to be reviewed in about seven years.
20
70358
3128
yaklaşık yedi yıl içinde gözden geçirileceğinizi biliyorsunuz.
01:13
And either you’re going to get tenure, more or less a job for life,
21
73528
4088
Ya aşağı yukarı ömür boyu sürecek bir pozisyon olan kadroya alınacaksınız
01:17
or you're going to get fired.
22
77616
1960
ya da kovulacaksınız.
01:19
(Laughs)
23
79993
1126
(Gülüşmeler)
01:21
It's a little bit like that movie "Glengarry Glen Ross,"
24
81161
3295
Biraz “Glengarry Glen Ross” filmini andırıyor:
01:24
the scene where Alec Baldwin's character goes in to give the motivational speech,
25
84497
4171
Alec Baldwin’in karakteri motivasyonel bir konuşma yapmaya başlıyor
01:28
and he says, "It's going to be a competition.
26
88668
2127
ve şöyle diyor: “Bir yarışma olacak.
01:30
First prize, Cadillac Eldorado.
27
90837
3337
Birincilik ödülü, Cadillac Eldorado.
01:34
Second prize, set of steak knives.
28
94174
3170
İkincinin ödülü, biftek bıçağı seti.
01:37
Third prize, you're fired."
29
97344
2210
Üçüncünün ödülü, kovuldun.”
01:40
It's a little bit like that, except there's no second prize.
30
100221
2878
Bu durum da biraz böyle, sadece ikincilik ödülü yok.
01:43
(Laughter)
31
103141
1293
(Kahkahalar)
01:44
And it turns out, as you might imagine, that has a way of focusing your mind.
32
104434
5088
Ortaya çıkıyor ki, tahmin edebileceğiniz gibi,
bu zihninizin odaklanmasını sağlıyor.
01:49
Right? So I was really, really focused on doing good research,
33
109564
3670
Değil mi? Bu yüzden çok iyi araştırma yapmaya,
makalelerimi yayınlamaya, sınıf içerisinde başarılı olmaya
01:53
getting my papers published, doing well in the classroom
34
113276
3253
ve kadroya alınmak için yapılması gereken diğer tüm o küçük şeylere
01:56
and all the other little things you need to do to get tenure.
35
116571
3003
gerçekten odaklandım.
01:59
And seven years later, I made it.
36
119616
3837
Yedi yıl sonra başardım.
02:03
(Applause)
37
123495
1042
(Alkışlar)
02:04
Thank you.
38
124537
1168
Teşekkür ederim.
02:05
(Applause)
39
125747
1043
(Alkış)
02:06
And it was a huge relief, and I was so excited.
40
126831
3963
Bu büyük bir rahatlamaydı ve çok heyecanlıydım.
02:10
I was so excited.
41
130835
1836
Çok heyecanlıydım.
02:12
But that question came up, is this it?
42
132671
4462
Ama o soru ortaya çıktı, her şey bu kadar mı?
02:17
Is this is this really all? All there is?
43
137133
3254
Her şey bundan mı ibaret? Her şey bu kadar mı?
02:20
And I reflected back,
44
140428
2836
Sonra geriye dönük düşündüm
02:23
and I thought about the time I spent in undergrad ...
45
143264
3003
ve lisans eğitimine harcadığım zamanı anımsadım...
02:27
five years in grad school, the tears.
46
147227
2669
yüksek lisansta geçen beş yıl, gözyaşları.
02:29
And there were a lot of tears.
47
149896
1460
Oldukça çok gözyaşı vardı.
02:31
The seven years of trying to get tenure.
48
151356
2252
Kadro almaya çalıştığım yedi yıl.
02:33
And I had expected, I had hoped
49
153650
2169
Beklemiştim, ummuştum ki
02:35
that when I made it past that, when I succeeded,
50
155819
2335
bunu aştığımda, başarılı olduğumda,
02:38
when I went through that threshold, life would feel different.
51
158154
3003
o eşiği geçtiğimde, hayat farklı olacak.
Kendimi tatmin olmuş hissedeceğim.
02:41
I would feel fulfilled.
52
161199
1376
02:42
It would feel meaningful to me.
53
162617
1543
Hayat anlamlı olacak.
02:44
My life would feel meaningful.
54
164160
2044
Hayatım anlamlı olacak.
02:47
But it turns out that wasn't what happened.
55
167288
3087
Ama öyle olmadığı ortaya çıktı.
02:50
Now when psychologists talk about meaningfulness in life,
56
170375
3712
Şimdi psikologlar hayattaki anlamlılıktan bahsettiklerinde,
02:54
what they're talking about is a sense that our lives matter,
57
174087
4338
hayatımızın önemli olduğundan,
02:58
that the world makes sense,
58
178466
2127
dünyanın mantıklı olduğundan,
03:00
that we are more than the sum of our minutes,
59
180593
4255
bizim hayatımızın bu gezegendeki dakikalarımızın, günlerimizin ve
03:04
days and years on this planet.
60
184848
2502
yıllarımızın toplamından daha öte bir anlam taşıdığından bahsediyorlar.
03:08
The research on meaningfulness in life
61
188184
2378
Hayattaki anlamlılık üzerine yapılan araştırmalar,
03:10
suggests there are three big ideas associated with meaningfulness in life.
62
190603
4046
hayattaki anlamlılık ile ilişkili üç büyük fikir olduğunu öne sürüyor.
03:14
The first big idea is coherence.
63
194649
3712
İlk büyük fikir tutarlılıktır.
03:18
The world needs to feel coherent.
64
198361
2419
Dünyanın tutarlı hissettirmesi gerekiyor.
03:20
After winter comes spring.
65
200780
1502
Kıştan sonra ilkbahar gelir.
03:22
After spring comes summer.
66
202282
1543
İlkbahardan sonra yaz gelir.
03:23
You get up in the morning,
67
203825
1293
Sabah kalkarsın,
dişlerini fırçalarsın, kahvaltı edersin,
03:25
brush your teeth, have breakfast,
68
205160
1626
03:26
get the kids off to school, go to work.
69
206828
1877
çocukları okula götürürsün, işe gidersin.
03:28
Those little routines make the world feel knowable,
70
208705
4087
Bu küçük rutinler, dünyayı bilindik,
03:32
predictable, coherent.
71
212792
3087
öngörülebilir, tutarlı hissettiriyor.
03:35
Now when you think about personal achievement,
72
215920
2628
Şimdi kişisel başarıyı düşündüğünüzde,
03:38
it does create, sometimes, this experience of coherence,
73
218590
2836
bazen bu da tutarlılık deneyimini yaratır,
03:41
because we achieve within a framework.
74
221426
2794
çünkü belli bir çerçeve içerisinde başarıyoruz.
03:44
I understood what they expected of me for tenure.
75
224262
2628
Kadro için benden ne beklediklerini anladım.
03:46
I understood that if I got my papers published,
76
226931
2461
Eğer makalelerim yayınlanırsa,
03:49
I did well in the classroom,
77
229434
1668
sınıfta başarılı olursam,
doğru insanlarla konuşursam, iş ağımı geliştirirsem
03:51
talked to the right people, did all the networking,
78
231102
2586
03:53
there was a good chance I'd get tenure.
79
233730
1877
kadroya alınma şansımın yükseleceğini anladım.
03:55
If you're trying to lose weight, you understand
80
235607
2669
Eğer kilo vermeye çalışıyorsanız, diyetinizi değiştirirseniz,
03:58
if you change your diet, you exercise, the weight will come off.
81
238276
4004
egzersiz yaparsanız kilonuzun düşeceğini anlarsınız.
04:02
Or at least we hope so.
82
242322
1418
Ya da en azından öyle umuyoruz.
04:03
(Laughs)
83
243782
1167
(Gülüşmeler)
04:04
Now those things,
84
244991
1710
Şimdi bu şeyler,
04:06
that framework gives the world a sense of coherence.
85
246743
3378
bu çerçeve, dünyaya bir tutarlılık duygusu veriyor.
04:10
Second big idea associated with meaningfulness in life:
86
250955
4380
Hayattaki anlamlılıkla ilişkili ikinci büyük fikir:
04:15
purpose.
87
255376
2044
Amaç.
04:17
Now, sometimes, people use the term purpose as a synonym
88
257462
3670
Şimdi, bazen, insanlar amaç terimini, hayattaki anlamla
eş anlamlı olarak kullanırlar.
04:21
for meaning in life.
89
261132
1168
04:22
And that's not how I mean it here.
90
262342
2085
Ben burada o şekilde kastetmiyorum.
04:24
Purpose is a way of thinking about what your life can be and should be
91
264427
3879
Amaç, hayatınızın gelecekte ne olabileceğine ve olması gerektiğine dair
04:28
in the future.
92
268348
1334
düşünmenin bir yoludur.
04:29
It's a way of directing your actions.
93
269724
2461
Eylemlerinizi yönlendirmenin bir yoludur.
04:32
It gives you goals.
94
272227
1293
Size hedefler verir.
04:33
When you get up in the morning, you know what you need to do.
95
273561
2878
Sabah kalktığınızda, ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz.
04:36
Here's where the drive for personal achievement is strongest.
96
276481
3295
Kişisel başarı güdüsünün en güçlü olduğu durumdur.
04:39
It's clearest.
97
279818
1167
En net olduğu.
04:41
When I was worried about tenure,
98
281486
1543
Kadro hakkında endişeleniyorken,
04:43
I knew exactly what I needed to do when I got up in the morning.
99
283071
3003
sabah kalktığımda ne yapmam gerektiğini tam olarak biliyordum.
Bir hedefiniz olduğunda, bir şeyi başarmaya çalışırken,
04:46
When you have a goal, when you're trying to achieve something,
100
286074
2961
ne yapmanız gerektiği,
04:49
you have a clarity about what you should do, how to direct your behavior.
101
289035
3545
nasıl davranacağınız konusunda netlik duyarsınız.
04:52
So that's the second big idea, it's purpose.
102
292580
3128
İkinci büyük fikir bu, amaç.
04:55
Now the third big idea,
103
295750
1919
Şimdi, üçüncü büyük fikir,
04:57
by many considered to be the most important,
104
297710
2586
birçok kişi tarafından en önemli olarak kabul edilendir:
05:00
is significance.
105
300296
2044
Önem.
05:02
And the way I like to think about significance
106
302382
2210
Ve önem konusunda düşünmek istediğim şey,
05:04
is the sense that you can transcend yourself,
107
304634
3837
kendinizi aşabileceğiniz,
05:08
that you are more than what you are right now,
108
308513
2461
şu anda olduğunuzdan daha fazlası olabileceğiniz,
05:10
that you will continue to matter into the future,
109
310974
2794
gelecekte, bu anın ötesinde de
05:13
beyond this moment.
110
313768
1543
önemli olmaya devam edebileceğiniz duygusudur.
05:15
This is where I think personal achievement falls short.
111
315979
3253
Burada kişisel başarının yetersiz kaldığını düşünüyorum.
05:19
By definition, personal achievement focuses on you, to focus on the self.
112
319274
5297
Tanım olarak, kişisel başarı size, bireye odaklanır.
05:24
And if that's all there is, it's difficult to have significance.
113
324612
4338
Herşey sadece bu kadarsa, önem bulmak zordur.
05:28
OK.
114
328950
1376
Tamam.
05:30
So now I want to think about meaningfulness in life
115
330326
2670
Şimdi hayattaki anlamlılık
05:32
and significance in particular.
116
332996
1835
ve özellikle önem üzerine düşünmek istiyorum.
05:34
It brings to mind a quote attributed to Leonardo da Vinci.
117
334873
3378
Bu Leonardo da Vinci’ye atfedilen bir alıntıyı akla getiriyor.
05:38
Some of you might know it.
118
338251
1251
Bazılarınız biliyor olabilir.
05:39
So Leonardo da Vinci was purported to have said, on his deathbed ...
119
339544
3837
Leonardo da Vinci’nin ölüm döşeğinde şöyle söylediği iddia edilmektedir...
05:44
"I have offended God and mankind,
120
344924
4088
”Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için
05:49
because my work did not achieve the quality it should have."
121
349053
3796
Tanrı’yı ve insanlığı gücendirdim”
05:54
Now I wasn’t there, so I don’t know if he said that exactly in that way.
122
354434
4296
Şimdi ben orada değildim, bu yüzden bunu tam olarak
bu şekilde söyledi mi bilmiyorum.
05:58
But here’s the thing:
123
358771
1252
Ama olay şu:
06:00
you can imagine it, you understand it.
124
360064
2878
Bunu hayal edebilirsiniz, bunu anlayabilirsiniz.
06:02
You understand what it means to have even the most glorious achievements
125
362984
3837
En görkemli başarılara bile sahip olmanın ve yine de, “Bu yeterli mi?”
06:06
and still ask, is this enough?
126
366821
3337
diye sorgulamanın ne demek olduğunu anlıyorsunuz.
06:10
Is this it? Is this all I add up to?
127
370199
3129
Bu kadar mı? Benim varlığım sadece bu kadar mı?
06:16
When I look back and think about my time early on in my career,
128
376539
4546
Geriye baktığımda ve kariyerimin ilk zamanlarını anımsadığımda,
ne zaman kariyerimin anlamlı olduğunu hissetiğimi düşünüyorum.
06:21
I think about when did it feel meaningful.
129
381085
2086
06:23
What gave me a sense of meaning?
130
383171
1793
Bana anlam duygusu veren neydi?
06:25
What I think about were my PhD students.
131
385006
3211
Aklıma doktora öğrencilerim geliyor.
06:28
So one of the things that faculty do is train the next generation of faculty.
132
388259
4755
Fakültenin yaptığı şeylerden biri yeni nesil öğretim üyelerini eğitmek.
06:33
And so you have PhD students for a significant amount of time,
133
393014
3211
Ve böylece uzun bir süre boyunca doktora öğrencileriniz var,
06:36
often could be five to six years.
134
396225
2294
genellikle beş ila altı yıl boyunca.
06:38
And the relationships are pretty intense.
135
398561
2044
Ve ilişkiler oldukça yoğun.
06:40
So let me tell you about my first student, Miguel Unzueta.
136
400647
3003
Size ilk öğrencim Miguel Unzueta'dan bahsedeyim.
06:43
So Miguel was born in El Paso, Texas, in a relatively low-income area.
137
403691
4630
Miguel, Teksas, El Paso’da nispeten düşük gelirli bir bölgede doğmuş.
06:48
Really smart kid. Does well in school,
138
408321
2586
Gerçekten akıllı bir çocuk. Okulda başarılı olup,
06:50
ends up at the University of Texas at Austin,
139
410907
2294
harika bir üniversite olan
Austin Teksas Üniversitesi’ne girmiş.
06:53
which is a great university.
140
413242
1627
06:54
Does well there, eventually ends up in the PhD program at Stanford.
141
414911
3754
Orada iyi iş çıkarıp, sonunda Stanford’daki
doktora programına kabul almış.
06:58
So Miguel gets there the year before I do.
142
418706
2586
Yani Miguel benden bir yıl önce oraya gelmiş.
07:01
And by his own account, he's having a tough time.
143
421292
2920
Ve kendi deyimiyle, zorlu zamanlar geçirmiş.
07:04
It's a little rough,
144
424253
1127
Biraz zorlanıyormuş,
07:05
in part because he doesn't have the cultural capital
145
425421
3003
kısmen Stanford gibi yerlere giden birçok insanın sahip olduğu
07:08
that many people that go places like Stanford have.
146
428424
2419
kültürel sermayeye sahip olmadığı için.
07:10
He doesn't understand how the place works, so he's struggling a little bit.
147
430885
3670
Mekânın nasıl çalıştığını anlamadığı için biraz mücadele ediyormuş.
07:14
Now when I arrive, I’m really impressed, because he’s so smart, he’s ambitious,
148
434597
4671
Şimdi, çok akıllı, hırslı olduğu, sorular sorduğu ve benim ilgilendiğim şeylere
ilgisi olduğu için ben geldiğimde, ondan gerçekten etkilendim.
07:19
and he's asking questions and interested in things that I'm interested in.
149
439310
3545
Bu yüzden onunla çalışmak için gerçekten heyecanlıydım.
07:22
So I'm really excited to work with him.
150
442897
1960
07:24
And so we started to work together and again, it's really intense.
151
444857
3212
Ve böylece birlikte çalışmaya başladık ve
dediğim gibi, gerçekten yoğun bir şekilde.
07:28
I'm working with him for four years.
152
448069
1752
Dört yıldır beraber çalışıyoruz.
07:29
We see each other almost every day for those four years.
153
449821
3044
Bu dört yıl boyunca birbirimizi neredeyse her gün gördük.
07:32
And some days, we're working together 10 to 12 hours a day.
154
452907
3712
Ve bazı günler, günde 10 ila 12 saat beraber çalıştığımız oldu.
07:36
So it's a very intense experience.
155
456619
2544
Bu yüzden çok yoğun bir deneyimdi.
07:39
And what I remember about that time
156
459163
2127
Ve o zaman hakkında hatırladığım şey,
07:41
was that I was really worried about doing enough
157
461290
3671
onun başarılı olacağından emin olmak için yeterince şey
yapmak hakkında gerçekten endişelendiğimdi.
07:45
to make sure he would be successful.
158
465003
2002
Endişeliydim, “İyi bir danışman mıyım?
07:47
I was concerned, "Am I being a good advisor?
159
467046
2086
Ona ihtiyacı olanı verebiliyor muyum?
07:49
Am I giving him what he needs?
160
469132
1501
07:50
Am I helping him in his story?"
161
470675
2544
Hikâyesinde ona yardım edebiliyor muyum?”
07:53
Now keep in mind I want to get tenure.
162
473219
2377
Şimdi unutmayın ki, kadroya alınmak istiyordum.
07:55
I still think I'm going to get fired.
163
475596
2211
Hâlâ kovulacağımı düşünüyordum.
07:57
So even with that fear,
164
477849
1626
Bu korkuya rağmen
07:59
I'm worried about what do I need to do
165
479517
2711
Miguel’in hikâyesine ve yolculuğuna devam edebilmesini sağlamak için
08:02
to make sure Miguel can continue in his story and his journey.
166
482270
3920
ne yapmam gerektiği hakkında endişeliydim.
08:07
And by the way, he did. He's been great. He got a job.
167
487400
3587
Ve bu arada, o da başardı. Harikaydı. Bir iş buldu.
08:11
He's been a professor now for over 15 years at UCLA.
168
491029
3253
UCLA’da 15 yılı aşkın bir süredir profesörlük yapıyor.
08:14
He's had serious leadership roles at his university,
169
494323
2837
Üniversitesinde ciddi liderlik pozisyonlarına sahip
08:17
and I'm incredibly proud that I got a chance to be a little part of that.
170
497201
3963
ve bunun küçük bir parçası olma şansım olduğu için inanılmaz gurur duyuyorum.
08:22
What do I take from that?
171
502331
1752
Bundan ne öğrendim?
08:24
I take from that is that relationships are what provide us meaning.
172
504125
5464
Öğrendim ki, ilişkiler bize anlam veren şeylerdir.
08:29
And my guess is you already knew that.
173
509630
1836
Ve benim tahminim, bunu zaten biliyorsunuz.
08:31
I'm saying something a little bit more than that.
174
511507
2586
Buna biraz daha bir şey ekleyeceğim.
08:34
Not just that relationships provide meaning,
175
514135
2586
Anlam veren sadece ilişkiler değildir,
08:36
but that being a part of a story that is not your own provides meaning.
176
516763
6756
ama ayrıca kendinize ait olmayan bir hikâyenin parçası olmaktır.
08:43
Being a part of a story that is not your own provides meaning.
177
523561
4963
Kendinize ait olmayan bir hikâyenin parçası olmak anlam verir.
08:50
So where does this leave us?
178
530526
2378
Peki bundan ne çıkarabiliriz?
08:53
One, I think personal achievement is great.
179
533988
2252
Birincisi, kişisel başarının harika olduğunu düşünüyorum.
08:56
Like, I love my personal achievements.
180
536240
1877
Yani, ben kişisel başarılarımı seviyorum.
08:58
I'm really happy with my life. I think it's turned out OK.
181
538159
3253
Hayatımdan gerçekten memnunum. Bence her şey yolunda gitti.
09:01
I wish incredible personal achievements for all of you.
182
541412
3671
Hepinize inanılmaz kişisel başarılar diliyorum.
09:05
So I think that personal achievement is fantastic.
183
545124
2628
Yani kişisel başarının harika olduğunu düşünüyorum.
09:07
However, sometimes ...
184
547752
3086
Ancak, bazen...
09:11
we replace the deep human need for meaning
185
551839
4421
İnsanın anlam için duyduğu derin ihtiyacı,
09:16
with chasing of personal achievement,
186
556260
3462
kişisel başarı peşinde koşmakla değiştiriyoruz
09:19
and it's a problem when we confuse those two things.
187
559722
3420
ve bu iki şeyi karıştırmak bir sorun.
09:23
And the reason they get confused,
188
563184
2377
Ve bunların karışmasının nedeni,
09:25
the reason it's easy to confuse them
189
565603
2211
karışmalarının kolay olmasının sebebi,
09:27
is because personal achievement is easy to quantify.
190
567855
3128
kişisel başarının kolay ölçülmesidir.
09:31
You know if you got that job, if you bought that home,
191
571359
2794
Biliyorsun ki o işe girdiysen, o evi aldıysan,
09:34
you know what your salary is.
192
574153
1752
maaşının ne olduğunu biliyorsun.
09:35
It's easy to see and it feels comfortable to chase things you understand
193
575947
3587
Anladığınız ve başarabileceğiniz şeyleri
görmek kolaydır ve kovalamak rahattır.
09:39
and you can achieve.
194
579534
1459
09:41
That's one reason.
195
581035
1168
Bu bir sebep.
09:42
The other reason is that personal achievement feels good.
196
582245
4129
Diğer sebep ise kişisel başarının iyi hissettirmesidir.
Kişisel başarı iyi hissettiriyor.
09:47
Personal achievement feels good.
197
587166
1627
09:48
We think what we want is happiness,
198
588835
1751
İstediğimiz şeyin mutluluk olduğunu düşünüyoruz
09:50
and personal achievement provides a hit of happiness.
199
590628
2544
ve kişisel başarı bir mutluluk patlaması sağlar.
09:53
It feels fantastic when you make that achievement.
200
593214
3962
Bu başarıyı elde ettiğinizde harika hissedersiniz.
09:57
Getting meaning doesn't necessarily feel that way.
201
597176
3170
Anlam elde etmek illa ki bu şekilde hissettirmez.
Örneğin, araştırmalar, çocuklarına ebeveynlik yapmak için
10:00
For example, studies find that parents
202
600388
2461
10:02
who spend more time parenting their children
203
602890
2086
daha fazla zaman ayıran ebeveynlerin
hayattan daha fazla anlam çıkardıklarını,
10:05
report more meaningfulness in life,
204
605017
1752
10:06
but not necessarily more happiness.
205
606769
2169
ancak illa ki de daha fazla mutlu olmadıklarını bulmaktadır.
10:08
(Laughter)
206
608938
1168
(Kahkahalar)
10:10
So these things are not the same.
207
610106
2169
Yani bunlar aynı değil.
10:13
So if you want more meaning in life, what is there to do?
208
613609
3504
Hayatta daha fazla anlam bulmak istiyorsanız, ne yapabilirsiniz?
10:17
One, look for opportunities to participate in others' stories.
209
617155
5505
İlk olarak, başkalarının hikâyelerinde yer almak için fırsatlar arayın.
10:23
And it's funny I'm saying this
210
623244
1919
Ve bunu sahnede, çemberin içinde dururken
10:25
as I'm standing on this stage in the circle,
211
625204
2252
söylemem çok manidar ama
10:27
but there's a lot of main character energy,
212
627456
2044
idda ediyorum ki, şu anda, bu odada
10:29
I would argue, in this room right now.
213
629542
1835
başrol benim.
10:31
(Laughter)
214
631377
2169
(Kahkahalar)
10:33
It's fantastic, I love it.
215
633546
1627
Harika, bayılıyorum.
10:35
However, you might try a little supporting actor energy,
216
635214
5089
Ancak, eğer anlam arıyorsanız,
yardımcı oyuncu olmayı deneyebilirsiniz.
10:40
if you want meaning.
217
640303
1543
10:41
Play a supporting role in other people’s lives.
218
641888
2711
Diğer insanların hayatlarında yardımcı rol oynayın.
10:44
That's number one.
219
644640
1168
Bu birincisi.
10:45
Two, accept that the pursuit of meaning
220
645850
5088
İkincisi, anlam arayışının mutluluk yaratmayabileceğini
10:50
may not generate happiness.
221
650980
2544
kabul edin.
10:54
The pursuit of meaning might not generate happiness.
222
654150
2961
Anlam arayışı mutluluk yaratmayabilir.
10:57
In fact, it might be uncomfortable.
223
657111
2503
Hatta, rahatsız edici bile olabilir.
10:59
It turns out that meaning is more associated
224
659655
3504
Anlamın, bireyin kendisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik değil de,
11:03
with the self providing for others than providing for you, for yourself.
225
663159
4337
başkalarının ihtiyaçlarını karşılamakla ilişkili olduğu ortaya çıktı.
11:07
And that's sometimes a hard thing to do.
226
667538
2044
Ve bu bazen yapılması zor bir şeydir.
11:09
Expending effort, emotional energy
227
669624
5088
Mutluluk getirmeyecek bir şey adına çaba ve duygusal enerji harcamanın,
11:14
on behalf of something that is not going to return happiness
228
674754
3003
zamanımızı değerlendirmek
11:17
is not something that we tend to think of as a good use of our time.
229
677798
4255
için iyi bir yol olduğunu düşünme eğiliminde değiliz.
11:22
But it turns out it does produce meaning.
230
682053
2711
Ama bunun anlam verdiği ortaya çıkıyor.
11:25
So let me let me say just a couple more things
231
685848
3462
Bu yüzden birkaç şey daha söylememe izin verin.
11:29
One ...
232
689352
2252
Bir...
11:32
I think the human need and pursuit of meaning
233
692688
3796
Düşünüyorum ki, insanın anlam arayışına olan ihtiyacı
11:36
is both beautiful and profound,
234
696525
2211
hem güzel hem de derin,
11:38
because when you have meaning in your life,
235
698736
3420
çünkü hayatınızda anlam olması
11:42
that means that someone else gave you the opportunity
236
702198
4713
başka birinin size,
kendinize ait olmayan bir hikâyede yer alma fırsatı verdiği anlamına gelir.
11:46
to participate in a story that is not your own.
237
706953
2460
11:50
And for the meaning you have in your life, you should feel a deep gratitude
238
710581
4505
Hayatınızdaki anlam için ve
size ait olmayan bir hikâyede
11:55
for the people who have allowed you to participate in the story
239
715127
3587
yer almanızı sağlayan insanlara karşı derin bir şükran duymalısınız.
11:58
that it was not your own.
240
718756
1460
12:00
On the other side,
241
720258
2002
Diğer taraftan,
12:02
when you allow people to participate in your life,
242
722301
2878
insanların hayatınızda yer almalarına izin verdiğinizde
12:05
you're giving them the opportunity to generate meaning.
243
725179
3087
onlara anlam bulma fırsatı veriyorsunuz.
12:08
And so in that way, the deep, deep human need for meaning connects us in a circle,
244
728307
6090
Ve bence bu şekilde, insanın anlama karşı derin ihtiyacı,
bizi bir çember şeklinde birbirimize bağlar.
12:14
I think a beautiful and profound circle of generosity and gratitude.
245
734438
6131
Bence, güzel ve anlamlı bir cömertlik ve şükran çemberi şeklinde.
12:21
And so right now here, I'm deeply grateful that you all have let me
246
741487
4296
Ve şu an burada, hikâyelerinizde yer almama izin verdiğiniz için
12:25
participate in your stories.
247
745825
2544
hepinize çok minnettarım.
12:28
And that's deeply meaningful for me.
248
748369
1752
Ve, bu benim için çok anlamlı.
12:30
Thank you for that.
249
750121
1251
Teşekkür ederim.
12:31
(Applause)
250
751706
6214
(Alkışlar)
12:37
The theme of this conference is "The Brave and the Brilliant."
251
757962
3670
Bu konferansın teması “Cesur ve Zeki.”
12:43
I think that one way that we can experience or be brave
252
763092
5172
Bence deneyim kazanmanın ya da cesur olmanın bir yolu
12:48
is by accepting the fact that our personal achievements, what we're capable of,
253
768264
4880
kişisel başarılarımızın, yapabileceklerimizin,
12:53
the things that we've done,
254
773185
2294
yaptıklarımızın,
12:55
pale in comparison to the effect we have on other people
255
775521
5172
diğer insanlar üzerindeki etkimize
ve bu etkinin sonuçlarına kıyasla solgun kalacağı gerçeğini kabul etmektir.
13:00
and what that does in the world.
256
780735
1710
13:03
(Applause)
257
783112
5339
(Alkışlar)
13:08
And that is, you go through the world with all of your brilliance,
258
788451
3920
Yani, tüm parlaklığınızla dünyayı dolaşıyorsunuz,
13:12
and I mean that in terms of light,
259
792413
2419
ışık saçıyorsunuz,
13:14
as you go through the world, lighting the world,
260
794874
3044
dünyayı dolaşırken, dünyayı aydınlatırken,
13:17
when you interact with other people and you illuminate them
261
797918
3379
diğer insanlarla etkileşim kurduğunuzda, onları aydınlattığınızda,
13:21
and help them shine more brightly,
262
801297
3628
ve onların da daha parlak bir şekilde parlamalarına yardımcı olduğunuzda,
13:24
that's how the world gets illuminated.
263
804967
1835
dünya aydınlanıyor.
13:26
That's how we bring up the lights.
264
806844
2127
Bu şekilde ışık açıyoruz.
13:29
And the world, obviously, desperately needs that.
265
809013
2336
Ve tabii ki, dünyanın buna çok ihtiyacı var.
13:31
And in return, what you get is meaning,
266
811390
2670
Ve karşılığında, anlam kazanıyorsunuz,
13:34
because when we're gone,
267
814101
1502
çünkü bu dünyadan göçtüğümüzde,
13:35
all of the accomplishments will mean nothing.
268
815644
2420
tüm o kişisel başarıların hiçbir anlamı kalmayacak.
13:38
The only thing that will be left of you when you're gone --
269
818064
2836
Siz göçtüğünüzde
13:40
and we all will be gone eventually --
270
820900
1793
-- ki nihayetinde hepimiz yok olacağız --
13:42
the only thing will be left of you
271
822693
1627
sizden geriye kalan tek şey,
13:44
is the role you played in other people's stories,
272
824320
2335
başkalarının hikâyelerinde oynadığınız roller,
13:46
what you leave with other people,
273
826655
1711
diğer insanlara bıraktıklarınız,
13:48
how that reverberates through time.
274
828366
3211
ve bu etkilerin zaman boyunca nasıl yankılanacağıdır.
13:51
And that is a beautiful thing,
275
831577
1668
Bu çok güzel bir şey
13:53
and I wish all of that for you.
276
833245
1669
ve size tüm bunları diliyorum.
13:54
Thank you.
277
834914
1293
Teşekkür ederim.
13:56
(Cheers and applause)
278
836207
5964
(Tezahüratlar ve alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7