The Alchemy of Pop | Kesha | TED

Çeviri: ceyda nur arpa Gözden geçirme: Elif Usta

Welcome, ladies and gentlemen, to the Alchemy of Pop.

Bayanlar ve baylar, Pop Simyası'na hoş geldiniz.

What else in the world can change your mind,

Dünyada başka ne fikrinizi,

can change your mood,

ruh halinizi,

can change your entire energetic frequency in 3.5 minutes?

tüm enerji frekansınızı 3,5 dakikada değiştirebilir?

For me, that's pop music.

Benim için bu pop müzik.

And for me, that's alchemy.

Ve benim için, bu simyadır.

I'm Kesha, and I am a pop star.

Ben Kesha, ve ben bir pop yıldızıyım.

(Applause)

(Alkış)

I'm a singer, I'm a songwriter,

Ben şarkıcıyım, söz yazarıyım,

I'm an activist, and I'm a surprisingly good scuba diver,

aktivistim ve diğer pek çok şeyin yanı sıra şaşırtıcı derecede

amongst many other things.

iyi bir tüplü dalgıcım.

But the thing that drives me the most in this life is to write pop songs.

Ama bu hayatta beni en çok harekete geçiren şey pop şarkıları yazmak.

And let me tell you why.

Ve size nedenini söyleyeyim.

For me, songwriting and scuba diving are actually very similar.

Benim için şarkı yazımı ve tüplü dalış aslında çok benzer.

When I go diving, I like to go deep.

Dalışa gittiğimde, derine inmeyi severim.

I just jump right in that bitch.

Hemen o orospunun içine atlıyorum.

And I am a cave diver,

Ben bir mağara dalgıcıyım,

so I go in and I see this looming darkness,

bu yüzden içeri girerim ve bu karanlığı görürüm

and I swim right into it,

ve hemen içine yüzerim

and I look behind every corner,

ve her köşenin arkasına bakarım.

I leave no stone unturned.

Her taşı kaldırırım.

That's where the exciting shit happens.

Heyecan verici şeylerin olduğu yer burası.

When I'm writing a song, I also like to go deep.

Bir şarkı yazarken de, derine inmeyi seviyorum.

I like to explore my deepest, darkest thoughts.

En derin, en karanlık düşüncelerimi keşfetmeyi seviyorum.

This is also where the exciting shit happens.

Burası da heyecan verici şeylerin olduğu yer.

This is where I find my truth.

Gerçeğimi bulduğum yer burası.

Songwriting is a direct line of communication with the truth.

Şarkı yazarlığı, gerçekle doğrudan bir iletişim hattıdır.

In song you can say things you can't say out loud to anybody else.

Şarkıda kimseye yüksek sesle söyleyemeyeceğin şeyleri söyleyebilirsin.

Not your friends,

Ne arkadaşlarınıza

not your therapist, not your mom.

ne terapistinize, ne de annenize.

When I'm feeling anything intensely, I know it's time for me to write a song.

Yoğun bir şey hissettiğimde, bir şarkı yazma zamanımın geldiğini biliyorum.

I don't hide from my emotions.

Duygularımdan saklanmıyorum.

I dive into them.

Onlara dalıyorum.

You can write a song and you can not tell the truth,

Bir şarkı yazabilirsin ve gerçeği söylemeyebilirsin,

but your song will suck.

ama şarkın berbat olacak.

So if you would like to write a good song, you have to be honest.

İyi bir şarkı yazmak istiyorsan dürüst olmalısın.

You have to sit with yourself and let your truth come,

Kendinle oturmalı ve gerçeğin gelmesine izin vermelisin,

whatever it is.

ne olursa olsun.

This sounds simple,

Bu kulağa basit geliyor,

but where it can lead is profound.

ancak götürebileceği yer derindir.

Songwriting teaches you that all emotions are valid, deserving of curiosity

Şarkı yazmak, tüm duyguların geçerli olduğunu, merak edilmeyi

and deserving of a voice.

ve bir sesi hak ettiğini öğretir.

The song called "Tik Tok,"

“Tik Tok” adlı şarkıyı 21

I wrote that when I was 21.

yaşındayken yazmıştım.

Yeah.

Evet.

(Applause)

(Alkış)

It was way before the app.

Uygulamasından çok önceydi.

Don't blame me.

Beni suçlamayın.

I was feeling very playful.

Kendimi çok eğlenceli hissediyordum.

I was a young nihilist.

Genç bir nihilisttim.

I didn't have too many problems at the time.

O zamanlar çok fazla sorunum yoktu.

That was so fucking nice.

Çok güzeldi.

And the dumber the lyrics got,

Ve sözler ne kadar aptallaşırsa,

the better the song got.

şarkı o kadar iyi oldu.

And I thought these feelings,

Ve bu duyguların,

they were kind of frivolous.

biraz anlamsız olduğunu düşündüm.

They were just a guilty pleasure.

Onlar sadece suçlulukla karışık bir zevkti.

But those exact emotions,

Ancak tam da o duygular,

that youthful, playful, pure stupidity,

o genç, eğlenceli, saf aptallık, "Tik Tok"un,

made "Tik Tok" connect globally in ways I could have never imagined.

hayal bile edemeyeceğim şekillerde küresel çapta bağ kurmasını sağladı.

Now, let me take you to a very different point in my life.

Şimdi, seni hayatımın çok farklı bir noktasına götüreyim.

It was 2017,

2017'di

and I had to make a boundary that affected every corner of my life.

ve hayatımın her köşesini etkileyen bir sınır koymak zorunda kaldım.

I found myself in a very ugly litigation

Kayıtlı sesimin haklarını devrettiğim aynı kişiyle

with the same person who I had signed the rights to my recorded voice to.

çok çirkin bir dava sürecinde buldum kendimi.

I had lost the rights to my voice,

Sesimin haklarını kaybetmiştim,

and in that I felt as if I had lost the rights to myself.

ve bu sayede kendime olan haklarımı kaybetmişim gibi hissettim.

It was very public.

Çok göz önündeydi.

It was very painful.

Çok acı vericiydi.

I was very angry.

Çok kızgındım.

So I did what I do with all my emotions, and I wrote my way through it.

Bu yüzden, tüm duygularımla yaptığımı yaptım, ve yazarak bu süreci atlattım.

And that led me to a song called "Praying."

Bu da beni “Praying” adında bir şarkıya götürdü.

(Music)

(Müzik)

Someday, maybe you'll see the light

Bir gün, belki ışığı görürsün

Oh, some say,

Ah, kimileri der ki,

in life, you're gonna get what you give

hayatta ne verirsen onu alırsın

But some things only God can forgive

Ama bazı şeyler var ki sadece Tanrı affedebilir

I hope you're somewhere prayin', prayin'

Umarım bir yerlerde dua ediyorsundur, dua ediyorsundur

I hope your soul is changin', changin'

Umarım ruhun değişiyordur, değişiyordur

I hope you find your peace

Umarım huzuru bulursun

Falling on your knees prayin'

Diz çökerek dua ederken

(Music ends)

(Müzik biter)

(Applause)

(Alkış)

Thank you, thank you.

Teşekkür ederim, teşekkür ederim.

So after "Tik Tok,"

“Tik Tok"tan sonra,

I wondered if anybody would connect to these uglier emotions

bu çirkin duygularla bağlantı kuran biri var mı diye merak ettim

coming from me,

bunu da ben diyorum yani,

like, I'm the girl who "brushes her teeth with a bottle of Jack," you know?

“dişlerini bir şişe viskiyle fırçalayan” kızım, anlıyor musun?

(Laughter)

(Kahkaha)

And also, who wants to listen to an angry woman?

Ayrıca, kim kızgın bir kadını dinlemek ister ki?

Turns out a lot of fucking people do.

Görünüşe göre bir sürü insan bunu yapıyor.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Cheers and applause)

(Tezahüratlar ve alkış)

Hehehe

Hehehe

(Laughter)

(Kahkaha)

That was the first time I was nominated for a Grammy;

İlk kez Grammy'e aday gösterildim;

it's the first time I performed at the Grammys.

Grammy'lerde ilk kez performans sergiledim.

And I've heard from many people going through their own struggles

Ve kendi mücadeleleri olan birçok insandan

that this song helped them in some way.

bu şarkının onlara bir şekilde yardımcı olduğunu duydum.

I dove deep into the pain.

Acının derinliklerine daldım.

I didn't hide from it.

Ondan saklanmadım.

I alchemized it into something healing not only for me

Onu sadece benim için değil, istemeden

but, inadvertently, for other people.

diğer insanlar için de iyileştirici bir şeye dönüştürdüm.

I'm now -- probably going to cry --

Şimdi - muhtemelen ağlayacağım -

I'm now in a drastically different point in my life.

şimdi hayatımın çok farklı bir noktasındayım.

(Cheers and applause)

(Tezahüratlar ve alkış)

On March 6, 2024,

6 Mart 2024'te,

I've gained back legal rights over my own voice.

kendi sesim üzerindeki yasal hakları geri kazandım.

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahürat)

And with it, a newly found freedom

Ve bununla birlikte, yaklaşık 20 yıldır,

for the first time in nearly 20 years.

ilk kez yeni keşfedilen bir özgürlük de.

It's funny how you can lose the rights to your own voice,

Kendi sesinizin haklarını kaybedebilmeniz komik,

but you can never lose the rights to your truth.

ama gerçeğinizin haklarını asla kaybedemezsiniz.

Throughout this journey, songwriting has been my therapist,

Bu yolculuk boyunca, şarkı yazmak terapistim,

my best friend,

en yakın arkadaşım,

my lover, my drinking buddy, and my higher power.

sevgilim, içki dostum ve gücüm oldu.

It's where I can be truly honest.

Gerçekten dürüst olabileceğim yer burası.

And I don't claim to be an expert on much,

Ve pek bir konuda uzman olduğumu iddia etmiyorum,

but I've experienced over and over and over

Sanatın duygudan yola çıkarak yaratılabilen ve bu süreçte

how you can create art out of emotion

sadece kendinizi iyileştirmenize değil,

and through that process, not only heal yourself

başkalarının da iyileşmesine yardımcı olabilen

but help to heal others.

bir gücü olduğunu defalarca deneyimledim.

And I believe there's an artist in every single one of us.

Ve her birimizin içinde bir sanatçı olduğuna inanıyorum.

Creation is just exploring.

Yaratmak sadece keşfetmektir.

It's becoming childlike.

Çocuksu bir hal almaktır.

It's not judging yourself.

Kendini yargılamak değil.

So I encourage all of you to not be afraid of the intensity inside of you.

Bu yüzden hepinizi içinizdeki yoğunluktan korkmamaya teşvik ediyorum.

The stupidity, the rage,

Aptallık, kızgınlık,

the anger, the darkness.

öfke, karanlık.

All of it.

Hepsi.

Dive into it.

İçine dalın.

Explore it.

Keşfedin.

And I want to remind you that whether or not you are free,

Ve size hatırlatmak istiyorum ki özgür olsanız da olmasanız da,

you are entitled to your truth.

gerçeğinize hakkınız var.

Find your medium, whatever speaks to you,

Çarenizi bulun, size ne iyi geliyorsa, ve

and let your truth come.

gerçeğinizin ortaya çıkmasına izin verin.

You never know who else will need to hear it.

Kimin duyması gerekeceğini asla bilemezsin.

You never know who else can heal from it.

Bununla başka kimin iyileşebileceğini asla bilemezsin.

Please don't take this for granted.

Lütfen bunu hafife almayın.

I'd like to share a song I wrote recently.

Geçenlerde yazdığım şarkıyı paylaşmak istiyorum.

No one has heard this.

Bunu kimse dinlemedi.

This is the first time I have shared a new song

Yetişkin bir kadın olarak sesime sahip olduğumdan

since I have owned my voice as an adult woman.

beri ilk kez yeni bir şarkı paylaşıyorum.

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahürat)

So this song is called "Cathedral."

Bu şarkının adı “Katedral”.

(Piano music)

(Piyano müziği)

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahürat)

Baby, I've been baptized

Bebeğim, vaftiz oldum

Been bathing in the moonlight

Ay ışığında yıkanıyorum

I surrender, so take your time

Teslim oldum, bu yüzden acele etme

I'm summoning my divine

İlahi gücümü çağırıyorum

Tried it all to numb the pain

Acıyı uyuşturmak için her şeyi denedim

But nobody ever stayed

Ama hiç kimse kalmadı

It could be too much to even take

Katlanmak için çok fazla olabilirdi

Look what you find when there's nothing left to lose

Bak kaybedecek bir şey kalmadığında ne buldun

I kept on running,

Koşmaya devam ettim, nefes nefese

just gasping for breath

Nothing to trust in 'cause nothing was left

Güvenecek hiçbir şey yok çünkü hiçbir şey kalmamıştı

I pray when I'm desperate

Çaresiz olduğumda dua ediyorum dizlerimin üzerindeyim

I'm down on my knees

Oh, my God, I'm the cathedral

Ah, Tanrım, Ben katedralim

Finally coming home

Sonunda eve geliyorum

Life was so lethal

Hayat çok ölümcüldü

I'm the savior, I'm the altar,

Ama ben kurtarıcıyım, ben sunağım, ben Kutsal Ruh'um

I'm the Holy Ghost

Pain was my ritual,

Acı ritüelimdi; korku dinimdi

fear my religion

I was the one who needed forgiving, oh

Bağışlanması gereken bendim, oh

I'm the cathedral

Ben katedralim

Let it in, sunlight

Güneş ışığını içeri al

It feels good, that's alright

İyi hissettiriyor, her şey yolunda

Touch my skin, love my pain away

Tenime dokun, acımı sevip uzaklaştır

And, God, forgive all my mistakes

Ve Tanrım, tüm hatalarımı affet

Maybe redemption lies in the dark

Belki kurtuluş karanlıkta yatar

My happy ending's through my broken heart

Mutlu sonum kırık kalbimden geçiyor

Hope is a madman that hides in my mind

Ama umut, aklımda saklanan bir deli

Oh, my God

Ah, Tanrım

I'm the cathedral

Ben katedralim

Finally coming home

Sonunda eve geliyorum

Life was so lethal

Hayat çok ölümcüldü

I'm the savior, I'm the altar,

Ben kurtarıcıyım, ben sunağım,

I'm the Holy Ghost

ben Kutsal Ruh'um

Pain was my ritual,

Acı benim ritüelimdi,

fear my religion

korku dinimdi

I was the one who needed forgiving, oh

bağışlanmaya ihtiyacı olan bendim, oh

I'm the cathedral

Ben katedralim

Who I once was,

Bir zamanlar olduğum kişi

she seems so far

çok uzakta geliyor

I've had to sacrifice her from the start

En başından beri onu feda etmek zorundaydım.

I'm born again with every scar

Her yara ile yeniden doğdum

I can't control what's written in the stars

Yıldızlara yazılanı kontrol edemem

Been on my knees, begging for God

Tanrı'ya yalvararak, dizlerimin üzerindeydim

She's there inside of me,

O içimdeydi

she was just lost

sadece kaybolmuştu

Oh, my mind, look what it caused

Ah, aklım, neye sebep olduğuna bak

Darkness leads into light all along

Karanlık hep ışığa yol açar

I'm the cathedral

Ben katedralim

Finally coming home

Sonunda eve geliyorum

Oh, God, it feels good

Oh, Tanrım, iyi hissettiriyor

I'm the savior, I'm the altar,

ben kurtarıcıyım, ben sunağım,

I'm the Holy Ghost

ben Kutsal Ruh'um

Every minute is a new beginning

Her dakika yeni bir başlangıç

I died in hell,

Cehennemde öldü

and I'm finally living again

ve nihayet yeniden yaşıyorum

In the cathedral

Katedralde

I'm the cathedral

ben Katedralim

(Music ends)

(Müzik biter)

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahüratlar)

Thank you so much.

Çok teşekkür ederim.