What does the world's largest machine do? - Henry Richardson

Çeviri: Ahmet Ergün Gözden geçirme: esra kurul

On February 7th, 1967, Homer Loutzenheuser flipped a switch in Nebraska

7 Şubat 1967′de Homer Loutzenheuser, Nebraska’da bir düğmeye basarak

and realized a dream more than five decades in the making.

50 yılı aşkın bir sürelik hayali gerçekleştirdi.

The power grids of the United States joined together,

ABD’deki enerji nakli hatları birbirine bağlanarak

forming one interconnected machine stretching coast to coast.

kıyıdan kıyıya uzanan tek bir makine haline geldi.

Today, the US power grid is the world's largest machine.

Bugünse ABD’nin enerji nakil hattı dünyadaki en büyük makinedir.

It contains more than 7,300 electricity-generating plants,

Bu makine, yaklaşık 11 milyon kilometrelik güç hattı, trafo ve trafo merkezleriyle

linked by some 11 million kilometers of powerlines, transformers and substations.

7300′den fazla elektrik üretim tesisini birbirine bağlamaktadır.

Power grids span Earth’s continents, transmitting electricity around the clock.

Enerji nakil hatları kıtaları dolaşıp gün boyu elektrik iletimi sağlarlar.

They’re massive feats of engineering—

Bu hatlar büyük mühendislik işleridir

but their functioning depends on a delicate balance.

ancak hassas bir dengeye bağlı çalışırlar.

Their components must always work in unison,

Bileşenleri hep uyum içinde çalışmalı,

maintain a constant frequency throughout the grid,

nakil hattı boyu sabit bir frekans yakalamalı,

and match energy supply with demand.

ve enerji talebine denk arz sağamalıdır.

If there's too much electricity in the system,

Sistemde çok fazla elektrik olduğunda

you get unsafe power spikes that can overheat and damage equipment.

ani voltaj yüklenme tehlikesi olur ve ekipman aşırı ısınıp zarar görebilir.

Too little electricity and you get blackouts.

Elektrik az olduğunda ise kesintiler yaşanır.

So, to strike this balance,

Dengeyi yakalamak içinse operatörler

power grid operators monitor the grid from sophisticated control centers.

gelişmiş kontrol merkezlerinden hattı kontrol ederler.

They forecast energy demand and adjust which power plants are active,

Enerji talebini tahmin ederler ve o anki talebi tam karşılamak için

signaling them to turn their output up or down

hangi santrallerin çalışacağını belirler ve santrallere

to precisely meet current demand.

çıktılarını artırmalarını ya da azaltmalarını belirtirler.

By considering factors like the availability and cost of energy resources,

Enerji kaynaklarının ulaşılabilirliği ve maliyetleri gibi etkenleri de düşünerek

grid operators create a “dispatch curve,”

bu kaynakların kullanılacağı sırayı gösteren

which maps out the order in which energy sources will be used.

“görev dağılım eğrisi” oluştururlar.

The grid defaults to using energy from the start of the curve first.

Enerji hattı da ilk olarak eğrinin başındaki enerjiyi kullanır.

Usually, the resources are ordered by price.

Çoğunlukla enerji kaynakları fiyata göre sıralanırlar.

Those at the start tend to be renewables

En baştakiler genellikle yenilenebilir kaynaklar olur

because they have much lower production costs.

çünkü üretim maliyetleri çok daha düşüktür.

Some grids, like those in Iceland and Costa Rica,

İzlanda ve Costa Rica’daki gibi bazı hatlar

run on more than 98% clean energy.

%98′den fazla temiz enerjiyle çalışır.

But most dispatch curves contain more of a mix

Ancak çoğu görev dağılım eğrileri karbonlu ve karbonsuz kaynakları

of carbon-free and carbon-emitting energy sources.

karışık bir şekilde içerirler.

This means that where your electricity is coming from—

Yani elektriğinizin nereden geldiği ve ne kadar temiz olduğu

and how clean it is— varies throughout the day—

gün boyu, hatta birkaç dakikada bir

as often as every few minutes.

değişiklik göstermektedir.

Take the state of Kansas.

Kansas eyaletine bakalım mesela.

Despite having plentiful wind resources,

Birçok rüzgar kaynağı olmasına rağmen

it regularly relies on carbon-emitting power plants.

çoğunlukla karbon yayan enerji santrallerine bel bağlar.

This is because wind energy is especially plentiful at night.

Çünkü rüzgar enerjisi en çok geceleri üretilir

But, this is also when there’s lower demand.

ancak bu vakitte enerjiye olan talep de azdır.

So, Kansas’ is wind energy is actually regularly disposed of

Haliyle Kansas’taki rüzgar enerjisi, fazla enerji hatta zarar vermesin diye

to prevent excess electricity from damaging the grid.

düzenli olarak bertaraf edilir.

And comparable scenarios add up to a big problem worldwide.

Benzeri senaryolar da toplanıp dünya boyutunda bir sorun oluşturmaktalar.

Thankfully, dependence on renewables is rising.

Neyse ki yenilenebilir kaynaklara bağlılık artmakta.

But power grids are often unable to make full use of them.

Ancak enerji nakil hatları çoğunlukla bunlardan tam yararlanamıyor.

Many simply weren't designed around intermittent energy sources

Çünkü çoğu kesintili enerji kaynaklarına göre tasarlanmamışlardır

and can't store large amounts of electricity.

ve yüksek miktarda elektriği depolayamıyorlar.

Researchers are experimenting with unique storage solutions.

Araştırmacılar özel deoplama çözümleri üstünde çalışsalar da

However, this will take time and substantial investment.

bu hem zaman hem de ciddi yatırım gerektirmekte.

But hope is not lost.

Ancak umudumuzu yitirmeyelim.

We have the opportunity to work with our existing power grids in a new way:

Elimizdeki enerji nakil hatlarını yeni bir şekilde kullanma fırsatımız var.

by shifting some of our energy use

Mesela enerji kullanımımızın bir kısmını

to the times when there’s clean electricity to spare.

fazladan temiz elektriğimiz olduğu zamanlara ayırmak.

Leaning into this concept, called “load flexibility,”

“Yük esnekliği” denen bu kavrama yönelerek

we can help flatten the peaks in demand,

talepteki keskin uçları törpüleyebiliriz,

which will place less stress on the grid and reduce the need for non-renewables.

böylece hata daha az yük biner ve yenilenemeyen kaynaklara ihtiyaç azalır.

So researchers are developing automated emissions reduction technologies

Bu yüzden araştırmacılar, enerji kullanımı verilerinden faydalanarak

that tap into energy use data

cihazların hattan en temiz anlarda elektrik almasını sağlayan

and ensure that devices get electricity from the grid at the cleanest times.

salınım azaltıcı otomatik teknolojiler geliştiriyorlar.

In fact, smart devices like this already exist.

Hatta bu tarz akıllı cihazlar şu anda da mevcut.

So, how big an effect could they have?

Peki bunların ne denli bir etkisi olabilir?

If smart technologies like air conditioners, water heaters,

Klima, su ısıtıcısı ve elektrikli araç şarjı gibi

and electric vehicle chargers were implemented across the Texas power grid,

akıllı teknolojiler, Teksas nakil hattı boyu takılsa

the state’s emissions could decrease by around 20%.

bu eyaletin salınımı %20 civarında azalabilir.

In other words, simply coordinating when certain devices tap into the grid

Yani, hangi cihazların hatta ne zaman bağlanacağını düzenlemek bile

could translate to 6 million fewer tons of carbon

sadece Texas’ın bir yılda atmosfere saldığı karbonun

released into the atmosphere annually from Texas alone.

6 milyon ton azalması anlamına gelmekte.

Now, imagine what this could look like on a global scale.

Bir de bunun dünya boyutunda uygulandığını hayal edin.