5 MORE ENGLISH EXPRESSIONS YOU MUST KNOW

Hey in today's English lesson, I'm going to teach you five English

Hey, bugünün İngilizce dersinde size

expressions that you must know in order to sound like a native English speaker.

anadili İngilizce olan biri gibi konuşmak için bilmeniz gereken beş İngilizce ifadeyi öğreteceğim.

Now, before we jump into the lesson, I need to remind you if your goal is

Şimdi derse geçmeden önce hatırlatmam gerekiyor ki amacınız

to go from the intermediate level, to the advanced English level, you need

orta seviyeden ileri seviye İngilizce seviyesine geçmekse

to go to www.dailyenglishlessons.com.

www.dailyenglishlessons.com adresine gitmeniz gerekiyor.

If you wanna speak English with confidence, if you.

Eğer güvenle İngilizce konuşmak istiyorsanız , eğer. İngilizce hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı

Follow a plan, a proven plan that will help you achieve your English goals.

olacak kanıtlanmış bir plan olan bir planı takip edin . Tek

All you have to do is go to www.dailyenglishlessons.com

yapmanız gereken www.dailyenglishlessons.com adresine gitmek

or hit the link in the Des.

veya Des'teki bağlantıya tıklamak.

I have created and prepared lessons specifically for you

to help you achieve your goal.

Hedefinize ulaşmanıza yardımcı olmak için size özel dersler oluşturdum ve hazırladım.

And finally speak English with confidence.

Ve nihayet güvenle İngilizce konuşun.

So go to www.dailyenglishlessons.com.

O halde www.dailenglishlessons.com'a gidin.

Now are you ready?

Şimdi hazır mısın?

Well then I'm teacher.

Peki o zaman ben öğretmenim

Tiffani let's jump right in.

Tiffani hemen devreye girelim.

All right.

Our first expression is to lose track.

Pekala.

İlk ifademiz izini kaybetmektir.

To lose track of now this expression just means to fail, to stay

Şimdinin izini kaybetmek, bu ifade sadece başarısız olmak,

fully aware or informed about.

tamamen farkında olmak veya hakkında bilgi sahibi olmak anlamına gelir.

So basically at one time you were very aware of something you knew what

Yani temelde bir zamanlar neler olup bittiğini bildiğiniz bir şeyin çok farkındaydınız

was going on, but then as time went on, you started focusing on other

ama sonra zaman geçtikçe başka şeylere odaklanmaya başladınız

things and you lost track of something you no longer know a lot about it.

ve artık hakkında pek bir şey bilmediğiniz bir şeyin izini kaybettiniz.

So here's the first example sentence.

İşte ilk örnek cümle. Başlangıçta

I lose track of my wallet all the time in the beginning.

cüzdanımın izini her zaman kaybediyorum.

I know where my wallet is, but then as time goes on, I forget where it is.

Cüzdanımın nerede olduğunu biliyorum ama zaman geçtikçe nerede olduğunu unutuyorum.

I lose track of my wallet all the time.

Cüzdanımın izini her zaman kaybediyorum.

Next we have this example sentence.

Sırada bu örnek cümle var.

I lost track of time.

Zaman kavramını kaybettim.

And before I knew it, it was 1:00 AM.

Ve ben farkına bile varmadan, saat sabah 1:00 olmuştu.

I knew what time it was, but then I got busy doing something

Saatin kaç olduğunu biliyordum ama sonra başka bir şeyle meşgul oldum

else and I lost track of time.

ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımı hissettim.

Makes sense.

Mantıklı.

Right.

All right.

Sağ.

Elbette.

Here's the other example, sentence.

İşte diğer örnek, cümle.

I keep my important documents in a safe, so I don't lose track of them.

Önemli belgelerimi bir kasada saklarım , böylece onları kaybetmem.

I always know where they are.

Her zaman nerede olduklarını biliyorum.

So again, I keep my important documents in a safe, so I don't lose track of.

Bu yüzden yine önemli belgelerimi bir kasada saklıyorum, böylece izini kaybetmem.

You see how useful this expression is, right?

Bu ifadenin ne kadar yararlı olduğunu görüyorsunuz değil mi?

Literally, we use this expression all the time.

Kelimenin tam anlamıyla, bu ifadeyi her zaman kullanırız.

You'll hear native English, speakers, Americans saying this all the time.

Anadili İngilizce olanların, konuşanların, Amerikalıların bunu sürekli söylediğini duyacaksınız.

Shoot.

I lost track of time.

Film çekmek.

Zaman kavramını kaybettim.

I need to go.

Gitmek gerek.

I'm late for my meeting.

Toplantıma geç kaldım.

Shoot.

I lost track of time.dot do so you can start using this expression today as well.

Film çekmek.

time.dot do izini kaybettim, bu yüzden bugün de bu ifadeyi kullanmaya başlayabilirsiniz.

To sound more like a native English speaker.

Daha çok anadili İngilizce olan biri gibi konuşmak için .

Now the second expression is another good.

Şimdi ikinci ifade başka bir iyi.

To have a taste for again, to have a taste for now, this just means to acquire

Yeniden bir tadına varmak, şimdilik bir tadına sahip olmak , bu sadece bir

a preference for something again, to acquire a preference for something.

şeyi yeniden tercih etmek, bir şeyi tercih etmek demektir.

Let me give you an example.

Sana bir örnek vereyim.

I love Indian food and you know that right?

Hint yemeklerini severim ve bunu biliyorsun değil mi?

I've talked about it.

Bunun hakkında konuştum.

Many.

Birçok. Maryland, Columbia'da

There's a really good Indian restaurant in Columbia, Maryland.

gerçekten iyi bir Hint restoranı var.

It's called Chuney.

Adı Chuney'dir.

If you live in Maryland, you have to visit it.

Maryland'de yaşıyorsanız, onu ziyaret etmelisiniz.

Chuney.

Chuney.

Now I remember the very first time I went to chutney, some other friends

Şimdi Hint turşusuna ilk gittiğim zamanı hatırlıyorum , başka arkadaşlarım

had recommended the restaurant because they knew that I love Indian food.

Hint yemeklerini sevdiğimi bildikleri için restoranı tavsiye etmişlerdi.

So I went to the restaurant and I remember the first bite.

Ben de restorana gittim ve ilk lokmayı hatırlıyorum.

Woo.

Woo.

The Curry was amazing.

Köri harikaydı.

So the food was so good.

Yani yemek çok iyiydi.

I found myself craving it.

Kendimi onu özlerken buldum.

So I would call my friends sometimes and say, Hey, I have a taste for Indian food.

Bu yüzden bazen arkadaşlarımı arar ve " Hey, Hint yemeklerini severim" derdim.

Do you wanna go to chutney again?

Yine Hint turşusuna gitmek ister misin?

I acquired a taste for their food.

Yemeklerinden tat aldım.

I prefer their Indian.

Hintlilerini tercih ederim.

To have a taste for makes sense, right?

Tadına sahip olmak mantıklı, değil mi?

Ooh.

Mmm.

Ah.

Mmm.

I want to eat a certain thing.

Belli bir şey yemek istiyorum.

I've acquired a preference for something.

Bir şey için bir tercih edindim.

I prefer their Indian food.

Hint yemeklerini tercih ederim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

An example, sentence.

Örnek, cümle.

She has a taste for more power.

Daha fazla güç için bir zevki var.

It's not always food now that she has become the head manager.

Artık baş müdür olduğu için her zaman yemek değil .

She became the manager and all of a sudden, ho ho she had this

Yönetici oldu ve birdenbire, bu güce sahip olduğu halde

power, she acquired a preference for that feeling of power.

, o güç hissini tercih etti.

So again, she has a taste for more power now that she has become the head manager.

Bu yüzden, artık baş müdür olduğu için daha fazla gücün tadına varıyor .

Next example, sentence.

Sonraki örnek, cümle.

I have a taste for cold drinks on hot days.

Sıcak günlerde soğuk içeceklere bayılırım.

Woo man.

Vay adamım.

When it's hot outside and I'm sweating, I really prefer cold drinks.

Dışarısı sıcakken ve ben terlerken, gerçekten soğuk içecekleri tercih ederim.

I have a taste for cold drinks on hot days.

Sıcak günlerde soğuk içeceklere bayılırım.

And what about this example?

Peki ya bu örnek?

Sentence?

Cümle?

I have a taste for traveling first class.

Birinci sınıf seyahat etme zevkim var.

Again, I prefer being in the nicer seats, having the better service.

Yine daha güzel koltuklarda olmayı , daha iyi hizmet almayı tercih ederim.

I have a taste for traveling first class.

Birinci sınıf seyahat etme zevkim var.

Maybe you have a taste for traveling first class.

Belki de birinci sınıf seyahat etme zevkin vardır.

All right.

Elbette.

So now we understand to have a taste for, and you can use it today.

Şimdi tadına bakmayı anlıyoruz ve bugün kullanabilirsiniz.

Now the third expression is also a really good one.

Şimdi üçüncü ifade de gerçekten iyi bir ifade.

The third expression is to sort out.

Üçüncü ifade sıralamaktır.

Two sort out and it just means to resolve a problem.

İki sıralama ve bu sadece bir sorunu çözmek anlamına gelir.

There's a problem and we need to resolve it.

Bir sorun var ve onu çözmemiz gerekiyor.

We need to fix it.

Bunu düzeltmek gerekir.

We need to figure out what the issue is.

Sorunun ne olduğunu bulmamız gerekiyor.

So, and remember a friend and I, we had a, a disagreement and we were not

Hatırlayın, bir arkadaşımla ben bir anlaşmazlık yaşadık ve bir

speaking to each other for quite a while.

süredir birbirimizle konuşmuyorduk.

And I realized, Hey, there's a problem.

Ve fark ettim ki Hey, bir sorun var.

I've been friends with her for a long time and I don't wanna lose this friendship.

Onunla uzun zamandır arkadaşım ve bu arkadaşlığı kaybetmek istemiyorum.

So Hey, we need to sort out this issue.

Hey, bu sorunu çözmemiz gerekiyor.

We need to resolve the problem because this friendship is important.

Sorunu çözmemiz gerekiyor çünkü bu dostluk önemli.

So we sorted it out and we're friends to this day, we had to resolve

Bu yüzden hallettik ve bugüne kadar arkadaşız,

the issue, resolve the problem.

sorunu çözmemiz, sorunu çözmemiz gerekiyordu.

So let me give you some examples and ins that will help you.

Size yardımcı olacak bazı örnekler ve ipuçları vereyim.

Here's the first one.

İşte ilki.

I need to sort out my finances.

Mali durumumu düzeltmem gerekiyor.

You see how we can use this expression in many different situ.

Bu ifadeyi birçok farklı yerde nasıl kullanabileceğimizi görüyorsunuz. Mali

My finances are, are a mess.

durumum bir karmaşa.

They're not organized.

Organize değiller.

Hey, I, I need to sort out my finances.

Hey, mali durumumu düzeltmem gerekiyor.

I need to get them organized and to resolve the issues I'm having next.

Onları organize etmem ve bundan sonra yaşadığım sorunları çözmem gerekiyor.

Philip needs to sort out his travel plans before it's too late.

Philip'in çok geç olmadan seyahat planlarını düzenlemesi gerekiyor.

Listen, Philip, there's a problem with your travel plans.

Dinle Philip, seyahat planlarında bir sorun var.

Something's not right.

Birşey doğru değil.

You need to sort out your travel plans, resolve the.

Seyahat planlarınızı halletmeniz, çözmeniz gerekiyor.

It's starting to make sense, right?

Mantıklı gelmeye başladı, değil mi?

A very useful expression.

Çok faydalı bir ifade.

And the third example is she left the country without sorting

Üçüncü örnek ise sorumluluklarını yerine getirmeden ülkeyi terk etmesi

out her responsibilities.

.

Again, she left the country without sorting out her responsibilities.

Yine sorumluluklarını halletmeden ülkeyi terk etti .

Well, listen, you have responsibilities.

Dinle, sorumlulukların var.

There are problems right now because you are the one in charge.

Şu anda sorunlar var çünkü sorumlu sizsiniz.

You can't just leave.

Öylece gidemezsin.

She said I'm gone.

Ben gittim dedi.

She did not resolve the problems.

Sorunları çözmedi. Sorumluluklarını yerine getirmeden

She left the country without sorting out her responsibilities.

ülkeyi terk etti .

Now the fourth expression is also another good one behind somebody's back.

Şimdi dördüncü ifade de birinin arkasından başka bir iyi ifadedir.

Again, behind somebody's back.

Yine birinin arkasından.

Now, this is a very commonly used expression.

Şimdi, bu çok yaygın olarak kullanılan bir ifadedir. Kelimenin

It literally means without a person's knowledge in a dishonorable

tam anlamıyla, bir kişinin bilgisi olmadan, onursuz bir

way without a person's knowledge.

şekilde bir kişinin bilgisi olmadan anlamına gelir.

Now you may find it tricky to pronounce the first part behind.

Şimdi ilk kısmı arkadan telaffuz etmekte zorlanabilirsiniz.

Now, if you want help with your pronunciation again,

Şimdi, tekrar telaffuzunla ilgili yardıma ihtiyacın olursa ,

you can get my app English.

İngilizce uygulamamı alabilirsin.

Tiffani the link is in the description, or you can go to your

Tiffani link açıklamada var ya da

cell phone and you can find English with Tiffani in the app store.

cep telefonunuza gidip uygulama mağazasında Tiffani ile İngilizce bulabilirsiniz.

You'll find pronunciation lessons to help you sound more

like a native English speaker.

Ana dili İngilizce olan biri gibi konuşmanıza yardımcı olacak telaffuz dersleri bulacaksınız.

So behind somebody's back without a person's knowledge and usually in a

Yani birinin haberi olmadan ve genellikle

dishonorable way, making them look bad.

onursuz bir şekilde birinin arkasından, onu kötü gösterecek şekilde.

Ooh, I heard that Samantha told the.

Ooh, Samantha'nın The'ye söylediğini duydum.

What Sarah did.

Sarah'ın yaptığı.

She did it behind her back.

Arkasından yaptı.

Sarah didn't know.

Sarah bilmiyordu. O

So again, behind somebody's back, let me give you an example sentence.

yüzden yine birilerinin arkasından örnek bir cümle vereyim.

Dennis went behind Bridget's back and texted his ex-girlfriend again.

Dennis, Bridget'in arkasından gitti ve eski kız arkadaşına tekrar mesaj attı.

Think about it.

Bunu düşün.

You can't see behind you, right?

Arkanı göremiyorsun değil mi?

So someone is doing something without your knowledge.

Yani birisi sizin bilginiz olmadan bir şeyler yapıyor.

And usually it's a negative thing, actually, always it's a negative thing.

Ve genellikle olumsuz bir şeydir, aslında her zaman olumsuz bir şeydir.

So Dennis went behind Bridget's.

Dennis, Bridget'in arkasına gitti.

And he texted his ex-girlfriend well, he knew Bridget would have been

Ve eski kız arkadaşına iyi mesaj attı , Bridget'in

extremely upset, so he did it without her knowledge behind Bridget's back.

çok üzüleceğini biliyordu, bu yüzden bunu Bridget'in arkasından onun bilgisi olmadan yaptı.

Now, what about this example?

Şimdi, bu örnek ne olacak?

Sentence in the future, please.

Gelecekteki cümle lütfen.

Don't go behind my back.

Arkamdan iş çevirme.

If you need something, just come to me.

Bir şeye ihtiyacın olursa, sadece bana gel.

Don't go to someone else behind my back without my knowledge, making

Haberim olmadan arkamdan başkasına gitme,

me look bad again, this expression.

beni yine kötü gösterme, bu ifade.

I need you to try to understand it, and I want you to use it because this

Onu anlamaya çalışmana ihtiyacım var ve onu kullanmanı istiyorum çünkü bu

expression, we use it all the time.

ifadeyi her zaman kullanıyoruz.

Now here's the third example sentence.

Şimdi üçüncü örnek cümle burada.

Claire went behind Amy's back and spoke to HR.

Claire, Amy'nin arkasından gitti ve İK ile konuştu.

Now imagine Amy was probably her boss and Claire should have went to

Şimdi Amy'nin muhtemelen onun patronu olduğunu ve Claire'in önce patronuna gitmesi gerektiğini

her boss first, or maybe Amy was her coworker that she had an issue with.

ya da Amy'nin sorun yaşadığı iş arkadaşı olduğunu hayal edin.

And instead of speaking to Amy directly, she went to HR human resources.

Doğrudan Amy ile konuşmak yerine İK insan kaynaklarına gitti.

So again, this, and it says, Claire went behind Amy's back

Yani yine, bu ve diyor ki, Claire Amy'nin arkasından gitti

and spoke to HR directly.

ve doğrudan İK ile konuştu.

You see what's happening.

Neler olduğunu görüyorsun.

Right.

So our fourth expression behind somebody's.

Sağ.

Yani birisinin arkasındaki dördüncü ifademiz.

Now our fifth expression is another good one.

Şimdi beşinci ifademiz güzel bir ifade daha.

The fifth expression is to look up to somebody.

Beşinci ifade, birine saygı duymaktır.

Again, to look up to somebody.

Yine, birine bakmak için.

Now, this just means to admire and respect someone again, to

Şimdi, bu sadece birine tekrar hayran olmak ve saygı duymak,

admire and respect someone.

birine hayran olmak ve saygı duymak anlamına geliyor.

For example, yesterday, true story.

Örneğin, dün, gerçek bir hikaye.

I went to my niece's, um, basketball practice slash clinic.

Yeğenimin basketbol antrenman kliniğine gittim. O

She was learning some basketball drills and I was watching.

basketbol alıştırmaları öğreniyordu ve ben de izliyordum.

Now many people learning how to play basketball, look up to NBA players.

Artık basketbol oynamayı öğrenen birçok insan , NBA oyuncularına bakıyor.

She loves to watch Curry.

Curry'i izlemeyi seviyor.

Curry has that nice three point shot.

Curry'nin o güzel üç sayılık atışları var.

He, she loves the way he dribbles.

O, top sürme şeklini seviyor.

She looks up to Curry.

Curry'ye saygı duyuyor.

She looks up to him because he plays very well.

Çok iyi oynadığı için ona saygı duyuyor.

Now check out this example, sentence.

Şimdi bu örneğe bakın, cümle.

Kai looks up to his older brother, Noah Kai really admires his older brother.

Kai ağabeyine saygı duyuyor, Noah Kai ağabeyine gerçekten hayran.

Next, we have the other teachers really look up to her.

Sonra, diğer öğretmenlerin ona gerçekten saygı duymasını sağladık.

They really admire her.

Ona gerçekten hayranlar.

They look up to her and finally, I tend to look up to successful people

Ona saygı duyuyorlar ve sonunda, başarılı insanlara

again, admire and respect them.

tekrar hayranlık duyma, onlara hayranlık duyma ve saygı duyma eğilimindeyim.

You see this expression is very easy.

Bu ifadenin çok kolay olduğunu görüyorsunuz.

You can use it right.

Doğru kullanabilirsiniz.

Who do you look up to?

Kime bakmıştın?

You know what, actually in the comment section, let us know who do you look up

Biliyor musunuz, aslında yorum bölümünde,

to let us know that person's name and maybe why you look up to that individual.

o kişinin adını ve belki de o kişiye neden baktığınızı bize bildirmek için kime baktığınızı bize bildirin.

So I hope you enjoy today's lesson.

Bu yüzden umarım bugünkü dersten zevk alırsınız.

I hope you start using these expressions so that you can sound

Umarım

like a native English speaker.

anadili İngilizce olan biri gibi konuşabilmek için bu ifadeleri kullanmaya başlarsın. www.dailyenglishlessons.com

Don't forget to go to da www.dailyenglishlessons.com.

adresine gitmeyi unutmayın . Benimle

If you'd like to continue studying with me and I'll talk to you in

çalışmaya devam etmek istiyorsan, seninle bir

the next lesson, do do, do, do, do.

sonraki derste konuşacağım, yap, yap, yap, yap.

You still there?

Hala oradasın?

you know what time it is?

saatin kaç olduğunu biliyor musun?

It's story time eight.

Hikaye zamanı sekiz.

I said it's story time.

Hikaye zamanı dedim.

all right.

Elbette.

Today's story is about someone I look up to.

Bugünkü hikaye örnek aldığım biriyle ilgili.

You caught it, that last expression we learned.

Yakaladınız, öğrendiğimiz o son ifade.

So you know that I teach English and I love teaching you English.

İngilizce öğrettiğimi ve size İngilizce öğretmeyi sevdiğimi biliyorsunuz. Bir zamanlar

You also know that I used to work at NASA.

NASA'da çalıştığımı da biliyorsun.

I was a web designer for NASA.

NASA'da web tasarımcısıydım.

I enjoyed that job as well.

O işten de keyif aldım.

You know, that I lived in Korea, teaching English as a missionary.

Kore'de yaşadığımı, bir misyoner olarak İngilizce öğrettiğimi biliyorsun.

I've done many different things, but one common point that has

Pek çok farklı şey yaptım ama hayat yolculuğumun her aşamasında benimle olan bir ortak nokta var

been with me throughout every aspect of my journey through life.

.

I've used it for every.

Her biri için kullandım.

is my artistic ability.

sanatsal yeteneğimdir.

I can draw, I can paint.

Çizebilirim, resim yapabilirim.

I love art.

Sanatı seviyorum.

When I worked at NASA, I used my artistic skills to build beautiful websites.

NASA'da çalışırken sanatsal becerilerimi güzel web siteleri oluşturmak için kullandım.

When I worked in South Korea, I used my artistic skills to build and create

Güney Kore'de çalışırken, öğrencilerin önünde konuşmam gerektiğinde güzel sunumlar oluşturmak ve oluşturmak için sanatsal becerilerimi kullandım

beautiful presentations when I had to speak in front of the students.

.

And even now I use my artistic ability to make the lessons more visually appealing.

Ve şimdi bile dersleri görsel olarak daha çekici hale getirmek için sanatsal yeteneğimi kullanıyorum.

So why am I talking about my artistic?

Öyleyse neden artistliğimden bahsediyorum?

because the person I look up to was the first artist.

çünkü örnek aldığım kişi ilk sanatçıydı.

She's not an artist anymore, but she was the first artist that I.

O artık bir sanatçı değil ama benim ilk sanatçımdı.

I'm actually talking about my sister.

Aslında kız kardeşimden bahsediyorum.

So I remember I was about nine years old and my sister at the time was 14.

Hatırlıyorum, ben yaklaşık dokuz yaşındaydım ve o sırada kız kardeşim 14 yaşındaydı.

And my sister at that time would draw all the time.

Ve o zamanlar kız kardeşim sürekli resim yapardı.

She would draw in her notebook.

Defterine resim yapardı.

She would have sketchbooks, she would have notebooks for school.

Eskiz defterleri olurdu, okul için defterleri olurdu.

She was always drawing.

Hep çiziyordu. Bu

So as her younger sister, I admired her.

yüzden küçük kız kardeşi olarak ona hayran kaldım.

I looked up to her so much and I remember just wishing I would

Ona o kadar çok saygı duydum ve

be able to draw like her one.

onun gibi çizebilmeyi dilediğimi hatırlıyorum.

so I remember one specific specific day she was in her room.

bu yüzden odasında olduğu belirli bir günü hatırlıyorum.

Now as the younger sister, I knew that I wasn't supposed to go in her room,

Artık küçük kız kardeş olarak, onun odasına girmemem gerektiğini biliyordum

but I wanted to be around my sister.

ama kız kardeşimin yanında olmak istiyordum.

So I slowly opened up her door and I walked into her room.

Bu yüzden yavaşça kapıyı açtım ve odasına girdim.

She didn't hear me though.

Yine de beni duymadı.

And as I slowly tiptoe into her room, I saw her sketchbook and I saw

Ve yavaşça odasına girerken , eskiz defterini gördüm ve

that she was drawing in her sketch.

eskizinde çizim yaptığını gördüm.

So I kind of peeked over her shoulder and I saw that she was drawing

Omzunun üzerinden bir nevi göz attım ve en

a picture of her best friend.

iyi arkadaşının resmini çizdiğini gördüm.

Now my sister was 14 at the time.

Şimdi kız kardeşim o zamanlar 14 yaşındaydı.

And even though now, literally several decades later, I'm a better artist.

Ve şimdi, kelimenin tam anlamıyla birkaç on yıl sonra, daha iyi bir sanatçı olmama rağmen.

She's also, she can draw a little bit, she stopped, but even now I

Ayrıca biraz çizebiliyor , bıraktı ama şimdi bile

recognize that at that age, what she drew was absolutely amazing.

o yaşta çizdiği şeyin kesinlikle harika olduğunu anlıyorum.

It looked just like her best.

En iyisine benziyordu.

And I looked up to her even more.

Ve ona daha çok baktım.

I wanted to be able to draw people just as good as my sister.

İnsanları en az kız kardeşim kadar iyi çizebilmek istiyordum.

I looked up to her because she was an amazing artist.

Harika bir sanatçı olduğu için ona saygı duydum.

Now I look up to her now for many other different reasons.

Şimdi başka birçok farklı nedenden dolayı ona saygı duyuyorum.

She's a very good mom.

O çok iyi bir anne.

She's a good wife to her husband.

Kocasına iyi bir eştir.

She really is a nice friend to all of her friends.

O gerçekten tüm arkadaşları için iyi bir arkadaş. Kız kardeşime saygı duymamın

And there are so many other reasons why I look up to my sister, but I

başka birçok nedeni var ama kız

never will forget that moment that I saw my sister drawing her best.

kardeşimin onu en iyi şekilde çizdiğini gördüğüm o anı asla unutmayacağım.

And I promised myself that I would become an artist, just like my sister,

Ve kız kardeşim gibi bir sanatçı olacağıma dair kendime söz verdim

because I looked up to her so much.

çünkü ona çok saygı duyuyordum.

Now maybe you look up to someone.

Şimdi belki birine hayranlık duyuyorsundur.

I want you to let us know in the common section, who you look up to.

Ortak bölümde kime özendiğinizi bize bildirmenizi istiyorum.

I hope you enjoyed this story and I'll talk to you in the next lesson.

Umarım bu hikayeyi beğenmişsinizdir ve sizinle bir sonraki derste konuşacağım.