How To Never Forget What You Learn

Hey, in today's lesson, I'm going to teach you how to never forget any English again.

Hey, bugünün dersinde size bir daha asla İngilizceyi nasıl unutamayacağınızı öğreteceğim.

That's right.

Bu doğru.

Are you ready?

Hazır mısın? O

Well, then I'm teacher Tiffani.

halde ben öğretmen Tiffani'yim. Hemen

Let's jump right in.

konuya girelim.

Here's step number one.

İşte bir numaralı adım.

Step number one, find an image that represents the new word or.

Birinci adım, yeni kelimeyi temsil eden bir resim bulun veya.

Finding an image will help you create a visual connection to the

Bir resim bulmak,

word or expression in your brain.

beyninizdeki kelime veya ifadeyle görsel bir bağlantı kurmanıza yardımcı olacaktır.

This will make it easier for you to remember the word or expression

Bu, İngilizce konuşurken kelimeyi veya ifadeyi hatırlamanı kolaylaştıracak

when you are speaking English.

.

This is something that will change your life.

Bu hayatınızı değiştirecek bir şey.

For example, let's say the new word you learned.

Örneğin yeni öğrendiğin kelimeyi söyleyelim.

Was delicious.

Lezzetliydi.

We have delicious right here, and I'm going to show you how

Burada lezzetli var ve size bir

you can apply step number one.

numaralı adımı nasıl uygulayabileceğinizi göstereceğim.

So I want you to think right now what's something delicious, right?

Şimdi lezzetli bir şeyin ne olduğunu düşünmenizi istiyorum, değil mi?

Think of an image that could represent the word delicious.

Lezzetli kelimesini temsil edebilecek bir resim düşünün.

Now I'm going to say an apple because I really love apples.

Şimdi bir elma diyeceğim çünkü elmayı gerçekten çok seviyorum.

So I could go online and find a picture of an.

Böylece internete girip bir resmini bulabilirim.

Why?

Neden?

Because in my opinion, apples are absolutely delicious.

Çünkü bence elma kesinlikle lezzetlidir.

So I have completed step number one.

Böylece bir numaralı adımı tamamladım.

I found an image that has the meaning of the word shown visually.

Görsel olarak gösterilen kelimenin anlamını taşıyan bir resim buldum.

Apples are delicious.

Elmalar lezzetlidir.

Step number one, you see right there.

Birinci adım, tam orada görüyorsunuz.

Very simple.

Çok basit.

Step one, find an image now, step number.

Birinci adım, şimdi bir görsel bulun, adım numarası.

Think about a personal experience.

Kişisel bir deneyim düşünün.

You see, thinking about a personal experience related to the word or

Görüyorsunuz, kelime veya ifadeyle ilgili kişisel bir deneyimi düşünmek, beyninizde daha

expression will help you create an even stronger mental trigger in your brain.

da güçlü bir zihinsel tetikleyici oluşturmanıza yardımcı olacaktır .

In other words, the word or expression will stay in your memory

Başka bir deyişle, kelime veya ifade, onu bağlayabileceğiniz

longer because there are so many things you can connect it to.

çok fazla şey olduğu için hafızanızda daha uzun süre kalacaktır .

So once again, step number two is think about a personal experience.

Bir kez daha, ikinci adım, kişisel bir deneyim hakkında düşünmek.

Now, remember our example is the word delicious.

Şimdi, örneğimizin lezzetli kelimesi olduğunu unutmayın.

In step number one, I said, Hey, I'll find a picture of an apple

Birinci adımda, Hey, bir elma resmi bulacağım

because apples are delicious.

çünkü elmalar lezzetlidir, dedim.

But now for step number two, we have to think about a personal experience

Ama şimdi ikinci adım için,

that represents this word delicious.

bu lezzetli kelimeyi temsil eden kişisel bir deneyim düşünmeliyiz.

Now, for me again, step number two, being a personal experience, the very

Şimdi, benim için tekrar, ikinci adım, kişisel bir deneyim,

first thing that pops into my mind.

aklıma gelen ilk şey.

Is Thanksgiving dinner?

Şükran Günü yemeği mi?

Ooh, wait.

Bekle.

Listen.

Dinlemek.

Thanksgiving is my favorite holiday.

Şükrangünü benim favori tatilim.

So when I think about Thanksgiving, I think about all the delicious.

Bu yüzden Şükran Günü'nü düşündüğümde, tüm lezzetli şeyleri düşünüyorum.

Food my mom makes every single year.

Annemin her yıl yaptığı yemek.

So in my mind for step two, I'm creating this image of the experience

Yani ikinci adım için aklımda, lezzetli kelimesini temsil eden bu deneyim imajını yaratıyorum

that represents the word delicious.

.

Now I'm gonna just show you just a little bit of real quick drawing because.

Şimdi size gerçekten hızlı bir çizim göstereceğim çünkü.

My mouth is already watering.

Ağzım şimdiden sulanıyor.

When I think about all of the food that my mom makes for Thanksgiving

Annemin Şükran Günü yemeği için yaptığı tüm yemekleri düşündüğümde

dinner, it's absolutely delicious.

, kesinlikle lezzetli.

You see, I am thinking about my personal experience because step number two

Görüyorsunuz, kişisel deneyimimi düşünüyorum çünkü ikinci adım,

is connect a personal experience.

kişisel bir deneyimi birleştirmek.

Think about an experience that connects to the word or expression you are learning.

Öğrendiğiniz kelime veya ifadeyle bağlantılı bir deneyim düşünün.

Step number two.

İki numaralı adım.

Now, step number three is important.

Şimdi, üçüncü adım önemlidir.

Step number three, write down the five Ws.

Üçüncü adım, beş W'yi yazın. Kelime veya ifadeyle ilgili

You see writing down the five Ws, who, what, when, where, and why

kim, ne, ne zaman, nerede ve neden gibi beş W'yi yazmanın

related to the word or expression will also help you remember it.

da onu hatırlamanıza yardımcı olacağını görüyorsunuz.

This will also help you remember how you.

Bu aynı zamanda nasıl olduğunuzu hatırlamanıza da yardımcı olacaktır.

Learned about the word or expression.

Kelime veya ifade hakkında bilgi edinildi.

So let me explain.

Öyleyse açıklayayım.

Right now we are talking about ways to never ever forget the words or

Şu anda öğrendiğin kelimeleri veya

English expressions that you learn.

İngilizce ifadeleri asla unutmamanın yollarından bahsediyoruz.

Right now we're on step three.

Şu anda üçüncü adımdayız.

And step three again is write the five W.

Ve üçüncü adım yine beş W'yi yazmak.

So if we go back to our example, and we're going to write step number three.

Örneğimize geri dönersek, ve üçüncü adımı yazacağız.

So step number three being about the five Ws.

Yani adım üç, beş W ile ilgili.

What, when, where, and why now?

Ne, ne zaman, nerede ve neden şimdi?

Who taught you this word?

Sana bu kelimeyi kim öğretti?

That would be me.

Bu ben olurdum.

So I'm gonna write my name Tiffani.

Bu yüzden adımı Tiffani yazacağım.

Now the second W who, what?

Şimdi ikinci W kim, ne?

What did you learn about this word?

Bu kelime hakkında ne öğrendin?

Or what did you connect to this word or what was used to describe

Ya da bu kelimeye ne bağladınız ya da bu kelimeyi tanımlamak için ne kullanıldı

this word so you can choose what?

ki neyi seçebilesiniz?

What were you doing?

Ne yapıyordun?

Well, I was actually watching a YouTube lesson.

Şey, aslında bir YouTube dersi izliyordum.

You see what's happening, right?

Neler olduğunu görüyorsun, değil mi?

Watching a lesson, right?

Ders izliyorsun değil mi?

Watching a lesson on YouTube.

YouTube'da bir ders izliyorum.

Again, we're just putting into practice these steps.

Yine, biz sadece bu adımları uygulamaya koyuyoruz.

Now who, what, when?

Şimdi kim, ne, ne zaman? Bugün

Well, it's Sunday.

Pazar.

Hopefully it's Sunday where you are as well.

Umarım senin de olduğun yerde Pazar olur.

But it might be another day for you if you're watching this lesson

Ama bu dersi

later, who, what, when, where?

daha sonra izliyorsanız, sizin için başka bir gün olabilir, kim, ne, ne zaman, nerede?

YouTube, who, what, when, where, Why?

YouTube, kim, ne, ne zaman, nerede, Neden?

Trying to learn English.

İngilizce öğrenmeye çalışıyorum.

So you see what's happening?

Neler olduğunu görüyor musun?

We're using step three to document when, how, where we were, the

Üçüncü adımı ne zaman, nasıl, nerede olduğumuzu ve

situation surrounding the time period when we learned this word.

bu kelimeyi öğrendiğimiz zaman dilimini çevreleyen durumu belgelemek için kullanıyoruz.

The word being delicious makes sense, right?

Lezzetli kelimesi mantıklı, değil mi?

We're creating all of these connections in your brain.

Tüm bu bağlantıları beyninizde biz oluşturuyoruz.

When you are learning a new word, let's see if you can see this.

Yeni bir kelime öğrenirken, bunu görüp göremeyeceğinizi görelim.

When you are learning a new word or expression, you need to create

Yeni bir kelime veya ifade öğrenirken,

connections in your brain to help your brain remember the word or expression.

beyninizin kelime veya ifadeyi hatırlamasına yardımcı olmak için beyninizde bağlantılar oluşturmanız gerekir.

This will help you use it.

Bu, onu kullanmanıza yardımcı olacaktır.

Later on, yes, if you're watching this lesson, he has a big head, but it's okay.

Daha sonra, evet, bu dersi izliyorsanız, koca bir kafası var, ama sorun değil.

All right, so step three, five.

Pekala, üçüncü adım, beş.

Ws again.

tekrar s

Who, what, when, where, why?

Kim ne ne zaman nerede neden?

Talking about the situation.

Durum hakkında konuşmak.

Describing the situation.

Durumu tarif etmek.

When you learned the word or expression.

Kelimeyi veya ifadeyi öğrendiğinizde.

Now, step number.

Şimdi, adım numarası.

Create unique sentences using it.

Bunu kullanarak benzersiz cümleler oluşturun.

Creating three sentences that use the word or expression will

Kelimeyi veya ifadeyi kullanan üç cümle oluşturmak,

help you organize your thoughts.

düşüncelerinizi düzenlemenize yardımcı olacaktır.

This will also create another connection point in your brain

Bu aynı zamanda beyninizde

for the new word or expression.

yeni kelime veya ifade için başka bir bağlantı noktası oluşturacaktır.

You see, we're putting it into practice immediately.

Bakın hemen uygulamaya geçiyoruz.

So again, for our example, we have the word delicious.

Yine, örneğimizde lezzetli kelimemiz var.

So if we are going to for step.

Yani eğer adım atacaksak. Dört

Number four, create three unique sentences using the word delicious.

numara, lezzetli kelimesini kullanarak üç benzersiz cümle oluşturun.

For example, I can say my mom oi made some delicious food for Thanksgiving, so

Mesela annem Şükran Günü için çok lezzetli yemekler yaptı diyebilirim, o yüzden

I'll write the first example sentence.

ilk örnek cümleyi ben yazayım.

All right.

So again, I could say my mom, Oh man, that food was good.

Elbette.

Böylece tekrar anneme, Ah adamım, o yemek güzeldi diyebilirdim.

Made some delicious.

Biraz lezzetli yaptı.

Food made some delicious food.

Yemek bazı lezzetli yemekler yaptı.

Again, You see that we're applying it to our lives.

Yine, bunu hayatımıza uyguladığımızı görüyorsunuz.

Some delicious food for Thanksgiving.

Şükran Günü için bazı lezzetli yiyecekler.

This is step number four, helping you never forget what you learn.

Bu, öğrendiklerinizi asla unutmamanıza yardımcı olan dördüncü adımdır.

So you're gonna make three sentences.

Yani üç cümle kuracaksın.

I did one, but let's imagine that I wrote three sentences.

Bir tane yaptım ama üç cümle yazdığımı düşünelim.

All right, For step number four, now we're practicing.

Pekala, dördüncü adım için , şimdi alıştırma yapıyoruz.

We're utilizing these steps to help you.

Size yardımcı olmak için bu adımları kullanıyoruz.

Never forget what you.

Ne olduğunu asla unutma.

Now step number five.

Şimdi beş numaralı adım.

Very interesting.

Çok ilginç.

You now need to teach someone what you know, you see teaching someone else.

Artık bildiğini birilerine öğretmen gerekiyor , bir başkasına öğretmeyi görüyorsun.

The English you know will actually help you remember it even more.

Bildiğiniz İngilizce aslında onu daha da fazla hatırlamanıza yardımcı olacaktır.

This is because you have to organize the information in your head.

Bunun nedeni, bilgileri kafanızda düzenlemeniz gerektiğidir.

Before you teach someone something, before you go to teach someone anything, you must

Birine bir şey öğretmeden önce, birine bir şey öğretmeden önce,

make sure it's organized in your mind.

bunun kafanızda organize olduğundan emin olmalısınız.

So right.

Çok doğru.

We already have our ideas organized.

Fikirlerimizi zaten düzenledik.

So step number five is what I'm actually already doing.

Beşinci adım aslında zaten yapmakta olduğum şey.

Step number five again, is teach someone.

Yine beşinci adım, birine öğretmek.

So what you're gonna do, you're gonna find a friend, you're gonna

Yani ne yapacaksın, bir arkadaş bulacaksın,

find a partner, and you're gonna teach that individual what you.

bir ortak bulacaksın ve o kişiye ne öğreteceksin.

Maybe you learned a different expression or word, maybe

Belki farklı bir ifade veya kelime öğrendiniz, belki

you learned a different idea.

farklı bir fikir öğrendiniz.

Anything you learn, you're going to teach that to this individual.

Ne öğrenirsen öğren, onu bu kişiye öğreteceksin.

Step number five, teach what you learn and you'll never, ever forget

Beşinci adım, öğrendiklerinizi öğretin ve bu adımların her birini

that word or expression if you use each and every one of these steps.

kullanırsanız o kelimeyi veya ifadeyi asla ama asla unutmayacaksınız .

Find, think, write, create, and teach these steps will help you never

Bul, düşün, yaz, yarat ve öğret bu adımlar

forget any word or any expression.

hiçbir kelimeyi veya ifadeyi asla unutmamana yardımcı olacak.

I really hope you enjoy today's lesson.

Umarım bugünün dersinden zevk alırsınız.

Remember, if you want to keep studying with me, all you have to do is hit

Unutmayın, benimle çalışmaya devam etmek istiyorsanız

the link right in the description, go to english fluency plan.com.

tek yapmanız gereken açıklamadaki bağlantıya tıklamak, english fluency plan.com'a gitmek.

I'll put it right on the screen, and you can join me and thousands of

Bunu doğrudan ekrana koyacağım ve

students around the world to help you.

size yardım etmek için bana ve dünyanın dört bir yanındaki binlerce öğrenciye katılabilirsiniz. Her gün

I put an effort to help you learn each and every day, and I want you

öğrenmenize yardımcı olmak için çaba harcıyorum ve

to join these students learning English and enjoying the process.

İngilizce öğrenen ve süreçten zevk alan bu öğrencilere katılmanızı istiyorum.

Hope you enjoy the lesson, and I will talk to you in the next one.

Umarım dersi beğenirsiniz, bir sonraki derste sizinle konuşacağım.

You still there ? You know what time it is?

Hala oradasın ? Saatin kaç olduğunu biliyor musun?

It's story time.

Hikaye zamanı.

Hey, I said it's story time . All right, so today's story always brings

Hey, hikaye zamanı dedim. Pekala, bugünün hikayesi her zaman

a smile to my face, so growing.

yüzüme bir gülümseme getiriyor, çok büyüyor.

I really had a good childhood.

Gerçekten güzel bir çocukluk geçirdim. Çok

I had a great time.

güzel zaman geçirdim.

I loved school, had a lot of friends.

Okulu severdim, bir sürü arkadaşım vardı.

Home was good, parents were wonderful.

Ev güzeldi, ebeveynler harikaydı.

But there are some things about my elementary school and middle school

Ama ilkokul ve ortaokul

life that I will never forget.

hayatıma dair asla unutmayacağım şeyler var.

So when I was in the sixth grade, we had a big class about, I think

Ben altıncı sınıftayken büyük bir sınıfımız vardı, sanırım

there were about 26 of us, 27 of us.

26 kişiydik, 27 kişiydik.

We were a large class.

Kalabalık bir sınıftık.

But something that was very unique about us was the fact that we all hung.

Ama bizim hakkımızda çok benzersiz olan bir şey, hepimizin asılı olmasıydı.

We really enjoyed each other.

Birbirimizden gerçekten keyif aldık.

We really, Excuse me, something was on my lip.

Biz gerçekten, Affedersiniz, dudağımda bir şey vardı. Birbirimizle

We really liked hanging out with each other, right?

takılmayı gerçekten seviyorduk , değil mi?

We would always play at recess together.

Teneffüslerde hep birlikte oynardık.

We always spent time in class together and we always used to get in trouble

Sınıfta hep birlikte vakit geçirirdik ve hep birlikte başımız belaya girerdi

together as well, . So one day we were in class and we were smart.

, . Bir gün sınıftaydık ve akıllıydık.

So we would finish our work early, which means that we would also start talking.

Yani işimizi erken bitirirdik, yani konuşmaya da başlardık.

And our teacher, Ms.

Ve öğretmenimiz Bayan

Howard, if you're watching this Ms.

Howard, bu Bayan

Howard, you know how much I love you, Ms.

Howard'ı izliyorsanız, sizi ne kadar sevdiğimi bilirsiniz Bayan

Howard.

So she would always say, do your work and then sit quietly.

Howard.

Bu yüzden her zaman işini yap ve sonra sessizce otur derdi.

We did our work.

İşimizi yaptık.

We followed the first one, the first instruction, but that second instruction

İlkini, ilk yönergeyi uyguladık ama o ikinci yönergeyi

we tried, but we loved to talk.

denedik ama konuşmayı çok sevdik.

So we'd finish our work and I'm, I'm guilty too.

Böylece işimizi bitirmiş oluruz ve ben, ben de suçluyum.

I am very guilty.

ben çok suçluyum

And then we'd start talking.

Ve sonra konuşmaya başlayacaktık.

Hey, hey, hey, hey, hey.

Hey, hey, hey, hey, hey.

You finished.

Bitirdin.

You finished.

And we'd just start chattering.

Bitirdin.

Ve sohbet etmeye başlardık.

One day our teacher got upset.

Bir gün hocamız üzüldü.

Ms.

Howard said, Sixth grade, put your pencils down.

Bayan

Howard, "Altıncı sınıf, kalemlerinizi bırakın" dedi.

And we said, Uhoh.

Biz de "Uhoh" dedik. O

She's mad.

kızgın. O

She's mad.

kızgın.

Like . We weren't laughing, but it was because we weren't bad.

Beğenmek . Gülmüyorduk ama kötü olmadığımız içindi.

Whenever she would get bad at us or scream, she really loved us, we

Ne zaman bize kötü davransa ya da bağırsa, bizi gerçekten seviyordu, bir

would kind of say, Oh, here it comes.

nevi 'Oh, işte geliyor' derdik.

And back in the.

Ve geri

Years ago.

Yıllar önce.

This is about 34 years ago.

Bu yaklaşık 34 yıl önce.

30, 30 ish.

30, 30 ish.

30 ish years ago.

30 yıl önce.

The main punishment we would get was to write lines.

Alacağımız asıl ceza satır yazmaktı.

Basically, she'd write something on the board and we would have to write

Temel olarak, tahtaya bir şeyler yazardı ve biz de o cümleyi tekrar tekrar yazmak zorunda kalırdık

that sentence over and over again.

.

So typically we'd have to write it 100 times, but she was an English

Yani tipik olarak 100 defa yazmamız gerekirdi, ama o bir İngilizce

teacher, so she write a sentence, put a semicolon, and keep writing.

öğretmeniydi, bu yüzden bir cümle yazdı, noktalı virgül koydu ve yazmaya devam etti.

The one sentence would be about this.

Tek cümle bununla ilgili olurdu.

Five lines.

Beş satır.

So we'd say, Okay.

O zaman tamam diyeceğiz.

So she, this day she got upset, wrote on the whole board this

Bu yüzden, o gün üzüldü,

long thing we had to write.

yazmamız gereken bu uzun şeyi tüm tahtaya yazdı.

So we're sitting there, she finishes writing it on the board

Orada oturuyoruz, tahtaya yazmayı bitiriyor

and she says, Take your pencils and papers out and start writing.

ve "Kalemlerinizi ve kağıtlarınızı çıkarın ve yazmaya başlayın" diyor.

So we started writing quietly.

Böylece sessizce yazmaya başladık. Bize satır yazarken

We knew she was upset about 30 minutes into us writing lines.

yaklaşık 30 dakika üzgün olduğunu biliyorduk .

Some of us were fast and some of us were slow.

Kimimiz hızlıydık kimimiz yavaş.

I was a fast.

Ben hızlıydım.

So 30 minutes in, Remember I said we had a hard time not talking 30 minutes in.

Yani 30 dakika içinde, 30 dakika içinde konuşmamak için zor zamanlar geçirdiğimizi söylediğimi hatırlayın. Ben

I don't know if it was my me or somebody else, it might have been me.

miydim yoksa başka biri mi bilmiyorum, ben olabilirdim.

Somebody said, Hey, what Nu ? What number are you on?

Biri dedi ki, Hey, ne Nu? hangi numaradasın

We had to write it a hundred times.

Yüz kere yazmak zorunda kaldık.

Somebody out of the blue said, What number are you on?

Birdenbire biri dedi ki, Hangi numaradasın?

Just yelled it out in the class.

Sadece sınıfta bağırdı.

Somebody responded, I'm on number 35.

Birisi cevap verdi, 35 numaradayım.

What number are you on?

Hangi numaradasın?

I said, I'm on number.

Numaralıyım dedim. Senden ne haber

What about you?

And we just started saying what numbers we were on, and our teacher was

?

Ve hangi numaralarda olduğumuzu söylemeye başladık ve öğretmenimiz

sitting in silence just looking at us.

sessizce oturmuş bize bakıyordu.

Okay, Okay.

Tamam tamam.

We only have about 45 more.

Sadece 45 tane daha var.

How many more do you have?

Kaç tane daha var?

And we're just going back and forth and she stood up and we all got quiet.

Ve biz sadece ileri geri gidiyoruz ve o ayağa kalktı ve hepimiz sessizleştik.

We're writing our lines, but we're still talking.

Satırlarımızı yazıyoruz ama hala konuşuyoruz.

She walked to the front and she looked at us.

Ön tarafa yürüdü ve bize baktı.

She said, Put your pencils down, . It was no use.

Kalemlerinizi yere bırakın, dedi. Faydası yoktu.

She had given us this punishment, but we were still happy because we were

Bize bu cezayı o vermişti ama yine de mutluyduk çünkü

together and we were riding the line.

birlikteydik ve çizgide ilerliyorduk.

She said, What kind of punishment is this?

Bu nasıl bir cezadır dedi.

If you guys are still happy?

Hala mutluysanız?

So we put our pencils down and we were like, Okay, . Now I wanna fast

Böylece kalemlerimizi bıraktık ve Tamam, dedik. Şimdi

forward two years because remember I said we weren't bad kids, right?

iki yıl ileri sarmak istiyorum çünkü kötü çocuklar olmadığımızı söylediğimi hatırlayın, değil mi?

We just enjoyed talking and we enjoyed being.

Sadece konuşmaktan zevk aldık ve olmaktan zevk aldık.

. She was our sixth grade teacher.

. 6. sınıf öğretmenimizdi.

Fast forward to eighth grade, you know, we're the, the big kids on

Sekizinci sınıfa hızlı ilerleyin, bilirsiniz, biz kampüsteki büyük çocuklarız,

campus now we're eighth graders, you know, and we were excited.

şimdi sekizinci sınıflarız, bilirsiniz ve heyecanlandık.

We're gonna get a brand new teacher.

Yepyeni bir öğretmen alacağız.

She was our sixth grade teacher.

6. sınıf öğretmenimizdi. Yedinci sınıf

We had a different teacher for seventh grade, and we were excited to

için farklı bir öğretmenimiz vardı ve

get a new teacher for eighth grade.

sekizinci sınıf için yeni bir öğretmenimiz olacağı için heyecanlıydık.

Just, you know, exciting.

Sadece, bilirsin, heyecan verici.

So we were all, you know, coming on, on the, uh, grounds of our school.

Yani hepimiz, bilirsin, okulumuzun arazisine geliyorduk.

And we're walking in, talking to each other, like, yeah,

Ve içeri giriyoruz, birbirimizle konuşuyoruz, evet,

we're the eighth graders.

sekizinci sınıf öğrencileriyiz.

And we opened the eighth grade classroom door.

Ve sekizinci sınıf sınıfının kapısını açtık.

And who was sitting at the desk?

Ve masada kim oturuyordu?

Ms.

Howard.

Bayan

Howard.

She said, Hello, eighth grade . Now, I told you we weren't bad kids.

Merhaba, sekizinci sınıf dedi. Size kötü çocuklar olmadığımızı söyledim.

That was proof.

Bu kanıttı.

Ms.

Bayan

Howard told us eventually we were her favorite class.

Howard sonunda onun en sevdiği sınıf olduğumuzu söyledi.

We weren't bad.

Fena değildik.

We did our work.

İşimizi yaptık.

We just enjoyed talking, but she enjoyed being with us so much that

Konuşmaktan çok keyif aldık ama o bizimle olmaktan o kadar keyif aldı ki,

she requested to move from the sixth grade to the eighth grade so that

she could teach us one more year.

bize bir yıl daha öğretmenlik yapabilmek için altıncı sınıftan sekizinci sınıfa geçmek istedi.

So she loved us and we honestly loved her.

Bu yüzden o bizi sevdi ve biz de onu dürüstçe sevdik.

Maybe when you were younger, you had a teacher that loved you so much and maybe

Belki gençken seni çok seven bir öğretmenin vardı ve belki

she acted like she didn't at first, but she ended up really loving you.

başta sevmiyormuş gibi davrandı ama sonunda seni gerçekten sevdi.

Or maybe you had a male teacher, whoever you had.

Ya da belki bir erkek öğretmenin vardı, her kim varsa.

Remember to always love your teachers.

Öğretmenlerinizi her zaman sevmeyi unutmayın.

I hope you enjoyed today's lesson and I hope you enjoyed the story, and

Umarım bugünün dersini beğenmişsinizdir ve umarım hikayeyi beğenmişsinizdir,

I will talk to you in the next one.

sizinle bir sonraki derste konuşacağım.