REAL LIFE ENGLISH | Speak English Like A Native Speaker Episode 2

Hey, welcome to episode two of the real life English series.

Hey, gerçek hayattaki İngiliz dizisinin ikinci bölümüne hoş geldiniz.

In today's episode, I am going to teach you real English vocabulary,

Bugünkü bölümde size gerçek İngilizce kelimeleri,

real English expressions.

gerçek İngilizce ifadeleri öğreteceğim.

And I'm also going to teach you a fluency pattern that you can use today and sound

Ayrıca size bugün kullanabileceğiniz ve

more like a native English speaker.

anadili İngilizce olan biri gibi konuşabileceğiniz bir akıcılık kalıbı öğreteceğim.

When you request something.

Bir şey istediğinde.

I also have some quizzes just for you.

Ayrıca sadece sizin için bazı sınavlarım var.

So I hope you're ready.

Umarım hazırsındır.

All right.

Elbette.

I'm teacher

Tiffani. Let's jump right in.

Ben öğretmen

Tiffani. Hemen atlayalım.

All right.

So we're going to start off by looking at a situation, a real life situation here.

Pekala.

Yani bir duruma, gerçek hayattan bir duruma bakarak başlayacağız. Birlikte

We have a man and a woman sitting together looking at their cell phones.

oturmuş cep telefonlarına bakan bir erkek ve bir kadın var .

Now the woman is probably saying, honey, you are more tech savvy than me.

Şimdi kadın muhtemelen " tatlım, teknoloji konusunda benden daha bilgilisin" diyor.

Can you please show me how to work?

Lütfen bana nasıl çalışılacağını gösterir misin?

This new phone you bought?

Aldığın bu yeni telefon?

Now, this is a very natural conversation a very natural request

Şimdi, bu çok doğal bir konuşma,

that this woman is making, but what's the pattern that she used.

bu kadının yaptığı çok doğal bir istek, ama kullandığı kalıp neydi? Size

Let me show you the pattern she used.

kullandığı kalıbı göstereyim.

She said his name or a nickname, which is honey.

Adını veya bal olan bir takma adını söyledi.

And I'll explain.

Ve açıklayacağım.

Then she gave the reason or the current situation.

Sonra nedenini veya mevcut durumu verdi.

And finally she made her request.

Ve sonunda isteğini yaptı.

She didn't just immediately make the request.

Hemen istekte bulunmadı.

She followed this pattern and this formula.

Bu kalıbı ve bu formülü takip etti.

Now I do want to explain something to you really quickly, honey, you may

Şimdi sana bir şeyi çok hızlı bir şekilde açıklamak istiyorum tatlım,

be asking teacher, what does honey?

öğretmene soruyor olabilirsiniz, tatlım ne anlama geliyor?

Now honey is just a term of endearment for someone you love.

Şimdi bal, sevdiğiniz biri için sadece bir sevgi ifadesidir.

So for example, my mother will call my father, honey, or dear.

Yani mesela annem babama tatlım ya da canım diyecek.

Likewise, my father will call my mother, honey or dear.

Aynı şekilde babam da annemi arayacak canım ya da canım.

So you can call your spouse, your boyfriend, or your

Böylece eşinize, erkek arkadaşınıza veya kız

girlfriend, honey, in English.

arkadaşınıza İngilizce diyebilirsiniz tatlım.

We say, honey, good job.

Canım hayırlı olsun diyoruz.

One more time after me, honey.

Benden sonra bir kez daha tatlım.

Excellent.

Harika.

All right.

Elbette.

Now she also said something that maybe you haven't heard before.

Şimdi belki daha önce duymadığınız bir şey de söyledi.

She said tech savvy after me tech savvy.

Benden sonra teknoloji meraklısı dedi.

Excellent.

Harika.

Now tech savvy just means well informed about or good at using modern technology.

Artık teknoloji meraklısı, modern teknoloji hakkında iyi bilgi sahibi olmak veya bunları kullanmakta iyi olmak anlamına gelir.

So maybe you are tech savvy.

Yani belki de teknoloji meraklısısın.

Maybe you are really good at using computers and cell phones

Belki de bilgisayarları, cep telefonlarını

and other things you can say.

ve söyleyebileceğiniz diğer şeyleri kullanmakta gerçekten iyisiniz.

Ah, I'm tech savvy.

Ah, ben teknoloji meraklısıyım.

It makes sense right now, look again, at what she said, she said, honey, the

Şu anda mantıklı, tekrar bak, ne söylediğine bak, dedi tatlım,

name you are more tech savvy than me.

isim sen benden daha teknoloji meraklısısın.

She's giving the reason before she makes the request.

Talepte bulunmadan önce sebebini söylüyor.

You're so good with technology right now.

Şu anda teknolojiyle aranız çok iyi.

The request comes.

istek gelir.

Can you please show me, right.

Lütfen bana doğruyu gösterir misin?

So what about this last part work?

Peki ya bu son kısım çalışması?

This, what does it mean to work something?

Bu, bir şey üzerinde çalışmak ne demektir?

This is again a real English expression, real life English.

Bu yine gerçek bir İngilizce ifadesi, gerçek hayat İngilizcesi.

Work something means to use something.

Bir şey üzerinde çalışmak, bir şeyi kullanmak demektir.

Right?

Sağ?

So for example, I have my cell phone right here.

Örneğin, cep telefonum tam burada.

I am very familiar with my cell phone.

Cep telefonuma çok aşinayım. Bir süredir kullandığım

I know how to work it because I've used it for a while.

için nasıl yapıldığını biliyorum .

So this individual was telling her husband, Hey baby.

Yani bu kişi kocasına Hey bebeğim diyordu.

Hey honey, you're tech savvy.

Hey tatlım, sen teknoloji meraklısısın.

You're really good with technology.

Teknoloji konusunda gerçekten iyisin.

Can you please help me?

Lütfen bana yardım edebilir misin?

I don't know how to.

Nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Makes sense.

Mantıklı.

Right?

Sağ?

So once again, looking at this image at this situation, we have the pattern name

Yani bir kez daha, bu duruma bu görüntüye baktığımızda , model adı

plus reason or situation plus the request.

artı sebep veya durum artı isteğimiz var.

And this is exactly how you are going to use the pattern.

Ve kalıbı tam olarak böyle kullanacaksınız.

Now, let me quiz you and see if you remember the words I just taught you.

Şimdi size bir test yapayım ve size az önce öğrettiğim kelimeleri hatırlayıp hatırlamadığınızı görelim.

Are you ready for our first quiz?

İlk testimize hazır mısınız?

I hope you are.

Umarım öylesindir.

Here we go.

All right, quiz number one.

İşte başlıyoruz.

Pekala, bir numaralı sınav.

Now you only have five seconds for each question.

Artık her soru için sadece beş saniyeniz var.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Now let's see.

Şimdi bakalım.

The first question is right here.

İlk soru tam burada.

I want you to fill in the blank.

Boşluğu doldurmanı istiyorum.

Technology is a big part of life.

Teknoloji hayatın büyük bir parçasıdır.

So little kids are very five seconds.

Yani küçük çocuklar çok beş saniyedir.

All right.

Elbette.

Time.

Zaman.

What is the answer?

Cevap nedir?

Yes, you got it.

Evet anladın.

Exactly.

Little kids are.

Kesinlikle.

Küçük çocuklar.

Tech savvy makes sense.

Teknoloji meraklısı mantıklı.

Right?

A lot of kids, even my four year old niece, she's really

Sağ?

Pek çok çocuk, hatta dört yaşındaki yeğenim bile,

good with technology tech savvy.

teknoloji konusunda gerçekten çok iyi.

All right, let's see how you do with question number two.

Pekala, iki numaralı soruyu nasıl yaptığınızı görelim.

Here we go.

Question number two, fill in the blank.

İşte başlıyoruz.

İki numaralı soru, boşluğu doldurun. Ofisi için

He just bought a new, smart TV for his office, but he doesn't

yeni bir akıllı TV aldı , ancak

know how to what's the answer.

nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Five seconds.

Beş saniye.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Do do do, do all right time.

Yap, yap, tam zamanında yap.

What's the answer.

Cevap nedir.

Come on, you got it.

Hadi, anladın.

Exactly.

Kesinlikle.

He doesn't know how to work it or use it make sense.

Nasıl çalıştırılacağını veya mantıklı bir şekilde nasıl kullanılacağını bilmiyor.

Right.

Sağ.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Excellent.

Harika.

Now let's see another situation that uses the pattern that we learned.

Şimdi öğrendiğimiz kalıbı kullanan başka bir duruma bakalım.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Here is the next situation.

İşte bir sonraki durum.

We have again, what looks like a husband and a wife now in this situation, the

Yine bir karı koca gibi görünen şu an bu durumdayız,

woman is probably saying, Michael, you know that you tower over me.

kadın muhtemelen diyor ki, Michael, biliyorsun ki sen benden üstünsün.

Would you put the meat on the top shelf of the freezer?

Eti dondurucunun en üst rafına koyar mıydınız?

Pretty please.

Güzel lütfen.

All right.

So we're seeing here that a request is being made, but the woman

Elbette.

Yani burada bir talepte bulunulduğunu görüyoruz ama kadın

is using the fluency pattern.

akıcılık kalıbını kullanıyor. Sana

Let me show you watch right.

doğru izlediğini göstereyim. O

She did.

yaptı.

What said his name?

Adı ne dedi?

Michael then gave the reason Michael you tower over me now.

Michael daha sonra Michael'a şu anda benden üstün olma nedenini verdi.

Wait a minute.

Bir dakika bekle.

What does tower over me mean?

üzerimden kule ne demek?

All right.

So tower over just means to be much taller than someone or something.

Elbette.

Yani kule, birinden veya bir şeyden çok daha uzun olmak anlamına gelir.

The man in the picture is much taller than the lady.

Resimdeki adam bayandan çok daha uzun.

Actually, my brother-in-law is about six, two or six.

Aslında kayınbiraderim altı, iki ya da altı yaşlarında.

He towers over us.

Üstümüzde yükseliyor.

He's extremely tall.

O çok uzun.

So again, following the pattern, when you're making a request name, then the

Yani yine, kalıbı takip ederek, bir isim talebinde bulunurken, o zaman

reason the woman said you tower over me.

kadının neden benden üstün olduğunu söyledi.

You're so much taller than me.

Benden çok daha uzunsun.

Now.

It's time for the request.

Şimdi. Sıra istekte

.

She says, "Would put the meat on the top shelf of the freezer?

"Eti dondurucunun en üst rafına koyar mısın?

Pretty please?"

Lütfen," diyor.

Now, what does pretty please mean?

Şimdi, güzel lütfen ne anlama geliyor?

Again, real life English, English we use.

Yine gerçek hayat İngilizcesi, İngilizce kullanıyoruz.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Pretty please actually means it's used to ask someone for something or persuading

Oldukça lütfen aslında birinden bir şey istemek veya

them to do something by sounding.

ses çıkararak bir şey yapmaya ikna etmek için kullanıldığı anlamına gelir.

friendly.

arkadaşça.

That's right.

Bu doğru. "

When you say, oh, pretty please, you're trying to sound friendly.

Oh, güzelim lütfen" derken arkadaşça görünmeye çalışıyorsun.

You're trying to make them see that I really need your help in English.

İngilizce yardımına gerçekten ihtiyacım olduğunu görmelerini sağlamaya çalışıyorsun.

We do say pretty, please.

Güzel diyoruz, lütfen.

Now guys, you probably don't want to say it, but women and

Şimdi çocuklar, muhtemelen söylemek istemiyorsunuz ama kadınlar ve

children, we do actually say it.

çocuklar, biz gerçekten söylüyoruz.

So we say pretty please after me, pretty please.

Bu yüzden benden sonra oldukça lütfen, oldukça lütfen diyoruz.

Excellent.

Harika.

Good job.

Aferin.

So she said pretty, please.

Güzel dedi, lütfen.

Now you already know what time it is.

Artık saatin kaç olduğunu zaten biliyorsunuz. Bir

It's time for your next quiz.

sonraki testinizin zamanı geldi.

Let's see if you understood exactly what we just went over.

Bakalım az önce üzerinden geçtiğimiz şeyi tam olarak anlayıp anlamadığınızı görelim.

All right.

So each question again, remember you have five seconds.

Elbette.

Yani her soru için beş saniyeniz olduğunu unutmayın.

So here is the first question, right?

İşte ilk soru bu, değil mi?

Fill in the blank.

Boşluğu doldur.

She likes short guys because tall guys, usually her, you ready?

Kısa erkeklerden hoşlanır çünkü uzun boylu erkekler, genellikle o, hazır mısın?

Five seconds.

Beş saniye.

What goes in the blank here?

Buradaki boşluğa ne gelir?

Time.

Zaman.

All right.

Elbette.

So what goes in the blank?

Peki boşluğa ne geliyor?

I know you got it.

Anladığını biliyorum.

Yes, very good tower over her.

Evet, onun üzerinde çok iyi bir kule var.

She likes short guys because tall guys tower over her.

Kısa boylu erkeklerden hoşlanıyor çünkü uzun boylu erkekler ona tepeden bakıyor.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Really good.

Gerçekten iyi.

All right. Now let's go to question number two.

Elbette. Şimdi ikinci soruya geçelim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Number two.

İki numaralı.

The little girl wanted ice cream.

Küçük kız dondurma istedi.

What did she say to her mother?

Annesine ne dedi?

She wanted ice cream.

Dondurma istedi.

What did she say?

Ne dedi?

Here we go.

Timer has started da, da, da time.

İşte başlıyoruz.

Zamanlayıcı da, da, da time'ı başlattı.

All right.

Elbette.

So what did the little girl say?

Peki küçük kız ne dedi?

Come on. I know.

Hadi. Biliyorum.

Excellent.

Harika.

She said pretty please.

Güzel lütfen dedi.

Very good.

Çok güzel.

Excellent job.

Mükemmel iş.

All right.

So again, we had two situations where the individuals followed the fluency

Elbette.

Yani yine, bireylerin

pattern for making a request, name, reason or situation, and then the request.

bir talep, isim, sebep veya durum ve ardından talepte bulunmak için akıcılık modelini izlediği iki durumla karşılaştık.

Well, let's see if it happens in this situation as well.

Bakalım bu durumda da olacak mı.

In this situation, we have a woman and she's on the phone

Bu durumda bir kadınımız var ve telefonda

and she's probably saying.

ve muhtemelen şunu söylüyor.

Hey, Susan, I'm trying to knock out my resume, but it's

Susan, özgeçmişimi gözden çıkarmaya çalışıyorum ama

taking longer than I expected.

beklediğimden uzun sürüyor.

I know you are the resume guru.

Özgeçmiş gurusu olduğunuzu biliyorum.

So would you mind looking over it for me now in this situation?

Şimdi bu durumda benim için bakar mısın?

She, also used the fluency pattern.

Ayrıca akıcılık kalıbını da kullandı.

Let me show it to you again.

Sana tekrar göstereyim.

The pattern name.

Desen adı.

Hey, Susan.

Merhaba Susan.

Reason or situation.

Sebep veya durum.

I'm trying to knock out my resume, but it's taking longer than I expected now.

Özgeçmişimi elemeye çalışıyorum ama şimdi beklediğimden daha uzun sürüyor.

That's the reason and her situation.

Sebebi ve durumu bu.

But what does knock out mean?

Ama nakavt ne demek?

So knock out actually means to complete or finish something.

Yani nakavt aslında bir şeyi tamamlamak veya bitirmek anlamına gelir.

So to knock something out, for example, oh, I need to knock out dinner

Örneğin, bir şeyi nakavt etmek için,

before I go hang out with my friends.

arkadaşlarımla takılmaya gitmeden önce akşam yemeğini nakavt etmem gerekiyor.

I need to complete or make dinner.

Akşam yemeğini tamamlamam veya hazırlamam gerekiyor.

Before I go out with my friends, we say, knock out something in English.

Arkadaşlarımla dışarı çıkmadan önce İngilizce bir şeyler söyleyelim deriz.

Real life English, and now you can also use it.

Gerçek hayattaki İngilizce ve artık onu da kullanabilirsiniz.

So she's trying to knock out or complete her resume.

Bu yüzden özgeçmişini nakavt etmeye veya tamamlamaya çalışıyor.

She also says it's taking longer than I expected.

Ayrıca beklediğimden daha uzun sürdüğünü söylüyor.

So what does longer than expected mean?

Peki beklenenden daha uzun ne anlama geliyor? Başlangıçta sizden

It means to take longer than you initially.

daha uzun sürmek demektir .

Thought it would.

Olacağını düşündüm.

So she's giving the reason and she's also giving her situation

Yani sebebini veriyor ve

before she makes her request.

talebini yapmadan önce durumunu da veriyor.

This is how you speak English in real life.

Gerçek hayatta İngilizce böyle konuşulur.

You don't just immediately make your request.

Talebinizi hemen yapmazsınız.

You need to say the name.

Adını söylemen gerekiyor.

Give the reason, our situation and then make the request.

Sebebini, durumumuzu söyle ve sonra talepte bulun.

So now she's starting to make the request after she says, I know you

Şimdi, " Senin özgeçmiş gurusu olduğunu biliyorum" dedikten sonra talepte bulunmaya başlıyor,

are the resume guru, she then says, so would you mind looking over it for me?

sonra diyor ki, benim için ona bakar mısın?

That's her request.

Bu onun isteği.

But what does it mean to look over something?

Ama bir şeye bakmak ne anlama geliyor?

Look over something just means to review or check something for errors.

Bir şeye bakmak, bir şeyi hatalar için gözden geçirmek veya kontrol etmek anlamına gelir.

So she's asking her, Hey, I know you're the resume guru, that's the situation.

Bu yüzden ona soruyor, Hey, özgeçmiş gurusu olduğunu biliyorum, durum bu.

And the reason would you mind just kind of checking my resume.

Ve bunun nedeni, özgeçmişimi kontrol etmenizin bir sakıncası olur mu?

That was the request.

Talep buydu.

So again, she followed the pattern name plus reason or

Böylece yine model adını artı nedeni veya

situation, and then the request.

durumu ve ardından talebi takip etti.

So, you know what time it is now, it's time for your last quiz.

Artık saatin kaç olduğunu biliyorsunuz, son testinizin zamanı geldi.

Let's see how you're going to do.

Bakalım nasıl yapacaksın.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Now we have five questions for this quiz, and I know that you are going to do well.

Şimdi bu sınav için beş sorumuz var ve iyi iş çıkaracağınızı biliyorum.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

First.

Now it's a combination now of everything you've learned.

Birinci.

Şimdi öğrendiğin her şeyin bir kombinasyonu.

My husband loves computers.

Kocam bilgisayarları sever.

He is really what's the answer.

O gerçekten cevap nedir.

I'm gonna give you five seconds.

Sana beş saniye vereceğim.

Here we go.

Five seconds.

İşte başlıyoruz.

Beş saniye.

You got it.

Anladın mı?

Her husband is what?

Kocası ne?

Come on.

I know you asked, you know, the answer.

Hadi.

Sorduğunu biliyorum, biliyorsun, cevabı.

Excellent tech savvy, so good, excellent job.

Mükemmel teknoloji anlayışı, çok iyi, mükemmel iş.

Her husband is tech savvy.

Kocası teknoloji meraklısı.

Very, very good.

Çok çok iyi.

All right, now let's go to question number two.

Pekala, şimdi ikinci soruya geçelim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

You're doing great.

Harika gidiyorsun.

So far question number two.

Şimdiye kadar iki numaralı soru.

What is a term?

Terim nedir?

That a woman might use to call her husband.

Bir kadının kocasını aramak için kullanabileceği.

What's a term that a woman might use to call her husband.

Bir kadının kocasını aramak için kullanabileceği bir terim nedir?

Here we go.

Five seconds.

İşte başlıyoruz.

Beş saniye.

All right.

What's the answer?

Elbette.

Cevap nedir?

What's the term.

Terim nedir?

Come on.

Hadi.

Yes, honey.

Evet tatlım.

Excellent.

A woman or a man would call their spouse, honey.

Harika.

Kadın ya da erkek eşine tatlım derdi.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Real life English.

Gerçek hayat İngilizcesi.

All right, here we go.

Pekala, başlıyoruz.

Question number three, the basketball player is extremely tall.

Üç numaralı soru, basketbolcu aşırı derecede uzun.

He blank.

O boş.

All of his fans.

Tüm hayranları.

Whoo.

Vay canına.

What's this answer.

Bu cevap nedir?

Come on.

You know it, five seconds.

Hadi.

Biliyorsun, beş saniye.

Let me know the answer.

Cevabı bana bildirin.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Time.

Zaman.

What's the answer.

Cevap nedir.

Yes.

Excellent job.

Evet.

Mükemmel iş.

He towers over all of his fans.

Tüm hayranlarının üzerinde yükseliyor.

He's extremely tall.

O çok uzun.

Very good.

Çok güzel.

Excellent job.

Mükemmel iş.

All right, now let's go to question number five.

Pekala, şimdi beş numaralı soruya geçelim.

Oh, number four, almost skipped one.

Ah, dört numara, neredeyse birini atlıyordu.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The little boy said he had to his homework before he could play outside with them.

Küçük çocuk, onlarla dışarıda oynayabilmek için önce ödevini yapması gerektiğini söyledi.

What's the answer.

Cevap nedir.

Five seconds.

Beş saniye.

Here we go.

Five seconds on the clock time.

İşte başlıyoruz. Saat

zamanında beş saniye.

Come on.

Hadi.

What's the answer?

Tell me what the answer is.

Cevap nedir?

Cevabın ne olduğunu söyle.

Exactly.

Kesinlikle. Onlarla dışarıda oynayabilmek için önce

He had to knock out or complete his homework before he could

nakavt etmesi ya da ödevini tamamlaması gerekiyordu

play outside with them.

.

Now, one more quiz question.

Şimdi, bir sınav sorusu daha.

Come on.

Hadi.

You are doing such a great job.

Harika bir iş çıkarıyorsun.

I know you can get this one too.

Bunu da alabileceğini biliyorum.

Here we go.

Question number five.

İşte başlıyoruz.

Beş numaralı soru.

He bought a new cell phone yesterday, but he still doesn't know how to yet.

Dün yeni bir cep telefonu aldı ama henüz nasıl yapacağını bilmiyor.

What's the answer.

Cevap nedir.

Five seconds on the clock.

Saatte beş saniye.

Here we go

İşte

time.

zaman.

All right.

So tell me, come on.

Elbette.

Öyleyse söyle bana, hadi.

What's the answer.

Cevap nedir.

Yes.

Evet.

He doesn't know how to work it yet.

Henüz nasıl çalışacağını bilmiyor.

Excellent job.

Mükemmel iş.

You are amazing.

Harikasın.

You passed that quiz with flying colors.

O sınavı büyük başarıyla geçtin.

All right.

Elbette.

So I really hope you enjoyed today's lesson.

Bu yüzden umarım bugünkü dersten keyif almışsınızdır.

Remember we talked about the pattern.

Model hakkında konuştuğumuzu unutmayın.

This pattern will help you, and it will show you how to speak English fluently.

Bu kalıp size yardımcı olacak ve nasıl akıcı bir şekilde İngilizce konuşacağınızı gösterecektir.

When you want to make a request.

Bir talepte bulunmak istediğinizde.

Remember.

Hatırlamak.

Name second part, reason or situation, and finally make your request.

İkinci kısmı, nedeni veya durumu adlandırın ve son olarak talebinizi yapın.

Now, if you want to keep studying with me, you can check me out

Şimdi, benimle çalışmaya devam etmek istiyorsan , beni

right here, right here, right here.

tam burada, tam burada, tam burada kontrol edebilirsin.

Uh, let's see.

Follow a plan by going to speak English with Tiffani academy.com.

Bakalım. Tiffani academy.com ile İngilizce

konuşmaya giderek bir plan izleyin .

I have plans just for you and you can join and become a member.

Tam size göre planlarım var ve katılıp üye olabilirsiniz.

Or if you want to save time, let's go right here.

Ya da zaman kazanmak istiyorsanız hemen buradan gidelim.

Save time, go to study with Tiffani.com and you can get my eBooks that are amazing

Zamandan tasarruf edin, Tiffani.com ile çalışmaya gidin ve harika olan

and will help you learn English fast.

ve İngilizceyi hızlı bir şekilde öğrenmenize yardımcı olacak e-Kitaplarımı alabilirsiniz.

Or you can go to English with Tiffani, the app, start learning and have fun

Veya uygulama Tiffani ile İngilizce'ye gidebilir , öğrenmeye başlayabilir ve

again I hope you enjoyed today's lesson.

tekrar eğlenebilirsiniz. Umarım bugünkü dersten keyif almışsınızdır.

I will see you next week, but as always remember, English

Haftaya görüşürüz ama her zaman hatırladığım gibi,

you still there.

sen hala oradasın.

You know what time it is?

Saatin kaç olduğunu biliyor musun?

It's story time.

Hikaye zamanı.

Hey, I said it's story time.

Hey, hikaye zamanı dedim.

Okay.

Tamam aşkım.

I have a good story for you today.

Bugün size güzel bir hikayem var.

This is something that my family talks about all the time.

Bu ailemin sürekli bahsettiği bir şey.

I live in Maryland.

Maryland'de yaşıyorum.

Okay.

Tamam aşkım.

And you all know how much I love food.

Ve hepiniz yemeği ne kadar sevdiğimi bilirsiniz.

So in Maryland, there are a lot of west Indians, people from Trinidad, people

Yani Maryland'de çok sayıda Batı Kızılderili, Trinidad'dan,

from Jamaica and many other islands.

Jamaika'dan ve diğer birçok adadan insan var.

So we have amazing west Indian food here in Maryland.

Yani burada, Maryland'de harika Batı Hint yemeklerimiz var.

Now my family, we're not west Indian, but we love west Indian food specifically.

Şimdi ailem, biz Batı Hintli değiliz ama özellikle Batı Hint yemeklerini seviyoruz.

Roti.

Gözleme.

So the roti we like has cabbage and potatoes and

Yani sevdiğimiz roti'de lahana, patates ve

garbanzo beans and vegetables.

nohut ve sebzeler var.

It's delicious.

Lezzetli.

And all throughout my high school, years and college, and even a little

Ve tüm lise, yıllar ve üniversitem boyunca ve hatta

bit after college, there was one specific restaurant we used to go to.

üniversiteden biraz sonra, gittiğimiz belirli bir restoran vardı. Buna

It was called Caribbean delight.

Karayip lokumu deniyordu.

It wasn't too far from my high school.

Liseme çok uzak değildi.

And the owner actually worked with my mother at the hospital.

Ve sahibi aslında hastanede annemle birlikte çalıştı.

The restaurant was her side business.

Restoran onun yan işiydi.

When I say her roti was good.

Rotisinin iyi olduğunu söylediğimde.

Oh my goodness.

Aman tanrım.

It would make you lick your fingers.

Parmaklarını yalatırdı.

That's how good the roti was.

Roti bu kadar iyiydi.

Now.

Şimdi.

The thing is, my mom knew the owner very well.

Mesele şu ki, annem sahibini çok iyi tanıyordu.

She was the cook.

She was the owner and they were friends at work.

Aşçıydı.

Sahibiydi ve işte arkadaştılar.

There was nothing wrong, but there was one unique quality about this lady.

Yanlış bir şey yoktu ama bu hanımın eşsiz bir özelliği vardı.

She did not play any games.

Herhangi bir oyun oynamadı.

She was extremely serious.

Son derece ciddiydi.

And when you went to her restaurant, you needed to know exactly what you wanted.

Ve onun restoranına gittiğinde tam olarak ne istediğini bilmen gerekiyordu. Havadan

You need to know what your request was because she didn't

have time for small talk.

sudan konuşmak için vakti olmadığı için talebinizin ne olduğunu bilmelisiniz.

So I remember one specific time I was really craving.

Bu yüzden, gerçekten can attığım belirli bir zamanı hatırlıyorum.

I wanted to eat roti, so I drove almost 30 minutes from my house just

Roti yemek istiyordum, bu yüzden

to pick up some roti from a restaurant.

bir restorandan roti almak için evimden yaklaşık 30 dakika sürdüm.

So I arrived at the restaurant and I was going to make my request, right.

Ben de restorana geldim ve isteğimi yapacaktım, değil mi?

So I said her name and I said, Hey, ma'am her name?

Ben de onun adını söyledim ve " Hey, hanımefendi onun adı mı?" dedim. O

And then I won't say her name here.

zaman adını burada söylemeyeceğim.

And then, you know, I said, Hey, I'm here.

Ve sonra, bilirsiniz, dedim ki, Hey, buradayım.

I really, really wanted to eat some of your food.

Gerçekten, gerçekten yemeklerinden biraz yemek istedim.

So I want to order a roti.

Bu yüzden bir roti sipariş etmek istiyorum.

You see name?

İsim görüyor musun?

I told her why I came and then I made the.

Ona neden geldiğimi söyledim ve sonra yaptım.

But I had a question.

Ama bir sorum vardı.

I usually just said what I wanted and sat down and waited for it

Genellikle ne istediğimi söyledim ve oturdum ve

to be given to me after I paid.

ödedikten sonra bana verilmesini bekledim.

But I had a few questions.

Ama birkaç sorum vardı.

I wanted to know if they could add some vegetable.

Biraz sebze ekleyip ekleyemeyeceklerini bilmek istedim.

So I asked her, I said, Hey, I just wanted to know, can this be added?

Ben de ona sordum, Hey, sadece bilmek istedim, bu eklenebilir mi?

And she looked at me...

Ve bana baktı...

"Baby, you get what you pay for.

"Bebeğim, ödediğinin karşılığını aldın.

She really did not want anything changed on her menu.

Menüsünde hiçbir şeyin değişmesini gerçekten istemedi.

Now she was not mean.

Şimdi kaba değildi.

But she did not play games and she did not want small talk.

Ama oyun oynamazdı ve havadan sudan konuşmak istemezdi.

So she said you want to roti?

Bu yüzden roti ister misin dedi hiçbir

You can't change anything.

şeyi değiştiremezsin ben de

So I said yes ma'am yes.

evet hanımefendi evet hanımefendi

Ma'am.

I paid my money and I sat down and I waited for my roti to come.

paramı ödedim oturdum rotimin gelmesini bekledim o

So I came home and I told my mom, I was laughing because the food was so good

yüzden eve geldim ve anneme güldüm çünkü Amerika'da yemekler çok iyi

now in America, customer service is very important just to help you understand.

, müşteri hizmetleri sadece anlamana yardımcı olmak için çok önemli.

So usually the customer's always right.

Bu yüzden genellikle müşteri her zaman haklıdır.

If a customer has something they want.

Bir müşterinin istediği bir şey varsa,

Then the person will kind of adjust like at subway, you make

o zaman kişi bir şekilde uyum sağlayacaktır. metroda olduğu gibi,

it your way and they do things.

kendi tarzınıza göre yaparsınız ve onlar bir şeyler yaparlar.

So usually if you make a request, you want some vegetable changed.

Yani genellikle bir istekte bulunursanız, biraz sebze değiştirmek istersiniz.

People will do that, but not this lady.

İnsanlar bunu yapar, ama bu hanımefendi değil.

She said, you get what's on the menu or you get nothing at all.

Menüde ne var ya da siz alırsınız dedi. hiçbir şey yok.Ve

And we all continued to go to her restaurant because her food was so good.

hepimiz onun restoranına gitmeye devam ettik çünkü yemekleri çok güzeldi.O

So we always have jokes about her because she did not play.

yüzden oyun oynamadığı için onunla ilgili hep şakalarımız oluyordu.Menüyü

Don't change the menu, get whatever's on the menu.

değiştirmeyin, menüde ne varsa onu alın.

And people loved her food.

Ve insanlar onun yemeklerini severdi.

Now she's no longer here.

Şimdi artık burada değil.

She got sick, unfortunately.

Maalesef hastalandı.

And so we're not able to get her food anymore, but we have these funny memories

Ve artık ona yemek bulamıyoruz ama onunla ilgili bu komik anılara sahibiz

of her because she did not really match the typical American food culture.

çünkü tipik Amerikan yemek kültürüne pek uymuyordu.

She did not let you have what you wanted.

İstediğini almana izin vermedi.

If you wanted to change anything, she said, no, you get what's on the menu.

Herhangi bir şeyi değiştirmek istersen, hayır, menüde olanı alırsın dedi.

So maybe there are some people in your country that are like that.

Yani belki sizin ülkenizde böyle olan bazı insanlar vardır.

Just one way they won't change at all.

Tek bir şekilde hiç değişmeyecekler.

I hope you enjoyed this story, guys.

Umarım bu hikayeyi beğenmişsinizdir arkadaşlar.

I hope you have an awesome week and I will see you next time.

Umarım harika bir hafta geçirirsiniz ve bir dahaki sefere görüşürüz.

Don't forget to check me out.

Beni kontrol etmeyi unutma. Benimle

If you want to keep studying with me, love you all.

çalışmaya devam etmek istiyorsanız , hepinizi seviyorum.

And I'll talk to you later.

Ve seninle sonra konuşacağım.