30+ Words and Phrases To Describe Your English Skills

What's up, everyone? I'm Andrea your RealLife  English fluency coach. And in today's lesson we  

Naber millet? Ben Andrea, RealLife İngilizce akıcılık koçunuz. Ve bugünün dersinde İngilizce seviyenizi tanımlayan

are going to be learning words and expressions  to describe your English level. So if you love  

kelimeleri ve ifadeleri öğreneceğiz . Dolayısıyla,

learning English then you're probably talking  about it a lot and chances are you have many  

İngilizce öğrenmeyi seviyorsanız, muhtemelen bunun hakkında çok konuşuyorsunuzdur ve muhtemelen İngilizce

friends and acquaintances that are also learning  it. So it's something you have in common and  

öğrenen birçok   arkadaşınız ve tanıdığınız da vardır . Yani bu, ortak bir noktanız ve

something you're probably likely to talk about.  This means that learning new words to describe  

muhtemelen hakkında konuşacağınız bir şey. Bu, İngilizcenizi tanımlayacak yeni kelimeler öğrenmenin

your English is a good idea, don't you think? So  rather than just using the usual words like good,  

iyi bir fikir olduğu anlamına gelir, sizce de öyle değil mi? Bu nedenle iyi,

bad, beginner, intermediate and advanced, today we're  going to learn some more colorful language and  

kötü, başlangıç, orta ve ileri düzey gibi alışılmış kelimeleri kullanmak yerine bugün kendi İngilizcenizi ve başkalarının İngilizcesini tanımlamanıza yardımcı olacak biraz daha renkli dil ve

vocabulary that's going to help you to describe  your English and the English of others. But before  

kelime bilgisi öğreneceğiz . Ancak

we get into it and in case you're new here,  we are here to guide you beyond the classroom  

konuya girmeden önce ve eğer burada yeniyseniz,  gerçek dünyada İngilizce yaşamanız, öğrenmeniz ve konuşmanız için size sınıfın ötesinde rehberlik etmek için buradayız

to live and learn and speak English in the  real world. So be sure to hit that subscribe  

. Bu nedenle, yeni derslerimizin hiçbirini

button and the bell down below so that you  don't miss a single one of our new lessons.  

kaçırmamak için abone   düğmesine ve aşağıdaki zile bastığınızdan emin olun .

So first of all let's start off more at the  beginner stage or maybe where you are someone that  

Her şeyden önce başlangıç ​​aşamasından veya belki de

needs to work on your english a little bit more. You shouldn't describe your english as bad and  

İngilizceniz üzerinde biraz daha çalışması gereken biri olduğunuz yerden başlayalım. İngilizcenizi kötü olarak tanımlamamalısınız ve

you definitely shouldn't describe anyone else's  English as bad, I mean first of all English we are  

kesinlikle başka birinin İngilizcesini kötü olarak tanımlamamalısınız, yani her şeyden önce İngilizcemiz

known for being very polite and speaking in a way  that's very polite with good manners too. So it's  

çok kibar olmamız ve görgü kurallarının yanı sıra çok kibar  konuşmamızla tanınırız. Yani

not really something that we would do and there  are better words to describe this kind of level.  

gerçekten yapacağımız bir şey değil ve bu tür bir seviyeyi tanımlayacak daha iyi kelimeler var.

If you need to work on your English so rudimentary  is another way of saying basic or not so developed.  

İngilizceniz üzerinde çalışmanız gerekiyorsa so rudimentary, temel veya çok gelişmiş demenin başka bir yoludur.

So if you were to describe someone's English in  this way we would tend to think of someone with  

Dolayısıyla, birinin İngilizcesini bu şekilde tanımlayacak olsaydınız,

maybe more of a strong or thick accent. Now,  what we mean by having a thick or strong accent  

belki daha güçlü veya kalın aksanı olan birini düşünme eğiliminde olurduk. Şimdi, kalın veya güçlü bir aksana sahip olarak kastettiğimiz,

is someone that is speaking English with more  of a tone and the sound of their native language.  

İngilizceyi daha bir tonla ve kendi ana dilinin sesiyle konuşan kişidir.

So one person that springs to mind who speaks  excellent English but she does have more of  

Bu nedenle, mükemmel İngilizce konuşan ancak daha

a strong accent is Sophia Vergara. - We were talking very good about you. - But aside from  

güçlü bir aksanı olan bir kişi ilk akla gelen Sophia Vergara'dır. - Senin hakkında çok iyi konuşuyorduk. - Ancak

accent rudimentary also means that this person  maybe is less able to express their ideas and  

aksanın temel olması, aynı zamanda bu kişinin fikirlerini ve   düşüncelerini daha az ifade edebildiği anlamına gelir,

their thoughts so they have more of a basic level  to express some basic ideas and thoughts here. So  

bu nedenle bazı temel fikir ve düşünceleri burada ifade etmek için daha temel bir düzeye sahiptir. Yani

you could say, "When I started speaking English my  speaking was rudimentary." Now, if someone has poorly  

"İngilizce konuşmaya başladığımda konuşmam temel düzeydeydi" diyebilirsiniz. Şimdi, birisi kötü

spoken or written English then we might describe  it as broken English. However, it's important to  

İngilizce konuşmuş veya yazmışsa, bunu bozuk İngilizce olarak tanımlayabiliriz. Bununla birlikte,

consider that this isn't used as much because  some people might take offense to it. I can  

bazı insanlar bundan rahatsız olabileceğinden  bunun pek kullanılmadığını dikkate almak önemlidir.

imagine you and many other people would not really  want someone to describe their English as broken.  

Sizin ve diğer pek çok kişinin birisinin İngilizcesini bozuk olarak tanımlamasını gerçekten istemeyeceğinizi tahmin edebiliyorum.

However we use this as a way to describe when the  speaker is not really connecting their sentences  

Ancak bunu, konuşmacının cümlelerini gerçekten

very well, they might be using grammar rules from  their own their native language and so this is why  

çok iyi bağlamadığını   kendi ana dillerindeki dilbilgisi kurallarını kullanıyor olabileceğini ve bu nedenle

it's described more as broken it's like piecing  some parts together to be able to communicate,  

daha çok bozuk olarak tanımlanmasının, bazı parçaları bir araya getirmek gibi  olduğunu açıklamanın bir yolu olarak kullanırız. iletişim kurabilmek,

but not really speaking fluently. Another way to  describe your English is to say that you're rusty.  

ancak gerçekten akıcı konuşamamak. İngilizcenizi tanımlamanın başka bir yolu da paslanmış olduğunuzu söylemektir.

So rusty literally means oxidized so you might  think of some metal rusting when it's been left  

Yani paslı kelimenin tam anlamıyla oksitlenmiş anlamına gelir, bu nedenle

out for a very long time or it gets wet and then  is left out and it gets oxidized, but it is a way  

çok uzun süre dışarıda bırakıldığında veya ıslanıp sonra dışarıda bırakıldığında ve oksitlendiğinde bazı metallerin paslanmasını düşünebilirsiniz, ancak bu,

of describing your language speaking where maybe  you haven't really been practicing very much.  

dilinizi belki de nerede konuşarak tarif etmenin bir yoludur. Gerçekten çok fazla pratik yapmadım.

So for example, sometimes when I don't speak  greek very much, my greek gets rusty because  

Örneğin, bazen çok fazla Yunanca konuşmadığımda, Yunancam paslanıyor çünkü   şu

I'm now living in Barcelona and I speak English  most of the day, and then I also speak Spanish so  

anda Barselona'da yaşıyorum ve günün çoğu İngilizce konuşuyorum ve ardından İspanyolca da konuşuyorum, bu nedenle

then when I speak to family members on the phone  in greek I'm actually thinking in Spanish a lot  

aile üyeleriyle konuştuğumda telefonda yunanca aslında daha çok ispanyolca düşünüyorum bu

more so my greek is a bit rusty, and it takes me  a little time just to get back into the practice  

yüzden yunanca biraz paslanmış ve onunla tekrar pratik yapmaya başlamam biraz zaman alıyor

with it. So when you don't practice enough you  can start to get rusty meaning that you forget  

. Bu nedenle, yeterince pratik yapmadığınız zaman paslanmaya başlayabilir, yani

words. Sometimes you can become tongue-tied and  this goes for anything not even just language  

kelimeleri unutabilirsiniz. Bazen dilin tutulabilir ve bu sadece dil öğrenmek için bile geçerli değildir

learning, if you're really good at something  but then you're out of practice so you're not  

, eğer bir şeyde gerçekten iyiysen ama o zaman pratiğin bittiyse artık

really doing it that much anymore then you become  rusty at it. So it could be any type of activity,  

onu o kadar fazla yapmıyorsan o zaman paslanırsın BT. Yani herhangi bir faaliyet türü olabilir,

really. You might also describe your English as  limited or poor which are quite self-explanatory,  

gerçekten. İngilizcenizi sınırlı veya zayıf olarak da tanımlayabilirsiniz, bu oldukça açıklayıcıdır,

but basically means that you still have some work  to do. Now, if it's really bad, it sucks or it's  

ancak temel olarak hala yapacak bazı işleriniz olduğu anlamına gelir . Şimdi, eğer gerçekten kötüyse, berbatsa veya

terrible could also be ways to describe it but as  I mentioned before English is a polite language, so  

korkunçsa, bunu tanımlamanın yolları da olabilir, ancak  daha önce de belirttiğim gibi İngilizce kibar bir dildir, dolayısıyla

you really have to think about the context here  and whether or not it's the right time to use  

buradaki bağlam ve kullanmak için doğru zaman olup olmadığı konusunda gerçekten düşünmeniz gerekir.

one of these words. For example, you might say  "When I first moved to the US my English sucked  

bu kelimelerden biri. Örneğin, "ABD'ye ilk taşındığımda İngilizcem berbattı

or my English was terrible" and if you want to say  the opposite you might say that it was terrific.  

veya İngilizcem berbattı" diyebilir ve aksini söylemek istiyorsanız bunun müthiş olduğunu söyleyebilirsiniz.

Okay, so moving on to some ways to describe  now where your English is a little bit better,  

Pekala, şimdi İngilizcenizin biraz daha iyi olduğu yerleri tanımlamanın bazı yollarına geçelim,

we are going to have a look first at alright. So  alright is used to describe something that is not  

önce pekala'ya bir göz atacağız. Pekala, o

so good and not so bad, so it's somewhere there in  the middle. You probably do okay but it maybe could  

kadar iyi ve o kadar da kötü olmayan bir şeyi tanımlamak için kullanılır, yani ortada bir yerdedir . Muhtemelen iyisin ama belki

be better. You might also describe your English as  conversational so that means that it's good enough  

daha iyi olabilir. Ayrıca İngilizcenizi konuşkan olarak tanımlayabilirsiniz, bu da konuşma için yeterince iyi olduğu anlamına gelir

for conversation. How about you? Is your English  conversational? let me know down in the comments  

. Peki ya sen? İngilizceniz konuşkan mı? aşağıdaki yorumlarda   bana bildirin

below. An expression to describe this is that you  can get your point across, so if your English is  

. Bunu açıklamak için kullanılan bir ifade, amacınızı karşı tarafa aktarabilmenizdir, dolayısıyla İngilizceniz

conversational it means that you can somewhat  communicate so you can get the meaning across,  

konuşmaya dayalıysa bu, bir şekilde iletişim kurabileceğiniz anlamına gelir, böylece anlamı karşı tarafa aktarabilirsiniz,

you can get the point across, but maybe it's  not so clear and it's not so well thought out.  

konuyu karşı tarafa aktarabilirsiniz, ancak belki çok  net değildir ve bu o kadar iyi düşünülmemiş

But what it does mean is that you can understand  what someone is trying to say to you and they can  

Ancak bunun anlamı, birinin size ne söylemeye çalıştığını anlayabilmenizdir ve

probably understand what you are trying to  say to them so you can hold a conversation,  

muhtemelen onlar da sizin onlara ne söylemeye çalıştığınızı anlayabilir, böylece bir konuşma yapabilirsiniz,

which is a really great achievement. Another great  way of describing your English is to say that you  

ki bu gerçekten büyük bir başarıdır. İngilizcenizi tanımlamanın bir başka harika yolu da

get by. So if you move to an English-speaking  country you'll probably need to know enough  

idare ettiğinizi söylemektir. Bu nedenle, İngilizce konuşulan bir ülkeye taşınırsanız, muhtemelen

English to just get by at least. So that means  again that you can understand certain things and  

en azından geçinmek için yeterli  İngilizce bilmeniz gerekir. Bu da yine  belirli şeyleri anlayabileceğiniz ve   yapmak

you can communicate certain ideas that's just  enough for you to get things that you want to  

istediğiniz  şeyleri elde etmeniz için  yeterli olan  belirli fikirleri iletebileceğiniz anlamına gelir

get done. A word that would express the total  opposite of this would be hopeless, so if for  

. Bunun tam tersini ifade edecek bir kelime umutsuz olurdu, bu nedenle,

example you suddenly found yourself living in  an English-speaking country and you knew no  

örneğin kendinizi birdenbire İngilizce konuşulan bir ülkede yaşarken bulursanız ve hiç

English at all you might say that your English was  hopeless meaning you had no hope of communicating  

İngilizce bilmiyorsanız, İngilizcenizin umutsuz olduğunu, yani hiçbir umudunuz olmadığını söyleyebilirsiniz. iletişim

Now, to hold one's own means that you are competent.  So if you say that I held my own it means that  

Şimdi, kişinin kendine hakim olması, yetkin olduğun anlamına gelir. Dolayısıyla, kendime hakim olduğumu söylüyorsanız, bu,

you were able to communicate what you wanted to  maybe with little instruction as well and practice.  

belki de az bir talimat ve pratikle istediğiniz şeyi iletebildiğiniz anlamına gelir.

So you have enough knowledge to get by in a way  and also to have the confidence and the security  

Dolayısıyla, bir şekilde idare etmek için yeterli bilgiye ve ayrıca

to hold your own to be able to  communicate what you want to say.  

söylemek istediklerinizi iletebilmek için kendinize hakim olacak güvene ve emniyete sahipsiniz.

Now, if you want to take your English from  rudimentary or just from holding your own  

Şimdi, İngilizcenizi temel seviyeden veya sadece kendinizinkinden

to excellent then I highly recommend  our RealLife Native Immersion course.

mükemmel seviyeye çıkarmak istiyorsanız, o zaman RealLife Native Immersion kursumuzu şiddetle tavsiye ederim.

This 41 week course will take you on a real-life  adventure of the English language each week  

Bu 41 haftalık kurs, sizi her hafta İngilizce dilinin gerçek hayattaki bir macerasına götürecek   gerçek anadili

exploring a different topic connected to our goal  to help you understand and use real native English  

İngilizceyi anlamanıza ve kullanmanıza yardımcı olmak

and make it a permanent part of your life in a way  that is fun natural and convenient. And the best  

ve onu hayatınızın kalıcı bir parçası haline getirmek  için hedefimizle bağlantılı  farklı bir konuyu keşfedecek eğlenceli doğal ve kullanışlı. Ve en iyi

part is you can try it right now for free with our  three part power learning series. All you have to  

kısmı, üç bölümlük güçlü öğrenme serimizle hemen şimdi ücretsiz olarak deneyebilirsiniz.

do is click up here or down in the description  box below to learn more and sign up now.  

Daha fazla bilgi edinmek ve şimdi kaydolmak için tek yapmanız gereken   burayı veya aşağıdaki açıklama  kutusunun aşağısını tıklamak.

So now we're moving on to describing your English  more as excellent, so this is where you have some  

Şimdi İngilizcenizi daha mükemmel olarak tanımlamaya geçiyoruz, yani burada

great English skills that you want to share and  the first way to describe this is impressive.  

paylaşmak isteyeceğiniz bazı harika İngilizce becerileriniz var ve bunu tarif etmenin ilk yolu etkileyici.

So something impressive is quite extraordinary  really and something that you might want to share  

Yani etkileyici bir şey gerçekten olağanüstüdür ve

with people and show off and communicate.  You might even describe your English as  

insanlarla paylaşmak, gösteriş yapmak ve iletişim kurmak isteyebileceğiniz bir şeydir. Hatta İngilizcenizi

proficient or highly proficient meaning that  you have a really good command of the language.  

yeterli veya oldukça yetkin olarak tanımlayabilirsiniz, bu, dile gerçekten iyi hakim olduğunuz anlamına gelir. Bu

So you probably don't have any problems in  communicating or doing anything that you  

nedenle, muhtemelen dille iletişim kurmakta veya yapmak istediğiniz herhangi bir şeyi yapmakta herhangi bir sorun yaşamazsınız

want to do with the language. If your English is  proficient and you're an advanced speaker then you  

. İngilizceniz yeterliyse ve ileri düzeyde bir konuşmacıysanız,

are probably fluent in all four areas and by that  I mean in speaking, listening, reading and writing.

muhtemelen dört alanda da akıcısınızdır ve bununla konuşma, dinleme, okuma ve yazmayı kastediyorum.

Now, if you've mastered English it means that you  feel totally comfortable with the language in all  

Şimdi, İngilizce'de uzmanlaştıysanız bu, karşılaşabileceğiniz tüm durumlarda dil konusunda tamamen rahat hissettiğiniz anlamına gelir

situations that you might come across. And if your  English is flawless it means that it's probably  

. Ve İngilizceniz kusursuzsa, bu muhtemelen

nearly perfect or very very close to perfect  meaning that you make hardly any mistakes.  

mükemmele yakın veya mükemmele çok çok yakın  anlamına gelir, yani neredeyse hiç hata yapmazsınız.

Now, if you're articulate or eloquent it means that  you can express your ideas clearly in speaking and  

Şimdi, eğer açık sözlü veya belagatçiyseniz bu, fikirlerinizi hem konuşmada hem de yazılı olarak net bir şekilde ifade edebileceğiniz anlamına gelir

in writing. Now, even some native speakers are not  eloquent or articulate, so these two words mean  

. Şimdi, bazı anadili konuşmacılar bile güzel konuşmaz veya kendini ifade etmez, bu nedenle bu iki kelime

the same thing and it means also that you  might be really fluent in English, but that  

aynı anlama gelir ve bu aynı zamanda İngilizce'de gerçekten akıcı olabileceğiniz anlamına gelir, ancak bu

doesn't necessarily mean that you are articulate  or eloquent. So these words really go beyond the  

mutlaka kendinizi ifade ettiğiniz veya güzel konuştuğunuz anlamına gelmez. Yani bu kelimeler gerçekten

context of language, because it's not just about  being a fluent English speaker or writer, it's  

dil bağlamının ötesine geçiyor, çünkü bu sadece akıcı bir İngilizce konuşan veya yazan biri olmakla ilgili değil,

all about the way that you speak, the way that you  communicate and doing that clearly and effectively.  

aynı zamanda konuşma, iletişim kurma ve bunu açık ve etkili bir şekilde yapma şeklinizle de ilgili.

Another one is native like. So this one is quite  self-explanatory because if your English is  

Bir diğeri yerli gibi. Yani bu oldukça açıklayıcı çünkü İngilizceniz

native-like it means that it's as good as that of  a native speaker. So if you have ambitions to speak  

ana diliniz gibiyse bu, ana dili İngilizce olan birininki kadar iyi olduğu anlamına gelir . Bu nedenle,

more like a native or you even want to understand  natives better I highly recommend this lesson  

bir yerli gibi daha fazla konuşmak istiyorsanız veya hatta yerlileri daha iyi anlamak istiyorsanız, tamamen ana dili dilini anlamanın anahtarı olan bağlantılı konuşma hakkında yaptığım bu dersi şiddetle tavsiye ederim

that I made all about connected speech which  really is the key to understanding natives.  

.

So you can click up here or down in the  description box below to watch that lesson next.  

Böylece, bir sonraki dersi izlemek için aşağıdaki açıklama kutusunda burayı veya aşağıyı tıklayabilirsiniz.

Now, someone might ask you how is your English  coming along and you might say, "It's coming along  

Şimdi, birisi size İngilizcenizin nasıl gittiğini sorabilir ve siz "

well" or "It's come a long way" and that means that  you've made a lot of progress along the way. So  

İyi gidiyor" veya "Uzun bir yol kat etti" diyebilirsiniz ve bu, yol boyunca çok ilerleme kaydettiğiniz anlamına gelir. Yani

maybe not so long ago or however long you've been  studying the language, you know you started off  

belki çok uzun zaman önce değil veya ne kadar  uzun bir süredir dili çalışıyorsanız,

right at the beginning maybe, but you've put in the  effort, you've put in the work and it's come a long  

belki de en başta başladığınızı biliyorsunuz, ancak emek ve çalıştınız ve uzun bir

way. So, that means that you've made really good  progress and you've come to a really good point.  

yol kat ettiniz . Bu, gerçekten iyi bir ilerleme kaydettiğiniz ve gerçekten iyi bir noktaya geldiğiniz anlamına gelir.

Now, whenever you start a learning endeavor you're  going to make a lot of progress in the beginning,  

Şimdi, ne zaman bir öğrenme çabasına başlasanız, başlangıçta çok ilerleme kaydedersiniz,

but then what usually happens at some point is all  learners reach a plateau. So this is the way that  

ancak sonra genellikle bir noktada tüm öğrenciler bir düzlüğe ulaşır. Yani

we pronounce this word plateau. So this means  that your progress will stop or really slow  

plato kelimesini bu şekilde telaffuz ediyoruz. Yani bu, ilerlemenizin duracağı veya gerçekten

down, so most people get to this level sometimes  even before they reach the conversational level  

yavaşlayacağı anlamına gelir, bu nedenle çoğu insan bazen  daha konuşma düzeyine ulaşmadan bu düzeye gelir

and maybe they give up and stop. But if you have  that fight in you or you have a great teacher  

ve belki de pes edip dururlar. Ancak içinizde o mücadele varsa veya harika bir öğretmeniniz varsa

or you find more creative ways of learning  you definitely can pass that plateau to keep  

veya öğrenmenin daha yaratıcı yollarını bulursanız, ilerlemeye devam etmek için o platoyu kesinlikle geçebilirsiniz

making progress. Another great way to describe your  English is to say that you need to brush up on.  

. İngilizcenizi tanımlamanın bir başka harika yolu da, bilgilerinizi tazelemeniz gerektiğini söylemektir.

So if you need to brush up on your English it  means that it's probably a little bit rusty  

Bu nedenle, İngilizcenizi tazelemeniz gerekiyorsa bu, muhtemelen biraz paslanmış olduğu

and you need to do some things quickly to make  some quick progress to get it back to the level  

ve olması gerektiği veya daha önce bulunduğunuz seviyeye geri dönmek için hızlı bir ilerleme kaydetmek için bazı şeyleri hızlı bir şekilde yapmanız gerektiği anlamına gelir

that it should be or that you were at before. So  for example, you might say, "Oh I need to brush up on  

. Örneğin, "

my English before I move to Ireland." Some ways that  people describe their English as well is that they  

İrlanda'ya taşınmadan önce İngilizcemi tazelemem gerekiyor" diyebilirsiniz. İnsanların İngilizcelerini de tanımladıkları bazı yollar,

say, "I picked it up." So if you pick up a language  it means that when you immerse yourself in the  

"Ben aldım" demeleridir. Dolayısıyla, bir dil öğrenirseniz bu, kendinizi o

language you pick it up very quickly so just by  listening and being immersed in the language you  

dile kaptırdığınızda onu çok hızlı bir şekilde öğreneceğiniz anlamına gelir, yani yalnızca dinleyerek ve o dile kendinizi kaptırarak

pick things up and you don't necessarily need to  study very thoroughly. So I know for example in my  

bir şeyler kaparsınız ve çok kapsamlı bir şekilde çalışmanız gerekmez. Biliyorum, örneğin

first year here in Spain, when I first moved here I  focused on my new job the new country I was living.

İspanya'daki ilk yılımda, buraya ilk taşındığımda yeni işime, yaşadığım yeni ülkeye odaklandım.

But as I was immersed in the culture and immersed  in the language I picked up lots of vocabulary,  

Ancak kültüre ve dile daldıkça çok sayıda kelime bilgisi,

grammar points and other things as well. So  this is a great way to describe this aspect  

gramer noktaları ve başka şeyler de öğrendim. Bu, öğrenmenin bu yönünü de tanımlamanın harika bir yoludur

of learning as well, so if you are out and about  you pick up lots of vocabulary, lots of language,  

, bu nedenle, dışarıdaysanız çok fazla kelime bilgisi,

lots of cues as well and this can also help you in  your language journey so there you have it lots of  

çok fazla dil ve ayrıca birçok ipucu edinirsiniz ve bu, dil yolculuğunuzda size de yardımcı olabilir.

ways to describe your English. And now I'm really  curious, so how would you describe your English? Let  

İngilizcenizi tanımlamanın birçok   yoluna sahipsiniz. Ve şimdi gerçekten merak ediyorum, İngilizcenizi nasıl tanımlarsınız?

me know down in the comments below. And I'll see  you all soon. So there are four topics of connected  

Aşağıdaki yorumlarda bana bildirin. Ve yakında görüşürüz. Dolayısıyla, bugünün dersinde inceleyeceğimiz bağlantılı konuşmanın dört konusu var

speech that we are going to take a look at in  today's lesson. And they are weak forms, intrusion  

. Ve bunlar zayıf biçimler, izinsiz giriş

and linking, illusion and assimilation. Now don't  worry if you don't understand any of these words  

ve bağlantı, yanılsama ve asimilasyondur. Şimdi bu kelimelerden hiçbirini anlamadıysanız endişelenmeyin

I think as a learner it's important to be aware of  them but you don't have to know these exact terms.

Bir öğrenci olarak bunların farkında olmanın önemli olduğunu düşünüyorum ancak bu terimleri tam olarak bilmek zorunda değilsiniz.