The MINDSET that is destroying your ability to learn English | Luke's English Podcast

Sometimes I feel like success comes when you  really dig deep inside yourself and just accept

Bazen başarının gerçekten kendi içinizin derinliklerine indiğinizde ve

yourself for who you are. And you decide that  that's the person you're going to be. And you lean

kendinizi olduğunuz gibi kabul ettiğinizde geldiğini düşünüyorum. Ve bunun olacağınız kişi olduğuna siz karar verirsiniz. Ve

into it that that often is where success comes  from because people sort of see that there's an

çoğu zaman başarının buradan geldiğine inanırsınız çünkü insanlar, kendinizi kabul ettiğinizde bir tür

inner truth being expressed or a certain kind  of comfort when you've accepted yourself.

içsel gerçeğin ifade edildiğini veya belirli bir rahatlık olduğunu görürler.

Just being true to who you are  I think it's the key to success.

Sadece kim olduğun konusunda dürüst olmak bence başarının anahtarı.

Have you ever felt like learning English  was just too hard? Like you would never

Hiç İngilizce öğrenmenin çok zor olduğunu hissettiniz mi? Sanki hiç

be successful? Well Luke, from Luke’s English  Podcast, joins me in the studio today to share

başarılı olamayacakmışsın gibi? Pekala, Luke's English Podcast'ten Luke,

some tips that can help you to push through  the most difficult times of learning English

İngilizce öğrenmenin en zor zamanlarını aşmanıza

and finally gain fluent, confident English  communication. Luke, welcome to the show!

ve sonunda akıcı, kendinden emin İngilizce iletişim kurmanıza yardımcı olabilecek bazı ipuçlarını paylaşmak için bugün stüdyoda bana katılıyor. Luke, gösteriye hoş geldin!

Thank you very much for the invitation,  it's always nice to be on your show.

Davetiniz için çok teşekkür ederim. Programınızda olmak her zaman güzeldir.

So Abhishek says that in 2 months  following the tips from our videos,

Abhishek, videolarımızdan aldığımız ipuçlarını takip ederek 2 ay içinde

they have gotten the confidence that  they needed to finally start speaking!

nihayet konuşmaya başlamak için ihtiyaç duydukları güveni kazandıklarını söylüyor!

Well if you hit the subscribe button and the  bell down below then we promise to help you

Abone ol düğmesine ve aşağıdaki  zile basarsanız,

understand fast speech, be understood by anyone,  and connect with the world just like Abhishek has!

hızlı konuşmayı anlamanıza, herkes tarafından anlaşılmanıza ve tıpkı Abhishek gibi dünyayla bağlantı kurmanıza yardımcı olacağımıza söz veriyoruz!

I hear a lot of English lerners  saying as well like you know,

Pek çok İngilizce öğretmeninin sizin de bildiğiniz gibi

"I can't, I'm an adult, I'm too  old, I can't learn it." Whatever...

"Yapamam, yetişkinim, çok yaşım, öğrenemem" dediğini duyuyorum. Her neyse...

But it's really one of the big excuses for  kids, I mean they've done studies now that

Ama bu gerçekten çocuklar için en büyük bahanelerden biri , yani artık

adults are better language learners because  of the way that we can logically think about

yetişkinler daha iyi dil öğreniyor, çünkü bir şeyler hakkında mantıklı bir şekilde düşünebiliyor

things and piece things together. Kids make like  a lot of mistakes and everything. It takes them

ve parçaları bir araya getirebiliyoruz. Çocuklar pek çok hata falan yaparlar. Bu

a lot longer but they have like so much time  on their hands as well that, you know, they're

çok daha uzun sürüyor ama aynı zamanda ellerinde o kadar çok zamanları var ki, bilirsiniz,

just all day like listening to their parents  and playing around with it and stuff and so...

bütün gün ebeveynlerini dinlemek ve onunla oynamak gibi şeyler yapıyorlar ve bu yüzden...

It's just something that 12 hours a day  they're working on and that most adults

Bu sadece bir şey Günde 12 saat üzerinde çalışıyorlar ve çoğu yetişkin bu

- can't actually spend that time doing it. - Plus kids have got no sort of limiting mental

süreyi aslında bunu yaparak geçiremez. - Ayrıca,

factors like adults will you know, feel bad if  they haven't made progress in a certain amount

yetişkinlerin belli bir süre ilerleme kaydetmediklerinde kendilerini kötü hissetmeleri gibi, çocukların sınırlayıcı zihinsel faktörleri yoktur

of time. They feel self-conscious, they're proud,  all those sorts of things. Kids don't seem to be

. Kendilerini utangaç hissediyorlar, gurur duyuyorlar, tüm bu tür şeyler. Çocuklar

weighed down by all that stuff  and so their language learning

tüm bu şeylerin ağırlığı altında görünmüyor ve bu nedenle dil öğrenme

journey is probably a lot more smooth and is...

yolculukları muhtemelen çok daha pürüzsüz ve... Daha

There are fewer obstacles, whereas adults  will put all sorts of obstacles in their way

az engel varken  yetişkinler önlerine her türlü engeli koyacak olsa

though, "Oh, I'm not good enough for this, I've  got an accent blah blah." So yeah, it does take

da, "Ah , Bunun için yeterince iyi değilim, aksanım falan var." Yani evet,

time you've got to, you know, it takes time  like in the same way that kids do it. But also

yapmanız gereken zaman alıyor, bilirsiniz, tıpkı çocukların yaptığı gibi zaman alıyor . Ancak

you can speed that up by referring to language  learning materials, you know, grammar books,

dil öğrenme materyallerine, yani dilbilgisi kitaplarına,

and practice activities, and teachers and stuff.  As long as you don't get stuck in your head and

alıştırma etkinliklerine, öğretmenlere ve diğer şeylere başvurarak da bunu hızlandırabilirsiniz. Kafanıza takılıp

start, you start getting stuck focusing on  grammar and self-editing all the time, then

başlamadığınız sürece, sürekli dilbilgisine odaklanıp kendi kendini düzenlemeye takılıp kalmaya başlarsınız ve bu,

it ruins your fluency. Kids don't get  stuck analyzing grammar as they learn,

akıcılığınızı mahveder. Biliyorsunuz, çocuklar öğrenirken grameri analiz etmekte takılıp kalmıyorlar

you know. We can do it faster than kids  because kids take a long time. We can

. Bunu çocuklardan daha hızlı yapabiliriz çünkü çocuklar uzun zaman alır.

do it faster than kids. We just have to try to  prevent ourselves getting discouraged or getting

Bunu çocuklardan daha hızlı yapabiliriz. Cesaretimizin kırılmasını veya kendimize olan

or having a confidence bruised or  whatever, so it's like a battle

güvenimizin zedelenmesini veya her neyse onu engellemeye çalışmalıyız, bu nedenle bu, doğru türde pratikler yaparken aynı zamanda

to maintain that motivation and confidence while  also you know, doing the right kinds of practice.

bu motivasyonu ve güveni sürdürmek için bir savaş gibidir .

A few years ago I read a book by Ryan Holiday  called The Obstacle is the Way. This book talks

Birkaç yıl önce Ryan Holiday tarafından yazılan The Obstacle is the Way adlı bir kitap okudum. Bu kitap,

all about how the most successful people are  able to turn the barriers and obstacles that

en başarılı insanların

inevitably show up in life into opportunities.  For example, did you know that Steve Jobs was

hayatta kaçınılmaz olarak ortaya çıkan engelleri ve engelleri nasıl fırsatlara çevirebildiğinden bahsediyor. Örneğin, Steve Jobs'ın

actually fired from Apple in its early days?  It’s crazy! It was a company that he created.

aslında ilk günlerinde Apple'dan kovulduğunu biliyor muydunuz? Bu delilik! Kurduğu bir şirketti.

Yet he turned this into an opportunity  to get the experience that he needed

Yine de bunu,

to actually be a great leader and to learn how to  build products that could change people’s lives.

gerçekten büyük bir lider olmak için ihtiyaç duyduğu deneyimi elde etmek ve insanların hayatlarını değiştirebilecek ürünler geliştirmeyi öğrenmek için bir fırsata dönüştürdü.

He later rejoined Apple as CEO and made it one  of the most valuable companies in the world.

Daha sonra CEO olarak Apple'a yeniden katıldı ve onu dünyanın en değerli şirketlerinden biri haline getirdi.

I remember there was this woman, I can't remember  her name but a surfer that was attacked by shark

Bu kadının olduğunu hatırlıyorum, adını hatırlayamıyorum ama bir sörfçü köpekbalığının saldırısına uğradı

and like lost a leg and everything. It's like you  think this person's never going to surf again.

ve bir bacağını falan kaybetti. Sanki bu kişinin bir daha asla sörf yapmayacağını düşünüyorsunuz.

And she was actually able to, you know, turn that  into her own sort of advantage and became I think,

Ve aslında bunu kendi avantajına çevirmeyi başardı ve bence

having that weakness and everything made her  a much better surfer because she had to kind

bu zayıflığa ve her şeye sahip olmak onu çok daha iyi bir sörfçü yaptı çünkü bir şekilde

of get over it, you know, and and learned to make  it into something that was in fact advantageous.

üstesinden gelmesi gerekiyordu ve öğrendi bunu aslında avantajlı bir şeye dönüştürmek.

I watched the documentary about climbing and it  was these two guys who were climbing up El Capitan

Tırmanışla ilgili belgeseli izledim ve Yosemite Ulusal Parkı'nda El Capitan'a tırmanan bu iki adamdı

in Yosemite National Park. And this, and you  know trying to do it in record-breaking time

. Ve bu, ve bilirsiniz bunu rekor kıran bir zamanda yapmaya çalışıyorum

or whatever, and this one guy he had an  accident and he lost his uh index finger

ve bu adam bir kaza geçirdi ve sağ elinin işaret parmağını kaybetti

on his right hand. And for a rock climber,  I mean you would normally say that is it,

. Ve bir kaya tırmanışçısı için yani normalde bu kadar,

that's game over, you can't climb if you've lost  your index finger, it's absolutely crucial. But he

oyun bitti, işaret parmağınızı kaybettiyseniz tırmanamazsınız, bu kesinlikle çok önemli diyeceksiniz. Ama

actually decided that he would sort of like train  his middle finger to do the same job and, you

aslında orta parmağını aynı işi yapması için eğitmeye karar verdi ve

know, he spent many months training his finger and  working on it, working on it, working on it until

bilirsiniz, parmağını eğitmek ve üzerinde çalışmak, üzerinde çalışmak,

he got it strong enough to be able to continue  climbing and as you said that became like his kind

yeterince güçlü olana kadar üzerinde çalışmak için aylar harcadı. tırmanmaya  devam edebilmek ve sizin de söylediğiniz gibi bu, onun bir

of unique thing that it turned into a strength.  That he worked on it so much and it meant that

tür benzersiz özelliği haline geldi ve bir güce dönüştü. Bunun üzerinde çok çalışması ve bu, orta parmağıyla farklı tutuş türleri oluşturabildiği bu benzersiz biçimli el sayesinde

he was a better climber than he was before somehow  because of this uniquely shaped hand that he was

bir şekilde eskisinden daha iyi bir tırmanıcı olduğu anlamına geliyordu

able to form different types of grips with his  middle finger, and so on. So, yeah, I think

. Yani, evet, sanırım

- it's another example of what you were saying. - It's really like that strength comes out of

- söylediklerinizin başka bir örneği. - Gerçekten de gücün

adversity so like when it's easy really,  success never comes out of things being easy

sıkıntıdan çıkması gibi, yani gerçekten kolay olduğunda, başarı hiçbir zaman işlerin kolay olmasından gelmez,

it's always when things are really difficult and  you find a way despite things being difficult,

her zaman işler gerçekten zor olduğunda ve  her şey zor olmasına rağmen bir yol bulursunuz,

right? Yeah, necessity or something it's  the mother of invention. Yeah it's true

değil mi? Evet, gereklilik ya da başka bir şey, buluşun anasıdır. Evet,

when you've really fought, it's a bit like  when you were a student at university,

gerçekten savaştığınızda doğru, bu biraz sen üniversitede öğrenciyken,

when I was anyway, that I would get say six weeks  to write an essay and I wouldn't do it at all,

ben zaten öyleyken, bir makale yazmak için altı hafta alırım ve bunu hiç yapmazdım,

I just wouldn't be able to. And then the last  two days I'd suddenly go into overdrive and

sadece yapamazdı. Ve sonra, son iki gün aniden aşırı hızlanmaya başladım ve

stay up all night and write the thing so, when  your back is against the wall sort of thing,

bütün gece uyumadım ve o şeyi yazdım, yani sırtınız duvara dayalı olduğunda,

you know, it just shows what you can do  or if you're mountain climbing and you

bilirsiniz, bu sadece ne yapabileceğinizi gösterir veya eğer dağa tırmanırken kendinizi

feel completely exhausted but you put you  keep pushing because you've got no choice,

tamamen bitkin hissedersiniz, ancak başka seçeneğiniz olmadığı için zorlamaya devam edersiniz

and your body responds. That if you ask  your body to do something that, you know,

ve vücudunuz tepki verir. Vücudunuzdan bir şey yapmasını isterseniz, ondan alabileceğiniz

that it has a tremendous amount of potential that  you can get from it, if you just ask it, you know,

muazzam miktarda potansiyele sahip olduğunu bilirsiniz, sadece sorarsanız, bilirsiniz,

when you're really forced to, that's  when you see what you're capable of.

gerçekten yapmak zorunda kaldığınızda, işte o zaman görürsünüz nelere muktedirsin.

There was like an example we had Leo, I don't know  if you've heard of the Speak Your English Podcast,

Leo'muza benzer bir örnek vardı, bilmiyorum Speak Your English Podcast'i duydunuz mu, üzerinde

that adversity he worked it, kind of  challenged him to work much harder and to

çalıştığı, diğer insanların ne yapabilirse yapsın, onu çok daha fazla çalışmaya ve

reach that goal despite what  other people might believe.

bu amaca ulaşmaya zorladı. inanmak.

I would say that in the beginning there was a lot  of prejudice, I think. I remember applying for

Başlangıçta pek çok önyargı olduğunu söyleyebilirim, sanırım. İş

positions where I would go for an interview  and people would really like my resume but the

görüşmesine gideceğim pozisyonlara başvurduğumu hatırlıyorum ve insanlar özgeçmişimi gerçekten beğeneceklerdi ama beni

moment they saw me or the moment they talked to  me they're like, "Oh, so you're not from Canada?

gördükleri anda veya benimle konuştukları anda "Ah, demek Kanadalı değilsin?

You weren't born here?" I said, "No, I wasn't  born here." But I would show them, I would try

burada doğmadı mı?" "Hayır, burada doğmadım" dedim. Ama onlara gösterirdim, masaya

to show them the other skills that would bring  to the table and of course in the beginning

getirecek diğer becerileri onlara göstermeye çalışırdım ve tabii ki başlangıçta

I had to prove myself. But to be honest with you  Ethan and everyone watching this, I think the

kendimi kanıtlamam gerekiyordu. Ama size, Ethan'a ve bunu izleyen herkese karşı dürüst olmak gerekirse, profesyonel hayatımda olmak istediğim

biggest impediment to becoming the kind of person  that I wanted to become or to to reach higher

türden bir insan olmamın veya

levels in my professional life, I think it  was within me. I think to a certain extent

profesyonel hayatımda daha yüksek seviyelere ulaşmamın önündeki en büyük engel, bence bu benim içimdeydi. Sanırım bir dereceye kadar

I am my worst critic. And I think for a very  long period of time I had a really hard time

en kötü eleştirmenim benim. Ve sanırım çok uzun bir süre

accepting the fact that I was different.  But I couldn't see that difference as being

farklı olduğum gerçeğini kabullenmekte gerçekten zorlandım. Ancak bu farkı

a differential, I couldn't see that as, "Hey, you  know what? I'm different, that's actually better."

bir fark olarak göremedim, "Hey, biliyor musun? Ben farklıyım, bu aslında daha iyi" şeklinde göremedim.

Because I'm different I can use that as leverage to get to where I want to be.

Farklı olduğum için bunu olmak istediğim yere ulaşmak için bir kaldıraç olarak kullanabilirim.

So, what problems and barriers are getting  in the way of your success learning English?

Peki, İngilizce öğrenirken başarınızın önünde hangi sorunlar ve engeller çıkıyor ?

I’d invite you to reflect on how you  could turn them into opportunities

Sizi, bunları nasıl fırsatlara

or advantages. You can even have a  conversation with a friend about this,

veya avantajlara dönüştürebileceğiniz konusunda düşünmeye davet ediyorum. Hatta bir arkadaşınızla bu konuda sohbet edebilir

or comment about it down below and  discuss it with other RealLifers.

veya aşağıda yorum yapıp diğer RealLifers'la tartışabilirsiniz.

You know the way that Batman um is  scared of bats but then he uses his

Batman'in yarasalardan nasıl korktuğunu biliyorsunuz ama sonra korkusunu kullanıp

fear and turns it into his own superpower?  Like his weakness becomes his strength,

kendi süper gücüne dönüştürüyor? Sanki zayıflığı gücü oluyor,

that he becomes fear itself, you know ,and  then he starts speaking like this which is

korkunun kendisi oluyor, bilirsiniz ve sonra bu şekilde konuşmaya başlıyor ki bu

kind of strange and scary. So like Batman  I decided that rambling would be my

biraz garip ve korkutucu. Batman gibi, başıboş dolaşmanın benim

super hero power and I thought actually this  is kind of the thing that I do. So I kind of

süper kahraman gücüm olacağına karar verdim ve aslında yaptığım şeyin bu olduğunu düşündüm. Bu yüzden,

decided that yeah okay, I'm gonna be the rambling  guy, but then, but also I am working on it too,

evet, tamam, başıboş dolaşan adam olacağıma karar verdim , ama sonra, ama aynı zamanda bunun üzerinde çalışıyorum,

you know, accept yourself for who you are.  But, you know, it doesn't mean you can't

bilirsiniz, kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Ancak bu, yine de

still continue to work on yourself, but you know  it's about balance, finding the right balance

kendiniz üzerinde çalışmaya devam edemeyeceğiniz anlamına gelmez, ancak bunun dengeyle ilgili olduğunu,

between accepting yourself for who you are and  trying to just be that and still trying to make

kendinizi kim olduğunuz için kabul etmek ile sadece o olmaya çalışmak ve yine de olmaya çalışmak arasında doğru dengeyi bulmakla ilgili olduğunu bilirsiniz.

little improvements and adjustments too. So I  think there's just so much energy required to

küçük iyileştirmeler ve ayarlamalar da. Bu yüzden, olmadığınız bir şey olmaya çalıştığınızda çok fazla enerjiye ihtiyaç duyduğunuzu düşünüyorum

when you're trying to be something that you're  not, you know, and and really once you accept

ve gerçekten

who you really are it's just like all this,  you're happier right? Because in general you're

kim olduğunuzu kabul ettiğinizde, tüm bunlar aynen böyle, daha mutlu oluyorsunuz, değil mi? Çünkü genel olarak

not trying to waste all this energy trying to be  this person that you're not, you're trying to hide

tüm bu enerjiyi, olmadığınız kişi olmaya çalışarak boşa harcamazsınız ,

something, or trying to be like other people.  So when you do kind of own up to who you are,

bir şeyi saklamaya veya diğer insanlar gibi olmaya çalışırsınız. Dolayısıyla, kim olduğunuzu bir nevi sahiplendiğinizde,

you accept that, I think not only will you be more  successful but you'll be happier. You won't be

bunu kabul ettiğinizde, bence sadece daha başarılı olmakla kalmayacak, aynı zamanda daha mutlu olacaksınız.

so hating of yourself and these things that  maybe are imperfect. Well, If you ever feel

Kendinizden ve kusurlu olabilecek bu şeylerden bu kadar nefret etmeyeceksiniz .

lost when natives speak too fast, you are not  alone. When I first started learning Catalan,

Yerliler çok hızlı konuştuğunda kendinizi kaybolmuş hissederseniz, yalnız değilsiniz. Katalanca öğrenmeye ilk başladığımda

there was a series that I really wanted to watch,  but I just could not understand it on my own.

gerçekten izlemeyi istediğim bir dizi vardı, ancak kendi başıma anlayamıyordum.

A friend of mine agreed to watch it with me and  explain the parts that left me confused. Now, you

Bir arkadaşım filmi benimle izlemeyi ve kafamı karıştıran kısımları açıklamayı kabul etti. Şimdi,

may not have a friend to help you do this, so why  not let us be that friend? With our RealLife App,

bunu yapmanıza yardımcı olacak bir arkadaşınız olmayabilir, o halde neden o arkadaş olmamıza izin vermiyorsunuz? RealLife Uygulamamızla,

you will get an interactive transcript for full  interviews with experts and teachers like Luke.

Luke gibi uzmanlar ve öğretmenlerle yapılan eksiksiz görüşmeler için etkileşimli bir transkript alacaksınız.

Plus, we explain all of the difficult vocabulary  so that you can confidently understand

Ayrıca, gerçek İngilizce konuşmayı güvenle anlayabilmeniz için tüm zor kelimeleri açıklıyoruz

the real English speech. You can practice your  speaking, too! Just press a button and instantly

. Siz de konuşma pratiği yapabilirsiniz! Sadece bir düğmeye basın ve İngilizce'de eğlenceli ve dinamik bir sohbet için dünyanın

be connected to a learner like you in another part  of the world for a fun and dynamic conversation

başka bir yerindeki sizin gibi bir öğrenciyle anında bağlantı kurun

in English! And, it’s all free! I bet this sounds  like a dream, right? Well now with the RealLife

! Ve hepsi ücretsiz! Bahse girerim bu kulağa bir rüya gibi geliyor, değil mi? Artık RealLife

English app, it’s a dream come true. So download  it now by searching for RealLife English in the

English uygulamasıyla bir rüya gerçek oluyor. Bu nedenle,

Apple App or Google Play Store. Or just click  here or in the description below.

Apple Uygulamasında veya Google Play Store'da RealLife English'i arayarak hemen indirin. Ya da burayı  veya aşağıdaki açıklamayı tıklamanız yeterlidir.

You also have  to switch off your editor which is a thing that people say that means that if you're trying

Ayrıca editörünüzü de kapatmanız gerekir, bu da insanların söylediği bir şeydir, yani

to come up with funny ideas, you've got to kind  of cancel out that voice that tells you to stop.

komik fikirler bulmaya çalışıyorsanız, size durmanızı söyleyen o sesi bir şekilde iptal etmeniz gerekir.

There's a voice that says no you can't say that,  no that's unacceptable, no you'll look like a fool,

Hayır bunu söyleyemezsin, hayır bu kabul edilemez, hayır aptal gibi görüneceksin,

you're going to make a fool of yourself. You just  switch that part off and that liberates you to

kendini aptal yerine koyacaksın diyen bir ses var. Sadece o kısmı kapatırsınız ve bu sizi herhangi bir

just kind of come up with anything and similarly  if you're practicing your English I think you

şey bulmak için özgürleştirir ve benzer şekilde İngilizce pratiği yapıyorsanız bence

should switch your editor off a bit as well, you  know, sometimes on if you're trying to analyze

editörünüzü de biraz kapatmalısınız, bilirsiniz, deniyorsanız bazen açmalısınız

you know, the grammar and correct what you're  saying but if you're trying to work on fluency

bildiğiniz dilbilgisini analiz etmek ve söylediklerinizi düzeltmek için ancak akıcılık üzerinde çalışmaya çalışıyorsanız,

then switch off your editor and just sort of  let it all flow, go with the flow. And then

editörünüzü kapatın ve bir şekilde her şeyi akışına bırakın, akışa bırakın. Ve sonra

the other thing is about nerves and just if you do  if you have nerves in a public speaking situation

diğer bir şey sinirlerle ilgilidir ve eğer yaparsanız bir topluluk önünde konuşma durumunda sinirleriniz varsa

and just the ways that you prepare for it, just the  way you have to breathe, you have to prepare for

ve nasıl buna hazırlanıyorsanız, tıpkı nefes almanız gerekiyorsa, Ayağa

the the Stand Up, you know, I've got to get  my material ready and get it all prepared and

Kalk'a hazırlanmalısınız. biliyorsun, materyalimi hazırlamam ve hepsini hazırlamam ve

practiced, similarly you've got to prepare for a  presentation or job interview, but yeah breathe, try

alıştırma yapmam gerekiyor, benzer şekilde bir sunum veya iş görüşmesi için hazırlanman gerekiyor, ama evet nefes al, keyfini çıkarmaya çalış

to enjoy it, even if that sounds crazy just try and  enjoy it. And you know, body posture is important

, kulağa çılgınca gelse bile sadece dene ve tadını çıkar. Ve bilirsiniz, vücut duruşu,

having holding yourself open, trying not to let  yourself go into a defensive body posture which

kendinizi açık tutmanız, kendinizi savunmacı bir vücut duruşuna sokmamaya çalışmanız önemlidir; bu,

can encourage those nervous feelings control your  breathing, open out your body and try to enjoy it

sinirsel duyguların nefesinizi kontrol etmesini , vücudunuzu açmanızı ve bundan zevk almaya çalışmanızı teşvik edebilir

and I apply those things to Stand Up and I  think you could probably apply the same things

ve ben bu şeyleri Durmak için uyguluyorum. Yukarı ve sanırım aynı şeyleri

to speaking English either in a high  pressure situation or just generally

yüksek baskılı bir durumda veya sadece genel olarak

practicing and communicating.

pratik yapıp iletişim kurmaya da uygulayabilirsiniz.

You know, Anna from English Fluency Journey is a learner who has faced

Biliyorsunuz, English Fluency Journey'den Anna, anadili İngilizce olmak için çıktığı

a lot of adversity herself on her journey to  gain native like English. Let's watch a clip of

yolculukta kendisi de pek çok zorlukla karşılaşan bir öğrencidir . Onunla yaptığım röportajdan bir klip izleyelim

my interview with her. - People who criticize usually don't do anything. They don't know anything about

. - Eleştiren insanlar genellikle hiçbir şey yapmazlar.

your work, about your experience, about what  you've been through, they are just talking.

İşiniz, deneyiminiz, yaşadıklarınız hakkında hiçbir şey bilmiyorlar, sadece konuşuyorlar.

That's their job. To just speak like around  you, so just don't mind that. If this is someone

Bu onların işi. Etrafınızdaymış gibi konuşmak için , buna aldırmayın. Bu,

who you look up to and whose advice you would  love to get, then of course you better

örnek aldığınız ve tavsiyesini almak istediğiniz biriyse, o zaman elbette

listen to that person. But if this is someone who  you don't even know, who doesn't know you, you know,

o kişiyi dinleseniz iyi olur. Ama bu sizin tanımadığınız, sizi tanımayan biriyse, bilirsiniz,

it's just pointless. It's just pointless to waste  your time on those people's opinion because

bu anlamsızdır. Zamanınızı bu insanların fikirlerine göre harcamak anlamsız

because you're just gonna waste your time. So you  better do what you feel is best for you, for your

çünkü sadece zamanınızı boşa harcamış olacaksınız. Bu nedenle, sizin için, aileniz için en iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapsanız iyi olur

family, and if you enjoy learning English, and  if you enjoy working on your pronunciation, and

ve İngilizce öğrenmekten hoşlanıyorsanız ve telaffuzunuz üzerinde çalışmaktan ve

speaking with an American or British or whatever  accent just go for it just do it. You do you.

bir Amerikan veya İngiliz aksanıyla veya herhangi bir aksanla konuşmaktan keyif alıyorsanız, sadece yapın. Sen yapıyorsun.