10 Lessons I've Learned in 10 Years of Teaching English

Ah yeah! What's up. I'm Ethan, your Real Life  English fluency coach and it's really crazy for  

Ah evet! Naber. Ben Ethan, Gerçek Hayatta İngilizce akıcılık koçunuz ve 10 yılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanından öğrencilere İngilizcelerini geliştirmeleri için

me to think that I have been actively helping  learners from around the world to improve their  

aktif olarak yardım ettiğimi düşünmek benim için gerçekten çılgınca

English for over 10 years. Now during this  time I have created content for millions of  

. Şimdi bu süre zarfında tıpkı sizin gibi milyonlarca öğrenci için içerik oluşturdum

learners just like you, I have communicated  personally with thousands of you and I've been  

, binlerce kişiyle kişisel olarak iletişim kurdum ve İngilizce öğrenmekle ilgili

listening to your biggest frustrations when it  comes to learning English. So during this time  

en büyük hayal kırıklıklarınızı dinliyorum . Dolayısıyla

between my experience teaching and actually  learning six different languages myself  

öğretme deneyimim ile altı farklı dili bizzat öğrenmem arasında geçen süre boyunca

I've identified some key secrets that I've seen  truly help people go beyond the classroom and  

insanların sınıfın ötesine geçmesine ve

really learn the skills that they need to  communicate in English successfully. So in  

İngilizce'de başarılı bir şekilde iletişim kurmak için ihtiyaç duydukları becerileri gerçekten öğrenmelerine gerçekten yardımcı olduğunu gördüğüm bazı temel sırlar belirledim. Yani

this video we will be covering the 10 lessons  that I have learned in 10 years of teaching.  

bu videoda, 10 yıllık öğretmenlik hayatımda öğrendiğim 10 dersi ele alacağız.

So the purpose of this video is to give you  a roadmap that is going to help you learn to  

Dolayısıyla bu videonun amacı,

communicate in English successfully while also  avoiding some of the traps that learners often  

İngilizce'de başarılı bir şekilde iletişim kurmayı öğrenmenize ve aynı zamanda öğrencilerin sıklıkla düştüğü bazı tuzaklardan kaçınmanıza yardımcı olacak bir yol haritası vermektir

fall into. That way you can get to speaking  English confidently a lot faster. But before  

. Bu şekilde, kendinize güvenerek çok daha hızlı İngilizce konuşmaya başlayabilirsiniz. Ancak

we get started with today's lesson, I want to  let you know that if you are new here, every  

bugünkü dersimize başlamadan önce, burada yeniyseniz, her

week we make lessons that help you to stop being  a lost and insecure English learner and become a  

hafta, kaybolmuş ve güvensiz bir İngilizce öğrencisi olmayı bırakıp kendine

confident and successful English speaker. Does  that sound like what you want for your English?  

güvenen ve başarılı bir İngilizce konuşmacısı olmanıza yardımcı olacak dersler yaptığımızı bilmenizi isterim. İngilizcen için istediğin bu mu?

Then join our community of over 300 000  people who are doing just this by hitting  

Ardından, abone ol düğmesine ve aşağıdaki zile basarak tam da bunu yapan 300.000'den fazla kişiden oluşan topluluğumuza katılın

that subscribe button and the bell down below  and that way you won't miss a single new lesson.

ve bu şekilde tek bir yeni dersi bile kaçırmazsınız. Bu

So don't just learn English, live it. So this  means that you make learning English an enjoyable  

yüzden sadece İngilizce öğrenmeyin, onu yaşayın. Yani bu, İngilizce öğrenmeyi günlük hayatınızın eğlenceli bir parçası haline getirdiğiniz anlamına gelir,

part of your everyday life so this is doing the  things that you already enjoy doing in your mother  

yani bu, zaten ana dilinizde yapmaktan keyif aldığınız şeyleri

tongue but doing them in English. So to give you  some examples that you're probably already doing,  

İngilizce yapmaktır. Size muhtemelen zaten yaptığınız,

maybe watching a TV series. But it doesn't have to  be just consuming media, it could be, for example,  

bir TV dizisi izlediğinizden bazı örnekler vermek gerekirse. Ancak bu, yalnızca medyayı tüketmek zorunda değildir, örneğin,

if you love cooking, maybe you look up a  recipe from the United States or from the UK or  

yemek yapmayı seviyorsanız, belki ABD'den veya İngiltere'den bir tarif veya   evinizden

just one that's in English that you love  from your home country and following that.  

sevdiğiniz İngilizce bir tarife bakabilirsiniz. ülke ve ardından.

Or maybe for example you just love swimming, so  you could join a forum online of swimmers and  

Ya da örneğin sadece yüzmeyi seviyorsunuz, bu yüzden yüzücülerden oluşan çevrimiçi bir foruma katılabilir ve

communicate in English with them, make friends  from different places who have that same hobby  

onlarla İngilizce iletişim kurabilir, farklı yerlerden  sizinle aynı hobiye sahip  arkadaşlar edinebilir

that you do or maybe you could just consume videos  that can help you to improve on your technique.  

veya belki de size yardımcı olabilecek videoları  tüketebilirsiniz. tekniğinizi geliştirin.

Now as you become more advanced, something that's  really important is that you start to consume more  

Artık daha gelişmiş hale geldikçe, gerçekten önemli olan bir şey, dilde daha fazla

and more challenging content in the language.  A good way to do this too could be if you are  

ve daha zorlayıcı içerik tüketmeye başlamanızdır. Bunu yapmanın iyi bir yolu,

working in a certain area to start learning the  English that you need to communicate with people  

belirli bir alanda çalışıyorsanız, insanlarla bu konuda iletişim kurmanız gereken İngilizceyi öğrenmeye başlamak olabilir

about that and that could even help you to get a  promotion or to get a better job. So the big thing  

ve bu, terfi almanıza veya daha iyi bir iş bulmanıza bile yardımcı olabilir. Yani buradaki en önemli şey,

here is to stop studying English like a school  subject, like Math or Science and start living it  

İngilizce'yi Matematik veya Fen gibi bir okul dersi gibi çalışmayı bırakıp bunu

out in your everyday life. This is really creating  a bilingual lifestyle for yourself where you are  

günlük yaşamınızda yaşamaya başlamaktır. Bu, kendinize gerçekten iki dilli bir yaşam tarzı yaratmaktır; burada,

getting the maximum exposure every single day to  the English language through consuming different  

her gün, zevk aldığınız farklı şeyleri tüketerek İngilizceye maksimum düzeyde maruz kalırsınız

things that you enjoy. So be creative, have fun  with it and let's move on to the next lesson.

. O yüzden yaratıcı olun, eğlenin ve bir sonraki derse geçelim.

Okay, so the second lesson that I learned is  to speak from day one. Now this probably isn't  

Tamam, öğrendiğim ikinci ders, ilk günden itibaren konuşmak. Şimdi,

possible for you if you're watching this video in  English, obviously you have already been studying  

bu videoyu İngilizce izliyorsanız muhtemelen sizin için mümkün değildir , belli ki zaten

for some time, but basically this is speak as  soon as you possibly can start speaking. Don't  

bir süredir çalışıyorsunuzdur, ancak temel olarak bu, konuşmaya başlayabileceğiniz anda konuşmaktır. Konuşmaya başlamadan önce

get so caught up on having to perfect your grammar  or having to study a little bit more, learn more  

gramerinizi mükemmelleştirme veya biraz daha fazla çalışma, daha fazla

vocabulary before you can start speaking. Even if  you are still a beginner you can start speaking  

kelime öğrenme zorunluluğuna kendinizi bu kadar kaptırmayın. Hâlâ acemi olsanız bile hemen şimdi konuşmaya başlayabilirsiniz

right now. That's right, you don't need to be  at an advanced level already to start speaking,  

. Doğru, konuşmaya başlamak için  ileri düzeyde olmanıza gerek yok,

even if you are more basic you can have simple  conversations with people. And something that I  

daha basit olsanız bile insanlarla basit sohbetler yapabilirsiniz. Ve

found really useful in my language learning where  I do like to start speaking as early as possible  

dil öğrenimimde gerçekten yararlı bulduğum ve mümkün olduğunca erken konuşmaya   başlamak istediğim   bir şey de

is to create a script in that language, like,  "What is the typical first conversation that  

o dilde bir senaryo oluşturmaktır, örneğin "Birisiyle tanıştığımda yapacağım   tipik ilk konuşma nedir

what I would have when I meet someone?" And I  actually write that out and then translate it to  

? " Ve aslında bunu yazıyorum ve sonra dile çeviriyorum

the language. Either you know having help from my  teacher or just using google translate, at worst.  

. Ya öğretmenimden yardım aldığınızı ya da en kötü ihtimalle Google çeviriyi kullandığınızı biliyorsunuz.

And then really practicing that over and over  again, even recording yourself or filming yourself  

Ve sonra gerçekten tekrar tekrar pratik yapmak , hatta kendinizi kaydetmek veya filme almak

and then when you go to speak with someone,  be it a teacher or be it a language partner,  

ve ardından ister öğretmen ister dil partneri olsun  biriyle konuşmaya gittiğinizde,

you've already practiced this so you're good  to go. And you probably can also practice  

bunu zaten uygulamışsınızdır, yani gitmeye hazırsınız  . Ve muhtemelen o kişinin size vereceği

what would be some common responses  that person would give you. So you can  

bazı genel yanıtların neler olabileceği konusunda da pratik yapabilirsiniz . Böylece

learn different questions to ask and then you  know what would people typically say to this. Take  

soracağınız farklı sorular öğrenebilir ve ardından insanların buna genellikle ne söyleyeceğini bilirsiniz.

this as an opportunity to step outside of your  comfort zone to do something that you're really  

Bunu, gerçekten pek rahat olmadığınız bir şeyi yapmak için konfor alanınızın dışına çıkma fırsatı olarak görün

not very comfortable with because this is really  going to help you to grow not only as an English  

çünkü bu, yalnızca İngilizce

learner and speaker, but also as a person. Trust  me, I am both shy and an introvert and so going  

öğrenen ve konuşan biri olarak değil, aynı zamanda bir kişi olarak da büyümenize gerçekten yardımcı olacaktır. İnanın bana, hem utangaçım hem de içine kapanık biriyim ve bu nedenle

to any sort of social event for me is usually  pretty uncomfortable if I don't know people,  

herhangi bir sosyal etkinliğe gitmek, insanları tanımıyorsam genellikle benim için oldukça rahatsız edicidir,

but learning different languages has given me a  lot of opportunities because I wanted to improve  

ancak farklı diller öğrenmek bana birçok  fırsat verdi çünkü kendimi geliştirmek istedim

my speaking I had to do these things. So I highly  recommend that you give this a try because the  

konuşurken bunları yapmak zorundaydım. Bu nedenle, faydaları sonsuz olduğu için bunu denemenizi önemle tavsiye ederim

benefits are just endless. I know now you might be  thinking "But Ethan, I don't have anyone to speak  

. Şimdi "Ama Ethan, konuşacak kimsem yok

with. I don't live in an English-speaking country.  I don't have money to travel." Be that as it may,  

. İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamıyorum. Seyahat edecek param yok" diye düşünebileceğinizi biliyorum. Her ne olursa olsun,

you have no excuses to start speaking because  we have talked to so many learners from around  

konuşmaya başlamak için hiçbir mazeretin yok çünkü dünyanın dört bir yanından çok sayıda öğrenciyle konuştuk

the world and we hear this all the time, that  people feel like there's plenty of opportunities  

ve bunu sürekli duyuyoruz, insanlar dinleme becerilerini ve dilbilgisini geliştirmek için pek çok fırsat varmış gibi hissediyorlar.

to improve their listening, to improve their  grammar, to read books, but that they really  

, kitap okumak için, ancak gerçekten

don't have enough opportunities to speak. And so  we decided to solve that. So even if you don't  

konuşmak için yeterli fırsata sahip değiller. Biz de bunu çözmeye karar verdik. Dolayısıyla,

have money to afford a teacher or you don't have  the time to go live in another country, you can  

öğretmen alacak paranız yoksa veya başka bir ülkede yaşayacak vaktiniz yoksa bile,

start practicing your English right now at a touch  of a button with the RealLife App. So anytime,  

RealLife Uygulaması ile tek bir düğme dokunuşuyla İngilizce pratik yapmaya hemen başlayabilirsiniz. Böylece istediğiniz zaman,   istediğiniz

anywhere you can have a conversation with another  English speaker in another part of the world  

yerde dünyanın başka bir yerinde İngilizce konuşan başka biriyle   sohbet edebilir

and discover other cultures. You can  speak to someone about your hobbies,  

ve başka kültürleri keşfedebilirsiniz. Biriyle hobileriniz hakkında konuşabilirsiniz,

you can talk to someone about something that  you recently saw in the news or, if you prefer,  

son zamanlarda haberlerde gördüğünüz bir şey hakkında konuşabilirsiniz veya isterseniz

you can just talk about the weather. So  why don't you give it a try right now?  

hava durumu hakkında konuşabilirsiniz. Öyleyse neden hemen şimdi denemiyorsunuz?

You have nothing to lose, it's absolutely free.  Just click up here or down the description below  

Kaybedecek hiçbir şeyin yok, tamamen ücretsiz. İndirmek için burayı veya aşağıdaki açıklamayı   aşağı tıklamanız yeterlidir

to download it or you can search for RealLife  English in the Apple App or Google Play Store.

veya Apple Uygulamasında veya Google Play Store'da RealLife  English'i arayabilirsiniz.

All right now let's move on to the next lesson.

Pekala, şimdi bir sonraki derse geçelim.

So lesson number three: don't be too dependent on  your eyes. Now the reason I say this is because  

Üç numaralı ders: gözlerinize fazla bağımlı olmayın . Şimdi bunu söylememin nedeni,

almost all schools really hammer into us when  we're learning a foreign language a dependency on  

neredeyse tüm okulların, okumaya dayalı bir yabancı dil öğrenirken bizi gerçekten etkilemesi

reading and the reason they do this is basically  convenience. It can be difficult to teach a whole  

ve bunu yapmalarının nedeni temelde rahat olmasıdır. Bir

room full of kids, maybe the teacher doesn't even  have that great of a level of English themselves  

oda dolusu çocuğa öğretmek zor olabilir, belki öğretmenin kendisi bile o kadar iyi bir İngilizceye sahip değildir

and so this is what can be done to teach English  to the masses. But the problem with this is that  

ve bu nedenle, kitlelere İngilizce öğretmek için yapılabilecek şey budur . Ancak bununla ilgili sorun şu ki,

you know when we come out of school and into  the real world we really aren't used to hearing  

okuldan çıkıp gerçek dünyaya geldiğimizde

English as it's spoken. We just have read it so  much that we really filter it through our first  

İngilizceyi konuşulduğu gibi duymaya alışık değiliz. O kadar çok okuduk ki, onu gerçekten ilk dilimizde filtreden geçiriyoruz

tongue. This can cause first language interference  which is when you're letting your native tongue  

. Bu, ana dilinizin

influence the language that you're learning. So  this might be pronouncing something like you would  

öğrenmekte olduğunuz dili etkilemesine izin verdiğinizde ilk dilde parazite neden olabilir. Yani bu, bir şeyi gerçekte nasıl telaffuz edilmesi gerektiği yerine kendi ana dilinizde telaffuz ediyormuşsunuz gibi telaffuz ediyor olabilir

pronounce it in your native language instead of  how it is actually supposed to be pronounced.  

. Aynı zamanda

It can also cause fossilized mistakes which  often happens because we've made a mistake  

fosilleşmiş hatalara da neden olabilir, bu çoğu kez bir hata yaptığımız için   olur

so many times, we're just so used to it that we  don't even realize that it's wrong anymore. But  

, buna o kadar alışmışızdır ki artık bunun yanlış olduğunun farkına bile varmayız. Ancak   şimdiye kadar

even if you have had a highly reading dependent  learning habits up until now, it's not too late.  

yüksek oranda okumaya dayalı bir öğrenme alışkanlığınız olmuş olsa bile , henüz çok geç değil.

I had a guest on beyond borders who really  is an expert in learning with your ears,  

Sınırların ötesinde, kulaklarınızla öğrenme konusunda gerçekten uzman bir konuğum vardı,

so let's hear what he has to say about this topic.  Why do people study language through reading and  

bu konu hakkında neler söyleyeceğini dinleyelim. İnsanlar neden dili okuyarak ve

writing? Because that's where the light is, that's  where they feel comfortable, that's where you can  

yazarak öğrenirler? Çünkü ışık oradadır, kendilerini rahat hissederler,

very precisely see the letters and have that  kind of measure of certainty. Um... But what  

harfleri tam olarak burada görebilir ve bu tür bir kesinlik ölçüsüne sahip olabilirsiniz. Um... Ama

you and I are doing right now, we're not looking  at any letters, right? What you and I are doing  

sen ve ben şu anda ne yapıyoruz, herhangi bir mektuba bakmıyoruz, değil mi? Senin ve benim yaptığımız şey,

is moving our mouths generating sound effects with  it, perceiving those sound effects with our ears  

ağzımızı hareket ettirerek ses efektleri oluşturmak , bu ses efektlerini kulaklarımızla algılamak

and then going back and forth in rapid time.  There's no visual processing really going on  

ve ardından hızlı bir şekilde ileri geri gitmek. Harflerin gerçekten görsel olarak işlenmesi yok

of letters, I'm though I am looking at your face  in this case which is also very important and we  

, sanırım bu durumda yüzünüze bakıyorum ki bu da çok önemli ve

teach that as well. So the point is that you  just have to look at what conversation is,  

bunu da öğretiyoruz. Yani asıl mesele şu ki, yalnızca konuşmanın ne olduğuna bakmanız gerekiyor,

so I'm sure you want to avoid people not being  able to understand you when you speak English.  

bu nedenle, İngilizce konuşurken insanların sizi anlamasını engellemek istediğinizden eminim.

So start depending a bit more on your ears, really  try to listen in to the individual sounds instead  

Bu yüzden, kulaklarınıza biraz daha güvenmeye başlayın,

of trying to say things like in your native  language. There are tons of resources which  

kendi dilinizdeymiş gibi şeyler söylemeye çalışmak yerine gerçekten tek tek sesleri dinlemeye çalışın .

are beyond this video, but a good place to  start might be that interview with Idahosa.

Bu videonun ötesinde tonlarca kaynak var, ancak başlamak için iyi bir yer Idahosa ile yapılan o röportaj olabilir.

So next: natives don't just speak too fast. Often  when we're learning another language, we think  

Sırada: yerliler sadece çok hızlı konuşmazlar. Genellikle başka bir dil öğrenirken,

that people in that language are just speaking  so fast. Now, in the case of English, this is  

o dildeki insanların çok hızlı konuştuğunu düşünürüz. Şimdi, İngilizce söz konusu olduğunda, bu

actually caused in most cases by what's called  connected speech. This is how we cut and connect  

aslında   çoğu durumda bağlantılı konuşma olarak adlandırılan şeyden kaynaklanır . Sözlerimizi bu şekilde keser ve bağlarız

our words. Once I discovered this in my English  teaching, I could never hear English the same.  

. Bunu İngilizce öğretmenliğimde keşfettiğimde , İngilizceyi asla eskisi gibi duyamazdım.

So the reason why you perceive it as being really  fast, is because you're not used to the melody,  

Yani onu gerçekten hızlı olarak algılamanızın nedeni, melodiye,

to the tempo, to the rhythm, to all these little  differences in the music of the language that you  

tempoya, ritme, dilinizin müziğindeki tüm bu küçük farklara alışkın olmamanızdır.

don't have in your native language. So basically  you just panic and it just sounds way too fast.  

anadil. Yani temelde sadece paniğe kapılırsınız ve kulağa çok hızlı gelir.

Everything mashes together. But you don't need  to fear, you know, if you're not understanding  

Her şey birbirine karışıyor. Ama korkmanıza gerek yok , bilirsiniz,

anything outside of teacher English, you can start  to practice listening to this and understand it  

İngilizce öğretmeninin dışında hiçbir şey anlamıyorsanız, bunu dinleyerek pratik yapmaya başlayabilir ve

much better. Now if you're more of an intermediate  learner, then you can just start trying to focus  

çok daha iyi anlayabilirsiniz. Şimdi, daha orta düzeyde bir öğrenciyseniz, o zaman söylenenlerin ana mesajını

in on not understanding 100% but really  what's the main message of what's being said.  

%100 değil, gerçekten anlamaya   odaklanmaya başlayabilirsiniz .

It's okay if you only catch like 40, 50 or 60% of  it. You can try this while watching a tv series,  

Sadece %40, 50 veya %60'ını yakalarsanız sorun olmaz . Bunu bir dizi izlerken deneyebilirsiniz,

you know, you can watch it first without  the subtitles and then you can watch it with  

biliyorsunuz, önce altyazısız izleyebilir , sonra altyazılı izleyebilir

subtitles, or watch it in your native language  to get the full meaning and then go back again  

veya tam anlamıyla anlamak için ana dilinizde izleyebilir ve sonra tekrar izlemeye dönebilirsiniz.

to watching it in English without subtitles  to see what you catch a second time.  

ne yakaladığınızı ikinci kez görmek için altyazısız İngilizce.

If you're more advanced on their hand you're  going to want to start really trying to hone  

Ellerinde daha ileri seviyedeyseniz, ayrıntılara gerçekten odaklanmak isteyeceksiniz

in on the details. You know, learning about  the connected speech and then when you watch  

. Biliyorsunuz, bağlantılı konuşmayı öğreniyorsunuz ve ardından

something, you listen to something, trying  to catch examples of this. And of course,  

bir şey izlediğinizde, bir şey dinliyorsunuz ve bunun örneklerini yakalamaya çalışıyorsunuz. Ve tabii ki,

if you're in a conversation with a native or  someone who speaks the language really fluently,  

anadili veya dili gerçekten akıcı bir şekilde konuşan biriyle sohbet ediyorsanız,   anlamadıysanız

you can always ask them to slow down or to  repeat or to say a certain word again if  

her zaman onlardan yavaşlamalarını veya belirli bir kelimeyi  tekrar etmelerini veya tekrar söylemelerini isteyebilirsiniz

you didn't catch it. You should not be ashamed of  asking for a little bit of help when you need it.

. İhtiyacınız olduğunda biraz yardım istemekten utanmamalısınız.

So maybe at some point you've seen this image  that shows us that everything that we want  

Belki bir noktada, bize istediğimiz her şeyin

is on the outside of our comfort zone. And in my  experience, this really is true. The people who  

rahatlık alanımızın dışında olduğunu gösteren bu resmi görmüşsünüzdür. Ve deneyimlerime göre bu gerçekten doğru. Normalde yapmayacakları şeyleri yapmak için

are most willing to make themselves uncomfortable  to do things that they wouldn't normally do,  

kendilerini rahatsız etmeye en istekli kişiler,

are the ones who tend to see the most growth. So  really what you want to focus on is getting one  

en fazla gelişme görme eğiliminde olanlardır. Yani gerçekten odaklanmak istediğiniz şey,

percent better every day and the more advanced you  get in the language, the really the more difficult  

her gün yüzde bir   daha iyi hale gelmektir ve dilde ne kadar ilerlerseniz,

it's going to be to make these small improvements.  When you're in the beginning, it's really exciting  

bu küçük iyileştirmeleri yapmak gerçekten o kadar zor olacaktır. Başlangıç ​​aşamasındayken, bu gerçekten heyecan verici

because you're able to learn things so fast, but  as you get better and you get a better base you  

çünkü her şeyi çok hızlı öğrenebiliyorsunuz, ancak daha iyi hale geldikçe ve daha iyi bir temel edindikçe,

really have to search for the things that you need  to iron out the mistakes that you're making. So if  

gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri aramanız gerekiyor hataları düzeltmek için  yapıyorsun Yani

you're like me that you're shy or introverted,  then you probably have a voice that comes up  

benim gibi utangaç veya içine kapanıksanız,

when you say like "Let me go use the RealLife app  and practice my English there" or "Let me go to  

"Gidip RealLife uygulamasını kullanayım ve İngilizcemi orada pratik yapayım" veya "

a language exchange in my city" that's telling  you "No, I should do it next weekend." Because,  

Bir dile gideyim" dediğinizde muhtemelen bir sesiniz çıkar. "Şehrimde değişim", size "Hayır, önümüzdeki hafta sonu yapmalıyım" diyor. Çünkü,

you know, you'll think of any sort of  excuse to get out of it, right? Because  

bilirsiniz, bundan kurtulmak için her türlü bahaneyi düşünürsünüz, değil mi? Çünkü

just thinking of yourself in that position just  sounds so uncomfortable, but just do it now, just  

kendinizi bu konumda düşünmek kulağa çok rahatsız edici gelebilir, ancak bunu şimdi yapın,

push yourself even if it's just five minutes, it  can make all the difference. And usually when you  

sadece  beş dakika bile olsa kendinizi zorlayın, her şeyi değiştirebilir. Ve genellikle

just get started it's usually the most resistance  is right before we get started doing something.  

yeni başladığınızda, genellikle en fazla direnç bir şeyi yapmaya başlamadan hemen öncedir. Bunu

So as soon as you just sit down for a couple  minutes to do it, then it gets a lot easier.  

yapmak için birkaç dakika oturduğunuzda, çok daha kolay hale gelir.

And you can even break this into micro habits,  if you're finding that you're having trouble  

Hatta

committing to something bigger. So you might not  want to tell yourself "I need to sit down every  

daha büyük bir şey yapmakta sorun yaşadığınızı fark ederseniz, bunu mikro alışkanlıklara bile ayırabilirsiniz. Dolayısıyla kendinize "Her

day and study for 30 minutes or an hour" you might  want to say "I'm going to study it for just five  

gün oturup 30 dakika veya bir saat çalışmam gerekiyor" demek yerine "Bunu yalnızca beş

minutes, just five minutes, just sit down open my  grammar book and do some exercises." And the great  

dakika çalışacağım, yalnızca beş dakika, sadece oturun" demek isteyebilirsiniz gramer kitabımı aç ve biraz alıştırma yap." Ve harika

thing that happens is when you do this, it's so  small that you can't not do it, right? But then,  

olan   şey, bunu yaptığınızda o kadar küçüktür ki yapamazsınız, değil mi? Ama sonra,   bir

once you do it, you find that you really get on  a roll with it, so you don't want to stop after  

kez yaptığınızda, onunla gerçekten iyi bir uyum yakaladığınızı fark edersiniz , bu nedenle beş dakikanın ardından durmak istemezsiniz

the five minutes. Now if you've ever failed in the  past, I highly recommend that you give this a try.

. Geçmişte başarısız olduysanız , bunu bir denemenizi önemle tavsiye ederim. Bu

So I'd have to say that every successful English  learner or other language learner that I have met  

nedenle, tanıştığım her başarılı İngilizce öğrenen veya başka bir dil öğrenen kişinin   o dili

has a strong burning why for why they want to  learn that language. And the reason why this  

neden öğrenmek istedikleri konusunda güçlü bir yanmaya sahip olduğunu söylemeliyim . Ve bunun   bu

is so important is because if you're wise your  purpose for learning is just coming externally,  

kadar önemli olmasının nedeni, eğer akıllıysan öğrenme amacının dışarıdan gelmesidir,

like your parents are telling you have to learn  it or you have to learn it because you want to get  

anne babanın sana öğrenmen gerektiğini veya

a better job or whatever the case is, that's not  going to be very motivating for you. So you need  

daha iyi bir iş bulmak istediğin için öğrenmen gerektiğini söylediği gibi. durum şu ki, bu sizin için pek motive edici olmayacak. Bu nedenle, dili öğrenmek için

to actually deliberately seek out an internal why  for learning the language. So there's an exercise  

kasıtlı olarak içsel bir neden aramanız gerekir .

I used to make every single one of my new students  do on the first day of class. So it's called the  

Yeni öğrencilerimin her birine sınıfın ilk gününde yaptırdığım bir alıştırma var. Buna

Five Whys and the reason why it's called this  is because the first thing I would have them do  

Beş Neden denir ve buna bu adın verilmesinin nedeni, onlara yapmalarını isteyeceğim ilk şeyin

is ask themselves this question "Why are  you learning English?" Now the first answer  

kendilerine şu soruyu sormalarıdır: "Neden İngilizce öğreniyorsunuz?" Şimdi,

that you give to that question is almost never  any good. It's usually something very external  

bu soruya verdiğiniz  ilk yanıt neredeyse hiçbir zaman bir işe yaramaz. Bu genellikle

facing that doesn't really represent why you're  truly learning the language, why it's important  

dili gerçekten neden öğrendiğinizi, bunun

to you. So that's why you have to ask yourself why  again, why is that important and you keep digging,  

sizin için neden önemli olduğunu gerçekten temsil etmeyen çok dışsal bir durumdur. Bu yüzden kendinize tekrar neden, bunun neden önemli olduğunu sormalısınız ve

you know, at least five times until you get to  an answer that is much more powerful for you,  

sizin için çok daha güçlü olan,

that excites you, that makes you want to do the  difficult things that you have to do to really get  

sizi heyecanlandıran, istemenize neden olan bir cevaba ulaşana kadar en az beş kez kazmaya devam edin. dilde gerçekten ileri bir düzeye ulaşmak için yapmanız gereken zor şeyleri yapın

to an advanced level in the language. I was always  really amazed at the answers that my students  

. Öğrencilerimin vereceği yanıtlara her zaman gerçekten hayran kalmışımdır

would come up with, they would be something super  personal and unique to them and the next thing I  

, onlar için süper kişisel ve benzersiz bir şey olacaklardır ve yapmalarını isteyeceğim bir sonraki şey,

would have them do is put it somewhere where they  could see it every single day. So it might be a  

bunu her gün görebilecekleri bir yere koymalarıdır. Yani bu,

sticky note on the fridge or on the mirror, it  might be actually writing it down and taking a  

buzdolabının veya aynanın üzerine yapışkan bir not olabilir, aslında onu bir yere yazıp fotoğrafını çekmek olabilir

picture of it. I had a student who actually set  it as the lock screen on his phone, so every time  

. Bunu telefonunun kilit ekranı olarak ayarlayan bir öğrencim vardı, bu yüzden

he'd look at his phone, he would see why he's  learning English. So find that place for you  

telefonuna her baktığında neden İngilizce öğrendiğini görecekti. O yüzden,

that will work perfectly for you to see it often  so that when you have those moments you're just  

sık sık görmeniz için mükemmel şekilde işe yarayacak o yeri bulun, böylece o anları yaşadığınızda

like "I don't wanna have to study English again,  I don't want to have to do the grammar exercises,  

"Tekrar İngilizce çalışmak zorunda kalmak istemiyorum,  dilbilgisi alıştırmaları,

I don't want to go to English class", you'll  just look at that and you'll be like "okay,  

İngilizce sınıfına gitmek istemiyorum", sadece buna bakacaksınız ve "tamam,

you know, I know why I'm doing this" and  you'll reconnect that and you'll do it anyway.

bunu neden yaptığımı biliyorum" diyeceksiniz ve bunu yeniden bağlayacaksınız ve nasıl olsa yapacaksın

Something else for me that was pretty surprising  is when you think about English and you think  

Benim için oldukça şaşırtıcı olan başka bir şey de, İngilizce hakkında düşündüğünüzde ve

about learning English, it's usually because you  want to speak to Americans or you want to speak  

İngilizce öğrenmeyi düşündüğünüzde, bunun nedeni genellikle Amerikalılarla veya İngilizlerle konuşmak istemenizdir

to Brits, right? But the thing that's really  different about learning English as a language,  

, değil mi? Ancak İngilizce'yi bir dil olarak öğrenmeyle ilgili gerçekten farklı olan şey,

is that English is the global language, so it  opens up the entire world to you so as an English  

İngilizce'nin küresel dil olmasıdır, dolayısıyla İngilizce öğrenen biri olarak size tüm dünyayı açar

learner. This is really important, because you  don't need to just focus on being understood by  

. Bu gerçekten önemlidir, çünkü sadece Amerikalılar veya İngilizler tarafından anlaşılmaya odaklanmanız gerekmez

Americans or Brits, you need to focus on being  able to understand anyone and be understood  

, herhangi birini anlayabilmeye ve

by anyone. So if you're an advanced speaker of  English, then it's really important that you work  

herkes tarafından anlaşılmaya odaklanmanız gerekir. Bu nedenle, ileri düzeyde İngilizce konuşuyorsanız, uyum yeteneğiniz üzerinde çalışmanız gerçekten önemlidir, bu nedenle

on your adaptability so it's absolutely fine if  you like English media from the US or from the UK,  

ABD veya İngiltere'den İngilizce medyayı seviyorsanız,

if you want to work on your pronunciation,  if you want to have a near native accent,  

telaffuzunuz üzerinde çalışmak istiyorsanız, isterseniz  kesinlikle sorun değil doğala yakın bir aksana sahip olmak,

if you want to learn the connective  speech so that you sound more natural.  

sesinizin daha doğal çıkması için bağlayıcı konuşmayı öğrenmek istiyorsanız.

If you even want to use the slang that you  hear in your favorite music and TV series,  

En sevdiğiniz müzikte veya TV dizisinde duyduğunuz argoyu bile kullanmak istiyorsanız,

that's all great, but make sure that you're also  able to change when you're in a situation where  

bu harika, ancak aynı zamanda   değişebilecek biriyle konuştuğunuz bir durumda  değişebildiğinizden emin olun.

you're speaking with someone who might not have  that awareness of American or British culture,  

Amerikan veya İngiliz kültürü hakkında o farkındalığa sahip olmayanlar,

who might not have the understanding  that you do of connected speech. You  

bağlantılı konuşma konusunda sizin sahip olduğunuz anlayışa sahip olmayabilirler.

need to be able to change your pronunciation and  vocabulary that you're using in those contexts.

Bu bağlamlarda kullandığınız telaffuzunuzu ve kelime dağarcığınızı değiştirebilmelisiniz. Bu

So we touched on this a little bit earlier, but  small habits are so crucial. The learners who I've  

nedenle, buna biraz önce değindik, ancak küçük alışkanlıklar çok önemlidir.

seen who are the most successful are able to fit  these in around all different parts of their day,  

En başarılı olduğunu gördüğüm öğrenciler,

even if they are super busy. So this could be that  you are preparing your breakfast in the morning  

çok meşgul olsalar bile bunları günlerinin farklı bölümlerine sığdırabiliyorlar. Yani bu, sabah kahvaltınızı hazırlıyor

and you're listening to the news in English and  then while you sit down to eat your breakfast,  

ve İngilizce haberleri dinliyor olabilirsiniz ve ardından kahvaltınızı yapmak için otururken

you are reading some tweets in English, or maybe  you do a few quick grammar exercises. While you're  

İngilizce bazı tweetler okuyor olabilirsiniz veya belki birkaç hızlı gramer çalışması yapabilirsiniz. egzersizler.

waiting for the bus, you're Whatsapping a  friend that you have in another country in  

Otobüs   beklerken, başka bir ülkedeki arkadaşınıza

English and then on the bus, on your way to work,  you're listening to a podcast. As you can see,  

İngilizce olarak Whatsapp yazıyorsunuz ve ardından otobüste, işe giderken podcast dinliyorsunuz. Gördüğünüz gibi,

when you start to get creative here you can fill  up almost your entire day with different little  

burada yaratıcı olmaya başladığınızda,

touch points with the English language, even if  your job's not in English, even if you don't live  

işiniz İngilizce olmasa bile,

in an English-speaking country. So you really have  no excuses and this part really is the place where  

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamıyor olsanız bile, neredeyse tüm gününüzü İngilizce ile farklı küçük temas noktalarıyla doldurabilirsiniz. ülke. Yani gerçekten hiçbir bahaneniz yok ve bu kısım gerçekten de

you can have that imagination and have a lot of  fun with it. And this can also be a great excuse  

o hayal gücüne sahip olabileceğiniz ve onunla çok eğlenebileceğiniz yer. Ayrıca bu,

to try things that you've always wanted to, but  you never have in fact. In this recent lesson that  

her zaman yapmak istediğiniz ancak aslında hiç sahip olmadığınız  şeyleri denemek için harika bir bahane olabilir. Yaptığımız bu son derste

we did, I give you 10 different ideas of things  that you can do to have small wins in English, why  

, size İngilizce'de küçük kazançlar elde etmek için yapabileceğiniz 10 farklı fikir veriyorum. Bu dersi bitirdikten sonra neden

don't you check it out by clicking up here or down  description below after you finish this lesson?

yukarıyı veya aşağıdaki açıklamayı tıklayarak ona bir göz atmıyorsunuz ?

So deliberate practice is especially important  when you get to that upper intermediate stage  

Bu nedenle, orta seviyenin üst aşamasına geldiğinizde

and you feel like you're not really advancing. And  this is where you need to really sit down and iron  

ve gerçekten ilerleyemediğinizi hissettiğinizde, bilinçli uygulama özellikle önemlidir. Ve burası gerçekten oturup

out the mistakes that you're making most commonly.  So this could be doing drills. I had a guest on  

en sık yaptığınız hataları düzeltmeniz gereken yerdir. Yani bu tatbikat yapıyor olabilir.

Beyond Borders, Anna, who has exceptional English  and she found that this was really important.  

Beyond Borders'da olağanüstü İngilizce bilen Anna'ya bir konuğum vardı ve bunun gerçekten önemli olduğunu gördü.

Watch a video or listen to a podcast and  I would just shadow, repeat and shadow. So  

Bir video izleyin veya bir podcast dinleyin ve ben sadece gölgeleme, tekrarlama ve gölgeleme yapardım. Yani

my first and, and always go to things are, 

ilk ve her zaman gittiğim şeyler

and this is something that I always  recommend to people do, is to listen, 

ve bu insanlara her zaman  tavsiye ettiğim bir şeydir , dinlemek,

listen as much as possible, like try  to immerse yourself in the language, 

mümkün olduğunca çok dinlemek, örneğin kendinizi dile,

podcasts, audio books, uh, YouTube videos,  movies, like whatever, for as much as you can,  

podcast'lere, sesli kitaplara kaptırmaya çalışmak gibi. Mümkün olduğu kadar çok YouTube videoları, filmler,

and then shadow. Shadowing, or just repeating  what you hear, this will help you so much  

ve ardından gölge. Gölgeleme veya sadece duyduklarınızı tekrarlama, bu size

with your speaking skills, with  confidence, with vocabulary even.  

konuşma becerilerinizde, kendinize güvenmenizde ve hatta kelime dağarcığınızda çok yardımcı olacaktır.

And especially when you're at this stage,  there's a lot of fun things that you can do,  

Ve özellikle bu aşamadayken, yapabileceğiniz pek çok eğlenceli şey vardır,

but you also have to accept that the  process is not always going to be fun.  

ancak sürecin  her zaman eğlenceli olmayacağını da kabul etmelisiniz.

In fact, another guest that I had, Leo,  talks about this concept of no pain no gain,  

Aslında, başka bir konuğum olan Leo, acı yoksa kazanç da yoktur kavramından bahsediyor,   şuna bir

let's check it out:It's not always going to be fun. When you're exercising, you gave the example  

bakalım: Her zaman eğlenceli olmayacak. Egzersiz yaparken,

of going to the gym, a person who wants to get a  six-pack, it's going to be a lot of pain. I mean,  

spor salonuna gitme örneğini verdiniz, altılı paket almak isteyen bir kişi çok fazla acı çekecektir. Yani,

I don't want to go back to the old cliche,  but it's true - no pain, no gain. If you don't  

Eski klişeye geri dönmek istemiyorum ama bu doğru - acı yoksa kazanç da yok. Eğer o sıkıntı

go through the, if you don't go through those  moments of boredom, of, of tedious repetition,  

, can sıkıcı tekrarlama anlarından geçmezseniz,

the menial work, if you don't go through that,  you're not going to be able to learn the language.

küçük işlerden geçmezseniz, öğrenemeyeceksiniz dil.

Finally, it's crucial that we all recognize  that it is not a destination, it's a journey.  

Son olarak, bunun bir varış noktası değil, bir yolculuk olduğunu hepimizin kabul etmesi çok önemlidir.

So it's really important that we enjoy the  process, that we're able to stop and smell the  

Bu nedenle, süreçten zevk almamız ,

roses from time to time. Sometimes maybe you'll  fall down, you just need to dust yourself off,  

zaman zaman durup gülleri koklayabilmemiz gerçekten önemlidir. Bazen belki düşürsün, tek ihtiyacın olan tozunu almak,   ayağa

get back up and try again. Reconnect with your  why, maybe if you haven't done that exercise yet,  

kalkıp tekrar denemek. Nedeninizle yeniden bağlantı kurun, belki o egzersizi henüz yapmadıysanız,

definitely do it, because it's going to help you  in those moments. It's really important that you  

kesinlikle yapın çünkü o anlarda size yardımcı olacaktır.

don't compare yourself to others, we're all on  our own journey, we all learn at different paces,  

Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmamanız gerçekten önemli, hepimiz kendi yolculuğumuzdayız, hepimiz farklı hızlarda öğreniyoruz, dili neyle kullanmamız gerektiğine dair

we all have different goals of what we  need to use the language with. Maybe  

hepimizin farklı hedefleri var . Belki

that person who speaks English practically  like a native, you don't actually need to be  

İngilizce'yi anadili gibi pratik olarak konuşan kişi , ihtiyaç

at that level for the purposes that you need it  for. So really sitting down and determining you  

duyduğunuz amaçlar için aslında o seviyede olmanıza gerek yoktur . O yüzden gerçekten oturup kararlı bir şekilde

know what is it that you need the language  for, so that you can have the right goals.  

doğru hedeflere sahip olabilmeniz için dile ne ihtiyaç duyduğunuzu biliyorsunuz.

And remembering that if it's important to you, you  will probably be learning English for your entire  

Ve eğer sizin için önemliyse, muhtemelen tüm hayatınız boyunca İngilizce öğreniyor olacaksınız

life, you're never going to be perfect, I'm a  native speaker, I'm not perfect. There's still new  

, asla mükemmel olmayacaksınız, ben ana dili İngilizce olan biriyim, mükemmel değilim.

things for me to learn in this language, so let's  learn it together. Thanks so much for joining me  

Bu dilde öğrenmem gereken hâlâ yeni şeyler var, o yüzden birlikte öğrenelim. Bugünün videosunda bana   katıldığınız için çok teşekkürler

in today's video, if you enjoyed it, you want more  content like this, be sure to subscribe and join  

, beğendiyseniz ve bunun gibi daha fazla  içerik istiyorsanız, abone olmayı ve topluluğumuza   katılmayı unutmayın

our community. And I'm really curious, which one  of the lessons that I gave you today did you find  

. Ve gerçekten merak ediyorum, bugün size verdiğim derslerden hangisini

the most useful or what's been the most crucial  lesson that you've learned on your own journey?  

en faydalı buldunuz veya kendi yolculuğunuzda öğrendiğiniz en önemli ders hangisi oldu?

Why don't you share with me and other  learners down in the comments below?  

Neden aşağıdaki yorumlarda benimle ve diğer öğrencilerle paylaşmıyorsunuz?

So I hope that today's lesson has given you  some sort of tip that you can use to improve  

Umarım bugünkü ders size İngilizcenizi ve hatta hayatınızı geliştirmek için kullanabileceğiniz bir tür ipucu vermiştir

your English and maybe even your life. And if you  liked this lesson, I know you're going to love  

. Ve bu dersi beğendiyseniz,

this other one where I give you 24 tips from 24  amazing English teachers and experts from around  

size dünyanın dört bir yanından 24 harika İngilizce öğretmeni ve uzmanından 24 ipucu

the world and how you can take your English  to the next level in 2022. Let's check it out!

ve 2022'de İngilizcenizi bir sonraki seviyeye nasıl taşıyabileceğinizi vereceğim diğer dersi de seveceğinizi biliyorum. buna bir bak!