Contractversation -- Going to Starbucks -- American English Pronunciation

Hi Rachel, I am going to Starbucks. Hey Rach, I’m going to Starbucks.

Merhaba Rachel, Starbucks'a gidiyorum. Hey Rach, Starbucks'a gidiyorum.

What's the difference between these two phrases?

Bu iki cümle arasındaki fark nedir?

In this American English pronunciation video,

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda,

you're going to learn a little more about the character of American English.

Amerikan İngilizcesinin karakteri hakkında biraz daha bilgi edineceksiniz.

Contractions and reductions go a long way in making you sound more American.

Kasılmalar ve kısaltmalar, sesinizi daha Amerikalı hale getirmek için uzun bir yol kat ediyor.

But sometimes, I have a hard time convincing my students of this.

Ama bazen öğrencilerimi buna ikna etmekte zorlanıyorum.

They think, "If I pronounce everything fully and clearly, it will be better."

"Her şeyi tam ve net söylersem daha iyi olur" diye düşünüyorlar.

But the problem with that is, it can end up sounding very formal,

Ancak bununla ilgili sorun şu ki, kulağa çok resmi,

sometimes even robotic, not at all natural.

hatta bazen robotik gelebilir, hiç de doğal olmayabilir.

You're going to hear the following conversation twice,

Aşağıdaki konuşmayı iki kez duyacaksınız,

once with no contractions, no reductions, and only True T pronunciations.

bir kez kısaltma, kısaltma olmadan ve yalnızca True T telaffuzları.

It will sound formal and stilted.

Kulağa resmi ve yapmacık gelecek.

Then, you'll hear the conversation as Americans would speak.

Ardından konuşmayı Amerikalıların konuştuğu gibi duyacaksınız.

I hope you hear the huge difference that reductions,

Umarım küçültmelerin,

contractions, and habits like the Flap T can make.

kasılmaların ve Flap T gibi alışkanlıkların yaratabileceği büyük farkı duyarsınız.

Hi Rachel, I am going to Starbucks. Hey Rach, I’m going to Starbucks.

Merhaba Rachel, Starbucks'a gidiyorum. Hey Rach, Starbucks'a gidiyorum.

‘Hi’ becomes ‘Hey’. Not a reduction, but maybe a more casual greeting.

'Merhaba', 'Hey' olur. Bir azalma değil, belki daha rahat bir selamlama.

Tom uses ‘Rach’ instead of ‘Rachel’. A reduction of my name, a common nickname.

Tom, "Rachel" yerine "Rach" kullanıyor. Adımın kısaltması, ortak bir takma ad.

‘I am’ becomes, ‘I’m’. The word ‘to’ is reduced.

'Ben', 'ben' olur. 'To' kelimesi azaltılır.

We have the Flap T and the schwa: going to, going to, going to Starbucks.

Flap T'ye ve schwa'ya sahibiz: Starbucks'a gitmek, gitmek, gitmek.

Hi Rachel, I am going to Starbucks. Hey Rach, I’m going to Starbucks.

Merhaba Rachel, Starbucks'a gidiyorum. Hey Rach, Starbucks'a gidiyorum.

Hi Rachel, I am going to Starbucks. Hey Rach, I’m going to Starbucks.

Merhaba Rachel, Starbucks'a gidiyorum. Hey Rach, Starbucks'a gidiyorum.

Do you want to come along? You wanna come along?

Gelmek ister misin? Gelmek ister misin?

‘Do you’: ‘do’ is reduced so much that we almost don’t hear it. Just a light ‘D’ sound.

'Do you': 'do' o kadar azaldı ki neredeyse duymuyoruz. Sadece hafif bir "D" sesi.

The vowel in ‘You’ isn’t quite a pure OO either.

'Sen'deki sesli harf de tam olarak saf bir OO değil.

It’s a little more relaxed, heading towards the schwa, d’you, d’you, d’you, do you wanna.

Biraz daha rahat, schwa'ya doğru ilerliyor, d'you, d'you, d'you, do you want.

‘Want to’ reduces to ‘wanna’. Do you wanna, do you wanna.

'Want to', 'wanna'ya dönüşür. İstiyor musun, istiyor musun?

Do you want to come along? You wanna come along?

Gelmek ister misin? Gelmek ister misin?

Do you want to come along? You wanna come along?

Gelmek ister misin? Gelmek ister misin?

No, thank you, Tom. No, thanks.

Hayır, teşekkürler Tom. Hayır, teşekkürler.

‘Thank you’ becomes ‘thanks’. One less syllable.

"Teşekkür ederim", "teşekkürler" olur. Bir hece eksik.

No, thank you, Tom. No, thanks.

Hayır, teşekkürler Tom. Hayır, teşekkürler.

No, thank you, Tom. No, thanks.

Hayır, teşekkürler Tom. Hayır, teşekkürler.

I have got too much I want to get done here. I’ve got too much I wanna get done here.

Burada yapmak istediğim çok şey var. Burada bitirmek istediğim çok şey var.

‘I have’ becomes ‘I’ve’. ‘Got to’: just one ‘T’ between those two words, got to, got to.

'Ben', 'ben' olur. 'Got to': bu iki kelime arasında sadece bir 'T', lazım, lazım.

‘Want to’ becomes ‘wanna’, wanna.

"Want to", "wanna", want olur.

‘Get’: we use the Stop T sound here, because the next sound is a consonant,

'Get': Burada Stop T sesini kullanıyoruz, çünkü bir sonraki ses bir ünsüz, '

‘get done’, get done.

bitti', bitsin.

I have got too much I want to get done here. I’ve got too much I wanna get done here.

Burada yapmak istediğim çok şey var. Burada bitirmek istediğim çok şey var.

I have got too much I want to get done here. I’ve got too much I wanna get done here.

Burada yapmak istediğim çok şey var. Burada bitirmek istediğim çok şey var.

Okay, I will be back soon. Okay, I’ll be back soon.

Tamam, yakında döneceğim. Tamam, yakında döneceğim.

‘I will’ becomes ‘I’ll’, reduced to I’ll.

'Yapacağım', 'ben yapacağım' olur, ben yapacağım'a indirgenir.

Okay, I will be back soon. Okay, I’ll be back soon.

Tamam, yakında döneceğim. Tamam, yakında döneceğim.

Okay, I will be back soon. Okay, I’ll be back soon.

Tamam, yakında döneceğim. Tamam, yakında döneceğim.

Oh, I would love a coffee though. Oh, I’d love a coffee though.

Oh, yine de bir kahve isterim. Oh, yine de bir kahve isterim.

‘I would’ becomes ‘I’d’.

'Yapardım', 'ben' olur.

Oh, I would love a coffee though. Oh, I’d love a coffee though.

Oh, yine de bir kahve isterim. Oh, yine de bir kahve isterim.

Oh, I would love a coffee though. Oh, I’d love a coffee though.

Oh, yine de bir kahve isterim. Oh, yine de bir kahve isterim.

Medium? That will be fine.

Orta? Bu iyi olacaktır.

Medium? That’ll be fine.

Orta? Bu iyi olacak.

‘That will’ becomes ‘that’ll', a two-syllable word with stress on the first syllable.

'Bu irade', ilk hecede vurgu bulunan iki heceli bir kelime olan 'bu olacak' olur. '

The T at the end of ‘that’ is a Flap T

O'nun sonundaki T bir Flap T'dir

because it comes between two vowels, that’ll, that’ll.

çünkü iki sesli harfin arasına gelir, that'l, that'll.

Medium? That will be fine.

Orta? Bu iyi olacaktır.

Medium? That’ll be fine.

Orta? Bu iyi olacak.

Medium? That will be fine.

Orta? Bu iyi olacaktır.

Medium? That’ll be fine.

Orta? Bu iyi olacak.

Great, see you in a bit. Great, see ya in a bit.

Harika, birazdan görüşürüz. Harika, birazdan görüşürüz.

‘Great’, with a Stop T. This is because it’s the end of the sentence.

Stop T ile 'Harika'. Bunun nedeni, cümlenin sonu olmasıdır.

‘You’ is more relaxed here, not an OO vowel but more a schwa, see ya, see ya.

'Sen' burada daha rahat, bir OO sesli harfi değil, daha çok bir schwa, görüşürüz, görüşürüz.

And finally ‘bit’ with a stop T, bit, bit.

Ve son olarak bir stop T, bit, bit ile 'bit'.

Again, because it’s coming at the end of the sentence.

Yine, çünkü cümlenin sonunda geliyor.

Great, see you in a bit. Great, see ya in a bit.

Harika, birazdan görüşürüz. Harika, birazdan görüşürüz.

Great, see you in a bit. Great, see ya in a bit.

Harika, birazdan görüşürüz. Harika, birazdan görüşürüz.

So many options for reductions and contractions in such a short conversation.

Bu kadar kısa bir sohbette kısaltmalar ve kısaltmalar için pek çok seçenek.

Now let’s listen to the whole conversation, once without these tips, and once with.

Şimdi tüm sohbeti bir kez bu ipuçları olmadan ve bir kez birlikte dinleyelim.

What is your sense of the overall character?

Genel karakter anlayışınız nedir?

Formal - T: Hi Rachel, I am going to Starbucks. Do you want to come along?

Resmi - T: Merhaba Rachel, Starbucks'a gidiyorum. Gelmek ister misin?

R: No, thank you, Tom. I have got too much I want to get done here.

R: Hayır, teşekkürler, Tom. Burada yapmak istediğim çok şey var.

T: Okay, I will be back soon. R: Oh, I would love a coffee though.

T: Tamam, birazdan geleceğim. R: Oh, yine de bir kahve isterim.

T: Medium? R: That will be fine.

T: Orta? R: İyi olacak.

T: Great, see you in a bit.

T: Harika, birazdan görüşürüz.

Informal - T: Hey Rach, I’m going to Starbucks, you wanna come along?

Gayri resmi - T: Hey Rach, Starbucks'a gidiyorum, sen de gelmek ister misin?

R: No, thanks. I’ve got too much I wanna get done here.

R: Hayır, teşekkürler. Burada bitirmek istediğim çok şey var.

T: Okay, I’ll be back soon. R: Oh, I’d love a coffee though.

T: Tamam, birazdan geleceğim. R: Oh, yine de bir kahve isterim.

T: Medium? R: That’ll be fine.

T: Orta? R: Bu iyi olacak.

T: Great, see ya in a bit.

T: Harika, birazdan görüşürüz.

To keep going with this, go back and listen to the conversation

Buna devam etmek için geri dönün ve kulağa

when it sounded American and natural.

Amerikan ve doğal geldiğinde sohbeti dinleyin.

Turn it into a Ben Franklin exercise

Bunu bir Ben Franklin egzersizine dönüştürün

and then practice the conversation with a friend, or by yourself.

ve ardından bir arkadaşınızla veya kendi başınıza sohbetin pratiğini yapın.

If you're not sure what a Ben Franklin exercise is, click here or look in the description.

Bir Ben Franklin egzersizinin ne olduğundan emin değilseniz, buraya tıklayın veya açıklamaya bakın. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.