Learning English—How to learn ENGLISH SPEAKING—Learning English with movies | Rachel’s English

I’ve got something very exciting for you.

Senin için çok heyecan verici bir şeyim var.

In this video, we’re going to study English with movies!

Bu videoda filmlerle İngilizce çalışacağız!

Today it’s a short scene from a new movie, On the Basis of Sex,

Bugün yeni bir film olan On the Basis of Sex'ten kısa bir sahne

and we’re going to do an in-depth pronunciation analysis to

ve

boost your listening comprehension and help you sound more American.

dinlediğinizi anlamanızı geliştirmek ve daha Amerikalı gibi konuşmanıza yardımcı olmak için derinlemesine bir telaffuz analizi yapacağız.

It’s amazing what we can discover by studying even a small bit of English conversation.

Küçük bir İngilizce konuşmayı çalışarak bile keşfedebileceğimiz şeyler inanılmaz.

I call this kind of exercise a Ben Franklin exercise.

Ben bu tür bir egzersize Ben Franklin egzersizi diyorum.

First we’ll watch the scene, then you and I will study together to understand exactly how the

Önce sahneyi izleyeceğiz, sonra sen ve ben kelimelerin tam olarak nasıl telaffuz edildiğini anlamak için birlikte çalışacağız

words are being pronounced.

.

You’ll be amazed at what we’re going to find after watching the scene.

Sahneyi izledikten sonra ne bulacağımıza şaşıracaksınız.

First, the scene.

İlk olarak, sahne.

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

What?

Ne?

Gloria Steinem. She's a writer. She just started her own magazine.

Gloria Steinem. O bir yazar. Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

>> She testified in the Senate. >>Yeah, I know who Gloria Steinem is.

>> Senato'da ifade verdi. >>Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

>> What if you got hurt, or, arrested? >> Mom, it's a rally, not a riot.

>> Ya yaralanırsan ya da tutuklanırsan? >> Anne, bu bir miting, isyan değil.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Okay, well I'm fifteen years old, and you don't need to control every minute of my life.

Pekala, ben on beş yaşındayım ve hayatımın her dakikasını kontrol etmene gerek yok.

Yes I do. That is my job. And your job is to go to school and learn.

Evet ediyorum. Bu benim işim. Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

Now, the analysis.

Şimdi, analiz.

I apologize.

Özür dilerim.

I apologize.

Özür dilerim.

I apologize.

Özür dilerim.

A five-syllable thought group.

Beş heceli bir düşünce grubu.

I apol--

Ben apol--

And the middle syllable, the third syllable is the most stressed.

Ve orta hece, üçüncü hece en çok vurgulanan hecedir.

I apologize.

Özür dilerim.

But the intonation is smooth. We don't have skips.

Ancak tonlama pürüzsüz. Eksiklerimiz yok.

It scoops up, the voice scoops up and then it comes back down.

Yükseliyor, ses yükseliyor ve sonra geri geliyor.

I apologize. I apologize.

Özür dilerim. Özür dilerim.

I apologize. I apologize.

Özür dilerim. Özür dilerim.

Linked together smoothly. We have a vowel to vowel link here, with a diphthong AI.

Sorunsuz bir şekilde birbirine bağlı. Burada bir diphtong AI ile bir ünlüden ünlüye bağlantımız var. Ben

I uh-- linking right into the schwa of 'apologize'.

uh-- doğrudan 'özür dile' schwa'sına bağlanıyorum.

In a link like this, when it's an AI diphthong linking into another word that begins with a vowel or diphthong,

Bunun gibi bir bağlantıda, bir ünlü veya iki ünlü ile başlayan başka bir kelimeye bağlanan bir AI ünlü ünlüsü olduğunda,

you can think of connecting them with a Y sound. I ya-- yapologize, yapologize.

bunları bir Y sesiyle bağlamayı düşünebilirsiniz. Ben ya-- yapologize, yapologize.

I apologize. It can help smooth out that link.

Özür dilerim. Bu bağlantıyı düzeltmeye yardımcı olabilir.

I apologize.

Özür dilerim.

I apologize.

Özür dilerim.

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

Okay? Okay? Pitch goes up at the end. Okay.

Tamam aşkım? Tamam aşkım? Pitch sonunda yükselir. Tamam aşkım.

It's a yes/no question. However, it's, she's not really asking yes or no.

Bu bir evet/hayır sorusu. Ancak, gerçekten evet ya da hayır sormuyor.

Her tone is pretty harsh, isn't it? I apologize.

Sesi oldukça sert, değil mi? Özür dilerim.

It doesn't sound very apologetic at all.

Kulağa hiç de özür dilercesine gelmiyor.

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

One sentence, one thought group. What are the most stressed syllables there?

Bir cümle, bir düşünce grubu. Orada en çok vurgulanan heceler nelerdir?

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I think 'know' and 'were' are the most stressed words there.

Bence 'bilmek' ve 'olmak' orada en çok vurgulanan kelimeler.

Every word is linked together smoothly, the words 'want to'

Her kelime düzgün bir şekilde birbirine bağlanmıştır, 'istemek' sözcükleri

linked together into a single reduction. Wanna.

tek bir indirgeme içinde birbirine bağlanmıştır. istiyorum.

I wanna, I want to know.

İstiyorum, bilmek istiyorum.

I wanna know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

No gaps between the words, everything super smooth.

Kelimeler arasında boşluk yok, her şey süper pürüzsüz.

I wanna. AI diphthong right into the W constant sound,

İstiyorum. AI diftonu doğrudan W sabit sesine,

schwa of 'wanna' uh, uh, right into the stressed word know. I want to know.

'wanna'nın schwa'sı uh, uh, vurgulu kelimeye biliyorum. Bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Then her daughter replies with a long thought group.

Sonra kızı uzun bir düşünce grubuyla cevap verir.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

What do you hear as the most stressed words there?

Orada en çok vurgulanan kelimeler olarak ne duyuyorsunuz?

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için mitinge gittim.

So Denise is a little bit stressed, but

Yani Denise biraz stresli ama bir

there's also, she's not putting a lot of energy in her voice there at the beginning,

de var, başlangıçta sesine çok fazla enerji koymuyor,

Denise, Denise.

Denise, Denise.

Denise and I went to a rally--

Denise ve ben bir mitinge gittik--

Denise and I went to a rally--

Denise ve ben bir mitinge gittik--

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Speak is also a little bit longer.

Konuşma da biraz daha uzun.

Let's talk about her reductions.

Onun indirimlerinden bahsedelim.

Do you hear any reductions here?

Burada herhangi bir azalma duyuyor musunuz?

A reduction is where a sound on a word is dropped or changed.

İndirgeme, bir kelimedeki sesin düşürülmesi veya değiştirilmesidir.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

This first one, right here. Denise and I--

Bu ilk, tam burada. Denise ve ben--

Denise and I--

Denise ve ben-- '

The word 'and' is reduced, it's just an N sound, quick schwa N. Denise and, Denise and,

ve' kelimesi azaltılmış, bu sadece bir N sesi, hızlı schwa N. Denise ve, Denise ve,

Denise and I.

Denise ve ben.

I think this word sounds sort of like the word 'in' when it's reduced. Denise and I, Denise and I.

Bence bu kelime 'in' kelimesine benziyor ' azaldığında. Denise ve ben, Denise ve ben.

And it's really smoothly linked together, the ending S sound links into the schwa.

Ve gerçekten düzgün bir şekilde birbirine bağlı, sondaki S sesi schwa ile bağlantılı.

Denise and I.

Denise ve ben.

And then the N sound links right into the AI diphthong.

Ve sonra N sesi doğrudan AI diftonuna bağlanır.

Denise and I--

Denise ve ben--

Denise and I--

Denise ve ben-- Denise ve

Denise and I--

ben-- Denise ve

Denise and I--

ben-- Denise

Denise and I--

ve ben--

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

Went to a -- Went to a --

Gitti a -- Gitti a --

We have two T's here, they're connected with just a single true T sound.

Burada iki T'miz var, bunlar sadece tek bir gerçek T sesiyle bağlantılı.

So you don't need to make two T's here, we link them together.

Yani burada iki T yapmanıza gerek yok, onları birbirine bağlıyoruz.

Went to a -- Went to a --

Gitti -- Gitti --

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

The word 'to', this word usually reduces.

Kelimesi 'to', genellikle bu kelimeyi azaltır. Hemen

Almost always the vowel changes to the schwa but

hemen her zaman sesli harf schwa'ya dönüşür ama

here, the next word is simply the schwa.

burada sonraki kelime basitçe schwa'dır.

So if we changed the OO vowel to a schwa,

Yani OO sesli harfini schwa olarak değiştirirsek,

then we wouldn't have anything to let us know we're changing syllables here,

o zaman burada heceleri değiştirdiğimizi bize bildirecek hiçbir şeyimiz olmaz,

because it would be the same exact sound.

çünkü bu tam olarak aynı ses olacaktır.

So in order to link smoothly, but have us know,

Bu yüzden sorunsuz bir şekilde bağlantı kurmak için, ancak bize şunu

have us hear that as two separate words,

bildirin, iki ayrı kelime olarak,

we don't reduce the vowel when it's followed by a schwa.

ardından bir schwa geldiğinde sesli harfleri azaltmadığımızı bize bildirin.

To a-- To a-- To a-- To a--

To a-- To a-- To a-- To a--

So even though it's not stressed, that would be 'to'

Vurgulu olmasa bile, bu 'to' olacaktır,

it's still said flatly and quickly. To, to, to.

yine de düz ve hızlı bir şekilde söylenir. için, için, için.

It's not reduced.

Azaltılmış değil.

Went to a-- Went to a-- Went to a--

Gitti a-- Gitti a-- Gitti a--

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Went to a rally.

Bir mitinge gitti.

Okay, now, look. Here, we have another word 'to',

Tamam, şimdi bak. Burada başka bir 'to' kelimemiz var,

another opportunity to study the word. How is it pronounced here?

kelimeyi incelemek için başka bir fırsatımız var. Burada nasıl telaffuz edilir?

Went to a rally to hear--

Duymak için bir mitinge gitti-- Duymak için

Went to a rally to hear--

Went to a rally to hear--

bir mitinge gitti-- Duymak için bir mitinge gitti--

T's definitely not: to, to, to.

T kesinlikle değil: to, to, to.

There's no true T and there's no OO vowel.

Gerçek T yok ve OO sesli harfi yok.

It's more of a flap T and then the vowel is the schwa. Rally to--

Daha çok bir flep T'dir ve sesli harf schwa'dır. Rally to--

So we make it t a flap T when it comes between two vowels.

Yani iki sesli harfin arasına geldiğinde onu flep T yapıyoruz.

We don't usually do this at the beginning of words,

Bunu genellikle kelimelerin başında yapmayız,

but words like today, tomorrow, two, together,

ancak bugün, yarın, iki, birlikte gibi kelimeler, bunu

these words we do sometimes do this with, make the true T a flap T instead.

bazen birlikte yaptığımız bu kelimeler, bunun yerine gerçek T a flep T yapar.

Rally to-- Rally to-- Rally to--

Rally to-- Rally to-- Rally to--

So we have two occurrences of the word 'to', both times they're unstressed but once it's not reduced at all,

Yani 'to' kelimesinin iki kez geçtiği yer var, her ikisi de vurgusuzdur, ancak bir kez hiç azaltılmadığında,

none of the sounds are changed and the other time it's reduced a lot. Both sounds change flap T and schwa.

seslerin hiçbiri değişmez ve diğer sefer azaltılır çok fazla. Her iki ses de flep T ve schwa'yı değiştirir.

Rally to-- Rally to--

Topla-- Topla-- Duymak

Rally to hear--

için topla-- Duymak için topla-- Duymak için topla--

Rally to hear--

Rally to hear--

'Hear', this is a verb and usually our content words are stressed, but in any sentence,

'Duy', bu bir fiildir ve genellikle içerik kelimelerimiz vurgulanır, ancak herhangi bir cümlede,

if we have a lot of different content words that is nouns, verbs, adjectives, or adverbs,

eğer çok fazla kelimemiz varsa İsimler, fiiller, sıfatlar veya zarflar gibi farklı içerikli kelimeler,

they won't all be equally stressed.

hepsi eşit derecede vurgulanmayacaktır.

So here, went and hear, even though those are both verbs, to me feel less stressed than the others.

Yani burada, gitti ve duy, her ikisi de fiil olsa da, bana diğerlerinden daha az stresli geliyor.

Then we have Gloria Steinem, a proper noun.

Sonra özel bir isim olan Gloria Steinem var.

Now, any time we have a name, it's the last word in the name that's the most stressed.

Şimdi, ne zaman bir ismimiz olsa, en çok vurgulanan isimdeki son kelimedir.

So Gloria-- Glor--, the stressed syllable there is stressed but Steinem,

Yani Gloria-- Glor--, oradaki vurgulu hece vurgulu ama

the stressed syllable there, to me, is even more stressed.

buradaki vurgulu hece Steinem bana göre daha da vurgulu.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Da-da-da-DA-da. Steinem.

Da-da-da-DA-da. Steinem.

The stressed syllable of her last name would be the most stressed in the group of her name.

Soyadının vurgulu hecesi, adının bulunduğu grupta en çok vurgulanan hece olacaktır.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

And then one more stressed word, speak, at the end.

Ve sonra bir tane daha vurgulu kelime, sonunda konuş.

Gloria Steinem speak.

Gloria Steinem konuşuyor.

Gloria Steinem speak.

Gloria Steinem konuşuyor.

Gloria Steinem speak.

Gloria Steinem konuşuyor.

What?

Ne?

What? What?

Ne? Ne?

She does a light true T release at the end,

Sonunda hafif bir gerçek T salınımı yapıyor,

that's a little uncommon, it's more common to make a stop T at the end of a thought group. What?

bu biraz alışılmadık bir durum, bir düşünce grubunun sonunda bir T stop yapmak daha yaygın. Ne?

What? But she does a light release. Notice the intonation goes up. What?

Ne? Ama hafif bir salınım yapıyor. Tonlamanın yükseldiğine dikkat edin. Ne?

What? She's surprised. She can't believe what she's hearing.

Ne? Şaşırdı. Duyduklarına inanamıyor.

Let's talk about the WH consonants here.

Burada WH ünsüzlerinden bahsedelim.

How does she pronounce these sounds?

Bu sesleri nasıl telaffuz ediyor?

What? What? What?

Ne? Ne? Ne?

Just as a pure W sound. What? What?

Tıpkı saf bir W sesi gibi. Ne? Ne?

It's become outdated, I would say, to pronounce the hh sound before the W.

Hh sesini W'den önce telaffuz etmenin modası geçti diyebilirim.

What? What?

Ne? Ne?

In WH words, you might hear some people say it that way.

WH sözleriyle, bazı insanların bunu bu şekilde söylediğini duyabilirsiniz.

My mom does it that way, what, white, for example,

Annem bu şekilde yapıyor, mesela beyaz,

but it's much more common these days to just do a clean W sound. What.

ama bu günlerde sadece temiz bir W sesi çıkarmak çok daha yaygın. Ne.

Not the W sound with the little escape of air H before. What?

Daha önce H havasının biraz kaçmasıyla W sesi değil. Ne?

What?

Ne?

What?

Ne?

What?

Ne?

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Okay there's that name again.

Tamam, yine o isim var.

And again, we have a little bit of stress on the stressed syllable of Gloria,

Ve yine, Gloria'nın vurgulu hecesine biraz vurgu yapıyoruz,

but then more stress on the stressed syllable, Steinem.

ama sonra vurgulu hece Steinem'e daha fazla vurgu yapıyoruz.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem. Aynı düşünce grubunun parçası oldukları için

There's no separation between these words they're linked smoothly together

sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanan bu kelimeler arasında hiçbir ayrım yoktur

because they're part of the same thought group.

.

Everything in English is really smoothly linked together within the same thought group.

İngilizce'deki her şey, aynı düşünce grubu içinde gerçekten sorunsuz bir şekilde birbirine bağlıdır.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

Gloria Steinem.

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer. She's a writer.

O bir yazar. O bir yazar.

Again, linked together, really smoothly there's no break, the letter A, the article a here is the schwa.

Yine birbirine bağlı, gerçekten düzgün bir şekilde ara yok, A harfi, burada a makalesi schwa.

She's a--, so the apostrophe S is a Z sound, it links right into the schwa.

O bir--, yani kesme işareti S bir Z sesidir, doğrudan schwa ile bağlantılıdır.

The schwa links right into the beginning sound of the next word, which is an R.

Schwa, bir sonraki kelimenin, R olan başlangıç ​​sesine bağlanır.

The W is silent in this word.

W bu kelimede sessizdir.

She's a writer. She's a writer.

O bir yazar. O bir yazar.

What's the most stressed syllable there?

Oradaki en vurgulu hece nedir?

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer.

O bir yazar.

It's the stressed syllable of writer. So we have smoothly going up, she's a writer,

Yazarın vurgulu hecesidir. Yani sorunsuz bir şekilde yukarı çıkıyoruz, o bir yazar,

then the peak on wri--, and the pitch falls down. She's a writer.

sonra yazıda zirve ve perde düşüyor. O bir yazar.

Uuuhh--- Really smooth, no jumps or gaps in the pitch there. She's a writer.

Uuuhh--- Gerçekten pürüzsüz, orada sahada sıçrama veya boşluk yok. O bir yazar.

And notice the T here is a flap T because it comes between two vowel sounds.

Ve burada T'nin bir flep T olduğuna dikkat edin, çünkü iki ünlü sesin arasına gelir.

So it's not a true T, but rather a flap of the tongue.

Yani bu gerçek bir T değil, daha ziyade bir dil çırpışı.

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer.

O bir yazar.

She's a writer. She just started her own magazine.

O bir yazar. Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

She just started her own magazine.

Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

What are your most stressed words there?

Orada en çok vurguladığın kelimeler neler?

She just started her own magazine.

Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

She just started her own magazine.

Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

She just started her own magazine.

Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

Started her own magazine.

Kendi dergisini çıkardı.

Star and mag the most stressed syllables there,

En çok vurgulanan hecelere yıldız ve yıldız işareti koyun,

the other syllables said quickly. She just--

diğer heceler hızlıca söylendi. O sadece--

How is the word 'just' pronounced?

'Sadece' kelimesi nasıl telaffuz edilir?

Focus especially on the ending cluster ST.

Özellikle bitiş kümesi ST'ye odaklanın. Daha yeni

She just started-- She just started-- She just started--

başladı-- Daha yeni başladı-- Daha yeni

Just started-- Just started-- She just started--

başladı-- Daha yeni başladı-- Daha yeni başladı-- Daha yeni başladı--

The T is dropped. This is really common with the ST cluster at the end

T düştü. Bu, bir

when the next word begins with a consonant,

sonraki kelime bir ünsüzle başladığında sonundaki ST kümesinde gerçekten yaygındır,

we tend to drop the T.

T'yi düşürme eğilimindeyiz.

Just started. So the two words linked together with a single S sound.

Yeni başladık. Böylece iki kelime tek bir S sesiyle birbirine bağlandı.

She just started. She and just, low in pitch, flatter, compared to star. She just star-- she just started.

Daha yeni başladı. O ve sadece, perdesi düşük, yıldıza kıyasla daha düz. O sadece yıldız-- daha yeni başladı.

She just started. She just started. She just started.

Daha yeni başladı. Daha yeni başladı. Daha yeni başladı.

The T here in started, another flap. Why?

Buradaki T başladı, başka bir flep. Neden?

It comes after an R before a vowel, not between vowels. True,

Ünlülerin arasına değil, sesli harften önce R harfinden sonra gelir. Doğru,

but this same rule applies. A T becomes a flap T when it comes after an R before a vowel.

ancak aynı kural geçerlidir. Bir sesli harften önce bir R'den sonra geldiğinde AT, bir flep T olur.

Started. Started.

başladı. başladı.

So the vowel sound here is the IH as in sit vowel followed by the D consonant.

Yani buradaki sesli harf, sit ünlüsünün ardından D ünsüzünün gelmesi gibi, IH'dir.

This is how we pronounce the ED ending. Started.

ED sonunu böyle telaffuz ediyoruz. başladı.

The ED ending is pronounced this way if the sound before is a T or a D. Started. Started.

Önceki ses T veya D ise ED bitişi bu şekilde telaffuz edilir. Başladı. başladı.

The ED ending when it makes an extra syllable is always unstressed.

Fazladan bir hece yaptığında biten ED her zaman vurgusuzdur.

Star-- ted, ted, ted.

ted, ted, ted.

So it's said more quickly, it's flatter in pitch, less energy in the voice. Started.

Yani daha hızlı söylenir, perdesi daha düz, sesinde daha az enerji vardır. başladı.

She just started.

Daha yeni başladı.

She just started. She just started.

Daha yeni başladı. Daha yeni başladı.

She just started her own magazine.

Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

Her own magazine.

Kendi dergisi.

Her own magazine.

Kendi dergisi.

So her and own, less stressed, a little flatter, leading up in pitch and energy to the stressed syllable, mag.

Yani o ve kendisi, daha az vurgulu, biraz daha yassı, perdede ve enerjide vurgulu heceye, mag.

Her own magazine.

Kendi dergisi.

And then smoothly, the voice falls off.

Ve sonra sorunsuz bir şekilde ses düşüyor.

So this is how stress works in American English.

Demek Amerikan İngilizcesinde stres böyle işliyor.

We have stressed syllables where the pitch of the voice peaks, and the energy of the voice peaks,

Ses perdesinin zirve yaptığı ve sesin enerjisinin zirve yaptığı vurgulu hecelerimiz var

and it's always a smooth connection up to, and then falling away from that peak.

ve bu zirveye kadar her zaman düzgün bir bağlantı ve sonra o zirveden uzaklaşıyor. Her ne kadar

The word her, she doesn't drop the H although that is a common reduction.

bu yaygın bir indirgeme olsa da, o kelimesindeki H harfini düşürmez.

Started her. Started her own. Started her own magazine.

Onu başlattı. Kendi başladı. Kendi dergisini çıkardı.

You might hear that. She doesn't do that though, she pronounces a light H sound even though it's unstressed.

Bunu duyabilirsin. Yine de bunu yapmıyor, vurgusuz olmasına rağmen hafif bir H sesi çıkarıyor.

Her own magazine.

Kendi dergisi.

Her own magazine, her own magazine, her own magazine.

Kendi dergisi, kendi dergisi, kendi dergisi.

She testified in the senate.

Senatoda ifade verdi.

She testified in the senate.

Senatoda ifade verdi.

Okay so she's getting more impassioned.

Tamam, o zaman daha çok heyecanlanıyor.

The pitch of her voice, the high pitches of her voice are getting higher.

Sesinin perdesi, sesinin tiz perdeleri yükseliyor.

She testified in the Senate.

Senato'da ifade verdi.

And then her mom starts speaking.

Sonra annesi konuşmaya başlar.

But she, in, the, all function words, a little less important for meaning, lower in pitch, faster,

Ancak o, tüm işlevli sözcüklerde, anlam açısından biraz daha az önemli, perdede daha düşük, daha hızlı,

less clear than the stressed syllables of the stressed words.

vurgulu sözcüklerin vurgulu hecelerinden daha az net.

Test, sen.

Test, sen.

She testified in the senate.

Senatoda ifade verdi.

She testified in the senate.

Senatoda ifade verdi.

She testified in the senate.

Senatoda ifade verdi.

Notice the ED ending here in testified.

Burada ifade edilen ED ile bitene dikkat edin.

It's just a sound, it's the D sound.

Bu sadece bir ses, D sesi.

So there's no extra syllable, it's not a vowel and a consonant, it's just a consonant.

Yani fazladan hece yok, sesli ve ünsüz değil, sadece ünsüz.

And that's because the sound before was not a T or a D. Testified.

Ve bunun nedeni, önceki sesin T veya D olmamasıydı. Tanıklık edildi.

So just a light D sound at the end which then links into the next word, the IH as in sit vowel for in.

Yani sonunda sadece hafif bir D sesi ve ardından bir sonraki kelimeye, in için sit sesli harf olan IH'ye bağlanır.

She testified in the Senate.

Senato'da ifade verdi.

And it's hard to hear because her mom starts talking but this T is a stop T.

Ve annesi konuşmaya başladığı için duymak zor ama bu T bir stop T.

She doesn't release the escape of air. Senate.

Hava kaçışını serbest bırakmıyor. Senato

It's an abrupt stop of air. If I said that with a true T, it would sound like this: Senate.

Bu ani bir hava durması. Bunu gerçek bir T ile söyleseydim, kulağa şöyle gelirdi: Senato.

Do you hear the difference? Senate.

Farkı duyuyor musun? Senato

But instead it's, Senate.

Ama bunun yerine, Senato.

That might sound to you like the T is dropped but it's not totally dropped because we do stop the air.

Bu size T düşürüldü gibi gelebilir ama havayı durdurduğumuz için tamamen düşürülmedi.

Senate.

Senato

It, it, it. And that abrupt stop is part of the T.

O, o, o. Ve o ani duruş, T.

Senate.

Senatosu'nun bir parçası.

Senate.

Senato

>> Senate. >> Yeah, I know who Gloria Steinem is.

>> Senato. >> Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

Yeah, I know who Gloria Steinem is.

Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

So a really quick yeah, and then I know who Gloria Steinem is, a thought group with three stressed syllables.

Yani gerçekten hızlı bir evet ve sonra Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum, üç vurgulu heceye sahip bir düşünce grubu.

I know who Gloria Steinem is.

Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

And all of those sounds linked together really smoothly. There's no break between words.

Ve tüm bu sesler gerçekten düzgün bir şekilde birbirine bağlandı. Sözler arasında boşluk yoktur.

I know who Gloria Steinem is.

Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

Ending M links right into the beginning vowel IH of 'is'.

Bitiş M, 'is'in başlangıç ​​sesli harfi IH'ye bağlanır.

Is, pronounced with a light weak Z sound at the end. Is, is, is.

Is, sonunda hafif zayıf bir Z sesiyle telaffuz edilir. öyle, öyle.

Yeah, I know who Gloria Steinem is.

Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

Yeah, I know who Gloria Steinem is.

Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

Yeah, I know who Gloria Steinem is.

Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

Two stressed words there. What if you got hurt?

Orada iki vurgulu kelime var. Ya incinirsen?

Hurt, the most stressed. She does a light release so that's a true T. Hurt.

Yaralı, en stresli. Hafif bir serbest bırakma yapıyor, bu gerçek bir T. Hurt.

The T here, got hurt, is a stop T.

Buradaki T, incindi, bir durak T'dir.

We make a T a stop T when it's at the end of a thought group, like here in Senate

Burada, Senato'da olduğu gibi bir düşünce grubunun sonunda olduğunda

or when it's followed by a word that begins with a consonant sound.

veya ardından ünsüz bir sesle başlayan bir kelime geldiğinde, T bir T yaparız.

And here, it begins with a consonant sound, H.

Ve burada, ünsüz bir sesle başlıyor, H.

Got hurt, got hurt.

İncindim, incindim.

So there's a stop here. Got hurt.

Yani burada bir durak var. İncindi.

And that signifies the stop T.

Bu da T durağını gösteriyor.

What about the T in 'what' over here?

Peki ya buradaki 'ne'deki T?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What are you hearing there?

Orada ne duyuyorsun?

It's a flap T. What if, what if.

Bu bir flep T. Ya eğer, ya eğer.

And that's because it comes between two vowel sounds.

Ve bunun nedeni, iki ünlü sesin arasına gelmesidir.

So even though the vowel in 'if', the IH vowel, isn't part of the same word,

Dolayısıyla, 'eğer'deki sesli harf, IH sesli harfi aynı kelimenin parçası olmasa da,

these two words link together so that T does come between two vowels and it is a flap T.

bu iki kelime birbirine bağlanır, böylece T iki sesli harf arasına gelir ve bu bir flep T'dir.

That flap T connects the two words.

Bu flep T, iki kelimeyi birbirine bağlar. .

What if, what if, what if.

Ya eğer, ya eğer, ya eğer.

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt?

Ya incinirsen?

What if you got hurt, or, arrested?

Ya yaralanırsan ya da tutuklanırsan?

Arrested, arrested. Da-DA-da.

tutuklandı, tutuklandı. Da-DA-da.

Stress on the middle syllable. A-rres-ted.

Orta hecede vurgu. Tutuklanmış.

The ED ending of this word, how is it pronounced?

Bu kelimenin ED ile biteni, nasıl telaffuz edilir?

It is an extra syllable. That means it's a vowel and a consonant. The IH vowel

Fazladan bir hecedir. Bu, bir sesli ve bir ünsüz olduğu anlamına gelir. IH sesli harfi

and the D sound, that's because the sound before was a T. Arrested. Arrested.

ve D sesi, çünkü önceki ses bir T idi. Tutuklandı. Tutuklanmış.

>> Or, arrested? >> Mom.

>> Yoksa tutuklandı mı? >> anne.

>> Or, arrested? >> Mom.

>> Yoksa tutuklandı mı? >> anne.

>> Or, arrested? >> Mom, it's a rally, not a riot.

>> Yoksa tutuklandı mı? >> Anne, bu bir miting, isyan değil.

Mom, it's a rally, not a riot.

Anne, bu bir miting, isyan değil.

Okay, so what do we have here?

Tamam, peki elimizde ne var?

What are our most stressed syllables?

En çok vurgulanan hecelerimiz nelerdir?

Mom, has some length. Mom, it's a rally, not a riot.

Anne, biraz uzun. Anne, bu bir miting, isyan değil.

Then stress on the syllable rall-- and riot, she also exaggerates the R, rally, rrr--

Sonra ral hecesine vurgu yapın-- ve isyan, ayrıca R, ralli, rrr'yi de abartıyor

and when we exaggerate a consonant by holding it out a little bit, giving it a little bit more time,

ve bir ünsüz harfi biraz uzatarak abarttığımızda, ona biraz daha fazla zaman tanıdığımızda,

that adds more stress. It's a rally.

bu daha fazla stres ekler. Bu bir miting.

It's a rally, not a riot.

Bu bir miting, isyan değil.

It's a rally, not a riot.

Bu bir miting, isyan değil.

It's a rally, not a riot.

Bu bir miting, isyan değil.

It's a little hard to hear, what her final T is. I think it's a true T

Son T'sinin ne olduğunu duymak biraz zor. Bence gerçek bir T

but it's a little hard to hear because her mom starts talking.

ama annesi konuşmaya başladığı için duymak biraz zor.

It's a-- not a--,

Bu bir-- değil--,

these two sets of unstressed words, flatter in pitch, it's a-- not a--

bu iki vurgusuz kelime grubu, perdede daha düz, bu-- değil-- vurgulanan

said more quickly compared to rally and riot which are stressed. Everything links together.

miting ve isyana kıyasla daha hızlı söylendi. Her şey birbirine bağlanır.

Everything's very smooth. It's a rally, not a riot.

Her şey çok pürüzsüz. Bu bir miting, isyan değil.

Not a, linking together with that flap T.

A değil, o flep T ile birleşiyor.

It's a rally, not a riot.

Bu bir miting, isyan değil.

It's a rally, not a riot.

Bu bir miting, isyan değil.

>> It's a rally, not a riot. >> Jane, these things can get out of hand.

>> Bu bir miting, isyan değil. >> Jane, bu şeyler kontrolden çıkabilir.

Jane, Jane. Single thought group, stressed word, up down, Jane, Jane.

Jane, Jane. Tek düşünce grubu, vurgulu kelime, yukarı aşağı, Jane, Jane.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Get out of hand. She says this word a little bit differently.

Kontrolden çık. Bu kelimeyi biraz farklı söylüyor.

It's part of the accent that she's developed for this movie, we would say hand,

Bu film için geliştirdiği aksanın bir parçası, el deriz,

the AH as in bat vowel when it's followed by N, like it is here, has an UH sound like butter or schwa before the N.

AH yarasa ünlüsünde olduğu gibi, ardından N geldiğinde, burada olduğu gibi, N'den önce tereyağı veya schwa gibi bir UH sesi var.

Hand--

El--

This is where the back of the tongue relaxes. But this is not really how she pronounces it.

Bu dilin arka kısmının gevşediği yerdir. Ama bunu gerçekten böyle telaffuz etmiyor.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Hand, hand, hand.

El, el, el.

So that's not really a standard pronunciation of the word.

Yani bu gerçekten kelimenin standart bir telaffuzu değil.

Hand, hand, ah, ah, ah,

El, el, ah, ah, ah,

Would be more standard. The word 'these' unstressed, said more quickly. These things can get--

daha standart olurdu. 'Bunlar' kelimesi vurgusuz, daha hızlı söylendi. Bu şeyler--

Then we have the word 'can'. It's not only unstressed but it reduces, a sound changes.

O zaman 'yapabilirim' kelimesini elde ederiz. Sadece vurgusuz değil, aynı zamanda azalır, bir ses değişir.

Rather than ah, it's the schwa, and it's said really quickly. Can, can, things can, things can get.

ah yerine schwa'dır ve çok çabuk söylenir. Olabilir, olabilir, şeyler olabilir, şeyler olabilir.

These things can get out of hand.

Bu işler kontrolden çıkabilir.

These things can get out of hand.

Bu işler kontrolden çıkabilir.

These things can get out of hand.

Bu işler kontrolden çıkabilir.

Now, we have two T's here. This T comes between two vowel or diphthong sounds.

Burada iki T var. Bu T, iki ünlü veya ünlü ses arasında gelir.

This T comes between two vowel or diphthong sounds, so they should both be flap T's.

Bu T, iki ünlü veya ünlü ses arasına gelir, bu nedenle her ikisi de flep T olmalıdır.

Let's listen to how she does it.

Nasıl yaptığını dinleyelim.

Can get out of hand.

Elden çıkabilir.

Can get out of hand.

Elden çıkabilir.

Can get out of hand.

Elden çıkabilir.

And they are both Flap Ts.

Ve ikisi de Flap T'dir.

Get out of, get out of.

Çık dışarı, çık.

The word 'of' is reduced to just the schwa. That's pretty common especially with 'out'.

'O' kelimesi sadece schwa'ya indirgenmiştir. Bu, özellikle 'out' ile oldukça yaygın.

Out of, out of, out of. Get out of hand, get out of hand.

dışında, dışında, dışında. Elden çık, elden çık.

Get out of hand.

Kontrolden çık.

Get out of hand.

Kontrolden çık.

Get out of hand.

Okay, well I'm fifteen years old, and you don't need to control every minute of my life.

Kontrolden çık.

Pekala, ben on beş yaşındayım ve hayatımın her dakikasını kontrol etmene gerek yok.

Then we have a very long thought group here, it continues on to the next slide.

Sonra burada çok uzun bir düşünce grubumuz var, bir sonraki slayda devam ediyor.

Let's listen to this first part and listen for the stressed syllables.

Bu ilk kısmı dinleyelim ve vurgulu heceleri dinleyelim.

Okay, well I'm fifteen years old--

Tamam, peki ben onbeş yaşındayım--

Okay, well I'm fifteen years old--

Tamam, peki onbeş yaşındayım--

Okay, well I'm fifteen years old--

Tamam, peki onbeş yaşındayım--

So her pitch is higher, her speech is a lot faster, showing emotion here, but I still hear a couple syllables,

Yani perdesi daha yüksek, konuşması çok daha hızlı, burada duygularını gösteriyor, ama yine de birkaç hece duyuyorum,

a couple words is a little bit more stressed.

birkaç kelime biraz daha vurgulu.

Okay, well I'm fifteen years old--

Pekala, ben on beş yaşındayım-- On

Fifteen and old, a little bit longer, a little bit more stressed.

beş yaşındayım, biraz daha uzun, biraz daha stresliyim.

The T here is a true T because it starts a stressed syllable. Fifteen.

Buradaki T gerçek bir T'dir çünkü vurgulu bir heceyi başlatır. 15.

That's different than the word 'fifty' where it's the first syllable that's stressed. Fifty.

Bu, ilk hecenin vurgulandığı "elli" kelimesinden farklıdır. Elli.

Then we usually make that T a flap T even though it doesn't follow the rules.

O zaman, kurallara uymasa bile genellikle T'yi bir flep T yaparız.

Fifty, but 1-5, fifteen, has a true T, stress on the second syllable.

Elli, ancak 1-5, onbeş, ikinci hecede gerçek bir T vurgusu var.

Well, I'm fifteen years old--

Pekala, ben on beş yaşındayım--

Notice everything links together really smoothly, the plural S in years is pronounced as a Z

Dikkat edin, her şey gerçekten düzgün bir şekilde birbirine bağlanıyor, yıllardaki çoğul S, Z olarak telaffuz ediliyor

and it links into the next words. Zold, zold. Years old, years old.

ve sonraki kelimelere bağlanıyor. Zold, zold. yaşında, yaşında.

Okay, well I'm fifteen years old--

Tamam, peki ben onbeş yaşındayım--

Okay, well I'm fifteen years old--

Tamam, peki, on beş yaşındayım--

Okay, well I'm fifteen years old, and you don't need to control every minute of my life.

Tamam, peki, on beş yaşındayım ve hayatımın her dakikasını kontrol etmene gerek yok.

And you don't need to control every minute of my life.

Ve hayatımın her dakikasını kontrol etmene gerek yok.

Okay, don't, she stresses that, she does a gesture with her arms on it to add more stress.

Tamam, yapma, bunu vurguluyor, daha fazla stres katmak için kollarıyla bir hareket yapıyor.

You don't need to control every minute of my life.

Hayatımın her dakikasını kontrol etmene gerek yok.

Okay, so those are our most stressed syllables. What else is going on here?

Tamam, bunlar en çok vurgulanan hecelerimiz. Burada başka neler oluyor?

First of all, I notice the reduction with the word 'and'.

Her şeyden önce, 've' kelimesi ile indirgeme dikkatimi çekiyor.

And, and, and, and, and, said really quickly. And you, and you, and you.

Ve, ve, ve, ve, ve, dedi gerçekten hızlı bir şekilde. Ve sen ve sen ve sen.

And you don't need to--

Ve gerek yok--

And you don't need to--

Ve gerek yok--

And you don't need to--

Ve gerek yok--

Now we have a stressed word, don't. Usually when a word is stressed,

Şimdi vurgulu bir kelimemiz var, yapma. Genellikle bir kelime vurgulandığında

we don't change anything about the pronunciation. We don't reduce it.

telaffuzla ilgili hiçbir şeyi değiştirmeyiz. azaltmıyoruz.

But what happens to the T? Let's listen.

Ama T'ye ne olur? Hadi dinle.

And you don't need to--

Ve senin--

And you don't need to--

Ve senin--

And you don't need to--

Ve ihtiyacın yok--

You don't need, you don't need.

İhtiyacın yok, ihtiyacın yok.

It's it's totally dropped. This is a way that we do pronounce N apostrophe T contractions.

Tamamen düştü. Bu, N kesme işareti T kasılmalarını telaffuz etmemizin bir yoludur.

There are several different ways it's pronounced, this is one of them.

Telaffuzunun birkaç farklı yolu var, bu onlardan biri.

T completely dropped, the N in don't links directly into the N in need. Don't need, you don't need.

T tamamen düştü, N, ihtiyaç duyan N ile doğrudan bağlantı kurmuyor. İhtiyacın yok, ihtiyacın yok.

And you don't need to--

Ve senin...

And you don't need to--

And you don't need to--

Need to-- need to-- need to--

Now, here, again, it's a flap. It's not a true T sound. It's more like a D.

Gerçek bir T sesi değil. Daha çok bir D'ye benziyor.

And we can link that with the word before, need to-- need to--.

Ve bunu önceki kelimeyle ilişkilendirebiliriz, gerek-- gerek--.

So this is just like earlier when she reduced the word 'to' to flap and schwa.

Yani bu tıpkı daha önce 'to' kelimesini flap ve schwa'ya indirgediği zamanki gibi.

She's doing it again. Need to-- need to-- need to--

Yine yapıyor. gerek-- gerek-- gerek--

And you don't need to control--

Ve kontrol etmene gerek yok--

And you don't need to control--

Ve kontrol etmene gerek yok--

And you don't need to control--

Ve kontrol etmene gerek yok--

Control, stress on the second syllable, TR cluster is often pronounced as CHR

Kontrol, ikinci hecede vurgu, TR kümesi genellikle CHR olarak telaffuz edilir

and I do hear this lightly as a CH, rather than a T sound. Control, control.

ve bunu bir T sesi yerine hafifçe bir CH olarak duyuyorum. Kontrol, kontrol.

Control, control, control every minute of my life.

Kontrol, kontrol, kontrol hayatımın her dakikası.

Minute of my life. Every minute of my life. Every minute of my life.

Hayatımın dakikası. Hayatımın her dakikası. Hayatımın her dakikası.

Again, the pitch change is always very smooth.

Yine, perde değişimi her zaman çok yumuşaktır.

Every min-- that's leading up to the peak in minute of my life.

Her dakika-- bu hayatımın en yüksek dakikasına çıkıyor.

It goes down and then back up, minute of, linked together with a flap T. Minute of my life.

Aşağı iner ve sonra tekrar yükselir, bir dakika, bir kanat T ile birbirine bağlanır. Hayatımın dakikası.

Now, here, the V sound isn't dropped. It is said lightly.

Şimdi, burada, V sesi düşürülmüyor. Hafifçe söylenir.

Minute of my life.

Hayatımın dakikası.

Every minute of my life.

Hayatımın her dakikası.

Every minute of my life.

Hayatımın her dakikası.

>> Every minute of my life. >> Yes, I do. That is my job.

>> Hayatımın her dakikası. >> Evet, istiyorum. Bu benim işim.

Yes, I do. That is my job.

Evet ediyorum. Bu benim işim.

Quite a bit of stress here. Yes, I do. That is my job.

Burada biraz stres var. Evet ediyorum. Bu benim işim.

Two peaks in each of those sentences. Yes I do.

Bu cümlelerin her birinde iki zirve. Evet ediyorum.

Uhhhh. But the pitch change is very smooth, very linked together, those words: Yes, I do. That is my job.

Uhhhh. Ancak ses perdesi değişimi çok pürüzsüz, birbirine çok bağlı, şu kelimeler: Evet, yapıyorum. Bu benim işim.

These two words linked with a flap T. That is, that is, that is. That is my job.

Bu iki kelime bir flep T ile bağlantılıdır. Yani, yani, yani. Bu benim işim.

Yes, I do. That is my job.

Evet ediyorum. Bu benim işim.

Yes, I do. That is my job.

Evet ediyorum. Bu benim işim.

Yes, I do. That is my job. And your job is to go to school and learn.

Evet ediyorum. Bu benim işim. Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

Those are the most stressed words there. What's happening with reductions?

Orada en çok vurgulanan kelimeler bunlar. İndirimler ne oluyor?

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

And your job, and, and, and, and.

Ve işiniz, ve, ve, ve, ve.

So the word 'and' reduced again. I would probably say the vowel isn't reduced, and,

Böylece 've' kelimesi tekrar azaldı. Muhtemelen sesli harflerin azaltılmadığını ve un

instead of un, un, un, un. Here, it was: and you, and you, and you.

yerine un, un, un, un olduğunu söyleyebilirim. Buradaydı: ve sen, sen ve sen.

But here it's: and, and, and, and your, and your, and your.

Ama işte burada: ve, ve, ve ve senin ve senin ve senin.

And your job--

Ve işiniz--

And your job--

Ve işiniz--

And your job--

Ve işiniz-- Ve işiniz--

And your job-- And your job--

Ve işiniz--

So even though she's stressing the word 'your', she's reducing it, she's not saying:

Yani 'sizin' kelimesini vurgulasa da, onu azaltıyor, demiyor:

your, she's saying: yer, yer.

senin, diyor ki: , yer.

So that's the Y sound, the schwa, and the R.

Yani bunlar Y sesi, schwa ve R.

So she's reduced the sounds but the intonation and the stress is there. Yer-- up down, it's a peak.

Yani sesleri azalttı ama tonlama ve vurgu orada. Yer-- yukarı aşağı, bu bir zirve.

And your job, and your job.

Ve senin işin ve senin işin.

And your job--

Ve işiniz--

And your job--

Ve işiniz--

And your job is to go to school.

Ve işiniz okula gitmek.

Is to go to school.

okula gitmektir.

So interestingly, alright, first we have the Z sound in 'is'. Iz, iz to. Then I here this as a true T and the OO vowel,

Çok ilginç bir şekilde, tamam, önce 'is'teki Z sesine sahibiz. Ben, ben. O zaman burada bunu gerçek bir T ve OO sesli harfi olarak,

not reduced: to, to, to.

indirgenmemiş olarak söylüyorum: to, to, to.

I'm not quite sure why she does that, it might be part of the accent she's developing for this period.

Bunu neden yaptığından tam olarak emin değilim, bu dönemde geliştirdiği aksanın bir parçası olabilir.

To, to, to. Your job is to go to--

için, için, için. İşiniz gitmek--

But then the second word 'to, totally reduced. Flap T and the schwa.

Ama sonra ikinci kelime 'to, tamamen azaltıldı. Flap T ve schwa.

Go to, go to, go to, go to school.

Git, git, git, okula git.

Is to go to school.

okula gitmektir.

Is to go to school.

okula gitmektir.

Is to go to school and learn.

okula gidip öğrenmektir.

And learn. And learn. And learn.

Ve öğren. Ve öğren. Ve öğren.

I would write that as schwa N, that reduction, it's certainly not and.

Bunu schwa N olarak yazardım, bu indirgeme, kesinlikle değil ve.

And learn. And learn. And learn.

Ve öğren. Ve öğren. Ve öğren.

So as you've seen here in this dialogue, there are lots of different reductions in American English.

Bu diyalogda gördüğünüz gibi, Amerikan İngilizcesinde pek çok farklı kısaltma var.

T's are pronounced differently depending on the context.

T'ler bağlama bağlı olarak farklı telaffuz edilir.

ED endings, pronunciation is not always what you think, like the N apostrophe T in 'don't', why is that T dropped?

ED sonları, telaffuz her zaman düşündüğünüz gibi değildir, 'don't' kelimesindeki N kesme işareti T gibi, bu T neden düşürüldü?

So the more you study English like this, and the more you pay attention to how Americans speak,

Bu şekilde İngilizce ne kadar çok çalışırsanız ve Amerikalıların nasıl konuştuklarına ne kadar çok dikkat ederseniz,

the easier time you will have understanding them, and then also the easier you'll be able to imitate them

onları o kadar kolay anlarsınız ve ayrıca

when you know the details of what's happening.

neler olup bittiğinin ayrıntılarını bildiğinizde onları o kadar kolay taklit edebilirsiniz. .

And when you're able to really imitate then you will start to sound more natural

Ve gerçekten taklit etmeyi becerebildiğinde, Amerikan İngilizcesi konuşurken daha doğal konuşmaya başlayacaksın

when you speak American English.

.

Because a lot of what Americans do with pronunciation might be different from what you learned in school.

Çünkü Amerikalıların telaffuz konusunda yaptıklarının çoğu sizin okulda öğrendiklerinizden farklı olabilir.

Let's listen to this whole dialogue one more time.

Bütün bu diyaloğu bir kez daha dinleyelim.

I apologize, okay?

Özür dilerim, tamam mı?

I want to know where you were.

Nerede olduğunu bilmek istiyorum.

Denise and I went to a rally to hear Gloria Steinem speak.

Denise ve ben, Gloria Steinem'in konuşmasını dinlemek için bir mitinge gittik.

What?

Ne?

Gloria Steinem. She's a writer. She just started her own magazine.

Gloria Steinem. O bir yazar. Kendi dergisini çıkarmaya başladı.

>> She testified in the Senate. >> Yeah, I know who Gloria Steinem is.

>> Senato'da ifade verdi. >> Evet, Gloria Steinem'in kim olduğunu biliyorum.

>> What if you got hurt, or, arrested? >> Mom, it's a rally, not a riot.

>> Ya yaralanırsan ya da tutuklanırsan? >> Anne, bu bir miting, isyan değil.

Jane, these things can get out of hand.

Jane, bu işler kontrolden çıkabilir.

Okay, well I'm fifteen years old, and you don't need to control

Pekala, ben on beş yaşındayım ve

>> every minute of my life. >> Yes I do. That is my job.

>> hayatımın her dakikasını kontrol etmenize gerek yok. >> Evet yaparım. Bu benim işim.

And your job is to go to school and learn.

Ve senin işin okula gitmek ve öğrenmek.

We’re going to be doing a lot more of this kind of analysis together.

Bu tür analizleri birlikte çok daha fazla yapacağız.

What movie scenes would you like to see analyzed like this?

Hangi film sahnelerinin bu şekilde analiz edildiğini görmek isterdiniz?

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

And if you want to see all of my Ben Franklin videos I’ve ever made, here is that playlist.

Şimdiye kadar yaptığım tüm Ben Franklin videolarımı görmek isterseniz işte o oynatma listesi.

You can also find the link in the video description.

Linki video açıklamasında da bulabilirsiniz. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.