How To Talk About Your Strengths and Weaknesses | Mock Interviews | How to Prepare for an Interview

As you prepare and practice your answers for a job interview, you’ll want to study great answers

Bir iş görüşmesi için cevaplarınızı hazırlarken ve pratik yaparken, harika cevaplar

and answers that aren’t so strong.

ve çok güçlü olmayan cevaplar üzerinde çalışmak isteyeceksiniz.

Here, we’ll see four people, a teacher, a doctor, a social worker, and a marketing expert, interview for a job.

Burada, bir öğretmen, bir doktor, bir sosyal hizmet uzmanı ve bir pazarlama uzmanı olmak üzere dört kişinin iş görüşmesi yaptığını göreceğiz.

We’ll take some standard interview questions and study how they answered them

Bazı standart mülakat sorularını ele alacağız ve

to figure out how you can form your own compelling answers.

kendi ilgi çekici yanıtlarınızı nasıl oluşturabileceğinizi anlamak için bu soruları nasıl yanıtladıklarını inceleyeceğiz.

Today we’ll study two prompts:

Bugün iki istemi inceleyeceğiz:

describe one of your strengths, and, the opposite, describe one of your weaknesses.

güçlü yönlerinizden birini tanımlayın ve tam tersi, zayıf yönlerinizden birini tanımlayın.

We’ll see how talking about your weaknesses can still leave a very positive impression in an interview.

Zayıf yönleriniz hakkında konuşmanın bir röportajda nasıl hala çok olumlu bir izlenim bırakabileceğini göreceğiz.

It’s common for employers to ask about your strengths in an interview.

İşverenlerin bir röportajda güçlü yönlerinizi sorması yaygındır.

Don’t just list a couple of things, this is your chance to let people know why they would want to hire you.

Sadece birkaç şeyi listelemeyin, bu, insanların sizi neden işe almak isteyeceklerini bilmelerini sağlama şansınız.

Come up with things that you’ve achieved at work that you’re proud of

İşinizde başardığınız ve gurur duyduğunuz şeyleri bulun

and find your strengths that describe that.

ve bunu açıklayan güçlü yönlerinizi bulun.

Then, in the interview, when you’re talking about your strengths, tell that supporting detail.

Ardından, görüşmede, güçlü yönleriniz hakkında konuşurken, bu destekleyici detayı anlatın.

Let’s compare different responses to the prompt: tell me about your strengths.

İsteme verilen farklı yanıtları karşılaştıralım: bana güçlü yönlerinden bahset.

One of my strengths, I think, is I can look at something globally, from a perspective of far away.

Sanırım güçlü yanlarımdan biri, bir şeye küresel olarak, çok uzak bir perspektiften bakabilmem.

And then think about those general goals, and then switch to being detail-oriented

Ve sonra bu genel hedefleri düşünün ve sonra detay odaklı olmaya geçin

and looking at what is the specific work that needs to be done in order to accomplish those more global goals?

ve bu daha küresel hedeflere ulaşmak için yapılması gereken spesifik işin ne olduğuna bakın.

That’s a good strength to have.

Bu sahip olmak için iyi bir güç.

A lot of people can see the big picture but don’t do well with the details,

Pek çok insan büyük resmi görebilir, ancak ayrıntılarla pek iyi anlaşamaz

and then others can be very organized with details but lack the vision for bigger thinking.

ve diğerleri ayrıntılarla çok organize olabilir, ancak daha büyük düşünme vizyonundan yoksun olabilir.

So the fact that Lisa is strong in both is great.

Yani Lisa'nın her ikisinde de güçlü olması harika.

But, her response would be even better if she could think of one bigger picture project that she worked on,

Ancak, üzerinde çalıştığı daha büyük bir resim projesini düşünebilseydi,

talk about it, and then talk about some of the details for it, how she figured out the steps and made that happen.

bunun hakkında konuşabilseydi ve ardından bunun bazı detaylarından, adımları nasıl anladığından ve bunu nasıl gerçekleştirdiğinden bahsedebilseydi, yanıtı daha da iyi olurdu.

That’s something I’m more likely to remember.

Bu hatırlama ihtimalimin daha yüksek olduğu bir şey.

Adrienne doesn’t go into a specific story about her strength, empathy,

Adrienne, gücü ve empatisi hakkında belirli bir hikayeye girmiyor,

but she ties it directly to how it benefits her in the workplace in two ways.

ancak bunu doğrudan iş yerinde bunun kendisine nasıl fayda sağladığına iki şekilde bağlıyor.

I think one of my greatest strengths is my ability to have empathy for others

Bence en güçlü yanlarımdan biri, başkaları için empati kurabilme yeteneğim

and that's really effective within the workplace, with my colleagues, and trying to understand

ve bu, işyerinde, meslektaşlarımla gerçekten etkili ve

people's priorities are so different,

insanların önceliklerinin çok farklı olduğunu

and their feelings are so different, and we all have different things that we're coming to.

ve duygularının çok farklı olduğunu ve hepimizin farklı şeylere sahip olduğunu anlamaya çalışmak. ki geliyoruz.

And so for me to understand

Bu yüzden

other people's priorities and be able to collaborate with them to reach a compromise with

diğer insanların önceliklerini anlamak ve herkesin duygularıyla uzlaşmak için onlarla işbirliği yapabilmek benim için

everybody's feelings is very effective.

çok etkili.

And having empathy is also really useful in thinking about reaching customers as a marketer

Empati sahibi olmak, bir pazarlamacı olarak

that I want to understand the thoughts and feelings and concerns of my target audience

hedef kitlemin düşüncelerini, duygularını ve endişelerini anlamak istediğim müşterilere ulaşmayı düşünürken de gerçekten yararlıdır,

so we can message them and we can bring events for them that really align with

böylece onlara mesaj gönderebiliriz ve onlar için ihtiyaç duydukları şeylerle gerçekten uyumlu etkinlikler getirebiliriz.

what they need and what makes their lives better.

hayatlarını daha iyi yapan şey.

Dan also gets specific with his strength, which he says is his ability to work in a team.

Dan ayrıca, bir takımda çalışabilme yeteneği olduğunu söylediği gücüyle de belirginleşiyor.

He talks about the kinds of teams and the kinds of environments he’s worked in in the past,

Geçmişte çalıştığı ekip türleri ve ortam türleri hakkında konuşuyor

and then ties that into another strength, being a people person.

ve ardından bunu başka bir güce, insan olmaya bağlıyor.

So one of my strongest strengths is that I'm a team player.

Bu yüzden en güçlü yanlarımdan biri bir takım oyuncusu olmam.

I have been, worked on many clinical teams in the past,

Geçmişte birçok klinik ekipte,

with doctors, nurses, social workers, in some high intensity environments like emergency rooms,

doktorlarla, hemşirelerle, sosyal hizmet görevlileriyle, acil servisler,

mobile crisis teams, inpatient psychiatric facilities,

gezici kriz ekipleri, yatan hasta psikiyatri tesisleri gibi bazı yüksek yoğunluklu ortamlarda çalıştım

and I've always been able to work well on an interdisciplinary team.

ve çalıştım. disiplinler arası ekip.

I value being on the team with other people.

Diğer insanlarla takımda olmaya değer veririm.

I value working with folks that have different skill sets than I do,

Benden farklı becerilere sahip insanlarla çalışmaya değer veriyorum

and I get a lot of energy from working with other people.

ve diğer insanlarla çalışmaktan çok fazla enerji alıyorum.

I think one of my greatest skills is being a people person, and being able to work with other people

Bence en büyük yeteneklerimden biri insan olmak ve diğer insanlarla

towards a common goal.

ortak bir amaç için çalışabilmek.

As you think about your strengths,

Güçlü yönleriniz hakkında düşünürken, özellikle

make sure you’re able to talk specifically about how those come into play in the workplace.

bunların işyerinde nasıl devreye girdiği hakkında konuşabildiğinizden emin olun.

If possible, have a specific example from your past

Mümkünse,

when one of these great qualities about you helped you get something done at work.

sizinle ilgili bu harika niteliklerden birinin işte bir şeyler yapmanıza yardımcı olduğu geçmişinizden belirli bir örnek alın.

This brings me to an important point: timing.

Bu beni önemli bir noktaya getiriyor: zamanlama.

You might be able to come up with a list of ten strengths.

On güçten oluşan bir liste çıkarabilirsin.

Talking about those in detail would take way too long.

Bunları detaylıca anlatmak çok uzun sürer. Az

All the answers we just studied were 30 to 45 seconds.

önce incelediğimiz tüm cevaplar 30 ila 45 saniyeydi.

Aim for somewhere in there.

Orada bir yere nişan al.

Shorter than 30 seconds would be too brief—

30 saniyeden daha kısa bir süre çok kısa olacaktır -

if you can answer that quickly, you’re probably not giving the kind of detail that an employer wants to hear.

buna hızlı bir şekilde cevap verebilirseniz, muhtemelen bir işverenin duymak isteyeceği türden bir ayrıntı vermiyorsunuzdur.

If you’re getting much longer than that, two minutes, more, then it’s too long.

Bundan çok daha uzun sürüyorsanız, iki dakika, daha fazla, o zaman çok uzun.

You want to give good, meaty answers, but you also want to give the person interviewing you a chance

İyi, etli cevaplar vermek istiyorsunuz, ancak aynı zamanda sizinle görüşme yapan kişiye

to chime in with follow-up questions.

takip soruları ile cevap vermesi için bir şans vermek istiyorsunuz.

Just as employers are interested in your strengths and how you talk about them,

İşverenler, güçlü yönleriniz ve onlar hakkında nasıl konuştuğunuzla ilgilendikleri gibi,

they’re also likely to be interested in the opposite, your weaknesses.

muhtemelen tersi olan zayıf yönlerinizle de ilgileneceklerdir.

They may use this word, or they may talk about ‘your areas for growth’.

Bu kelimeyi kullanabilirler veya 'büyüme alanlarınız' hakkında konuşabilirler.

Let’s listen to how Jeff answers this question.

Jeff'in bu soruyu nasıl cevapladığını dinleyelim. Sahip

I would say one of the weaknesses that I have,

olduğum zayıflıklardan birinin,

which is a kind of a counterpart to being able to envision a future state, maybe several steps down the road,

belki de birkaç adım ötedeki gelecekteki bir durumu tasavvur edebilmenin bir tür karşılığı olan,

is that it's harder sometimes for me to see the tiny specific steps that you need in order to reach that goal.

ihtiyaç duyduğunuz küçük belirli adımları görmenin bazen benim için daha zor olduğunu söyleyebilirim. o hedefe ulaşmak için.

So sometimes I tend to jump

Bu yüzden bazen o

to the end product before realizing that there's a lot of tiny pieces that have to go into place

son ürüne ulaşmak için yerine oturması gereken pek çok küçük parça olduğunu fark etmeden önce

in order to reach that end product, and that sometimes has gotten me into trouble.

son ürüne atlama eğilimindeyim ve bu bazen başımı belaya sokuyor.

He gives a specific weakness, and this is in contrast to his strength,

Belirli bir zayıflık veriyor ve bu,

where he does have great vision for projects.

projeler için harika bir vizyona sahip olduğu gücünün aksine.

But then he stops there.

Ama sonra orada durur.

Now, we’ve talked a lot about going into detail on answers,

Şimdi, cevapların ayrıntılarına girmek hakkında çok konuştuk

and I wouldn’t necessarily suggest that you come up with great stories about

ve zayıflıklarınızın işte işlerin nasıl kötü gitmesine yol açtığına dair harika hikayeler bulmanızı önermem

how your weaknesses have made things go poorly at work,

but I would suggest that you spend some time thinking about concrete things you've done

ama biraz zaman ayırmanızı öneririm.

or could do to help you manage the weaknesses and improve.

zayıf yönlerinizi yönetmenize ve gelişmenize yardımcı olmak için yaptığınız veya yapabileceğiniz somut şeyleri düşünmek.

Listen to how Lisa answers the question.

Lisa'nın soruyu nasıl yanıtladığını dinleyin.

So one of my challenges is that I get very excited about projects and then I want to do them in great detail,

Zorluklarımdan biri, projeler hakkında çok heyecanlanmam ve sonra onları çok detaylı bir şekilde yapmak istiyorum

or I'll get excited about another project too, and I'll start that and suddenly, I'll have multiple projects going

ya da başka bir proje için de heyecanlanıyorum ve buna başlayacağım ve birdenbire birden fazla projem olacak. gidiyorum

and I'll be trying to do too much with them.

ve onlarla çok fazla şey yapmaya çalışacağım.

So I think my challenge is to keep it simple.

Bu yüzden benim sorunumun bunu basit tutmak olduğunu düşünüyorum.

And I need to learn to put some things on hold,

Ve bazı şeyleri beklemeye almayı öğrenmem gerekiyor

and a good idea might be to keep a notebook where I keep some of those ideas sort of simmering,

ve bu fikirlerden bazılarını bir nevi kaynamaya devam ettiğim bir defter tutmak iyi bir fikir olabilir,

but I don't jump into them until I finished some of my other things.

ancak diğer bazı şeyleri bitirene kadar onlara atlamam.

She changed the word ‘weakness’ and used ‘challenge’ instead.

"Zayıflık" kelimesini değiştirdi ve onun yerine "meydan okuma" kelimesini kullandı.

That’s not a bad idea, it can have the same meaning but

Bu kötü bir fikir değil, aynı anlama gelebilir ama

'challenge' might have a bit more of a positive feeling around it.

'meydan okuma' biraz daha olumlu bir duyguya sahip olabilir .

She names a weakness and then gives a concrete example of how she might manage it:

Bir zayıflığın adını söylüyor ve ardından bunu nasıl yönetebileceğine dair somut bir örnek veriyor:

keep a notebook of her ideas so she doesn’t feel like she has to dive into all of them right away.

Fikirlerinin bir defterini tut ki hemen hepsine dalmak zorundaymış gibi hissetmesin.

Let’s hear how Adrienne describes her area for growth.

Adrienne'in büyüme alanını nasıl tanımladığını dinleyelim.

At this point in my career, I think the biggest area for growth is gaining experience.

Kariyerimin bu noktasında, büyümek için en büyük alanın deneyim kazanmak olduğunu düşünüyorum.

Managing a larger team of people.

Daha büyük bir insan ekibini yönetmek.

My experience up to this point has been managing one to two people directly,

Bu noktaya kadarki deneyimim, bir veya iki kişiyi doğrudan yönetmek,

but also managing a handful of other people indirectly

ancak aynı zamanda bir avuç dolusu insanı dolaylı olarak

on projects because I really take ownership of projects that I'm working on,

projelerde yönetmek oldu çünkü üzerinde çalıştığım projelerin sahipliğini gerçekten üstleniyorum,

whether I'm directly managing people or not,

insanları doğrudan yönetiyor olsam da yönetmesem de.

but I'm really looking forward to an opportunity in my next career step

ancak bir sonraki kariyer adımımda

to directly manage a team of five to eight people.

beş ila sekiz kişilik bir ekibi doğrudan yönetme fırsatını dört gözle bekliyorum.

She frames her weakness as a lack of direct experience in something she wishes to do.

Zayıflığını, yapmak istediği bir şeyde doğrudan deneyim eksikliği olarak çerçeveliyor.

I like how she talks about how she has only directly managed one to two people,

Yalnızca bir veya iki kişiyi doğrudan nasıl yönettiğinden bahsetmesi hoşuma gidiyor,

but she mentions that she has indirectly managed larger groups on certain projects

ancak belirli projelerde daha büyük grupları dolaylı olarak yönettiğinden

because she takes ownership of them.

çünkü onların sahipliğini üstlendiğinden bahsediyor.

This makes me feel like she’s a leader and that she takes a lot of initiative in the workplace.

Bu bana onun bir lider olduğunu ve işyerinde çok fazla inisiyatif kullandığını hissettiriyor.

She also gets really specific at the end, that she would like to manage a team of 5-8 people.

Ayrıca sonunda, 5-8 kişilik bir ekibi yönetmek istediğini gerçekten belirliyor.

This may have been something she pulled right off of the job description for the job she’s interviewing for.

Bu, görüşme yaptığı işin iş tanımından hemen çıkardığı bir şey olabilir.

And this is a great idea.

Ve bu harika bir fikir.

As you study the job description, there might be a role you’ll play at this new job that's outside your experience.

İş tanımını incelerken, bu yeni işte oynayacağınız, deneyiminizin dışında bir rol olabilir.

An employer might be looking for someone who already has that experience.

Bir işveren zaten bu deneyime sahip birini arıyor olabilir.

But Adrienne addressed this concern that I might have

Ancak Adrienne, daha önceki işlerinde

about a lack of experience by letting me know that she has actually unofficially managed larger teams of people

daha büyük ekipleri gayri resmi olarak yönettiğini bana bildirerek, deneyim eksikliğimle ilgili sahip olabileceğim bu endişeyi giderdi

at previous jobs.

.

And by hearing her say this is what she wants to do as the next step in her career,

Ve kariyerinde bir sonraki adım olarak bunu yapmak istediğini söylediğini duyduğumda,

I can know it's something she’s thought about and that it's something she feels ready for.

bunun hakkında düşündüğü ve hazır hissettiği bir şey olduğunu anlayabiliyorum.

You can think of your weaknesses or areas for growth in two ways.

Zayıf yönlerinizi veya gelişme alanlarınızı iki şekilde düşünebilirsiniz.

First, your personality.

Birincisi, kişiliğin.

Jeff isn’t a detail person,

Jeff detaycı bir insan değildir

and Lisa gets too excited about ideas to the point where she has too many projects going on

ve Lisa fikirler konusunda o kadar heyecanlanır ki, devam etmekte olan çok fazla projesi vardır ve

to finish them all effectively.

hepsini etkili bir şekilde bitiremez.

Listing a weakness like this can be a great sign of self-awareness.

Bunun gibi bir zayıflığı listelemek, öz farkındalığın harika bir işareti olabilir.

Make sure you always follow it up with what you’re actively doing to manage that weakness,

like Lisa’s notebook idea, or using an app to set up reminders for yourself

Lisa'nın not defteri fikri veya

so all the small parts of a bigger project get done on time.

daha büyük bir projenin tüm küçük parçalarının zamanında yapılması için kendinize hatırlatıcılar ayarlamak için bir uygulama kullanmak gibi, bu zayıflığı yönetmek için aktif olarak yaptığınız şeyi her zaman takip ettiğinizden emin olun.

The second way you can talk about your weakness or area for growth

Zayıflığınız veya gelişme alanınız hakkında konuşmanın ikinci yolu,

can be in reference to the job description.

iş tanımına atıfta bulunmak olabilir.

Perhaps there is a part of the job that you’re less qualified for.

Belki de işin daha az nitelikli olduğunuz bir kısmı vardır. Adrienne'in yaptığı gibi,

Finding a clever way to talk about how you want to grow and believe you can grow in that experience,

nasıl büyümek istediğiniz hakkında konuşmanın ve bu deneyimde gelişebileceğinize inanmanın akıllıca bir yolunu bulmak, bu soruya yanıt vermenin

like Adrienne did, can be a wonderful way to answer this prompt.

harika bir yolu olabilir . Bir

In the next video, we’ll pull different common questions from these mock interviews

sonraki videoda,

to examine effective answers, including, tell me why you’re the right person for this job.

bu iş için neden doğru kişi olduğunuzu söyleyin gibi etkili yanıtları incelemek için bu sahte mülakatlardan farklı sık sorulan sorular çekeceğiz. Bu soruyu yanıtlamanın

It can be tough to figure out the best way to answer this question,

en iyi yolunu bulmak zor olabilir ,

but we’ll make sure you can answer convincingly and with confidence.

ancak inandırıcı ve güvenle yanıtlayabilmenizi sağlayacağız.

For my non-native students, we’re going to get to your English lesson in just a minute.

Anadili olmayan öğrencilerim için, bir dakika içinde İngilizce dersinize geleceğiz.

If you haven’t already, be sure to click the subscribe button and the bell for notifications.

Henüz yapmadıysanız, abone ol düğmesine ve bildirimler için zile tıklamayı unutmayın.

I make new videos on the English language and American culture every Tuesday

Her salı İngiliz dili ve Amerikan kültürü üzerine yeni videolar çekiyorum

and have over 600 videos on my channel to date

ve bugüne kadar kanalımda

focusing on listening comprehension and accent reduction.

dinlediğini anlama ve aksan azaltmaya odaklanan 600'den fazla video var.

While you’re waiting for next week’s video, a great next step would be to check out this “get started playlist.”

Gelecek haftanın videosunu beklerken, bu "başlangıç ​​oynatma listesine" göz atmak harika bir sonraki adım olacaktır.

Now the English lesson.

Şimdi İngilizce dersi.

Let’s talk for a minute about the pronunciation of two tricky words: strength and strengths.

Bir dakikalığına iki zor kelimenin telaffuzu hakkında konuşalım: güç ve güçlü yönler.

Strength begins with the STR consonant cluster, and this can be pronounced two ways.

Güç, STR ünsüz kümesiyle başlar ve bu iki şekilde telaffuz edilebilir.

You might hear it with a clear T, st, st, st, strength, or you might hear it where the T sounds like a CH, sch, sch,

Bunu net bir T, st, st, st, kuvvetle duyabilirsiniz veya T'nin kulağa CH, sch, sch,

strength, strength.

kuvvet, kuvvet gibi geldiği yerlerde duyabilirsiniz.

Either pronunciation is okay.

Ya telaffuz tamam.

It’s common to make the T a CH sound when it’s followed by R.

Ardından R geldiği zaman T a CH sesi çıkarmak yaygındır.

Then we have the EH vowel, stre-- streng-- and the NG consonant.

Sonra EH ünlüsü, stre-- streng-- ve NG ünsüzümüz olur.

The back of the tongue lifts and touches the soft palate for NG.

NG için dilin arkası kalkar ve yumuşak damağa dokunur.

Streng--

Streng--

Sometimes NG also makes a hard G sound, like in Eng-gg-glish, English, but that doesn’t happen here.

Bazen NG, Eng-gg-glish, İngilizce'de olduğu gibi sert bir G sesi çıkarır, ancak bu burada olmaz.

There is no G sound.

G sesi yok.

Streng, strength.

Güç, güç.

And finally, the unvoiced TH at the end.

Ve son olarak, sonunda sessiz TH.

The tongue tip must come through the teeth for this.

Bunun için dil ucunun dişlerin içinden geçmesi gerekir.

Strength. Strength.

Kuvvet. Kuvvet.

Let air flow lightly.

Havanın hafifçe akmasına izin verin.

Strength.

Kuvvet.

What about when we add an S?

Peki ya bir S eklediğimizde?

Strengths?

Güçlü?

Most people in most situations don’t take the time to bring the tongue tip through the teeth for the TH.

Çoğu durumda çoğu insan, TH için dil ucunu dişlerin arasından geçirmek için zaman ayırmaz.

The TH is much less obvious here than when the word is singular.

TH burada, kelimenin tekil olduğu zamandan çok daha az belirgindir .

As I study various native speakers saying ‘strengths,’

"Güçlü yönler" diyen anadili İngilizce olanları incelediğimde,

it actually sounds like some of them drop the TH completely.

aslında bazıları TH'yi tamamen bırakıyor gibi geliyor .

Then it ends up sounding like a K sound, strenks, strenks.

Sonra bir K sesi gibi ses çıkarır, strenks, strenks.

Strengths and weaknesses.

Güçlülükler ve zayıflıklar.

So in an interview, you could take this shortcut on this tricky word, and say:

Yani bir röportajda, bu aldatıcı kelime için bu kısayolu alıp şöyle diyebilirsiniz:

One of my greatest strengths is.

En güçlü yanlarımdan biri.

Strengths or strength.

Güçlü yönler veya güç.

Th--- with a very, very quick TH sounds.

Th--- çok, çok hızlı bir TH sesiyle.

With a little practice, you won’t stumble on these words in an interview.

Biraz pratik yaparak, bir röportajda bu kelimelere rastlamazsınız.

Break them down and practice them slowly.

Onları parçalayın ve yavaşça uygulayın.

Strengths, strength.

Güçlü yönler, güç. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.