PHRASAL VERB WORK part 2

This is the Rachel’s English 30-Day Phrasal Verb Challenge!

Bu, Rachel'ın İngilizce 30 Günlük Öbek Fiil Yarışması!

Learn 30 phrasal verbs in 30 days!

30 günde 30 öbek fiil öğrenin!

Jumpstart your vocabulary in 2017.

2017'de kelime haznenize hızlı bir başlangıç ​​yapın.

Today is Day 27 and we're studying phrasal verbs with “work” day 2.

Bugün 27. Gün ve 2. gün "iş" ile deyimsel fiilleri çalışıyoruz.

We have a lot of phrasal verbs here, so I had to break this video up into two videos.

Burada pek çok deyimsel fiil var, bu yüzden bu videoyu iki videoya bölmek zorunda kaldım.

To work against something means to make it harder to get the desired result.

Bir şeye karşı çalışmak, istenen sonucu elde etmeyi zorlaştırmak demektir.

His criminal history is working against getting a job.

Sabıka geçmişi, iş bulması aleyhine çalışıyor.

To work around means to find a different way to do something.

Etrafında çalışmak, bir şeyi yapmanın farklı bir yolunu bulmak anlamına gelir.

This is what happens when you had a plan, but a problem came up.

Bir planın olduğunda böyle olur ama bir sorun ortaya çıkar.

You have to work around it.

Etrafında çalışmalısın.

The tennis courts are already reserved when we want to play.

Tenis kortları oynamak istediğimizde zaten rezerve edilmiştir.

Well, we’re just going to have to work around it. Can you meet earlier?

Pekala, sadece bunun üzerinde çalışmamız gerekecek. Daha erken buluşabilir misin?

We use this a lot as a noun, just one word with no space:

Bunu bir isim olarak çok kullanırız, boşluksuz tek bir kelime:

The architect has to come up with a workaround. The skylights she wanted aren’t available.

Mimarın bir geçici çözüm bulması gerekir. İstediği çatı pencereleri mevcut değil.

To work at means to try hard, to put effort over time.

Çalışmak, çok çabalamak, zamanla çaba sarf etmek demektir.

If you want to get better at basketball, you have to work at it.

Basketbolda daha iyi olmak istiyorsan, onun üzerinde çalışmalısın.

To work away means to do something, with effort, over time.

Uzak durmak, bir şeyi çabayla, zamanla yapmak demektir.

We often use it in its ING form.

Genellikle ING formunda kullanırız.

Is Chris studying? Yep, he’s working away up in his room.

Chris ders mi çalışıyor? Evet, odasında çalışıyor.

This makes it sound like he’s been studying for a while.

Bu, bir süredir çalışıyormuş gibi görünmesini sağlar.

What have you been up to?

Neler yapıyorsun?

Well, I’m working away at this Rachel’s English 30-day challenge, trying to learn new vocabulary.

Pekala, yeni kelimeler öğrenmeye çalışarak bu Rachel'ın 30 günlük İngilizce yarışmasında çalışıyorum.

Work in means to include something, or also, to make time for something.

Çalışmak, bir şeyi dahil etmek ya da bir şeye zaman ayırmak anlamına gelir.

Can you meet with the client Thursday?

Perşembe günü müşteri ile görüşebilir misin?

My schedule’s tight, but I’ll try to work it in after lunch.

Programım sıkışık ama öğle yemeğinden sonra çalışmaya çalışacağım.

Or, I read your story. I love it, but I think you should work in the part about having lunch with your mom.

Ya da hikayenizi okudum. Bayıldım ama bence annenle öğle yemeği yeme kısmına çalışmalısın.

In other words, write that part into the story.

Başka bir deyişle, o kısmı hikayeye yazın.

To work something into something else means to mix it in.

Bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek, onu karıştırmak demektir.

You might see this in a recipe. Work the extra flour into the dough by kneading it.

Bunu bir tarifte görebilirsiniz. Fazla unu hamura yoğurarak yedirin.

To work yourself into something – we use this with the word ‘frenzy’ a lot.

Kendinizi bir şeye dönüştürmek için - bunu 'çılgınlık' kelimesiyle çok kullanırız. İşe

It’s the same as getting worked up.

gitmekle aynı şey.

You become very agitated.

Çok tedirgin oluyorsun.

She worked herself into a frenzy when she thought she lost her friend’s cat.

Arkadaşının kedisini kaybettiğini düşündüğünde çılgına döndü.

You could also use this with ‘rage’. He worked himself into a rage before confronting his father.

Bunu 'öfke' ile de kullanabilirsiniz. Babasıyla yüzleşmeden önce kendini öfkeye kaptırdı.

Work off: This means to get rid of something.

Work off: Bir şeyden kurtulmak demektir.

I’m going to work out to work off that heavy lunch.

O ağır öğle yemeğini atmak için çalışacağım.

That means I want to exercise to try to burn some of the calories I ate at lunch.

Bu, öğle yemeğinde yediğim kalorilerin bir kısmını yakmak için egzersiz yapmak istediğim anlamına geliyor.

Or I went for a walk to work off my bad mood.

Ya da kötü ruh halimi atmak için yürüyüşe çıktım.

It can also mean to repay a debt.

Aynı zamanda bir borcu ödemek anlamına da gelebilir.

It took me three years to work off my credit card debt.

Kredi kartı borcumu kapatmam üç yılımı aldı.

Or, when I wrecked my dad’s car, he paid for it.

Ya da babamın arabasını kaza yaptığımda parasını o ödedi.

Then I had to work it off for the next year by helping out around the house.

Sonra gelecek yıl evin işlerine yardım ederek bunu halletmek zorunda kaldım.

To work on someone means to try to convince or persuade someone to do something.

Birisi üzerinde çalışmak, birini bir şey yapmaya ikna etmeye veya ikna etmeye çalışmak anlamına gelir.

Hey, did you convince Matt to come with us tonight?

Hey, Matt'i bu gece bizimle gelmeye ikna ettin mi?

No. Alright, well, I’m going to go work on him.

Hayýr. Pekala, ben gidip onun üzerinde çalýţacađým.

Or the clients don’t want to buy the deluxe package, so we have to work on them.

Ya da müşteriler lüks paketi almak istemiyor, bu yüzden onlar üzerinde çalışmamız gerekiyor.

It’s the best deal for them.

Onlar için en iyi anlaşma bu.

Work. A lot of people have a really hard time with this word.

İş. Birçok insan bu kelimeyle gerçekten zor anlar yaşıyor. Hadi

Let’s figure it out.

çözelim.

We begin with a W consonant, where the lips are in a tight circle. Ww.

Dudakların dar bir daire içinde olduğu bir W ünsüz ile başlıyoruz. Ww.

Then we have the R vowel and consonant.

Sonra R sesli ve ünsüzümüz var.

Just one sound, rr. Wor-.

Tek bir ses, rr. Wor-.

So the lips go from being really rounded to being a little less rounded, but still flared.

Böylece dudaklar gerçekten yuvarlak olmaktan biraz daha az yuvarlak hale gelir, ancak yine de genişler.

Wor-

Wor-

The tongue tip is forward for the W, put pulled back and up for the R. Wor-

W için dil ucu ileri, R için geri çekilip yukarı kaldırılır. Wor-

So the tongue tip isn’t touching anything for the R sounds.

Yani R sesleri için dil ucu hiçbir yere değmez.

Worrrrrrr.

Üzgünüm.

Hold out the R when practicing words.

Kelimeleri çalışırken R'yi basılı tutun.

It really does help solidify the tongue position. Worrrrrrr-k.

Dil pozisyonunu sağlamlaştırmaya gerçekten yardımcı oluyor. Üzgünüm.

For the K, the tongue tip can come back down.

K için dil ucu geri gelebilir.

The back part of the tongue lifts up and touches the soft palate, then releases, kk.

Dilin arka kısmı yukarı kalkar ve yumuşak damağa dokunur, sonra serbest kalır, kk.

Work. Work.

İş. İş.

I often see people trying to drop their jaw too much for this word.

Sık sık insanların bu kelime için çenelerini çok fazla düşürmeye çalıştıklarını görüyorum.

wuh-uh... wuhh---

wuh-uh... wuhh---

Wor- wor-

Wor- wuh-

Watch all of the jaw positions. You really don’t need to drop your jaw.

Tüm çene pozisyonlarına dikkat edin. Gerçekten çeneni düşürmene gerek yok.

W-or-k.

İş.

Work.

İş.

So simple, very minimal jaw drop.

Çok basit, çok az çene düşmesi.

Work. Work.

İş. İş.

To catch all of the videos in this 30-day challenge,

Bu 30 günlük yarışmadaki tüm videoları yakalamak için

be sure to sign up for my mailing list, it’s absolutely FREE.

posta listeme kaydolduğunuzdan emin olun, tamamen ÜCRETSİZDİR.

And definitely subscribe to my YouTube channel and LIKE Rachel's English on Facebook.

Ve kesinlikle YouTube kanalıma abone olun ve Facebook'ta Rachel'ın İngilizcesini BEĞENİN.

Click the links in the description.

Açıklamadaki bağlantıları tıklayın.

This 30-day challenge is leading up to a phrasal verbs course

Bu 30 günlük meydan okuma, 1 Şubat'ta çevrimiçi okulumda kullanıma sunulacak bir deyimsel fiiller kursuna yol açıyor.

that will be available on my online school on February 1.

Rachel’s English Academy is a collection of online courses focusing on English conversation,

Rachel's English Academy, İngilizce konuşma, telaffuz ve dinlediğini anlamaya odaklanan bir çevrimiçi kurslar koleksiyonudur

pronunciation, and listening comprehension.

.

You will understand Americans better and speak better English with these courses.

Bu kurslarla Amerikalıları daha iyi anlayacak ve daha iyi İngilizce konuşacaksınız.

Visit rachelsenglishacademy.com to sign up and get started today.

Kaydolmak ve bugün başlamak için rachelsenglishacademy.com adresini ziyaret edin.