Learn English FAST: The Essential Podcasts for Learning English

A lot of you are here because you  love learning English on Youtube  

Birçoğunuz, Youtube'da İngilizce öğrenmeyi sevdiğiniz için buradasınız,

but you also know the more ways you  expose yourself to English, the better.

ancak aynı zamanda kendinizi İngilizceye ne kadar çok maruz bırakırsanız o kadar iyi olduğunu da biliyorsunuz.

Podcasts are a great resource and today,  I’m going to introduce you to 13 Podcasts  

Podcast'ler harika bir kaynaktır ve bugün size

that I think is absolutely  fantastic for learning English.

İngilizce öğrenmek için kesinlikle harika olduğunu düşündüğüm 13 Podcast'i tanıtacağım.

We have two different categories. First, Podcasts  created by English teachers for learners like you,  

İki farklı kategorimiz var. İlk olarak, İngilizce öğretmenleri tarafından ana dili İngilizce olmayan sizin gibi öğrenciler için oluşturulan Podcast'ler

non-native speakers. Then, we’ll get  into some Podcasts in American English  

. Daha sonra,

created for native speakers that  you could also learn a lot from.

anadili İngilizce olanlar için oluşturulmuş, ayrıca çok şey öğrenebileceğiniz bazı Amerikan İngilizcesi Podcast'lerine gireceğiz.

Let’s head to my computer  to go over these Podcasts.

Bu Podcast'lerin üzerinden geçmek için bilgisayarıma geçelim.

The first one I’m going to talk about is  “All Ears Podcast”. I love their tagline,  

Bahsedeceğim ilk konu "All Ears Podcast". Sloganlarına bayılıyorum

“Connection not Perfection”. Just do it, don’t  worry about mistakes, get yourself out there. It’s  

"Mükemmellik Değil Bağlantı". Sadece yapın, hatalar için endişelenmeyin, kendinizi oraya koyun. Bu

a daily podcast, all sorts of topics. Vocabulary,  Idioms, Business English and as you can see,  

her türden konudan oluşan günlük bir podcast. Kelime dağarcığı, Deyimler, İş İngilizcesi ve gördüğünüz gibi

they’re not too long. Ten, twenty minutes,  you can definitely take that on a daily basis.

çok uzun değiller. On, yirmi dakika, bunu kesinlikle günlük olarak alabilirsiniz.

The next on I want to recommend is “The  In Fluency Podcast”. It’s weekly and again  

Önermek istediğim bir sonraki konu "The In Fluency Podcast". Haftalık ve yine

the episodes are pretty short. It’s not a big  commitment, I mean they’re short as three minutes  

bölümler oldukça kısa. Büyük bir taahhüt değil, yani üç dakika gibi kısalar

but there are also some longer episodes too. She  covers topics like pronunciation and grammar.

ama daha uzun bölümler de var. Telaffuz ve dilbilgisi gibi konuları kapsar.

Speaking of podcasts something that I did not  know, you can now get podcasts on Audible, you’ve  

Podcast'lerden bahsetmişken bilmediğim bir şey , artık Audible'da podcast'ler alabilirsiniz,

heard me talk about Audible before, it’s where I  get all my audio books and I think audio books,  

daha önce Audible hakkında konuştuğumu duydunuz, tüm  sesli kitaplarımı buradan alıyorum ve bence

in addition to podcasts, are a great way to learn  English and increase your vocabulary and listening  

podcast'lere ek olarak sesli kitaplar   harika İngilizce öğrenmenin ve kelime dağarcığınızı ve dinlediğini

comprehension, so huge thanks to Audible for  sponsoring this video and supporting my channel.  

anlama becerinizi artırmanın bir yolu, bu videoya sponsor olduğu ve kanalımı desteklediği için Audible'a çok teşekkür ederim. Az önce İngilizce öğrenmek

We’ve just discussed two podcasts you can use for  learning English, and we’ll cover eleven more.  

için kullanabileceğiniz iki podcast'ten bahsettik ve on bir tane daha ele alacağız.

But first I want to recommend a title that I just  finished and tell you how you can get it through  

Ama önce yeni bitirdiğim bir başlığı önermek ve bunu sesli olarak nasıl başarabileceğinizi anlatmak istiyorum

audible. They’re offering a free 30-day trial  to new members, visit Audible.com/rachelsenglish  

. Yeni üyelere 30 günlük ücretsiz deneme sunuyorlar , Audible.com/rachelsenglish   adresini ziyaret edin

or text rachelsenglish to 500-500. So visit  the site, send the text, because the title  

veya 500-500'e rachelsenglish mesajı gönderin. Bu yüzden siteyi ziyaret edin , metni gönderin, çünkü başlık

I want to recommend, it is one of the most  riveting stories I’ve heard in a long time,  

önermek istiyorum, uzun zamandır duyduğum en sürükleyici hikayelerden biri,

it was recommended to me by my colleague Tom, who  listened to the audiobook with his wife, and it’s  

bana sesli kitabı birlikte dinleyen meslektaşım Tom tarafından önerildi. karısı ve

Unbroken by Laura Hillenbrand. It’s a true story  about Louis Zamperini whose bomber, in World War  

Laura Hillenbrand tarafından Unbroken. Dünya Savaşı'nda bombardıman uçağı

II crashed into the Pacific Ocean. Sharks are  circling, he survives at sea for weeks. The story  

Pasifik Okyanusu'na düşen Louis Zamperini hakkında gerçek bir hikaye. Köpek balıkları dönüyor, denizde haftalarca hayatta kalıyor. Hikaye

is just incredible and it’s so well told. Every  night I would sit down with David and be like,  

inanılmaz ve çok iyi anlatılmış. Her gece David'le oturup "

oh my gosh, this is what happened. So please,  get it, listen to it – Audible.com/rachelsenglish  

Aman Tanrım, olan bu" derdim. Bu yüzden lütfen alın, dinleyin – Audible.com/rachelsenglish

or text rachelsenglish to 500-500. It’s a  new year, a time to start making new learning  

veya rachelsenglish'e 500-500'e kısa mesaj gönderin. Yeni bir yıl, yeni öğrenme hedefleri oluşturmaya başlama zamanı

goals. I strongly encourage you to add audiobooks  and podcasts to the resources you use to learn  

. İngilizce öğrenmek için kullandığınız kaynaklara sesli kitaplar ve podcast'ler eklemenizi önemle tavsiye ederim

English, and audible has the most extensive  offering that I know of. Find something you’re  

ve sesli, bildiğim en kapsamlı teklife sahiptir.

really into, like me with ‘Unbroken’, and  you’ll want to listen to it every night.

"Unbroken" ile benim gibi gerçekten ilgilendiğiniz bir şey bulun ve onu her gece dinlemek isteyeceksiniz.

I also want to mention my podcast. Now, I’m not  making new episodes so it’s discontinued but there  

Podcastimden de bahsetmek istiyorum. Şimdi, yeni bölümler yapmıyorum, bu yüzden durduruldu ama henüz yapmadıysanız

are twenty-five episodes there worth listening  to if you haven’t already. These episodes are a  

dinlemeye değer yirmi beş bölüm var . Bu bölümler

little bit longer usually around a half hour  and we’re discussing pronunciation topics,  

biraz daha uzundur, genellikle yaklaşık yarım saattir ve telaffuz konularını,   en

my favorite topic but also things like  vocabulary and idioms and some cultural stuff.  

sevdiğim konuyu, ayrıca kelime dağarcığı, deyimler ve bazı kültürel şeyler gibi konuları tartışıyoruz.

Most of these episodes are with my husband  David where we’re just discussing our lives  

Bu bölümlerin çoğu kocam David ile birlikte sadece hayatlarımızı tartıştığımız

so it’s just a good way to get to know me  and us better as well as you learn English.

dolayısıyla İngilizce öğrenmenin yanı sıra beni ve bizi daha iyi tanımanın iyi bir yolu.

Breaking news! If you miss my podcast,  I’m going to start sharing audio lessons  

Flaş Haber! Podcast'imi kaçırırsanız tekrar sesli dersler   paylaşmaya başlayacağım

again. I’m so excited about this way  of communicating with my students,  

. Öğrencilerimle bu şekilde iletişim kurma konusunda çok heyecanlıyım

and I’m launching it next week, Tuesday,  January 18, through the YouTube membership,  

ve bunu önümüzdeki hafta, 18 Ocak Salı, YouTube üyeliği aracılığıyla başlatıyorum.

that’s the join button you’ve seen next  to the subscribe button here on YouTube.  

YouTube'da abone ol düğmesinin yanında gördüğünüz katıl düğmesi bu.

So look for a video next week, and for  the button on my channel, to sign up.

Bu nedenle, gelecek hafta bir video ve kanalımdaki kaydol düğmesini bulun.

Next we have “Espresso English”, updated almost  every week and again these are short episodes,  

Sırada, neredeyse  her hafta güncellenen "Espresso English" var ve yine bunlar kısa bölümler,

easy to take in, one tip or trick when  it comes to speaking English at a time.

anlaşılması kolay, her seferinde İngilizce konuşmak söz konusu olduğunda tek bir ipucu veya püf noktası .

The “Real Life English Podcast” is great  because you get exposure to both American  

"Real Life English Podcast" harika çünkü hem Amerikan

accents and British accents. Now you can see  that these episodes are a little bit longer,  

aksanına hem de İngiliz aksanına maruz kalıyorsunuz. Artık bu bölümlerin biraz daha uzun olduğunu,

there are multiple episodes each week  and they focus on all sorts of topics.  

her hafta birden fazla bölüm olduğunu ve her türden konuya odaklandığını görebilirsiniz. Yeni bir dil öğrenmek

Conversation, vocabulary and general tips for  learning a new language. One time,  

için konuşma, kelime dağarcığı ve genel ipuçları . Bir keresinde,

I sat down with Ethan from this podcast for an  interview, so be sure to check out that episode.

bu podcast'ten Ethan'la bir röportaj için oturdum , o yüzden o bölüme mutlaka göz atın. BBC World

I also love “Learning English News Review” from  BBC World Service. They have new episodes once  

Service'ten "Learning English News Review"u da seviyorum . Haftada bir   yeni bölümleri var

a week and they go deep on one topic. The  podcasts are each around ten minutes long  

ve bir konuyu derinlemesine inceliyorlar. Podcast'lerin her biri yaklaşık on dakika uzunluğundadır

and they have quizzes on their website, you can  really test your listening comprehension here.

ve web sitelerinde kısa sınavlar vardır. Dinlediğini anlama becerinizi burada gerçekten test edebilirsiniz.

“Grammar Girl” is for all you language nerds  out there. She goes over some pronunciation and  

"Grammar Girl" siz dil inekleri için . Biraz telaffuz ve

vocabulary but also the “why” of language.  And I find it a really fun way to explore  

kelime bilgisinin yanı sıra dilin "nedenini" de ele alıyor. Ve İngilizce'nin farklı yönlerini keşfetmenin gerçekten eğlenceli bir yolu olduğunu düşünüyorum

different aspects of English. Now this podcast  isn’t necessarily made for non-native speakers.  

. Bu podcast'in anadili İngilizce olmayan kişiler için hazırlanmış olması gerekmez.

It’s also made for native speakers who  just enjoy learning more about English.  

Ayrıca, İngilizce hakkında daha fazla şey öğrenmekten keyif alan anadili İngilizce olan kişiler için de hazırlanmıştır.

Each Episode, about fifteen minutes long  and just a place to learn along little  

Her Bölüm, yaklaşık on beş dakika uzunluğunda ve İngilizce ve dilbilgisi hakkında küçük   ilginç küçük bilgiler ve gerçekleri öğrenmek için tam bir yer

interesting tidbits and facts about  the English language and grammar.

.

Now, moving on to podcasts that are  in English, not about learning the  

Şimdi, dili öğrenmekle ilgili değil,

language but about interesting things. My  biggest tip: Follow something you love.  

ilginç şeylerle ilgili İngilizce podcast'lere geçelim. En büyük ipucum: Sevdiğiniz bir şeyi takip edin.

Something that already interests you, maybe  something that you already know about.  

Sizi zaten ilgilendiren bir şey, belki de zaten bildiğiniz bir şey.

My friend Stacy, who has been on this channel is  a master knitter. And she has a podcast for people  

Bu kanalda bulunan arkadaşım Stacy usta bir örücüdür. Ve örgü örmeyi sevenler için bir podcast'i var

who love knitting. Or look for podcasts that  are relevant to what’s happening in your life  

. Veya şu anda hayatınızda olup bitenlerle alakalı podcast'ler arayın

now. Really you name it. Gardening, cooking,  wrestling, religion and spirituality, anything. My  

. Gerçekten adını siz koyun. Bahçıvanlık, yemek pişirme, güreş, din ve maneviyat, her şey.

husband listens to a podcast that’s just two guys  talking about the Philadelphia 76ers. He loves the  

Kocam, sadece iki adamın Philadelphia 76ers hakkında konuştuğu bir podcast dinliyor.

team and keeping up on news and people’s opinions.  Whatever you’re passionate about, find a podcast  

Ekibi, haberleri ve insanların fikirlerini takip etmeyi seviyor. Tutkulu olduğunuz şey ne olursa olsun,

in English on that topic, it’s going to draw you  in you’re going to learn so much more from that.

o konuyla ilgili İngilizce bir podcast bulun. Bu sizi kendine çekecek ve bundan çok daha fazlasını öğreneceksiniz. Dinlemekten

There are a lot of different podcasts that I like  listening to and I’m just going to go over some  

hoşlandığım pek çok farklı podcast var ve burada bazılarının üzerinden geçeceğim

of them here. First “The Moth”. I love this one  because it’s an episode of many people telling  

. İlk "Güve". Bunu seviyorum çünkü bu, birçok insanın

shorter stories maybe around 8 minutes about their  lives, some sort of transformative experience.  

hayatları hakkında belki yaklaşık 8 dakikalık daha kısa öyküler anlattığı , bir tür dönüştürücü deneyimin olduğu bir bölüm.

So they’re really interesting from that  perspective and they’re live. They’re  

Dolayısıyla, bu açıdan gerçekten ilginçler ve canlılar.

often shot Infront of an audience. So you get  very authentic English here. People can’t edit  

Genellikle bir seyircinin önünde vurulurlar. Böylece burada çok özgün bir İngilizce elde edersiniz. İnsanlar

something out. And it’s a great way to  study how to tell a story in English.  

bir şeyi düzenleyemez. Ayrıca İngilizce bir hikayenin nasıl anlatılacağını öğrenmek için harika bir yoldur.

What are some of the phrases that you could  use to connect one thing to the next? What’s  

Bir şeyi diğerine bağlamak için kullanabileceğiniz ifadelerden bazıları nelerdir?

some of the vocabulary that you could use to  talk about an event in your life and so on.

Hayatınızdaki bir olay hakkında konuşmak için kullanabileceğiniz bazı kelimeler nelerdir?

Next, “This American Life”. As you  can tell here from the time stamps,  

Sonraki, "Bu Amerikan Hayatı". Buradaki zaman damgalarından da anlayabileceğiniz gibi,   Son zamanlarda

I’ve been listening to a lot of these  lately. This is probably the podcast  

bunlardan  çokça dinliyorum . Bu muhtemelen

that I’ve been listening to the longest. New  episodes each week about an hour. Sometimes,  

en uzun süredir dinlediğim podcast. Her hafta yaklaşık bir saat yeni bölümler. Bazen,

it will be someone sharing a personal essay but  more often it’s interviewing and back and forth  

kişisel bir makaleyi paylaşan biri olabilir, ancak daha sıklıkla,

different ideas on different topics. And I just  love the variety of voices that you get here.  

farklı konularda röportaj yapmak ve farklı fikirleri ileri geri vermektir. Ve burada aldığınız seslerin çeşitliliğine bayılıyorum. Son zamanlarda

One of my favorite episodes that I listen to  recently is number 218 and it’s called “Act  

dinlediğim en sevdiğim bölümlerden biri 218 numara ve adı "Act

V” and it’s about a theater company that  brings theater to high security prisons  

V" ve yüksek güvenlikli cezaevlerine tiyatro getiren

and lets the people in the prisons act. It was very powerful, very moving, a great story.

ve cezaevlerindeki insanların oynamasına izin veren bir tiyatro kumpanyasını anlatıyor. Çok güçlü, çok dokunaklı, harika bir hikayeydi.

Another one I love is Radiolab. Again, about an  hour, weekly episodes covering a range of topics  

Bir diğer sevdiğim Radiolab. Yine, genellikle Bilime odaklanan çeşitli konuları kapsayan, haftalık yaklaşık bir saatlik bölümler

often focusing on Science. It’s sometimes  challenges me to think about something  

. Bazen bir şey hakkında farklı düşünmek   beni zorluyor

differently. I like that challenge. For example,  in an episode about killing endangered species,  

. Bu meydan okumayı seviyorum. Örneğin, nesli tükenmekte olan türlerin öldürülmesiyle ilgili bir bölümde

the Rhino hunter made it clear that  things aren’t always what they seem.

Gergedan avcısı, işlerin her zaman göründüğü gibi olmadığını açıkça belirtti.

If you don’t have an hour to devote,  what about ten or fifteen minutes.  

Ayıracak bir saatiniz yoksa, on veya on beş dakikaya ne dersiniz?

I recommend “NPR Up First”. This  is a daily podcast and they cover  

“Önce NPR Up” tavsiye ederim. Bu, günlük bir podcast'tir ve günün

three of the most important  news stories of the day.

en önemli üç haberini kapsar.

If you love news, you also want to follow the New  York Times, “The Daily”. Guess what? It's daily.  

Haberleri seviyorsanız, New York Times, "The Daily"yi de takip etmek istersiniz. Ne oldu? Günlük.

Each episode is about thirty minutes  and they go deep on one news story.

Her bölüm yaklaşık otuz dakikadır ve bir haber hikayesinin derinliklerine inerler.

I also like to podcast, “Being Boss”. This  is a great podcast to listen to if you’re  

Ayrıca "Patron Olmak" adlı podcast'i de seviyorum.

interested in business topics and you want to  study some of the vocabulary that people use  

İşle ilgili konularla ilgileniyorsanız ve insanların bu konulardan bahsederken kullandıkları bazı sözcükleri incelemek istiyorsanız, bu dinlemek için harika bir podcast

when talking about these things. Interesting  interviews, weekly, about an hour.

. İlginç röportajlar, haftalık, yaklaşık bir saat.

If you have a favorite podcast in English,  please put it in the comments below.

İngilizce dilinde favori bir podcast'iniz varsa lütfen aşağıdaki yorumlara yazın.

Now, we’ll take a little bit one of my Podcast  

Şimdi, Podcast'imden biraz alıp

and we’ll use it to learn some  English. I’ll study with you.

onu biraz İngilizce öğrenmek için kullanacağız . Seninle çalışacağım.

Um, so okay, so you’ve been  making New Year’s resolutions.  

Pekala, yani Yeni Yıl kararları alıyorsunuz.

What it will, what are you resolving to do?

Ne olacak, ne yapmaya karar veriyorsun?

The verb resolve is related to resolution. If  you resolve to do something, you make a definite  

Çözmek fiili, çözümleme ile ilgilidir. Bir şeyi yapmaya karar verirseniz,

decision to do it, you commit to doing it. It’s  stronger than decided. “I decided to train for  

onu yapmak için kesin bir karar verirsiniz, yapmayı taahhüt edersiniz. Kararlaştırılandan daha güçlü. "Bir maraton için antrenman yapmaya karar verdim

a marathon.” versus “I resolved to train for a  marathon.” If I decide, I may change my mind. But  

." "Bir maraton için antrenman yapmaya karar verdim ." Karar verirsem fikrimi değiştirebilirim. Ama

if I resolve to do it, I’m going to do everything  I can to make that happen. At the beginning of a  

yapmaya karar verirsem, bunun gerçekleşmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. Bir

New Year, we make resolutions. That would be  commitments for things to do in the New Year.

Yeni Yıl'ın başında kararlar alırız. Bu, Yeni Yıl'da yapılacak şeyler için taahhütler olacaktır.

Um, so okay, so you’ve been  making New Year’s resolutions.  

Pekala, yani Yeni Yıl kararları alıyorsunuz.

What it will, what are you resolving to do?

Ne olacak, ne yapmaya karar veriyorsun?

I feel like there have been  some common themes for me,  

Benim için bazı ortak temalar olduğunu düşünüyorum,

things like exercise on a regular  basis or do daily meditation practice.

düzenli olarak egzersiz yapmak veya günlük meditasyon pratiği yapmak gibi şeyler.

So there are things that you already did  but your goal was for more consistency?

Halihazırda yaptığınız ancak amacınız daha fazla tutarlılık olan şeyler var mı?

Yeah, that’s accurate. Mm-hmm.

Evet, bu doğru. Mm-hmm.

How did you do with meeting those resolutions?

Bu kararları yerine getirmeyi nasıl başardınız?

Not well. That’s not strong enough, um, horribly.

İyi değil. Bu yeterince güçlü değil, um, korkunç.

I think it’s interesting we make resolutions  to try to do things better. I wonder,  

İşleri daha iyi yapmaya çalışmak için kararlar almamızın ilginç olduğunu düşünüyorum. Merak ediyorum,

do we ever look at why we don’t do things well?  Like why aren’t you consistent in working out?

neden bir şeyleri iyi yapmadığımıza hiç baktık mı? Örneğin, neden egzersiz yaparken tutarlı değilsiniz?

If you’re consistent in doing something  that means you do it regularly.  

Bir şeyi yaparken tutarlıysanız, bu, onu düzenli olarak yaptığınız anlamına gelir.

If you’re not consistent, that  means you only do it sometimes.  

Tutarlı değilseniz bu, bunu yalnızca bazen yaptığınız anlamına gelir.

A good word for that would be sporadic.  It means every once in a while.

Bunun için iyi bir kelime sporadik olurdu. Arada bir anlamına gelir.

“I don’t practice Spanish consistently.  

“Sürekli olarak İspanyolca çalışmıyorum.

I only practice sporadically,  which is why I’m not very good.”

Sadece ara sıra antrenman yapıyorum bu yüzden pek iyi değilim." Bir

I think it’s interesting we make resolutions  to try to do thing better. I wonder,  

şeyi daha iyi yapmaya çalışmak için kararlar almamızın ilginç olduğunu düşünüyorum. Merak ediyorum,

do we ever look at why we don’t do things well?  Like why aren’t you consistent in working out?

neden bir şeyleri iyi yapmadığımıza hiç baktık mı? Örneğin, neden egzersiz yaparken tutarlı değilsiniz?

Well, because it gets really cold out  and you don’t like to run when it’s cold.  

Çünkü hava gerçekten soğuk oluyor ve soğukken koşmayı sevmiyorsunuz.

Like I wonder if you came  up with looking at the why  

Merak ediyorum neden

you haven’t been able to do it yet,  and then came up with strategies.

henüz yapamadığınıza bakıp sonra stratejiler buldunuz?

Mm-hmm.

Mm-hmm.

A strategy is a plan or a method to use  to reach a certain goal. For example,  

Strateji, belirli bir hedefe ulaşmak için kullanılacak bir plan veya yöntemdir. Örneğin,

“What are your strategies  for acing the IELTS exam?”

" IELTS sınavında başarılı olmak için stratejileriniz nelerdir?"

“Well, I’m going to do a vocabulary workbook  every day, I’m going to train in Rachel’s English  

"Pekala, her gün bir kelime alıştırma kitabı yapacağım , Rachel's English

Academy for 30 minutes a day, I’m going to watch  one news story in English every day.” And so on.

Academy'de günde 30 dakika çalışacağım, her gün İngilizce bir haber hikayesi izleyeceğim." Ve benzeri.

Strategy. Like I wonder if you came up with  

Strateji. Acaba

looking at the why you haven’t been able to  do it yet, and then came up with strategies.

neden henüz yapamadığınıza bakıp stratejiler buldunuz mu merak ediyorum.

Mm-hmm.

Mm-hmm. Ayrıca

To count too--, to, you know,  attack that doubt or that,  

saymak için--, bilirsiniz, şu veya bu şüpheye saldırmak için,

“I can’t do it today, because it’s too cold.”

"Bugün yapamam, çünkü çok soğuk."

If you had a list of strategies, uh,  planned as part of your resolution,  

Kararınızın bir parçası olarak planladığınız bir stratejiler listeniz olsaydı,

if it would help people keep them more.

bu, insanların onları daha fazla tutmasına yardımcı olurdu. Bence muhtemelen olur

I think it probably would.

.

Okay, let’s come up with a strategy right now.

Tamam, şimdi bir strateji bulalım.

Exercise more in 2018. Would you say that would  be a New Year’s resolution for you this year?

2018'de daha fazla egzersiz yapın. Bunun, bu yıl sizin için bir Yeni Yıl kararı olacağını söyleyebilir misiniz?

Yeah, mm-hmm.

Evet, mm-hmm.

Okay. Why do you think you  don’t exercise consistently now?

Tamam aşkım. Neden şimdi tutarlı bir şekilde egzersiz yapmadığınızı düşünüyorsunuz?

Well, laziness.

Tembellik.

Okay.

Tamam aşkım.

Inertia.

Eylemsizlik.

Inertia, meaning?

Atalet, anlamı?

Like I’m in a pattern of not doing it,  so it’s hard to start a new pattern.

Sanki yapmama alışkanlığım var, dolayısıyla yeni bir modele başlamak zor.

Yeah, exactly. A good definition of inertia.

Evet kesinlikle. Ataletin iyi bir tanımı.

Uh, a body at rest tends to stay at rest 

Dinlenmekte olan bir vücut, dinlenmeye devam etme eğilimindedir

(laugh) Right.

(kahkahalar) Doğru.

if you’re doing a whole lot of resting.

çok fazla dinleniyorsanız.

Any other resolutions you’ve had as an  adult, anything not related to exercise?

Bir yetişkin olarak aldığınız başka kararlar , egzersizle ilgili olmayan herhangi bir şey var mı?

No, I’m not thinking of anything. Uh, I probably  need to be more specific or, or not more specific,  

Hayır, hiçbir şey düşünmüyorum. Ah, muhtemelen daha spesifik olmam veya daha spesifik olmamam

branch out into some other areas. I don’t know  exactly what that would be, but that’s about it.

başka alanlara dallanmam gerekiyor. Bunun tam olarak ne olacağını bilmiyorum ama hepsi bu.

You know, I, I do think  actually you’re on to something  

Biliyor musun, ben, aslında

by saying, “Be more specific.” What  does it mean to be on to something?

"Daha açık ol" diyerek bir şeye ulaştığını düşünüyorum. Bir şeyin peşinde olmak ne anlama gelir?

It’s when someone thinks, “Okay, you’ve started  a good idea. We should take that further.”

Birisi, "Tamam, iyi bir fikir başlattın. Bunu daha da ileri götürmeliyiz.”

Like if you’re brainstorming  how to solve a problem.

Bir sorunun nasıl çözüleceği konusunda beyin fırtınası yapıyormuşsunuz gibi.

Oh, I think you’re on to  something. Let’s explore that.

Ah, sanırım bir şeyler peşindesiniz. Bunu keşfedelim.

Mm-hmm.

Mm-hmm. Spesifik olmaktan

I think you’re on to something when talking  about being specific because if your goal  

bahsederken bir noktaya değindiğinizi düşünüyorum çünkü amacınız

is to exercise more, that’s very generic. It  could be three times a week for a half hour.

daha fazla egzersiz yapmaksa, bu çok geneldir. Yarım saat boyunca haftada üç kez olabilir.

Specific versus generic. These are opposites. If something is specific, it’s precise, particular.  

Spesifik ve jenerik. Bunlar karşıtlardır. Bir şey belirliyse kesindir, özeldir.

If something is generic,  it’s general, not specific.  

Bir şey genelse belirli değil geneldir.

For example, “You can buy any generic chocolate  for this recipe and it’ll taste great.”

Örneğin, "Bu tarif için herhangi bir jenerik çikolata alabilirsin, tadı harika olur."

That’s very different from “You have to buy  the semi-sweet chocolate chunks from Trader  

Bu, "Bu tarif için Trader Joe's'tan yarı-tatlı çikolata parçaları almanız gerekiyor

Joe’s for this recipe.” That is specific.  Only that one kind of chocolate will do.

"dan çok farklı. Bu özeldir. Sadece bir çeşit çikolata iş görür. Spesifik olmaktan

I think you’re on to something when talking  about being specific because if your goal  

bahsederken bir noktaya değindiğinizi düşünüyorum çünkü amacınız

is to exercise more, that’s very generic. It  could be three times a week for a half hour.

daha fazla egzersiz yapmaksa, bu çok geneldir. Yarım saat boyunca haftada üç kez olabilir.

Right.

You could set something more specific  that might help you keep the goal.

Sağ. Hedefi korumanıza yardımcı olabilecek

daha spesifik bir şey belirleyebilirsiniz .

You know, you were talking  about the kind of goal to set.

Bilirsiniz, belirli bir hedeften bahsediyordunuz.

Yeah.

Evet.

And you were talking about a SMART goal, smart  here being an acronym, An acronym. An acronym is  

Ve AKILLI bir hedeften bahsediyordunuz, akıllı burada bir kısaltmadır, Kısaltma. Kısaltma,

when you take the first letter of the several  words and put them together, that is an acronym.

birkaç kelimenin ilk harfini alıp bir araya getirdiğinizde, bu bir kısaltmadır.

And here, the acronym happens to spell  an actual word and that is SMART.

Ve burada, kısaltma gerçek bir kelimeyi heceliyor ve bu da AKILLI.

Yeah.

Evet.

What is a SMART acronym and how did you,  or sorry, a SMART goal? And how did you  

SMART kısaltması nedir ve bir SMART hedefini nasıl yaptınız veya pardon? Ve

learn about these kinds of goals? And how  did you learn about these kinds of goals?

bu tür hedefleri nasıl öğrendiniz? Ve bu tür hedefleri nasıl öğrendiniz?

Right, we were talking about this before  the show. Uh, so one of my friends Bradley  

Doğru, gösteriden önce bunun hakkında konuşuyorduk . Uh, arkadaşlarımdan biri Bradley

brought this up when a group  of us a couple years ago,  

birkaç yıl önce bir grubumuz

we were talking about New year’s resolutions  and we decided to go around the circle and  

Yeni yıl kararları hakkında konuşurken bu konuyu gündeme getirdi ve daireyi dolaşıp

see if anybody wanted to share what their New  Year’s resolution was. And before we started,  

Yeni Yıl kararlarının ne olduğunu paylaşmak isteyen var mı diye bakmaya karar verdik . Başlamadan önce

he suggested that we all try to do it in SMART  format. And SMART stands for specific, Measurable,  

hepimizin bunu SMART formatında yapmaya çalışmamızı önerdi . SMART ise belirli, Ölçülebilir,

achievable, realistic, and what’s the T?

ulaşılabilir, gerçekçi anlamına gelir ve T nedir?

Timely.

zamanında.

Timely. So, instead of us  all going around and saying,  

zamanında. Yani, hepimizin etrafta dolaşıp

“I want to run more,” you know, I was forced  that year at least at the beginning of the year  

"Daha fazla koşmak istiyorum" demesi yerine, o yıl en azından yılın başında,

to say, you know a little something  about each of those areas.

bu alanların her biri hakkında biraz bilgi sahibi olduğunuzu söylemek zorunda kaldım.

Mm-hmm, how you could measure it.

Mm-hmm, bunu nasıl ölçebilirsin.

Mm-hmm.

Mm-hmm. Koşup

Well, you would know by whether or not you ran,  whether or not it was achievable and realistic.

koşmadığınıza, başarılabilir ve gerçekçi olup olmadığına bakarak anlarsınız.

Right.

Sağ.

Getting specific with your goal.

Hedefinizle ilgili spesifik olmak.

Right. Mm-hmm. So, I remember that being  really helpful both for myself as I was  

Sağ. Mm-hmm. Bu nedenle, hem hedefim hakkında düşünürken kendime gerçekten yardımcı olduğumu

thinking about my goal and to hear other people  putting their New Year’s resolutions into that  

hem de diğer insanların Yeni Yıl kararlarını bu biçime soktuğunu duymanın gerçekten yararlı olduğunu hatırlıyorum

format. It was just helpful to yeah, to use  that as a sort of tool to get more specific.

. Evet, bunu daha belirgin hale getirmek için bir tür araç olarak kullanmak yararlı oldu.

It does force you to be more thoughtful and  detailed about the New Year’s resolution, I think,  

when you have to say something that is specific,  measurable, achievable, realistic and timely.

Spesifik, ölçülebilir, ulaşılabilir, gerçekçi ve zamanında bir şey söylemeniz gerektiğinde, sizi Yeni Yıl kararı hakkında daha düşünceli ve ayrıntılı olmaya zorluyor bence.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

Speaking of timely, that rings me to what I have  decided to do this year, which is a little bit  

Zamanında konuşmaktan bahsetmişken, bu beni bu yıl yapmaya karar verdiğim şeye getiriyor ki bu biraz

different. I find that having a goal for a ear is  not great for me. It’s just, it’s too much time.

farklı. Kulak için bir hedefe sahip olmanın benim için harika olmadığını düşünüyorum. Sadece, çok fazla zaman.

So I decided to flip the idea of a  New Year’s resolution on its head,  

Bu yüzden, 2018'de bir hedef belirlemek yerine Yeni Yıl kararı fikrini tersine çevirmeye karar verdim.

rather than making a goal to do in 2018.

I decided towards the end of 2017, I was going  to make a goal to do before the year was out  

2017'nin sonlarına doğru, yıl bitmeden yapacağım bir hedef bulacaktım

because that provided me more of a time  crunch, more motivation to make it happen.

çünkü bu bana daha fazla zaman sıkıntısı, bunu gerçekleştirmek için daha fazla motivasyon sağladı.

Now you said flip on its head.

Şimdi ters çevir dedin.

Yeah, that means do it the  opposite way it’s been done.  

Evet, bu, daha önce yapıldığı yöntemin tersini yapmak anlamına gelir .

Change it around completely. So I flipped the idea  of a New Year’s resolution on its head by deciding  

Etrafını tamamen değiştir. Bu yüzden Yeni Yıl kararı fikrini

I had to do it before New Year rather than do  it before New Year rather than in the New Year.

Yeni Yıl yerine Yeni Yıl'dan önce yapmak yerine Yeni Yıl'dan önce yapmam gerektiğine karar vererek tersine çevirdim.

Got it.

Anladım.

Okay, so my goal was to before the year is out,  sign up for and take my first piano lesson.

Tamam, hedefim yıl bitmeden kaydolmak ve ilk piyano dersime katılmaktı.

And it looks like I’m going to be able to  do that. I have the piano getting tuned.

Ve bunu yapabileceğim gibi görünüyor . Piyano akort yaptırıyorum.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

Next week and the week after that,  

Gelecek hafta ve ondan sonraki hafta,

just in the nick of time. It’s  going to be on the 20th of December.

tam zamanında. 20 Aralık'ta olacak.

I’m going to have my first lesson.

İlk dersimi alacağım.

Have ten days to spare. Um,  just in the nick of time.

On gününüz var. Um, tam zamanında.

Yup. What does this phrase mean?  This means, down to the wire.

Evet. Bu cümle ne anlama geliyor? Bu, tele kadar anlamına gelir.

Oops, another idiom.

Oops, başka bir deyim.

These things mean just before  time runs out. Is that another...

Bunlar, süre dolmadan hemen önce anlamına gelir . Bu başka bir...

Yeah. Yeah, it is, runs, runs out.

Evet. Evet, öyle, koşuyor, bitiyor.

Okay. It becomes so hard sometimes to  describe idioms without using other idioms.

Tamam aşkım. Bazen başka deyimler kullanmadan deyimleri tarif etmek çok zor oluyor.

If it’s just in the nick of time,  that means you have done something  

Tam zamanında geldiyse bu,

just before the allotted time has ended.

ayrılan süre dolmadan hemen önce bir şeyler yaptığınız anlamına gelir. Son

Just before the deadline.

teslim tarihinden hemen önce. Son

Just before the deadline. So, the phrases  we used were just in the nick of time.  

teslim tarihinden hemen önce. Yani, kullandığımız ifadeler tam zamanındaydı.

You could also say, it’s getting down the  wire. When it’s getting down the wire,  

Ayrıca telin aşağı indiğini de söyleyebilirsiniz . İşler çığırından çıkarken,

that means you are really running out  of time on getting something done.

bu, bir şeyi halletmek için gerçekten zamanınızın tükendiği anlamına gelir.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

What was the other one we  used? Oh, time’s running out.

Kullandığımız diğer  hangisiydi ? Ah, zaman daralıyor.

Mm-hmm.

Almost no time left.

Mm-hmm.

Neredeyse hiç zaman kalmadı.

Right.

Those are fun idioms. So anyway,  yeah I think I’m going to.. I think  

Sağ.

Bunlar eğlenceli deyimler. Her neyse, evet, sanırım yapacağım... Sanırım

I’m going to achieve it I’m looking  forward to having that first lesson.

başaracağım, o ilk dersi almayı dört gözle bekliyorum.

We learned resolutions and resolve, consistent  and consistently, along with the opposite,  

Kararları ve kararlılığı öğrendik, tutarlı ve tutarlı, bunun tersi

sporadic. Strategies, inertia, to be on  to something. Specific versus generic,  

düzensiz. Stratejiler, atalet, bir şeyin peşinde olmak. Spesifik ve jenerik,

acronym, to flip on its head, in the nick of  time, down to the wire and running out of time.

kısaltması, tam zamanında, kabloya kadar inip zaman aşımına uğramak için.

To listen to this full podcast  and to download this full PDF  

Bu podcast'in tamamını dinlemek ve bu tam PDF'yi

or any of my other podcasts, head  to RachelsEnglish.com/podcast.

veya diğer podcast'lerimden herhangi birini indirmek için RachelsEnglish.com/podcast adresine gidin. Yapım aşamasında olan

There are so many great shows being  produced, I can’t wait to hear what  

o kadar çok harika şov var ki , ne

you find and what you learn from them,  put your favorites in the comments below.

bulduğunuzu ve onlardan ne öğrendiğinizi duymak için sabırsızlanıyorum, favorilerinizi aşağıdaki yorumlara yazın.

Keep your learning going now with this video and of  course please subscribe with notifications,  

Bu video ile öğrenmenize hemen devam edin ve tabii ki  lütfen abone olun ve bildirimleri alın,   Her hafta

I make new videos on the English language  every week and I love to see you back here.  

İngilizce dilinde yeni videolar hazırlıyorum ve sizi tekrar burada görmekten mutluluk duyuyorum. Hepsi

That’s it and thanks so much  for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.