Please DON’T Say “You’re Welcome”! – Better Responses To THANK YOU | Learn English

Today we’re going to learn 16 different responses to ‘thank you’.

Bugün 'teşekkür ederim' için 16 farklı yanıt öğreneceğiz.

Hey Siri, how often do I have to water my tomato plant?

Hey Siri, domates bitkimi ne sıklıkla sulamam gerekiyor?

Here’s what I found.

İşte bulduklarım.

Thanks, Siri!

Teşekkürler Siri!

Of course!

Elbette!

She didn’t say ‘You’re welcome!’

'Rica ederim!' demedi,

For the record, ‘you’re welcome’ is still by far the most common response,

kayıtlara geçsin, 'rica ederim' hala açık ara en yaygın yanıttır, bu

so there’s absolutely nothing wrong with using it,

nedenle onu kullanmakta kesinlikle yanlış bir şey yoktur,

but different responses do have slightly different meanings,

ancak farklı yanıtların biraz farklı anlamları vardır,

so let’s expand your vocabulary and knowledge of English by learning them.

yani İngilizce kelime dağarcığınızı ve bilginizi öğrenerek genişletelim.

We’re also going to study real world examples of people responding to ‘thank you’

Ayrıca,

so you can see how they respond and how they string together multiple responses.

nasıl tepki verdiklerini ve birden fazla yanıtı nasıl bir araya getirdiklerini görebilmeniz için "teşekkür ederim"e yanıt veren gerçek dünya örneklerini de inceleyeceğiz.

There’s a lot to study today, stick with me, and as always, if you like this video

Bugün çalışacak çok şey var, benimle kalın ve her zaman olduğu gibi, bu videoyu beğendiyseniz

or you learned something new, please like and subscribe with notifications, it really helps.

veya yeni bir şey öğrendiyseniz, lütfen beğenin ve bildirimlerle abone olun, gerçekten yardımcı oluyor. Rica

You’re welcome.

ederim.

I want to make sure you know how to pronounce this word: Are you thinking ‘you’re’?

Bu kelimeyi nasıl telaffuz edeceğinizi bildiğinizden emin olmak istiyorum: 'Sen' mi düşünüyorsun?

Because that’s not how we would say that. We would say ‘yer’, you’re welcome, yer, yer, yer,

Çünkü bunu böyle söylemezdik. 'yer' derdik, rica ederim, yer, yer, yer,

this is called a reduction, where we change the sounds and make a word shorter, quicker in spoken English.

buna indirgeme denir, burada sesleri değiştiririz ve bir kelimeyi konuşma İngilizcesinde daha kısa, daha hızlı hale getiririz.

You won’t hear someone say: You’re Welcome.

Birinin şöyle dediğini duymazsınız: Rica ederim.

It’s always: You’re welcome, yer, yer.

Her zaman: Rica ederim, yer, yer.

Yer, yer, you’re welcome.

Yer, yer, rica ederim.

You can also vary this by adding a word like ‘quite’.

Bunu 'oldukça' gibi bir kelime ekleyerek de değiştirebilirsiniz.

Quite makes it more formal for sure, and you’ll see fewer examples of this.

Oldukça kesinlikle daha resmi hale getirir ve bunun daha az örneğini görürsünüz.

By the way, if you don’t know Youglish, that’s where I’m going to get all these example.

Bu arada, Youglish bilmiyorsan, tüm bu örnekleri buradan alacağım.

You can type in a word or phrase and it gives you a bunch of different video clips

Bir kelime veya kelime öbeği yazabilirsiniz ve size bu örneğin kullanıldığı bir dizi farklı video klip verir

where that example is used. So it’s a good way to not only get examples,

. Bu nedenle, yalnızca örnekler almak için değil,

but see how frequent a phrase is in spoken English.

aynı zamanda konuşulan İngilizcede bir ifadenin ne kadar sık ​​kullanıldığını görmek için de iyi bir yol.

So, you’re quite welcome.

Yani, bir şey değil.

There’s also: You’re very welcome.

Ayrıca: Rica ederim.

You might say this if someone says to you: ‘Thank you very much’.

Birisi size "Çok teşekkür ederim" derse bunu söyleyebilirsiniz.

You’re very welcome!

Çok rica ederim!

But you can also just say it as a response to ‘thank you’.

Ama bunu "teşekkür ederim"e bir yanıt olarak da söyleyebilirsin.

Thank you.

Teşekkür ederim.

You’re very welcome.

Çok rica ederim.

You’re very welcome.

Çok rica ederim.

You might also hear: You’re so welcome. This could be a response to ‘Thank you so much’.

Şunları da duyabilirsiniz: Rica ederim. Bu, "Çok teşekkür ederim"e bir yanıt olabilir.

You’re so welcome.

Rica ederim.

Wow, we’re also learning different ways to say ‘thank you’, aren’t we?

Vay canına, "teşekkür ederim" demenin farklı yollarını da öğreniyoruz, değil mi?

Thank you so much.

Çok teşekkür ederim.

You’re so welcome.

Rica ederim.

You’re so welcome.

Rica ederim.

I like this one.

Bunu beğendim.

Okay, next. You’ll also hear ‘you’re most welcome’.

Tamam, sıradaki. Ayrıca "hoş geldiniz" ifadesini de duyacaksınız.

This one is more formal and less common.

Bu daha resmi ve daha az yaygın.

You’re most welcome.

Rica ederim. Burada olduğu gibi,

I want to point out that when we have a T between two consonants,

iki ünsüz arasında bir T'ye sahip olduğumuzda,

like here, we have ST, the ending cluster of ‘most’, and then W, the ‘w’ of ‘welcome’,

'most'un son kümesi olan ST'ye ve ardından 'hoş geldiniz'in 'w'si olan W'ye sahip olduğumuzu belirtmek isterim,

so the T comes between 2 consonants.

bu nedenle T 2 ünsüz arasına gelir. .

In a case like this, most native speakers will usually drop that T.

Böyle bir durumda, anadili İngilizce olanların çoğu genellikle bu T'yi bırakır.

So it will be: You’re mos—welcome.

Yani şöyle olur: Hoş geldiniz.

Mos—welcome.

Mos, hoş geldiniz.

Not: Mostt welcome.

Not: Hoş geldiniz.

Most welcome.

Hoş geldiniz.

You’re most welcome.

Rica ederim.

No T. Let’s listen to that example again, plus another one, and notice, there is no T in ‘most’.

T yok. Şimdi bu örneği ve bir başkasını tekrar dinleyelim ve dikkat edin, 'most'ta T yok. "

Another thing you can instead of ‘you’re welcome’, that’s casual, is “no problem.”

Rica ederim" yerine yapabileceğiniz başka bir şey, bu sıradan, "sorun değil".

This one is more casual, but you will hear it a lot.

Bu daha gündelik, ama onu çok duyacaksınız.

Actually, my cousin used to work at a restaurant that was a little bit fancy,

Aslında kuzenim biraz süslü bir restoranda çalışıyordu

and she said one of the rules there is that they were not allowed to respond to ‘thank you’ with ‘no problem’.

ve oradaki kurallardan birinin "teşekkür ederim"e "sorunsuz" yanıt vermelerine izin verilmediğini söyledi.

I guess the management felt it was a little too casual.

Sanırım yönetim biraz fazla sıradan olduğunu düşündü.

But really, in most situations, I think it’s just fine.

Ama gerçekten, çoğu durumda, bence gayet iyi.

Thank you.

Teşekkür ederim.

No problem!

Sorun değil!

Now, my cousin was told instead to say something more formal like,

Şimdi, kuzenime

“my pleasure” or “it’s my pleasure.”

"benim zevkim" veya "benim zevkim" gibi daha resmi bir şey söylemesi söylendi.

In British English, you can even shorten it to just ‘pleasure’,

İngiliz İngilizcesinde bunu sadece "zevk" olarak kısaltabilirsin

but that’s not something we do in American English.

ama bu Amerikan İngilizcesinde yaptığımız bir şey değil.

We keep it to ‘my pleasure’.

Bunu 'benim zevkime' saklıyoruz.

Now, another way you can respond to ‘thank you’ is with ‘thank you’.

Şimdi, "teşekkür ederim"e yanıt vermenin başka bir yolu da "teşekkür ederim"dir.

This shows that we enjoyed what you asked us to do.

Bu, bizden yapmamızı istediğiniz şeyden keyif aldığımızı gösteriyor.

You’ll hear it a lot in a situation like this: Someone is invited to speak somewhere or present something,

Böyle bir durumda bunu çok duyarsınız: Birisi bir yerde konuşmaya veya bir şey sunmaya davet edilir

and when someone says, “thank you for coming” or “thank you for being here” or

ve birisi "geldiğiniz için teşekkür ederim" veya "burada olduğunuz için teşekkür ederim" veya

“thank you for doing this,” that person will say, “thank you for inviting me”.

"bunu yaptığınız için teşekkür ederim" dediğinde, diye sorulduğunda o kişi “beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim” diyecektir.

Sometimes with more emphasis on ‘you’. Thank YOU for inviting me.

Bazen 'sen'e daha fazla vurgu yaparak. Beni davet ettiğin için teşekkürler.

Or, thank you for inviting me.

Veya beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim.

Let’s listen to an example.

Bir örnek dinleyelim.

So there she said, oh, thank you.

Orada dedi ki, oh, teşekkür ederim. Bir

In the next one he’ll say ‘no, thank YOU.’ And he’ll really emphasize ‘you’.

sonrakinde 'hayır, teşekkür ederim' diyecek. Ve gerçekten 'sen' vurgusu yapacak.

But both of these phrases work great.

Ancak bu ifadelerin ikisi de harika çalışıyor.

This is a phrase I use pretty much every day when I get an email from a student thanking me for a video,

Bu, hemen hemen her gün bir öğrenciden bir video veya Akademim için teşekkür eden bir e-posta aldığımda kullandığım bir ifadedir,

or for my Academy, the materials there, I always say, no thank YOU.

oradaki materyaller, her zaman hayır, teşekkür ederim derim.

Thank you for watching, for signing up, for putting in the time to study with me.

İzlediğiniz, kaydolduğunuz, benimle çalışmak için zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

You’ll so hear ‘sure’. Short, quick, casual.

'Elbette' kelimesini duyacaksınız. Kısa, hızlı, gündelik.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Sure.

Elbette.

Or you might hear: Sure thing.

Veya şunları duyabilirsiniz: Elbette.

Even Siri knows ‘sure thing’.

Siri bile "kesin olanı" bilir.

Thanks Siri.

Teşekkürler Siri.

Sure thing.

Tabi ki.

Sure thing! She didn’t say: You’re welcome!

Tabi ki! Söylemedi: Rica ederim!

Of course.

Elbette.

‘Of course’ by itself means obvious, expected.

'Elbette' kendi başına açık, beklenen anlamına gelir.

So when someone says ‘of course’ instead of ‘you’re welcome’,

Bu nedenle, birisi "rica ederim" yerine "elbette" dediğinde,

the feeling is “it’s obvious that I would do that because I want to do that’.

"bunu yapmak istediğim için yapacağım çok açık" duygusu oluşur.

It’s friendly. It’s a friendly way to say it.

arkadaş canlısı. Bunu söylemenin arkadaşça bir yolu.

Thank you so much for helping me today.

Bugün bana yardım ettiğin için çok teşekkür ederim.

Of course! I enjoyed it.

Elbette! Çok eğlendim.

In this example, there is music.

Bu örnekte müzik var.

One woman said “thanks again”

Bir kadın “tekrar teşekkürler” dedi

and the other woman replied “of course”.

ve diğer kadın “elbette” yanıtını verdi.

No worries, or, don’t worry about it.

Endişelenmeyin veya endişelenmeyin.

This one is a little strange because it seems like we’re saying the person should be worrying that

Bu biraz garip çünkü kişinin

they’ve asked you to do too much,

senden çok fazla şey yapmanı istediğinden endişelenmesi gerektiğini söylüyoruz,

but that’s not really what it means. It’s just a very casual ‘you’re welcome’.

ama asıl anlamı bu değil. Bu sadece çok sıradan bir 'bir şey değil'.

So he answered with no worries, thank YOU.

Bu yüzden endişelenmeden cevap verdi, teşekkür ederim.

He did that Thank YOU thing.

Teşekkür ederim şeyini yaptı.

And he also gave two responses that would have worked on their own.

Ayrıca kendi başlarına işe yarayacak iki yanıt verdi.

And that’s something that definitely happens quite a bit.

Ve bu kesinlikle biraz olan bir şey.

“Of course, my pleasure”, or, “Sure, you’re welcome.”

"Tabii, benim için zevk" veya "Tabii, rica ederim."

Next, don’t mention it.

Sonra, bundan bahsetme.

It’s like saying, you don’t even have to thank me.

Bana teşekkür etmene bile gerek yok demek gibi bir şey.

Which we wouldn’t actually say, but we would say don’t mention it.

Bunu aslında söylemezdik ama bundan bahsetme derdik.

This one’s not too common. I do have an example for you, but it’s a pretty old clip.

Bu çok yaygın değil. Senin için bir örneğim var ama oldukça eski bir klip.

And actually, this is a response that Siri might give you.

Ve aslında bu, Siri'nin size verebileceği bir yanıt.

Thanks Siri!

Teşekkürler Siri!

Don’t mention it.

bahsetme.

Don’t mention it!

bahsetme! Rica ederim

She didn’t say ‘You’re welcome!’

demedi!

Thanks!

Teşekkürler!

Don’t mention it.

bahsetme.

You’ll also hear ‘anytime’. It’s like saying, I would do this for you any time, I would do it again.

Ayrıca "her zaman" ifadesini de duyacaksınız. Bunu senin için her zaman yaparım, yine yaparım demek gibi. İstediğin

Anytime. There are other ‘any’ responses, like ‘anything for you.’

zaman. "Sizin için herhangi bir şey" gibi başka "herhangi bir" yanıt vardır.

Or, Anything, anytime.

Veya, Herhangi bir zamanda, herhangi bir zamanda.

That’s like saying, I will always help out.

Bu, her zaman yardım edeceğim demek gibi.

You’ll also hear I’m happy to.

Mutlu olduğumu da duyacaksınız.

This could look like this: Thank you!

Bu şöyle görünebilir: Teşekkürler!

I’m happy to do it.

yapmaktan mutluyum.

Or, I’m happy to be here.

Ya da burada olmaktan mutluyum.

This could also be: I’m happy to help.

Bu ayrıca şunlar olabilir: Yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım.

Sometimes you’ll hear with this: It was nothing, I’m happy to help.”

Bazen şunu duyarsınız: Önemli bir şey değildi, yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım."

So: ‘It was nothing’ could be another response.

Yani: 'Hiçbir şeydi' başka bir cevap olabilir.

It’s like saying, it was so easy to help.

Yardım etmek çok kolaydı demek gibi.

Thank you, it was nothing.

Teşekkür ederim, bir şey değildi.

The last one I’m going to go over today is the phrase ‘no sweat’.

Bugün üzerinden geçeceğim son ifade, 'terleme yok' ifadesi.

This is one that’s also casual, and you know what?

Bu aynı zamanda sıradan olan bir şey ve biliyor musun?

It's another one of Siri’s responses.

Bu, Siri'nin yanıtlarından bir diğeri.

Thanks Siri!

Teşekkürler Siri!

No sweat.

Ter yok.

No sweat!

ter yok!

Now we’re just going to look at a few examples of people responding to ‘thank you’ in real life situations.

Şimdi, gerçek hayattaki durumlarda "teşekkür ederim" yanıtını veren birkaç insan örneğine bakacağız.

You’ll notice that people stack responses.

İnsanların yanıtları topladığını fark edeceksiniz.

Sometimes using more than one of these phrases that we’ve learned. For example:

Bazen öğrendiğimiz bu deyimlerden birden fazlasını kullanıyoruz. Örneğin:

“Thank you, it’s always a pleasure.” This kind of thing.

"Teşekkürler, her zaman bir zevktir." Bu tür bir şey.

I hope this video has helped you understand the different responses to ‘thank you’

Umarım bu video, "teşekkür ederim"e verilen farklı yanıtları

and how to build a good response yourself.

ve kendi başınıza nasıl iyi bir yanıt oluşturabileceğinizi anlamanıza yardımcı olmuştur.

And remember, if you’re ever not sure, just say “you’re welcome”.

Ve unutmayın, eğer emin değilseniz, sadece "bir şey değil" deyin.

And now I want to thank you for watching this and giving me your precious study time.

Ve şimdi bunu izlediğiniz ve bana değerli çalışma zamanınızı ayırdığınız için teşekkür etmek istiyorum.

I make new videos on the English language every Tuesday, be sure to subscribe.

Her Salı İngilizce dilinde yeni videolar çekiyorum, abone olmayı unutmayın.

I also run an Academy where you can train and take your English communication skills to the next level,

Ayrıca İngilizce iletişim becerilerinizi geliştirebileceğiniz ve bir sonraki seviyeye taşıyabileceğiniz bir Akademi işletiyorum,

be sure to check it out, that’s Rachel’s English Academy.

mutlaka kontrol edin, orası Rachel's English Academy. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.