Balanced English Learning - Improve the Way You Study English

Dengeli İngilizce Öğrenme - İngilizce Çalışma Şeklinizi Geliştirin

Hi, I’m Oli.

Merhaba, ben Oli.

Welcome to Oxford Online English!

Oxford Online English'e hoş geldiniz!

Many English learners have similar problems, and say the same things: “I’ve been studying

Çoğu İngilizce öğrencileri aynı sorunları yaşar ve aynı şeyleri söyler: "Yıllardır çalışıyorum

for years, but I still can’t speak fluently!”

ancak hâlâ akıcı konuşamıyorum!"

“How can I remember vocabulary?”

"Kelimeleri nasıl hatırlayabilirim?"

“How do I stop translating in my head?”

"Kafamda sürekli çeviri yapmayı nasıl durdurabilirim?"

In this video, we’ll talk about what it means to learn English, why so many learners

Bu videoda, İngilizce öğrenmenin ne anlama geldiğini ve bir çok öğrencinin neden

have these problems, and what you can do to learn more effectively.

bu problemleri yaşadığını, ve İngilizceyi nasıl daha etkili öğrenebileceğinizi konuşacağız

First, have you seen our website?

Öncelikle, internet sitemizi gördünüzü mü?

Go check it out!

Hemen bir göz atın!

Oxford Online English dot com.

OxfordOnlineEnglish.com

You can find videos, listening lessons, quizzes and professional teachers who you can study

Orada videolar bulabilir, dinleme dersleri alabilir, testlere girebilir ve birlikte çalışabileceğiniz

with if you need classes.

profesyonel öğretmenler bulabilirsiniz.

Also, one more thing.

Unutmadan, bir şey daha var.

Don't forget to turn on the captions if you need them!

Eğer ihtiyaç duyarsanız alt yazıları açmayı unutmayın!

All our videos have captions in English, some have captions in other languages too.

Tüm videolarımız İngilizce alt yazıya sahip ve bazılarında da diğer diller için alt yazı bulunmakta.

Click the 'CC' button in the bottom right to turn on captions now.

Alt yazıları açmak için sağ alttaki 'CC' butonuna tıklayın.

Let’s start with a question: what does it mean to learn something?

Bir soruyla başlayalım: bir şey öğrenmek ne anlama geliyor?

No, really, think about it.

Hayır, gerçekten, bunu bir düşünün.

When you say, “I learned this,” what do you mean?

"Bunu öğrendim" dediğinizde, ne demek istiyorsunuz?

Actually, it can mean different things.

Aslında bu farklı anlamlara da gelebilir.

All learning depends on three things: theory, memory and practice.

Öğrenmek, üç farklı şeye bağlıdır: teori, hafıza ve pratik.

You need to understand ideas and concepts—theory.

Fikirleri ve konsepti anlamanız gerekmektedir--teori.

You need to remember ideas and how to do things—memory.

Fikirleri hatırlamanız gerekmektedir--hafıza.

And, you need to use things in real life—practice.

Ve bunları gerçek hayatta kullanmanız gerekmektedir--pratik.

When you learn something, you need a balance between these three things, and you need the

Bir şey öğrenirken, bu üçünü bir dengede tutmalısınız, ve denge sarsılmaz bir denge olmalıdır.

right balance.

If you don’t get the balance right, you’ll find it difficult to learn.

Eğer dengeyi tutturamazsanız, öğrenmekte zorlanırsınız.

You’ll waste time and energy, and you'll probably get worse results than you could have.

Zamanınızı ve enerjinizi boşa harcarsınız ve muhtemelen normalde alabileceğiniz değerlerden daha kötüsünü alırsınız.

Let’s talk about this balance in more detail.

Denge hakkında daha detaylı konuşalım.

When you learn different things, you need different amounts of theory, memorisation,

Farklı şeyler öğrenirken, farklı derecede teori, hatırlama

and practice.

ve pratiğe ihtiyaç duyarsınız.

For example, think about learning to ride a bike.

Örneğin, bisiklet sürmeyi öğrenmeyi hayal edin.

Do you need theory, or memorisation?

Teoriye veya hatırlamaya ihtiyacınız var mı?

Not really!

Aslında yok!

No one learns to ride a bike by reading books.

Kimse bisiklet sürmeyi kitap okuyarak öğrenmez.

You get on a bike, and you try.

Bisiklete biner, ve denersiniz.

You fall off; you try again.

Düşersiniz; ve yeniden denersiniz.

It’s almost 100 per cent practice.

Bu neredeyse %100 pratiğe bağlıdır.

Let’s take a very different example: aeronautical engineering, meaning designing aeroplanes

Şimdi farklı bir örnek verelim: havacılık mühendisliği, yani uçak ve roket tasarımcılığı.

and rockets.

OK, I’ll be honest: I don’t know, because I’m not an aeronautical engineer, but I’m

Dürüst olmak gerekirse; bilmiyorum çünkü ben bir havacılık mühendisi değilim, ama sanırım

guessing that it’s a lot of theory and memorisation, and less practice, because when you’re designing

bunda daha fazla teori ve hatırlama kabiliyetine ve daha az pratik gücüne ihtiyacınız olacak çünkü

a plane or a rocket, you should get it right first time.

bir uçak veya bir roket tasarlarken, tek seferde doğru sonuca ulaşmanız gerekir.

So, what’s the point?

Yani bunun anlamı ne?

When you learn different things, you need a different balance of these three areas—theory,

Farklı şeyler öğrenirken, bu üçünü farklı derecede dengede tutmalısınız--teori, hatırlama ve pratik.

memorisation and practice.

What about learning English?

Peki İngilizce öğrenirken?

Here’s my suggestion.

İşte size benim önerim.

It’s not meant to be something precise.

Tamamen kusursuz olacak diye bir gerekçe yok.

This isn’t statistics.

Bu istatistiksel bir durum değil.

What does this mean for you?

Bu sizin için ne anlama mı geliyor?

Many English learners have problems because they get this balance wrong, and they get

Bir çok İngilizce öğrencileri sorunlar yaşıyor çünkü bu dengeyi tutturamıyor veya

it wrong in similar ways.

benzer şekilde yanlışlar yapıyorlar.

What are the biggest problems English learners have here?

Peki İngilizce öğrencilerinin yaşadıkları en büyük sorunlar neler?

One: they focus too much on theory.

İlki: teori üzerine çok düşüyorlar.

Two: they try to use theory and memorisation to replace practice.

İkincisi: sonrasında da teori ve hafızayı pratiği uzaklaştırmak için kullanıyorlar.

Three: they leave memorisation to luck.

Üçüncüsü: hatırlamayı şansa bırakıyorlar.

And Four: they don’t practice enough, or effectively.

Ve dördüncüsü: yeterince veya etkili bir şekilde pratik yapmıyorlar.

These mistakes lead to all the common English-learner complaints: “I’ve been studying for years

Tüm bu hataların sonucunda genel İngilizce öğrenenlerin yaşadıkları sorunlar meydana geliyor: "Yıllardır çalışıyorum

but I can’t speak fluently!”, “I learn vocabulary, but I can’t remember it!”,

ancak hala akıcı konuşamıyorum!", "Kelimeleri ezberliyorum ancak hatırlayamıyorum!",

and so on.

ve dahası.

Let’s see what you can do about these problems, and how you can make your English learning

Şimdi bu sorunlarla ilgili neler yapabileceğinize bakalım ve İngilizceyi nasıl daha etkili öğrenebileceğinizi görelim.

more effective.

In this section, we’re going to talk about the first two problems: focusing too much

Bu bölümde, ilk iki problem hakkında konuşacağız: teori kısmına çok fazla odaklanma

on theory, and using theory and memorisation to replace practice.

ve teori ile hatırlama kabiliyetini pratiği göz ardı etmek için kullanma.

Actually, this isn’t English learners’ fault.

Aslında bu İngilizce öğrencilerinin hatası değil.

Many people learn English—and other languages—in a theory-heavy way at school or university.

Bir çok insan İngilizce -ve diğer dilleri- teori ağırlıklı okullarda öğrenir.

Then, they think this is what language learning means: sitting in a classroom, doing grammar

Ve bunu, dil öğrenmenin ne demek olduğunu sanırlar: sınıfta oturup gramer çalışmak gibi.

exercises, and so on.

Theory is part of English learning.

Teori İngilizce öğrenmenin bir kısmıdır.

Going to a language class might be useful.

Bir dil dersi almak yararlı olabilir.

Doing grammar exercises can be helpful in the right situation.

Gramer çalışmak doğru zamanlarda yardımcı olabilir.

But, here’s the key point: practice comes first.

Ama asıl önemli olan şu: pratik önce gelir.

Practice should come before theory.

Pratik teoriden önce gelmelidir.

Using a language is a practical skill.

Bir dili kullanmak pratik yeteneği gerektirir.

It’s more like riding a bike than designing an airplane or a rocket.

Bu aynı bir roket/uçak tasarlamak yerine bisiklet sürmek gibidir.

You can’t replace practice by studying theory.

Sırf teoriye çalışarak pratiği göz ardı edemezsiniz.

You can’t learn to speak by doing exercises from a book.

Kitap okuyarak konuşmayı öğrenemezsiniz.

You can’t learn to write essays by reading other people’s essays.

Başkalarının makalelerini okuyarak kendi makalelerinizi yazamazsınız.

Here’s a question: do you have problems speaking fluently, because you’re translating

İşte size bir soru: konuşmakta zorluk çekiyorsunuz çünkü

whole sentences in your head?

cümleleri sürekli kafanızda mı çeviriyorsunuz?

Yes?

Evet mi?

If you do, that’s a sign that you’ve studied English in a way which depends too much on

Eğer öyleyse, bu sizin İngilizceyi çok fazla teorik olarak öğrendiğinizin ve pratik kısmını

theory and not enough on practice.

iyi anlayamadığınızın göstergesidir.

If you do this, you end up trying to ‘calculate’ sentences in your head.

Böyle yaparsanız, kendinizi sürekli kafanızda 'hesaplamalar' yaparken bulursunuz.

That’s really hard!

Bu gerçekten zor!

It’s like doing complex maths at high speed.

Bu aynı karışık matematik sorularını hızlıca yapmaya çalışmak gibidir.

Of course you can’t speak fluently if you’re doing this.

Eğer böyle yapıyorsanız tabii ki İngilizceyi akıcı konuşamazsınız.

Again, theory is not useless! Studying theory is not useless.

Tekrar söylüyorum, teori gereksiz değildir! Teori çalışmak gereksiz değildir.

But, you have to put practice first.

Ama pratiğe daha fazla öncelik vermelisiniz.

If you want to learn to speak, you have to speak.

Eğer konuşmayı öğrenmek istiyorsanız, konuşmalısınız.

If you want to learn to write, you have to write.

Eğer yazmayı öğrenmek istiyorsanız, yazmalısınız.

Theoretical study should support your practice.

Teorisel çalışma pratiğinize destek olmalıdır.

What does that mean?

Bu ne anlama mı geliyor?

Let’s take something which for many people is the biggest symbol of boring English lessons—grammar

Çoğu insan için sıkıcı İngilizce derslerinin nedenlerinden birini alalım. Gramer testleri.

exercises.

Grammar exercises can be extremely useful!

Gramer testleri çok yararlı olabilir evet!

But, you should only do them only when you really need them.

Ama bunu sadece onlara ihtiyacınız olduğu zamanlarda yapmalısınız.

For example, imagine you’re speaking English regularly, but you’re not good at using

Örneğin, İngilizceyi sıkça konuştuğunuzu ancak devam eden geçmiş zamanda iyi olmadığınızı hayal edin.

the present perfect.

You know something about it, and you hear other people use it, and you know that you

Bunun hakkında bir şeyler biliyorsunuz, diğer insanların kullandığını duyuyorsunuz ve bunu konuşurken

can’t use it well when you speak.

çok iyi kullanamadığınızı biliyorsunuz.

That’s the right moment to take your grammar book and read about the present perfect and

İşte bu gramer kitabınızı çıkartıp devam eden geçmiş zaman hakkında bir şeyler okuma ve egzersiz yapma zamanıdır.

do some exercises.

More generally, you should only study theory—like grammar rules or vocabulary exercises—when

Genel olarak, teoriye -gramer kuralları ve kelime testleri gibi- sadece neye ihtiyacınız olduğunu bildiğinizde çalışmalısınız.

you already know what you need.

Don’t take your grammar book, or your vocabulary book, and start at unit one and say, “I’m

Sakın gramer kitabınızı veya kelime bilgisi kitabınızı çıkartıp, birinci üniteye başlayıp,

going to study this whole book!”

"Evet, bu kitabı bitireceğim!" demeyin.

Have you ever done that?

Bunu hiç yapabildiniz mi?

I have.

Ben yaptım.

It doesn’t work.

Pek bir işe yaramıyor.

You won’t finish the book.

Kitabı bitirmiyorsunuz.

You probably won’t even finish the first three units.

Muhtemelen ilk üç üniteyi bile bitirmiyorsunuz.

It’s boring and it doesn’t help you.

Bu sıkıcı ve size herhangi bir yardımı dokunmuyor.

Get a good grammar book.

İyi bir gramer kitabı alın.

Get a good vocabulary book.

İyi bir kelime bilgisi kitabı alın.

Get books on writing, or IELTS, or whatever you need.

Yazı yazma kitapları, IELTS veya neye ihtiyacınız varsa onu alın.

Then, take what you need when you need it.

Ve sadece ihtiyacınız olduğu zamanda ihtiyacınız olanı kullanın.

If you don’t know what something is, then you don’t need it yet.

Eğer bir şeyin ne olduğunu bilmiyorsanız, henüz o şeye henüz ihtiyacınız yok demektir.

If you aren’t sure whether you need something or not, then you don’t need it yet.

Eğer bir şeye ihtiyacınız olup olmadığını bilmiyorsanız, o şeye henüz ihtiyacınız yok demektir.

By the way, I’m not making this stuff up.

Bu arada, bunların hiçbirini uydurmuyorum.

It comes directly from my own language-learning experiences.

Bunların hepsini kendi dil öğrenme deneyimlerimden söylüyorum.

As you might know, I live in Greece.

Bildiğiniz gibi ben Yunanistan'da yaşıyorum.

My Greek is not that good.

Yunancam o kadar da iyi değil.

[speak some Greek] I haven’t really studied formally.

[Yunanca bir şeyler konuşur] tam olarak çalıştım denemez.

At one point, I realised that I didn’t know how to form the past tense.

Bir noktada, geçmiş zamanı nasıl kullanacağımı bilmediğimi anladım.

I knew *some* past verbs, but I couldn’t make past forms which I hadn’t seen before.

Bir kaç geçmiş zaman filli biliyordum ancak daha önce görmediğim geçmiş zaman kalıplarını kullanamıyordum.

Obviously, using past forms is very helpful.

Elbette, geçmiş zaman kalıplarını kullanmak çok yardımcı olur.

In any conversation, you’ll probably need a past verb at some point.

Tüm konuşmalarda muhtemelen geçmiş zamandan bir şeyler kullanmak zorunda kalırsınız.

So, I found some grammar notes, did some exercises, and I learned how to make past forms.

İşte bu yüzden bende bir kaç gramer notları buldum, alıştırmalar yaptım ve geçmiş zaman kalıplarını kullanmayı öğrendim.

It wasn’t boring or difficult, because I felt I needed it.

Bu sıkıcı veya zor değildi çünkü buna ihtiyacım olduğunu hissettim.

And, it helped me immediately, so I remembered most of what I studied.

Ve bana anında yardımı dokundu, böylece çalıştığımın çoğu aklımda kaldı.

Here’s a summary: put practice first.

İşte özeti: pratiğe öncelik verin.

When you feel you need something theoretical, like a grammar point or vocabulary on a certain

Teorisel olarak bir şeye ihtiyacınız varmış gibi hissetiğinizde, mesela gramer veya kelime bilgisi

topic, then go and study it.

ile alakalı bir konuda, o zaman gidin ve çalışın.

You need to feel that you need it, because otherwise it probably won’t stay in your

İhtiyacınız olduğunu hissetmelisiniz, çünkü başka şekillerde büyük ihtimalle aklınızda kalmayacaktır.

head.

The same is true with memorising things.

Aynısı hatırlama için de geçerli.

There’s no point memorising something unless you know you need it.

Bir şeye ihtiyacınız olmadığı sürece onu hatırlamanın hiçbir anlamı yoktur.

Don’t learn a big list of vocabulary which you’ll probably never use.

Muhtemelen hiçbir zaman kullanmayacağınız liste liste kelimeleri öğrenmeyin.

Go out and practise, talk to people, write something, find out what you can’t say and

Dışarı çıkın ve pratik yapın, insanlarla konuşun, bir şeyler yazın, neyi söyleyemediğinizi ve

which ideas you can’t express, and then learn those words.

neyi anlatamadığınızı bulun, sonra gidin ve bunları öğrenin.

Let’s move on and talk more about memorisation.

Şimdi devam edelim ve hatırlama hakkında daha fazla konuşalım.

Remember the problem that we said many English learners have with memorisation?

Daha önce bahsettiğimiz İngilizce öğrencilerinin hatırlama ile yaşadıkları sorunu hatırladınız mı?

Too many English learners leave memorisation to luck.

Bir çok İngilizce öğrencisi hatırlama kısmını şansa bırakıyor.

Memorisation isn’t enough by itself to learn a language.

Hatırlama, tek başına bir dil öğrenmek için yeterli değildir.

But, it is an important point.

Ama öğrenmenin de önemli bir kısmıdır.

For example, take a topic which many English learners find difficult: preposition use.

Örneğin, İngilizce öğrencilerinin zorlandığı bir konuyu ele alın: edat kullanımı.

Should I use ‘at’ or ‘on’?

'at' mi, yoksa 'on' mu kullanmalıyım?

What’s the difference between ‘to’ and ‘for’?

'to' ile 'for' arasındaki fark nedir?

Why do I need to use ‘on’ here?

Burada neden 'on' kullanmam gerekiyor?

Often, leaners approach this like other grammar topics, where you start by learning rules.

Sık olarak öğrenciler bunlara diğer gramer konuları gibi yaklaşır, kuralları öğrenerek.

But, there aren’t really rules, or at least, not so many useful ones.

Ancak aslında ortada kural falan yok, ya da kullanışlı olan çok fazla yok.

Learning to use prepositions is more about memorising lots and lots and lots of information.

Edat kullanmak, daha çok çok fazla bilgiyi akılda tutmakla ilgilidir.

You have to memorise specific word combinations and phrases.

Bazı belirli kelime kombinasyonlarını ve ifadelerini hatırlamanız gerekir.

Why do you say ‘it depends on’ and not ‘it depends of’?

Neden 'it depends of' yerine 'it depens on' dersiniz?

There’s no good reason.

Belirli bir nedeni yok.

You just need to remember: ‘depend’ plus ‘on’.

Sadece 'depend' + 'on' olarak aklınızda kalmalıdır.

Many other topics are like this.

Diğer birçok konu da böyledir.

They depend more on memory than theory.

Teoriden ziyade daha çok hafızaya bağlıdırlar.

If you can’t remember the information, then you can’t use the language correctly.

Eğer bilgiyi hatırlayamıyorsanız, dili düzgün bir şekilde kullanamazsınız.

At this point, you’ll start thinking in your language.

Bu durumda kendi dilinize göre düşünmeye başlarsınız.

Then you’re translating, which means you’re calculating sentences again, which

Sonrasındaysa çeviri yapmaya, yani kafanızın içinde hesaplamalar yapmaya başlarsınız,

doesn’t give you good results.

ki bu da iyi sonuçlar vermez.

So, memorisation is necessary.

Bu yüzden hatırlamak gerekli bir şeydir.

Here’s another point about memorisation: it’s measurable.

Hatırlama ile ilgili bir diğer nokta ise: ölçülü olmasıdır.

A question: imagine you try to learn ten new words.

Bir soru: on tane yeni kelime öğrenmeye çalıştığınızı hayal edin.

How many will you remember next week?

Sonraki haftaya kaç tanesini hatırlayabileceksiniz?

How many will you remember next month?

Sonraki aya kaç tanesini hatırlayabileceksiniz?

How many will you remember in a year?

Bir yıla kaç tanesini hatırlayabileceksiniz?

What do you think?

Ne düşünüyorsunuz?

Say a number.

Bir numara söyleyin.

When I ask most students these questions, they almost all say that they’ll remember

Bu soruyu öğrencilerime sorduğumda, neredeyse hepsi hiçbirini hatırlayamayacağını söylüyor.

zero words in a year.

If that’s true for you, then why learn these new words?

Eğer sizin içinde böyleyse, neden yeni kelime öğrenesiniz?

There’s no point learning something if you’re just going to forget it again.

Bir şeyi unutacaksanız öğrenmenin hiçbir anlamı yok.

Also, that’s not really learning!

Ayrıca bu öğrenmek değildir!

So, what’s the solution?

Peki bunun çözümü nedir?

The first part you already know: put practice first.

İlk kısmı zaten biliyorsunuz: pratiğe öncelik verin.

You won't remember things if you're not using them.

Bir şeyi kullanmıyorsanız hatırlayamazsınız.

Practice needs to come first.

Pratiğe öncelik verilmelidir.

Don't try to memorise things you don't need.

İhtiyacınız olmayan şeyleri hatırlamaya çalışmayın.

Just like you shouldn't study theory unless you need it right now.

Aynı, şu anda ihtiyacınız yoksa teoriye çalışmamanız gerektiği gibi.

Secondly: make a system for memorisation.

İkincisi ise: hatırlamak için bir sistem yapın.

If you’ve watched our other videos, you might already know what I’m going to

Eğer diğer videoları izlediyseniz neyden bahsedeceğimi biliyorsunuzdur.

talk about.

“Is he going to tell us to use Anki again?”

"Bize tekrar Anki kullanmayı mı anlatacak?"

Yes, yes I am.

Evet, aynen öyle.

If you don’t know, Anki is a very powerful digital flashcard app.

Eğer bilmiyorsanız, Anki gerçekten güçlü, dijital bir kelime kartı uygulamasıdır.

It lets you practice with questions and answers on your laptop or phone or tablet, and it’s

Dizüstü bilgisayarınızda, telefonunuzda veya tabletinizde soru ve cevaplarla pratik yapmanızı sağlar ve

designed to help you memorise large amounts of information.

büyük çaplı bilgileri hatırlamanızı kolaylaştırmak için tasarlanmıştır.

I’m not getting paid by Anki or anything like that.

Anki tarafından para veya herhangi bir şey kazanmıyorum.

I’m telling you this because I know it works from my experience.

Bunu söylüyorum çünkü benim deneyimlerime göre gerçekten işe yaradığını biliyorum.

I’ll tell you: I lived in China and I studied Chinese, including writing.

Size şunu söyleceğim: Çin'de yaşadım ve Çinceye çalıştım, yazma da dahil.

Learning to write in Chinese involves a huge amount of memorisation.

Çince yazı yazmak, çok fazla hatırlama kabiliyeti gerektirir.

To write at a basic level, you need to know around one to two thousand characters.

Basit seviyede bir şeyler yazmak için, bin veya iki bin karakter falan bilmeniz gerekmektedir.

I spent three years in China, and at the end I took a C1-level exam, which is equivalent

Çinde üç yılımı geçirdim ve sınavda C1 seviyesine ulaştım, yani

to around band 7 or 7.5 in IELTS.

IELTS'de 7 veya 7.5'a karşılık gelen puanı aldım.

That meant I had to write essays and other things in Chinese.

Bunun anlamı Çince olarak denemeler ve diğer şeyler yazmam gerektiğiydi.

So, I went from basically zero to C1 level in three years, and Anki helped a lot.

Yani basitçe üç sene içerisinde basitçe sıfırdan C1 seviyesine ulaştım ve Anki bu sırada bana çok yardımcı oldu.

You don’t have to use Anki.

Anki kullanmak zorunda değilsiniz.

There are other flashcard apps.

Başka kelime kartı uygulamaları da var.

You don’t have to use a flashcard app.

Bir kelime kartı uygulaması kullanmak zorunda da değilsiniz.

There are other ways to memorise things.

Bir şeyleri hatırlamanın başka yolları da var.

But, you should have a system, and you should ask yourself how well that system works.

Ancak bir sistem ihtiyacınız var, ve kendinize sahip olacağınız sistemin ne kadar iyi çalıştığını sormalısınız.

Think about the question you saw before: if you try to memorise ten things today, how

Daha önce gördüğünüz bir soruyu düşünün: eğer bugün on şeyi hatırlamaya çalışırsanız,

many will you remember in a year?

bir sonraki seneye ne kadarını hatırlayacaksınız?

It won’t be ten.

Bu on olmayacaktır.

Nothing’s perfect!

Hiçbir şey mükemmel değildir!

And, that’s fine.

Ve bu normal.

But, it shouldn’t be zero either.

Ancak sayının sıfır da olmaması gerekir.

Whatever you do to memorise things, it should work.

Hatırlamak için ne yapıyorsanız, onun çalışması gereklidir.

The information should stay in your head.

Bilgi kafanızın içinde kalmalıdır.

If it doesn’t work, then try something different!

Eğer çalışmıyorsa, onun yerine başka şeyler deneyin!

Or, don't do it at all!

Ya da hiç yapmayın!

There's no point in memorising something if you're going to forget it again.

Unutacaksanız bir şeyleri hatırlamanın hiçbir anlamı yok.

Spend your time on something better.

Zamanınızı daha iyi bir şey için harcayın.

Don’t leave memorisation to luck.

Hatırlamayı şansa bırakmayın.

You don’t have to!

Çünkü zorunda değilsiniz!

There are tools you can use.

Kullanabileceğiniz başka araçlar da var.

Also, even if you’re lazy, you should do this.

Ayrıca, tembel bile olsanız bunu yapmalısınız.

In fact, especially if you’re lazy, you should do this.

Aslında, eğer tembelseniz bunu (kesinlikle) yapmalısınız.

Why?

Neden mi?

Because being systematic about memorisation will save you so much time, effort and stress

Çünkü hatırlama konusunda sistematik çalışmak size çok zaman, efor ve daha az stres kazandıracaktır.

in the long term.

Many English learners get demotivated because they go in circles, studying the same things

Bir çok İngilizce öğrencisi motivasyonunu kaybeder çünkü sürekli aynı şeyleri yapar ve

over and over and over again; learning and forgetting and learning and forgetting and

tekrar ve tekrar aynı şeylere çalışırlar; sürekli öğrenip unutur, öğrenip unutur

learning and forgetting…

ve öğrenip unuturlar...

Everyone’s motivation is limited.

Herkesin motivasyonunun bir sınırı vardır.

If this is you, you’ll give up eventually.

Eğer bu sizseniz, bir süre sonra pes edeceksiniz.

You’ll waste a lot of time and money and energy.

Bir çok zamanı, parayı ve enerjiyi boşa harcamış olacaksınız.

So, be systematic about memorisation.

İşte bu yüzden, hatırlama konusunda sistematik çalışın.

Measure your results!

Sonuçlarınızı hesaplayın!

Be a scientist.

Bir bilim adamı olun.

Save your time, save your money, and save your energy.

Zamanınızı saklayın, paranızı saklayın, enerjinizi saklayın.

But, remember: memorisation isn’t everything.

Ama unutmayın: hatırlamak her şey değildir.

The most important thing is practice.

En önemli şey pratik yapmaktır.

Let’s talk about that!

Şimdi onun hakkında konuşalım!

You know this already: practice is the most important part of learning English.

Pratiğin İngilizce öğrenmede en önemli kısım olduğunu zaten biliyorsunuz.

Here are some questions many English learners have about practicing:

İşte size bir çok İngilizce öğrencisinin pratik konusunda sorduğu sorular:

“How do I find someone to practice with?”

"Pratik yapacak birini nasıl bulurum?"

“Can I practice by myself?”

"Kendi başıma pratik yapabilir miyim?"

In this section, we’ll talk about effective practice.

Bu bölümde, etkili pratik yapma hakkında konuşacağız.

I’ll start by answering these questions.

Şu soruları cevaplayarak başlayacağım.

You might not like my answers!

Cevaplarımı beğenmeyebilirsiniz!

First: how do you find someone to practice with?

Öncelikle: pratik yapacak birini nasıl bulabilirsiniz?

I don’t know.

Bilmiyorum.

You have to solve that problem.

Bu sorunu sizin çözmeniz gerekli.

You can make friends with English speakers, do a language exchange, join a conversation

İngilizce konuşan birileriyle arkadaş olabilir, birbirinize dil öğrenme konusunda yardımcı olabilir, konuşma gruplarına katılabilir

group, pay for a language school, or pay for a private teacher.

bir dil kursuna yazılabilir veya özel bir öğretmen tutabilirsiniz.

I don’t know what’s possible for you.

Sizin için hangisinin mümkün olduğunu bilmiyorum.

You have to find your own solution here.

Bu konuda kendi çözümünüzü kendiniz bulmalısınız.

I’m not trying to be unkind; it’s just reality.

Ukala olmaya çalışmıyorum, bunlar sadece gerçekler.

But, I’ll say this: learning to do anything will cost you time or money or both.

Ancak şunu söyleyeyim: bir şey yapmayı öğrenmek size zaman, paraya veya ikisine de mâl olacaktır.

If you have more time than money, then use your time.

Eğer paradan çok zamanınız varsa, zamanınızı kullanın.

Look for English speakers or English-speaking groups online or near where you live.

İngilizce konuşan insanlar, internetten İngilizce konuşma grupları veya yaşadığınız yere yakın konuşma grupları arayın.

Or, start your own!

Veya kendinizinkini oluşturun!

If you have more money than time, then pay for a teacher or a class.

Eğer zamandan çok paranız varsa, bir öğrenmen tutun veya bir kursa yazılın.

What about the second question: can you practice effectively by yourself?

Peki ikinci soru: kendi başınıza etkili çalışabilir misiniz?

No, not really.

Hayır, pek sayılmaz.

Why not?

Peki neden?

Because effective practice needs feedback.

Çünkü etkili çalışma geri dönüş gerektirir.

To be clear, practising by yourself can be useful, but only if you’re also practising

Aslına bakacak olursak, tek başınıza çalışmak yararlı olabilir ancak bu sadece

with other people and getting feedback regularly.

aynı zamanda diğer insanlarla birlikte yapıyorsanız ve geri dönüş alıyorsanız geçerlidir.

If you’re *only* practising by yourself, it won’t work.

Eğer kendi başına pratik yapan sadece siz iseniz, bu işe yaramayacaktır.

So, what *should* you do to practice effectively?

İşte bu yüzden etkili pratik yapmak için ne yapmanız gerekir?

One: practice as much as possible.

Birincisi: olabildiğince fazla pratik yapın.

Two: practise as widely as possible.

İkincisi: olabildiğince geniş çapta pratik yapın.

Talk to many people, about many different things.

Bir çok insanla bir çok farklı konularda konuşun.

Write different kinds of texts, on as many different topics as you can.

Farklı konularda yazabildiğiniz kadar farklı yazılar yazın.

Three: make sure you have feedback.

Üçüncüsü: geri dönüş aldığınızdan emin olun.

Feedback doesn’t have to be formal.

Geri dönüşlerin resmi olmasına gerek yok.

It doesn’t have to come from a teacher, although sometimes that might be necessary.

Geri dönüşün bir öğretmenden gelmesine gerek yok, ancak bazı durumlarda bu gerekli olabilir.

Feedback can be simple.

Geri dönüşler basit olabilir.

For example, if you say something to someone, and they go like this [confused face], that’s

Örneğin, birine bir şey söylerseniz ve bi' anda o kişinin yüzü kafası karışmış gibi görünürse,

feedback!

işte bu bir geri dönüştür!

It tells you that what you said wasn’t clear.

Size söylediğiniz şeyin tam olarak doğru olmadığını gösterir.

Four: practice accurately.

Dördüncüsü: düzgünce pratik yapın.

Accept that you will make mistakes, but don’t be happy about it.

Hatalar yapacağınız kabul edin, ancak bu konuda mutlu olmayın.

Try to speak and write as accurately as you can.

Olabildiğince düzgün bir biçimde konuşmaya ve yazmaya çalışın.

Work on your mistakes and your weaknesses continually.

Sürekli olarak hatalarınız ve zayıflıklarınız üzerinde çalışın.

Five: practice repetitively.

Beşincisi: tekrar ve tekrar pratik yapın.

Practice repetitively?

Tekrar ve tekrar pratik mi?

Why?

Repetition is boring.

Neden?

Tekrarlamak sıkıcıdr.

OK, I know.

Tamam, biliyorum.

But, it’s effective!

Ancak bu etkilidir!

Many English learners ask “How can I stop translating in my head?”

Bir çok İngilizce öğrencisi "Kafamın içinde sürekli çeviri yapmayı nasıl durdururum?" diye sorar.

Well, I’ll tell you the answer right now!

Size cevabı tam şimdi söyleyeyim!

It’s not complicated.

Karmaşık bir şey değil.

When people ask me this question, I ask them a question back.

İnsanlar bana bu soruyu sorduklarında bende onlara başka bir soruyla yanıt veriyorum.

Actually, I have a simple conversation with them: “Hello!

Aslında, onlarla basit bir diyaloğa giriyorum: "Merhaba!

How are you?

Nasılsın?

Where are you from?”

Nerelisin?"

Let’s try it now together: hello!

Şimdi bunu birlikte deneyelim: merhaba!

How are you?

Nasılsın?

Where are you from?

Nerelisin?

Do you have to translate in your head to answer those questions?

Bunlara cevap verebilmek için kafanızda çeviri yapmanız gerekiyor mu?

Most people say that they don’t.

Bir çok insan gerekmediğini söylüyor.

Why not?

Neden?

It’s because you’ve answered these questions hundreds of times.

Çünkü daha önce bu sorulara yüzlerce defa cevap verdiniz.

You can answer automatically.

Otomatik olarak cevap verebilirsiniz.

You don’t have to think, and you don’t have to translate from your language.

Düşünmeye ve kendi dilinizden çeviri yapmanıza gerek yok.

That’s the solution right there.

Çözümü tam olarak burada.

If you don’t want to translate in your head, then you have to respond automatically.

Eğer kafanızda çeviri yapmak istemiyorsanız, otomatik olarak cevap vermelisiniz.

To do that, you have to practice and repeat the same things many, many times.

Bunu yapmak için de, pratik yapmalı ve aynı şeyi defalarca tekrar etmelisiniz.

So, when you practice, don’t talk about a topic once, talk about it many times.

İşte bu yüzden pratik yaparken bir konu hakkında bir defa değil, bir çok defa konuşmalısınız.

Don’t practice answering a question once; repeat your answer over and over again.

Bir soruya bir defa cevap vererek pratik yapmayın; tekrar ve tekrar cevap verin.

Don’t write an essay once.

Bir defa deneme yazmayın.

Get feedback, and then write an improved version.

Geri dönüş alın ve daha gelişmiş bir hâlini yazın.

Build repetition into your practice, and you’ll get better results.

Pratiğinize tekrarlamayı da ekleyin ve daha iyi sonuçlar alın.

I hope this lesson was useful for you.

Umarım bu ders sizin için yararlı olmuştur.

Thanks very much for watching!

İzlediğiniz için teşekkürler! Çeviri: A. Dursun