VERY HARD Prepositions Quiz!

(happy music)

(mutlu müzik)

- Thank you, thank you everyone for coming,

- Teşekkürler, geldiğiniz için herkese teşekkürler

and thank you at home for joining us.

ve bize katıldığınız için evde teşekkürler.

Remember, you can play along with today's game.

Unutma, bugünün oyununa katılabilirsin.

All you need is a piece of paper and a pen.

Tek ihtiyacınız olan bir parça kağıt ve bir kalem. O kağıda

Write one, two, three, four, five, six,

bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi,

seven, eight, nine, 10 on that piece of paper.

sekiz, dokuz, 10 yazın .

I'm going to give you 10 example situations

Size

with one word missing

bir

or maybe two words

veya belki iki kelime eksik 10 örnek durum

and a list of possible prepositions.

ve olası edatların bir listesini vereceğim.

You have to decide which preposition

best matches in that situation.

Bu durumda hangi edatın en iyi eşleştiğine karar vermelisiniz.

Every correct answer gets you one point

Her doğru cevap size bir puan kazandırır

and every incorrect answer,

ve her yanlış cevap,

nothing, it's fine, nothing happens.

hiçbir şey, sorun değil, hiçbir şey olmuyor.

I don't need this, do I?

Buna ihtiyacım yok, değil mi?

It's not plugged in to any,

Hiçbir prize takılı değil,

I don't need, why did you give it to me then?

ihtiyacım yok, neden verdin o zaman?

So let's get started in today's

O halde bugünün

very hard preposition quiz.

çok zor edat sınavına başlayalım.

(happy music)

(mutlu müzik)

When we describe your ability, your talent, your level,

Yeteneğinizi, yeteneğinizi, seviyenizi tarif ettiğimizde,

we can say you're good, you're bad, you're rubbish,

iyisiniz, kötüsünüz, çöpsünüz,

you're amazing,

harikasınız diyebiliriz,

what?

ne?

For example, you are so good,

Mesela çok iyisin,

what, English?

ne, İngilizcen mi var?

In?

İçinde?

At?

Ne zaman?

On, or for?

Açık mı, için mi?

You have five seconds to decide.

Karar vermek için beş saniyen var.

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

You're so good at English.

İngilizcede çok iyisin.

And if you got that one correct,

Ve eğer bunu doğru yaptıysan,

you got one point,

bir puan aldın

and you,

ve sen,

you are so good at English.

İngilizcede çok iyisin.

Well done.

Tebrikler.

(clapping)

(alkışlar)

Number two, we're talking about time.

İki numara, zamandan bahsediyoruz.

This guy works at a book shop,

Bu adam bir kitapçıda çalışıyor

and he says this,

ve

"I've been working here," blank, "two years."

"Burada çalışıyorum" diyor, boş, "iki yıldır."

Which word is missing?

Hangi kelime eksik? Bunun

Is it for or since?

için mi yoksa beri mi?

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

I've been working here for two years.

İki yıldır burada çalışıyorum.

Number three.

Üç numara.

(chinking)

(Çınlama)

That sound means there's a bonus attached to this question.

Bu ses, bu soruya eklenmiş bir bonus olduğu anlamına gelir.

If you get this question correct,

Bu soruyu doğru yaparsan,

tell them Jim, what are they gonna win?

onlara söyle Jim, ne kazanacaklar?

(laughs) That's right, Ellie.

(güler) Bu doğru, Ellie. Bir

Everyone who answers the next question correctly wins

sonraki soruyu doğru cevaplayan herkes

a brand new car (audience cheering).

yepyeni bir araba kazanır (izleyiciler tezahürat yapar).

Wow, I want to win that.

Vay canına, bunu kazanmak istiyorum.

Oh no, you spent hours doing your work

Oh hayır, işinizi yapmak için saatler harcadınız

and now the dog has eaten it.

ve şimdi köpek onu yedi.

Now you have to start again.

Şimdi yeniden başlamalısın.

Which preposition means do something again?

Hangi edat bir şeyi tekrar yapmak anlamına gelir?

Is it through, over, around, or behind?

Bitti mi, bitti mi, etrafında mı yoksa arkasında mı?

(timer ticking)

(zamanlayıcı çalışıyor)

Over.

I have to start over means I have to start again.

Bitti.

Baştan başlamam gerekiyor, yeniden başlamam gerektiği anlamına geliyor.

And congratulations to everyone who got this correct,

Ve bunu doğru anlayan herkesi tebrik ederiz,

because you just won a brand new car.

çünkü az önce yepyeni bir araba kazandınız.

This is a complete lie.

Bu tam bir yalandır.

You didn't win a car.

Bir araba kazanmadın.

Please don't sue me.

Lütfen beni dava etme.

Number four, where does your friend live?

Dört numara, arkadaşın nerede yaşıyor?

Here's the road, here's you, here's your friend.

İşte yol, işte sen, işte arkadaşın.

You live this side.

Bu tarafta yaşıyorsun.

She lives the other side of the road.

Yolun diğer tarafında yaşıyor.

So my friend lives across me,

Yani arkadaşım karşımda mı yaşıyor,

across to me, or across from me?

karşımda mı yoksa karşımda mı?

Which do you think?

Hangisini düşünüyorsun?

You have five seconds.

Beş saniyen var.

Decide.

Karar vermek.

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

My friend lives across from me.

Arkadaşım karşımda oturuyor.

Did you get that correct?

Bunu doğru anladın mı?

(clapping) Well done if you did.

(alkışlar) Yaptıysanız aferin.

Give yourself one point.

Kendine bir puan ver.

When we talk about first impressions,

İlk izlenimlerden bahsettiğimizde, ilk tanıştığınızda

the idea that you give someone about yourself

birisine kendiniz hakkında verdiğiniz fikir

the first time you meet.

.

For example,

Örneğin,

what's your impression of me?

benim hakkımdaki izlenimin nedir?

How do I seem to you?

Sana nasıl görünüyorum?

Do I seem friendly?

Dost canlısı görünüyor muyum?

Do I seem happy, angry, what?

Mutlu mu, kızgın mı görünüyorum, ne? Bunun için

Well, we have a phrasal verb for that, and it's this.

bir öbek fiilimiz var ve o da bu. Aptal

You come something as an idiot, for example.

gibi bir şeye geliyorsun mesela.

Now, from these four prepositions,

Şimdi, bu dört edattan

two of them are possible here.

ikisi burada mümkündür.

Which two?

Hangi ikisi? Bir noktayı anlamak için

You need both of them to be correct to get the point.

her ikisinin de doğru olması gerekir .

Five seconds.

Beş saniye.

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

Come off or come across as blah, blah, blah,

Çıkın ya da falan, falan, filan,

whichever impression you get from someone.

birinden hangi izlenimi edinirseniz edin. Her

If you got both of those correct, you get a point.

ikisini de doğru yaptıysanız, bir puan alırsınız.

If you only got one or none, you didn't get a point.

Sadece bir tane aldıysanız ya da hiç aldıysanız, puan alamadınız.

You owe me a coke.

Bana bir kola borçlusun.

Thanks.

Teşekkürler.

You have a relationship with someone

Biriyle ilişkiniz var

and something, in this case, pizza,

ve bir şey, bu durumda pizza

separates you and destroys the relationship.

sizi ayırır ve ilişkiyi mahveder.

We have a phrasal verb.

Bir öbek fiilimiz var.

Something comes

something you two.

Siz ikiniz bir şey gelir.

(timer ticking)

That pizza obsession, it came between us, and we broke up.

O pizza saplantısı aramıza girdi ve ayrıldık.

Next, a very useful phrasal verb.

Sonra, çok kullanışlı bir deyimsel fiil.

Can you imagine that someone doesn't know who Beyonce is?

Birinin Beyonce'nin kim olduğunu bilmediğini hayal edebiliyor musunuz?

I mean, I imagine that people like that exist,

Yani, böyle insanların var olduğunu hayal ediyorum

but it's crazy, you know?

ama bu delilik, anlıyor musun?

So she doesn't know who Beyonce is,

Yani Beyonce'nin kim olduğunu bilmiyor

but her friend says,

ama arkadaşı

"Just search for her when you get home."

"Eve gittiğinde onu ara" diyor. Çevrimiçi bilgi aramak

A specific phrasal verb which means

anlamına gelen belirli bir öbek fiil

search for information online.

.

So search for a name, a number, an address,

Yani bir isim, numara, adres,

some information in general.

genel olarak bazı bilgiler arayın.

What's that phrasal verb?

Bu öbek fiil nedir?

Look her around?

Etrafına bakar mısın?

Look her up?

Onu ara?

Look her through?

Baktın mı?

Or look her down?

Ya da ona bakmak?

(timer ticking)

(zamanlayıcı çalışıyor) Eve

Just look her up when you get home.

gidince ona bak. Hadi

Let's move on.

devam edelim.

Now, personally, for me, I hate, when I go to the cinema,

Şimdi, kişisel olarak benim için, sinemaya gittiğimde

and someone is talking and they don't stop.

birinin konuşmasından ve durmamasından nefret ediyorum.

Which preposition can we use

when we want to say this guy was talking

Bu adamın

from the start to the end of a movie?

bir filmin başından sonuna kadar konuştuğunu söylemek istediğimizde hangi edatı kullanabiliriz?

Between, amid, throughout, or during?

Arasında mı, ortasında mı, boyunca mı yoksa sırasında mı?

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

Throughout.

Boyunca.

From beginning to end, he was talking throughout the movie.

Baştan sona film boyunca konuşuyordu.

Now, maybe you were thinking,

Şimdi, belki de

"But wait, I can say during, no?"

"Ama bekle, hayır diyebilirim," diye düşündün.

Don't worry, I'll explain at the end of this video.

Merak etmeyin bu videonun sonunda anlatacağım.

When someone is acting like this aggressively,

Birisi böyle agresif davrandığında,

in which direction?

hangi yönde?

Your direction.

Yönünüz.

How can you say that?

Bunu nasıl söylersin?

Which preposition should you use?

Hangi edatı kullanmalısın?

He's being really aggressive at me,

Bana karşı gerçekten saldırgan mı davranıyor,

towards me,

bana karşı mı

or on me?

yoksa bana karşı mı?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

(timer ticking)

(zamanlayıcı tıkırdıyor)

If you got this one correct, (clapping) well done to you.

Eğer bunu doğru anladıysan, (alkışlar) eline sağlık.

You are amazing.

Harikasın.

But if you didn't get it correct,

Ama doğru anlamadıysanız,

if you got this one wrong,

bunu yanlış anladıysanız,

then don't worry, you're very good-looking,

merak etmeyin, çok yakışıklısınız

and lots of people like you.

ve birçok insan sizi seviyor.

And finally,

Ve son olarak,

when you have lots of work to finish and then

bitirmeniz gereken çok işiniz olduğunda ve sonra saate

you look at the time, uh-oh, not much time left,

baktığınızda, uh-oh, fazla zamanım kalmadı

and I have so much to do.

ve benim yapacak çok işim var.

That's the time?

Zamanı geldi mi?

I'm so, which preposition?

Ben öyleyim, hangi edat?

Remember, we want to say,

Unutma,

you are late according to something.

bir şeye göre geç kaldın demek istiyoruz.

You need to do a lot of work,

Çok fazla iş yapmanız gerekiyor,

but you don't have much time to do it.

ancak bunu yapmak için fazla zamanınız yok.

Or maybe everyone else has done the work, and you are...

Ya da belki herkes işi yaptı ve sen...

You are beyond?

Ötede misin?

You are after?

peşinde misin?

Or you're behind?

Yoksa geride misin?

Which preposition?

Hangi edat?

(timer ticking)

(zamanlayıcı ilerliyor)

Oh no, I'm so behind.

Oh hayır, çok gerideyim.

If you got this one correct,

Bunu doğru yaptıysanız,

that's one more point to your total.

toplamınız için bir puan daha.

Now, count all your total correct answers.

Şimdi, tüm doğru cevaplarınızı sayın.

How many out of 10 did you get correct?

10 üzerinden kaçını doğru bildin?

(musical notes)

(müzik notaları)

So thank you for playing.

Çaldığınız için teşekkürler.

Why are you giving this again?

Bunu neden tekrar veriyorsun?

It doesn't work.

işe yaramıyor

Thank you for playing.

Oynadığın için teşekkürler.

How many did you get correct?

Kaç tanesini doğru bildin?

It's between one and 10, remember.

Bir ile 10 arasında, unutma.

If you got between one and three correct answers,

Bir ile üç arasında doğru cevabınız varsa,

you're a stranger to me.

benim için bir yabancısınız.

I don't know who you are.

kim olduğunu bilmiyorum Sen

Who are you?

kimsin?

If you got between four and six correct answers,

Dört ila altı doğru cevabınız varsa,

I like you, but we're not friends yet.

sizi seviyorum ama henüz arkadaş değiliz.

If you got between seven and nine correct answers,

Yedi ile dokuz arasında doğru cevabınız varsa,

you are a great friend to me.

benim için harika bir arkadaşsınız.

I call you I'm sad, but I don't tell you all of my secrets.

Üzgünüm seni ararım ama sana tüm sırlarımı söylemem.

But if you got a perfect 10, a perfect score of 10,

Ama mükemmel bir 10'unuz varsa, mükemmel bir 10 puanınız varsa,

we are best friends.

biz en iyi arkadaşız.

(clapping)

(alkışlar)

Best friends.

En iyi arkadaşlar.

I love you.

Seni seviyorum.

Okay, that first situation.

Tamam, bu ilk durum.

When you describe the level of ability,

Yetenek düzeyini tarif ettiğinizde,

someone is good, bad, rubbish, amazing,

birisi iyidir, kötüdür, çöptür, harikadır,

the preposition is at.

edatıdır.

You're so good at English.

İngilizcede çok iyisin.

For example, me, in school, I was so bad at

Mesela ben okulda

everything.

her şeyde çok kötüydüm.

No, it's rubbish at everything.

Hayır, her şeyiyle çöp.

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

What are you good at and what are you rubbish at?

Neyde iyisin ve neyde çöpsün?

Okay, the for and since thing.

Tamam, için ve beri olayı.

Very quickly.

Çok çabuk.

For is for lengths of time.

Uzun süreler içindir.

For example, I've been working here for two years.

Mesela ben iki yıldır burada çalışıyorum.

Or, I've lived here for six months.

Ya da altı aydır burada yaşıyorum.

Whatever.

Her neyse.

That's a length of time.

Bu uzun bir süre.

But since is for the start of that time.

Ama beri o zamanın başlangıcı içindir.

So if you want to use since here,

Yani burada beri kullanmak istiyorsanız,

we need to make this a time reference, a point in time.

bunu bir zaman referansı, bir zaman noktası yapmalıyız.

So we could say two years ago.

Yani iki yıl önce diyebiliriz.

So I've been working here for two years.

Yani iki yıldır burada çalışıyorum.

Or, I've been working here since two years ago.

Ya da iki yıldan beri burada çalışıyorum.

That's now a time reference.

Bu artık bir zaman referansı.

You could also use it with a year.

Bir yıl ile de kullanabilirsiniz.

So

Peki

what year is it now?

şimdi hangi yıl?

Still 2020.

Hala 2020.

This year never ends.

Bu yıl hiç bitmiyor.

It sucks so bad.

Çok kötü.

Okay, we could say I've been working here since 2018.

Tamam, 2018'den beri burada çalışıyorum diyebiliriz.

That also works.

O da işe yarıyor.

It's a year, it's a time reference.

Bu bir yıl, bu bir zaman referansı.

Just remember, for, length of time,

Sadece zamanın uzunluğunu hatırlayın,

since, time reference, the start of that time period.

çünkü zaman referansı, o zaman diliminin başlangıcı.

Okay, this one, the preposition, over, after a verb,

Tamam, bu, bir fiilden sonra gelen edat,

it can mean do something again.

bir şeyi tekrar yapmak anlamına gelebilir.

For example, start again, start from the beginning.

Örneğin, yeniden başlayın, baştan başlayın.

If, for example, you want to watch a TV show or a movie,

Örneğin bir dizi ya da film izlemek istiyorsanız

again, you could use it in the same way.

yine aynı şekilde kullanabilirsiniz.

Think of this like the prefix re,

Bunu yeniden öneki gibi düşünün,

do something again.

bir şeyi yeniden yapın.

So you could say I want to re-watch all of

Yani The Sopranos'un tamamını yeniden izlemek istiyorum diyebilirsiniz

The Sopranos.

.

Or I want to watch this series over.

Ya da ben bu diziyi baştan izlemek istiyorum. Baştan

You want to do something again from the beginning.

bir şeyi yeniden yapmak istiyorsunuz .

Do it over.

Tekrar yap.

And again, practice this in the comments.

Ve yine, yorumlarda bunu uygulayın. Yapmak

Is there something that you want or need to do over?

istediğiniz veya yapmanız gereken bir şey var mı ?

A test that you need to do over?

Tekrar yapmanız gereken bir test?

Is there a thing that you need to start over?

Baştan başlaman gereken bir şey var mı?

So in this case, the road is in the middle.

Yani bu durumda yol ortadadır.

We use across from when we talk about

things on the other side.

Diğer taraftaki şeylerden bahsederken karşıdan karşıya kullanırız.

Across from me, across from her.

Karşımda, onun karşısında.

But we just say across when we talk about

Ama bu iki şeyi ayıran şey hakkında konuşurken sadece karşı karşıya diyoruz

what separates those two things.

.

Again, try this in the comments.

Bunu yorumlarda tekrar deneyin.

This is the best way to learn.

Öğrenmenin en iyi yolu bu.

Make it unique to your life.

Hayatınız için benzersiz yapın. Gelecekte

Make it something that you might say in the future.

söyleyebileceğin bir şey yap .

Then you'll remember much more easily.

O zaman çok daha kolay hatırlayacaksın.

Now in this situation.

Şimdi bu durumda.

You come off as blah, blah, blah.

Falan filan diye çıkıyorsun.

You come across as blah, blah, blah.

Falan, falan, filan olarak karşımıza çıkıyorsun.

Both mean the same thing.

İkisi de aynı anlama geliyor.

They talk about the impression that you give someone

the first time you meet, for example.

Örneğin, biriyle ilk tanıştığınızda verdiğiniz izlenimden bahsediyorlar.

So who was the last person that you met?

Peki en son tanıştığın kişi kimdi?

How did they come off?

Nasıl çıktılar?

How did they come across?

Nasıl karşılaştılar?

Remember, they both mean the same thing.

Unutma, ikisi de aynı anlama geliyor.

An example that I could give.

Verebileceğim bir örnek. En son

Who's the last person I met?

tanıştığım kişi kim?

Ah, okay.

Ah tamam.

A few months ago, there was a YouTube event in London,

Birkaç ay önce Londra'da bir YouTube etkinliği vardı

and a few educators went there,

ve birkaç eğitimci oraya gitti

and there was one dude who, I love his videos.

ve bir adam vardı , videolarına bayılıyorum.

He does like lawyer videos, is this guy.

Avukat videolarını seviyor, bu adam mı?

Love his videos.

Videolarını seviyorum.

And

I met him and I was like,

Onunla tanıştım ve

"Dude, I watch your videos all the time.

"Dostum, senin videolarını her zaman izliyorum

"You're amazing, you're awesome.

" dedim. Harikasın, harikasın.

"I'm such a big fan."

"Ben büyük bir hayranıyım."

Basically, I shouldn't be allowed to meet new people.

Temel olarak, yeni insanlarla tanışmama izin verilmemeli.

I always come across weird.

Her zaman tuhaf buluyorum.

I come across strange.

garip karşılıyorum

This situation, when something breaks your relationship.

Bu durum, bir şey ilişkinizi bozduğunda.

For example, you or the other person

Örneğin, siz veya karşınızdaki kişi bir şeye

puts too much focus on something and not you,

çok fazla odaklanır ve size değil,

then it comes between you.

o zaman aranıza girer.

It separates you

Sizi ayırır

and ends or destroys your relationship.

ve ilişkinizi bitirir veya yok eder.

So again, try your own example in the comments.

Bu yüzden yine yorumlarda kendi örneğinizi deneyin.

Make it relevant to your life.

Hayatınızla alakalı hale getirin.

That's the way you'll remember it,

Bu şekilde hatırlayacaksın

and I'll correct you.

ve seni düzelteceğim.

This one is a very useful phrasal verb.

Bu çok kullanışlı bir öbek fiildir.

Use it when you want to search for

something or someone online.

Çevrimiçi bir şey veya birini aramak istediğinizde kullanın.

For example, you could look up a music video on YouTube.

Örneğin, YouTube'da bir müzik videosu arayabilirsiniz. En

You could look up your favorite celebrity on Instagram.

sevdiğiniz ünlüyü Instagram'da arayabilirsiniz. Tanımadığınız

You could look up a phone number that you don't recognize.

bir telefon numarasını arayabilirsiniz.

I don't know.

Bilmiyorum. Bunu

I promised I would explain this one, and I'm going to.

açıklayacağıma söz verdim ve açıklayacağım.

So throughout the movie, that means from beginning to end.

Yani film boyunca, bu baştan sona anlamına gelir.

If you said he was talking during the movie,

Film sırasında konuştuğunu söylediyseniz,

yes, it means in the middle of the movie,

evet, filmin ortasında demektir,

but it doesn't mean specifically from start to finish.

ancak baştan sona özel olarak kastetmez.

It just means, I don't know,

Sadece, bilmiyorum,

maybe five minutes at the beginning,

belki başlangıçta beş dakika,

five minutes in the middle.

ortada beş dakika demek.

It's still annoying, but it's not from start to finish.

Hala sinir bozucu, ama baştan sona değil.

Very important difference.

Çok önemli fark.

Of course it's not between, because

Arası değil tabi ki, çünkü

we're not talking about two separate movies,

iki ayrı filmden bahsetmiyoruz

and he's talking in the middle of those two separate movies.

ve o iki ayrı filmin ortasından bahsediyor.

No.

Hayır.

Amid doesn't work either.

Amid de çalışmıyor.

He was talking amid the movie?

Filmin ortasında mı konuşuyordu?

No.

Hayır.

Amid is not for this situation.

Amid bu durum için değil.

But here, when someone acts a certain way in your direction,

Ama burada birileri sizin yönünüzde belli bir şekilde davrandığında, ona

we say towards.

doğru diyoruz.

Someone's being or someone's acting aggressive towards you.

Birisi size karşı saldırgan davranıyor veya davranıyor.

Someone's being very friendly towards you.

Birisi sana karşı çok arkadaşça davranıyor.

Someone's being or acting

Birisi davranıyor mu yoksa rol mü yapıyor

away?

?

Towards.

Karşı.

And finally, this one.

Ve son olarak, bu.

To be behind on your work, for example,

İşinde geri kalmak mesela, ayak

it means you have a lot of work to do to be at pace with,

uydurmak,

to be at the correct point in your work,

işin içinde zamana göre doğru noktada olmak için yapacak çok işin var demektir

according to the time.

.

I know that's a strange...

Bunun garip olduğunu biliyorum...

This is a difficult one to explain.

Bunu açıklaması zor.

So if you know the phrasal verb to catch up,

Yani yetişmek,

to be at the same pace as everyone else,

herkesle aynı hızda olmak deyimsel fiilini biliyorsanız,

or in this case, your workday, your workload,

ya da bu durumda, iş gününüz, iş yükünüz,

you need to catch up, that goes very well with this.

yetişmeniz gerekir, bu buna çok iyi gider.

If you are behind, you need to hurry,

Geride kaldıysanız acele etmeniz,

you need to catch up with your work.

işinize yetişmeniz gerekiyor.

And you can use this for many things actually.

Ve bunu aslında pek çok şey için kullanabilirsiniz.

So for example,

Örneğin,

if there's a TV series,

bir dizi varsa

and you haven't seen the latest episode,

ve son bölümünü izlemediyseniz,

"Oh my god, have you seen all of the episodes

"Aman Tanrım,

"of that TV show that we're both watching?"

şu ikimizin de izlediği dizinin tüm bölümlerini gördün mü?" "

"No, I'm like two episodes behind.

Hayır, ben' iki bölüm geride kalmış gibiyim.

"I need to catch up."

"Yetişmem gerek." Bu

So again, in the comments,

yüzden yine yorumlarda,

practice this using your real examples.

gerçek örneklerinizi kullanarak bunu uygulayın.

Is there a TV series you're behind on,

Geride kaldığınız, yakalamanız gereken bir dizi var mı

something you need to catch up on?

?

For me, it's Westworld.

Benim için Westworld.

I'm still behind.

Hala arkasındayım.

I finished Season One.

Birinci Sezonu bitirdim.

I started Season Two.

İkinci Sezona Başladım.

But I need to catch up, because

Ama yetişmem gerekiyor çünkü

I think Season Three just finished, right?

sanırım Üçüncü Sezon bitti, değil mi?

Anyhoo, yeah, I'm behind on Westworld.

Neyse, evet, Westworld'ün gerisindeyim.

So how many of my best friends are watching right now?

Peki şu anda en iyi arkadaşlarımdan kaç tanesi izliyor?

Let me know in the comments,

Yorumlarda belirtin,

because I don't have any friends in real life.

çünkü gerçek hayatta hiç arkadaşım yok.

Thanks for watching, and I'll see you next time on

İzlediğiniz için teşekkürler, bir dahaki sefere

The Very Hard Preposition Quiz.

The Very Hard Preposition Quiz'de görüşürüz.

(happy music)

(mutlu müzik)