English VERBS of the SENSES! + As if / Like / As though

- [John] I've been talking to dead people for years.

- [John] Yıllardır ölü insanlarla konuşuyorum.

- [Narrator] Today, John Medium

- [Anlatıcı] Bugün, John Medium

meets Becky Beckerson, a YouTuber.

bir YouTuber olan Becky Beckerson ile tanışıyor.

- It seems as though you're looking to connect

-

with someone who has died, am I right?

Ölmüş biriyle bağ kurmaya çalışıyor gibisin, değil mi?

- Um, yeah, so my dad, um-

- Um, evet, bu yüzden babam, um-

- No, no, no, don't tell me anything about him.

- Hayır, hayır, hayır, bana onun hakkında bir şey söyleme.

- Why? - It's okay. We can edit.

- Neden? - Sorun değil. düzenleyebiliriz.

So it sounds as if...

Kulağa sanki...

Yeah, I'm getting a male presence.

Evet, bir erkek varlığı alıyorum.

Did you have a father figure pass recently?

Son zamanlarda bir baba figürü kartınız var mıydı?

- No.

- Hayýr.

- But you just said your father...

- Ama az önce baban dedin...

- Yeah, my dad wants you to ask my uncle-

- Evet, babam amcama sormaný istiyor-

- Shh! Don't tell me anything!

- Sus! Bana bir şey söyleme!

(Becky sighs)

(Becky iç çeker)

It's your mother's brother, right?

Annenin erkek kardeşi, değil mi?

- No. - I'm pretty sure it is.

- Hayýr. - Eminim öyledir.

Who's the B name? Like, buh?

B adı kim? Öyle mi?

Brian, Bob, Bill?

Brian, Bob, Bill?

- (groans) Becky? - And who's Becky?

- (inler) Becky? - Becky kim?

Did she pass? - I'm Becky!

Geçti mi? - Ben Becky'yim!

- Well, see?

- Göreceğiz?

And it looks like there's a scar

Ve bunun etrafında bir yara izi var gibi görünüyor

around this, like, the knee area.

, diz bölgesi gibi.

- Ugh, yes!

- Ah, evet!

Like every kid, I fell off my bike,

Her çocuk gibi ben de bisikletten düştüm

and now I have a scar there.

ve şimdi orada bir yara izim var.

Can you please just ask my uncle

Lütfen amcama

where he left his PlayStation?

PlayStation'ını nereye bıraktığını sorar mısınız?

Because we can't find it and my dad wants to play it.

Çünkü bulamıyoruz ve babam oynamak istiyor.

- Shh! It doesn't work that way!

- Şşşt! Bu şekilde çalışmıyor!

- Then why am I here?

- O zaman neden buradayım?

- Ah, so Becky, it seems

- Ah, yani Becky, görünüşe

as though we have your brother here,

göre kardeşin burada

and he loves you and he's watching you.

ve seni seviyor ve seni izliyor.

- Oh, really? That's weird, because he's still alive, too.

- Gerçekten mi? Bu garip, çünkü o da hala yaşıyor.

- Um, well, who's this, then? (inhuman creature screeching)

- O zaman bu kim? (insanlık dışı yaratık bağırır)

- I'm leaving.

- Gidiyorum.

It seems to me, John Medium,

Bana öyle geliyor ki, John Medium,

as though you're full of (beep).

(bip) ile doluymuşsun gibi.

- Stupid.

- Aptal.

All right.

Elbette.

- Verbs of the senses.

- Duyu fiilleri.

You need these every day when you speak English,

Bunlara her gün İngilizce konuşurken, yemek

when you eat, drink, guess about a situation,

yerken, içerken, bir durum hakkında tahminde bulunurken,

when you talk to someone, when you smell their hair.

biriyle konuşurken, saçlarını koklarken ihtiyacınız oluyor.

So many situations.

Pek çok durum.

So let's learn how to use all of them correctly in English.

Öyleyse hepsini İngilizce'de doğru kullanmayı öğrenelim.

(relaxed music)

(rahat müzik)

Look, feel, smell, taste, and sound.

Bak, hisset, kokla, tat ve ses. Bu duyuları

When you actively use those senses, like...

aktif olarak kullandığınızda , örneğin...

"She is looking at him intensely."

"Yoğun bir şekilde ona bakıyor."

Here, we'll use an adverb.

Burada bir zarf kullanacağız.

That describes how we are actively doing something,

Bu, aktif olarak bir şeyi nasıl yaptığımızı,

in this case, looking.

bu durumda baktığımızı açıklar.

"Intensely." The adverb. (sniffs)

"Yoğun." zarf (koklar)

I'm smelling my phone carefully. An adverb.

Telefonumu dikkatlice kokluyorum. Bir zarf.

The adverb describes how I actively use that sense.

Zarf, bu anlamı nasıl aktif olarak kullandığımı açıklar.

Or you can describe

Ya da

how something hits your senses, like this.

bir şeyin nasıl duyularınıza çarptığını tarif edebilirsiniz, bunun gibi.

"Mmm! It smells like onion and garlic."

"Mmm! Soğan ve sarımsak gibi kokuyor."

By the way, we all agree that onion and garlic frying

Bu arada, soğan ve sarımsağın

in butter, oh, my God, that is the best smell ever.

tereyağında kızartılmasında hemfikiriz, aman Tanrım, bu şimdiye kadarki en güzel koku.

Like, we all agree on that, right? Mmm.

Mesela, hepimiz bu konuda hemfikiriz, değil mi? Mmm.

Anyway, when something hits your senses,

Her neyse, bir şey duyularınıza çarptığında,

use that sense verb with "like"

o duyu fiilini

only when this is a noun.

yalnızca bu bir isim olduğunda "gibi" ile kullanın.

It smells like onion and garlic.

Soğan ve sarımsak gibi kokuyor.

Hmm. Hungry.

Hmm. Aç.

Often, I have to tell my friends,

Çoğu zaman arkadaşlarıma

"This is a veggie burger.

"Bu bir vejeteryan burger.

It tastes just like real meat. Right?"

Tadı gerçek et gibi. Değil mi?"

When you want to say

"this is exactly the same as this,"

"Bu tam olarak bununla aynı" demek istediğinizde,

use "it's just like," again, with a noun.

bir isim ile tekrar "bu tıpkı bunun gibi" kullanın.

If you want to describe using an adjective...

Bir sıfat kullanarak tarif etmek istersen...

"It smells nice."

"Güzel kokuyor."

"It tastes bad."

"Tadı kötü."

With an adjective, just the sense verb. No "like."

Bir sıfatla, sadece duyu fiili. "Beğenmek" yok.

Okay, let's quickly practice this.

Tamam, hızlıca bunu pratik edelim.

If you have my eBook, lots of practice in there.

E-Kitabımı aldıysanız, orada bol bol pratik yapın.

But if you don't, don't worry.

Ama yapmazsan, endişelenme.

Practice in the comments or practice in your notes.

Yorumlarda pratik yapın veya notlarınızda pratik yapın.

Look around you.

Etrafına bak.

What can you see, smell, taste, feel?

Ne görebilir, koklayabilir, tadabilir, hissedebilirsiniz?

Maybe you're eating something while you watch this.

Belki bunu izlerken bir şeyler yiyorsundur .

Is that weird?

Garip değil mi?

I don't know.

Bilmiyorum. Seninle

It's probably weirder that I'm talking

konuşup

to you and watching you while you eat.

yemek yerken seni izlemem muhtemelen daha garip.

Describe that food!

O yemeği tarif et!

How does it taste?

Tadı nasıl?

How does it smell?

Nasıl kokuyor?

Is there a pillow near you?

Yakınında bir yastık var mı?

Your clothes, the pen in your hand, how does it feel?

Kıyafetlerin, elindeki kalem nasıl bir duygu?

Practice this right now in the comments,

Bunu hemen şimdi yorumlarda,

in your notes, or, as I said, in my eBook,

notlarınızda veya dediğim gibi patreon.com'da bulunan e-Kitabımda

available on patreon.com or on my website, papateachme.com.

veya web sitem papateachme.com'da uygulayın.

Getting more advanced now,

Şimdi daha da ilerleyerek,

she wants to describe his appearance,

onun görünüşünü,

how he looks, using a full sentence.

nasıl göründüğünü tam bir cümle kullanarak anlatmak istiyor.

"Are you okay?

"İyi misin?

You look like you haven't slept."

Uyumamış gibi görünüyorsun."

In this case, with a full sentence,

Bu durumda, tam bir cümle ile,

use sense verb + "like" + that full sentence

duyu fiilini + "gibi" + o tam cümleyi kullanın

or change "like"

veya "

to "as if" or "as though."

beğen" i "gibi" veya "sanki" olarak değiştirin.

"You look as though you haven't slept."

"Uyumamış gibi görünüyorsun."

"You look like you haven't slept."

"Uyumamış gibi görünüyorsun."

"You look as if you haven't slept."

"Uyumamış gibi görünüyorsun."

They all mean the same thing.

Hepsi aynı şeyi ifade ediyor.

They work the same.

Aynı şekilde çalışırlar.

Not really any difference in meaning.

Aslında anlam farkı yok.

Use whichever one you want.

Hangisini istersen onu kullan.

The only real difference

Tek gerçek fark,

is these two sound a bit more formal.

bu ikisinin kulağa biraz daha resmi gelmesi.

But don't worry.

Ama endişelenme.

You can use all three and it's fine.

Üçünü de kullanabilirsiniz ve sorun değil.

Or you could act like a detective

Veya bir dedektif gibi davranabilir

and say what you think a situation is.

ve bir durumun ne olduğunu düşündüğünüzü söyleyebilirsiniz.

It's like you're guessing.

Sanki tahmin ediyorsun.

You can use that verb "seem."

"Görünmek" fiilini kullanabilirsin.

For example, if your teacher asks you

Örneğin, öğretmeniniz size

"Have you done your homework?"

"Ödevinizi yaptınız mı?"

and you haven't done it, but you still say yes,

yapmamışsın ama yine de evet dersen

they might look at your face and not believe you.

yüzüne bakıp inanmayabilirler.

Like, "It seems you're lying."

"Yalan söylüyorsun gibi görünüyor."

Yes, there's something missing here.

Evet, burada eksik olan bir şey var.

But remember, "seems,"

Ama unutmayın, "görünüyor"

it means "when I observe this situation,

demek, "ben bu durumu gözlemlediğimde,

this is my guess.

bu benim tahminim.

This is what I think."

Benim düşüncem bu" demektir.

Remember, you can use "like,"

Unutmayın, "like", "

"as if," or "as though."

as if" veya "as like" kullanabilirsiniz.

"It seems like you're lying."

"Yalan söylüyor gibisin."

"It seems as if you're lying."

"Yalan söylüyor gibisin."

"It seems as though you're lying."

"Yalan söylüyor gibisin."

Again, you're saying, "I don't know 100%,

Yine diyorsunuz ki, "Yüzde yüz bilmiyorum

but when I observe this situation,

ama bu durumu gözlemlediğim zaman

this is what I see."

şunu görüyorum."

Or hear or smell or taste. Whatever.

Veya duyun, koklayın veya tadın. Her neyse.

So again, with "like," "as though," "as if,"

Yani yine, " gibi", "sanki", "sanki" ile

you're saying, "From my perspective,

, "Benim açımdan,

this is how I understand this situation."

bu durumu böyle anlıyorum" diyorsunuz.

So we could use other verbs with that structure, like this.

Yani bu yapıya sahip diğer fiilleri kullanabiliriz, bunun gibi.

For example, if someone you care about keeps farting

Örneğin, değer verdiğiniz biri osurmaya devam ediyorsa

and you want them to stop but they don't stop,

ve siz onun durmasını istiyorsanız ama o durmuyorsa,

you could say this.

bunu söyleyebilirsiniz.

"You fart like you don't care that I can smell it!"

"Kokunu almamı umursamıyormuş gibi osuruyorsun !"

Remember, we're describing how something is,

Hatırlayın, biz bir şeyin nasıl olduğunu tarif ediyoruz,

so we can, because this is a full sentence,

böylece yapabiliriz, çünkü bu tam bir cümledir, bu tam cümleyle

use "as if" or "as though" with that full sentence.

"as if" veya "as like" kullanabiliriz .

"You fart as if you don't care that I can smell it."

"Kokunu almamı umursamıyormuş gibi osuruyorsun ."

And remember, if you use a noun, you can't use "as if"

Ve unutmayın, eğer bir isim kullanıyorsanız, bir isimle "as-if"

or "as though" with a noun, only "like."

veya "as-şek" kullanamazsınız, sadece "like" kullanabilirsiniz.

"Ugh, you fart like a vegetarian!"

"Ah, bir vejeteryan gibi osuruyorsun!"

Okay, let's put everything from this lesson together

Tamam, bu dersteki her şeyi

in this example.

bu örnekte bir araya getirelim. Ertesi sabah

When you drink too much,

çok fazla içtiğinizde

the next morning, how do you feel?

kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Bu durumda nasıl hissettiğinizi açıklamak için

You could use an adjective, a noun, or a full sentence

bir sıfat, isim veya tam bir cümle kullanabilirsiniz

to describe how you feel in this situation.

.

But remember the rules.

Ama kuralları hatırla.

Sense verb with what for each of them?

Her biri için ne ile anlam fiili?

I'll work with you.

seninle çalışacağım

Just shout at the screen.

Sadece ekrana bağır.

"I feel terrible."

"Ben kötü hissediyorum."

That's an adjective.

Bu bir sıfat.

So nothing then.

Yani hiçbir şey o zaman.

"I feel terrible."

"Ben kötü hissediyorum."

Next is a noun.

Sonraki bir isimdir.

"I feel a zombie"? No.

"Kendimi bir zombi gibi hissediyorum" mu? Hayır.

"I feel like a zombie."

"Kendimi bir zombi gibi hissediyorum."

Noun + like.

isim + beğeni.

The full sentence, what can we use?

Tam cümle, ne kullanabiliriz?

Well, we can use that "like" again

Pekala, bu "beğen" i

or two other options.

veya diğer iki seçeneği tekrar kullanabiliriz.

Do you remember what they were?

Ne olduklarını hatırlıyor musun?

"I feel as though," "I feel as if"

"Sanki hissediyorum", "Sanki hissediyorum"

with that full sentence.

tam bu cümle ile.

"Ugh, I'm so hungover.

"Ah, çok akşamdan kalmayım. Kafama çekiçle

I feel as though I got in the head with a hammer."

girmiş gibi hissediyorum ."

And remember, when you make a guess about a situation,

Ve unutmayın, bir durum hakkında tahminde bulunduğunuzda

you can use this: "You seem."

şunu kullanabilirsiniz: "Görünüyorsun."

Remember, this means "from the appearance

Unutma, bu "

of this situation, this is what I think."

bu durumun görünümünden yola çıkarak düşündüğüm şey bu" anlamına geliyor.

Let's use a full sentence.

Tam bir cümle kullanalım.

"You seem you drank a lot last night."

"Dün gece çok içmiş gibisin."

Is that correct? No.

Bu doğru mu? Hayır.

You're right. It's not correct.

Haklısın. Bu doğru değil.

What do we need there?

Orada neye ihtiyacımız var?

Exactly the same as this.

Bunun tamamen aynısı.

We could use "like,"

"Beğenmek", "

"as if," or "as though."

gibi" veya "gibi" kullanabiliriz.

"You seem as if you drank a lot last night."

" Dün gece çok içmiş gibisin."

"You seem like you drank a lot last night."

" Dün gece çok içmiş gibisin."

A common mistake that I have to correct is this one.

Düzeltmem gereken yaygın bir hata bu.

So remember, I said

Unutma,

if you just use an adjective, don't use "like."

sadece bir sıfat kullanırsan "beğen" kullanma dedim.

If it's a noun, use "like."

Bu bir isimse, "beğen" kullanın.

Here, we've got both an adjective and a noun.

Burada hem bir sıfatımız hem de bir ismimiz var.

Well, it doesn't matter what comes first.

Neyin önce geldiği önemli değil.

If there is a noun, use "like."

Bir isim varsa, "beğen" kullanın.

"Maria seems like a nice person."

"Maria iyi birine benziyor."

"Maria seems nice." (clicks tongue)

"Maria hoş görünüyor." Pekala

All right, final practice.

, son alıştırma.

Oh, hey, Stella.

Selam Stella.

Okay, you see someone who's very beautiful.

Tamam, çok güzel birini görüyorsun.

Very, very pretty.

Çok, çok güzel.

You want to tell her that.

Bunu ona söylemek istiyorsun.

So how can you tell her using "you look"?

Peki ona "görüyorsun" kelimesini kullanarak bunu nasıl söyleyebilirsin?

Tell her how pretty she is using "you look"

Ona "görünüyorsun" kelimesini ne kadar güzel kullandığını

and then an adjective, a noun, or a full sentence,

ve ardından "Bir moda şovundan yeni çıkmış gibi görünüyorsun" gibi bir sıfat, isim veya tam bir cümle kullandığını söyle

like "You look as if you just came from a fashion show."

.

Practice that in the comments or in your notes

Bunu yorumlarda veya notlarınızda

or, as I say, in my eBook.

veya dediğim gibi e-Kitabımda uygulayın.

You can get it on patreon.com/papateachme

or papateachme.com, my official website.

Resmi web sitem olan patreon.com/papateachme veya papateachme.com adresinden edinebilirsiniz. Yorumlarda beğendiğim örneklere

I'll give little hearts to my favorite examples

minik kalpler vereceğim

in the comments, and I'll see you in the next class.

, bir sonraki derste görüşmek üzere.

Bye. (mellow music)

Hoşçakal. (yumuşak müzik)