How to use "WOULD" like a native English speaker

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- I remember when I was a baby,

- Bebekken hatırlıyorum,

I would go out every day

her gün dışarı çıkar

and play outside.

ve dışarıda oynardım.

- Granddad I can't play on the street,

- Dede ben sokakta oynayamam,

there's like a million cars out there.

dışarıda milyonlarca araba var.

- I would just go outside and play with the cars.

- Dışarı çıkıp arabalarla oynardım.

- Mom, grandad's going strange again.

- Anne, büyükbabam yine garipleşiyor.

She said this would happen.

Bunun olacağını söyledi.

- Uh-oh!

- Uh-oh!

- What?

- Ne?

- Accident.

- Kaza.

- Ah, ah.

- Ah ah.

- I would prefer it if you didn't tell anyone

-

about my situation here.

Buradaki durumumu kimseye söylememeni tercih ederim.

- So disgusting.

- Çok iğrenç.

Would you like a towel or something for the-

Havlu falan ister misin-

- Um, actually Timmy a new pair of pants would be better.

- Um, aslında Timmy'ye yeni bir pantolon daha iyi olur.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Every time I as you a question,

- Ben size her soru sorduğumda,

write your answer in your notes.

cevabınızı notlarınıza yazın.

Then at the end of the video

Ardından videonun sonunda

write your notes in the comments.

notlarınızı yorumlara yazın.

First, of course you probably know this one,

İlk olarak, elbette muhtemelen bunu biliyorsunuzdur,

this is when you make softer, more polite questions

bu daha yumuşak, daha kibar sorular

or requests.

veya isteklerde bulunduğunuz zamandır.

If I am at a pancake restaurant

Bir gözleme restoranındaysam

and the waiter wants to offer me more pancakes,

ve garson bana daha fazla krep ikram etmek isterse,

what's his question?

sorusu ne olur?

Do you want more pancakes?

Daha fazla krep ister misin?

A waiter should be polite, formal, right?

Bir garson kibar, resmi olmalı, değil mi?

So he won't say do you want, no.

Yani ister misin, hayır demez.

Would you like more pancakes?

Daha fazla gözleme ister misin?

Yes please, all of them.

Evet lütfen hepsini.

So with offers or requests,

Bu nedenle, teklifler veya taleplerde,

changing want to would like,

istek yerine geçmek

it just sounds softer, more polite,

kulağa daha yumuşak, daha kibar,

more (kissing sound effect).

daha fazla (öpüşme sesi efekti) geliyor.

Actually we can make this more polite.

Aslında bunu daha kibar hale getirebiliriz.

Lets add the word mind.

Akıl kelimesini ekleyelim.

Give me a lift to the station.

Beni istasyona bırak.

To give someone a lift,

Birini arabanıza bindirmek,

that means to take someone in your car,

drive them to a place.

onu bir yere götürmek demektir.

In this case she wants a lift to the train station.

Bu durumda tren istasyonuna bir asansör istiyor.

Usually, if you have a request you want to be polite.

Genellikle, bir isteğiniz varsa kibar olmak istersiniz. Bu

So she should change this to would

yüzden bunu will

and the word mind, it sounds much more polite.

ve mind kelimesiyle değiştirmeli, kulağa çok daha kibar geliyor.

Would you mind give me a lift?

Beni bırakır mısın?

Okay there is one problem here.

Tamam, burada bir sorun var.

With this expression, would you mind,

Bu ifadeyle, sakıncası yoksa,

you need to change that verb to an ING,

o fiili bir ING'ye,

an ING form.

bir ING formuna dönüştürmeniz gerekir.

Would you mind giving me a lift?

Beni bırakır mısın?

That sounds much better, much more polite.

Kulağa çok daha iyi geliyor, çok daha kibar.

If he wants to say yes that's okay,

Evet demek istiyorsa,

he can reply no, I don't mind.

hayır diye cevap verebilir, umurumda değil.

So again do you mind or would you mind,

Yani yine umursuyor musun yoksa umursuyor musun,

it just means is it a problem?

bu sadece bir sorun mu olduğu anlamına mı geliyor?

So his answer no, it's not a problem.

Yani cevabı hayır, sorun değil.

No, I don't mind.

Hayır, umrumda değil.

Your first question,

İlk sorunuz,

think of a polite request that you want to ask someone.

birine sormak istediğiniz kibar bir istek düşünün.

Use the word would in your request.

İstekte kelimesini kullanın.

Remember write all your answers

Tüm cevaplarınızı notlarınıza yazmayı unutmayın

in your notes, then at the end of the video

, videonun sonunda

write those notes in the comments and I'll reply.

o notları yorumlara yazın, ben de cevaplayayım.

Lets meditate.

Meditasyon yapalım.

You ready?

Hazır mısın? Do'yu

How else can we use would?

başka nasıl kullanabiliriz?

What does it mean?

Bu ne anlama geliyor?

Would?

İstemek?

It's the past of will, that's easy.

Bu iradenin geçmişi, bu kolay.

Okay so yes, but

Tamam, evet, ama

how does that work?

bu nasıl çalışıyor?

Explain to me.

Bana açıkla.

Okay so tomorrow I will go out,

Tamam, yarın dışarı çıkacağım

but today I would stay at home.

ama bugün evde kalacaktım.

No, see no, no high five for you.

Hayır, bak hayır, sana beşlik çakmak yok.

That's not correct.

Bu doğru değil.

Okay as a past of will, let me explain.

Tamam geçmiş olsun diye açıklayayım.

Okay so when you're a child you have ideas

Tamam, çocukken

about when you're grown up,

büyüyünce

what are you going to do?

ne yapacaksın diye fikirlerin var.

So this kid is saying when I grow up

Yani bu çocuk büyüyünce

I will be an astronaut.

astronot olacağımı söylüyor.

Okay so lets go to the future.

Tamam o zaman geleceğe gidelim.

Okay now in the future this is him as an adult,

Tamam, şimdi gelecekte bu bir yetişkin olarak o

and he wants to say from a baby I knew

ve bir bebekten

this was my future.

bunun benim geleceğim olduğunu bildiğimi söylemek istiyor.

We talked about the future here,

Burada gelecekten bahsettik,

but now he's referencing the past about the future,

ama şimdi, eğer mantıklıysa , gelecek hakkında geçmişten bahsediyor

if that makes sense.

.

So we change the future to a past.

Yani geleceği geçmişe çeviriyoruz.

How do we do that?

Bunu nasıl yaparız?

We change will to would.

will'i will olarak değiştiriyoruz.

So true story, for me,

Yani gerçek hikaye, benim için

when I was a child I thought I would be a magician.

çocukken sihirbaz olacağımı düşündüm.

To be honest I'm kind of disappointed

Dürüst olmak gerekirse, sihirbaz olmadığım için biraz hayal kırıklığına uğradım

that I'm not a magician.

.

Question two for your notes,

Notlarınız için ikinci soru,

when you were a child,

çocukken

what did you think you would do as a grown up?

büyüyünce ne yapacağınızı düşünüyordunuz? Bunu

Another common way we use this is very British,

kullanmanın bir başka yaygın yolu da,

talking about the weather.

hava durumu hakkında konuşurken oldukça İngilizdir.

So you look outside your window,

Yani pencerenizden dışarı bakarsınız,

you see a few clouds, some good sun.

birkaç bulut ve güzel bir güneş görürsünüz.

Okay, I feel confident, I feel optimistic.

Tamam, kendime güveniyorum, iyimser hissediyorum.

I think it will be sunny today, I think.

Sanırım bugün hava güneşli olacak.

But this is England.

Ama burası İngiltere.

So you decide to wear shorts and a t-shirt.

Yani şort ve tişört giymeye karar veriyorsunuz.

But you forgot you live in England

Ama İngiltere'de yaşadığınızı

and it rains all the time.

ve sürekli yağmur yağdığını unuttunuz.

So now you're wet and you're cold

Yani şimdi ıslanmışsın, üşümüşsün

and very disappointed.

ve çok hayal kırıklığına uğramışsın.

Why?

Neden?

Because of a past thought.

Geçmiş bir düşünce yüzünden.

So how can we express that?

Peki bunu nasıl ifade edebiliriz?

Ugh, I thought it would be sunny today.

Ah, bugün havanın güneşli olacağını düşünmüştüm.

Again, it's a past thought about the future.

Yine, gelecek hakkında geçmiş bir düşüncedir.

So would is not simply the past of will, no.

Yani sadece iradenin geçmişi değil, hayır.

Think of it this way,

Şöyle düşünün,

would, it's the future from the past.

olur, geçmişten gelen gelecek.

Another way might be reported speech.

Başka bir yol da rapor edilen konuşma olabilir.

There's a party tonight

Bu akşam bir parti var

and you're wondering oh who's going to bring the beer?

ve birayı kim getirecek diye merak ediyorsunuz.

And he remembers that he had a conversation

Ve

with his friend Becky.

arkadaşı Becky ile bir konuşma yaptığını hatırlıyor.

She said this: "I'll bring the beer,"

Şunu söyledi: "Birayı getireceğim"

but remember this is from the past,

ama bunun geçmişte kaldığını unutmayın, o

so how does he report that speech?

konuşmayı nasıl aktarıyor?

Oh yeah Becky said she would bring the beer.

Oh evet, Becky birayı getireceğini söyledi.

Or contract it, she said she'd bring the beer.

Ya da sözleşme yap, birayı getireceğini söyledi.

So again in reported speech you're bringing the future

Dolaylı konuşmada yine geçmişten geleceği getiriyorsunuz

from the past.

.

In that way it's okay to use would

Bu şekilde,

as a past of will.

will'i bir irade geçmişi olarak kullanmakta bir sakınca yoktur.

Because as you know, in reported speech

Çünkü bildiğiniz gibi, dolaylı anlatımda

the verbs, they go back one form,

fiiller, bir biçim

or one back in history.

ya da tarihte bir geri giderler. Will'i iradenin geçmişi olarak

Another way you can use would as a past of will

kullanabileceğiniz başka bir yol da

is in the negative.

olumsuzdur. Bir

You can use it to say that something

şeyin

or someone refused to do something.

veya birinin bir şeyi yapmayı reddettiğini söylemek için kullanabilirsiniz.

For example, in the morning you are trying to go to work,

Örneğin sabah işe gitmeye çalışıyorsunuz ve

so you get in your car (door closing),

arabanıza biniyorsunuz (kapı kapanıyor)

but this happens.

ama bu oluyor.

(engine turning over)

(motor çalışıyor)

Nothing.

Hiçbir şey.

The car won't start.

Araba çalışmıyor.

It refuses to start.

Başlamayı reddediyor.

So when you finally arrive at work

Sonunda işe vardığınızda

you can tell your boss,

patronunuza,

I'm sorry, I'm sorry I'm late,

özür dilerim, özür dilerim geç kaldım,

I'm late I know, I'm sorry, I'm sorry.

geç kaldım biliyorum, özür dilerim, özür dilerim diyebilirsiniz.

The car wouldn't start,

Araba çalışmıyordu,

I had to run.

koşmak zorunda kaldım.

So we changed the car won't start,

Bu yüzden, araba çalışmıyor,

now it refuses to start,

şimdi başlamayı reddediyor,

to a past tense, before,

geçmiş zamana geçtik, daha önce,

the car wouldn't start.

araba çalışmıyordu.

You can use this for other machines,

Bunu diğer makineler için kullanabilirsiniz,

like I think my laptop's broken,

sanırım dizüstü bilgisayarım bozuldu,

it won't turn on.

açılmıyor gibi.

But yeah it means refused to do something.

Ama evet, bir şeyi yapmayı reddetmek anlamına gelir.

Refused to work usually.

Genellikle çalışmayı reddeder.

But lets us a human example.

Ama bize bir insan örneği verir.

You want to go to the cinema with your friend,

Sen arkadaşınla sinemaya gitmek istiyorsun

but your friend doesn't want to go.

ama arkadaşın gitmek istemiyor.

So she goes to the cinema alone.

Bu yüzden sinemaya yalnız gider.

And she wants to say my friend refused to come with me.

Ve arkadaşımın benimle gelmeyi reddettiğini söylemek istiyor.

Lets change this.

Bunu değiştirelim.

My friend wouldn't, now do we use to or no,

Arkadaşım yapmazdı, şimdi alıştık mı hayır mı

what do you think?

sizce?

This is a motor verb, no to after this.

Bu bir motor fiildir, bundan sonra hayır.

My friend wouldn't come with me.

Arkadaşım benimle gelmiyordu.

Worst friends ever.

Şimdiye kadarki en kötü arkadaşlar.

So question three?

Yani soru üç?

I think three, I've already lost count.

Sanırım üç, sayımı çoktan kaybettim. Bir

The next question, if I ask my friend to send

sonraki soru, eğer arkadaşımdan

me a photo of her new puppy

bana yeni yavrusunun bir fotoğrafını göndermesini istersem

and she says yeah, yeah, yeah

ve o evet, evet, evet,

I'll do it later, what did she say?

daha sonra yaparım derse, ne dedi?

Write it in reported speech.

Dolaylı konuşmada yazın.

The next question, when was the last time

Bir sonraki soru, arkadaşınız en son ne zaman

that your friend refused to join you

for an event or to something?

bir etkinlik veya başka bir şey için size katılmayı reddetti?

What happened?

Ne oldu?

Why?

Neden?

Remember to use wouldn't in your answer.

Cevabınızda won't kullanmayı unutmayın.

Okay next we can use would to talk about

Pekala, şimdi,

hypothetical or unreal events or situations.

varsayımsal veya gerçek dışı olaylar veya durumlar hakkında konuşmak için will kullanabiliriz.

This is also known as the second conditional.

Bu ikinci koşul olarak da bilinir .

You don't need to remember that,

Bunu hatırlamana gerek yok

but that's the name of this grammar.

ama bu gramerin adı bu.

I made a whole video about this grammar,

Bu dilbilgisi ile ilgili bütün bir video yaptım,

you can watch it by clicking here.

buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.

But basically it just means you're talking about

Ama temelde bu sadece

hypothetical situation, it's not real.

varsayımsal bir durumdan bahsettiğiniz anlamına gelir, bu gerçek değildir.

It's imaginary.

Bu hayali.

It's this one.

bu bu Şu an veya gelecek için

You imagine a different situation

farklı bir durum hayal ediyorsunuz

for right now or the future.

.

You use would in this way.

Bu şekilde will kullanırsınız.

If I had lots of money I would travel.

Çok param olsa seyahat ederdim.

An imaginary situation, that verb is past,

Hayali bir durum, olsaydı o fiil geçmişti

if I had.

.

You mean present, but the verb is past.

Şimdiyi kastediyorsun, ama fiil geçmiş.

If I had lots of money,

Çok param olsa

I would travel.

seyahat ederdim.

Another example, probably you are not in England right now,

Başka bir örnek, muhtemelen şu anda İngiltere'de değilsiniz

but if you were in England right now,

ama şu anda İngiltere'de olsaydınız

you would eat English food, right?

İngiliz yemeği yerdiniz değil mi?

Because English food is the best.

Çünkü İngiliz yemekleri en iyisidir.

I'm kidding.

Şaka yapıyorum.

In England we don't eat English food, it's disgusting.

İngiltere'de İngiliz yemeği yemeyiz, iğrenç.

We eat your food.

Yemeğinizi yiyoruz.

But again, if you want a more complete explanation

Ama yine de, bu dilbilgisi formunun

of the second conditional of this grammar form

ikinci şart koşullu hakkında daha eksiksiz bir açıklama istiyorsanız,

you can click here to watch that video.

o videoyu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Or if you feel confident in your notes,

Veya notlarınıza güveniyorsanız,

here's the next question.

sıradaki soru burada. En

If you met your favorite person,

sevdiğiniz kişiyle, en

your favorite celebrity,

sevdiğiniz ünlüyle tanışsaydınız,

who would you meet?

kiminle tanışırdınız?

What would you say?

Ne dersin?

What would you do?

Sen ne yapardın? Bana

Let me know.

bildirin.

Now also that grammar form

Şimdi bu gramer formu

is very useful when giving advice

tavsiye verirken

or giving recommendations.

veya tavsiye verirken çok faydalıdır.

An example,

Örneğin,

she has to break up with her boyfriend today

bugün erkek arkadaşından ayrılması gerekiyor

and she needs advice.

ve tavsiyeye ihtiyacı var.

She needs some suggestions,

Bazı önerilere,

some recommendations about how to do it.

nasıl yapılacağına dair bazı tavsiyelere ihtiyacı var.

I have to break up with John today,

Bugün John'dan ayrılmam gerekiyor,

should I do it by email?

bunu e-posta ile mi yapmalıyım?

Well her friend can offer advice,

Arkadaşı tavsiye verebilir,

can offer recommendations using would,

will kullanarak,

using that grammar form.

o gramer formunu kullanarak tavsiyelerde bulunabilir.

I'd do it face to face.

Yüz yüze yapardım.

It removes the if I were you sentence.

Ben senin yerinde olsam cümlesini kaldırır.

So it sounds like and it feels like

Yani kulağa öyle geliyor ve falan filan demelisin gibi geliyor,

you should blah, blah, blah,

but what she says is I would blah, blah, blah.

ama onun söylediği şey ben falan yapardım falan filan.

Also, side note, really?

Ayrıca, yan not, gerçekten mi?

If you have to break up with someone,

Birinden ayrılmak zorunda kalsan,

how would you do it?

bunu nasıl yapardın?

People always say break up with someone face to face,

İnsanlar hep yüz yüze ayrılın derler,

no, if someone broke up with me,

hayır biri benden ayrıldıysa

just be like I don't love you anymore, bye.

artık seni sevmiyorum gibi ol hoşçakal. Bir

The next question is,

sonraki soru,

your friend has to break up with someone,

arkadaşınız birinden ayrılmak zorunda,

what would you do?

ne yapardınız?

Give them advice, give them recommendations.

Onlara tavsiyeler verin, tavsiyeler verin.

Now that is for present unreal situations,

Şimdi bu, mevcut gerçek dışı durumlar için,

but what about past unreal situations?

peki ya geçmişteki gerçek dışı durumlar?

That's called the third conditional.

Buna üçüncü koşul denir.

And again I have a whole video explaining it.

Ve yine bunu açıklayan koca bir videom var.

You can click here to watch that,

İzlemek için buraya tıklayabilirsiniz

but the short explanation is this.

ama kısa açıklama bu kadar.

Okay today you went to school,

Tamam bugün okula gittin,

you went to work,

işe gittin

but lets imagine that you didn't

ama diyelim ki

go to work or school.

işe ya da okula gitmedin.

Lets imagine that you did something else.

Başka bir şey yaptığınızı düşünelim.

What did you do?

Ne yaptın?

So the correct form of that would be

Yani bunun doğru şekli

if you hadn't gone to school or work,

okula ya da işe gitmeseydin

what would you have done?

ne yapardın?

Now don't worry, many people will need

Şimdi endişelenmeyin, birçok insan

more of an explanation than just this,

bundan daha fazla açıklamaya ihtiyaç duyacak

and that's fine, click here

ve sorun değil,

to watch a full explanation,

a full video all about this grammar form.

bu gramer formuyla ilgili tam bir açıklama, tam bir video izlemek için burayı tıklayın.

But again if that is enough for you,

Ama yine de bu sizin için yeterliyse,

lets move on.

devam edelim.

And that is your next question.

Ve bu bir sonraki sorunuz.

If you hadn't gone to school,

Okula gitmeseydin,

if you hadn't gone to work today,

bugün işe gitmeseydin

what would you have done?

ne yapardın?

Would you have gone shopping?

Alışverişe gider miydin?

Would you have stayed in bed all day?

Bütün gün yatakta kalır mıydın?

I would have.

Olurdum.

Now remember, like I said before,

Şimdi unutmayın daha önce de söylediğim gibi

you can give advice, you can give recommendations

nasihat verebilirsiniz,

with that second conditional.

o ikinci şartla nasihat verebilirsiniz.

It's the same with a third conditional,

Üçüncü bir şartlı koşulla aynı,

but about past events.

ancak geçmiş olaylarla ilgili.

It's not helpful and really you're just telling that person

Yararlı değil ve gerçekten o kişiye

oh you made a mistake?

bir hata yaptığını mı söylüyorsun?

Yeah see if I were you,

Evet, senin yerinde olsaydım,

I, I, I never make mistakes.

ben, ben, ben asla hata yapmam.

I'm better than you.

Senden daha iyiyim.

Yeah kind of annoying.

Evet biraz can sıkıcı.

But you might hear it and you might want to use it.

Ama onu duyabilir ve kullanmak isteyebilirsiniz.

I mean for example,

Yani mesela

he missed his flight because he slept too long.

çok uyuduğu için uçağını kaçırdı.

He overslept.

Uyuyakaldı.

And his very unhelpful friend will say

Ve çok yararsız arkadaşı,

oh that sucks, I wouldn't have slept so late.

ah bu berbat, bu kadar geç uyumazdım diyecek.

Yeah cheers you're brilliant and I'm stupid,

Evet şerefe sen harikasın ve ben aptalım,

that doesn't help me.

bu bana yardımcı olmuyor.

Now everyone has a friend

Artık

who has had this situation,

like everyone.

herkesin olduğu gibi bu durumu yaşayan bir arkadaşı var.

This happens.

Bu olur.

One of them cheats on the other one,

Biri diğerini aldatıyor

and they're like yeah he cheated on me

ve evet beni aldattı

but we stayed together.

ama biz birlikte kaldık gibiler.

But another person in that friend group

Ama o arkadaş grubundaki başka bir kişi

will always say

her zaman

I would've ended it.

bunu bitireceğimi söyleyecektir.

In the friend group everyone talks about

Arkadaş grubunda herkes

what they would have done in that situation.

böyle bir durumda ne yapacağından bahseder.

So you're next question is this.

Sıradaki soru bu.

What would you have done in that situation,

if your boyfriend or girlfriend had cheated on you?

Sevgiliniz veya sevgiliniz sizi aldatsaydı bu durumda ne yapardınız?

We can also use would to talk about past behaviors,

Ayrıca, geçmişteki davranışlardan,

past habits like used to?

geçmişteki alışkanlıklardan bahsetmek için de kullanabiliriz, eskiden olduğu gibi?

Yes like used to.

Evet eskisi gibi

Read this.

Oku bunu.

When I was a kid I used to go out every day,

Çocukken her gün dışarı çıkardım,

I used to see friends,

arkadaşlarımla görüşürdüm,

we used to play games.

oyunlar oynardık.

Also I used to be fat.

Ayrıca eskiden şişmandım.

Okay, fine.

Tamam iyi.

Used to.

Eskiden.

It talks about repeated past actions

Tekrarlanan geçmiş eylemlerden

and past states, right?

ve geçmiş durumlardan bahsediyor, değil mi?

That's used to.

Bu alışkın.

The word would can replace used to

Kelime,

when we talk about repeated past actions,

tekrarlanan geçmiş eylemlerden,

past behaviors.

geçmiş davranışlardan bahsederken alışkın olanın yerini alabilir.

So we can change some of these.

Yani bunlardan bazılarını değiştirebiliriz.

This is a repeated action, right?

Bu tekrarlanan bir eylem, değil mi?

Every day, it's and it's past.

Her gün, geçti ve geçti.

Great, so when I was a kid I would go out every day.

Harika, yani ben çocukken her gün dışarı çıkardım.

That's perfect.

Mükemmel.

The meaning is the same, the feeling is the same.

Anlam aynı, duygu aynı.

Great, lets move on.

Harika, devam edelim.

I used to see friends, same thing.

Arkadaşlarla görüşüyordum, aynı şey.

We can change that.

Bunu değiştirebiliriz.

I would see friends.

arkadaşları görecektim.

And again, we would play games.

Ve yine oyunlar oynardık.

I can contract these to be honest.

Dürüst olmak gerekirse bunlarla sözleşme yapabilirim.

When I was a kid, I'd go out every day,

Ben çocukken her gün dışarı çıkar,

I'd see friends, we'd play games.

arkadaşlarımla görüşür, oyunlar oynardım.

That's good, that sounds natural.

Bu iyi, kulağa doğal geliyor.

But how about this one?

Ama buna ne dersin?

I used to be fat.

Eskiden şişmandım.

Would is not for past states, no.

Geçmiş durumlar için değil, hayır.

Used to is okay but not would.

Eskiden tamam ama olmazdı.

Would is for repeated actions

Tekrarlanan eylemler

or past behaviors.

veya geçmiş davranışlar içindir.

So for this one I can't use would.

Yani bunun için kullanamam.

I would be fat, no, that doesn't work.

Şişman olurdum, hayır, bu işe yaramaz.

So we will leave that.

Yani bunu bırakacağız.

Now it sounds like this.

Şimdi böyle geliyor.

When I was a kid I'd go out every day,

Ben çocukken her gün dışarı çıkar,

I'd see friends, and we'd play games.

arkadaşlarımı görür ve oyunlar oynardım.

Also I used to be fat.

Ayrıca eskiden şişmandım.

Okay those ideas, they're not connected,

Tamam bu fikirler, bağlantılı değiller

but you get the idea.

ama fikri anladınız.

The next question for your notes is this.

Notlarınız için bir sonraki soru şudur.

Tell me how your life used to be.

Bana hayatının nasıl olduğunu anlat.

Maybe when you were a child,

Belki çocukken,

when you were younger.

gençken.

When you lived in a different country,

Farklı bir ülkede,

a different city,

farklı bir şehirde yaşadığınızda,

maybe when you had a different job.

belki farklı bir işiniz olduğunda.

How was your life different than to now?

Hayatınız şimdikinden nasıl farklıydı?

Use the words used to and would.

Kullanılan kelimeleri kullanın ve olur.

Okay, okay, finally, finally, finally,

Tamam, tamam, nihayet, nihayet, nihayet,

going back to that whole politeness thing,

tüm o nezaket meselesine geri dönersek,

and you know that would is the word we use

ve bilirsiniz bu

for hypothetical or unreal situations,

varsayımsal veya gerçek olmayan durumlar için kullandığımız kelimedir,

well that is why would makes a question

işte bu yüzden bir soruyu

a bit more polite, a bit softer

biraz daha kibar, biraz daha yumuşak yapar

because it's less direct.

çünkü daha az doğrudan.

It adds distance with what you're requesting

Talep ettiğiniz

or what you're offering.

veya sunduğunuz şeyle aranıza mesafe katar.

With would it doesn't sound immediate.

İle hemen gelmiyor.

It doesn't sound definite.

Kesin gelmiyor.

Think about this.

Bunun hakkında düşün.

Do you wanna go to the cinema tonight?

Bu akşam sinemaya gitmek ister misin?

This is a real invitation.

Bu gerçek bir davettir. Hadi

Lets go to the cinema.

sinemaya gidelim.

This is a real invitation.

Bu gerçek bir davettir.

It's really going to happen.

Gerçekten olacak.

But what about if you asked with would?

Peki ya ile sorsaydın?

Would you wanna go to the cinema tonight?

Bu akşam sinemaya gitmek ister misin?

It adds a level of distance to your question.

Sorunuza bir mesafe katar.

Maybe we could go, it's not definite,

Belki gidebiliriz, kesin değil,

it's just a possibility.

sadece bir ihtimal.

I'm not definitely going, I'm just thinking of going.

Kesinlikle gitmiyorum, sadece gitmeyi düşünüyorum.

But if I was going would you wanna go?

Ama ben gidiyor olsaydım sen gitmek ister miydin?

It's not so direct as this type of question.

Bu tür bir soru kadar doğrudan değil.

So try this type of question with would.

Öyleyse, bu tür soruları will ile deneyin.

The next time you want to test someone's feelings

Bir dahaki sefere

about a possible situation,

olası bir durumla ilgili,

about a hypothetical, particularly

varsayımsal bir durumla ilgili olarak birinin duygularını test etmek istediğinizde, özellikle de

if you want to suggest it

bunu önermek istiyorsanız

but you're not sure how they feel about it.

ama onların bu konuda ne hissettiklerinden emin değilseniz.

So yes there are lots of different ways

Yani evet, will kullandığımız birçok farklı yol var

that we use would.

.

And I hope that clarifies many of the ways.

Ve umarım bu birçok yolu açıklığa kavuşturur.

The answers that you wrote in your notes,

Notlarınıza yazdığınız cevapları

put them in the comments.

yorumlara ekleyin.

I'll correct you, I'll reply to you.

Seni düzelteceğim, sana cevap vereceğim.

Also if you like this video,

Ayrıca bu videoyu beğendiyseniz

remember to like, share and subscribe.

beğenmeyi, paylaşmayı ve abone olmayı unutmayın. Bir sonraki yüklememde

Hit the bell so you get a notification

bildirim almak için zile basın

when I upload next.

.

Also, if you want extra, extra English practice

Ayrıca bu ve daha birçok dersle ekstra, ekstra İngilizce pratik yapmak istiyorsanız

with this and many other lessons,

you can join this channel as a member

bu kanala üye olarak katılabilir

or join my Patreon page.

veya Patreon sayfama katılabilirsiniz.

And if you have any requests for future lessons let me know.

Ve gelecekteki dersler için herhangi bir isteğiniz varsa bana bildirin.

And I'll see you in the next lesson.

Ve bir sonraki derste görüşürüz.

(soft music)

(Hafif müzik)