English Topics - Tips to get good at English

Alisha: Hi, everybody.

My name is Alisha, and today, I'm joined again in the studio by--

Alisha: Herkese merhaba.

Benim adım Alisha ve bugün, stüdyoda bana tekrar katılan--

Michael: Michael. Hello.

Michael: Michael. Merhaba.

Alisha: Hi, Michael. Thanks for joining us again today.

Alisha: Merhaba, Michael. Bugün tekrar bize katıldığınız için teşekkürler.

Today, we're going to be looking at a few tips for learning another language.

Bugün, başka bir dil öğrenmek için birkaç ipucuna bakacağız.

So, each of us have prepared a few things that we think are really useful when learning

Bu nedenle, her birimiz başka bir dil öğrenirken gerçekten yararlı olduğunu düşündüğümüz birkaç şey hazırladık

another language.

.

Both of us have studied another language to some degree.

İkimiz de bir dereceye kadar başka bir dil çalıştık .

So, we're going to talk about things that were useful for us and which might be useful

Bu yüzden, bizim için yararlı olan ve

for you as you practice your English skills.

İngilizce becerilerinizi geliştirirken sizin için yararlı olabilecek şeylerden bahsedeceğiz. Hadi

Let's begin.

başlayalım.

Do you want to start?

Başlamak ister misin?

Michael: Sure.

Michael: Tabii.

Alisha: Go for it.

Alisha: Devam et.

Michael: I would say, “absorb media.”

Michael: "Medyayı özümseyin" derdim.

This is something that actually, when I meet someone, and they sound like a native English

Bu aslında biriyle tanıştığımda ve anadili İngilizce olan biri gibi ses çıkaran bir şey

speaker.

.

And I go, you know, “Where are you from?

Ben de, bilirsiniz, “Nerelisiniz?

Are you from Australia?

Avustralya'dan mısın?

America?”

Amerika?"

“No, no, no.

"Hayır hayır hayır.

I'm from blah blah blah.”

Ben blah blah blah'danım.

“What?

"Ne?

You mean you're not a native English speaker?”

Yani anadilin İngilizce değil misin?”

And every single time they tell me, I said, you know, “How did you learn?

Ve bana her söylediklerinde, “Nasıl öğrendin?

Please, I'm an English teacher.

Lütfen, ben İngilizce öğretmeniyim.

I want to know.

Bilmek istiyorum.

I want to help people, blah blah blah.”

İnsanlara yardım etmek istiyorum, falan filan.”

Every single time, they tell me, “Oh, I just love blah blah blah culture.”

Her seferinde bana, "Ah, ben sadece filan filan kültürü seviyorum" diyorlar.

Usually, “I love American culture.

Genellikle, “Amerikan kültürünü seviyorum.

I love Justin Bieber, and Lady Gaga blah blah blah blah blah.”

Justin Bieber'ı seviyorum ve Lady Gaga filan filan filan."

And so all day, every day, they're reading, they're watching movies, they’re sitting

Ve böylece bütün gün, her gün okuyorlar, film izliyorlar,

on YouTube, and just absorbing it.

YouTube'da oturuyorlar ve sadece onu özümsüyorlar.

It doesn't feel like you're studying, but you are.

Çalışıyormuş gibi hissetmiyorsun ama çalışıyorsun.

Then, you're more likely to study.

O zaman, çalışma olasılığınız daha yüksektir.

So, it's like a fun way to study.

Yani, çalışmak için eğlenceli bir yol gibi.

It's helped me.

Bana yardımcı oldu.

I've changed everything on my iPod.

iPod'umdaki her şeyi değiştirdim.

So, even when I'm lazy, I have no choice but to listen to the language I'm learning.

Yani, tembel olsam bile, öğrendiğim dili dinlemekten başka çarem yok.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

I think that's a really good tip.

Bence bu gerçekten iyi bir ipucu.

I had the same thing essentially.

Esasen aynı şeyi yaşadım.

Mine was just phrased slightly different.

Benimki sadece biraz farklı ifade edildi.

I said, “find something that interests you in your target language.”

“Hedef dilinizde ilginizi çeken bir şey bulun ” dedim.

So, if English is your target language, whatever it might be, if it's music, if it's movies,

Yani, hedef diliniz İngilizce ise, her ne olursa olsun, müzik mi, film mi,

if it's comic books, I don't know.

çizgi roman mı bilmiyorum.

If it's--if you're interested in dating someone who speaks your target language, whatever

Eğer, hedef dilinizi konuşan biriyle çıkmak istiyorsanız, her ne

it is.

ise.

Find something to motivate you.

Seni motive edecek bir şey bul.

Something that's going to make you want to study and make you want to learn that language,

Çalışmak istemenize ve o dili öğrenmek istemenize neden olacak bir şey,

so that you have that, you know, that drive to do it.

böylece o, bilirsiniz, bunu yapma güdüsüne sahip olursunuz .

I totally agree with you.

Sana tamamiyle katılıyorum.

Yeah.

Evet.

I think it's a great tip.

Bence harika bir ipucu.

Okay.

Tamam aşkım.

Cool.

Serin.

So, we had one thing that was the same.

Yani, aynı olan bir şeyimiz vardı. Sakıncası

I guess I'll share another one of mine, if that's okay.

yoksa bir tane daha paylaşacağım sanırım .

Michael: Go ahead.

Michael: Devam et.

Alisha: My next one is one that I try to do myself, but I know that I mess up every once

Alisha: Sıradaki benim kendi başıma yapmaya çalıştığım ama arada bir batırdığımı da biliyorum

in a while.

.

“Practice everyday.”

"Her gün pratik yap."

Even if it's just a few minutes, whether you can spare an hour or two hours, or just, I

Birkaç dakika da olsa, ister bir saat, ister iki saat ayırın, ister sadece

myself study while I'm commuting to work on the subway.

metroda işe gidip gelirken kendim ders çalışıyorum .

Just find something that you can do every single day so that you don't lose, you know,

Sadece her gün yapabileceğin bir şey bul, böylece

lose your place in your studies.

derslerindeki yerini kaybetmezsin, bilirsin, kaybetmezsin.

Whether it's vocabulary, or picking a new grammar point to be looking at, or just you

İster kelime dağarcığı olsun, ister bakmak için yeni bir dilbilgisi noktası seçin, ya da sadece

know finding a new phrase on TV that you thought was interesting, just being an active learner

TV'de ilginç olduğunu düşündüğünüz yeni bir cümle bulun , her gün aktif bir öğrenci olmak, yeteneklerinize gerçekten ama

every single day really, really contributes, I think, to your abilities to speak and to

gerçekten katkıda bulunuyor.

understand another language.

başka bir dili konuşmak ve anlamak.

Let's just practice every single day something.

Her gün bir şeyler pratik yapalım.

Michael: I think this is a really useful piece of advice for anything.

Michael: Bunun her şey için gerçekten faydalı bir tavsiye olduğunu düşünüyorum .

I think a lot of people, you get overwhelmed and, you know, you think, “Man!

Bence pek çok insan bunalmış durumda ve bilirsiniz, “Adamım!

I want to be here.”

Burada olmak istiyorum."

Whether it's exercising, or playing the piano, or whatever, and you just want to finish a

İster egzersiz yapın, ister piyano çalın, ya da her neyse, ve siz sadece bir

year's worth of time in one day.

yıllık zamanı bir günde bitirmek istiyorsunuz.

And so, you study really hard.

Ve böylece, gerçekten çok çalışıyorsun.

You procrastinate.

ertelersiniz.

Then one day, you cram as much as you can.

Sonra bir gün, alabildiğin kadar tıkarsın.

You get burnt out and then you don't do it for weeks, months.

Tükeniyorsun ve sonra bunu haftalarca, aylarca yapmıyorsun.

And that's not the way humans work.

Ve insanların çalışma şekli bu değil.

We're creatures of habit.

Alışkanlık yaratıklarıyız. En

Any of the best, the greatest, whether they speak a language like you is wonderfully as

iyilerinden, en büyüklerinden herhangi biri, sizin gibi harika bir dil konuşsalar da, her

you do or whatever, or play piano, or whatever.

neyse, piyano çalsalar da, her neyse.

Every single time, you ask them and it's brick, by brick, by brick.

Her seferinde onlara soruyorsun ve tuğla tuğla, tuğla tuğla.

So, I agree 100% and I also don't follow this advice all the time.

Bu yüzden %100 katılıyorum ve bu tavsiyeye her zaman uymuyorum.

It's tough.

Bu zor. Bence

I think the key is to not give up.

önemli olan pes etmemek.

For me, honestly, my languages are not as confident.

Benim için, dürüst olmak gerekirse, dilim o kadar güvenli değil.

But as far as exercise, you know, you'll get lazy and you'll pig out, and you go down.

Ama egzersize gelince, bilirsin, tembelleşirsin, dışarı atılırsın ve düşersin.

But you can't just give up and just let it go down.

Ama öylece pes edemezsin ve öylece aşağı inmesine izin veremezsin.

Alisha: Right.

Alişa: Doğru.

Michael: Just remember the big picture that you are making progress.

Michael: Sadece ilerleme kaydettiğiniz büyük resmi hatırlayın .

Even if there's some decline.

Biraz düşüş olsa bile.

So, you're busy with work whatever, get back on it.

Yani, işinle meşgulsün, ne olursa olsun, geri dön .

Keep practicing.

Denemeye devam.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: English.

Michael: İngilizce.

Get back on EnglishClass101.com.

EnglishClass101.com'a geri dönün.

Alisha: What is your next tip?

Alisha: Bir sonraki ipucun nedir?

Michael: So, my next tip is, ah!

Michael: Pekala, bir sonraki ipucum, ah!

Also related to practice everyday is, “practice fearlessly.”

Ayrıca her gün pratik yapmakla ilgili olarak “ korkusuzca pratik yapın”.

This means, you know, it's easy to learn some basic phrases in English.

Bu, bilirsiniz, İngilizce'deki bazı temel ifadeleri öğrenmenin kolay olduğu anlamına gelir .

“Hello.

"Merhaba. Ben

I'm fine.

iyiyim.

Thank you, and you?”

Teşekkür ederim ve sen?"

And you sound like a robot and you feel comfortable in your little like comfort zone, but you

Ve bir robot gibi konuşuyorsun ve küçük konfor bölgende kendini rahat hissediyorsun ama

don't expand.

genişlemiyorsun.

You've got to be willing to make mistakes.

Hata yapmaya istekli olmalısın.

I think it's the same as with dancing.

Bence dans etmekle aynı şey.

If you're afraid, you look stupid.

Korkarsan aptal görünürsün.

If you're reserved and you're off onto the side of the club, and you're just kind of

Çekingenseniz ve kulübün bir tarafındaysanız ve

moving one shoulder in your little comfort bubble, it looks really stupid.

küçük rahatlık baloncuğunuzda bir şekilde bir omzunuzu hareket ettiriyorsanız , bu gerçekten aptalca görünüyor.

It looks way more stupid than if you were actually going all out and just having on

Gerçekten her şeyi yapıp

with it.

onunla devam etmekten çok daha aptalca görünüyor.

Alisha: Yes.

Alisha: Evet.

Michael: I think it's the same thing with language.

Michael: Dil için de aynı şey olduğunu düşünüyorum .

Don't just stick to your little comfort of, “Hello.

“Merhaba. Ben

I'm fine.

iyiyim.

Thank you, and you?”

Teşekkür ederim ve sen?"

And sound like a robot.

Ve bir robot gibi ses çıkar.

You got to have some fun with it.

Bununla biraz eğlenmelisin.

Try to use those big words that maybe you mess up, that's okay.

Belki de karıştırdığın o büyük kelimeleri kullanmaya çalış, sorun değil.

That's how you learn.

Böyle öğrenirsin.

Just like a kid.

Tıpkı bir çocuk gibi.

So, let's see your other one.

Öyleyse diğerini görelim.

Alisha: My tip.

Alisha: Benim tavsiyem.

My last tip then is kind of general, I guess.

O zaman son ipucum biraz genel olacak sanırım.

I've just chosen, “immersion.”

Az önce "daldırma"yı seçtim.

This doesn't necessarily mean that you have to go to the country where they speak the

Bu, mutlaka

language that you're studying.

eğitim aldığınız dili konuştukları ülkeye gitmeniz gerektiği anlamına gelmez.

But just find a way to--even if it's just for a short period of time every day, or once

Ama sadece bir yol bulun - her gün kısa bir süre için olsa bile, ya da

a week, or whatever it is.

haftada bir ya da her neyse.

If there's some way that you can immerse yourself in the language that you're studying for a

Kendinizi bir süre için çalıştığınız dile kaptırmanın bir yolu varsa

period of time.

.

Only study Spanish, or only study English, in your case, for a period of time every day,

Sadece İspanyolca çalışın veya sadece İngilizce çalışın, sizin durumunuzda, belirli bir süre boyunca her gün

or every week, every month, whatever it is on a regular basis, so you get used to just

veya her hafta, her ay, her ne ise düzenli olarak, böylece sadece

hearing that and just experiencing that I think is really, really helpful, I think.

bunu duymaya ve sadece deneyimlemeye alışırsınız bence gerçekten, gerçekten yararlı, bence.

Michael: Yeah.

Michael: Evet.

I agree.

Kabul ediyorum.

I think that's-- No, no, let’s not give them.

Bence bu-- Hayır, hayır, onları vermeyelim.

I thought I wrote it down.

Yazdığımı sanıyordum.

Yeah, I agree.

Evet katılıyorum.

One of the things that most people don't realize is that now it's the 21st century, everyone's

Çoğu insanın fark etmediği şeylerden biri de artık 21. yüzyılda herkesin

connected.

birbirine bağlı olduğu.

A lot of people just assume that if you move to the country, you're going to pick up the

Pek çok insan, bir ülkeye taşınırsanız

language because immersion is one of the best, most, time and time again proved ways to learn

dili öğreneceğinizi varsayar, çünkü dil öğrenmek bir dili öğrenmenin en iyi, çoğu zaman ve defalarca kanıtlanmış yollarından biridir

a language.

.

But that's not always the case.

Ama bu her zaman böyle değildir.

I have a lot of friends in different countries who don't learn it at all.

Farklı ülkelerde bunu hiç öğrenmeyen birçok arkadaşım var.

They're married to a local, but they just--it's easy to just sit on Facebook, and talk to

Yerli biriyle evliler, ama sadece-- Facebook'ta oturup

your old friends, and never actually practice and put it out there.

eski arkadaşlarınızla konuşmak ve asla pratik yapıp bunu ortaya koymamak çok kolay.

If you can't make it out to another country, don't worry about it.

Başka bir ülkeye gidemezseniz, bunun için endişelenmeyin.

Because even if you do, sometimes it's that mindset.

Çünkü yapsanız bile, bazen bu zihniyettir.

It's actually doing it.

Aslında yapıyor.

Alisha: Yeah, yeah. I agree. Okay. What's your last tip?

Alisha: Evet, evet. Kabul ediyorum. Tamam aşkım. Son ipucun nedir?

Michael: My last tip is, “take grammar with a grain of salt.”

Michael: Son ipucum, "dilbilgisini bir miktar tuzla al."

Of course, grammar is essential for learning a language.

Elbette dil öğrenmek için gramer çok önemlidir .

Absolutely.

Kesinlikle. Hiç

There's no doubt about it.

şüphe yok.

You should definitely focus on that.

Kesinlikle buna odaklanmalısın.

But, what I found is that when you're learning from a non-native English speaker, they feel

Ancak, anadili İngilizce olmayan birinden öğrenirken, öğretebilecekleri

safe teaching grammar because there are set rules they can teach.

belirli kurallar olduğu için gramer öğretirken kendilerini güvende hissettiklerini buldum .

Even if their pronunciation isn't correct, or any of that.

Telaffuzları doğru olmasa bile veya herhangi biri.

You know, you can just get into that rut.

Biliyorsun, o rutine girebilirsin.

But the reality of most languages is we break those rules all the time.

Ancak çoğu dilin gerçeği, bu kuralları her zaman çiğniyor olmamızdır.

So, don't worry too much.

Bu yüzden fazla endişelenme.

If your grammar is a little off or you're having trouble learning it, just kind of go

Eğer grameriniz biraz bozuksa veya onu öğrenmekte zorlanıyorsanız, bir nevi devam edin

with it and just try to repeat what you hear.

ve duyduklarınızı tekrar etmeye çalışın.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: I don't know about you though.

Michael: Ama seni bilmiyorum.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Alisha: No, I think that's an interesting point though.

Alisha: Hayır, bence bu ilginç bir nokta.

Because I think that, like you say, I think grammar is a really safe place for a lot of

Çünkü senin de dediğin gibi dil bilgisinin birçok insan için gerçekten güvenli bir yer olduğunu düşünüyorum

people because, like you say, there are rules.

çünkü senin de dediğin gibi kurallar var.

It's clear that I can see that, if I put a noun and a verb like this, then I'm going

Açıkça görüyorum ki, eğer böyle bir isim ve bir fiil koyarsam,

to make a sentence that says this, and I understand that.

bunu söyleyen bir cümle kuracağım ve bunu anlıyorum.

It's really easy to understand.

Bunu anlamak gerçekten çok kolay.

But, I think that's something that a lot of learners and myself, I'm guilty of this, too,

Ama bence bu birçok öğrencinin ve benim de suçlu olduğum bir şey, öğrenebileceğiniz

is that there's a limit to how much grammar that you can learn.

gramer miktarının bir sınırı var .

Like once you learn the grammar, you've learned the grammar.

Tıpkı dilbilgisini bir kez öğrendiğinizde, dilbilgisini öğrenmişsiniz gibi .

Yeah, it's possible, I think to master the grammar of any language, but it's the vocabulary

Evet, bence herhangi bir dilin gramerinde ustalaşmak mümkün ama

that continues to change.

değişmeye devam eden kelime dağarcığı.

Every year, there are new words in every single language that gets developed.

Her yıl, geliştirilen her dilde yeni kelimeler var .

People are making up new words every day, especially in English.

İnsanlar her gün yeni kelimeler uyduruyor, özellikle de İngilizce'de.

So, experiment, you know.

Yani, deney, bilirsin.

Once you find that you've learned the grammar, move on.

Dilbilgisini öğrendiğinizi anladığınızda devam edin.

Keep exploring new vocabulary.

Yeni kelimeler keşfetmeye devam edin. Kendinize verdiğiniz

Find new and interesting things to do with the tools that you've given yourself.

araçlarla yapacak yeni ve ilginç şeyler bulun .

So, don't be afraid to experiment with your vocabulary, too.

Bu nedenle, kelime haznenizi denemekten de korkmayın.

If you find something that you might like to try to make a verb out of.

Bir fiil yapmayı denemek isteyebileceğiniz bir şey bulursanız.

Like, “Google,” for example.

Örneğin, "Google" gibi.

Give it a try.

Bir şans ver.

See if it works.

Çalışıp çalışmadığına bakın.

If the other people around you are confused, maybe it didn't work.

Etrafınızdaki diğer insanların kafası karıştıysa, belki işe yaramadı.

If the other people around you laugh or, you know, continue with the conversation.

Etrafınızdaki diğer insanlar gülerse veya bilirsiniz, sohbete devam edin.

Hey, maybe you just made a new word.

Hey, belki de yeni bir kelime türettin.

You never know.

Asla bilemezsin.

So, give it a try.

Yani, bir deneyin. Bu dersle ilgili

Thanks very much for joining us for our English tips on this lesson.

İngilizce ipuçlarımız için bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz .

We will see you again next time.

Bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye!

Hoşçakal!