12 Important English Collocations with "AND"

As you can see behind me, it's quite snowy.

Arkamda görebileceğiniz gibi, oldukça karlı. Kayıp

It's important that I don't slip and fall.

düşmemem önemli.

I paused there so that you had a chance to think of the next word I was going to say.

Söyleyeceğim bir sonraki kelimeyi düşünmen için orada durdum.

In English, we have pairs of words that sometimes go together,

İngilizce'de bazen yan yana gelen,

sometimes with the word “and”.

bazen de "ve" kelimesiyle birlikte gelen kelime çiftlerimiz vardır.

And they just naturally fit.

Ve doğal olarak uyuyorlar.

When we hear them in English, they sound normal to us.

Bunları İngilizce olarak duyduğumuzda bize normal geliyorlar.

They're called collocations, by the way.

Bu arada bunlara eşdizim deniyor.

In this English lesson, I'm going to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn 12 English collocations that have the word “and” in the middle.

ortasında “ve” kelimesi bulunan 12 İngilizce eşdizimli kelimeyi öğrenmenize yardımcı olacağım.

And it will be like a little fun quiz.

Ve biraz eğlenceli bir sınav gibi olacak.

I'll start each segment by saying the first word and the word “and” and then waiting to see

Her bölüme ilk kelimeyi ve "ve" kelimesini söyleyerek başlayacağım ve ardından bir

if you can guess what the next one is, and then I'll explain its meaning.

sonrakinin ne olduğunu tahmin edip edemeyeceğinizi görmek için bekleyeceğim ve ardından anlamını açıklayacağım.

These are the windshield wipers on my van.

Bunlar minibüsümün ön cam silecekleri.

When I turn them on, they go back and

Onları açtığımda, ileri geri gidiyorlar

forth. They go back and forth.

. İleri geri giderler.

When you say in English that something goes back and forth,

İngilizcede bir şeyin ileri geri gittiğini söylediğinizde,

it moves in one direction and then it stops,

bir yönde hareket eder ve sonra durur,

and then it moves in the other direction, and then it stops and then it repeats.

sonra diğer yönde hareket eder, sonra durur ve sonra tekrar eder.

Windshield wipers are a great example of this.

Ön cam silecekleri bunun harika bir örneğidir.

When I turn them on, they go back and forth.

Onları açtığımda, ileri geri gidiyorlar.

If I move like this, I'm going up and

Böyle hareket edersem, yukarı ve

down. I'm going up and down.

aşağı gidiyorum. Yukarı ve aşağı gidiyorum.

Probably the best example of this action is if you describe a really happy dog,

Muhtemelen bu eylemin en iyi örneği, gerçekten mutlu bir köpeği tanımlarsanız,

when a dog is happy to see their owner, they often jump up and down.

bir köpek sahibini görmekten mutlu olduğunda, genellikle yukarı ve aşağı zıplar. İşten eve

When I come home from work, Oscar especially will jump up and down.

geldiğimde özellikle Oscar zıplayıp zıplıyor.

Walter doesn't jump as much, but Oscar definitely will jump up and down

Walter o kadar zıplamıyor ama Oscar

because he's excited to see me.

beni gördüğü için heyecanlandığı için kesinlikle zıplayacak.

So if you see someone or something

Yani

moving in this direction up and then down, they're moving up and down.

bu yönde yukarı ve sonra aşağı hareket eden birini veya bir şeyi görürseniz, onlar yukarı ve aşağı hareket ederler.

If you notice, when I spin this,

Fark ettiyseniz, bunu çevirdiğimde

it makes a little bit of a funny sound.

biraz komik bir ses çıkarıyor.

It's old and it has a lot of wear and tear on it.

Eski ve üzerinde çok fazla aşınma ve yıpranma var.

We would say that it has a lot of wear and tear.

Çok fazla aşınma ve yıpranma olduğunu söyleyebiliriz.

This is from an old piece of farm equipment.

Bu eski bir çiftlik aletinden.

We're going to paint it to look like a flower, but it certainly has a lot of rust.

Bir çiçeğe benzesin diye boyayacağız ama kesinlikle çok pası var.

And when it was used in the field, it definitely got a lot of wear and tear.

Ve sahada kullanıldığında kesinlikle çok fazla yıprandı.

So, again, wear and tear would mean something that's worn out

Yani, yine, aşınma ve yıpranma,

a little bit, something that's been used a lot.

biraz yıpranmış, çok kullanılmış bir şey anlamına gelir.

I think once we paint it though, and make it look like a flower, it'll look pretty cool.

Bence onu boyayıp bir çiçeğe benzettiğimizde oldukça havalı görünecek. Bu

So I worked out yesterday and I have a lot of aches and pains now.

yüzden dün çalıştım ve şimdi çok fazla ağrım ve ağrım var.

I have a lot of aches and pains in my body.

Vücudumda çok fazla ağrı ve ağrı var. Egzersiz

When you work out, it makes your muscles a little bit sore.

yaptığınızda, kaslarınızı biraz ağrıyor.

And if you have muscle soreness or pain all over your body,

Ve vücudunuzun her yerinde kas ağrısı veya ağrı varsa,

you would describe it by saying you have aches and pains.

bunu ağrılarınız ve ağrılarınız olduğunu söyleyerek tanımlarsınız.

But when you have aches and pains from working out, that's a good thing.

Ancak egzersiz yapmaktan kaynaklanan ağrılarınız olduğunda , bu iyi bir şeydir.

That's just your body saying that you did a good job working out

Bu sadece vücudunuzun egzersiz yaparak iyi bir iş çıkardığınızı

and you're getting stronger and in better shape.

ve daha güçlü ve daha iyi durumda olduğunuzu söylüyor.

We have a drawer in our kitchen and we call it a junk drawer.

Mutfağımızda bir çekmecemiz var ve biz ona çöp çekmecesi diyoruz.

It's a drawer where we don't put kitchen stuff.

Mutfak eşyalarını koymadığımız bir çekmece.

We just put a lot of odds and ends.

Sadece bir sürü olasılık ve sonuç koyduk.

We put a lot of random things.

Bir sürü rastgele şey koyduk.

There's some old screws in there.

Orada eski vidalar var.

There's a screwdriver. There might be some nails.

Bir tornavida var. Bazı çiviler olabilir.

There's some pieces of thread.

Bazı iplik parçaları var. Evin farklı yerlerinden

There's just a random assortment of things from different parts of the house.

rastgele bir ürün yelpazesi var .

And because we didn't know where to put them, we put them in the junk drawer,

Ve onları nereye koyacağımızı bilmediğimiz için çöp çekmecesine koyduk,

because that's where we keep all the odds and ends.

çünkü tüm ıvır zıvırları burada saklıyoruz.

When I want to buy something new, I like doing a lot of research.

Yeni bir şey almak istediğimde çok araştırma yapmayı severim.

I'm really interested in a lot of facts and figures

when I'm thinking about buying something.

Bir şey satın almayı düşündüğümde pek çok gerçek ve rakamla gerçekten ilgileniyorum.

Facts are things about that item that are true.

Gerçekler, o öğe hakkında doğru olan şeylerdir.

Figures are the numbers.

Rakamlar rakamlardır.

So let's talk about computers.

Öyleyse bilgisayarlar hakkında konuşalım.

A fact would be that it's the fastest computer you can buy.

Gerçek şu ki, satın alabileceğiniz en hızlı bilgisayardır.

A figure would be that it has 64 gigabytes of RAM.

Bir rakam, 64 gigabayt RAM'e sahip olması olacaktır.

So whenever I research something that I'm going to buy,

Bu yüzden, ne zaman satın alacağım bir şey araştırsam,

I really like to know about all the facts and figures, the things that are true,

tüm gerçekleri ve rakamları, doğru olan şeyleri

and all the numbers that go along with it as well.

ve bununla birlikte gelen tüm sayıları bilmek isterim.

Whenever I make a decision, I like to think about the pros

Ne zaman bir karar versem,

and cons before I make that decision.

o kararı vermeden önce artıları ve eksileri hakkında düşünmeyi severim.

Pros are the good things, and cons

Artılar iyi şeylerdir ve eksiler,

are the bad things that might result from making that decision.

bu kararı vermekten kaynaklanabilecek kötü şeylerdir.

Let's talk about learning a language.

Bir dil öğrenmek hakkında konuşalım.

One of the pros of learning a language is that you'll be able to talk to more people.

Bir dil öğrenmenin artılarından biri, daha fazla insanla konuşabilecek olmanızdır.

One of the cons is that it takes a long time to learn a language.

Eksilerinden biri, bir dili öğrenmenin uzun zaman almasıdır.

So pros and cons, those two words almost always go together.

Artıları ve eksileri, bu iki kelime neredeyse her zaman birlikte gider.

Pros are the good things and cons are the bad things.

Artılar iyi şeylerdir ve eksiler kötü şeylerdir.

So last week I did a lesson about things

Geçen hafta çocukların normalde söylediği şeyler hakkında bir ders yaptım

kids normally say, and one of the things that I think is very true

ve bu dersle ilgili çok doğru olduğunu düşündüğüm şeylerden biri de

about that lesson is the kids say these things again and again.

çocukların bunları tekrar tekrar söylemesi.

We often put the word again together with the word again

Tekrar tekrar olan bir şeyi, tekrar tekrar olan bir şeyi tanımlamak için kelimeyi tekrar kelimeyle tekrar bir araya getiririz

to describe something that happens repeatedly, something that happens over and over again.

.

I guess we put the word over and over together, too, sometimes.

Sanırım bazen kelimeyi tekrar tekrar bir araya getiriyoruz.

Anyways, when you drive somewhere with a kid, they will ask the question, Are we there yet?

Her neyse, bir çocukla bir yere gittiğinizde, şu soruyu soracaklar, Geldik mi?

And they'll most likely ask it again and again.

Ve büyük olasılıkla tekrar tekrar soracaklar.

If you know someone who's going on a trip, you eventually want to know

Seyahate çıkan birini tanıyorsanız, gideceği yere

if they got to their destination safe and sound. Safe

sağ salim varıp varmadığını öğrenmek istersiniz. Güvenli

and sound is a little phrase we use to describe someone successfully traveling somewhere.

ve sağlam, başarılı bir şekilde bir yere seyahat eden birini tanımlamak için kullandığımız küçük bir ifadedir .

You get somewhere safe and sound.

Güvenli ve sağlam bir yere varırsın.

When my mom went on a trip last summer, eventually

Annem geçen yaz bir geziye gittiğinde, sonunda

she texted me and said, We got here safe and sound.

bana mesaj attı ve 'Buraya sağ salim geldik' dedi .

It was a great trip.

Harika bir geziydi.

I'm enjoying just sitting by the pool with my cousin.

Kuzenimle havuz başında oturmaktan keyif alıyorum.

So whenever someone goes somewhere, you always want to know

Bu nedenle, birisi bir yere gittiğinde, her zaman

if they get to their destination safe and sound.

varış noktasına sağ salim varıp varmadığını bilmek istersiniz.

One of the nicest things a human being can do for another human being is to help them.

Bir insanın başka bir insan için yapabileceği en güzel şeylerden biri ona yardım etmektir.

It's nice to help each other, but every once in a while a friend will help you

Birbirinize yardım etmek güzel, ama arada bir bir arkadaşınız size yardım edecek

and they'll do such a good job, you'll say that they went above and beyond.

ve o kadar iyi bir iş çıkaracaklar ki, çok ileri gittiklerini söyleyeceksiniz.

When someone goes above and beyond, they do more than what's expected of them.

Birisi yukarıda ve öteye gittiğinde, kendilerinden beklenenden fazlasını yapar.

It's not just when you're helping someone.

Sadece birine yardım ederken değil.

It can be at work as well.

İş yerinde de olabilir.

When someone goes above and beyond the job required them

Birisi işin ötesine geçtiğinde, onlardan

to do this much work and they did like this much work.

bu kadar iş yapmalarını istedi ve bu kadar işi sevdiler.

Often when Jenna edits these videos, she goes above and beyond.

Jenna bu videoları düzenlediğinde genellikle daha fazlasını yapar.

And I really appreciate it. Thanks, Jenna!

Ve gerçekten minnettarım. Teşekkürler Jenna!

Sometimes at school we need to move chairs or desks.

Bazen okulda sandalyeleri veya sıraları taşımamız gerekir.

We need to do some really difficult physical labor.

Gerçekten zor bir fiziksel çalışma yapmamız gerekiyor.

And usually then we ask students if anyone is willing and able to help out.

Ve genellikle öğrencilere yardım etmeye istekli ve yetenekli olup olmadığını sorarız.

When you say that someone is willing and able, it means that they want to do it

Birinin istekli ve yetenekli olduğunu söylediğinizde, bu onların bunu yapmak istedikleri

and they're also capable of doing it.

ve aynı zamanda yapabilecek kapasitede oldukları anlamına gelir.

Let me explain a bit more.

Biraz daha açıklayayım.

A student that would help move chairs wants to help move chairs,

Sandalyeleri taşımaya yardım edecek bir öğrenci, sandalyeleri taşımaya yardım etmek istiyor

and they're also able to lift lots of chairs at the same time.

ve aynı anda çok sayıda sandalyeyi kaldırabiliyor.

They would need to be quite strong.

Oldukça güçlü olmaları gerekecekti.

So when you say someone is willing and able, it means they want to do something

Birinin istekli ve yetenekli olduğunu söylediğinizde, bu onların bir şeyler yapmak istedikleri

and they're also totally capable of doing it.

ve aynı zamanda bunu tamamen yapabilecek kapasitede oldukları anlamına gelir.

Well, hey, thank you so much for watching this little English lesson

Pekala,

about collocations that have the word “and” in the middle.

ortasında "ve" kelimesi bulunan eşdizimlerle ilgili bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için çok teşekkür ederim.

I hope you were able to guess the second word in every situation.

Umarım her durumda ikinci kelimeyi tahmin edebilmişsinizdir .

If not, rewatch the video and hopefully you can shout the word when I leave that little pause.

Değilse, videoyu tekrar izleyin ve umarım o küçük duraklamadan çıktığımda kelimeyi bağırabilirsiniz.

If this is your first time here, don't forget to click that red subscribe button.

Buraya ilk gelişinizse, kırmızı abone ol düğmesine tıklamayı unutmayın.

Give me a thumbs up.

Bana bir başparmak ver.

Leave a comment and I just hope you have a great week of English Learning. Bye.

Bir yorum bırakın ve umarım harika bir İngilizce Öğrenim haftası geçirirsiniz. Hoşçakal.