14 Things You Might Not Know About Me - An English Lesson About Assumptions

Do you know what the English verb to assume means?

İngilizcede varsaymak fiilinin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?

When you assume something about someone,

Birisi, bir

or something, or a situation,

şey ya da bir durum hakkında bir şeyler varsaydığınızda,

it means you think you know things

bu,

that are true about that person or thing,

o kişi ya da şey hakkında doğru olan şeyleri bildiğinizi düşündüğünüz anlamına gelir,

but those things might not actually be true.

ancak bu şeyler aslında doğru olmayabilir.

It's just a feeling you have.

Bu sadece sahip olduğun bir his.

A couple of days ago.

Birkaç gün önce.

I asked you to respond to a post on Facebook and on YouTube

Senden

about things that you assume about me,

benim hakkımda varsaydığın şeyler, benim

some of your assumptions about me.

hakkımda bazı varsayımların hakkında Facebook ve YouTube'daki bir gönderiye yanıt vermeni istedim.

So in this English lesson, I'm going to talk about myself.

O yüzden bu İngilizce dersinde kendimden bahsedeceğim.

I'm going to respond to 14 of those assumptions,

Bu varsayımlardan 14 tanesini yanıtlayacağım

and you'll learn a little bit of English,

ve siz biraz İngilizce öğreneceksiniz

and you'll learn a little bit more about me as well.

ve benim hakkımda da biraz daha fazla şey öğreneceksiniz.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

So here's the first assumption from Uiliam.

İşte Uiliam'ın ilk varsayımı.

I assume there was a time

when you didn't wear blue plaid shirts.

Mavi kareli gömlek giymediğin bir zaman olduğunu varsayıyorum.

Yes, that is correct.

Evet doğru.

As many of you know,

Çoğunuzun bildiği gibi

I wear blue plaid shirts with a collar,

yakalı mavi kareli gömlekler giyerim

and they're always short sleeved.

ve bunlar daima kısa kolludur.

There was a time though, when I didn't wear these.

Yine de bunları giymediğim bir zaman vardı .

When I was a university student,

Üniversite öğrencisiyken,

I usually wore jeans and a t-shirt,

like most university students do.

çoğu üniversite öğrencisinin yaptığı gibi genellikle kot pantolon ve tişört giyerdim.

And then when I got my first teaching job,

Sonra ilk öğretmenlik işimi aldığımda

I started to wear blue plaid shirts.

mavi kareli gömlekler giymeye başladım. Bu

So I've been wearing these for over 20 years now.

yüzden bunları 20 yılı aşkın süredir giyiyorum.

I just really like them.

Onlardan gerçekten hoşlanıyorum.

Assumption number two from Sardor.

Sardor'dan iki numaralı varsayım. Bir sınıfta yüz yüze ders vermektense YouTube'da İngilizce öğretmek için

I assume you spend a lot more time

çok daha fazla zaman harcadığınızı varsayıyorum

teaching English on YouTube

than giving in-person lessons in a classroom.

.

Actually, it's probably the same amount of time for both.

Aslında, muhtemelen her ikisi için de aynı süre.

I don't teach full-time anymore, I'm 80%.

Artık tam zamanlı ders vermiyorum, %80'im. Bu

So I do go to work every day,

yüzden her gün işe gidiyorum

and I do teach two classes a day.

ve günde iki ders veriyorum.

And I think if I look at my week,

Ve sanırım haftama bakarsam,

I probably spend the same amount of time

muhtemelen

creating lessons for YouTube

YouTube için ders oluşturmaya

as I do creating lessons,

and teaching them in person in the classroom.

ve bunları sınıfta bizzat öğretmeye harcadığım kadar zaman harcıyorum.

So it's about 50/50,

Yani yaklaşık 50/50, her hafta

about half of my time each week is for YouTube,

zamanımın yaklaşık yarısı YouTube için

and about half is for school.

ve yaklaşık yarısı okul için.

That still means I'm a pretty busy person.

Bu hala oldukça meşgul biri olduğum anlamına geliyor. Bir

I should slow down a bit sometime,

ara biraz yavaşlamalıyım

but I'm not planning to slow down anytime soon.

ama yakın zamanda yavaşlamayı düşünmüyorum.

This third assumption is from Pattana.

Bu üçüncü varsayım Pattana'dan.

I assume you are a dog person.

Köpek insanı olduğunuzu varsayıyorum.

Well, I need to tell you two things about pets.

Pekala, size evcil hayvanlar hakkında iki şey söylemem gerekiyor.

Number one, when I was a kid, I was a cat person.

Birincisi, ben çocukken kedi insanıydım.

When I was a kid, I grew up on this farm.

Ben çocukken bu çiftlikte büyüdüm.

I had a few pet cats, and I really, really liked them.

Birkaç evcil kedim vardı ve onlardan gerçekten çok hoşlandım.

But lately, I've started to really like Oscar

Ama son zamanlarda,

over the last few years.

son birkaç yılda Oscar'ı gerçekten sevmeye başladım.

We've had a few dogs on the farm,

Çiftlikte birkaç köpeğimiz oldu

and I liked most of the dogs,

ve köpeklerin çoğunu sevdim

but I really, really like Oscar.

ama Oscar'ı gerçekten çok seviyorum.

So I guess you could say I was a cat person,

Sanırım benim bir kedi insanı olduğumu söyleyebilirsin

and I'm more of an Oscar person now, kind of a dog person.

ve şimdi daha çok Oscar insanıyım , bir tür köpek insanıyım.

This fourth assumption is from Natalia.

Bu dördüncü varsayım Natalia'dan.

I assume you like living in the country.

Taşrada yaşamayı seviyorsun sanırım.

I do like living in the country.

Ülkede yaşamayı seviyorum.

As many of you know,

Birçoğunuzun bildiği

and as you have seen in my English lessons,

ve İngilizce derslerimde gördüğünüz gibi,

I do live out in the country, I don't live in town.

ben taşrada yaşıyorum, şehirde yaşamıyorum.

I don't live in a city, and I do really, really like it.

Bir şehirde yaşamıyorum ve burayı gerçekten çok seviyorum.

In fact, I've told this story before,

Aslında, bu hikayeyi daha önce anlatmıştım,

when I went to university, and I lived in a city,

üniversiteye gittiğimde ve bir şehirde yaşarken

I had trouble sleeping at night,

geceleri uyumakta güçlük çekerdim

because I could hear all the traffic driving by my house,

çünkü evimin önünden geçen tüm trafiği

outside of my window.

penceremin dışından duyabiliyordum. Kırsal

Out here in the country,

kesimde, neredeyse

it's quite quiet almost all the time.

her zaman oldukça sessizdir.

So yes, I definitely like living in the country.

Yani evet, kesinlikle taşrada yaşamayı seviyorum.

I like the nature around me.

Çevremdeki doğayı seviyorum.

And I like the fact that I live far away

Ve diğer birçok insandan uzakta yaşadığım gerçeğini seviyorum

from a lot of other people.

.

The fifth assumption is from Mr. Eduardo.

Beşinci varsayım Bay Eduardo'dan. Bölgenizdeki

I assume you are the best teacher in your region.

en iyi öğretmen olduğunuzu varsayıyorum .

Yes, I am definitely the best teacher in my,

Evet, kesinlikle bölgemdeki en iyi öğretmenim,

no, I'm not the best teacher in my region.

hayır, bölgemdeki en iyi öğretmen değilim.

I will say this.

Bunu söyleyeceğim.

I work really hard, I do the best job that I can,

Gerçekten çok çalışıyorum, elimden gelenin en iyisini yapıyorum

but I am in no way the best teacher in my region.

ama hiçbir şekilde bölgemdeki en iyi öğretmen değilim.

I know a lot of teachers that I work with,

Birlikte çalıştığım

and that work in schools around me.

ve çevremdeki okullarda çalışan birçok öğretmen tanıyorum.

And there are definitely better teachers than me.

Ve kesinlikle benden daha iyi öğretmenler var.

So I would say this, I do a good job.

Yani şunu söyleyebilirim, iyi bir iş yapıyorum. Elimden gelenin

I try my best, I work really hard,

en iyisini yapıyorum, gerçekten çok çalışıyorum

but I'm definitely not the best teacher in the region.

ama kesinlikle bölgedeki en iyi öğretmen değilim.

This sixth assumption is from Abror.

Bu altıncı varsayım Abror'dan.

I assume you know at least one foreign language, don't you?

En az bir yabancı dil bildiğini varsayıyorum, değil mi?

Non! C'est pas vrai.

Olmayan! C'est pas vrai.

C'est pas vrai du tout. Je parle seulement l'anglais.

C'est pas vrai du tout. İngilizce'yi seçin.

Okay, so yes, I do speak another language.

Tamam, yani evet, başka bir dil konuşuyorum.

You should know though

Yine de

that I am a native English speaker,

anadilim olarak İngilizce olduğumu

and French is the language that I learned.

ve öğrendiğim dilin Fransızca olduğunu bilmelisiniz.

So one of the things that's cool for me

Benim için harika olan şeylerden biri,

is that as I teach English on YouTube,

YouTube'da İngilizce öğretirken,

a lot of the experiences I had learning a second language,

ikinci bir dil öğrenirken edindiğim birçok deneyimi

I use in my lessons when I'm teaching you

size İngilizce konuşmayı öğretirken derslerimde kullanmam

how to speak English.

.

So yes, I do speak two languages.

Yani evet, iki dil biliyorum.

I speak English, and I speak French.

İngilizce konuşuyorum ve Fransızca konuşuyorum.

This seventh assumption is from Simone.

Bu yedinci varsayım Simone'dandır.

I assume you'd like to visit the Netherlands,

as I know you have distant relatives there.

Orada uzak akrabalarınız olduğunu bildiğim için Hollanda'yı ziyaret etmek istediğinizi varsayıyorum.

Yes, you are correct, that is a correct assumption.

Evet, haklısın, bu doğru bir varsayım.

I would like to visit the Netherlands someday.

Bir gün Hollanda'yı ziyaret etmek istiyorum. Dünyada ziyaret etmek istediğim

There's a few countries that I would like to visit

birkaç ülke var

in the world.

.

Well, I'd like to visit all of them,

Hepsini gezmek isterdim

but the top two are France and the Netherlands,

ama ilk ikisi Fransa ve Hollanda

and maybe I could do it in one trip.

ve belki tek seferde yapabilirim.

I'd like to visit France,

Fransa'yı ziyaret etmek istiyorum

because I'm a French speaker,

çünkü Fransızca konuşuyorum

and I'd like to go there and speak some French.

ve oraya gidip biraz Fransızca konuşmak istiyorum.

And I'd like to visit the Netherlands,

Ve Hollanda'yı ziyaret etmek istiyorum,

because as many of you know,

çünkü çoğunuzun bildiği gibi,

my parents and my grandparents

ailem ve büyükannem ve büyükbabam

came to Canada from the Netherlands.

Hollanda'dan Kanada'ya geldiler.

So definitely that is a correct assumption, Simone.

Bu kesinlikle doğru bir varsayım, Simone.

Someday I would love to visit the Netherlands.

Bir gün Hollanda'yı ziyaret etmeyi çok isterim.

This eighth assumption made me laugh a little bit

Bu sekizinci varsayım, ilk okuduğumda beni biraz güldürdü

when I read it the first time.

.

JackPie says, I assume that you don't have any kids.

JackPie, Çocuğunuz olmadığını varsayıyorum, der.

It's still making me laugh.

Hala beni güldürüyor.

No, JackPie, it's kind of the exact opposite,

Hayır, JackPie, tam tersi,

Jen and I actually have five kids.

Jen ve benim aslında beş çocuğumuz var.

So you assumed that I don't have any kids,

Yani benim hiç çocuğum olmadığını varsaydınız,

but it's actually kind of the exact opposite.

ama aslında tam tersi.

We have a very full house, a very full happy home.

Çok dolu bir evimiz, çok dolu mutlu bir yuvamız var.

Jen and I have five kids.

Jen ve benim beş çocuğumuz var.

This ninth assumption is from Diego.

Bu dokuzuncu varsayım Diego'dan.

I assume you are antisocial,

Antisosyal olduğunuzu

and have sarcastic humor that almost no one understands,

ve neredeyse hiç kimsenin anlamadığı alaycı bir mizah anlayışınız olduğunu varsayıyorum

but inside, you laugh at your own jokes.

ama içten içe kendi şakalarınıza gülüyorsunuz.

Well, some of that is true.

Eh, bunların bir kısmı doğru.

I'm not antisocial,

Asosyal değilim

but I do like spending time by myself,

ama tek başıma

or with just a couple close friends.

veya birkaç yakın arkadaşımla vakit geçirmeyi seviyorum.

I don't like to go to big parties.

Büyük partilere gitmeyi sevmiyorum. Bir

I don't like to go to events

where there's lots and lots of people.

sürü insanın olduğu etkinliklere gitmeyi sevmiyorum.

So not antisocial, but definitely an introvert.

Yani asosyal değil ama kesinlikle içe dönük.

And yes, I do have a bit of a sarcastic edge to my humor.

Ve evet, mizahımda biraz alaycı bir yanım var. Sık

I do often laugh to myself.

sık kendi kendime gülerim.

I think of things that are funny,

Komik şeyler düşünüyorum

and they might be a little bit too sarcastic

ve

to say out loud,

yüksek sesle söylemek için biraz fazla alaycı olabilirler

but I certainly do enjoy my own jokes quite a bit.

ama kesinlikle kendi şakalarımdan biraz zevk alıyorum.

Assumption number 10 is from DAnS.

10 numaralı varsayım DAnS'tandır.

I assume you prefer cold weather.

Soğuk havayı tercih ettiğinizi varsayıyorum.

You are correct.

Haklısın.

Winter is my favorite season.

Kış en sevdiğim mevsimdir. Sıfır santigrat derecenin

I love it when it's below zero degrees Celsius.

altına düştüğünde onu seviyorum .

I love it when there's snow on the ground,

Yerde kar olduğunda

and when snow is falling out of the sky.

ve gökten kar yağdığında onu seviyorum.

I love a good snowstorm.

İyi bir kar fırtınasını severim.

And in particular I love what's called a snow day.

Ve özellikle kar günü denen şeyi seviyorum.

A snow day is a day when the school is closed,

Kar günü, okulun kapalı olduğu gündür,

because there's just too much snow on the roads,

çünkü yollarda çok fazla kar vardır

and it's not safe to drive.

ve araba kullanmak güvenli değildir.

So yes, I definitely love cold weather.

Yani evet, kesinlikle soğuk havayı seviyorum.

I definitely love winter.

Kesinlikle kışı seviyorum.

This 11th assumption is from Mohd Ags.

Bu 11. varsayım Mohd Ags'tan.

I assume you're not good at dancing.

Sanırım dansta iyi değilsin.

Well, maybe I should let all of you decide.

Belki de hepinizin karar vermesine izin vermeliyim.

Maybe I should break out into a little jig.

Belki biraz eğlenmeliyim.

Maybe I should do some dancing,

Belki biraz dans etmeliyim

and you guys can tell me in the comments below

ve siz de

if I'm good at it.

bunda iyi olup olmadığımı aşağıdaki yorumlarda bana söyleyebilirsiniz.

I actually really like dancing.

Aslında dans etmeyi gerçekten seviyorum.

I'm just not really good at it.

Bunda gerçekten iyi değilim.

Like if I go to a wedding, and there's music and dancing,

Mesela bir düğüne gidersem, müzik ve dans varsa

I will dance,

dans ederim

but I think my children are embarrassed when I do that.

ama sanırım çocuklarım bunu yaptığımda utanıyorlar.

They're like, oh, there's dad

Sanki, oh, işte babam

doing his really bad dancing again.

yine o gerçekten kötü dansını yapıyor.

Oh well, it's still fun.

Eh, yine de eğlenceli.

This 12th assumption is from Sifat.

Bu 12. farz Sıfat'tandır.

I assume you love to lead a simple life.

Basit bir hayat sürmeyi sevdiğini varsayıyorum.

Yes, that is correct.

Evet doğru.

I do lead a simple life.

Sade bir hayat sürüyorum.

I don't need to buy fancy things to be happy.

Mutlu olmak için süslü şeyler almama gerek yok.

One of the things that many of you know about me

Birçoğunuzun benim hakkımda bildiği şeylerden biri,

is that I had heart surgery a number of years ago

birkaç yıl önce

in my mid 40s, late 40s.

40'lı yaşlarımın ortalarında, 40'lı yaşlarımın sonlarında kalp ameliyatı olduğumdur.

And that kind of changed my view

Ve bu,

as to what's important in life.

hayatta neyin önemli olduğuna dair bakış açımı değiştirdi.

I definitely value family.

Aileye kesinlikle değer veririm.

I value spending time with family, I value exercise.

Ailemle vakit geçirmeye değer veriyorum , egzersize değer veriyorum.

I value eating healthy.

Sağlıklı beslenmeye değer veriyorum.

I don't need to buy a brand new vehicle to be happy.

Mutlu olmak için sıfır araç almama gerek yok. Gerçekten düşük kilometreli

I'm quite content buying used vehicles

kullanılmış araçlar satın almaktan oldukça memnunum

with really low kilometers on them.

.

So yes, I do like to lead a simple life.

Yani evet, basit bir hayat sürmeyi seviyorum.

I like reading, I like playing video games.

Okumayı seviyorum, video oyunları oynamayı seviyorum. Sevdiğim

I like spending time with all of the people that I love.

tüm insanlarla vakit geçirmeyi seviyorum .

So definitely you are correct with that assumption.

Yani kesinlikle bu varsayımda haklısın.

This 13th assumption is from Vitaly.

Bu 13. varsayım Vitaly'den. Uluslar arasında barışçıl ilişkiler kurmaya çalışan

I assume you are an alien

bir uzaylı olduğunuzu varsayıyorum

who is seeking to establish peaceful relations

between nations.

.

No, I am not from another planet.

Hayır, başka bir gezegenden değilim.

I am not an alien.

Ben bir uzaylı değilim.

I don't have my spaceship hidden in this big barn.

Uzay gemimi bu büyük ambarda saklamıyorum.

The roof doesn't open at night,

Çatı geceleri açılmıyor,

so I can fly my spaceship out, no, none of that is true.

bu yüzden uzay gemimi uçurabilirim , hayır, bunların hiçbiri doğru değil.

I'm just a normal human being

Ben sadece,

making English lessons on YouTube

to help everyone around the world

dünya çapında

that wants to learn English learn a little bit more English.

İngilizce öğrenmek isteyen herkesin biraz daha fazla İngilizce öğrenmesine yardımcı olmak için YouTube'da İngilizce dersleri veren normal bir insanım.

The 14th and last assumption is from Maria.

14. ve son varsayım Maria'dan.

I assume you are a type A person, organized,

A tipi bir insan olduğunuzu, organize olduğunuzu

and have it all together.

ve her şeye sahip olduğunuzu varsayıyorum.

Well, I am organized, and I do try to keep things together,

Düzenliyimdir ve bir şeyleri bir arada tutmaya çalışırım

but I wouldn't say I'm a type A personality.

ama A tipi bir kişilik olduğumu söyleyemem. Bunun

Instead, I would say this,

yerine şunu söyleyebilirim,

I'm a little bit of a lazy person.

ben biraz tembel bir insanım.

I don't actually like to work.

Aslında çalışmayı sevmiyorum.

So when I do work,

Bu yüzden çalıştığımda, işleri halletmenin

I try to find the most efficient way to get things done.

en verimli yolunu bulmaya çalışırım .

So, I mean, it sounds like I have it all together,

Demek istediğim, her şeye sahibim gibi geliyor

and it sounds like I'm not lazy,

ve tembel değilim gibi geliyor,

but honestly, every time I approach a new job,

ama dürüst olmak gerekirse, ne zaman yeni bir işe yaklaşsam,

I want to learn the most efficient way to do that job,

o işi yapmanın en verimli yolunu öğrenmek istiyorum, bu

so it takes the least amount of time.

yüzden en az zaman alır.

So I'm definitely not a type A personality,

Bu yüzden kesinlikle A tipi bir kişilik değilim,

but I think I am probably somewhat organized.

ama muhtemelen biraz düzenli olduğumu düşünüyorum.

Well, thank you so much for watching this English lesson

Pekala, bazılarınızın benim hakkımda sahip olduğu bazı varsayımları açıklığa kavuşturduğum bu İngilizce dersini izlediğiniz için çok teşekkür ederim

where I cleared up some assumptions

that some of you had about me.

.

I hope as I was using English phrases

Umarım

and sentences to describe myself,

kendimi tanımlamak için İngilizce ifadeler ve cümleler kullanırken,

you were able to learn different ways

siz

to talk about yourself in English as well.

de kendiniz hakkında İngilizce konuşmanın farklı yollarını öğrenebilmişsinizdir.

Hey, if this is your first time here,

Hey, buraya ilk gelişinse,

don't forget to click that red subscribe button over there,

şuradaki kırmızı abone ol düğmesine tıklamayı unutma

and give me a thumbs up if this video

ve bu video

helped you learn just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmene yardımcı olduysa bana bir başparmak ver.

And if you have the time,

Ve eğer zamanın varsa,

why don't you stick around,

neden burada kalıp

and watch another English lesson?

başka bir İngilizce dersi izlemiyorsun?

(upbeat music)

(iyimser müzik)