Lesson 97 👩‍🏫Basic English with Jennifer - More Verbs in the Simple Past

Hi everyone. I'm Jennifer from English with Jennifer. Let's study basic grammar together.

Herkese selam. Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer. Gelin birlikte temel grameri çalışalım.

You can learn with my students Flavia and Andreia.

Öğrencilerim Flavia ve Andreia ile öğrenebilirsiniz.

Stories are a fun way to learn new verbs and review old ones. Listen to a story that you may remember

Hikayeler, yeni fiilleri öğrenmenin ve eski fiilleri gözden geçirmenin eğlenceli bir yoludur. Geçmiş bir dersten hatırlayabileceğiniz bir hikaye dinleyin

from a past lesson.

.

How are you, Flavia?

Nasılsın, Flavia?

Good. And you? I'm pretty good.

İyi. Ve sen? Oldukça iyiyim.

Although it's hot today. Yeah.

Bugün sıcak olmasına rağmen. Evet.

Yeah. It's very hot.

Evet. Çok sıcak.

A hot summer day.

Sıcak bir yaz günü. Görüşmeyeli

How have you been? How have you been? Yeah. There's another one. How are you? How have you been?

nasılsın? Görüşmeyeli nasılsın? Evet. Bir tane daha var. Nasılsın? Görüşmeyeli nasılsın?

And what happens? How have you been. Been. But what you hear is,

Ve ne olur? Görüşmeyeli nasılsın. Olmuştur. Ama duyduğun şey,

"How've you been?"

"Nasılsın?"

How've...how've...How've you been? This is another verb form. Present perfect. Present perfect, and we'll talk

Nasıl...nasıl...nasılsın? Bu başka bir fiil şeklidir. Etkisi hala süren geçmiş zaman. Şimdiki mükemmel ve

about it at some point, but you will hear this. You will hear this. There's so many

bir noktada bunun hakkında konuşacağız ama bunu duyacaksınız. Bunu duyacaksınız.

ways to say hello. How are you? How are you doing? How have you been? How have you

Merhaba demenin pek çok yolu var. Nasılsın? Nasılsın? Görüşmeyeli nasılsın? Görüşmeyeli

been? How have you been? How have you been? How've you been?

nasılsın? Görüşmeyeli nasılsın? Görüşmeyeli nasılsın? Nasılsın?

How've you been, Andreia? You say, "Okay. Good" Yeah. Same answers. Pretty good. I'm okay. All right.

Nasılsın, Andreia? "Tamam. Güzel" diyorsun, evet. Aynı cevaplar. Oldukça iyi. İyiyim. Elbette.

Any of the usual answers are fine. Yeah. And why do I use this? Because we had a break.

Olağan cevaplardan herhangi biri iyidir. Evet. Ve bunu neden kullanıyorum? Çünkü ara vermiştik.

Right? I went on vacation, and we had to wait for class. So one week, two

Sağ? Tatile gittim ve dersi beklemek zorunda kaldık. Yani bir hafta, iki

weeks...there's more time we had to wait, and so I asked, "Hmm. How have you been?"

hafta... daha beklememiz gereken zaman var ve ben de "Hmm. Nasılsın?" diye sordum.

Good. "What's new?" we could ask. Well, there are things that are new. First of

İyi. "Ne var ne yok?" sorabiliriz. Pekala, yeni olan şeyler var.

all, you two changed places. You changed places.

Her şeyden önce, ikiniz yer değiştirmişsiniz. Yer değiştirmişsin.

And uh, the furniture is different, too. Yeah Did you change the furniture? Yes. Yes, yes. So

Ve ah, mobilyalar da farklı. Evet Mobilyaları değiştirdin mi? Evet. Evet evet. Demek

you changed places. You changed the furniture.

yer değiştirdin. Mobilyaları değiştirdin .

What other change? What did I do? Mm. What did I change? Your hair. I changed my hair.

Başka ne değişti? Ne yaptım? mm. Neyi değiştirdim? Saçın. saçımı değiştirdim

You can talk about a haircut or a hairstyle. Either way. It doesn't matter. Either word.

Bir saç kesimi veya bir saç modeli hakkında konuşabilirsiniz. Öyle ya da böyle. Önemli değil. Ya kelime.

Haircut. Hairstyle. Like, "You have a new haircut." "You have a new hairstyle." Or you

saç kesimi Saç modeli. "Yeni bir saç kesimin var" gibi. "Yeni bir saç modelin var." Ya da

can say, "You changed your hair." You can use "change." You changed your hair.

"Saçını değiştirmişsin" diyebilirsin. "Değiştir" i kullanabilirsiniz. Saçını değiştirmişsin.

We've been talking about the past...the past tense. "Get" becomes what in the past?

Geçmişten bahsediyorduk... geçmiş zaman kipinden. "Al" geçmişte ne olur?

Get? Got. Got. Okay. So you could also use "got." You got a new haircut. You got a

Elde etmek? Var. Var. Tamam aşkım. Yani "got"u da kullanabilirsin. Yeni bir saç kesimin var.

new hairstyle. You got. Got. Past tense. All right? You got a new

Yeni bir saç modelin var. Sende var. Var. Geçmiş zaman. Elbette? Yeni bir

haircut. You got a new hairstyle. You changed your hair. You changed your hair.

saç kesimin var. Yeni bir saç modelin var. Saçını değiştirmişsin. Saçını değiştirmişsin.

So lots of changes. The last time when we met, we told stories. Do you remember we

Yani birçok değişiklik. En son karşılaştığımızda hikayeler anlattık. Hikayeler uydurduğumuzu hatırlıyor musun

made up stories? I told a story. You told a story about cake. You told a story

? Bir hikaye anlattım. Kek hakkında bir hikaye anlattın. Kediler hakkında bir hikaye anlattın

about cats, your cats. Yeah. And I told a story about John and Brittany. Do you

, senin kedilerin. Evet. John ve Brittany hakkında bir hikaye anlattım.

remember my story? Kind of? Well, I'm going to read it one more time, and I want you

Benim hikayemi hatırlıyor musun? Biraz? Pekala, bir kez daha okuyacağım ve beni

to listen. Okay? Listen. There was a man. His name was John.

dinlemeni istiyorum. Tamam aşkım? Dinlemek. Bir adam vardı. Adı John'du.

One day he fell asleep. When he woke up, he knew ten languages. Then he met a woman.

Bir gün uyuyakaldı. Uyandığında on dil biliyordu. Sonra bir kadınla tanıştı.

Her name was Brittany. She knew fifteen languages. They fell in love. They got

Adı Brittany'ydi. On beş dil biliyordu. Aşık oldular. Onlar

married. Brittany taught John five languages. They had a happy marriage.

evlendi. Brittany, John'a beş dil öğretti. Mutlu bir evlilikleri vardı.

Let's remember the verbs. We have special verb forms...with special forms. Right? They

Fiilleri hatırlayalım. Özel fiil formlarımız var... özel formlarla. Sağ?

become different in the past, like BE becomes

BE'nin

"was" and "were." These are our irregular verbs. They have special forms. FALL becomes "fell."

"oldu" ve "were" olması gibi geçmişte farklı hale gelirler. Bunlar bizim düzensiz fiillerimizdir. Özel formları var. DÜŞME, "düşme" olur.

WAKE UP - woke up. MEET - met. GET - got. TEACH ...I forgot. Taught. And KNOW? Knew. Okay. So these are the verbs

UYAN - uyandım. BULUŞ - tanıştı. ALIN - var. ÖĞRET ...unuttum. Öğretilen. Ve bil? Biliyordum. Tamam aşkım. Yani

that we need to tell the story. I'll put this here. If you really need help, you

hikayeyi anlatmak için ihtiyacımız olan fiiller bunlar. Bunu buraya koyacağım. Gerçekten yardıma ihtiyacın varsa

can look, but try not to look. Okay? Let's work together and tell the story.

bakabilirsin ama bakmamaya çalış. Tamam aşkım? Birlikte çalışalım ve hikayeyi anlatalım.

Okay. There was a man. His name was John. His name was John. Mm-hmm. One day what

Tamam aşkım. Bir adam vardı. Adı John'du. Adı John'du. Mm-hmm. Bir gün ne

happened? One day John fell...or fall? Fell. Fell asleep. He fell asleep. When he wake up...woke up. When he woke up,

oldu? Bir gün John düştü... yoksa düşmek mi? Düşmüş. Uyuyakalmak. O uyuya kaldı. Uyandığında... uyandı. Uyandığında

what happened?

ne oldu?

He knew...I don't know.

Biliyordu... Bilmiyorum. On

Ten languages. Ten languages. He knew ten languages. When he woke up, he knew ten languages. Then

dil. On dil. On dil biliyordu. Uyandığında on dil biliyordu. Sonra

he met a woman. Her name was Brittany. Mm-hmm.

bir kadınla tanıştı. Adı Brittany'ydi. Mm-hmm.

What about Brittany? Brittany knew fifteen languages. Fifteen languages. Mm-hmm Then what happened?

Brittany'den ne haber? Brittany on beş dil biliyordu. On beş dil. Sonra ne oldu?

They...they fell in love. Yeah, they fell in love. Okay. And they...

Onlar... onlar aşık oldular. Evet, aşık oldular. Tamam aşkım. Ve onlar...

got married. They got married.

evlendiler. Onlar evlendi.

And what did Brittany do? She taught five languages.

Brittany ne yaptı? Beş dil öğretti.

She taught...yeah, but who? She taught John...

Öğretti... evet, ama kime? John'a

five languages. She taught John five languages. Something

beş dil öğretti. John'a beş dil öğretti. Yapabileceğiniz bir şey,

you can do is try to tell the story. Right? Just for practice. Even if you

hikayeyi anlatmaya çalışmaktır. Sağ? Sadece pratik için.

change the words, it's okay. But it's good practice to tell the story. Okay.

Sözcükleri değiştirsen bile sorun değil. Ama hikayeyi anlatmak iyi bir uygulamadır. Tamam aşkım.

So this time, let's try telling the story again. I will help less. Okay? You tell one half.

Bu sefer hikayeyi tekrar anlatmayı deneyelim. Daha az yardım edeceğim. Tamam aşkım? Yarısını sen söyle

Flavia tells the other. Ready? I'll just help a little. There was a man. His...He was

Flavia diğerine söyler. Hazır? Sadece biraz yardım edeceğim. Bir adam vardı. Onun... O

John. His name...his name was John. One day he fell asleep. Mm-hmm. And when...

John'du. Adı... adı John'du. Bir gün uyuyakaldı. Mm-hmm. Ve ne zaman...

when he woke up, mm-hmm...he know...he knew...mm-hmm ten languages.

uyandığında, mm-hmm...biliyordu...biliyordu...mm-hmm on dil.

Then...then he met a woman.

Sonra...sonra bir kadınla tanıştı.

He met a woman. Her name...her name was Brittany. She...she knew fifteen language...fifteen languages.

Bir kadınla tanıştı. Adı...adı Brittany'ydi. O...o onbeş dil biliyordu...onbeş dil.

They...they fell in love. Mm-hmm. And they got married.

Onlar... onlar aşık oldular. Mm-hmm. Ve evlendiler.

Then...what did Brittany do? She...she taught five languages. Taught who? Uh, she taught John five languages.

Sonra... Brittany ne yaptı? O...o beş dil öğretti. Kime öğrettin? John'a beş dil öğretti.

Great! She taught John five languages. Yeah. So she taught John or she taught him

Harika! John'a beş dil öğretti. Evet. Böylece John'a

five languages, and they lived happily ever after.

beş dil öğretti ve sonsuza dek mutlu yaşadılar .

That's what we say in our stories when there's a prince and a princess. They

Bir prens ve bir prenses olduğunda hikayelerimizde böyle deriz. Onlar

lived happily ever after. Happily. They were happy. They lived happily ever after.

sonsuza dek mutlu yaşamışlar. Mutlu bir şekilde. Onlar mutluydu. Onlar sonsuza dek mutlu yaşamışlar.

Good job. I have a question. Okay. What is it?

Aferin. Bir sorum var. Tamam aşkım. Nedir?

Can I use "she taught five languages to him"?

"Ona beş dil öğretti" kullanabilir miyim?

Yes. Yes. So we have long structures. We have short structures.

Evet. Evet. Yani uzun yapılarımız var. Kısa yapılarımız var.

Um, she taught five languages to him. It's more conversational, shorter, more natural.

Um, ona beş dil öğretti. Daha konuşkan, daha kısa, daha doğal.

She taught him five languages. It's like, "I gave my cell phone to Andreia."

Ona beş dil öğretti. "Cep telefonumu Andreia'ya verdim" gibi.

I gave her my cell phone. We like to shorten. Give something to someone. Give

Ona cep telefonumu verdim. Kısaltmayı severiz . Birine bir şey ver.

someone something. It's shorter. So she taught him five languages. She taught

Birine bir şey ver. Daha kısa. Bu yüzden ona beş dil öğretti.

John five languages. Do you want to try to tell the story about John and

John'a beş dil öğretti. John ve Brittany hakkındaki hikayeyi anlatmak ister misin

Brittany? Pause the video. Here are the verbs you can use to retell the story.

? Videoyu duraklatın. İşte hikayeyi yeniden anlatmak için kullanabileceğiniz fiiller.

Okay. Time for more irregular verbs in the past and a new story. so first

Tamam aşkım. Geçmişte daha düzensiz fiiller ve yeni bir hikaye zamanı. ilk önce Yani

So first, let's review and then we can do more stories. In the past, STAND - stood. Stood.

önce gözden geçirelim ve sonra daha fazla hikaye yapabiliriz. Geçmişte, STAND - durdu. Durmak.

Do you know how to write "stood?" How do you write "stood?" How do you spell it? Two O's?

"Ayağa kalktı" yazmayı biliyor musun? "Durdu" nasıl yazılır? Bunu nasıl hecelersiniz? İki O mu?

This one I think you know. COME becomes "came." Yeah. Oh. I already have it.

Bu bence biliyorsun. COME, "geldi" olur. Evet. Ah. Ben zaten sahibim.

HEAR becomes...

DUYUN...

HEAR - heard. Mm hmm, and all you do is a -d. A -d. Today I hear. Now I hear.

DUYUN - duyuldu. Mm hmm ve tek yaptığın bir -d. A-d. Bugün duyuyorum. Şimdi duyuyorum.

Yesterday I heard. Add a -d. Heard. -d. H - E - A - R - D. Heard.

Dün duydum. Bir -d ekleyin. Duyulmuş. -D. H - E - A - R - D. Duydum.

Mm-hmm. HEAR - heard. Good. THINK becomes "thought." Thought. And watch pronunciation.

Mm-hmm. Duymak duyulmak. İyi. THINK "düşünce" olur. Düşünce. Ve telaffuzu izleyin.

Thought. Good! Though. And how do we spell it? T - H... THINK - thought.

Düşünce. İyi! Yine de. Ve nasıl heceleyeceğiz? T - H... DÜŞÜN - düşündüm.

...G - H - T. Mm-hmm. Yeah. Thought, so that's silent. CAN

...G - H - T. Mm-hmm. Evet. Düşündüm, yani bu sessiz. CAN

becomes "could." You know that one. SEE becomes "saw." I already have that one. HAVE becomes "had." Had.

"olabilir" olur. Bunu biliyorsun. GÖRMEK "testere" olur. O bende zaten var. HAVE "var" olur. Vardı.

SING becomes "sang." Sang. Sang. FORGET - forgot.

SING, "şarkı söyledi" olur. Şarkı söyledi. Şarkı söyledi. UNUT - unuttum.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Let's listen to a new story. Okay? This one is about a woman named Sylvia.

Yeni bir hikaye dinleyelim. Tamam aşkım? Bu, Sylvia adında bir kadın hakkında.

Sylvia worked in a restaurant. She worked long hours. She stood on her

Sylvia bir restoranda çalışıyordu. Uzun saatler çalıştı.

feet for a long time every day. One night she came home. She heard strange noises

Her gün uzun süre ayaklarının üzerinde durdu. Bir gece eve geldi. Kapıyı açtığında garip sesler duydu

when she opened the door. She thought it could be wild animals or a burglar. Burglar? Burglar.

. Vahşi hayvanlar ya da hırsız olabileceğini düşündü. Hırsız? Hırsız.

What do you think a burglar is? If not animals, maybe a person? A good person or a bad person?

Sizce hırsız nedir? Hayvanlar değilse, belki bir insan? İyi bir insan mı yoksa kötü bir insan mı?

A burglar. Maybe it's a burglar. I don't know. A burglar? That's bad. It's someone in your house, and someone came into your

Bir hırsız. Belki de bir hırsızdır. Bilmiyorum. Hırsız mı? Bu kötü. Evinizdeki biri ve biri evinize geldi

house and maybe they want to take things. Oh. It's bad. It's similar...

ve belki de bir şeyler almak istiyorlar. Ah. O kötü. Benzer...

You have a similar word in Portuguese? Burglar. I don't know. Now you know. You don't want to know burglars.

Portekizce'de buna benzer bir kelime var mı? Hırsız. Bilmiyorum. Artık biliyorsun. Hırsızları bilmek istemezsin.

Burglars will go into your house, into your apartment secretly. They go through the window or through the

Hırsızlar evinize, dairenize gizlice girecek. Pencereden veya kapıdan geçerler

door. Oh. Yeah, and they can take things. Yeah. Burglar, so think of B - B. Burglar

. Ah. Evet, bir şeyler alabilirler. Evet. Hırsız, yani B - B'yi düşünün. Hırsız

is bad. It's similar..."robber"? Robber. Yes. It could be a robber.

kötüdür. "Hırsız" gibi mi? Hırsız. Evet. Bir hırsız olabilir.

Robber. Burglar. Could be either one. A burglar goes into a building. A robber

Hırsız. Hırsız. Herhangi biri olabilir. Bir binaya hırsız girer. Bir hırsız

could be even on a street. They can rob you or a bank. Robber. Burglars - into your home. So she thought it could be

sokakta bile olabilir. Sizi ya da bir bankayı soyabilirler. Hırsız. Hırsızlar - evinize. Bu yüzden

wild animals or a burglar. When Sylvia turned on the lights, she saw all her

vahşi hayvanlar ya da hırsız olabileceğini düşündü. Sylvia ışıkları açtığında mutfakta bütün arkadaşlarını gördü

friends in the kitchen. They had a cake and balloons, and they

. Pastaları ve balonları vardı ve

sang "Happy Birthday" to her. Sylvia forgot it was her birthday. Wow.

ona "Doğum Günün Kutlu Olsun" şarkısını söylediler. Sylvia doğum günü olduğunu unuttu. Vay.

That's my story. It's not true. Good story? All right. Questions. Let's see. Why did Silvia stand

Bu benim hikayem. Bu doğru değil. İyi hikaye? Elbette. Sorular Görelim. Silvia neden

on her feet for a long time every day? Where? Why. Why did she stand on her feet

her gün uzun süre ayakta duruyordu? Nerede? Neden. Neden ayaklarının üzerinde duruyordu,

Do you remember? Because she was working. Where? In a restaurant. In a restaurant.

hatırlıyor musun? Çünkü çalışıyordu. Nerede? Bir restoranda. Bir restoranda.

So she worked in a restaurant, so what happened? She...she stood on her feet...all day because she worked in a restaurant. Right?

Yani bir restoranda çalıştı, peki ne oldu? O...o bütün gün ayakta durdu çünkü bir restoranda çalışıyordu. Sağ?

So maybe she served customers, and she stood on her feet all day. Um, what did she hear

Yani belki müşterilere hizmet etti ve bütün gün ayakta durdu. Eve geldiğinde ne duydu

when she came home? What did she hear she hear? She hear...heard...heard...

? Ne duyduğunu duydu? Duydu... duydu... duydu...

she heard a noise. She head a noise. Strange noises. So she heard strange noises when she

bir ses duydu. Bir ses çıkardı. Garip sesler. Bu yüzden kapıyı açtığında garip sesler duydu

opened the door. Okay. What did she think about those noises? What did she think?

. Tamam aşkım. Bu sesler hakkında ne düşündü? Ne düşündü?

She thought it could be wild animals or a burglar. It could be wild animals or a burglar. Mm-hmm.

Vahşi hayvanlar ya da hırsız olabileceğini düşündü. Vahşi hayvanlar veya bir hırsız olabilir. Mm-hmm.

Who did she see in the kitchen? Who did she? She saw

Mutfakta kimi gördü? Kim yaptı?

people. Which people? Friends. Friends. No burglars. She saw friends. She saw friends...in the kitchen.

İnsanları gördü. Hangi insanlar? Arkadaşlar. Arkadaşlar. Hırsız yok. Arkadaşlarını gördü. Arkadaşlarını gördü... mutfakta.

Uh-huh. What did the friends have?

HI-hı. Arkadaşların neyi vardı?

They had cake and balloons.

Pasta ve balonları vardı.

Balloons. They had a cake and balloons. Mm-hmm.

balonlar Pasta ve balonları vardı. Mm-hmm.

Um, what did they sing? What did they sing to Sylvia?

Ne şarkı söylediler? Sylvia'ya ne şarkı söylediler?

They sang "Happy Birthday." So why was she surprised?

"Doğum Günün Kutlu Olsun" şarkısını söylediler. Peki neden şaşırdı?

She forgot her birthday. She forgot it was her birthday. Okay. So same thing you can do

Doğum gününü unuttu. Doğum günü olduğunu unutmuştu. Tamam aşkım. Bizim

that we did with the other stories you can do with this story. You retell. So you

diğer hikayelerde yaptığımızın aynısını bu hikayede de yapabilirsiniz. Tekrar anlatırsın. Yani

take the verbs and you can practice on your own. Okay? Have you ever forgotten?

fiilleri alıp kendi başınıza pratik yapabilirsiniz . Tamam aşkım? Hiç unuttun mu?

Like sometimes I'm like, "Oh yeah. It's my birthday." As you get older you forget.

Bazen "Ah evet. Bugün benim doğum günüm." Yaşlandıkça unutuyorsun.

It's your birthday today. -- Yeah. How old are your? -- I forget.

Bugün senin doğum günün. -- Evet. kaç yaşındasın -- Unuttum.

Or I say, "I forget! I don't remember." It's good. Yeah.

Ya da "Unuttum! Hatırlamıyorum" derim. Bu iyi. Evet.

Okay. Your turn. Retell the story about Sylvia. Here are the verb phrases you

Tamam aşkım. Senin sıran. Sylvia hakkındaki hikayeyi tekrar anlat . İşte ihtiyacınız olan fiil cümleleri

need. They're in the present. Change them to the past. I'll note which verbs are

. Şimdiki zamandalar. Onları geçmişe değiştirin. Hangi fiillerin

irregular with a star. Work in a restaurant, work long hours, stand on her

bir yıldızla düzensiz olduğunu not edeceğim. Bir restoranda çalış, uzun saatler çalış,

feet for a long time every day, come home, hear strange noises,

her gün uzun süre ayakta dur, eve gel, garip sesler duy,

think it can be wild animals or a burglar, turn on the lights,

vahşi hayvanlar veya hırsız olabileceğini düşün , ışıkları aç,

see all her friends, have a cake and balloons, sing "Happy Birthday," forget that

tüm arkadaşlarını gör, pasta ye ve balonlar, "Doğum Günün Kutlu Olsun" şarkısını söyleyin,

it is her birthday. Now pause the video. Use the list and retell the story. That's

onun doğum günü olduğunu unutun. Şimdi videoyu duraklatın. Listeyi kullanın ve hikayeyi yeniden anlatın.

all for now. Was the lesson useful? Please like and share this video. As always,

Şimdilik bu kadar. Ders faydalı mıydı? Lütfen bu videoyu beğenin ve paylaşın. Her zaman olduğu gibi,

thanks for watching and happy studies! Follow me on Facebook and Twitter. Check

izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar! Beni Facebook ve Twitter'da takip edin.

out my videos on Instagram. And don't forget to subscribe!

Instagram'daki videolarıma göz atın. Ve abone olmayı unutmayın!