Lesson 111👩‍🏫 Basic English with Jennifer - CAN and COULD for Ability

Hi everyone. I'm Jennifer from English with Jennifer. Let's study basic

Herkese selam. Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer. Gelin

grammar together. You can learn with my students, Flavia and Andreia.

birlikte temel grameri çalışalım. Öğrencilerim Flavia ve Andreia ile öğrenebilirsiniz. Demek fareyle

So, you know my story about the mouse. And who caught the mouse? Your husband.

ilgili hikayemi biliyorsun. Ve fareyi kim yakaladı? Senin kocan.

Yeah, he caught it. Um, he could catch it.

Evet, yakaladı. Yakalayabilirdi.

Um, I didn't want to. I don't think I could.

Ben istemedim. Yapabileceğimi sanmıyorum.

Um, I couldn't catch the mouse and he could. Um, so CAN...

Ben fareyi yakalayamadım, o yakaladı. Um, yani CAN...

COULD. Right? That's what I want to practice now. I know you've seen these

OLABİLİR. Sağ? Şimdi pratik yapmak istediğim şey bu . Bu

verbs before. Let's practice again. Can and could.

fiilleri daha önce gördüğünüzü biliyorum. Tekrar pratik yapalım. Yapabilir ve yapabilir.

Right? Right. What I can do now. What I could do

Sağ? Sağ. Şimdi ne yapabilirim.

yesterday or when I was a little girl. Okay? What can you do? I'm going to ask

Dün ya da küçük bir kızken ne yapabilirdim. Tamam aşkım? Ne yapabilirsin?

some questions, and be careful when you give the answer.

Birkaç soru soracağım ve cevap verirken dikkatli ol.

So, for example, my question is going to be,

Örneğin, sorum şu olacak:

"Can you ride a bike?" When you make your question...

"Bisiklete binebilir misin?" Sorunuzu yönelttiğinizde...

Can you ride a bike? I can. Yes, I can.

Bisiklete binebilir misiniz? Yapabilirim. Evet yapabilirim.

Or no, I can't. Can't. And this is important

Ya da hayır, yapamam. Yapamamak. Ve bu önemlidir

because sometimes it's hard to hear. Right?

çünkü bazen duymak zordur. Sağ?

Even for Americans and even native speakers.

Amerikalılar ve hatta anadili İngilizce olanlar için bile.

"What? Can or can't?" And sometimes you have to say

"Ne? Yapabilir mi, yapamaz mı?" Ve bazen anlamak

"cannot" because it's hard to understand. So, try that. Yes, I can.

zor olduğu için "yapamam" demek zorunda kalırsın . Yani, bunu dene. Evet yapabilirim.

Yes, I can. Yes, I can. Yes, I can. No, I can't. No, I can't.

Evet yapabilirim. Evet yapabilirim. Evet yapabilirim. Hayır, yapamam. Hayır, yapamam.

No, I can't. No, I can't. Yeah. You can do a little

Hayır, yapamam. Hayır, yapamam. Evet. Biraz

"can't" or "can't." Can't. It's like you're cutting it off.

"yapamam" veya "yapamam" yapabilirsiniz. Yapamamak. Sanki kesiyorsun.

Can't [repeats]

Can't [tekrarlar]

Can...can't. [repeats]

Can...can't. [tekrarlar]

It's very much through the nose.

Çok fazla burundan.

This nasal sound. And we need the help in here. When you say

Bu burun sesi. Ve burada yardıma ihtiyacımız var .

"uh," feel that? "Uh" [repeats]

"Uh" dediğinde bunu hissettin mi? "Uh" [tekrarlar]

That sound "uh"...you're cutting the sound. That's how we cut off "can't."

Bu "uh" sesi...sesi kesiyorsunuz. "Yapamam"ı böyle kestik.

I can. I can't. [repeats] Yes, you cut the sound.

Yapabilirim. Yapamam. [tekrarlar] Evet, sesi kestiniz.

So, if you can do "uh"... [repeats]

Yani, "uh" yapabilirseniz... [tekrarlar]

Say, "Uh-uh."

"Uh-uh" deyin.

That's it.

Bu kadar.

Uh-uh.

Uh-uh.

That sound is cut off. You're cutting the sound

O ses kesildi. Sesi

here, so when you say the negative, you're cutting the sound here. I can't.

burada kesiyorsunuz, yani olumsuzu söylediğinizde sesi burada kesiyorsunuz. Yapamam.

Yes, it's very nasal through the nose and we cut the sound off

Evet, burundan çok genizden geliyor ve sesi

in our throat there. I can. I can't. Yes, I can. [repeats]

orada boğazımızda kesiyoruz. Yapabilirim. Yapamam. Evet yapabilirim. [tekrarlar]

No, I can't. Yeah. Good, good. So, also make it longer

Hayır, yapamam. Evet. İyi iyi. Bu yüzden,

when you say yes. I can. I can. I can't. I can't.

evet dediğinizde de uzatın. Yapabilirim. Yapabilirim. Yapamam. Yapamam.

Yeah, it's like nasal. It's cut off. Quick. Quick.

Evet, nazal gibi. Kesildi. Hızlı. Hızlı.

And if people say, "I'm sorry. What did you say?" You say, "I can't. I cannot."

Ve eğer insanlar "Üzgünüm. Ne dedin?" "Yapamam. Yapamam" diyorsun.

Sometimes you need to say "cannot." All right?

Bazen "yapamam" demen gerekir. Elbette?

Can you ride a bike? Yes, I can. Oh good for you.

Bisiklet sürebilir misin? Evet yapabilirim. Oh senin için iyi.

Can you ride a bike? No, I can't. Oh really? You need to teach her.

Bisiklet sürebilir misin? Hayır, yapamam. Gerçekten mi? Ona öğretmelisin.

Yes. Really. Oh, you need to get a bike. Yes. Can you teach her? Yes, I can.

Evet. Gerçekten mi. Oh, bir bisiklet almalısın. Evet. Ona öğretebilir misin? Evet yapabilirim.

Okay. So, we're going to ask each other questions. You can ask

Tamam aşkım. Yani, birbirimize sorular soracağız.

Flavia. Go ahead. Ask her. Can you swim? Yes, I can.

Flavia'ya sorabilirsin. Devam etmek. Ona sor. Yüzebilir misin? Evet yapabilirim.

You can ask me. Can you make soup? Yes, I can. I can also open a can.

Bana sorabilirsin. Çorba yapabilir misin? Evet yapabilirim. Ben de konserve açabilirim.

Yes, I can. I can make easy soup and I can make

Evet yapabilirim. Kolay çorba yapabilirim ve

real soup. And I can open a can. Okay. And that's interesting actually.

gerçek çorba yapabilirim. Ve bir kutu açabilirim. Tamam aşkım. Ve bu aslında ilginç.

Soup comes in a can. So "can" can be a verb

Çorba bir kutuda gelir. Yani "can" bir fiil olabilir

and it can be the thing, like a can of soup. Yes.

ve bir kutu çorba gibi şey olabilir . Evet.

I can open the can of soup. Get it? It's the same? It's the same word c-a-n.

Çorba kutusunu açabilirim. Anla? Aynısı? Aynı kelime c-a-n.

Can. Can. I can open a can of soup. Or you say, "Help me. I can't open this can."

Olabilmek. Olabilmek. Bir kutu çorba açabilirim. Veya "Yardım edin. Bu kutuyu açamıyorum" dersiniz. Kafa

It's confusing, isn't it? Yeah. I can't I can open the can. I can't open

karıştırıcı, değil mi? Evet. Yapamam, kutuyu açabilirim.

the can. I can't open the can. Yeah.

Kutuyu açamıyorum. Kutuyu açamıyorum. Evet.

Can you help me open the can? So, you have to pay attention because

Kutuyu açmama yardım eder misin? Bu yüzden dikkat etmelisiniz çünkü

often one word has two meanings.

çoğu zaman bir kelimenin iki anlamı vardır.

Um, can you fall asleep when it's noisy? No, I can't. I need quiet.

Gürültülüyken uyuyabilir misin? Hayır, yapamam. Sessizliğe ihtiyacım var.

I need to quiet. I can't fall asleep with noise. I really can't.

sessiz olmalıyım Gürültüden uyuyamıyorum . Gerçekten yapamam.

Um, can you text fast?

Um, hızlı mesaj atabilir misin?

I can. I can't.

Yapabilirim. Yapamam.

Can you fall asleep quickly? Yes, I can. Really? Yeah. Oh, I can't. I can never...

Çabuk uyuyabilir misin? Evet yapabilirim. Gerçekten mi? Evet. Yapamam. Asla yapamam...

We say "can never." I can never fall asleep quickly. I take a long time.

"Asla yapamam" deriz. Asla çabuk uyuyamam . uzun zaman alırım

Yeah. Okay. So, this is CAN.

Evet. Tamam aşkım. Yani, bu CAN.

CAN is a modal verb. We use "can"

CAN modal bir fiildir.

+ the base verb to talk about abilities.

Yetenekler hakkında konuşmak için "can" + temel fiili kullanırız.

What are you able to do? What can you do? I can play the piano, and I can jump rope.

Ne yapabilirsin? Ne yapabilirsin? Piyano çalabiliyorum ve ip atlayabiliyorum.

Notice how we stress the base verb, the main verb.

Temel fiili, ana fiili nasıl vurguladığımıza dikkat edin .

I can play. I can jump. So, especially in fast speech "can"

Oynayabilirim. Zıplayabilirim. Bu nedenle, özellikle hızlı konuşmada "can"

will often sound like /kən/. I can do it. I can see.

sesi genellikle /kən/ gibi gelir. Bunu yapabilirim. Görebiliyorum.

I can go.

Gidebilirim.

The negative form is "cannot" or the contraction "can't."

Olumsuz biçim "cannot" veya kısaltma "can't" şeklindedir.

Repeat after me. Let's stress the negative form.

Benden sonra tekrar et. Olumsuz biçimi vurgulayalım.

I can't go.

gidemem

I can't hear. I can't tell you.

duyamıyorum sana söyleyemem

To talk about past abilities we use "could."

Geçmiş yetenekler hakkında konuşmak için "can" kullanırız.

The negative: "could not" And the contraction: "couldn't."

Negatif: "yapamadı" Ve kısaltma: "yapamadı." Geçmişte yapabildiğimiz şeyler

We use these forms to talk about

hakkında konuşmak için bu formları kullanırız

things we were able to do in the past. Listen.

. Dinlemek.

Okay. So, this is "can." Now think of the past.

Tamam aşkım. Yani, bu "can" dır. Şimdi geçmişi düşün .

Can-could. So, we think of the past. Um, let's think about ourselves as little girls.

Olabilir. Yani geçmişi düşünüyoruz. Um, kendimizi küçük kızlar olarak düşünelim.

Maybe eight, nine. As little girls.

Belki sekiz, dokuz. Küçük kızlar olarak.

When you were a little girl, could you do laundry?

Küçük bir kızken çamaşır yıkayabilir miydin ?

No. No, I couldn't. I couldn't.

Hayýr. Hayýr, yapamam. Yapamazdım.

I couldn't do laundry. Or say, "I didn't know how."

Çamaşır yıkayamadım. Veya "Nasıl olduğunu bilmiyordum" deyin.

I didn't know how either.

Nasıl olduğunu ben de bilmiyordum. Yardım

I couldn't do laundry, not without help. Right? I couldn't.

almadan çamaşır yıkayamadım . Sağ? Yapamazdım.

Could you climb at three? Yes, I could. Wow.

Üçte tırmanabilir misin? Evet yapabilirim. Vay.

Could you?

Yapabildin mi?

Is climb...?

Tırmanış mı...?

Ah! Yeah.

Ah! Evet.

Good for you!

Aferin sana!

Could you make breakfast? I could make cereal:

Kahvaltı yapabilir misin? Mısır gevreği yapabilirim:

milk, cereal, breakfast. Yeah. But I couldn't cook, not at 7. I don't even

süt, mısır gevreği, kahvaltı. Evet. Ama yemek yapamadım, 7'de değil.

think at 12 and 13 and 14... I couldn't cook.

12'de, 13'te ve 14'te düşünemiyorum bile... Yemek yapamadım.

I don't remember. You don't remember.

hatırlamıyorum hatırlamıyorsun.

Let's remember how we form questions. We use

Soruları nasıl oluşturduğumuzu hatırlayalım.

verb + subject. Can you go? Can they come? Yes-no questions

Fiil + özne kullanıyoruz. Gidebilir misin? gelebilirler mi? Evet-hayır soruları

use rising intonation. Listen to how my voice

yükselen tonlama kullanır. Sonunda sesimin nasıl

goes up at the end. Can you see?

yükseldiğini dinleyin. Görebiliyor musun?

Can he come?

Gelebilir mi?

Can they pay?

ödeyebilirler mi?

Can she dance?

Dans edebilir mi?

Can you visit me? Can you repeat that?

Beni ziyaret edebilir misin? Bunu tekrarlayabilirmisin?

Can we talk about this?

Bunun hakkında konuşabilir miyiz?

When you ask questions for information,

Bilgi için soru sorduğunuzda,

use falling intonation. Listen to my voice go down.

düşen tonlamayı kullanın. Sesimi dinle aşağı in.

Who can help? When can you come?

Kim yardım edebilir? Ne zaman gelebilirsin?

Why can't he come?

Neden gelemiyor?

How can you text so fast?

Nasıl bu kadar hızlı mesaj yazabiliyorsun?

Where can I buy one?

Nereden satın alabilirim?

Listen as Flavia, Andreia, and I practice asking some questions.

Flavia, Andreia ve ben bazı sorular sorma pratiği yaparken dinleyin. Sana

I'll ask you about Flavia. Can Flavia bake a cake?

Flavia'yı soracağım. Flavia pasta yapabilir mi?

Can Flavia...? Can Flavia bake a cake? Yes, she can. She can. Yeah.

Flavia...? Flavia pasta yapabilir mi? Evet o yapabilir. O yapabilir. Evet.

You're sure. Yeah. Yeah. Because then we'd have to ask her. Okay.

Eminsin. Evet. Evet. Çünkü o zaman ona sormamız gerekirdi. Tamam aşkım.

She doesn't just go to the store and buy a cake? She can bake a cake.

Sadece dükkana gidip pasta almıyor mu? Kek pişirebilir.

Okay. Um, can Andreia whistle? Whistle?

Tamam aşkım. Andreia ıslık çalabilir mi? Islık?

I don't know. So, you have to ask her. Can you...

Bilmiyorum. Yani, ona sormalısın. Sen...

Can you whistle? Whistle. Sorry. My handwriting.

Islık çalabilir misin? Islık. Üzgünüm. Benim el yazım.

Can you whistle? No, I can't. I'll teach you.

Islık çalabiliyor musun? Hayır, yapamam. Sana öğreteceğim.

Okay. Um, can Flavia dance the samba?

Tamam aşkım. Um, Flavia samba yapabilir mi?

I don't know. You can...uh, can you dance the samba? No, I can't. Really?

Bilmiyorum. Sen...uh, samba dansı yapabilir misin? Hayır, yapamam. Gerçekten mi?

Can Andreia dance the samba? I don't know. You have to ask her.

Andreia samba dansı yapabilir mi? Bilmiyorum. Ona sormalısın.

Can you dance the samba? No. Why can't you dance the samba?

Samba dansı yapabilir misin? Hayýr. Neden samba dansý edemiyorsun?

Isn't it like your national dance? Yes. We need to go to YouTube and watch some

Ulusal dansınız gibi değil mi? Evet. YouTube'a gidip bazı

dance tutorials. We can try. We can try. You too!

dans dersleri izlemeliyiz. Deneyebiliriz. Deneyebiliriz. Sen de!

Um, can Andreia make a French braid? A French...? Yeah. I took a picture.

Andreia Fransız örgüsü yapabilir mi? Bir Fransız...? Evet. Bir fotoğraf çektim.

Do you see? That's a French braid. Oh! Oh, no.

Görüyor musun? Bu bir Fransız örgüsü. Ah! Oh hayır.

No. No? She would you like to...to make...

Hayır hayır? O... yapmak isterdi...

but she can't. Oh! She wants...would like to make...

ama yapamaz. Ah! İstiyor... yapmak istiyor... Bir

She would like to make one. She wants to make one, but she can't.

tane yapmak istiyor. Bir tane yapmak istiyor ama yapamıyor.

Oh, I'm sorry. Does Flavia know how? Can Flavia make a French braid?

Üzgünüm. Flavia nasıl olduğunu biliyor mu? Flavia Fransız örgüsü yapabilir mi?

No, she can't. Ah, you guys need to watch some tutorials.

Hayır, yapamaz. Ah, sizin bazı öğreticiler izlemeniz gerekiyor.

It's weird. I can make a French braid. I can do a French braid on myself.

Bu garip. Fransız örgüsü yapabilirim. Fransız örgüsünü kendim yapabilirim.

But I can't do it on other people. It's weird. Like I can do it like this,

Ama bunu başkaları üzerinde yapamam. Bu garip. Sanki böyle yapabilirim

but in front of other people I just can't work on somebody else.

ama diğer insanların önünde başka biri üzerinde çalışamam.

I don't know why. Yeah. What's the name? A French braid. French.

Neden bilmiyorum. Evet. İsim ne? Bir Fransız örgüsü. Fransızca.

French braid. A French braid. Yeah. Okay. We can watch...I love...Yeah, they're pretty.

Fransız örgüsü. Bir Fransız örgüsü. Evet. Tamam aşkım. İzleyebiliriz...Seviyorum...Evet, çok güzeller.

We can make...um... we can watch some tutorials.

Yapabiliriz... um... bazı öğreticiler izleyebiliriz.

I tried. You tired. Or you will try? I tried. You tried, but I couldn't.

Denedim. Sen yorgunsun. Yoksa deneyecek misin? Denedim. Sen denedin ama ben yapamadım.

I couldn't. Well, you try again. Yeah. And you can.

Yapamazdım. Pekala, tekrar dene. Evet. Ve yapabilirsin.

But I try, try, try...no.

Ama deniyorum, deniyorum, deniyorum... hayır.

We will try. We'll try.

Deneyeceğiz. Deneyeceğiz.

Because we all have long hair. We can practice. Okay?

Çünkü hepimizin saçı uzun. Biz pratik yapabiliriz. Tamam aşkım?

What could you do as a child, but can't do now

Çocukken yapabildiğiniz ama şimdi

as an adult? Anything? I don't think I can climb a tree at my age,

bir yetişkin olarak yapamadığınız ne var? Herhangi bir şey? Bu yaşımda ağaca tırmanabileceğimi sanmıyorum

but I could as a child.

ama çocukken çıkabilirdim.

That's all for now. Please like and share the video.

Şimdilik bu kadar. Lütfen videoyu beğenip paylaşın .

As always, thanks for watching and happy studies!

Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Follow me on Facebook, Twitter, and Instagram.

Beni Facebook, Twitter ve Instagram'da takip edin.

Don't forget to subscribe. Turn on those notifications.

Abone olmayı unutmayın. Bu bildirimleri açın.