Using English Prepositions - Lesson 4: At and To - Learn More Grammar!

I'd like to show a clip to you.

Size bir klip göstermek istiyorum.

You'll get to see if my son

Oğlumun

is any good at guessing games.

tahmin oyunlarında iyi olup olmadığını göreceksin.

We have a frog, a star,

Bir kurbağamız, bir yıldızımız

and one of your sister's bracelets.

ve kız kardeşinizin bileziğinden biri var.

Okay?

Tamam aşkım?

I want you to look at me.

bana bakmanı istiyorum

Don't look at my hands.

ellerime bakma

Just look at me.

Sadece bana bak.

Look in my eyes.

gözlerime bak

I'm going to give one of these toys to you,

Sana bu oyuncaklardan birini vereceğim

and you have to guess which one I gave.

ve hangisini verdiğimi tahmin etmelisin.

Okay? Okay. All right.

Tamam aşkım? Tamam aşkım. Elbette.

So you're looking at me. Don't look at my hands.

Yani bana bakıyorsun. ellerime bakma

Okay.

Tamam aşkım. Sana

Which one did I give to you?

hangisini verdim?

My sister's bracelet.

Kız kardeşimin bilekliği.

Okay. So you give it back to me.

Tamam aşkım. Öyleyse onu bana geri ver.

(Whoops!)

(Hata!)

Now we have the frog and the star.

Şimdi kurbağa ve yıldızımız var.

I'll give one more to you. Ready?

Sana bir tane daha vereceğim. Hazır?

Which one did I give?

Hangisini verdim?

The frog. - Yeah.

Kurbağa. - Evet.

You're good. That's an easy game.

İyisin. Bu kolay bir oyun.

Why did I ask my son

Neden oğlumdan

to look at me or up at the ceiling?

bana veya tavana bakmasını istedim?

I wanted him to direct his attention

Dikkatini

away from my hands.

ellerimden uzaklaştırmasını istedim.

The preposition AT

AT edatı

is probably one that you learned for place...location.

muhtemelen yer...konum için öğrendiğiniz bir edattır.

We learn: at home, at work, at school.

Öğreniyoruz: evde, işte, okulda.

But the preposition AT

Ancak AT edatı

can also be used for direction.

yön için de kullanılabilir.

- Direction of your actions or your efforts.

- Eylemlerinizin veya çabalarınızın yönü.

Look at me. Look at the ceiling.

Bana bak. Tavana bak.

Don't look at my hands.

ellerime bakma

I asked my son to direct his attention

Oğlumdan dikkatini bana vermesini istedim

toward me.

.

I asked him not to look at my hands.

Ellerime bakmamasını rica ettim.

Why?

Neden?

I was giving something to him.

Ona bir şeyler veriyordum.

I gave something to him.

Ona bir şey verdim.

So TO also expresses direction,

Yani TO aynı zamanda yön ifade eder,

but there's this expectation

ancak

that whatever you're giving

verdiğiniz her şeyin

will be received.

alınacağına dair bir beklenti vardır.

That's an important difference.

Bu önemli bir fark.

Here's another example

İşte

to help illustrate that difference

between TO and AT.

TO ve AT arasındaki farkı göstermeye yardımcı olacak başka bir örnek.

I'm going to throw this ball to you.

Bu topu sana atacağım.

Are you ready?

Hazır mısın?

Catch.

Yakalamak.

Did you catch it?

Yakaladın mı?

No?

HAYIR?

I wanted you to.

Ben istedim.

See, when I throw something to you,

Bak, sana bir şey fırlattığımda,

I expect that you'll catch it.

onu tutmanı bekliyorum.

- You'll receive it.

- Alacaksın.

I have something else.

Başka bir şeyim var. Hadi

Let's try this.

bunu deneyelim.

This is a water balloon.

Bu bir su balonu.

Ready? I'm going to throw it at you!

Hazır? Sana fırlatacağım!

No?

HAYIR?

I probably shouldn't, right?

Muhtemelen yapmamalıyım, değil mi?

If I really throw this at you at you,

Bunu gerçekten sana fırlatırsam,

you'll probably get mad at me.

muhtemelen bana kızarsın.

And, of course, if I throw this at my camera,

Ve tabii ki bunu kamerama fırlatırsam

I'm going to ruin it, so it's not a good idea.

mahvedeceğim, yani bu iyi bir fikir değil.

I'll put that away.

Bunu kaldıracağım.

See, if I throw something at you,

Bak, eğer sana bir şey fırlatırsam,

there's no expectation

that you'll receive it.

onu alacağına dair bir beklentim yok.

You might not even know

that I'm directing something to you...or toward you.

Sana bir şey yönlendirdiğimi bile bilmiyor olabilirsin... ya da sana doğru.

If I throw something at you,

Sana bir şey fırlatırsam,

I'll probably cause some kind of harm, if not some injury.

muhtemelen bir tür zarara, hatta yaralanmaya neden olurum.

And you'll be very mad at me.

Ve bana çok kızacaksın.

So there's the direction of what I'm throwing...

İşte fırlattığım şeyin yönü...

"throw the water balloon at you."

"su balonunu sana fırlat." Bir

And there's the direction of your feelings...

de duygularının yönü var...

You would be mad at me.

Bana kızardın.

Your anger would be directed toward me.

Öfken bana yöneltilecekti.