British English Slang [Advanced Pronunciation Practice] - Reductions & Contractions

(gentle music)

(hafif müzik)

- Hello everyone and welcome back to English with Lucy.

- Herkese merhaba ve Lucy ile İngilizce'ye tekrar hoş geldiniz.

Do you ever feel confused, when you hear or see

phrases like gimme, hafta,

Gimme, hafta,

lotsa, sorta,

lotsa, sorta,

typa, frunna, (laughing) what do these all mean?

typea, frunna gibi ifadeleri duyduğunuzda veya gördüğünüzde, (gülerek) bunlar ne anlama geliyor?

Well, they are quite a few to learn ,

Pekala, öğrenilmesi gereken epeyce şey var,

they are reductions, or reduced words,

bunlar kısaltmalar veya azaltılmış kelimeler

and you do need to know these words,

ve doğal konuşmayı anlamak için bu kelimeleri bilmeniz gerekiyor

in order to understand natural conversation

and you might want to use these words

ve

if you want to sound more like

daha çok yerli gibi konuşmak istiyorsanız bu kelimeleri kullanmak isteyebilirsiniz.

a native speaker when you talk.

konuşurken konuşmacı

Before we get started, I would just like to thank

Başlamadan önce,

the sponsor of today's video, it is Skill Share.

bugünkü videonun sponsoru Skill Share'e teşekkür etmek istiyorum.

Skill Share is an online learning community,

Skill Share,

with classes designed for real life.

gerçek hayat için tasarlanmış sınıflara sahip bir çevrimiçi öğrenme topluluğudur.

So you can move forward with your learning journey

Böylece

without putting your life on hold.

hayatınızı askıya almadan öğrenme yolculuğunuzda ilerleyebilirsiniz. Yoğun rutininize uyan

You can learn and grow with short classes,

kısa derslerle öğrenebilir ve gelişebilirsiniz

that fit around your busy routine.

. Seveceğinizi bildiğim

They offer lots of language-related classes

dille ilgili birçok ders veriyorlar

which I know you'll love.

.

Things like grammar and vocabulary,

Dilbilgisi ve kelime dağarcığı gibi şeyler,

but also more specific things like customer service

aynı zamanda müşteri hizmetleri

and interview preparation.

ve mülakat hazırlığı gibi daha spesifik şeyler.

But they also have many other classes that will assist you

Ancak, yaratıcı yolculuğunuzda size yardımcı olacak

on your creative journey,

or help you starting a new business.

veya yeni bir iş kurmanıza yardımcı olacak başka birçok sınıfları da var.

Classes on logo design, web development,

Logo tasarımı, web geliştirme, üretkenlik üzerine dersler bunlardan

productivity, just to name a few.

sadece birkaçıdır. Öğretmen Dell McManus tarafından

I'm doing a class on iPhone photography,

iPhone fotoğrafçılığı üzerine bir ders yapıyorum

by the teacher Dell McManus,

because I want to up my Instagram game.

çünkü Instagram oyunumu geliştirmek istiyorum.

I use a lot of photographers, but I know that my phone

Pek çok fotoğrafçı kullanıyorum ama telefonumun

has so much potential, and I want to harness that.

çok fazla potansiyeli olduğunu biliyorum ve bundan yararlanmak istiyorum.

He covers so many topics

that I've never even considered before

like dead space, and the rule of thirds.

Ölü alan ve üçte bir kuralı gibi daha önce hiç düşünmediğim pek çok konuyu ele alıyor.

Skill Share is also incredibly affordable,

Beceri Paylaşımı,

especially when compared to expensive

özellikle pahalı yüz yüze

in-person workshops or classes.

atölye çalışmaları veya sınıflarla karşılaştırıldığında inanılmaz derecede uygun maliyetlidir.

An annual subscription is less than 10 dollars, per month.

Yıllık abonelik ayda 10 dolardan azdır.

And I will let you know that the first 500 of my subscribers

Ve

to click the link in the subscription box

abonelik kutusundaki bağlantıyı tıklayan ilk 500 abonemin

will get a two month free trial of premium memberships.

iki aylık ücretsiz premium üyelik denemesi alacağını size bildireceğim.

You can all go and explore your creativity.

Hepiniz gidip yaratıcılığınızı keşfedebilirsiniz.

Right, let's get started with the lesson.

Pekala, hadi derse başlayalım.

So reductions, what are they?

Peki indirimler, bunlar nedir?

They are reduced forms of words.

Sözcüklerin indirgenmiş biçimleridir.

Normally two words, occasionally three words.

Normalde iki kelime, bazen üç kelime.

For example, the reduction, gimme,

Örneğin, eksiltme, ver,

is actually give plus me.

aslında ver artı ben.

Gimme.

ver.

For example, gimme that pen.

Örneğin, o kalemi bana ver.

Gimme that pen.

Ver şu kalemi.

Give me that pen.

O kalemi bana ver. Genellikle indirimlere dahil edilen ve

You will find that there are some commonly used words

yaygın olarak kullanılan bazı kelimeler olduğunu göreceksiniz

that are often included in reductions.

.

Me being one of them.

Ben de onlardan biriyim. Benim de dahil olduğum

Another example of reduction including me, is lemme.

bir başka indirgeme örneği de lemme.

Lemme.

Lemme.

For example, lemme come with you.

Mesela seninle geleyim.

Lemme come with you.

Seninle geleyim.

Let me come with you.

Seninle gelmeme izin ver.

Now you must never (laughing)

Artık bunları asla (gülerek)

use these in formal situations, or formal writing tasks,

resmi durumlarda veya resmi yazma görevlerinde kullanmamalısınız,

especially don't use these in exams,

özellikle bunları özellikle

unless you are specifically asked to use reductions

indirgeme

or slang language.

veya argo kullanmanız istenmedikçe sınavlarda kullanmayın.

I would say that the most important part of this,

Bunun en önemli kısmının,

is that you understand them so that if a native speaker

onları anlamanız olduğunu söyleyebilirim, böylece ana dili İngilizce olan

uses one with you, you can understand and respond,

biri sizinle birlikte kullanırsa, anlayabilir ve yanıt verebilirsiniz,

but if you are looking to sound like a native speaker,

ancak anadili gibi konuşmak istiyorsanız,

then you might want to practise these.

o zaman isteyebilirsiniz. bunları uygula.

Now let's move on to the second set of reductions

Şimdi

which is what plus is plus word.

artı nedir artı kelimesi olan ikinci indirgeme grubuna geçelim.

The first one is, what is up.

Birincisi, ne var ne yok.

What is up.

N'aber.

What do we say?

Ne diyoruz?

We say wassup.

Naber diyoruz.

Wassup.

Naber.

Wassup with that?

N'aber?

Wassup with that?

N'aber?

What is up with that?

Bunun nesi var? Bir

Another one is what is her, what is her?

diğeri de o nedir, o nedir?

We reduce this to whatser, whatser.

Bunu whatser, whatser'a indirgiyoruz.

For example, whatser name again ?

Örneğin, yine adı neydi?

What's her name again?

Adı neydi?

That is something that I would genuinely say,

Bu gayri

in an informal situation,

resmi bir durumda gerçekten söyleyeceğim bir şey,

however it would be unlikely to write this down.

ancak bunu yazmam pek olası değil.

I would just use this in spoken informal speech.

Bunu sadece sözlü gayri resmi konuşmada kullanırdım.

Spoken speech, obviously.

Sözlü konuşma, belli ki.

The masculine form of this, whatsis.

Bunun erkeksi hali, whatsis.

Whatsis.

naber. Bu

What is his?

nedir?

Whatsis phone number?

Telefon numarası nedir?

Whatsis phone number?

Telefon numarası nedir?

What is his phone number?

Onun telefon numarası ne?

Again, I wouldn't write whatsis down,

Yine, ne olduğunu yazmazdım

but I would say it.

ama söylerdim.

Right onto the third group of reductions,

Üçüncü indirgeme grubuna gelince,

we have word plus have.

elimizde kelime artı var.

Word plus have.

Kelime artı var.

The first one is could plus have, coulda, coulda.

İlki, Could artı have, Coulda, Coulda.

So instead of saying could of, we can say coulda.

Yani Could yerine , Coulda diyebiliriz.

You coulda told me that yesterday.

Bunu bana dün söyleyebilirdin.

We also have might have, which reduces to mighta, mighta.

Ayrıca sahip olabiliriz, bu da mayaya indirgenir, maya.

She mighta gone to the bank today,

Bugün bankaya gitmiş olabilir,

she mighta gone to the bank today.

bugün bankaya gitmiş olabilir.

We also have must have, which reduces to musta.

Ayrıca musta'ya indirgenen sahip olmalıyız.

Musta.

Musta.

She musta taken the train, she musta taken the train.

Trene binmiş olmalı, trene binmiş olmalı.

And we have, should have, which reduces to shoulda.

Ve biz, sahip olmalıyız, ki bu da shoulda'ya dönüşür.

I did a video on shoulda, woulda, coulda,

Yapmalı, yapmamalı, yapabilmeli hakkında bir video yaptım,

you should know about this.

bunu bilmelisin.

I will link it down below or up in the sky somewhere,

if you want to watch that video,

O videoyu izlemek isterseniz, aşağıda veya gökyüzünde bir yere bağlayacağım,

because this is seriously important.

çünkü bu çok önemli.

People need to learn how to use,

İnsanların,

shoulda, woulda, and coulda.

shoulda, willa ve Coulda'yı nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri gerekir. Hem

Natives and non-natives alike.

yerliler hem de yerli olmayanlar.

An example for shoulda, shoulda done something.

shoulda için bir örnek, bir şey yapmalıydım.

You shoulda done something.

Bir şeyler yapmalıydın.

And the last one, would have, woulda, woulda.

Ve sonuncusu, olurdu, olurdu, olurdu.

I woulda gone, I woulda gone, but I was ill.

Gidecektim, gidecektim ama hastaydım.

I woulda gone but I was ill.

Gidecektim ama hastaydım.

Now the next group of reductions is word plus to.

Şimdi bir sonraki indirgeme grubu word plus to'dur.

Word plus to.

Kelime artı için.

This next one is one you will hear so frequently,

Sıradaki, çok sık duyacağınız,

it is going plus to, is gonna.

artı olacak, olacak.

I actually did, back in the day, a whole video

Aslında, eskiden

on just wanna, and gonna, and people found it really useful

sadece istemek ve yapmak üzerine koca bir video yaptım ve insanlar bunu gerçekten faydalı buldu, bu

so I'm hoping this video is really going to

yüzden bu videonun

enlighten a lot of you, but yes, gonna is a reduction

çoğunuzu gerçekten aydınlatacağını umuyorum, ama evet, olacak bir azalma olacak

that we use, all the time.

her zaman kullanırız.

I'm gonna go to the shops.

Mağazalara gideceğim.

Do you want anything?

Bir şey ister misin?

I'm gonna go to the shops, do you want anything?

Markete gideceğim, bir şey ister misin?

I really wouldn't say, "I'm going to to go the shops,

Gerçekten " Mağazalara gideceğim,

"do you want anything?"

"bir şey ister misin?"

I would say, "I'm gonna go to the shops, I'm gonna go"

demezdim, " Mağazalara gideceğim, gideceğim" derdim,

it's much easier.

bu çok daha kolay.

Another really common one, got plus to, got to.

gerçekten yaygın olan, var artı, lazım.

This changes to gotta, gotta.

Bu, lazım, lazım olarak değişir.

I gotta go, I gotta go.

Gitmeliyim, gitmeliyim.

Notice that I'm not saying, I got to go, I got to go,

Dikkat edin, gitmeliyim, gitmeliyim,

I'm saying, "I gotta"

söylüyorum, "

I'm almost saying it with a D sound.

I gotta go, gotta go.

Gitmeliyim, gitmeliyim.

Now what will we say for have plus to?

Şimdi have plus to için ne diyeceğiz?

Have to, have to.

Mecbur, mecbur.

We would say, hafta, hafta.

Hafta, hafta derdik.

So we change that V sound to a F sound

sesinden F sesine

and then shwah at the tend.

ve ardından eğilimde şşşş.Hafta.Aman

Hafta.

Oh my god you hafta meet him.

tanrım onunla hafta görüşürüz.Tanıştık

You haft meet him.

onunla.Peki ya has

And what about has plus to?

artıya?Mecbur

Has to, has to.

,hasto.Peki

Well it changes to hasta.

hasta olarak değişiyor.Hasta

Hasta, now a lot of non-native speakers

,şimdi a anadili olmayan birçok kişi

will find it quite hard to say the Z sound

Z sesini T sesinin önünde söylemeyi oldukça zor bulacaktır.

in front to the T sound.

Hasta, hasta.

That's quite a hard combination,

because Z is voiced and T is unvoiced,

so even native speakers will change it to hasta, hasta.

hasta,

She hasta believe him, she hasta believe him.

hasta.O ona inanacak, ona inanacak.Başka

Another one, ought and to, ought to,

biri, yapmalı ve yapmalı, yapmalı,

this changes to oughta.

bu olmalı olarak değişir.

Oughta.

Olur.

You oughta call in sick.

Hasta olduğunu aramalısın.

You oughta call in sick.

Hasta olduğunu aramalısın.

Now this is more common in American English.

Şimdi bu Amerikan İngilizcesinde daha yaygın.

They say oughta, oughta and then (laughing)

Olmalı, olmalı diyorlar ve sonra (gülerek)

sorry my American accent really needs some work.

özür dilerim, Amerikan aksanımın gerçekten üzerinde çalışılması gerekiyor.

It just, the combination of vowel

Sadece, ünlü

and consonants sound is slightly easier,

ve ünsüz seslerinin kombinasyonu biraz daha kolay,

especially with their, the way they use D,

özellikle onların T yerine D'yi kullanma biçimleriyle,

instead of T oughta, oughta, but we say oughta,

shoulda, shoulda, ama biz shoulda,

oughta and it sounds almost too posh.

shoulda diyoruz ve bu neredeyse çok havalı geliyor.

So maybe this one isn't as commonly used in British English,

Belki bu, İngiliz İngilizcesinde yaygın olarak kullanılmaz,

but I think you ought to know about it, anyway.

ama yine de bunu bilmen gerektiğini düşünüyorum.

See what I did there.

Orada ne yaptığımı görün.

And then the last one, a really really common one,

Ve sonuncusu, gerçekten çok yaygın olan,

again I have explained before, it is, want to,

yine daha önce açıkladım, istemek,

want to, this is wanna, wanna.

istemek, bu istemek, istemek.

And in a third person singular it's wansta, wansta.

Ve üçüncü tekil şahısta wansta, wansta.

A lot of teachers forget about this one

Pek çok öğretmen bunu unutur

and student's get really really confused,

ve öğrencinin kafası gerçekten çok karışır

and say, she wanna, when it should be she wansta.

ve "istiyor, ne zaman istiyor" derler.

I want to go to the cinema, she wansta to come with me.

Ben sinemaya gitmek istiyorum, o benimle gelmek istiyor.

She wanna come with me, is used, in a slang way,

Benimle gelmek istiyor, argo bir şekilde kullanılıyor,

but if you want to speak proper slang English,

ama düzgün bir İngilizce argo konuşmak istiyorsan,

then you should say, wansta.

o zaman wansta demelisin. Dilbilgisi açısından kulağa

It sounds more grammatically correct

daha doğru geliyor

because it's accounting for that third person singular.

çünkü üçüncü tekil kişiyi açıklıyor.

Now the next group of reductions is word plus of,

Şimdi bir sonraki indirim grubu kelime artı,

these are really common.

bunlar gerçekten yaygın.

So make sure you listen to this part,

Bu yüzden bu kısmı dinlediğinizden emin olun,

because a lot of them aren't as obvious

çünkü çoğu

as the previous group.

önceki grup kadar bariz değil.

The first one is kind of, kind of.

İlki bir nevi, bir nevi.

We reduce this to kinda, kinda.

Bunu bir nevi azaltıyoruz.

I kinda like it, I kinda like it.

Biraz hoşuma gitti, biraz hoşuma gitti.

This one I use all the time, I rarely say kind of,

Bunu her zaman kullanırım, nadiren söylerim,

I really often say, kinda.

gerçekten sık sık söylerim.

It also works with the plural of kind,

Aynı zamanda tür,

kinds of, this makes, kindsa.

çeşitler, bu yapar, türlerin çoğuluyla da çalışır.

Kinda, I've got loads of kinds of teas in my cupboard.

Bir nevi, dolabımda bir sürü çay çeşidi var.

I said, loadsa.

Dedim ya.

This is loads of, loads of, loadsa,

Bu bir sürü, bir sürü, bir sürü,

I got loadsa kinds of tea in my cupboard.

dolabımda bir sürü çay var.

It also works for, lots of, lotsa, lotsa.

Aynı zamanda, lotsa, lotsa için de çalışır.

There are lotsa people here, there are lots of people here.

Burada bir sürü insan var, burada bir sürü insan var.

Also works for lot of, lot of.

Ayrıca çok, çok için çalışır.

This makes lotta, she's had a lot of boyfriends,

Bu çok şey yapar, bir sürü erkek arkadaşı oldu,

she's had a lot of boyfriends.

bir sürü erkek arkadaşı oldu.

We also have, out of, which makes outa, outa.

Ayrıca, out of, outa, outa'ya sahibiz.

I have to get outa here, I have to get outa here.

Buradan çıkmalıyım, buradan çıkmalıyım.

So I'm using hafta and I'm also using outta, out of.

Yani ben hafta kullanıyorum ve ayrıca outta, out of kullanıyorum.

We also have sort of, making sorta.

Ayrıca bir çeşit, sorta yapıyoruz.

What sorta chocolate's that?

Ne çeşit bir çikolata bu?

What sorta chocolate's that?

Ne çeşit bir çikolata bu?

And type of, making typa.

Ve tip, tipa yapıyor.

It's a typa dark chocolate.

Bu bir tipa bitter çikolata.

It's a type of dark chocolate.

Bir çeşit bitter çikolatadır.

And, a really weird one which we do use in spoken slang

Ve konuşma argosunda kullandığımız

but not in written slang, really,

ama yazılı argoda kullanmadığımız gerçekten garip bir argo, gerçekten,

it's front of which makes frunna, fruana.

ön kısmı frunna, fruana yapar.

Park in frunna the house.

frunna evin içine park et.

Park in front of the house.

Evin önüne park et.

Right, now we have a huge group of reductions,

Doğru, şimdi çok büyük bir indirim grubumuz var,

it is, word plus you.

bu, kelime artı sen.

There are so many reductions here,

Burada çok fazla indirim var,

most of them are commonly used,

çoğu yaygın olarak kullanılıyor,

so it's important that you know them.

bu yüzden onları bilmeniz önemlidir.

The first one we have, is bet you, bet you.

İlk sahip olduğumuz, bahse girerim, bahse gireriz.

This changes to betcha, betcha.

Bu, betcha, betcha olarak değişir.

So when we join a T sound and a ye sound,

Yani bir T sesi ile bir ye sesini birleştirdiğimizde,

bet, you, we join it together as part of connected speech

bet, you, bağlantılı konuşmanın bir parçası olarak onu birleştiririz

and we make a cha sound.

ve bir cha sesi çıkarırız.

Betcha, betcha.

Betcha, betcha.

I betcha can't guess how much that cost.

Bahse varım bunun ne kadara mal olduğunu tahmin edemiyorum. Bahse

I bet you can't guess how much that cost.

girerim bunun ne kadara mal olduğunu tahmin edemezsiniz.

We also have, don't you, making dontcha.

Ayrıca, dontcha yapıyoruz, değil mi?

You might remember the Pussycat Dolls song

Pussycat Dolls şarkısını hatırlayabilirsin,

dontcha wish your girlfriend,

Dontcha Wish Your Girlfriend

I'm not going to sing it, just because

, Sırf

it doesn't compliment my voice.

sesime iltifat etmediği için söylemeyeceğim.

Yeah, dontcha.

Evet, yapma.

Dontcha wish your girlfriend was hot like me?

Kız arkadaşının benim gibi ateşli olmasını istemez misin?

(laughing)

(gülüyor)

And that's my example.

Ve bu benim örneğim.

We also have, get you, which makes, getcha.

Biz de, getcha yapan, getcha var. Seni

I'm gonna getcha next time I see ya.

bir dahaki görüşümde alacağım. Seni

I'm gonna getcha next time I see ya.

bir dahaki görüşümde alacağım.

So we used, gonna, getcha.

Biz de "goll, getcha" kullandık.

To get someone means to,

Birini kastetmek,

it's like a threat to beat someone up.

birini dövmekle tehdit etmek gibidir.

And I also use the next one which is see you,

Ve ayrıca, görüşürüz olan,

which changes to seeya, seeya.

görüşürüz, görüşürüz diye değişen bir sonraki ifadeyi de kullanıyorum.

Where are you? I can't seeya.

Neredesin? seni göremiyorum

And we also have, got you,

Ayrıca, yakaladık, yakaladık, yakaladık

which reduces to gotcha, gotcha.

, yakaladık.

I got you this for Christmas.

Bunu sana Noel için aldım.

I got you this for Christmas.

Bunu sana Noel için aldım.

Now, we don't use the rest of this list

Şimdi, bu listenin geri kalanını

in written English, this is just spoken slang,

yazılı İngilizce olarak kullanmıyoruz, bu sadece konuşulan argo, bu

so please note that.

yüzden lütfen unutmayın.

We have how do you, which is, howdya, howdya.

Nasılsın, nasılsın, nasılsın, nasılsın.

Howdya like your coffee?

Kahveni beğendin mi?

We also have, how did you in the past,

Bizde de var, geçmişte nasılsın,

there's just a subtle difference here,

burada sadece ince bir fark var,

we say how'dja, how'dja.

nasılsın, nasılsın diyoruz.

How'dja do that?

Bunu nasıl yapardın?

How'dja do that?

Bunu nasıl yapardın?

We also have, how would you,

Ayrıca,

which is normally how'dya, how'dya,

normalde how'dya, how'dya olan, nasıl yapardınız,

there are really really subtle differences here.

burada gerçekten çok ince farklılıklar var.

How'dya do that?

Bunu nasıl yapardın?

How would you do that?

Bunu nasıl yaptın?

We also just have did you, which is, didja, didja.

Biz de seni yaptık, yani didja, didja.

For example, didja go to the gym today?

Örneğin, ja bugün spor salonuna gitti mi?

Didja go to the gym today?

Ja bugün spor salonuna gitti mi?

We also have, what are you,

Ayrıca what are you,

which is whataya, whataya, (laughing),

whataya, whataya, (gülüyor),

sounds weird to say on its own,

tek başına kulağa garip geliyor,

'cause it's always included as part of a full sentence.

çünkü her zaman tam bir cümlenin parçası olarak dahil ediliyor.

Whataya doing, whataya doing.

Ne yapıyorsun, ne yapıyorsun.

Or what do you, which again,

Ya da yine ne yapıyorsun,

is whadaya, whadaya think you're doing?

ne yaptığını sanıyorsun? Ne

Whadaya think you're doing?

yaptığını sanıyorsun?

We also have, want you.

Biz de var, seni istiyorum.

Which changes to wantcha, wantcha.

Hangisi wantcha'ya dönüşür, wantcha. Seni

I wantcha in my office right now.

hemen şimdi ofisimde istiyorum.

We have what did or do you,

Ne yaptın ya da ne yaptın bizde, ki bu da

which is what'dja.

ne? Ne

We have when did or do you,

zaman yaptın ya da yaptın mı, ki bu ne

which is when'ja.

zaman'ja.

We have where did, or do you,

Biz neredeydik, yoksa sen mi,

which is where'dya.

hangisi nerededya.

We have who did or do you, which is who'dya.

Kimin yaptığını ya da yaptığını biliyoruz , bu da kimdi.

And we have why did or do you,

Ve bizde neden yaptın ya da yaptın,

which is why'dya.

bu yüzden nedendya.

And would you reducing to wouldya.

Ve willya'ya indirgeyecek misin?

Wouldya do me a favour, woudya do me a favour?

Bana bir iyilik yapar mısın, bana bir iyilik yapar mısın?

The last example that we have,

Elimizdeki son örnek,

I'm sure you'll know it, and if you don't,

eminim bunu biliyorsunuzdur ve bilmiyorsanız, size

I'm honoured to be the teacher who teaches it to you.

öğreten öğretmen olmaktan onur duyarım.

It is don't know, which is dunno, dunno.

Hangisi bilmiyorum, bilmiyorum.

It can be spelt D-O-N-N-O or D-U-N-N-O.

D-O-N-N-O veya D-U-N-N-O şeklinde yazılabilir.

I think D-U-N-N-O is slightly more common

Bence D-U-N-N-O biraz daha yaygın

and we don't even have to say I in front of it.

ve önünde I dememize bile gerek yok.

Dunno, dunno.

Bilmiyorum, bilmiyorum.

We can also say, I dunno, I dunno.

Bilmiyorum, bilmiyorum da diyebiliriz.

(laughing)

(Güler)

Right, that is the end of today's lesson.

Evet, bugünkü dersin sonu bu.

I hope you enjoyed it.

Umarım eğlenmişsindir.

I hope you learnt something.

Umarım bir şeyler öğrenmişsindir.

I've given you a lot of information.

Sana çok bilgi verdim.

You do have some homework however,

Bazı ödevlerin var ama

you can't get away without homework.

ödevsiz kaçamazsın.

I would like you to write five sentences

using new reductions that you've learnt.

Öğrendiğin yeni indirgemeleri kullanarak beş cümle yazmanı istiyorum.

If you've learnt something new in this lesson,

Bu derste yeni bir şey öğrendiyseniz,

please use them.

lütfen bunları kullanın.

I want to see very interesting sentences.

Çok ilginç cümleler görmek istiyorum.

Try to make me laugh,

Beni güldürmeye çalış,

because I don't laugh a lot.

çünkü ben pek gülmem.

I live alone.

Yalnız yaşıyorum.

Well I do live with my fiance

Nişanlımla yaşıyorum

but we live on a farm.

ama bir çiftlikte yaşıyoruz.

I don't see many people.

Çok fazla insan görmüyorum.

I don't get many opportunities to laugh,

Gülmek için pek fırsat bulamıyorum,

so if you can make me laugh, you're doing well.

bu yüzden beni güldürebilirsen, iyi gidiyorsun.

(laughing)

(gülüyor)

Right, don't forget to check out Skill Share.

Tamam, Skill Share'e göz atmayı unutmayın. Açıklama kutumdaki bağlantıya

The first 500 people to click the link in my description box

tıklayan ilk 500 kişi,

will get a two month free trial of premium membership.

iki aylık ücretsiz premium üyelik denemesi alacak.

That's a great offer, so don't miss out

Bu harika bir teklif, bu yüzden kaçırmayın

and don't forget to connect with me

ve

on all of my social media.

tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram,

Facebook'um, Instagram'ım,

my Twitter and my personal Lucy Bella Earl channel

Twitter'ım ve

where I talk about everything that isn't English,

İngilizce olmayan her şeyden,

ie, my life.

yani hayatımdan bahsettiğim kişisel Lucy Bella Earl kanalım var.

I will see you soon for another lesson.

Yakında başka bir ders için görüşürüz.

(gentle music)

(hafif müzik)