There's a LAZY Way to Learn English

Oh are you tired of feeling like you're too lazy to learn English?

İngilizce öğrenemeyecek kadar tembel olduğunuzu hissetmekten yoruldunuz mu?

What if I told you that the traditional methods, flashcards, textbooks,

Peki ya size geleneksel yöntemlerin, bilgi kartlarının, ders kitaplarının

and endless grammar exercises might actually be holding you back?

ve bitmek bilmeyen dilbilgisi alıştırmalarının aslında sizi geride tutabileceğini

Imagine learning English in a way that feels effortless and fun.

söylesem ? Zahmetsiz ve eğlenceli bir şekilde İngilizce öğrendiğinizi hayal edin.

In this video, I'm going to share five surprisingly effective and

Bu videoda ders çalışma stresi olmadan akıcılığınızı artıracak

lazy methods to boost your fluency without the stress of studying.

şaşırtıcı derecede etkili ve tembel beş yöntemi paylaşacağım .

And trust me, you won't want to miss my favorite tip at the end.

Ve güven bana, sonunda en sevdiğim ipucunu kaçırmak istemeyeceksin.

When you think about learning English, what pops into your mind?

İngilizce öğrenmeyi düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor?

Chances are it's memories of school, tests, endless route memorisation

Muhtemelen okul anıları, sınavlar, bitmek bilmeyen rota ezberleme

and the grind of hard work.

ve sıkı çalışmanın getirdiği eziyettir.

But here's the truth.

Ama gerçek şu ki.

Learning English isn't like mastering maths or geography.

İngilizce öğrenmek matematik veya coğrafyada uzmanlaşmaya benzemez.

You can't simply cram a bunch of vocabulary and grammar rules

Bir sürü kelime ve gramer kuralını bir araya toplayıp

and expect to speak fluently.

akıcı bir şekilde konuşmayı bekleyemezsiniz.

If that were the case.

Eğer durum böyle olsaydı.

We'd all be polyglots by now.

Artık hepimiz poliglot olurduk.

Instead of traditional studying, the key to fluency lies in immersing

Geleneksel çalışma yerine akıcılığın anahtarı,

yourself in the language through real life exposure and practice.

gerçek hayatta karşılaşarak ve pratik yaparak kendinizi dile kaptırmaktır.

This is what I call the lazy way because it requires less effort and if done right,

Ben buna tembel yol diyorum çünkü daha az çaba gerektirir ve doğru yapılırsa

should be more enjoyable and effective.

daha keyifli ve etkili olur.

Number one, have fun in English.

Birincisi, İngilizce eğlenin.

Do things that don't feel like studying.

Ders çalışmak gibi gelmeyen şeyler yapın.

My top lazy tip is simply to have fun in English.

Benim en önemli tembel tavsiyem İngilizce'de eğlenmektir.

What do you naturally do in your own language that's fun and motivating?

Doğal olarak kendi dilinizde eğlenceli ve motive edici ne yaparsınız?

Tell me in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

Personally, I could spend hours playing video games and I know people who've

Şahsen ben video oyunları oynayarak saatler geçirebilirim ve diğer oyuncularla İngilizce

learned English fluently through online gaming because they had to communicate

iletişim kurmak zorunda kaldıkları için çevrimiçi oyun aracılığıyla İngilizceyi akıcı bir şekilde öğrenen

in English with the other players.

insanlar tanıyorum .

So think about your hobbies and interests and find a way to do them fluently.

Hobilerinizi ve ilgi alanlarınızı düşünün ve bunları akıcı bir şekilde yapmanın bir yolunu bulun.

in English.

İngilizce.

If you like listening to podcasts about politics, listen to them in English.

Politikayla ilgili podcast'leri dinlemeyi seviyorsanız bunları İngilizce dinleyin.

If you like doing crafts, find online crafting groups Start, not with the

El işi yapmayı seviyorsanız, çevrimiçi el işi grupları bulun

language, but with what you care about.

. Dille değil, önemsediğiniz şeyle başlayın.

As you do the things you like to do in English, you'll improve

İngilizce yapmaktan hoşlandığınız şeyleri yaptıkça,

your English almost passively as a by product without studying.

çalışmanıza gerek kalmadan İngilizcenizi neredeyse pasif bir yan ürün olarak geliştireceksiniz

Number two, socialise in English.

. İkincisi, İngilizce sosyalleşin.

We all love hanging out with friends.

Hepimiz arkadaşlarla takılmayı seviyoruz.

Right?

Sağ?

Some people might think of this as a typical lazy activity, but

Bazı insanlar bunu tipik bir tembel aktivite olarak düşünebilir, ancak

it's a great way to get fluent.

bu akıcı bir şekilde konuşmanın harika bir yoludur.

If you hang out with people who speak English, then you'll learn it.

Eğer İngilizce konuşan insanlarla takılırsan, o zaman öğrenirsin.

Sounds obvious, right?

Kulağa çok açık geliyor, değil mi?

But sometimes we ignore what's obvious because we're stuck in a rigid

Ancak bazen İngilizce öğrenmenin ne olduğu konusunda katı bir fikre takılıp kaldığımız için bariz olanı görmezden geliriz

idea of what learning English is.

.

should look like.

gibi görünmelidir.

The tricky part with socialising might be finding the right people.

Sosyalleşmenin zor kısmı doğru insanları bulmak olabilir.

Obviously, this is easier if you live in an English speaking country or

Açıkçası, İngilizce konuşulan bir ülkede yaşıyorsanız veya

if you live in a place with a large English speaking expat community.

İngilizce konuşan büyük bir göçmen topluluğunun olduğu bir yerde yaşıyorsanız bu daha kolaydır.

If you don't, then you might have to get a bit creative.

Bunu yapmazsanız, biraz yaratıcı olmanız gerekebilir.

You could come and join my community online, or you could join a

Çevrimiçi olarak gelip topluluğuma katılabilirsiniz veya

community related to your interests.

ilgi alanlarınızla ilgili bir topluluğa katılabilirsiniz.

I like this idea because you're chatting with people who you know

Bu fikir hoşuma gitti çünkü ortak noktalarınızın olduğunu

you have something in common with.

bildiğiniz insanlarla sohbet ediyorsunuz

This makes it easier to talk because there's already a topic

. Bu, konuşmayı kolaylaştırır çünkü zaten

that you're interested in.

ilgilendiğiniz bir konu vardır.

There's a linguist researcher called Steven Krashen who says that language

Steven Krashen adında bir dilbilimci araştırmacı, dil

learning happens thanks to comprehensible input, not deliberate study.

öğrenmenin kasıtlı çalışma değil, anlaşılır girdi sayesinde gerçekleştiğini söylüyor.

Comprehensible input is reading or listening material that

Anlaşılabilir girdi , seviyenizin hemen üzerindeki

is just above your level.

materyalleri okumak veya dinlemektir

You don't understand all of it, but you understand most of it.

. Tamamını anlamıyorsun ama çoğunu anlıyorsun.

And that allows you to absorb any new words or structures as you read or listen.

Bu da okurken veya dinlerken yeni kelimeleri veya yapıları özümsemenize olanak tanır.

The best comprehensible input is compelling input

En iyi anlaşılır girdi,

that you find interesting.

ilginç bulduğunuz ilgi çekici girdidir.

Krashen recommends reading and listening to stories, but you might find non

Krashen hikayeleri okumayı ve dinlemeyi tavsiye ediyor, ancak belirli konularla ilgili kurgu

fiction books or podcasts about specific topics a more compelling input.

olmayan kitapları veya podcast'leri daha ilgi çekici bir girdi olarak bulabilirsiniz

Whatever it is you enjoy listening to, or reading, do it in English at your level.

. Dinlemekten veya okumaktan keyif aldığınız her ne ise onu kendi seviyenize uygun İngilizce yapın.

I have a French friend who improved the English he learnt at school

Çeşitli Amerikalı komedyenlerin YouTube video podcast'lerini izleyerek

by watching YouTube video podcasts by various American comedians.

okulda öğrendiği İngilizceyi geliştiren Fransız bir arkadaşım var .

He actually watches these video podcasts to help him get to sleep.

Aslında bu video podcast'leri uyumasına yardımcı olmak için izliyor.

I won't lie, He had to watch a lot of videos to improve his

Yalan söylemeyeceğim, İngilizcesini geliştirmek için pek çok video izlemek zorunda kaldı

English, but he enjoyed it, and they were part of his routine.

ama bundan keyif aldı ve bunlar rutininin bir parçasıydı.

So, it didn't feel like work.

Yani iş gibi gelmiyordu.

Tip number four.

Dört numaralı ipucu.

Learn English with friends and community.

Arkadaşlarınızla ve toplulukla İngilizce öğrenin.

In the online world, a lot of learning can happen alone.

Çevrimiçi dünyada pek çok öğrenme tek başına gerçekleşebilir.

Or maybe it's just you and the green Duolingo owl.

Ya da belki sadece sen ve yeşil Duolingo baykuşusunuz.

But if you learn with others, you can have a lot more fun in the process.

Ancak başkalarıyla birlikte öğrenirseniz bu süreçte çok daha fazla eğlenebilirsiniz.

If you're part of a community that's learning English, you'll

İngilizce öğrenen bir topluluğun parçasıysanız,

keep coming back to learn because you want to connect with others.

başkalarıyla bağlantı kurmak istediğiniz için öğrenmek için geri gelmeye devam edeceksiniz.

It's not so much the language that's pushing you to learn,

Sizi öğrenmeye iten şey dil değil,

but the friends you make.

edindiğiniz arkadaşlardır.

A fun, lazy tip to learn with friends is to read the same books, or watch the same

Arkadaşlarla birlikte öğrenmenin eğlenceli ve tembel bir ipucu da aynı kitapları okumak, aynı

movies, or listen to the same podcasts.

filmleri izlemek veya aynı podcast'leri dinlemektir. Daha sonra

You can then create a A book, movie, or podcast club where you meet to discuss

okuduğunuz, izlediğiniz veya dinlediğiniz şeyleri tartışmak için buluşacağınız bir kitap, film veya podcast kulübü oluşturabilirsiniz

what you've read, watched, or listened to.

.

I love this idea because not only is consuming content in English

Bu fikre bayıldım çünkü yalnızca İngilizce içerik tüketmek

you enjoy fun, so is meeting with friends to talk about it.

eğlenceli değil, aynı zamanda arkadaşlarınızla bu konu hakkında konuşmak için buluşmak da eğlenceli.

Double fun!

Çifte eğlence!

Double learning!

Çift öğrenme!

Woohoo!

If you're too lazy to organise a Zoom call, a fun tip for movie

Vay be! Zoom görüşmesi düzenleyemeyecek kadar tembelseniz film

fans is to create a watch party.

hayranları için eğlenceli bir ipucu, bir izleme partisi oluşturmaktır.

You agree to all watch the same film at the same time from your

Hepinizin aynı filmi farklı evlerinizden aynı anda izlemeyi kabul ediyorsunuz

various homes and then you text each other about it on WhatsApp or

ve ardından WhatsApp'tan veya tercih ettiğiniz herhangi bir mesajlaşma uygulamasından

whatever messaging app you prefer.

birbirinize mesaj atıyorsunuz

It's a lot of fun and you can react to the movie in real time.

. Çok eğlenceli ve filme gerçek zamanlı olarak tepki verebilirsiniz.

Tip number five, put your daily routine in English.

Beş numaralı ipucu, günlük rutininizi İngilizceye koyun.

A final lazy thing you can do to make learning English easy is to immerse

İngilizce öğrenmeyi kolaylaştırmak için yapabileceğiniz son tembellik,

yourself in it With zero effort.

hiç çaba harcamadan kendinizi İngilizceye kaptırmaktır.

Right now, the default in your life is probably to do everything in your native

Şu anda hayatınızdaki varsayılan kural muhtemelen her şeyi ana dilinizde yapmaktır

language, which makes total sense.

ki bu da tamamen mantıklıdır.

But what if you took your daily routine and switched it?

Peki ya günlük rutininizi alıp değiştirseniz?

What makes this a lazy approach is that you do your routine automatically,

Bunu tembel bir yaklaşım haline getiren şey, rutininizi

without consciously thinking about it.

bilinçli olarak düşünmeden, otomatik olarak yapmanızdır.

So, maybe your alarm goes off on your phone in the morning and then

Belki sabahları telefonunuzun alarmı çalıyor ve

you start scrolling social media.

siz de sosyal medyada gezinmeye başlıyorsunuz.

Change who you follow to make sure that you see most or all

İçeriğin çoğunu veya tamamını İngilizce gördüğünüzden emin olmak için kimi takip ettiğinizi değiştirin

of the content in English.

.

Perhaps you listen to podcasts or the radio on your commute.

Belki işe gidip gelirken podcast'leri veya radyoyu dinlersiniz.

Again, find equivalents in English to listen to.

Yine dinlemek için İngilizce eşdeğerlerini bulun.

When you get bored at work, you might watch a funny video

İş yerinde sıkıldığınızda komik bir video izleyebilir

or look at some silly memes.

veya bazı saçma memlere bakabilirsiniz.

Keep doing that, but do it in English.

Bunu yapmaya devam edin ama İngilizce yapın.

If you read at night before bed, find a book to read in English.

Gece yatmadan önce kitap okuyorsanız İngilizce okuyacak bir kitap bulun.

My top tip here is to find material at your level that's not too hard.

Buradaki en önemli ipucum, kendi seviyenizde, çok da zor olmayan materyaller bulmaktır.

That way, you'll understand it and pick up a few new words and expressions.

Bu şekilde anlayacak ve birkaç yeni kelime ve ifadeyi öğreneceksiniz.

So there you have it, 5 lazy ways to learn English that don't feel like studying.

İşte karşınızda, İngilizce öğrenmenin ders çalışmak gibi gelmeyen 5 tembel yolu.

And thanks to these strategies, you'll get the key ingredient to fluency,

Ve bu stratejiler sayesinde akıcılığın temel bileşenini,

which is time spent in the language.

yani dilde geçirilen zamanı elde edeceksiniz.

The more time you spend listening to English or reading it, the better.

İngilizce dinlemeye veya okumaya ne kadar çok zaman ayırırsanız o kadar iyidir.

The more you get used to it and learn it without studying.

Daha çok alışırsınız ve çalışmadan öğrenirsiniz.

So tell me in the comments, are you a lazy English learner?

O halde bana yorumlarda söyleyin, İngilizceyi tembel bir şekilde öğrenen biri misiniz?

Do you have any other lazy learning tips and which ones are you going to try?

Başka tembel öğrenme ipuçlarınız var mı ve hangilerini deneyeceksiniz?