10 Useful English Phrasal Verbs You've Never Heard Of

Here are 10 useful phrasal verbs you’ve never heard of…

İşte daha önce hiç duymadığınız 10 faydalı deyimsel fiil …

gussy up – This means to wear some fancy, specially-tailored or just nice-looking clothing.

gussy up – Bu, süslü, özel olarak dikilmiş veya sadece güzel görünen giysiler giymek anlamına gelir. Aynı anlama gelen

A more commonly used phrasal verb with the same meaning is to dress up.

daha sık kullanılan bir deyimsel fiil de giyinmek'tir.

Now listen to an example and then practice “building up” the sentence backwards so

Şimdi bir örnek dinleyin ve ardından doğru ve kendinden emin bir şekilde söylemek için cümleyi geriye doğru "kurma" alıştırması yapın

you say it correctly and confidently.

.

The kids are all gussied up for their party!

Çocukların hepsi partileri için dedikodu yapıyor!

for their party!

partileri için!

gussied up for their party!

partileri için dedikodu yaptılar!

The kids are all gussied up for their party!

Çocukların hepsi partileri için dedikodu yapıyor!

drive down –This means to force something downward, like the temperature in weather

aşağı sürmek – Bu, çok çabuk soğuyan havadaki sıcaklık gibi bir şeyi aşağı doğru zorlamak anlamına gelir

that becomes cold very quickly.

.

Now, listen to another example sentence and repeat after me.

Şimdi başka bir örnek cümle dinle ve benden sonra tekrar et.

(We’ll follow this format for the rest of the video!)

(Videonun geri kalanında bu formatı takip edeceğiz !)

As more competitors enter the market, prices are driven down.

Pazara daha fazla rakip girdikçe fiyatlar düşüyor.

driven down.

aşağı sürüldü.

prices are driven down.

fiyatlar aşağıya çekiliyor.

enter the market, prices are driven down.

piyasaya girince fiyatlar düşüyor.

As more competitors enter the market, prices are driven down.

Pazara daha fazla rakip girdikçe fiyatlar düşer.

Play along – This means to be a part of some practical joke, charade or act of deception.

Birlikte oynayın - Bu, bazı pratik şakaların, maskaralıkların veya aldatma eylemlerinin bir parçası olmak anlamına gelir.

If your child pretends to be sick, you might play along and say you’ll have to take them

Çocuğunuz hasta numarası yaparsa, onu hastaneye götürmeniz gerektiğini söyleyebilirsiniz

to the hospital.

.

I played along with the joke until I realized other people didn’t find it very funny.

Diğer insanların pek komik bulmadığını anlayana kadar şakayla birlikte oynadım.

very funny.

çok komik.

didn’t find it very funny.

çok komik bulmadı

other people didn’t find it very funny.

diğer insanlar bunu çok komik bulmadı.

until I realized other people didn’t find it very funny.

diğer insanların bunu pek komik bulmadığını anlayana kadar.

with the joke until I realized other people didn’t find it very funny.

diğer insanların bunu pek komik bulmadığını anlayana kadar şakayla.

I played along with the joke until I realized other people didn’t find it very funny.

Diğer insanların pek komik bulmadığını anlayana kadar şakayla birlikte oynadım. devam et

string along –This means to keep somebody falsely believing something, like that you

– Bu, aslında ilgilenmediğiniz halde romantik bir ilgi duymanız gibi, birini yanlış bir şekilde bir şeye inandırmak anlamına gelir

are romantically interested in them when you’re really not.

.

Imagine having the person on a string, literally pulling them in the direction you want them

Kişiyi bir ipe bağladığınızı, kelimenin tam anlamıyla gitmesini istediğiniz yöne doğru çektiğinizi hayal edin

to go.

.

It’s definitely no fun to discover someone has been stringing you along.

Birinin sizi oyaladığını keşfetmek kesinlikle eğlenceli değil .

I think the girl’s stringing you along because she won’t introduce you to her friends.

Bence kız seni arkadaşlarıyla tanıştırmadığı için oyalıyor.

to her friends.

arkadaşlarına

introduce you to her friends.

seni arkadaşlarıyla tanıştırır.

because she won’t introduce you to her friends.

çünkü seni arkadaşlarıyla tanıştırmaz.

stringing you along because she won’t introduce you to her friends.

seni arkadaşlarıyla tanıştırmayacağı için oyalıyor .

I think the girl’s stringing you along because she won’t introduce you to her friends.

Bence kız seni arkadaşlarıyla tanıştırmadığı için oyalıyor.

pit against – This means to be in opposition to someone or something, like a competitor

karşı pit - Bu, bir rakip

or opposing sports team.

veya rakip spor takımı gibi birine veya bir şeye karşı olmak anlamına gelir. Birbirine meydan okumaya hazır

Imagine two humans or animals in a fighting pit ready to challenge each other.

bir dövüş çukurunda iki insan veya hayvan hayal edin .

Most insects don’t stand a chance when pitted against a spider.

Çoğu böceğin bir örümceğe karşı çekildiğinde hiç şansı yoktur.

a spider.

örümcek.

when pitted against a spider.

bir örümceğe karşı çekildiğinde. Bir örümceğe

don’t stand a chance when pitted against a spider.

karşı çukurlaştığında hiç şansın yok .

Most insects don’t stand a chance when pitted

Çoğu böceğin

against a spider.

bir örümceğe karşı çekildiğinde hiç şansı yoktur.

forge ahead – This means to move forward quickly, usually because you’ve made some

ilerlemek - Bu, genellikle

kind of progress on a physical journey, or with a plan.

fiziksel bir yolculukta veya bir planla bir tür ilerleme kaydettiğiniz için hızla ilerlemek anlamına gelir.

You make something when you forge it, just like a blacksmith forges tools and weapons.

Tıpkı bir demircinin aletler ve silahlar dövdüğü gibi, onu dövdüğünüzde bir şey yaparsınız.

So, you’re making your forward path when you forge ahead.

Yani, ilerlemeye başladığınızda ileriye dönük yolunuzu çiziyorsunuz .

We’re forging ahead with the plan at work because early sales numbers were strong.

Erken satış rakamları güçlü olduğu için iş yerinde planla ilerliyoruz.

numbers were strong.

rakamlar güçlüydü.

because early sales numbers were strong.

çünkü erken satış rakamları güçlüydü.

the plan at work because early sales numbers

plan iş başında çünkü erken satış rakamları

were strong.

güçlüydü.

We’re forging ahead with the plan at work because early sales numbers were strong.

Erken satış rakamları güçlü olduğu için iş yerinde planla ilerliyoruz.

drift apart – This means to lose contact or “touch” with a friend, or other relationship,

ayrı düşmek - Bu, zaman içinde bir arkadaşla veya başka bir ilişkiyle teması veya "dokunmayı" kaybetmek anlamına gelir

over time.

.

Things that drift move slowly, and usually in an out-of-control way, like a boat without

Sürüklenen şeyler, suda sürüklenen motoru olmayan bir tekne gibi yavaş ve genellikle kontrolden çıkmış bir şekilde hareket eder

an engine drifting on water.

.

I haven’t called my old friend from college in ages.

Üniversiteden eski arkadaşımı yıllardır aramadım.

I guess people just drift apart over time.

Sanırım insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

over time.

mesai.

drift apart over time.

zamanla birbirinden uzaklaşır.

people just drift apart over time.

insanlar zamanla birbirinden uzaklaşır.

I guess people just drift apart over time.

Sanırım insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

in ages.

asırlardır.

I guess people just drift apart over time.

Sanırım insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

my old friend from college in ages.

yıllardır üniversiteden eski arkadaşım.

I guess people just drift apart over time.

Sanırım insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

I haven’t called my old friend from college in ages.

Üniversiteden eski arkadaşımı yıllardır aramadım.

I guess people just drift apart over time.

Sanırım insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

tell apart – This means to notice a difference between two things.

tell apart - Bu, iki şey arasındaki farkı fark etmek anlamına gelir .

This could be between two people who look similar, or something non-physical like the

Bu, benzer görünen iki kişi arasında veya iki benzer ürünün özellikleri gibi fiziksel olmayan bir şey arasında olabilir

specifications of two similar products.

.

Many people have trouble telling twins apart.

Birçok insan ikizleri birbirinden ayırmakta zorlanıyor.

telling twins apart.

ikizleri birbirinden ayırmak

have trouble telling twins apart.

ikizleri birbirinden ayırmakta zorlanırlar.

Many people have trouble telling twins apart.

Birçok insan ikizleri birbirinden ayırmakta zorlanıyor.

pore over –This means to examine something carefully, usually some kind of document or

pore over – Bu, bir şeyi , genellikle bir tür belge veya

form.

formu dikkatlice incelemek anlamına gelir.

Lawyers will pore over a contract looking for problems.

Avukatlar, sorun arayan bir sözleşmeyi inceler .

We pored over the documents, and everything seems to be fine.

Belgeleri inceledik ve her şey yolunda görünüyor.

be fine.

iyi ol

seems to be fine.

iyi görünüyor.

and everything seems to be fine.

ve her şey yolunda görünüyor.

the documents, and everything seems to be fine.

belgeler ve her şey yolunda görünüyor.

We pored over the documents, and everything seems to be fine.

Belgeleri inceledik ve her şey yolunda görünüyor.

snowed under – When you’re snowed under, you’re overwhelmed with too much of something.

snowed under - Altında kar yağdığında, çok fazla şeye boğulursun.

It’s the same idea as cars being physically snowed under when they’re covered by large

Bu, büyük miktarda karla kaplıyken arabaların fiziksel olarak kar altında kalmasıyla aynı fikir

amounts of snow.

.

I’d love to come to your party, but I’m really snowed under right now with too much

Partine gelmeyi çok isterdim ama şu anda çok fazla ev ödevi yüzünden gerçekten kar altındayım

homework.

.

too much homework.

Çok fazla ödev.

right now with too much homework.

şu anda çok fazla ev ödevi var.

really snowed under right now with too much homework.

çok fazla ödevle şu anda gerçekten kar yağdı .

but I’m really snowed under right now with too much homework.

ama şu anda çok fazla ev ödevi ile gerçekten kar altındayım .

your party, but I’m really snowed under right now with too much homework.

senin partin, ama şu anda gerçekten çok fazla ev ödevi yüzünden kar altındayım.

come to your party, but I’m really snowed under right now with too much homework.

partine gel, ama şu anda gerçekten çok fazla ev ödevi ile kar altındayım.

I’d love to come to your party, but I’m really snowed under right now with too much

Partine gelmeyi çok isterdim ama şu anda çok fazla ev ödevi yüzünden gerçekten kar altındayım

homework.

.

That’s it for today’s lesson.

Bugünün dersi bu kadar.

Let me know in the comments below which of these were new for you.

Aşağıdaki yorumlarda bunlardan hangilerinin sizin için yeni olduğunu bana bildirin.

If you want to see more of these, like the video, share it with others and be sure to

Bunlardan daha fazlasını görmek istiyorsanız videoyu beğenin , başkalarıyla paylaşın ve

subscribe to the EnglishAnyone YouTube channel.

EnglishAnyone YouTube kanalına abone olmayı unutmayın.

And if you want to speak English more like a native, click on the link in this video,

Ve İngilizceyi daha çok anadiliniz gibi konuşmak istiyorsanız , ÜCRETSİZ, kişiselleştirilmiş akıcılık kılavuzunuzu indirmek için bu videodaki bağlantıya

or on the link in the description below this video, to download your FREE, personalized

veya bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıya tıklayın

fluency guide.

. Bir

See you in the next video!

sonraki videoda görüşmek üzere!